ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ |
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini | Yazarlar Dizini | Kaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi | Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası |
Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri |
CUMHURİYET DÖNEMİ ORTAÖĞRETİM COĞRAFYA
DERSLERİNDE TÜRK DÜNYASI COĞRAFYASININ ÖĞRETİMİ
Yrd. Doç. Dr. Âdem SEZER1
TÜBAR-XXIX-/2011-Bahar/
ÖZ: Ders kitapları, bir toplumun kendi çocuklarını gelecekte birer
olgun birey olarak yaşamaya hazırlamak için, aktarmak istediği ve resmen
kabul görmüş olan bilgileri içerirler. Tarih ve coğrafya ders kitapları ara¬
cılığıyla toplumlar köklerini, belirli bir yerde niçin ve nasıl yaşadığını, bu
yerin nasıl tanımlanıp nitelendirilebileceğini, başka bir deyişle kim olduk¬
larını açıklamaya çalışırlar. Cumhuriyet Dönemi Coğrafya ders kitapla¬
rında yer alan Türk Dünyası Coğrafyasına ilişkin bilgiler bize bu dönem¬
deki Türk dünyasına ilişkin bilgi ve bakış açısını da yansıtabilecektir.
Araştırmada, Cumhuriyet döneminde uygulanan Coğrafya Dersi Müfredat
Programlarını temsil eden Ülkeler Coğrafyası ders kitapları içeriğinde
Türkiye dışındaki Türk Dünyası Coğrafyasına nasıl yer verildiğinin orta¬
ya konması amaçlanmıştır. Bu maksatla 1924’ten günümüze farklı özel¬
likleri ile öne çıkmış olan yedi müfredat programını temsil eden on bir
Ülkeler Coğrafyası ders kitabı içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, incelen Ülkeler Coğrafyası ders kitaplarında,
“Türk Dünyası Coğrafyası” adının hiç kullanılmadığı ve Türk Dünyasının
tamamına ilişkin bilgilerin yer almadığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Türk Dünyası Coğrafyası, Coğrafya Dersi,
Ders Kitabı, Cumhuriyet Dönemi.
Teaching of Turkish World Geography at Secondary Geography
Classes in the Republican Era
ABSTRACT: Textbooks cover the officially accepted knowledge
which is aimed to be taught and prepare individually the children of the
society as being mature individuals for future. The societies can explain
their roots, why and how they lived in a specific region and how this
place can be described through textbooks of history and geography. In
other words, they try to explain who they are. The content of geography
of Turkish World (Turkc World) in geography textbooks in Republican
period would reflect knowledge and perspectives about Turkish world of
this period. In this research, it has been aimed to display how the content
of the textbooks “Geography of Countries” representing the Geography
Course Curriculum in effect during the Republican Period reflected the
geography of Turkish world outside the borders of Turkish Republic. For
this purpose, eleven “Geography of Countries” textbooks outstanding for
their distinctive features from 1924 to the present representing the seven
curriculum programs have been analyzed by using content analysis
method. The research results show that the term “Geography of Turkish
World” has never been used and the knowledge about the entire Turkish
world has not been included in the “Geography of countries “textbooks.
Key Words: Geography of Turkish World, Geography Course,
Textbook, Republican Period.
GİRİŞ
Türkler, tarih sahnesinde köklü geçmişe sahip bir millettir. Türk
adı Orhun kitabelerinde “Türük” şeklinde geçmektedir. Türk adı, güç-
kuvvet (sıfat hali ile: güçlü kuvvetli), miğfer (Çin kaynakları) gibi mana¬
lara gelmektedir. Ziya Gökalp, adı, “türeli” (kanun ve nizam sahibi) ola¬
rak açıklamıştır (Kafesoğlu 1992: 106; 1999: 44). İlk dönemlerde belirli
bir topluluğun kavmi ismini tanımlamaktan çok siyasi mensubiyeti ifade
etmek için kullanılmıştır. İlk defa Göktürklerde devlet adı olarak kulla¬
nıldıktan sonra Türk soyundan gelenlerin milli adı haline gelmiş ve kay¬
naklarda bu şekliyle kullanılmaya başlanmıştır (Köseoğlu 1991: 25; Öz¬
kan 1997: 5).
Türklerin tarihe doğduğu coğrafyanın Orta Asya’da olduğu kesin
olarak bilinmekle birlikte, bu geniş coğrafyada daha dar ve kesin sınırla¬
rın neresi olduğuna ilişkin tarihçiler, etnologlar, kültür tarihçileri ve dil
araştırmacıları arasında farklı görüşler söz konusudur. Bunun sebebi ola¬
rak, Türklerin daha ilk zamanlardan itibaren geniş bir coğrafyaya yayıl¬
mış bulunmaları ve kültürlerini uzaklara kadar götürmüş olmaları göste¬
rilmektedir (Kafesoğlu 1999: 48; 1992: 108). Geniş Orta Asya coğrafyası
içerisinde Ural Dağlarının doğusu, Altay Dağlarının batısı, Tanrı Dağla¬
rının kuzeyi, Hazar Denizi’nin doğu ve kuzeydoğusunda Aral ve Balkaş
Göllerini içine alan deniz seviyesinden yüksek, dağ, plato ve ovalardan
müteşekkil bölge anayurdun sınırları içerisinde kalmaktadır (Kafesoğlu
1999: 48; Köseoğlu 1991: 25; Türk Dünyası El Kitabı 1992: 3; Şahin
1999: 9). Yapılan kazılar bu bölgede Türklere ait izlerin varlığını M.Ö. 4
ile 5 bin yıllarına kadar götürmektedir (Köseoğlu 1991: 26; Şahin 1999:
9).
Çok eski zanlarda başlayan ve tarihleri tam olarak bilinmeyen,
Türklerin ana yurttan ayrılma hareketleri, fasılalarla devam etmiştir.
Türkler M.Ö. 1700’den itibaren, etrafa hâkim olmaya başlamış ve sonraki
iki asır içinde Altayları ve Tanrı Dağlarını kaplamışlardır. Aynı dönemde
Türklerin bir kısmının bu günkü Kazakistan üzerinden Maveraünnehr’e
kadar yayılarak Akdeniz ırkları ile temas kurarken, batıya doğru açılan
gruplarında Ural (Fin-Ugor) kavimleri ile bağlantı kurdukları bilinmekte¬
dir. M.Ö. 1. bin başlarında Hindistan’ın İndus-Pencap havalisine doğru
ilk Türk Hareketinin başladığı tahmin edilmektedir (Kafesoğlu 1999: 50¬
53; 1992: 108).
Milattan sonra gerçekleşen göçlere ilişkin, hangi grupların nereye,
ne zaman göç ettiğine dair daha kesin bilgiler bulunmaktadır. Hunlar
Avrupa’ya (375 ve sonrası) ve kuzey Hindistan’a, Oğuzlar, Orhun bölge¬
sinden Seyhun Nehri kenarlarına (10. asır) ve sonra Maveraünnehr üze¬
rinden İran’a ve Anadolu’ya (11. asır), Bulgarlar Karadeniz kuzeyinden
Balkanlar’a ve İtil (Volga) nehri kıyılarına (641’i takip eden yıllar) göç
etmişlerdir. Macarlarla birlikte bazı Türk boyları Kafkasların kuzeyinden
Orta Avrupa’ya (830’dan sonra), Peçenek, Kuman ve Uz’lar Hazar Deni¬
zi kuzeyinden Doğu Avrupa ve Balkanlar’a (9-11. asır), Uygurlar, Orhun
nehri bölgesinden İç Asya’ya (840’ı takip eden yıllarda) göç etmişlerdir
(Kafesoğlu 1999: 50-53; Türk Dünyası El Kitabı 1992: 4-5).
Büyük Selçuklu İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dönem¬
lerinde fetihlerle elde edilen topraklarda hâkimiyeti devam ettirebilmek
için uygulanan politikalara bağlı olarak Güney Doğu Asya, Kuzey Afrika
ve Avrupa’da Balkanlara Türk göçleri yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti
döneminde 1960 ve sonrasında ise başta Avrupa ülkelerine olmak üzere
dünyanın farklı ülkelerine farklı sebeplerle göçler yaşanmıştır.
Türklerin ana yurttan çıkıp dünyanın diğer yerlerine yayılmaları ve
buralara hükmetme gayretleri, diğer toplum ve milletler ile temas ve kül¬
türel ilişki içerisinde olmalarına imkân sağlamıştır. Bu temas ve kültürel
ilişki neticesinde bazı Türk grupları yabancı kültürlerin etki ve baskısı
altında Türklük özelliklerini kaybetmişlerdir. Bazı toplum veya milletler
ise Türk kültürü etkisi altında Türkleşmişlerdir (Yılmaz 2010: 18).
Bugün Dünya üzerinde Türkler, oldukça geniş bir coğrafya ya ya¬
yılmışlardır. Türk Dünyası olarak tanımladığımız coğrafya Avrasya ola¬
rak adlandırılan Avrupa ve Asya kıtalarının neredeyse merkezi kısmını
oluşturmaktadır. Ana hatları ile Batıda Balkanlardan, Doğuda Büyük
Okyanus’a, kuzeyde Kuzey Buz Denizi’nden, Güneyde Tibet’e kadar
olan saha, Dünya üzerinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı coğrafya
olarak kabul edilmektedir (Türk Dünyası El Kitabı 1992: 5; Dönmez
1987: 1). Belirtilen sınırlar içerisinde Türkler, bağımsız Türk Cumhuri¬
yetleri de dâhil yaklaşık 20 farklı devlet içerisinde yaşamaktadırlar. Bu
sınırların dışında Orta, Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk-
lerin sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle Türk Dünyasının
Batı sınırım Atlas Okyanusundan başlatmak daha doğru olabilir.
Türk dünyası coğrafyası matematik konum olarak, yaklaşık 200 -
900 doğu boylamları ile 250 - 550 kuzey enlemleri arasında kalmaktadır.
Doğusu ile Batısı arasında 280 dakikalık bir zaman farkı bulunmaktadır.
Kuzey ve Güneyi arasında ise ortalama 2200 km’lik bir mesafe bulun¬
maktadır. Bu matematik konumu ile Türk Dünyası orta kuşakta yer al¬
maktadır (Özey 1997; 2). Türklerin yaşadığı bu geniş coğrafyanın genel
karakteristik fiziki coğrafya özelliği ise kurak iklim bölgeleri (bozkır ve
çöller) oluşu ve hâkim yüzey şekillerinin de, dağlara, yaylalara ve ovalara
tekabül edişidir (Ardel 1992: 7).
Yukarıda genel hatları ile sınırları çizilen ve genel özellikleri açık¬
lanan coğrafya dünya tarihinde kültürel, siyasi ve ekonomik anlamda her
zaman büyük öneme sahip olmuştur. Tarihi ipek yolunun geniş bir bölü¬
mü bu coğrafya içerisinde uzanmaktadır. Bu coğrafya içerisinde yer alan
pek çok şehir (Buhara, Semerkant, Taşkent, İstanbul, vb.) Ortaçağ İslam
Dünyasında Bilimin zirveye ulaştığı merkezler olmuşlardır. Yine bu coğ¬
rafya dünya siyasetine ve yönetimine şekil vermiş pek çok devletin kuru¬
luşuna ve yıkılışına şahitlik etmiştir.
Bu coğrafya aynı zamanda birbirinden çok farklı medeniyetlerle
(Çin, Arap, Fars, Rus, Avrupa, vb.) Türklerin temas etmelerine ortam
hazırlamıştır. Bu geniş coğrafyada yaşayan Türk’lerin bir grubu Çin me¬
deniyeti ile temas ederken, diğer bir grup Arap, Fars ya da Avrupa kültü¬
rü ile temas halinde olmuşlardır.
Bu coğrafya içerisinde Türkiye ve doğusu halen daha Çin işgali al¬
tında olan Türkistan, Türklerin yoğun olarak yaşadığı iki bölge olarak
dikkati çekmektedir. İki bölge, aralarındaki bağlantıyı kuran güneyi İran
toprakları içerisinde yer alan Azerbaycan ile birlikte Batı Trakya’dan
Moğolistan sınırına kadar kesintisiz bir Türk nüfus sahası oluşturmaktadır
(Dönmez 1987: 1; KKK 1995: 6). Bu kesintisiz saha dışında Türkler,
Kuzey Kıbrıs, Orta Doğu, Balkanlar, Rusya Federasyonu ve Afganistan
coğrafyası içerisinde de uzun zamandan buyana varlıklarını devam ettir¬
mektedirler. 20. Yüzyılın ikinci yarısında özellikle Türkiye Türkleri bu
coğrafyanın dışarısına Avrupa kıtasının bazı ülkelerine göç etmişlerdir.
Ekonomik sebepli olarak yapılan bu göçler, başta Almanya, Fransa, Bel¬
çika ve Hollanda olmak üzere Avrupa içerisinde önemli bir Türk nüfusu¬
nun oluşmasını sağlamıştır.
Günümüzde Dünya nüfusu içerisinde Türklerin oranı küçümsene¬
meyecek kadar önemlidir. 2000 yılı rakamlarıyla Dünya Türk nüfusunun
182.680.000 olduğu, bu rakamın 2025 yılında ise 300 milyona yaklaşaca¬
ğı tahmin edilmektedir (Özkan 2007: 292).
M.Ö. 8. Yüzyılda, merkezi Orta Tanrı Dağı’nda olan ve Çin hudu¬
dundan Avrupa uçlarına kadar uzanan saha üzerinde hâkimiyet kurmuş
olan, bilinen ilk Türk siyasi teşkilatlanması olarak kabul edilen Sakalar
Devletinden (Köseoğlu 1991: 26) günümüze, Asya, Avrupa ve Afrika
Kıtalarında Türkler tarafından pek çok Devlet kurulmuştur. Bu Devletler,
bazen birbirinin devamı niteliğinde olmuş bazen de geniş coğrafyada aynı
anda birden fazla Türk devletinin mevcudiyeti görülmüştür.
20. yüzyılın başında Türk dünyası coğrafyasının neredeyse her ye¬
rinde Türkler açısından var olma ve ayakta kalma mücadelesi yaşanmış¬
tır. Büyük Osmanlı devleti Avrupa, Asya ve Afrika’daki topraklarını
kaybederek Anadolu’ya doğru çekilmekte, Türkistan’da ise bir birinden
bağımsız olarak yaşayan Türk grupları Çin ve Ruslara karşı bağımsızlık
mücadelesi vermektedirler. Bu mücadeleler neticesinde 28 Mayıs
1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti ya da 24 Eylül 1919’da Mehmet Emin
Beğ başkanlığında kurulan Fergana Hükümeti (Saray 1995: 67, 110) gibi
devlet oluşumları gerçekleşmişse de bunlar uzun süre ayakta kalamamış-
lardır.
20. yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna gelindiğinde, Dünyanın en uzun
ömürlü ve en geniş coğrafyasına yayılmış Türk devleti olan Osmanlı
İmparatorluğunun mirası üzerinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti
devleti tek bağımsız Türk devleti olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun terk etmek zorunda kaldığı topraklarda kuru¬
lan devletlerin sınırları içinde kalan, Balkanlar’da, Ortadoğu’da ve Kaf-
kaslarda, Batı Türkistan’da Rus, Doğu Türkistan’da Çin, Güney Azer¬
baycan’da İran işgali altında kalan bütün Türklerin haklarının savunulma¬
sı da genç Türkiye Cumhuriyetinin omuzlarına yüklenmiştir.
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Dünya Türklüğü¬
nün içinde bulunduğu durumun bilincindedir. Türkiye Cumhuriyetinin
kurulabilmesi için Anadolu’da topyekûn girişilen milli mücadele esnasın¬
da içinde bulunulan zor şartlara rağmen, Atatürk, yalnız Anadolu Türklü¬
ğünün değil, aynı zamanda diğer Türk topluluklarının bu meyanda Tür¬
kistan Türklerinin de gelecekleri ile ilgilenmiştir. Türkistan’dan gelen
elçilere her zaman vakit ayırmış ve onlarla özel olarak ilgilenmiştir. 1
Mart 1921’de imzalanan Türk Afgan ittifak antlaşmasında olduğu gibi
devletlerarası ikili antlaşmalar imzalayarak o ülkede yaşayan Türkleri
güvence altına almaya çalışmıştır. Bazen de 1920 yılında Türkiye Büyük
millet Meclisinden seçtiği üyeleri tetkikat-ı ilmiye heyeti olarak Moskova
sefaret heyetiyle birlikte bölgeye göndermesinde olduğu gibi, hem Tür¬
kistan’da yaşayan Türkler hakkında bilgi toplama hem de bölgede yaşa¬
yan Türkleri teşkilatlandırma gayreti içinde olmuştur (Saray 1995: 2-3).
Dünya Türklüğünün yaşadığı yer ve içinde bulunduğu durumun ne
olduğuna ilişkin toplumu bilgilendirmekte Türkiye Cumhuriyetinin
önemli görevlerinden biridir. Bu görevi yerine getirecek organ ise Eğitim
programlarıdır. Coğrafya dersi müfredat programı içerisinde yer alan
“Ülkeler Coğrafyası” dersi içeriği bu görevin yerine getirilmesi için en
uygun olanıdır.
Araştırmanın Amacı
Coğrafya dersi, 1924 yılında hazırlanan Cumhuriyet döneminin ilk
müfredat programından günümüze, Ortaöğretim müfredat programları
içerisinde yer almıştır. Müfredat programları içerisinde yer alan her bir
dersin Milli Eğitimin genel amaçları doğrultusunda üstlendiği bir alt
amacı vardır. Öğrencilere kazandırılmak istenen amaçlara ilişkin içerik
ise ders kitaplarında bir bütün halinde verilir.
Ders kitapları, bir toplumun kendi çocuklarını gelecekte birer ol¬
gun birey olarak yaşamaya hazırlamak için, aktarmak istediği ve resmen
kabul görmüş olan bilgileri içerirler. Bu özelliği ile bir toplumun siyasal
ve toplumsal normlarını bireylerinin belleklerine kazımaya çalışırlar.
Tarih ve Coğrafya ders kitapları aracılığıyla toplumlar köklerini, belirli
bir yerde niçin ve nasıl yaşadığını, bu yerin nasıl tanımlanıp nitelendirile¬
bileceğini, başka bir deyişle kim olduklarını açıklamaya çalışırlar (Pingel
2003: 1 akt: Aslan 2010). Bu nedenle, Cumhuriyet Dönemi Coğrafya ders
kitaplarında yer alan Türk dünyası coğrafyasına ilişkin bilgiler bize bu
dönemdeki Türk dünyasına ilişkin bilgi ve bakış açısını da yansıtabile¬
cektir.
Araştırmada, Cumhuriyet döneminde uygulanan Coğrafya Dersi
Müfredat Programlarını temsil eden Ülkeler Coğrafyası ders kitapları
içeriğinde Türkiye dışındaki Türk dünyası coğrafyasına nasıl yer verildi¬
ğinin ortaya konması amaçlanmıştır.
Materyal ve Metot
Türk Milli Eğitim Sisteminin en belirgin özelliklerinden birisi sık¬
ça değiştirilmesidir. Cumhuriyet döneminin ilk müfredat programı 1924
yılında hazırlanmıştır. En sonuncusu ise 2005 yılında uygulamaya geçi¬
rilmiştir. Coğrafya dersi müfredat programında da bu süre içerisinde Türk
Milli Eğitim sisteminin yapılanmasına uygun olarak değişikliklere gidil¬
miştir. Değişikliklerden bazıları bir önceki programdan önemli farklılık¬
lar getirirken bazıları bir önceki programın üzerinde yapılan düzeltmeler
şeklinde yapılmıştır.
Araştırmada Cumhuriyet dönemi müfredat programlarını temsil
eden ve içeriğinde Türk dünyası coğrafyasına ilişkin bilgilerin yer aldığı
Ortaöğretim Ülkeler Coğrafyası ders kitapları (Tablo 1) incelenmiştir.
Coğrafya dersi müfredat programları, içeriğinde Türk dünyası coğrafya¬
sına ilişkin bilgilerin bulunduğu Ülkeler Coğrafyası dersleri dikkate alı¬
narak yedi döneme ayrılmıştır. Her dönemi temsil eden ders kitapları
belirlenmiştir. Kitapların belirlenmesinde kitabın üzerinde Milli Eğitim
Bakanlığın onayından geçtiğine dair yazının olması ölçüt olarak alınmış¬
tır. İnceleme bütün kitabın okunması ve Türk dünyası coğrafyasına ilişkin
bilgileri içeren ifadelerin not edilmesi şeklinde yapılmıştır. Bu ifadeler
araştırmanın bulgular kısmında aynen veya özetlenerek aktarılmıştır.
Aynen alınan ifadeler italik olarak yazılmıştır.
Dönem |
Kitabın adı |
Yazar |
Basım Yılı ve Yeri |
1924-42 |
Lise ve Orta Mek¬ |
Hamit Sadi |
1934 Ahmet İhsan Matbaa¬ |
Büyük Devletler ve |
Behçet Güçer ve |
1933 Devlet Matbaası (2. | |
1942-57 |
Ülkeler Coğrafyası |
Aziz Devrimci |
1951 Cumhuriyet Matbaa¬ |
1957-73 |
Ülkeler Coğrafyası |
Sırrı Erinç |
1969 Güven Yayınevi, |
1973-83 |
Ülkeler Coğrafyası |
Sırrı Erinç |
1979 Milli Eğitim Basıme¬ |
1983-92 |
Coğrafya II |
Reşat İzbırak |
1989 Milli Eğitim Basıme¬ |
Coğrafya III |
Reşat İzbırak |
1992 Milli Eğitim Basıme¬ | |
1992-05 |
Ülkeler Coğrafyası |
Yusuf Erdoğdu |
1996 Basım A.Ş. |
Ülkeler Coğrafyası |
Hakan Çelik |
2000 M.E. B. Devlet Ki¬ | |
2005— |
Coğrafya 11 |
Abdülcabbar Gültepe |
2007 M.E. B. Devlet Ki¬ Evren yayıncılık AŞ - |
Coğrafya 12 |
2008 M.E. B. Devlet Ki¬ |
Tablo 1. Araştırma kapsamında incelenen ders kitaplarına ilişkin bilgiler
BULGULAR
Cumhuriyet dönemi Lise Ülkeler Coğrafyası ders kitapları incelen¬
diğinde başlangıçtan 1992 yılına kadar ve sonrası olmak üzere iki ayrı
dönem dikkati çekmektedir. 1992 sonrası dönem dünya sahnesinde Tür¬
kiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dışında Türkistan’da kurulan
beş bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin de olduğu dönemdir. Bu nedenle
ders kitaplarının incelenmesi 1992 öncesi ve sonrası olmak üzere iki ayrı
dönem olarak ele alınmıştır.
1992 Öncesi Ülkeler Coğrafyası Ders Kitaplarında Türk Dün¬
yası Coğrafyası
1924-1942 Dönemi: 1924 yılındaki Hazırlanan ilk program, içerik
ve ders saati sayısında yapılan bazı değişikliklerle son şeklini 1934 yılın¬
da almış ve 1942 yılına kadar uygulanmıştır (Geçit 2008). Bu programda
Coğrafya dersi Liselerin ikinci sınıfında haftada 2 saat olarak “Büyük ve
Komşu Memleketler Coğrafyası” adı altında okutulmuştur. Program kita¬
bında ders kapsamında hangi devletlere yer verileceği ve devlet inceleme¬
lerinin nasıl yapılacağı açıklanmıştır (Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekâ¬
leti 1934: 48).
Bu döneme ilişkin incelenen 1. kitap, Hamit Sadi’nin yazdığı, 1934
yılında Ahmet İhsan Matbaası ltd. tarafından 4. kez basımı yapılan “Lise
ve Orta Mektepler için Tatbikatlı Coğrafya Dersleri I. Kitap” ismini taşı¬
maktadır. Ders kitabı içeriğinde 17 ile 70. Sayfalar arası Asya kıtasına
ayrılmıştır. Bölüm içerisinde, “Suriye ve Filistin” başlığı altında bölgede
Türklerin yaşadığına işaret eden cümlelere 22. Sayfada şu şekilde yer
verilmiştir. “Gerek Halep civarında gerek Antakya ve İskenderun havali¬
sinde kuvvetli bir Türk ekseriyeti mevcuttur. Anadolu’nun bir parçası
olan bu havalinin Türkiye Hududu haricinde kalması buranın iktisadi
inkişafına mani olmuştur. ”
“Irak” başlığı altında sayfa 28 de Türk’lerden bahseden üç cümle
yer almaktadır. Bunlardan birincisi “Kerkük Türklerle meskûn bir mıntı¬
kanın merkezidir. ” ikinci cümle “Burada ilk medeniyet kuran Sümerler
Türk ırkından idi”, son cümle ise “Musul havalisinde Türkçe ve Kürtçe
konuşulur. ” şeklindedir.
İran’ın anlatıldığı bölümde (s. 29-31) yer alan “şimaldeki silsileler
garba doğru açıldığından İran en ziyade Orta Asya’dan gelen kavimlerin
muhaceretine maruz kalmıştır. Bu yoldan gelen Türkler buranın asli se¬
kenesi sayılır”. Cümlelerinden oluşan paragraf İran’ın kuzeyinde Türkle-
rin yaşadığını anlatmaktadır.
Afgan Krallığı başlığı altında (s. 31) ülkede Türklerin de yaşadığını
gösteren iki cümle yer almaktadır (Bura da nüfus karışık olup iki milyon¬
dan ziyade Türk vardır. Türkler en çok memleketin şimal kısmında sakin¬
dir.). Kafkasya’dan bahsedilirken nüfus özellikleri içerisinde “ .......
şarki Kafkasya’da Türkler ziyadedir. Kafkasya’da umumi lisan Türkçe-
dir. ” şeklinde yapılan tanımlama yer almaktadır.
Kitabın Türkistan coğrafyasının anlatıldığı bölüm “Orta Asya” ana
başlığı altındadır. Kitapta Orta Asya’nın sınırları ve genel coğrafi özellik¬
leri ilk paragrafta, “Orta Asya, Hazar Denizi Sahillerinden, Kingan (Ka¬
dırgan) dağlarına, Himalayalardan Baykal kenarlarına kadar uzanan
kısmıdır. Burada Şarktan Garba doğru yüksek dağlar ve yaylalar, kapalı
havzalar, kum çölleri, istepler, yeşil su başları bir birini takip eder. ” şek¬
linde tanımlanmaktadır.
İkinci paragrafta Orta Asya’nın mevcut coğrafi görünümüne deği¬
nilirken insan yaşamı için çok uygun olmadığı vurgulanmaya çalışılmış¬
tır. Üçünü paragrafta, geçmişte coğrafi şartların insan yaşamı için daha
uygun olduğuna değinilmektedir. Devamında ise “Çöl ve isteplerin yerin¬
de büyük iç denizler uzanıyordu. İklim daha müsait, ormanlar ve çayırlar
daha ziyade idi. Mıntıkanın yerli halkı Türkler burada yüksek bir medeni¬
yet vücuda getirmişlerdi. Sonraları iklim değişikliği neticesi vuku bulan
muhaceretler medeniyetin yeryüzüne yayılmasına hizmet etti. ” Açıklama¬
ları yer almaktadır.
Kitapta Orta Asya, “Tibet, Moğolya, Şarki ve Garbi Türkeli” ol¬
mak üzere dört kısımda ele alınmıştır. Şarki Türkeli (s. 38-40) ile ilgili
olarak ayrıntılı bir sınır ve konum tanımlaması yapılmamıştır. Bilgileri
aktarmak için on paragraftan oluşan yazılı metin kullanılmıştır. Fiziki
coğrafya özelliklerine değinilirken bölgenin olumsuz coğrafi şartlara
(yüksek, engebeli, çöl, kurak, vb.) sahip olduğu vurgulanmıştır. Özellikle
geçmişte yaşanan iklim değişmeleri neticesinde çölleşmenin görüldüğü,
tarım ve yerleşim alanlarının kumlar altında kaldığı ifade edilmektedir.
Fiziki coğrafya özellikleri anlatılırken, Tarım Havzası, Lop Göl’ü,
Taklamakan Çölü, Tarim ırmağı gibi yer isimleri öne çıkarılmıştır.
Beşeri ve ekonomik coğrafya özellikleri bahsedilirken yine yer
isimleri verilerek bu coğrafi özelliklerin dağılışının nasıl olduğu anlatıl¬
maya çalışılmıştır. Önemli şehirler olarak Hotan, Yarkent, Turfan, Aksu
ve Kaş gar şehirlerinin isimleri verilmiştir. Ayrıca bu şehirlerin “Tarim
havzasında cenup kenarında meskûn yerlere uğrayarak giden bir kervan
yolu bulunmaktadır ki Vaktile bu yoldan Çin’den Akdeniz sahillerine ipek
nakledilirdi. ” şeklinde tarif edilen ipek yolu üzerinde oldukları dolayısıy¬
la stratejik açıdan önemli noktalarda bulundukları vurgulanmıştır.
Tanrı ve Altay Dağları arasında yer alan Çungarya çukurunun o
gün ve gelecekteki stratejik önemi vurgulanmıştır. Şarki Türkeli’nin anla¬
tıldığı bölümün son paragrafı şu şekildedir. “Şarkî Türkeli tamamile
Türklerle meskûn bir ülkedir. Hal-i hazırda “Sinkiang” adile çinin bir
vilayeti olarak idare edilmektedir. Bu sebeple buraya ayni zamanda Çin
Türkeli denilir. Son zamanlarda buranın yerli halkının memleket idaresi¬
ne sahip olmaya başladıkları görülmektedir. İdare merkezi Tarim ’e dökü¬
len bir ırmak kenarında bulunan Kâşgar (80.000) şehridir. Burası tica-
retli bir şehir olmakla beraber civarında eski devirlerinden kalma sulama
tesisatı bulunmaktadır. ”
Kitapta Garbî Türkeli’nin (s. 40-43) sınırları: “Pamir ve Tanrı dağ¬
larının garbından Hazar kenarına, Şimali İran’dan İrtiş havzasına kadar
uzanan kısım Garbî Türkeli’ni vücuda getirir.” şeklinde tarif edilmiştir.
Garbî Türkeli’nin coğrafyasını anlatmak için, bir resim (Semerkant Ti¬
mur’un mezarı), bir harita (Hazar ve Aral hufresinde) ve 18 paragraftan
oluşan yazılı metin kullanılmıştır. Kitabın muhtevası ve diğer ülkelere
ilişkin yapılan anlatımlar dikkate alındığında Garbi Türkeli coğrafyasının
oldukça ayrıntılı bir şekilde tanıtıldığı söylenebilir.
Sınırların açıklanmasından sonra ülkenin fiziki coğrafya özellikleri
anlatılmaktadır. Dağlık alanlar, çöller, ırmaklar, göller, iklim, bitki örtüsü
ve toprak özelliklerine değinilmiştir. Fiziki coğrafya özellikleri anlatılır¬
ken buraların Türk yurdu olduğuna vurgu yapılması (Her köşesi Türk
Tarihinin kıymetli hatıralarını taşıyan bu dağlar bu mıntıka için bir hayat
menbaıdır) dikkate değerdir. Bölge için büyük önem arz eden Hazar De¬
nizi ve Aral Göl’ü için ayrı birer paragraf ayrılarak ayrıntılı bilgi verilme¬
si sağlanmıştır.
Ekonomik coğrafya özellikler anlatılırken önce tarım faaliyetinden
bahsedilmiştir. Sulamalı tarımın nasıl yapıldığı ve hangi ürünlerin yetişti¬
rildiği açıklanmıştır. Ülkedeki pamuk üretiminin önemini vurgulamak
için “Bugün Rus sanayi pamuk ihtiyacının, büyük bir kısmını buradan
temin etmektedir.” İfadesi kullanılmıştır. Tanrı ve Pamir dağlarının demir
ve kömür madenleri açısından zengin olduğu yazılmıştır. Su gücünün
yüksek olması nedeniyle sanayi içinde oldukça uygun bir bölge olduğu
vurgulanmıştır. Diğer bir ekonomik faaliyet olan hayvancılık faaliyeti,
nasıl yapıldığı ve hangi hayvanların yetiştirildiği izah edilerek verilmiştir.
Ulaşım özellikleri açıklamak için kara ve demir yolları üzerinde
durulmuştur. Büyük şehirlerin yollar üzerinde geçit noktalarında kurul¬
muş olduğu ifade edilmiştir. Garbi Türkeli’nin en Büyük merkezinin
demir yolu üzerinde kurulmuş olan Taşkent olduğu ve burada Ruslarında
yaşadığı ifade edilmiştir. Diğer önemli şehirler olarak Havkant,
Semerkant, Buhara, Merv ve Aşkabat şehirlerinin isimleri zikredilmiştir.
Garbi Türkeli’nin anlatıldığı bölümün son paragrafında mevcut si¬
yasi yapı şu şekilde anlatılmaktadır. “Tamamile Türklerle meskûn olan
Garbi Türkeli 19 uncu asır nihayetlerine doğru Ruslar tarafından istila
edilmiştir. Son zamanlarda burada biri merkezi Semerkant diğeri merkezi
Çarşui olmak üzere Özbek ve Türkmen cumhuriyetleri vücuda getirilmiş¬
tir. Şimal istepleri de Kazakeli namı altında doğrudan doğruya merkeze
tabi bir muhtariyet halinde idare edilmektedir. ”
Garbi Türkeli ile ilgili anlatımdan sonra tekrar Orta Asya ile ilgili
bilgilere yer verilmiştir. Bu bölümde “Orta Asya bir cihette Tibet ve
Moğolya, diğer cihette Şarkî ve Garbî Türkeli olmak üzere iki kısma ayrı¬
lır. ” Şeklin de bir tanımlama yapılmıştır. Devamında ise şarki ve garbi
Türkeli’nin Güzellik ve zenginliklerinden bahsedilmiştir. Son iki parag¬
rafta verilen bilgiler Orta Asya’nın tarihi, coğrafî ve mevcut siyasî yapı¬
sını özetlemektedir. “Türklerin ana yurdu olan Orta Asya, tabiî şartların
müsait olduğu devirlerde çok feyizli idi. Yüksek bir medeniyete saha ol¬
muştur. Sonra iklim değişikliği dolayısıyla vukuu bulan muhaceretler
medeniyetin yeryüzüne yayılmasına hizmet etmiştir”. Bugün memleketin
bir kısmı Çin hükümeti, diğer bir kısmı da Sovyet Cumhuriyetleri ittihadı
idaresindedir. ”
Bu döneme ilişkin incelenen 2. kitap, Behçet Güçer ve Faik Sabri
Duran tarafından yazılan, 1931, 1933, 1938, 1939 1941 yıllarında beş kez
basımı yapılan “Büyük Devletler ve Komşu Hükümetler” ismini taşımak¬
tadır. Kitabın 1933, 1939 ve 1941 yılı baskıları incelenmiştir. Üç baskıda
içerik olarak birbirine çok benzemektedir. Konuların sayfa dizilişlerinde
farklılıklar vardır. Alıntılar 1939 baskısındaki sayfa numaralarına göre
yapılmıştır. Kitaplar arasında farklılık gösteren bilgiler olduğunda ayrıca
açıklama yapılmıştır.
Kitap yedi kısımdan oluşmaktadır. Kitabının birinci, ikinci, beşinci
ve yedinci kısımları Türklerin yaşadığı coğrafyaları anlatmaktadır. Bu
kısımların incelenmesi neticesinde bu ülkelerde yaşayan Türklere ilişkin
verilen bilgiler aşağıda çıkarılmıştır.
Birinci kısım “Balkan Devletleri” adını taşımaktadır. Bölüm içeri¬
sinde Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya anlatılmıştır. Yapılan ince¬
lemede, bölgede yaşayan Türklere ilişkin bilgilere sadece ülkelerin nüfus¬
larının anlatıldığı bölümlerde yer verilmiştir. Yugoslavya nüfusunun an¬
latıldığı bölümde ülkede yaşayan Türklerle ilgili bilgi, Sayfa 46’da “Ma¬
kedonya da Türklere, Bulgarlara ve.....tesadüf edilir.” (1993 baskısında
bu bilgi yoktur.). şeklinde bir cümle içerisinde geçmektedir. Yunanis¬
tan’ın anlatıldığı bölümde (s. 30) “.... Garbi Trakya’daki Türkler yerle¬
rinde bırakılmıştır. Bunların miktarı 22.000 kadardır.”
Bulgaristan’ın anlatıldığı bölümde ülkede yaşayan Türklerle ilgili
daha ayrıntılı bilgiler verilmiştir (s. 10-11). Genel nüfus içerisindeki sayı¬
larının ne olduğu, nerelerde yaşadıkları, hangi işlerle meşgul oldukları
anlatılmıştır. Eğitim durumları, dilleri ve Türkiye ile olan irtibatlarına yer
verilmiştir. Ayrıca Bulgaristanlı Türk köylülerinin kıyafetleri isimli birde
resim kullanılmıştır. Kitabın 1933 baskısı ülkedeki Türk varlığını anlatan
içerik bakımından diğerlerinden daha zengindir (s. 3-25). Kitapta diğerle¬
rinden farklı olarak Bulgar Türklerinin buraya nereden ve nasıl geldikleri
anlatılmıştır. Burada yerleştikten sonra lisanlarını unuttukları ve Slavlaş-
tıkları ve daha sonra da Bizans’ın tesiri ile Ortodoks dinine girdikleri de
anlatılmıştır.
Üç ülkenin şehirleri anlatılırken bu memleketlerin Eskiden Türkle-
re ait olduğunu vurgulamak için “eski Türk şehri....” veya “Tuna Boyla¬
rında Türk tarihinde şanlı yerler tutan eski şehirler vardır.” gibi ifadeler
kullanılmıştır.
İkinci kısım “Tuna Memleketleri” adını taşımaktadır. Bu bölümde
anlatılan ülkelerden Romanya ve Macaristan Türklerin yaşadığı coğrafya
içerisinde yer almaktadır. Birinci kısımda olduğu gibi burada da ülkelerin
nüfus özelliklerinin anlatıldığı bölümlerde ülkede yaşayan Türk nüfusuna
ilişkin kısa bilgiler verilmiştir.
Kitaba göre (s. 69-70), Romanya’da yaşayan Türkler, 1925 nüfus
sayımına göre toplam nüfusunun % 1’ini, Dobruca nüfusunun % 7’sini
oluşturmaktadır. Bunun dışında aynı bölüm içerisinde “Romanya’da
yaşayan Hıristiyan Gagavuzlar da Oğuz Türklerinden inerler” ve “Ro¬
manya Türklerinden bir kısmı kendi istekleri ile Türkiye’ye hicret etmeye
başlamışlardır. Şimdiye kadar 56 000 muhacir göç etmiş ve bunlar Trak¬
ya’da yerleştirilmiştir.” şeklinde iki bilgi bulunmaktadır. Kitabın 1933
baskısında bu bilgiler yoktur. Sadece kitabın 85’ci sayfasında “....
Dobruca nüfusunun % 7’ si Türk (44.000).” bilgisi yer almaktadır.
Macaristan nüfusunun anlatıldığı bölüm (s. 84) “Türklerle ve Finlerle
akrabalığı olan Macarlar dokuzuncu asır sonlarına doğru Asya’dan gel¬
dikleri vakit, burada kendilerinden evvel gelip yerleşmiş olan Hünlere,
Avarlara, Hongruvalara tesadüf ettiler. ” cümlesi ile başlamaktadır.
Beşinci kısım “Soviyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB)”
adını taşımaktadır. Bu bölüm kitabın 1933 baskısında üçüncü kısım ola¬
rak yer almaktadır. Ülke “1- Avrupa’da Soviyetler” ve “2-Asya’da
Soviyetler” olmak üzere iki başlık halinde ele alınmıştır. Avrupa’da Sov-
yetlerin nüfus konusunun anlatıldığı “nüfus ve cinsler” başlığı altında bir
paragrafta Şimal Türklerinin Macaristan’a kadar asırlarca bu yerlerin
sahipleri oldukları ifade edilmiştir. Kazan Türkleri, Başkırtlar, Kırgızlar,
Kırım Tatarları ve Kalmuklar bu grubun en ehemmiyetlileri oldukları
yazılmıştır. Avrupa Rusya’sında yaşayan Türklerin nüfuslarının 5 milyo¬
na yakın olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu grupların nerelerde yaşadıkları
ve kısmen hangi işlerle meşgul olduklarından bahsedilmiştir. “Hükümet”
başlığı altında, SSCB’ye bağlı 11 cumhuriyet içerisinde Azerbaycan SSC,
Türkmenistan SSC, Kazakistan SSC ve Kırgızistan SSC Başkentleri ve
nüfusları ile birlikte verilmiştir. Bu cumhuriyetlerin Türk olduğunu işaret
eden bilgilere yer verilmemiştir (s. 366-367). “Şehirler” başlığı altında,
Kazan ve Astrahan’ın Türk Şehri olduğu belirtilmiştir (s. 371).
“Asya’da Sovyetler” “Kafkasya, Sibirya ve Türkistan” olmak üze¬
re üç başlık altında açıklanmıştır. Kafkasya’nın anlatıldığı bölümde “Be¬
şeri Hali” başlığı altında nüfusun ekseriyetinin Türk olduğu, Türklerin
bir kısmının çiftçi, bir kısmının ise çoban oldukları yazılmıştır. Azerbay¬
can’ın merkezi Bakü olduğu, petrol endüstrisine sahip olduğu, Gence’nin
diğer önemli Türk Şehri olduğu anlatılmıştır. Sibirya’nın beşeri hali anla¬
tılırken, bozkırlarda Türk ve Moğolların yaşadıkları, çadırda yaşadıkları,
sürülerinin et ve sütünden beslendikleri yazılmıştır. Ekonomik hali başlığı
altında Yakutlar ismi kullanılmıştır (s. 390-391).
Kitabın 393 ile 398. Sayfaları arasında Türkistan anlatılmıştır.
“Tabi Hali” başlığı altında Türkistan sınırları için şu tanımlama yapıl¬
mıştır. “Türkistan Sibirya’nın cenubugarbisinde İran ve Afgan’a kadar
uzanır. Şimalde Sibirya bozkırları üzerinde tabii bir hududu yoktur.
Garpta Hazar Denizi Atrek ırmağı ağzına kadar hudut teşkil eder. Şarkta
Türkistan hududu Tanrı Dağlarını takip ile Çungari Geçidi’nden ötede
Altaylara varır. Bu hudutlar altında Türkistan’ın mesahası 3.929.000
kilometre kareyi geçer. ” Türkistan’ın yeri ve sınırları anlatılırken üç bas¬
kıda da Doğu ve Batı Türkistan ayrımı yapılmamıştır. Fakat kitabın 1933
baskısının 209’cu sayfasında verilen bir haritada “Çin Türkistan’ı” ismi
kullanılmıştır.” Devamında ise Türkistan’ın Genel Fiziki Coğrafya özel¬
likleri anlatılmıştır.
“Beşeri ve Ekonomik Hali ” başlığı altında ise nüfus ve etnik yapı
hakkında bilgi verilmiştir. Ahalinin hemen hepsinin Türk olduğu ifade
edilmiştir. Taciklerin İran ırkından oldukları, İslam - Türk kültürünü
aldıkları yazılmıştır. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan
ve Tacikistan ayrı başlıklar halinde Türkistan’da kurulmuş beş cumhuri¬
yet olarak anlatılmıştır. Her cumhuriyetin sınırları, idare merkezleri,
önemli şehirleri, nüfusları ve bazı ekonomik coğrafya özellikleri kısaca
anlatılmıştır.
Bu bölüm, kitabın 1933 basımında içerik olarak bazı farklılıklar
göstermektedir. “Beşeri Hali” ve “İktisadi Hali” ayrı başlıklar altında
incelenmiştir. Dolayısıyla daha geniş içeriğe yer verilmiştir. Dönemin
siyasi yapısı kitabın 213’cü sayfasında şöyle anlatılmıştır. “Rusya Çarlı¬
ğının dağılması üzerine Türkistan’da yıllarca devam eden karışıklıklar¬
dan sonra Rusya Sovyet hükümetleri ile birleşen Kırgızlar, Özbekistan,
Tajikistan, Türkmenistan Sovyet Cumhuriyetleri kurulmuştur. ” Beşeri hal
ve iktisadi halin anlatımında cumhuriyetlere ilişkin ayrı bilgiler verilme¬
miştir. Türkistan’ın bütününe ilişkin bilgiler verilmiştir. Rusların Türkis¬
tan’da uyguladıkları politikalara, yetiştirilen tarım ürünlerine ve yapılan
ticarete ilişkin bilgiler verilmiştir.
Yedinci kısımda İran, Irak ve Suriye devletleri incelenmiştir.
İran’ın üç tabi bölgesinden biri olan “Şimaliİran” hakkında verilen bilgi¬
ler içerisinde “bu kısımda ahalinin büyük bir ekseriyetinin Türk (720.000
kadar) olduğu” yazılmıştır. “Ahali ve Hükümet” başlığı altında “ahalinin
başlıca İranîler ve Türklerden oluştuğu” ifade edilmiştir (s. 465-.471).
Ülkede yaşayan Türklere ilişkin başka bilgiye yer verilmemiştir. Irak
işlenirken Türklerden hiç bahsedilmemiştir. Suriye’nin “Beşerî Hâlinin”
anlatıldığı başlık altında Suriye Cumhuriyeti’ni oluşturan sancaklar sayı¬
lırken, “Bunlardan nüfusunun ekseriyeti Türk olan İskenderon sancağına,
1921 Ankara itilafnamesi mucibince idarî muhtariyet verilecekti. ” (s.
487) ve “Bu arada ahalisinin ekseriyeti Türk olan İskenderon sancağının
müstakil şekli de1937 ikinci kanunda Fransa ve Türkiye arasında imzala¬
nan bir itilaf ile tespit edilmiştir. Bu sancakta müstakil bir Hatay devleti
kurulmuştur. ”(s. 488) cümleleri geçmektedir.
Kitabın 1933 baskısında Suriye Asya’da Fansız müstemlekeler”
başlığı altında 554-563. Sayfalar arasında işlenmiştir. Ülkedeki Türk
varlığına ilişkin verilen bilgiler; “ “Bunlardan nüfusunun büyük bir kısmı
Türk olan İskenderon sancağı, 1921 Ankara itilafnamesi mucibince idari
muhtariyete maliktir. ”ve önemli şehirler anlatılırken “..... ve ahalisinin
ekseriyeti Türk olan Antakya (28.000). ” ile sınırlıdır.
Yedinci kısım içerisinde Hatay ayrı bir ülke olarak incelenmiştir (s.
491-494). Hatay’ın müstakil bir hükümet olma süreci ve burada yaşayan
nüfus içerisinde Türklerin çoğunlukta olduğu anlatılmıştır.
Kitabın 1941 baskısında Hatay konusu çıkarılmıştır. Aynı baskının
Suriye başlığı altında “Bir aralık Suriye sınırları içinde kalan Antakya ve
Hatay havalisi 1939 da Türkiye’ye iade edilmiştir. ” (s. 459) şeklinde bir
cümle yer almaktadır. Kitabın üç baskısında da Suriye sınırları içerisinde
Hatay ve İskenderun dışında diğer bölgelerde yaşayan Türkler hakkında
bilgi verilmemiştir.
1942-1957 Dönemi: 1942 coğrafya müfredat programında lise 2.
sınıflarda okutulan “Büyük ve Komşu Memleketler Coğrafyası” ismi bu
programda yerini “Devletler Coğrafyası’na” bırakmıştır. Haftada iki ders
saati olarak okutulmuştur. İçerikte önceki programa göre önemli değişik¬
likler yapılmıştır. (Geçit 2008; Engin-Akbaş-Gençtürk 2003). İncelenen
devlet sayısı ve işleniş sırasında değişiklikler yapılmıştır. Bu dönemi
temsile, Aziz Devrimci, Memduh Utku ve Ekrem Teziş tarafından yazıl¬
mış, Ders Kitapları Türk Ltd. Şti. tarafından Cumhuriyet Matbaasında
1951 yılında basılmış, “Ülkeler Coğrafyası” adını taşıyan ders kitabı in¬
celenmiştir. Ders kitabı giriş ve devamında on bölümden oluşmaktadır.
Yapılan inceleme neticesinde ders kitabının birinci, ikinci ve dokuzuncu
bölümleri Türklerin yaşadığı coğrafyaları anlatmaktadır. Bu kısımların
incelenmesi neticesinde bu ülkelerde yaşayan Türklere ilişkin verilen
bilgiler aşağıda çıkarılmıştır.
Ders kitabının birinci Bölümünde komşu devletler anlatılmaktadır.
Bulgaristan başlığı altında ülkedeki Türk varlığı üç cümlede görülmekte¬
dir (s. 10). “Bulgaristan’da azınlık halinde Türk, Rum, Romen ve Yahudi-
lere tesadüf edilir. Türkler nüfusun % 10’u kadar olup en çok Deliorman
ve güneydoğuda otururlar. 1951 yılı içinde 250.000 Türk ana yurda göç
etmiş olacaktır. ”
Yunanistan, Irak, İran ve Sovyetler Birliği başlıkları altında ülke¬
lerdeki Türk varlığı bir ya da iki cümle ile anlatılmıştır. Yunanistan (s.
16). “Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde ana vatana göç etmemiş
100.000 kadarda Türk vardır.” Irak (s. 27). “Kuzeyde Türk sınırlarına
yakın yerlerde (Musul ve Kerkük dolaylarında) bir miktar Türk vardır.
Bağdat’ın İslam ve Türk tarihlerinde önemli bir yeri vardır. ” İran (s. 31).
“Türklerin sayısı 570.000 kadar olup İran Azerbaycan’ında otururlar.”
Sovyetler Birliği (s. 39) “Rusya’da Türk ırkından insanlar çoktur, Bu
kavimler Kırım Tatarları (200.000), Kazan tatarları (2.200.000), Güney
Urallarda Başkırtlar (700.000), Kırgızlar (300.000), Kalmuklar
(130.000) ’dır. ” Suriye’deki Türk varlığından ise hiç bahsedilmemiştir.
Birinci bölüm içerisinde Kafkasya, Türkistan ve Sibirya ayrı baş¬
lıklar halinde anlatılmıştır. Kafkasya’daki Türk varlığına ilişkin bilgiler
şu şekildedir (s. 46-47). “ Kafkasya’nın önemli şehirleri......... Türklerin
oturduğu Derbent ve Muhaçkaledir. ..... Azerbaycan Cumhuriyetinde
Türkler nüfusun % 65’ini teşkil eder. Cumhuriyetin başşehri Bakü olup
diğer önemli şehirler Gence ve Nuha’dır. ”
Ders kitabının 49 ve 51. Sayfaları arasında Türkistan anlatılmıştır.
İçerik diğer devletlerin anlatımında olduğu gibi “Yüzey şekilleri, İklim,
Akarsular, Nüfus ve Şehirler, Ekonomik Durum” başlıkları altında veril¬
miştir. Nüfus ve Şehirler başlığı altında “Kazakistan, Kırgızistan, Özbe¬
kistan, Tajikistan ve Türkmenistan” Türkistan’ı oluşturan muhtelif cum¬
huriyetler olarak adlandırılmıştır. Her bir cumhuriyet’in sınırları, yüzöl¬
çümü, nüfusları, Başşehri ve bazı önemli şehirleri bir paragraf içerisinde
anlatılmıştır. Diğer ülkelerin incelenmesinde kullanıldığı gibi bir harita
Türkistan başlığı altında yer almamaktadır. Yazılı bilgiye ilaveten üç
fotoğraf kullanılmıştır. Fotoğrafların altında yer alan başlıklar “Rus Tür¬
kistan’ında....” şeklinde kullanılmıştır.
Sibirya’nın anlatıldığı başlık altında ise bölgedeki Türk varlığına
ilişkin bilgi (s. 56); “Yakutlar, Lena nehri boylarında otururlar. Miktar¬
ları 245.000 dir. Türklerin en kuzeye sokulmuş bir koludur. ” şeklinde yer
almaktadır.
Kitabın ikinci bölümü Tuna Boyu Devletleri adını taşımaktadır.
Bölüm içerisinde yer alan, Romanya’daki Türk varlığı (s. 61)
“Dobrıca’da ahali çok karışıktır. Burada nüfusun 50.000 Türk’tür,..”
şeklinde ifade edilmiştir. Yugoslavya’daki Türk varlığı ise (s. 67) “Türk-
ler, Arnavutlar, Bulgarlar Makedonya’da; ...... oturur. ” Cümlesinde
ifade edilmiştir.
Dokuzuncu bölüm Asya devletleri başlığını taşımaktadır. Bölüm
içerisinde anlatılan ilk ülke Çin’dir. Bölümün son başlığı “Orta Asya
Ülkelerine Toplu Bakış” adım taşımaktadır. Başlık altında “Çin’e bağlı
devletlerden, Moğolistan, Tibet ve Doğu Türk İli’nin göreceğiz” ifadesi
yer almaktadır. “Doğu Türk İli” hakkındaki bilgiler en uzunu yedi, en
kısası ise iki cümleden oluşan dokuz paragrafta verilmiştir. Sınırları, yü¬
zölçümü, yüzey şekilleri, iklim, bitki, Akarsuları, İdare merkezi, önemli
şehirleri, Ekonomik coğrafya özellikleri, diğer ülkelerle olan ticari ilişki¬
lerinden bahsedilmiştir.
1957-1973 Dönemi: 1957-58 ders yılından itibaren uygulamaya
konan lise müfredat programında 2. Sınıf düzeyinde haftada 2 saat olarak
okutulan coğrafya dersinin içeriği “Ülkeler Coğrafyasından” oluşmakta¬
dır (Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti 1960: 45-46). Bu dönemi
temsilen Sırrı ERİNÇ ve Sami ÖNGÖR tarafından yazılmış, “Ülkeler
Coğrafyası Lise II” adını taşıyan kitabın, Güven Basım ve Yayınevi tara¬
fından 1969 ve 1972 yıllarında yapılan basımları incelenmiştir.
Ders kitabı sekiz bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler içerisinde
Türk dünyası coğrafyası sınırları içerisinde kalan bölgeler kitabın bir, iki,
beş ve sekizinci bölümlerinde ele alınmıştır. Komşu Devletler başlığına
taşıyan Birinci bölümde, Bulgaristan ve Yunanistan, Mısır, Suriye, Lüb¬
nan, Ürdün, İsrail, Irak, İran ve Sovyetler Birliği işlenmiştir.
Bulgaristan’ın nüfus bilgilerinin verildiği bölüm içerisinde bir pa¬
ragraf ülkede yaşayan Türklere ayrılmıştır. Ayrıca şekil 6 olarak verilen
harita “Bulgaristan’ın muhtelif bölgelerinde Türklerin genel nüfusa ora¬
nı ” başlığını taşımaktadır.
“Nüfusun % 10 kadarını Türkler meydana getiriyordu. Türklerin
en toplu olarak yaşadıkları bölge Deliorman bölgesidir (bilhassa Şumnu
çevresinde nüfusun yarıdan çoğu Türk’tür. Şekil 6 ya bakınız). Bulgaris¬
tan’da yaşayan Türklerin 150 000 kadarı 1950-51 senelerinde toptan bu
memleketten ayrılmaya zorlanmışlardır. ”
Yunanistan’a ait bölümde yer alan “Nüfus ve Şehirler” başlığı al¬
tında ülkedeki Türklerden bahsedildiğini görmekteyiz. “Atatürk Sela¬
nik’te doğmuştur. Doğduğu ev bugün müze olarak saklanmaktadır.” Bazı
şehirlerin Türkçe isimleri de verilmiştir. “Ksanti (Türkçe adı: Yenice),
Komotini (=Gümülcine)”. Ülkede yaşan Tük nüfusuna ilişkin bilgiler ise
şu şekildedir: “İstiklal harbinden sonra yapılan büyük ölçüdeki mübade¬
leye rağmen Türklerin oranı % 3 kadardır. Türklerin toplu olarak bulun¬
duğu bölge Batı Trakya’dır. Burada oranları % 25’i geçer. ”
Suriye ve Irak konusu içerisinde ülkede Türk varlığını gösteren bir
cümle, İran konusu içerisinde ise iki cümle kullanılmıştır;
Suriye: “Halep (500 000) Suriye’nin nüfus bakımından ikinci kala¬
balık şehridir; nüfusun yarıya yakınını Türkler ve Ermeniler meydana
getirir. ”, Irak: “Geri kalan miktarın çoğunu kuzeyde Kerkük ve Musul
bölgesinde toplanmış olan Türkler (1 milyon) ve Kürtler meydana geti¬
rir. ”, İran: “Geri kalan kısmın çoğu Türk’tür (7-8 milyon kadar). Türkler
İran Azerbaycanı ve Horasan bölgelerinde çoğunluğu meydana getirir¬
ler. ”
Sovyetler Birliği konusu içerisinde “Tabiat şartları” başlığı altında
ülke Avrupa kısmı ve Asya toprakları olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Asya
toprakları kendi içerisinde dört bölüme ayrılırken bunlardan birisi “Batı
Türkistan” olarak adlandırılmıştır. Bölümün sınırları ve genel fiziki coğ¬
rafi özellikleri bir paragrafta anlatılmıştır. “Batı Türkistan: Sularını dışa¬
rıya göndermeyen geniş ve kurak istepler ve çöller bölgesidir. Güneyde
İran ve Hindikuş Dağları, doğrusunda ise Pamir Platosu ve Tanrı Dağla¬
rı yükselir.......(s. 53)”.
Kitabın Sovyetler Birliği konusu içerisinde “Nüfus ve şehirler”
başlığı altında sıkça Batı Türkistan’dan bahsedilmektedir. Sovyetler Bir¬
liği nüfusu içerisinde Türklerin İslavlardan sonra en kalabalık grubu
meydana getirdikleri ve bunların büyük bir kısmının Türkistan’dan Kara¬
deniz kıyılarına kadar uzanan bir sahada toplu olarak yaşadıkları ve Müs¬
lüman oldukları belirtilmiştir. Sovyetler birliğinin “15 üye cumhuriyet ile
bunlara bağlı idari bölgelere ayrıldığı” belirtildikten sonra, bu cumhuri¬
yetlere ait yüzölçümü, Başkent ve nüfus bilgilerinin yer aldığı tabloda
Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan Cumhu¬
riyetlerine de yer verilmiştir (s. 56-61).
Kitabın ikinci bölümü “Tuna Boyu Devletler” başlığını taşımakta¬
dır. Bölüm içerisinde Türk dünyası coğrafyası ile ilişkilendirilebilecek
bilgiler çok kısada olsa Romanya, Yugoslavya ve Macaristan başlıkları
altında yer almaktadır. Romanya’nın Nüfus ve şehirlerine ilişkin bilgile¬
rin verildiği başlık altında bir cümle içinde ülkede yaşan Türk’lerin yaşa¬
dıkları yer ve genel nüfus içerisindeki oranları verilmiştir (s.
64). “Harbden önce Romanya’da yaşayan insanların ........... Türkler
(Özellikle Dobruca’da olmak üzere, nüfusun % 1’i kadarı)........”.
Yugoslavya anlatırken genel siyasi yapının açıklandığı paragraf
içerisinde “Ayrıca Türkler, Arnavutlar, .........gibi oldukça önemli sayı¬
da azınlıklarda bulunur” şeklinde yer alan cümle ülkede yaşayan Türkle-
ri tanımlamak için kullanılan tek cümledir. Macaristan’ın anlatıldığı bö¬
lüm de ise “Macarlar, Türkler gibi, Orta Asya’dan gelen insanlardır. X.
yüzyılda Orta Tuna ovalarına yerleşmişler ve bu arada Hıristiyan dinine
girmişlerdir. ” şeklinde bir cümle kullanılmıştır (s. 66).
Kitabın beşinci bölümünde “Akdeniz Devletleri” başlığı altında ilk
işlenen devlet Kıbrıs’tır (s. 128-130). “Siyasi Coğrafya” başlığı altında
Kıbrıs adasının siyasi tarihine ilişkin bilgiler verilmiştir. 1570-71’den
başlayarak siyasi durumu açıklanmıştır. 1960 Kıbrıs anayasası ile yürür¬
lüğe giren yeni dönemin Kıbrıslı Türkler açısından sıkıntılı geçtiği vurgu¬
lanmıştır. “Nüfus ve Ekonomi” başlığı altında Kıbrıs’ta yaşayan nüfusu¬
nun 120 000 kadarının Türk olduğu ifade edilmiştir.
Kitabın sekizinci bölümü “Asya Devletleri” başlığını taşımaktadır.
Bölüm içerisinde Pakistan, Hindistan, Çin ve Japonya ile aynı düzeyde
“Orta Asya” alt başlığı kullanılmıştır. Ders kitabında Orta Asya’nın, Batı
Türkistan, Doğu Türkistan, Çungarya, Moğolistan, Çaydam, Tibet ve
Pamir olmak üzere yedi bölgeye ayrıldığı yazılmıştır. Bu yedi bölge içeri¬
sinde ancak Batı ve Doğu Türkistan’ın inceleneceği ifade edilmiştir. Bö¬
lüm de (s. 194-199) yazılı metne ek olarak bir harita, dört resim ve bir
tablo kullanılmıştır.
Batı Türkistan’ın sınırları “Doğu Pamir Platosu ve Tienşan (Tanrı)
Dağları ile Doğu Türkistan’dan ayrılır. Kuzeyinde Batı Sibirya, batısında
Hazar Denizi, güneyinde ise Afganistan ve İran bulunur. İsminden de
anlaşılacağı üzere, bu ülke bir Türk yurdudur. ” şeklinde tanımlanmıştır
(s. 194). Batı Türkistan’ın Rusların eline geçiş süreci hakkında kısa bilgi¬
ler verilmiştir. Bolşevik ihtilalından sonra bölgenin Ruslar tarafından
“Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan olmak
üzere 5 Sovyet Cumhuriyetine ayrıldığı” yazılmıştır. Ayrıca bu cumhuri¬
yetlerin yüzölçümü, nüfusu ve başkentleri bir tabloda gösterilmiştir.
Tabiat şartları bakımında “Kırgız istepleri ve Güneydeki Turan
havzası” olmak üzere iki bölümde incelenmiştir. Her iki bölümün fiziki,
beşeri ve ekonomik coğrafya özelliklerine yer verilmiştir. Güneydeki
Turan havzası oldukça ayrıntılı ele alınmıştır. Neredeyse her bir coğrafi
özellik için ayrı bir paragrafta anlatılmıştır. Anlatımlarda bölgenin jeopo¬
litik önemine de vurgu yapılmıştır.
Doğu Türkistan’ın sınırları “Asya’nın hemen hemen geometrik
merkezinde bulunan Doğu Türkistan, kuzeyden Tienşan (Tanrı) Dağları,
batıda Pamir Platosu ile çevrilmiştir. Güneyde Kuenlun Dağları ve onla¬
rın kuzeydoğuya doğru devamı olan Altın Dağları ile Tibetten ayrılır. ”
şeklinde tanımlanmıştır (s. 197). Doğu Türkistan, Batı Türkistan da oldu¬
ğu gibi bütün coğrafi özellikleri için birer paragraf ayrılmak suretiyle
işlenmiştir. Doğu Türkistan’ın anlatıldığı bölümün son üç cümlesi o dö¬
nemin siyasi yapısını özetlemektedir. “Bu gün bu ülke Çin’in Sinkiang
adı verilen bir idarî bölümüdür. Bu bölümün nüfusu 5 milyon kadardır.
İdare merkezi, Çungarya havzasının güney kenarındaki Urumçi şehri¬
dir. ”
Ders kitabında hem Doğu Türkistan hem de Batı Türkistan bir ülke
olarak adlandırılmıştır. Bütün coğrafi özelliklerden (fiziki coğrafya, nüfus
şehirler, ekonomik faaliyetler, vb.) bahsedilmiştir. Fakat diğer ülkelerin
anlatıldığı bölümler de içeriğin sunulmasında “Tabiat Şartları”, “Nüfus
ve Şehirler”, “Ekonomik Hayat” gibi başlıklar kullanılırken burada benzer
başlıklara yer verilmemiştir.
1973-1983 Dönemi: 1973-1983 yılları arasında uygulanan coğraf¬
ya müfredat programında ülkeler coğrafyası dersi lise 2. sınıflarda iki saat
olarak okutulmaya devam etmiştir. Programın uygulanışına ilişkin yapı¬
lan açıklamalarda, ülkeler incelenirken göz önünde tutulacak hususlar
içerisinde “Türklerin yaşadığı ülkelerdeki durumlarına yeterince değini¬
lecektir.” İfadesi yer almaktadır (Geçit 2008).
Bu dönemi temsilen Sırrı Erinç ve Sami Öngör tarafından yazılmış,
“Ülkeler Coğrafyası (Ülkeler İnsanlar ve Sorunları)” adını taşıyan, Milli
Eğitim Yayınevi tarafından 1979 yılında beşinci baskısı yapılan ders ki¬
tabı incelenmiştir. Ders kitabı giriş ve devamında yedi bölümden oluş¬
maktadır. Yapılan inceleme neticesinde ders kitabının ikinci, üçüncü ve
beşinci bölümleri Türklerin yaşadığı coğrafyaları anlatmaktadır. Bu kı¬
sımların incelenmesi neticesinde bu ülkelerde yaşayan Türklere ilişkin
verilen bilgiler aşağıda çıkarılmıştır.
Ders kitabında Türk dünyası coğrafyasına ilişkin bilgilerinin yer
aldığı ilk bölüm “Orta ve Yakın Doğu” başlığını taşımaktadır. Orta Do-
ğu’nun etnik yapısının anlatıldığı paragrafta (s. 26), bölgedeki Türk nüfu¬
suna ilişkin aşağıdaki bilgiler yer almaktadır:
“İkinci kalabalık grubu, kendi dillerini konuşan Türkler meydana
getirir. Türkiye Cumhuriyeti, esas olarak Asya’da ve dağınık gruplar
halinde Balkanlarda ve öteki kıtalarda yaşayan Türklerin en yoğun, en
kalabalık olduğu bölgedir. Anadolu ve Trakya’dan başka, Türklerin Orta
Doğu’da en kalabalık oldukları komşu ülke İran’dır. Her ne kadar, yoğun
olarak yaşadıkları bölge, İran Azerbaycan’ı ise de, Türkler İran’ın çeşitli
bölgelerinde dağılmış bulunmaktadır. Böylece İran’da yaşayan Türkle-
rin, bütün ülke nüfusunun yarısına yakınını oluşturduğu sanılmaktadır.
Türkler Kıbrıs’ta, daha küçük gruplar halinde de öteki Arap ülkelerinde
yaşarlar (özellikle Kuzey Irak’ta, Musul, Kerkük’te; Suriye’de, Halep,
Humus, Hama, Şam ve Lazkiye’de, Mısır’da, hatta az sayıda Güney Ara¬
bistan’da). Ayrıca, Afganistan’da da 7milyon kadar Türk vardır. ”
Ders kitabında VIII. Ders olarak işlenen Güney Avrupa içerisinde
(s. 61-71) yer alan Balkanlar, Türk dünyası coğrafyası içerisinde önemli
yerlerden birisidir. Güney Avrupa’nın “siyasi bölünüşünün” anlatıldığı
bölüm içerisinde Balkanların coğrafi konumu verildikten sonra Bölgenin
ülkemiz açısından sahip olduğu önemi üzerinde durulmuştur (s. 68). Bal¬
kanlarda yaşayan Türklerin bölgede Yüzyıllar süren Türk egemenliği
döneminde Anadolu’dan yapılan göçlerle oluştuğu anlatılmıştır. Balkan
ve Birinci Dünya savaşlarından sonra özellikle Türkiye Cumhuriyetinin
kurulmasından sonra Balkanlardan Anadolu’ya göç yaşandığı anlatılmış¬
tır. Balkan ülkelerinde (Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya,
Arnavutluk) Türklerin yaşadıkları şehirler ve ülke nüfusları içerisinde
Türklerin oranı hakkında bilgiler verilmiştir. Ayrıca Türkçe Güney Avru¬
pa’da konuşulan diller arasında sayılmıştır (s. 68).
Ders kitabında IX. Ders Doğu Avrupa (Sovyetler Birliğine Toplu
Bakış), X. ders ise Sovyetler Birliği (Bölgeler ve Ekonomik Hayata Top¬
lu bakış) olarak işlenmiştir. Her iki ders içerisinde Türklerin yaşadıkları
coğrafyalardan da bahsedilmektedir. IX. Ders içerisinde “doğal bitki ör¬
tüsü” açıklanırken (s. 76) Türklerin yaşadığı bölgelerin genel özellikleri
de verilmiştir. Aynı sayfada “ Ulusal kıyafetleri içersinde Özbek kadınla¬
rı” (şekil. IX/4) başlıklı bir resim kullanılmış ve başlığın altında Sovyetler
Birliği içersindeki Türk nüfusunun durumundan bahsedilmektedir. Yine
IX. Ders içerisinde yer alan “Beşeri Hayata Toplu Bakış” başlığı altında
(s. 76-78) ülkede yaşayan Türk nüfusunun toplam nüfus içerisindeki ora¬
nı (1/5) ve coğrafi dağılışı da açıklanmıştır.
“İkinci kalabalık grup ise Türk’lerdir. Sayıları toplam nüfusun
1/5’i kadar olan Türklerin büyük kısmı Batı Türkistan’da (Kazakistan,
Özbekistan, Türkmenistan ve kısmen Tacikistan’da) ve Kafkasya’da
(özellikle Azerbaycan’da) yaşar. Bu iki bölge dışında kalanlar, Orta
Volga’dan Kuzeydoğu Sibirya’ya kadar yayılan dağınık, küçük gruplar¬
dır (Kazan Türkleri, Başkırtlar, Çuçaşlar (Çuvaşlar), Yakutlar.......gibi).
X. Ders içerisinde (s. 79-90) Sovyetler Birliği “Sovyetler Birliği
Avrupa’sı” ve “Sovyetler Birliği Asya’sı” olarak ikiye ayrılarak işlenmiş¬
tir. Sovyetler Birliği Asya’sı Güney (Kafkasya ve Batı Türkistan), Ural
ve Batı Sibirya, Orta ve Doğu Sibirya olmak üzere üçe ayrılmıştır.
Kafkasya içerisinde Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan anlatıl¬
mıştır. Azerbaycan’ın işlendiği bölümde (s. 83-84), yeri, tarım özellikleri,
nüfus ve dil özelliklerine yer verilmiştir. Kültür seviyelerinin oldukça
yüksek olduğu vurgulanmıştır. “Azerileri Türklerinin, dil, sanat ve edebi¬
yat bakımından Doğu ve Batı Türkleri arasında bir bağ, bir halka mey¬
dana getirdikleri” ifade edilmiştir. Kafkasya bölgesinin ekonomik özel¬
likleri gösteren bir harita (Şekil. X/3- Kafkasya’nın ekonomik haritası )
kullanılmıştır.
Batı Türkistan, “Batı Türkeli veya Sovyet Orta Asya’sı geniş bir
bölgedir” şeklinde tanımlanmıştır (s. 85). Konu içerisinde beşeri ve eko¬
nomik coğrafya özellikleri işlenmiştir. Nüfus konusu anlatılırken “yarım
yüzyıldan beri Rusların bölgeye göç ettikleri buna rağmen Türklerin nü¬
fusun çoğunluğunu oluşturdukları” vurgulanmaktadır. Batı Türkistan’ı
oluşturan beş cumhuriyet başkentleri ile birlikte verilmiştir (Bölgenin
geniş kuzey yarısında Kazakistan, beşkenti: Alma Ata; Güneyde, batıdan
doğuya: Türkmenistan, başkenti: Aşkabad; Özbekistan, başkenti: Taş¬
kent; Tacikistan, başkenti: Duşambe; Kırgızistan, başkenti: Frunze).
Ekonomik hayat içerisinde tarımın önemli bir yer tuttuğu belirtilmiştir.
Sovyetler Birliği Pamuk Üretiminin % 90’ırnn buradan sağlandığı belir¬
tilmiştir. Enerji ve yer altı kaynaklarının zengin olduğu ifade edilmiştir.
Taşkent ve çevresi, özellikle Fergana vadisinin bölge içerisindeki ticaret
ve endüstri merkezi olma özelliği açısından önemine dikkat çekilmiştir.
Anlatımı desteklemek amacıyla iki resim (Şekil. X/4-Batı Türkistan’da
Fergana Havzasını çeviren dağlarda bir vadi ”, ve Şekil. X/6 - Bir Türk¬
men Çocuğu) kullanılmıştır.
Ders kitabının ilgili bölümünde Urallar ve Batı Sibirya, Qrta ve
Doğu Sibirya’nın anlatıldığı bölümlerinde bu bölgede yaşayan Türk’lere
yer verilmemiştir.
Ders kitabının beşinci bölümü (XVIII. Ders) “Asya’ya Toplu Ba¬
kış” başlığını taşımaktadır. “Nüfus ve sosyal sorunlar” başlığı altında
Asya’da yaşayan ırk grupları içerisinde Türklerin yeri “Irk gruplarından
birini Türk Soyundan olanlar meydana getirir. Bölgeden bölgeye bazı
lehçe farkları göstermekle beraber ortak bir dil kullanan Türkler, Güney¬
batı Asya’dan Kıtanın Kuzeydoğu kıyılarına kadar uzanan çok geniş bir
alana yayılmışlardır. ” şeklinde açıklanmıştır (s. 174)
Ders kitabının XX. Dersi olarak işlenen “Doğu Asya” (s. 189-198)
başlığı altında Çin işlenmektedir. Bu bölüm içerisinde Doğu Türkistan
Çin’e bağlı ülkeler arasında sayılmıştır. Verilen bilgi ise sadece şu kadar¬
dır; “Doğu Türkistan (1,6 milyon km2, nüfusu ise 1968’de 6 milyonu Türk
olmak üzere 8 milyon)”.
Ders kitabında Türk dünyası coğrafyası içerisinde yer alan bölge¬
lerden Qrta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Batı Türkistan’a göre, Doğu
Türkistan’a çok az yer verilmiştir. Kıbrıs’ta yaşayan Türklerden hiç bah¬
sedilmemiştir.
1983-1992 Dönemi: 1983-92 döneminde uygulanan coğrafya dersi
müfredat programında Ülkeler coğrafyası konuları Lise II ve III. Sınıf
derslerinin ikinci bölümü olarak okutulmuştur. Programda 31’i lise II.
Sınıfta 12’si Lise III. Sınıfta toplam 43 devletin ismi sıralanmıştır. Prog¬
ram kitabında ülkeler incelenirken göz önüne bulundurulacak hususlar
içinde “ülkemizde tarihi, kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkileri bulunan
ülkeler üzerinde yeterince durulacak. Bu arada Türklerin bulunduğu
yerler belirtilecektir. ” şeklinde açıklama yer almıştır (T.C. Milli Eğitim
Gençlik ve spor Bakanlığı,1987). Bu dönemde uygulanan programı
temsilen, Prof. Dr. Sırrı Erinç tarafından yazılan, Milli Eğitim Basımevi
tarafından 1989 yılında beşinci basımı yapılan “Liseler İçin Coğrafya II”
ve 1992 yılında yedinci basımı yapılan “Liseler İçin Coğrafya III” adını
taşıyan ders kitaplarının II. bölümleri incelenmiştir.
Liseler İçin Coğrafya II isimli ders kitabının, II. Bölümünün I. Üni¬
tesi “Ortadoğu’nun Başlıca Ülkeleri” başlığını taşımaktadır. Ünite içeri¬
sinde, İran, Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Suudi Arabis¬
tan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Kıbrıs ( Kuzey Kıbrıs Türk Cum¬
huriyeti), mısır ve Libya ülkeleri işlenmiştir. Ders kitabında bu ülkelerde¬
ki Türk varlığına ilişkin yar alan bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
İran (s. 133): “İran’da çoğu Azeriler olarak Türkler, ülkenin özel¬
likle batı bölümünde yaşarlar. İran Azerbaycan’ının 3.000.000 kadar
tahmin olunan nüfusun çoğunluğunu Türkler oluşturmuştur. ”, Irak (s.
138): “Dili: Arapça, Türkçe” ve (s. 140) “Irak’ın kuzey dağlık bölümün¬
de Kerkük, Erbil, Musul yörelerinde Türkler yaşar. Sayılarının 600.000 -
700.000 olduğu sanılmaktadır.”, Suriye (s. 141): “Ülkenin türlü yerle¬
rinde ve özellikle kuzey batısında 350.000 kadar Türk bulunmaktadır.”,
Lübnan (s. 143): “Çeşitli aşamalar geçiren 1293’den sonra, dağlık yerle¬
rinde Türkmen’lerin de yerleştirildiği Lübnan, yüzyıllarca Osmanlı Dev-
leti’ni de sürekli uğraştırmış tır.”, Afganistan’a ilişkin verilen bilgiler
içerisinden Türk nüfusunun varlığından bahsedilmemiştir.
“Kıbrıs - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)” başlığı altında
(s. 154-156) ülkenin coğrafî özelliklerine ilişkin verilen bilgi oldukça
azdır. Ayrıca bilgiler adanın geneli kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin coğrafi özelliklerinden bahse¬
dilmemiştir. “Kıbrıs Adası’nı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini göste¬
ren harita” (Şekil 11, s.s. 155) başlığı ile kullanılan haritada Kuzey Kıb¬
rıs Türk Cumhuriyetini Güney Kıbrıs’tan ayıran sınır çizgisinin yer al¬
maması önemli bir eksikliktir. İlgili başlığın altında daha çok 1517 Yavuz
Sultan selimin Mısır seferinden başlayarak Kıbrıs adasının siyasi tarihin¬
den bahsedilmiştir. “Kıbrıs meselesinin 1945’den sonra ortaya çıktığı”
belirtilmiştir. Devam eden sorun hakkında bilgi verilmiştir. 1974 barış
harekâtı anlatılmıştır. Bölümün son paragrafında Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin ayrı bir devlet olarak teşkilatlanmasını tamamladığı eşsiz
kumsalları, modern otelleri, tarihi köşeleri, ılık iklimi ile Akdeniz’de
geleceği parlak bir turizm, ticaret, tarım ve sanayi ülkesi olma yolunda
olduğu ifade edilmiştir.
Ders kitabının II. Ünitesi “Balkan Ülkeleri” (s. 164-172) başlığını
taşımaktadır. Bu ünitede işlenen ülkeler de yaşayan Türkler ile ilgili en
geniş bilgi Bulgaristan konusu içerisinde yer almaktadır. Bulgaristan’da
yaşayan Türklere ilişkin bilgi verilmeden önce Osmanlı dönemi Bulgaris¬
tan’ın Siyasi durumu açıklanmıştır. Daha sonra ülke nüfusu içerisinde
Türklerin Durumu ve Yaşadıkları yerlere ilişkin bilgi aktarılmıştır (s.
165). “Türkler Nüfusun % 10’undan Çoğunu teşkil eder ise de, Bir kısmı
Türkiye’ye göç etmiştir. Daha önce bölgede Bulgar nüfusuna yakın Türk
Nüfusu vardı, Türkler, Özellikle Bulgaristan’ın kuzey doğusundaki Deli
Orman Bölgesi’nde, Rodopların ortasında, Filibe Ovası’nda toplu bulu¬
nuyorlardı. ”
Yunanistan’ın anlatıldığı bölümde Ülkedeki Türlerle ilgili olarak
kısa bir paragraf yer almaktadır (s. 167). “Batı Trakya’da Türkler vardır.
Daha önce, Makedonya ve Batı Trakya’da çok sayıda Türk nüfusu vardı.
1923 Lozan Barış Antlaşması ile Türklerin çoğunluğu Türkiye’ye yerleş¬
miş. Türkiye’den de Rumlar Yunanistan’a göç etmiştir. ”
Yugoslavya’nın anlatıldığı bölümde ülkedeki Tür varlığı nüfusun
anlatıldığı paragraf içinde (s. 169) iki kelimeden oluşan bir cümle ile
(Türkler de vardır.) anlatılmıştır. Arnavutluk anlatılırken yine aynı şekil¬
de bir cümle (s. 171) kullanılmıştır (Ülkede Türkler de bulunmaktadır.).
Balkanların anlatıldığı bölümün sonunda yer alan iki okuma parçası dik¬
kate değerdir. Bunlardan birincisi (s. 173) “Türklerin Balkan Ülkelerinde
Bulunuşunun Sebepleri” başlığını taşımaktadır. Okuma parçasında Bal¬
kan adının Türkçeden geldiği, bölgenin tarih boyunca Avrupa ve As¬
ya’dan göç aldığı ve yarımadanın siyasî bölünüşü anlatılmıştır. Daha
sonra Osmanlı döneminde Türklerin Balkanlara nasıl yerleştikleri hak¬
kında bilgi verilmiştir.
İkinci okuma parçası ise (s. 174) “Balkanlar’da Türk-İslam Kültü¬
rünün, Gelenek ve Göreneklerin Etkisi Belirgindir” balığını taşımaktadır.
Bu parçada yine Türklerin balkanlara geçiş sürecine ilişkin tarihi bilgiler
verildikten sonra Türk kültürünün bölgedeki izleri (Cami, mescit, medre¬
se, çeşme, köprü, vb.) açıklanmıştır. Ayrıca bölgenin nüfusuna ilişkin de
genel bilgiler verilmiştir.
Ders kitabında Romanya Doğu Avrupa ülkesi başlığı altında ince¬
lenmiştir. Romanya’da ki Türk varlığına ilişkin bilgilerin biraz daha ay¬
rıntılı olduğu söylenebilir (s. 175). “Dobruca, Romanya’nın Karadeniz
kıyı bölümünde bir eyalettir. ............Burası Türklerin Çok eskiden yer¬
leştikleri bir bölgedir. Bugün de önemli (400.000 kadar) Türk topluluğu
vardır. Bölgede 400 kadar cami ve mescit yapılmıştır. 1937’den beri
Romanya baş müftüsü, bu bölgenin dini lideri olarak kabul edilmiştir.
Atatürk devrinde “Balkan Paktı”nın yarattığı temiz hava ile Dobruca
Türkleri, hür ve rahat bir devre geçirmişlerdir.
Bölgenin güneyinde, bugünkü Bulgaristan’ın kuzey hudut kesimin¬
de yer uzanan yerdeki Silistre, eski bir Türk şehridir. Türk tarihinde
“Silistre Savunması” yer tutmuştur. Burası, hala, çevresiyle birlikte Tuna
boyu Türk’lerinin varlıklarını korudukları yerlerden biridir. ”
Ders kitabında Sovyetler Birliği başlığı altında “Azerbaycan, Ka¬
zakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan” 15 Sovyet Sosyalist
Cumhuriyet içinde sayılmıştır (s. 180). Sovyetler Birliği Asya’sının,
“Güneyde Kafkasya ve Batı Türkistan, Ural ve Batı Sibirya, Orta ve Do¬
ğu Sibirya” olmak üzere dört bölümden oluştuğu ifade edilmiştir (s. 181).
Kafkasya anlatılırken Azerbaycan’ı anlatan bir paragrafa yer verilmiştir
(s. 182). Burada coğrafi konumu, iklimi, başkenti, nüfus ve ekonomik
coğrafya özellikleri ile kültürel özellikleri kısaca anlatılmıştır.
“Batı Türkistan’ın” anlatıldığı bölümde (s. 182-173) “Şekil 16 -
Batı Türkistan’ı ana çizgileriyle gösteren harita” başlığını taşıyan bir
harita kullanılmıştır. Harita da hem yeryüzü şekilleri hem de enerji ve
maden kaynaklarının dağılışı gösterilmiştir. Batı Türkistan’ı anlatmak
için kullanılan ve dört paragraftan oluşan bilgiler 1979 basımı Ülkeler
coğrafyası adlı ders kitabının ilgili bölümünün özeti mahiyetindedir. Ül¬
keler hakkında ayrı bilgiler verilmemiştir. Batı Türkistan’ın geneli anla¬
tılmıştır. Coğrafi konum, iklim, yeryüzü şekilleri, nüfus ve yerleşme birer
cümle ile verilmeye çalışılmıştır. Ekonomik coğrafya özellikler biraz
daha ayrıntılı verilmiştir. Ayrıca Batı Türkistan’daki beş Türk Cumhuri¬
yeti başkentleri ile birlikte yazılmıştır.
Ders kitabında Asya’nın başlıca ülkelerinin anlatıldığı Çin Halk
Cumhuriyeti sınırları içerisinde yer alan Doğu Türkistan neredeyse hiç
anlatılmamıştır. Sadece nüfusa ilişkin bilgilerin verildiği ilk paragrafın
son cümlesinde (Tibet, İç Moğolistan ve Doğu Türkistan toprakları ise
çok tenhadır.) Doğu Türkistan ismi geçmektedir (s. 205). Bunun dışında
burada yaşayan Türkler hakkında hiçbir bilgiye rastlanmamıştır.
Liseler İçin Coğrafya III isimli Ders kitabının II. Bölümünü içeri¬
sinde “Avrupa’nın Başlıca Ülkeleri”, “Yeni Dünya Karaları” ve “Millet¬
lerarası Kuruluşlar ve Türkiye” Ünite başlıkları yer almaktadır. Bölümün
birinci ünitesinde yedi Avrupa ülkesi (İtalya, Almanya, İsviçre, Fransa,
İngiltere, Hollanda, İsveç) işlenmiştir. Kitabın yazıldığı dönemde yukarı¬
da ismi sayılan Avrupa ülkelerinde iş bulma amacıyla bu ülkelere göç
etmiş ve yerleşmiş pek çok Türk vatandaşı bulunmaktadır. Bu ülkelerden,
Almanya’da (1984’te bu ülkede 1,5 milyona yakın Türk işçisi ve aile fert¬
leri vardır.), Fransa’da (son yıllarda Fransa’da yaşayan Türk işçileri
çoğalmıştır.) ve Hollanda’da (Bu ülkede 25.000 kadar Türk işçisi vardır.)
yaşayan Türkler hakkında birer cümleden oluşan bilgiler mevcuttur. Bu
bilgiler sadece sayı belirtmektedir. Avrupa Ülkelerindeki Türklerin nere¬
de ve hangi şartlar altında yaşadıklarına ilişkin bilgi ve açıklamalar gö¬
rülmemektedir.
1992 Sonrası Ülkeler Coğrafyası Ders Kitaplarında Türk Dün¬
yası Coğrafyası
1992 sonrası Türk dünyası açısından yeni bir dönemdir. Uzun yıl¬
lardır Batı Türkistan’da Rus esareti altında yaşayan Türkler, 1990 yılında
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılması neticesinde bağım¬
sızlığını ilan etmişlerdir. Böylelikle Dünya Siyasi Coğrafyasında Türkiye
ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden sonra bağımsız beş Tük Cumhu¬
riyeti daha yerini almıştır. Dolayısıyla coğrafya müfredat programları ve
ders kitaplarında da Türk dünyası açısından içerikte önemli değişiklikler
görülmüştür. 1992 sonrası coğrafya müfredat programları 1992-2005 ve
2005 sonrası olmak üzere iki farklı dönem olarak incelenmiştir.
1992-2005 Dönemi: Bu dönemde “Ülkeler Coğrafyası” programda
ayrı bir ders olarak yerini almıştır. Bu dönemi temsilen iki kitap incelen¬
miştir. Bunlardan birincisi, Y. Erdoğdu tarafından yazılan, 1994 yılında
ders kitabı olarak kabul edilmiş, Basım A.Ş. Web Ofset tarafında 1996
yılında basımı yapılan “Ülkeler Coğrafyası” ders kitabı incelenmiştir.
İkinci kitap ise H. Çelik, A. Mercan, K. Ünal ve Y. Yürük tarafından
yazılan 2000 yılında ABC Matbaacılık Ltd. Şti. nin basımını yaptığı Ül¬
keler Coğrafyası kitabıdır. Her iki kitap içerik olarak bir birinin aynısıdır.
Bu nedenle içerikten yapılan alıntılar sadece birinci kitaba göre yapılmış¬
tır. Farklı durumlara ilişkin açıklama yapılmıştır.
Ders kitabı IX üniteden oluşmaktadır. Bu bölümler içerisinde Türk
dünyası coğrafyası sınırları içerisinde kalan bölgeler kitabın I. II. III. IV.
ve VII. ünitelerinin içeriğinde yer almaktadır.
Ders kitabının I. Ünitesi “Komşularımız” başlığını taşımaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de komşularımız içerisinde incelenmiş¬
tir. Komşu ülkelerde yaşayan Türklerle ilgili olarak verilen bilgiler ol¬
dukça kısadır. “Gürcistan nüfusunun % 5’ini Azerilerin oluşturduğu”
bilgisi bulunmaktadır (s. 15). İran’ın nüfusu anlatılırken (s. 21) “..., %
25’i Azeri, Türkmen, Kaşgay gibi Türk boylarından, ... oluşur. İran’da
Türkler İsfahan, Tebriz ve Türkmenistan sınırı civarında oturur. ” şeklin¬
de bahsedilmiştir. Irak konusunda (s. 26) “.... Araplardan sonra en
önemli etnik grup Türkmenler (2.5 milyon) dir.” ifadesi yer almıştır.
Türklerin nerelerde yaşadıkları belirtilmemiştir. Suriye konusunda ise
yine nüfus konusu içerisinde (s. 29) “... Suriye’de az miktarda Türk, ...
yaşar. Türkler Halep, Şam ve Türkiye sınırı boyunca yaşarlar. ” şeklinde
kısa bir anlatımla ülkedeki Türklere yer verilmiştir.
Bulgaristan ve Yunanistan konuları işlenirken yine aynı şekilde ül¬
kede yaşayan Türklere bir ya da iki cümle ile değinilmiştir. Bulgaristan
konusunda (s. 30-34): ülke bilgileri içerisinde “Dili: Bulgarca ve Türk¬
çe” olarak belirtilmiştir. Nüfus bilgilerinin verildiği bölüm içerisinde
ise “En büyük etnik azınlık olan Türkler nüfusun % 10’unu meydana geti¬
rir. Ülkede Türkler Filibe, Hasköy, Kırcaali, Mestanlı şehirleri ile Ku¬
zeydeki Deli Orman bölgesinde (Şumnu, Eskicuma) yoğun olarak yaşa¬
maktadırlar. ” İncelen 2000 yılı basımı kitapta konu anlatımın dışında
ayrı bir çerçeve içerisinde (s. 26) “Orta Asyadan gelen ve Balkanlara
yerleşen Tuna Bulgarları, Türklerin bir koludur. .. ” şeklinde başlayan
kısa Bulgar tarihi ve II. Dünya savaşından sonra Bulgaristan’da yaşayan
Türklerin uğradıkları baskı ve neticesinde Türkiye’ye yapılan göç hak¬
kında bilgi verilmiştir.
Yunanistan’daki Türk varlığı bir cümle ile (Yoğun olarak Batı
Trakya’da (İskeçe, Gümülcine, Dedeağaç) yaşayan yaklaşık 200.000
Türk, Yunan hükümetince baskı altında tutulmaktadır) anlatılmıştır (s.
35). 2000 yılı basımı kitapta ise ülkedeki Türk varlığı “Yunanistan’da
150.000 kadar Türk vardır. Türklerin az bir kısmı Rodos ve İstanköy ada¬
larında, büyük bölümü ise Batı Trakya’daki Meriç, Rodop, İskeçe, Kava¬
la, Drama ve Serez şehirlerinde yaşar” cümleleri ile anlatılmıştır.
Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nden Azerbaycan (s. 10-14) ve Ku¬
zey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ( s.39-42) “Komşularımız” adını taşıyan I.
Ünite içerisinde işlenmiştir. Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve
Kazakistan Ders kitabının VII. ünitesi olan “Asya’nın Başlıca Ülkeleri”
ünite başlığı altında, Tacikistan’ı da içine alarak “Orta Asya Cumhuriyet¬
lerinden” başlığı içerisinde verilmiştir (s. 223-236).
Bu ülkelerin ders kitabındaki işleniş biçimi diğer ülkeler ile aynı¬
dır. Önce içerisinde ülkenin bayrağının gösterildiği, yüzölçümü, nüfus,
idare şekli, başkenti, önemli şehirleri, dili, dini ve para biriminin yazılı
olduğu bir tablo kullanılmıştır. Daha sonra coğrafi konumu, sınırları,
fiziki, beşeri ve ekonomik coğrafya özelliklerinin genel hatları ile verildi¬
ği yazılı metinden oluşan bölüm yer almaktadır. Bu bölüm içerisinde
ülkelerin kısa tarihleri de anlatılmaktadır. Son paragraf olarak da Türkiye
ile olan siyasi, kültürel ve Ekonomik ilişkilerine değinilmektedir. Bunlara
ilaveten harita, grafik ve resimlerde kullanılmıştır.
Bu ülkelerin anlatımında Türkiye ile olan manevi bağlara değinil-
meye çalışılmıştır. Örneğin Azerbaycan ile ilgili olarak “Türkiye, bu kar¬
deş ülkeye hem siyasi hem de ekonomik alanda destek olmaktadır. ” De¬
nilmektedir. Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan için
“Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinden biridir” şeklinde açıklamalar
yapılmıştır. Tacikistan konusunun işlenişinde ülkede nüfusunun %
23’ünü Özbeklerin oluşturduğu yazılmıştır.
Başlıca Ortadoğu ülkelerinin anlatıldığı II ünitede yer alan Afga¬
nistan konusunda Ülkenin kuzey bölgesi “Afganistan Türkistan”ı olarak
adlandırılmıştır. Ülkedeki Türk varlığına nüfus konusu içerisinde (...,
nüfusun % 15-20’sini oluşturan Türk asıllı Topluluklar ülkenin kuzey ve
kuzeydoğusunda yaşarlar.) değilmiştir(s. 45).
III ünitede yer alan Balkan Ülkelerindeki Türk varlığını anlatan
bilgiler nüfus ve yerleşme konuları içerisinde verilmiştir. Ayrıca Ülkele¬
rin Osmanlı hâkimiyetine giriş ve Çıkış tarihleri de verilmiştir. Ülkeler¬
deki Türk varlığına ilişkin bilgiler şu şekildedir. Makedonya (s.
77);“Nüfusun % 60’ını Makedonlar, ..., % 5’ini Türkler, ... oluşturur.
Türkler, Üsküp, Struga, Pirlepe ve İştip civarında yaşamaktadırlar. ”
Yugoslavya (Sırbistan-Karadağ) (s. 79); “Ayrıca Arnavutlar Macarlar ve
Türkler Ülkede yaşayan diğer etnik gruplardır. ” Bosna-Hersek (s. 80);
“Bunların dışında çok az Türk , Karadağlı ve......” Arnavutluk (s. 87);
“En önemli azınlıklar Türkler, Yunanlılar, .”
Ders kitabının “Başlıca Avrupa Ülkeleri” adını taşıyan IV. Ünite¬
sinde 20 Avrupa ülkesi işlenmiştir. Bu ülkelerden Almanya içerisinde
ülkede yaşayan 6 milyon yabancının % 30’unu Türklerin oluşturduğu
belirtilmektedir (s. 109). Yine Almanya içerisinde 1960’lı yıllardan itiba¬
ren işçi olarak gelen Türklerin 1.7 milyon nüfusa sahip oldukları ve halen
Almanya’da Türklere ait pek çok işyeri olduğu yazılmıştır (s. 111). 2000
yılı basımı kitapta Almanya’da yaşayan Türklerin sayısının 2.000.000
olduğu, işyeri sayısının ise 40.000’i bulduğu ifade edilmektedir (s. 80).
Macaristan’ın anlatıldığı bölümde “M.S. 8. Yüzyılda bu günkü Ma¬
caristan’a yerleşen Macarlar, köken olarak Tür ırkına mensupturlar.”
şeklinde bir cümle yer almıştır. 2000 yılı basımı kitapta ise “Macarlar,
Fin-Ugor soyundan gelen Türk asıllı bir halktır. ” olarak tanımlanmakta¬
dır (s. 84).
Finlandiya’nın anlatıldığı bölümde ülkedeki Türk varlığı anlatan
bir cümle kullanılmıştır (s. 140). “Ülkede çok az yabancı (34.000) yaşa¬
maktadır. Bunların bir kısmı Kazan Türkleri ile Türkiye Türkleri oluştu¬
rur. ” 2000 yılı basımı kitapta bu bilgi yer almamaktadır.
Fransa konusu içerisinde Türkler (200.000) ülkede yaşayan diğer
yabancılar içinde sayılmıştır (s. 146). İngiltere içerisinde (s. 152) az sayı¬
da Kıbrıs ve Türkiye Türkünün bulunduğu bilgisi vardır (2000 yılı basımı
kitapta bu bilgi yok). Hollanda’daki Türk varlığı, “Ülkede halen 90.000’i
işçi olmak üzere toplam 230.000 vatandaşımız yaşamaktadır.” cümlesi
ile anlatılmıştır. Belçika’da ise 24 bin’i işçi olmak üzere100.000 civarın¬
da Türk vatandaşının yaşadığı yazılmıştır (s. 160).
Romanya’nın anlatıldığı bölümde ülkede yaşayan Türkler “Ro¬
manya’nın Dobruca bölgesinde 100.000’e yakın Türk yaşamaktadır.
Türkler milli örf ve adetlerini hala muhafaza etmektedirler. ” şeklinde
anlatılmıştır (s. 166). 2000 yılı basımı kitapta buna ilaveten “Türk azınlık
üzerinde herhangi bir baskı yoktur. ’’ifadesi yer almaktadır (s. 120).
Moldova başlığı altında Gagavuzlar İçin bir paragraf ayrılmıştır (s.
168). “Türk asıllı Gagavuz (Gökoğuz)’lar, Gagavuzca adı verilen bir
Türk lehçesi ile konuşmaktadır. Ülkenin güneyinde yaşayan Gagavuz
Türkleri, 1990 yılında başkenti Komrat olan Özerk bir cumhuriyet kur¬
muşlardır. Gagavuzların çoğunluğu Hıristiyan olmalarına rağmen Türk¬
lük şuurunu kaybetmemişlerdir. Gagavuzlar Bağımsızlık yolunda büyük
çabalar sarf etmektedirler. ” 2000 yılı basımı kitapta Moldova’da yaşayan
etnik grupların oranını gösteren bir grafikte (Grafik 60) Gagavuzların
oranının % 3 olduğu ifade edilmektedir (s. 122).
Çin Halk Cumhuriyeti VII. ünite içerisinde “Doğu Asya Ülkelerin¬
den” başlığı altında incelenmiştir (s. 253-258). “Doğu Türkistan”, Çin
Halk Cumhuriyetinin dört büyük bölgesinden birisi olarak tanımlanmıştır.
Konu başlığında Doğu Türkistan yanında (Sinciang) ismi de kullanılmış¬
tır. Konu anlatımında, Bölge, “Türklerin anayurdu, günümüzde de Uygur
ve Kazak Türklerinin yaşadığı yer” olarak tarif edilmiştir. Devamında
bölgenin coğrafi konum ve sınırları verilmiştir. Bölge, “kuzeydeki
Çungarya, ortadaki Tanrı Dağları, güneyde Taklamakan çölü ve Tarım
havzası” olmak üzere dört bölüme ayrılmış ve her bölümün morfolojik
görünümüne ilişkin kısa bilgiler verilmiştir. Ülkenin nüfus coğrafyası
anlatılırken, Uygurlar (1.5 milyon) ve Kazaklar (7.5 milyon) azınlık sta¬
tüsündeki etnik gruplar arasında sayılmıştır. Ekonomik coğrafya özellik¬
ler anlatılırken önemli petrol yataklarının bulunduğu yerler arasında Do¬
ğu Türkistan’da sayılmıştır. Doğu Türkistan’da Türklerin yaşadığı sorun¬
lar konu edilmemiştir.
Ders kitabının son sayfasında (287) Türk Dünyası haritası verilmiş¬
tir. Harita her ne kadar kolay okunabilir olmasa da, burada Bağımsız
Devletler, Muhtar Cumhuriyet, Eyalet ve Vilayetler ile Muhtar olmayan
Türk bölgeleri gösterilmiştir. 2000 basımı kitapta sayfa 159’da “Atatürk
ve Türk Dünyası” başlıklı bir okuma parçası yer almaktadır.
2005 ve Sonrası Dönem: 2005 yılında ilk ve Ortaöğretim prog¬
ramları tamamen değişmiştir. Coğrafya dersi de bu süreçte önemli deği¬
şikliklere uğramıştır. Derslerin isimleri Coğrafya 9-10-11-12 olarak dü¬
zenlenmiştir. Bu dönemde coğrafya ders kitapları Milli Eğitim Bakanlığı-
rnn kendi yazarları tarafından hazırlanmış ve farklı özel yayın evlerine
bastırılmıştır.
2005 programında Ülkeler coğrafyası adı altında bir ders okutul-
mamaktadır. Programın ülkelerle ilgili olan kısmı “Küresel Ortam: Ülke¬
ler ve Bölgeler” teması içerisinde dört sınıf düzeyine dağıtılmış olarak
yer almaktadır. Türk dünyasına ilişkin bilgiler 11. Sınıf ders kitabının
ilgili teması içerisinde 140-147. sayfalar arasında “Kültür Bölgelerinin
Oluşumu ve Türk Kültürü” başlığı altında yer almaktadır. Ana başlık
altında “A.Dünya Kültüründe Türk İzleri, B. Türk Kültürü, C. Türk Kül¬
türünün Genel Özellikleri” alt başlıkları kullanılmıştır.
Konunun işlenişi önceki ders kitaplarından oldukça farklıdır. Ders
kitabının ilgili sayfaları içerisinde kültür teması kullanılarak başlangıçtan
günümüze Türklerin dünya üzerine yayılışı, bugün yaşadıkları alanlar,
yaşadıkları coğrafyalarda bıraktıkları izler ve Türklerin özellikleri anla¬
tılmaya çalışılmıştır. Anlatımlar resimlerle desteklenmiştir. Ders kitabı,
Türkler bu gün dünyanın neresinde ve nasıl yaşıyorlardan çok Dünya
kültür mirasına yapmış olduğu katkılar üzerine odaklanmıştır. Türk kültü¬
rünün ilk ortaya çıktığı yer olarak “Orta Asya” gösterilmiştir. “Türkistan”
adı hiç kullanılmamıştır. Ders kitabının 142. Sayfasında yer alan bir et¬
kinlikte bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin harita üzerindeki yeri ve bu
coğrafyanın doğal şartlarının Türk Kültürünü nasıl etkilediği anlatılmaya
çalışılmıştır.
Ayrıca Tavaslı matbaacılığın 2008 yılında bastığı Coğrafya 12 ders
kitabının 170-174. Sayfaları arasında “Günümüzün Uyanan Devi: Çin”
başlığı altında Çin devleti ayrıntılı bir şekilde işlenirken ülkede yaşayan
Türklerden hiç bahsedilmemiştir. Aynı kitabın son sayfasında (s. 257)
Türk Dünyası haritası yer almaktadır.
SONUÇ
Dünya üzerinde Türklerin yaşadığı coğrafya geçmişte olduğu gibi
bu günde Dünyanın en stratejik bölgelerinin başında gelmektedir. Bu
özelliği, sahip olduğu doğal zenginlikleri ve özel konumundan kaynak¬
lanmaktadır. Geçen yüz yılda dünya hâkimiyeti için geliştirilen teoriler
(Kara hâkimiyet teorisi, Kenar kuşak hâkimiyet teorisi, gibi) içerisinde de
balkanlardan başlayıp Türkiye, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’ya
uzanan hat her zaman en önemli yerler arasında gösterilmiştir.
Cumhuriyet dönemi coğrafya (Ülkeler coğrafyası) ders kitapları
Türk dünyası coğrafyası içeriği açısından 1992 öncesi ve sonrası olmak
üzere iki farklı dönem arz etmektedir. Her iki dönemin ortak özelliği,
Türklerin Dünya üzerinde yaşadıkları coğrafyayı ifade etmek için “Türk
dünyası coğrafyası” isminin kullanılmamış ve coğrafyanın sınırlarının
tanımlanmamış olmasıdır. Aynı zamanda Türkiye’de Cumhuriyet Döne¬
mi Ortaöğretim Ülkeler Coğrafyası ders kitaplarında Türk dünyasına
ilişkin verilen bilgilerin sınırlı olduğu ve Türk dünyası coğrafyasının
tamamını kapsamadığı dikkati çekmektedir. 1992 sonrası dönemde ba¬
ğımsız Türk Cumhuriyetlerinin işlendiği bölümler hariç tutulursa, ders
kitaplarında Türk dünyası coğrafyasına ilişkin bilgiler neredeyse nüfus
miktarı ve yaşanılan yer bilgileri dışına çıkmamıştır. Türklerin yaşadıkları
bölgelerde hangi ekonomik faaliyetlerle uğraştıkları ve yaşadıkları sorun¬
lara neredeyse hiç değinilmemiştir.
İncelenen ders kitaplarında en çok bilginin Batı Türkistan hakkında
olduğu, Komşu ülkelerin sınırları içinde yaşayan Türk varlığına ilişkin en
geniş bilgi ise Bulgaristan’da yaşayanlara ait olduğu söylenebilir. Suriye,
Irak ve İran sınırları içerisinde yaşayan Türkler hakkındaki bilgiler çok
sınırlıdır. Hatta bazı dönemlerde neredeyse hiç yoktur. Bütün kitaplarda
Suriye sınırları içerisinde ki Türk toprağı olan Caber Kalesi’nden hiç
bahsedilmemiştir. 19. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren İdil
boyunda Nijninovgorod vilâyetinden ekonomik sebeplerle Finlandiya’ya
göç eden Türk-Tatarlar, 1919’da Finlandiya’nın Rusya’dan kopması ve
bağımsızlığını kazanmasının ardından Finlandiya vatandaşı konumuna
geçmişlerdir. 1935 yılında ise Finlandiya Türkleri Birliğini kurmuşlardır
ve Türkiye ile ilişkilerde bulunmuşlardır (Gökgöz 2008). Fakat 1992’ye
kadar Finlandiya’daki Türkler Türkiye’de lise Ülkeler Coğrafyası ders
kitaplarına girememişlerdir.
1924-1942 dönemini temsil eden kitaplarda Kıbrıs Türklerine, Af¬
ganistan’da yaşayan Türklere ve Çin Sınırları içinde yaşayan Türklere hiç
yer verilmediği görülmüştür (1. Kitap hariç). Diğer dönemlerde de Doğu
Türkistan, incelenen Ülkeler Coğrafyası ders kitaplarında en çok göz ardı
edilen Türk Coğrafyası olmuştur. İncelenen Ülkeler Coğrafyası ders ki¬
taplarımızda 1983 yılına gelene kadar (1957-73 dönemi hariç) Kıbrıs’ta
yaşayan Türklere neredeyse hiç yer verilmemiştir. Cumhuriyetin ilk yılla¬
rında Atatürk başta Söz gazetesi olmak üzere Türkçe yayın yapan gazete¬
leri destekleyerek dil bayrağımız olan Türkçenin Kıbrıs semalarında yan¬
kılanmaya devam etmesini sağlamış çeşitli geziler tertip edilmesi saye¬
sinde ortak gurur günleri oluşturmayı hedeflemiştir (Özer 2007). Fakat
aynı hassasiyetin ders kitaplarında bulunamaması oldukça dikkat çekici¬
dir.
1992 sonrası dönemde, bu gün bağımsız devlet olan, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti ve 1990 sonrasında bağımsızlığını ilan etmiş olan
Azerbaycan, Ülkeler coğrafyası kitaplarında Komşularımız ünite başlığı
altında, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan ise As¬
ya’nın Başlıca Ülkeleri ünite başlığı altında, “Orta Asya Cumhuriyetle¬
rinden” konu başlığı altında verilmiştir. Ancak Özerk ve Muhtar Türk
Cumhuriyetlerinden hiç bahsedilmemiştir. İncelenen kitaplar içerisinde
1992-2005 dönemini temsil eden iki kitabın son sayfalarında “Türk Dün¬
yası Haritası” verilmiştir. Bu haritaların Lejant bölümünde 7 Bağımsız
Devlet, 10 Muhtar Cumhuriyet ve 3 Muhtar Vilayet gösterilmiştir. Yine
Lejant bölümünde Türkiye Türkleri ve Avrupa’daki Türk işçileri dâhil 42
topluluk ismi sayılmıştır. Fakat incelenen Ülkeler Coğrafyası ders kitap¬
larında bu toplulukların çoğunun ismi yer almamıştır. Özellikle bu gün
Rusya Federasyonu içerisinde yaşayan Türk topluluklarının isimleri Ül¬
keler Coğrafyası ders kitaplarımıza girememiştir. Bugün Özerk Cumhuri¬
yet olarak varlığını sürdüren Gagavuzlar hariç.
2005 yılında uygulamaya konan Coğrafya dersi Öğretim Progra¬
mında ise Türk dünyasına ilişkin bilgiler, bu güne kadar çok az bahsedi¬
len, Türk kültürünün dünyadaki izlerine ilişkin verilen bilgilerle sınırlı
kalmıştır. Bugün Türklerin hangi coğrafyada nasıl ve neden orada yaşıyor
olduklarının cevabı ya da açıklaması yine coğrafya ders kitaplarımızda
yoktur.
Atatürk’ün “.... Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimi¬
zin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (dış Türkler) bize yaklaşmasını bekle¬
yemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli...” (Yılmaz 2010: 17) şek¬
lindeki sözünü gerçekleştirmek için sahip olmamız gereken dış Türklerle
ilgili bilgileri gelecek nesillere aktarmamıza yardımcı olacak Ülkeler
Coğrafyası ders kitaplarının ne yazık ki bu anlamda çok yeterli olmadığı
görülmüştür.
1990 yılında dünyanın doğu bloğunda yaşanan çöküş, her ne kadar
ABD, dünyayı kendi merkezli tek kutuplu olarak yaşatmak istese de,
devletleri yeni sistem arayışı içine itmiştir. Bu süreçte yeni bloklaşmalar
ve yeni güç merkezleri gündeme gelmiştir. Almanya, Fransa gibi ülkeler¬
de işçi olarak, Romanya ve Bulgaristan gibi bazı ülkelerde azınlık olarak,
Yunanistan, Irak İran gibi ülkelerde kendilerine özel şartlar içinde bulu¬
nan ve nihayet Sovyetler biriliği ve Çin’de sözde cumhuriyetler halinde
yayılmış bir Türk varlığı bütün bu yeni merkezlerin oluşumundan etkile¬
neceği gibi bölgesel olarak da bu merkezlerin şekillenmesini etkileyecek¬
tir (Andican 1996: 90).
Dünyanın jeopolitik ve jeostratejik açıdan en önemli coğrafyasında
farklı isimlerle bağımsız ülkeler veya farklı ülkeler içerisinde gruplar
halinde yaşayan Türk milletinin bekası ve geleceğe güvenle bakabilmesi
için bu coğrafyayı tanımasının çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Jeopoli¬
tikte ve Jeostratejide Fiziki, Beşeri ve Ekonomik coğrafya unsurların
önemi büyüktür. Bu unsurları devletin iç ve dış yönetiminde etkin kul¬
lanmak için en iyi şekilde bilmek gerekmektedir. Bunun için ülkenin
geleceği olan gençlerin fikir dünyalarının şekillenmeye başladığı Ortaöğ¬
retim döneminde coğrafya dersi içeriğinde bütün Türk dünyasını içine
alan bir Türk Dünyası Coğrafyası dersi ya da Coğrafya dersi içerisinde bu
konuları kapsayan ayrı bir ünitenin oluşturulması gerekmektedir.
Bu dersin içeriğinde Türk dünyası coğrafyası, Fiziki, Beşeri ve
Ekonomik coğrafya özellikleri ile incelenmelidir. Bununla birlikte Türk
dünyasının ortak kültür öğeleri bu dersin içeriğinde mutlaka yer almalı¬
dır. Başka devletler içerisinde yaşayan Türk grupları yaşadıkları ülke
içerisindeki sahip oldukları statüleri (siyasî, askerî, ekonomik, vb.) ile
değerlendirilmelidir. Bağımsız Türk Devletlerinin kendi aralarında, Türk
devletlerinin başka devletler ile veya başka ülke sınırları içerisinde yaşa¬
yan Türk gruplarının bağlı bulundukları devletler ile yaşadıkları sorunlar
mutlaka ele alınmalıdır. Türk devletleri arasında oluşturulan işbirliği an¬
laşmaları ve kurulan teşkilatlar (Türksoy, ECO, gibi) yine bu dersin içeri¬
ğinde öğretilecek konular arasında yer almalıdır. Oluşturulacak olan bu
dersin, bütün Bağımsız Türk Cumhuriyetlerinde ortak bir zemine oturtu¬
larak uygulamaya konması Türk dünyasında bugün ve gelecekte oluşturu¬
labilecek ortak fikir ve kültür anlayışına büyük katkı yapacaktır.
ANDİCAN, A. (1996), Değişim Sürecinde Türk Dünyası, Emre Yayınları, İstan¬
bul.
ARDEL, A. (1992), Türk Ülkelerinin Tabiî Coğrafyası, (Türk Dünyası El Kitabı,
Birinci Cilt, Coğrafya-Tarih), 2. baskı, Türk Kültürünü Araştırma Ensti¬
tüsü Yayınları, Ankara.
ASLAN, E. (2010), “Türkiye Cumhuriyetinin İlk Ders Kitapları”, Eğitim ve
Bilim, C. 35, S. 158, Ankara, s. 215-231.
ÇELİK, H., Mercan, A., Ünel, K. ve Yürük, Y. (2000), Ülkeler Coğrafyası,
MEB Devlet Kitapları ABC Matbaacılık Ltd. Şti. Ankara.
DEVRİMCİ, A.-Utku, M.-Teziş, E.(1951), Ülkeler Coğrafyası, Ders Kitapları
Türk Ltd. Şti., Cumhuriyet Matbaası, İstanbul.
ERDOĞDU, Y. (1996), Ülkeler Coğrafyası, Basım AŞ Web Ofset Tesisleri.
ERİNÇ, S.-Öngör, S. (1969), Ülkeler Coğrafyası, Güven Yayınevi, İstanbul.
ERİNÇ, S.-Öngör, S. (1979), Ülkeler Coğrafyası- Ülkeler İnsanlar ve Sorunları,
5. basılış, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul.
GÖKGÖZ, S.S. (2008), “Finlandiya Türkleri ve Türk Hariciyesinin Siyaseti”,
Bilig, S. 47, s. 1-20.
GÜÇER, B. ve Duran, F.S. (1933), Büyük Devletler ve Komşu Hükümetler, 2.
Baskı, Devlet Matbaası İstanbul.
GÜÇER, B. ve Duran, F.S. (1939-1941) Büyük Devletler ve Komşu Hükümetler
(4. Baskı-5. Baskı), Kanaat Kitabevi İstanbul
GÜLTEPE, A.-Güncegördü, B.-Kılıçarlan, S. vd. (2007), Coğrafya 11, 1.Baskı,
MEB Devlet Kitapları Evren Yayıncılık AŞ, Ankara.
GÜLTEPE, A.-Güncegördü, B.-Kılıçarlan, S. (2008), Coğrafya 12, 1.Baskı,
M.E. B. Devlet Kitapları Tavaslı Matbaacılık AŞ, Ankara.
İZBIRAK, R. (1989), Coğrafya II, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul.
İZBIRAK, R. (1992), Coğrafya III, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul.
KÖSEOĞLU, N. (1991), Türk Dünyası Tarihi ve Medeniyeti Üzerine Düşünce¬
ler, ikinci basım, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
KAFESOĞLU, İ. (1992), Türk Tarihi, (Türk Dünyası El Kitabı, Birinci Cilt,
Coğrafya-Tarih), 2. baskı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,
Ankara.
KAFESOĞLU, İ. (2000), Türk Millî Kültürü, 20. basım, Ötüken Neşriyat, İstan¬
bul.
ŞAHİN, M. (1999), Türk Tarihi ve Kültürü, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Anka¬
ra.
ÖZER, C. (2007), Atatürk’ün Türk Dünyası ile İlişkileri, (Ankara Üniversitesi
Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek lisans tezi), Anka¬
ra.
ÖZEY, R. (1997), Dünya Platformunda Türk Dünyası, Öz Eğitim Yayıncılık,
Konya.
ÖZKAN, N. (1997), Türk Dünyası Nüfus Sosyal Yapı Dil Edebiyat, Geçit Yayın¬
ları, Kayseri.
ÖZKAN, N. (2007), Türk Dilinin Yurtları, 2. Baskı, Akçağ Yayınevi, Ankara.
SADİ, H. (1934), Lise ve Orta Mektepler İçin Tatbikatlı Coğrafya Dersleri I.
Kitap, 4. Basılış, Ahmet İhsan Matbaası ltd, İstanbul.
T.C Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı (1987), Lise Müfredat Programı,
Milli Eğitim Basımevi, Ankara,
YILMAZ, M. (2010), Tarihi Siyasi ve Kültürel Yönleriyle Türklerin Dünyası ve
Türkiye ’nin Dış Türkler Politikası, Kripto Kitaplar, Ankara.
Uşak Üni. Eğt. Fak. admsezer@hotmail.com