ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

Türkçenin sesbirimleri ve belirgin altsesbirimleri

Süer Eker

Başkent Üniversitesi, Ankara

Turcology IN Turkey

Selected papers

ı. Giriş

Bu çalışmanın amacı, ölçünlü Türkçenin parça sesbirim envanterinde yer
alan sesbirimleri sıralamak, bunların toplam sayısı ve belirgin altsesbirimle-
riyle ilgili bir tespit yapmaktır. '

Yaklaşık bir asırdır genel dil bilimde ses ve harf terimleri arasındaki
karışıklık giderilmiş olmakla birlikte, kimi çevrelerde harfi ses yerine kul¬
lanma alışkanlığı sürmektedir. Doğadaki ağaç ile ağacın fotoğrafı nasıl bir¬
birinden farklıysa, ses ve harf kavramları da birbirinden o denli farklıdır.
Dil, yazı ile etkileşim içinde olmakla birlikte, öncelikle sözdür.

Dil bilimin bulgularının göz önünde tutulmadan 8 ünlü, 21 ünsüz harfi¬
nin göz önüne alınarak, Türkçede 29 ses olduğunun kabul edilmesi, bir ba¬
kıma dil ve yazım sorunlarının da başlangıcını oluşturmaktadır. Türk alfa¬
besinde harf sayısı 29 olmakla birlikte, (A) ve (') işaretleri de kullanılmakta¬
dır. Bu işaretlerle, gösterilen sesbirimlerin sayısı da artmaktadır. Alfabedeki
harf sayısı yanıltıcıdır.

x.x. Sesbirim-yazıbirim karşılıklılığı

Yazı dizgelerinin çoğunda, grafik öğeler, yani hece/karakter simgeleri veya
harfler ile ses bilimsel öğeler arasında
yazıbirim (grafem)-sesbirim karşılıklılığı
adı verilen bir nicelik ve nitelik ilişkisi vardır. Bununla birlikte, tüm gelenek¬
sel hatta sesçil alfabelerde harf sayısı ile sesbirim sayısı farklıdır. Örneğin,
Osmanlıcada 35 harf bulunmasına karşılık, bu harflerden 5'i Türkçe sözcük¬
lerin gösteriminde kullanılmamışür. Kiril harfli Tatar alfabesinde, Rusçaya
özgü harfler de dahil olmak üzere, 35 harf, 2 işaret vardır. Poppe (1968: 24)
Tatarcada 9 ünlü, 25 ünsüz sesbirim bulunduğu, bu alfabenin Tatarcanm
sesbirimlerinin bir bölümünü karşılamadığı düşüncesindedir. Kimi alfabe¬
lerde aynı sesbirim farklı harflerle gösterilebilmektedir. Türkçe /z/, /h/, /s/
sesbirimleri Osmanlıcada, Arapça için her biri ayn sesbirim olan 4 z harfi, 3
h harfi, 2 s harfi ile gösterilmiştir.

Konuşma seslerinin tümünü temsil edebilen ideal yazı dizgesi yoktur.
Ancak ulusal sesçil alfabelerde olabildiğince dilin sesbirimleri gösterilir, az
sayıdaki ödünç sesbirim için genellikle grafik karşılıklara yer verilmez. Türk
alfabe dizgesi, istisnalar dışanda tutulmak suretiyle öğrenme kolaylığı
sağlayacak, yani en az harf içerecek biçimde düzenlenmiştir. Doğal olarak
belirgin altsesbirimler yazıyla örtülmüştür. Türk alfabesi en ideal sesçil ya¬
zım dizgelerinden biri olarak gösterilmektedir (Hartmann - Stork 1972: 216).

1.2.    Sesbirim ve ayırt edici özellik

Sesbirim niteliğindeki herhangi bir konuşma sesi, aralarında akustik ve söy¬
leyiş farkları bulunan sesler kümesinden oluşabilir. Birbirleriyle ilişkili ko¬
nuşma seslerinin oluşturduğu düşünülen küme ya da aile, yani
sesbirim ve
altsesbirimleri
ile ilgili sınıflandırma kuramından ilk söz eden D. Jones'tur.
Prag Okuluna mensup N. S. Trubetzkoy tarafından geliştirilen
ayırt edici ö¬
zellik
kuramı da bu kuramı destekler ve bütünler (Hartmann - Stork 1972:
170). Ayırt edici ses özelliği, bir sesbirimi diğerlerinden farklı kılan belirgin
özelliktir.

Dilin ayırt edici ses özellikleri varyantlaşmaya bağlı olarak eş ya da art
zamanlı biçimde, az ya da çok değişebilir. Örneğin, /i/, /i/ karşıtlığı Tatarca,
Başkurtça ve Kazakçada için işlevsel olmasına karşılık, Türkiye Türkçesi için
işlevsel değildir. Türk dili tarihi boyunca Türkçenin sesbirim sayısında deği¬
şiklikler olmuştur. Örneğin, Türkçe sözcüklerdeki ünlü niceliği, Ana Türkçe
ve kısmen Eski Türkçe için ayırt edici olduğu halde, Türkiye Türkçesinde bu
özellik Türkçe kökenli sözcüklerde kaybolmuştur. Benzer biçimde, Orta
Türkçe döneminde bir sesbirim olan /&/, /y/ye gelişerek Türkiye Türkçesinin
sesbirim envanterinde yer almamıştır.

1.3.    Altsesbirim

Doğal dillerin ses dizgesi makinelerin henüz tam olarak algılayıp ayırt ede¬
meyeceği kadar karmaşıktır. Ancak ses dizgesinin temel birimleri
ses, sesbi¬
rim
ve altsesbirim olmak üzere, üç kategoriye ayrılabilir. Ses fiziksel bir olgu,
işitme organının algıladığı titreşimler olarak çok genel bir anlam taşır. Ses,
sesbirimi oluşturur. Sesbirim, sözcükleri oluşturan, anlam ayırt edici konuş¬
ma sesidir.

Sesbirimin, birbirleri arasında anlam ayırt edici özelliği olmayan, ancak
tamamlayıcı dağılım adı verilen belirli çevrelerde bulunabilen üyelerine ise
altsesbirim adı verilir. Altsesbirimler genellikle tamamlayıcı, nadiren serbest
dağılım
içindedir.

Her dilin sesbirimleri ve altsesbirimleri kendilerine özgü düzenlemelere
bağlıdır. Sesbirimlerin sayısı genellikle ikili rakamlarla ifade edilebilir; an¬
cak sesbirimlerin
başlangıç ve bitişi, yani sınırları başka dillerde hatta diya¬
lektlerde farklı olabilir. Altsesbirimlerin sayısı ise çok daha fazladır, bir ses-
birimin birkaç altsesbirimi bulunabilir.

2. Sesbirimlerin belirlenmesi

Bütün doğal diller gibi Türkçe ses dizgesinin de temeli, sesbirimler kümesi¬
dir. Bu kümenin her bir üyesi, diğer üyelerden ayırt edici özelliklerle ayrılır.
Ayırt edici özellikler ortak ya da yalnızca belirli bir dile özgü olabilir. Örne¬
ğin p sesinin soluklu olup olmaması Türkçe için önem taşımazken, bir başka
dilde soluklu p ile soluksuz p zıtlaşabilir. Ses dizgesinin temel birimi olan
sesbirimleri belirlemede kullanılan ölçüt, sözcüklerin anlamca zıtlaşıp zıt¬
laşmadığının,
yani iki konuşma sesi ara&nda sesbirimsel karşıtlığın bulu¬
nup bulunmadığının belirlenmesidir, Örneğin kabak / kaçak / kapak / kayak /
kazak sözcüklerinde anlam değişmesine yol açan b, ç, p, y, z sesleridir. Bu
seslerin değiştirilmesi, anlamı da değiştirdiğine göre /b, ç, p, y, z/ seslerinin
her biri sesbirimdir. Karşıt çiftler, aynı dizilişteki seslerin oluşturduğu söz¬
cüklerde aranır.

Sesbirim sayılmanın nicelik ölçüsü tartışmalıdır. Eğer bir ses, sadece bir
örnekte sesbirim olma şartlarını sağlamış ise, bunun sesbirim sayılıp sayıl¬
maması ile ilgili genel geçer bir yargı yoktur.

Sesbirimlerin belirlenmesinde diğer bir önemli husus da sözcük çiftleri¬
nin kökenidir. Diller birbirlerinden sözcük kopyalayabildiği gibi, sözcükler¬
le birlikte ses de kopyalayabilir. Örneğin Türkçede j sesi yalnızca kopya söz¬
lerde görülür. Eski dönemlerde kullanılan 'aym çatlatmak' deyimi, bu olgu¬
nun bir göstergesidir. Kopyalanan sesler kopyalandığı dilde yeni bir nicelik
ve nitelik kazanabilir. Bu nedenle sözcüklerin kaynak bakımından ilişkilen-
dirilmesi,
sesbirimlerinin sayısını belirleyen etkenlerden biridir.

Sesbirimlerin belirlenmesinde kullanılabilecek sözcük kökenleri arasın¬
daki muhtemele ilişkiler şu şekillerde olabilir:

•    Türkçe kökenli sözcük-Türkçe kökenli sözcük

•    Türkçe kökenli sözcük-ödünç sözcük

•    Ödünç sözcük-ödünç sözcük

Kuşkusuz, ödünç sözcük kavramı da görecelidir. Kopyalanan sözcüklerin
bir bölümü Türkçenin ses dizgesine bütünüyle uyarken bir bölümü de ya¬
bancılıklarını değişen oranlarda sürdürmektedir.

2.x. Türkçe kökenli sözcükler arasındaki zıtlaşmalar

Türkçe kökenli sözcük-Türkçe kökenli sözcük durumunda, sesbirimleri ve bun¬
ların altsesbirimleri tamamlayıcı dağılım içinde bulunduklarından, sesbi-
rimlerin belirlenmesinde, özel durumların dışında, önemli bir sorun yoktur.

2.2 Türkçe sözcüklerle ödünç sözcükler arasındaki zıtlaşmalar

Zıtlaşmaların önemli bir bölümü Türkçe kökenli sözcük-ödünç sözcük duru¬
munda görülür. Örneğin [g] ve [ğ], Türkçe kökenli sözcüklerde
/g/nin birer
altsesbirimi olarak tamamlayıcı dağılım içindedir; ancak,

Ege (< ödünç) 'Ege denizi' * eğe 'bir madenî araç' (e ?)

olduğuna göre, yani anlamı g ve ğ ayırt ettiği için bu sözcükler için [g] ve
[ğ]den değil, iki ayrı sesbirimden /g/ ve /ğ/den söz edilebilir. Burada, /ğ/nin
kendi niteliğinden dolayı mı, yoksa kendisinden önceki ünlüyü uzatarak mı
işlev kazandığı sorusu gündeme gelir, /ğ/nin sesbirim olmaktan çok, ses 0-
layları ile varlığını gösteren ve alfabe baskısından kaynaklanan bir yazıbirim
olma niteliği ağır basar.

ege 'Çocuğa bakan (kimse)' * eğe (e ?)

Yukarıdaki örnekte Türkçe sözcükler arasında da aynı karşıtlıktan söz edile¬
bilir, ancak
ege Türkiye Türkçesinin doğal ses gelişiminin dışında, egemen,
öge, gezegen
sözcükleri gibi, bir neolojizm, bir iç ödünçlemedir. Ölçünlü
Türkçede, Türkçe kökenli sözcüklerde ünlüler arası durumda
g bulunamaz.
Ünlüler arası
g yalnızca çevriyazı metinlerinde, ana dili Türkçe olmayan
Türkçe konuşurlarında ya da varyantlarda görülür.

2.3. Ödünç sözcükler arasındaki zıtlaşmalar

Ödünç sözcük-ödünç sözcük durumu genellikle Arapça ve Farsça sözcükler ara¬
sında görülür. 'Batı' kökenli dillerden kopyalanan sözcükler arasındaki ilişki¬
ler üzerinde ise az durulur. Oysa zaman zaman bu tür sözcükler arasında da
ilgi çekici gelişmeler ortaya çıkar. Son dönemlerde Batı dillerinden alınan söz¬
cüklerde meydana gelen ses değişikliklerinin de anlam değişmesine yol açtığı
görülmektedir. Örneğin İngilizce
speaker sözcüğü [spiker] söyleyişi ve yazımı
ile 'program, haber sunan kimse',
speaker yazımı ve [spi:kır] söyleyişi ile 'ho¬
parlör' anlamı kazanmıştir (Akalın 2003: 262). 'Batı' kökenli sözcüklerle 'Do¬
ğu' kökenli kopya sözcükler arasında ise genellikle bir ilişki kurulmaz.

Türkçenin ses dizgesine uyum gösteren ve göstermeyen sözcükler arasın¬
da zıtlaşma görülür:

(Far. (e)nâr ») nar 'bir meyva' * (Ar. nâr >) Osm. nâr 'ateş'

(Far. pâre ») pâre 'parça' * (Far. pâre ») para 'akçe, para' (ancak krş. parala-
'parçalamak')

(Far. tiz ») tez 'tez, çabuk * (Far. tiz >) tiz 'ince, keskin ses'

Türk edebiyatındaki abes-muktebes ('abeş-muqtebes) tarüşması yabancı diller¬
de farklı sesbirimleri gösteren harflerin Türkçede aynı sesbirimle söylenmesi
ve bunun farklı şekillerde yorumlanmasıyla ortaya çıkmıştı. Osmanlıcanın;

hâliq 'Yaradan; yaratan' * hâlik 'helâk olan, yok olan' vb.

örneklerindeki yazıbirimlerin zıtlaşması sesçil yazı ile ortadan kalkmıştır. Ol-
çünlü alfabe ile her iki sözcük
halik şeklinde yazılır. Osmanlı alfabesindeki
farklı grafemlerin Latin asıllı Türk alfabesinde tek grafemde birleşmesi, kimi
ödünç sözcüklerde sorunlar ortaya çıkarmıştır.

2.4. Tüm sesbirimlerin aynı olduğu sözlerde sesbirimlerin ayırt ediciliği or¬
tadan kalkar ve eş seslilik ortaya çıkar.

3. Sesbirimlerin sınıflandırılması

Sesbirimleri parça sesbirimleri ve parçalarüstü sesbirimleri (bürün birimler) ol¬
mak üzere iki öbekte ele alınır. Parça sesbirimler de
ünlüler ve ünsüzler ola¬
rak ikiye ayrılır.

Parça sesbirimleri özel, parçalarüstü sesbirimleri geneldir. Parça sesbi¬
rimleri işitilir, yazıya yansır, görülür; parçalarüstü sesbirimler ise yazıya
yansımaz, yalnızca işitilir. İlk sesbirim türü, ses aygıtınca üretilen sesleri ifa¬
de eder. İkinci sesbirim türünde ise, üretilen ses/seslerin oluşturduğu hece,
sözce ve tümcelerdeki anlama bağlı
nicelik tasarrufları söz konusudur. Bu ni¬
celik tasarrufları nitelikte yani anlamda değişmeye yol açabilir. Örneğin, bir
biçimbirimin vurgu değişikliği ile yeni bir anlam kazanması durumunda
sesbirimsel vurgudan söz edilebilir. Vurgu, bir sesbirim olarak işlev görür.
Ton değişikliği de anlamı farklılaştırabilir, aynı sözce ya da tümce, ton deği¬
şiklikleri ile farklı anlamlar kazanabilir.

4.1. Türkçenin sesbirimleri ve belirgin altsesbirimleri

Türkçenin sesbirimleriyle ilgili çalışmalar çoktur; ancak bu çalışmaların ö¬
nemli bölümünde sesbirim niceliği ile ilgili somut bir bilgi verilmemekte ya
da sesbirim sayısı harf sayısına yaklaştırılmaktadır.

Banguoğlu (1990: 40) 10 kısa ünlü, 21 ünsüzden söz eder.

Kononov'a göre Türkçenin 8 kısa, 3 uzun ünlüsü; g, k, l seslerinin önda-
maksıl ve artdamaksıl biçimleriyle 24 ünsüzü, toplam 35 sesbirimi vardır
(Tekin 1959: 333, 334).

Swift'e göre (1963: 5) Türkçede 42 sesbirim vardır. Bunlar ünlü, ünsüz ve
parçalarüstü sesbirimler başlıkları altında toplanmışür. Bu sesbirimlerin 8
kısa ünlü sesbirim, 1 ünlü uzunluğu, 24 ünsüz sesbirim, 4 yükseklik/tonla¬
ma sesbirim, 3 kavşak sesbirim, 1 vurgu sesbirimdir.

Hulst - De Weijer Türkçenin sesbirim envanterinde 8 ünlü yer aldığı; an¬
cak, Arapça, Farsça kökenli ödünçlemelerde 4 uzun ünlü ve ğ'nin düşme¬
sinden kaynaklanan uzunlukların da bulunduğu görüşündedir. Hulst-De
Weijer /k, g,
1/ sesbirimlerinin ikişer altsesbirimlerinin bulunduğunu, bu alt-
sesbirimlerin de komşu ünlülerin art ya da ön oluşuna bağlı olarak tamam¬
layıcı dağılım içinde yer aldığını belirtir (Hulst-De Weijer 1991:11-13).

Ergin (1993: 38) Türkçenin 8'i ünlü, 25'i ünsüz olmak üzere toplam otuz
üç sesini 'çevriyazı' alfabesiyle gösterir. Ergin'in listesinde
İyi, /q/dan başka
bazı Anadolu ağızlarındaki ve tarihî metinlerdeki
x ve /i]/ de yer alır. Ancak
ağızların sesbirim kümeleri ölçünlü Türkçeden farklı özellikler gösterir. Ör¬
neğin, kimi Anadolu ağızlarında, söz başında
q ve y farklı sesbirimler değil¬
dir.
cj-, y-'ya gelişmiştir, dolayısıyla bir zıtlaşmadan söz edilemez. Yine kimi
Anadolu ağızlarındaki söz içi ve sonunda bulunan x ile, ölçünlü dildeki
cj
farklı sesbirimler değildir. Söz içindeki ve sonundaki q, bütünüyle sızıcılaştı-
ğmdan, bir zıtlaşmadan söz edilemez.

Lewis (1986: 1-24) ise Türkçenin yazijn ve ses dizgesini bilindiği şekliyle
ele alır.

Ergenç (2002: 46), Sesbilim Abecesi, başlığı altında 15 ünlünün ve 27 ünsü¬
zün özelliklerini sıralamıştır.

Komfilt (1997: 489), Türkçede 8 sesbirimsel kısa ünlü olduğunu, bu ünlü¬
lerin telâfi uzunluğuna bağlı olarak uzayabildiğim; sesbirimsel uzunlukların
ise ancak ödünç sözlerde görüldüğünü söyler. Türkçenin ünlülerinin ağız
ünlüsü olduğunu, az sayıda sözde telâfi genizsilliği bulunduğunu bildiren
Komfilt, 20 ünsüzün özelliklerini sıraladıktan sonra ğ'nin ortografide yer al¬
dığım, söylenmemekle birlikte telâfi uzunluğu gibi belirli sesbilgisel etkiler
yarattığını belirtir.

Aksan'a göre (1998: 1: 26, 36) Türkçede 8 temel ünlü, 23 temel ünsüz var¬
dır.

Özsoy (2004: 13) da aynı şekilde, Türkçede 8 temel ünlü, 23 ünsüz sesbi¬
rim bulunduğu görüşündedir.

4.2.    Bazı söyleyiş anomalileri

Tamamlayıcı dağılım içindeki altsesbirimler sözcüklerde işlevlerine uygun
biçimde yer aldıklarından, dinleyişte ölçünlü dilin ses dizgesinden bir sap¬
ma hissedilmez. Ancak ölçünlü Türkçe için
söyleyiş anomalisi olarak nitelen¬
dirilebilecek, sözcükte uygun olmayan dağılımlarda kullanılan altsesbirim¬
ler de görülebilir. Bu tür altsesbirimlere şu örnekler verilebilir:

•    /q/nın altsesbirim olan art damak ile gırtlak arasmda boğumlanan
kappa harfi ile gösterilebilecek [k],

•    /e/nin altsesbirimleri kapalı [e], açık [e] ve çok açık [a],

•    Dişler arası sızıcı s [s],

•    Söz başmda çift dudak z/si olarak söylenen [w],

•    Son dönemlerde /r/nin altsesbirim olarak özellikle genç kızların
söyleyişlerinde hissedilen baskılı 'Çek' r'si [r] (bk. 4.3.2.7. /r/).

Bunlardan [e] ve [e]nin uygun dağılımlarda kullanılmaması, söz başında
[w] söyleyişi; [k], [â], [ş] ve baskılı [r] söyleyişte anomaliye yol açmakta;
ölçünlü Türkçe konuşurlarınca ağız özelliklerinin birer yansıması veya öl¬
çünlü seslerden sapma olarak algılanmaktadır. 'Batı' kökenli sözcüklerde
ecjonomi ~ *ekonomi, mekanik ~ *mekanik, deqan ~ *dekan örneklerinde görüldü¬
ğü gibi,
q ~ k nöbetleşmesi de bir başka söyleyiş anomalisidir. Ölçünlü söyle¬
yiş dışında kalan varyantlara ait özel sesler, örneğin, Anadolu diyalektlerin¬
de y'dan sonra gelerek ön ünlü olma niteliğini yitiren
ö, ü sesleri anomali
olarak alınamaz. Ancak varyantlara özgü seslerin doğal çevrelerinin dışın¬
da, ölçünlü Türkçenin kullanılması gereken formal ortamlarda kullanılması,
söyleyiş anomalisi olarak değerlendirilebilir.

4.3.    Parça sesbirimler

Parça sesbirimleri belirlemede kullanılan en önemli ayırt edici ses özelliği,
ünlü-ünsüz karşıtlığıdır. Ancak Türkçenin sesbirim envanterini tüm sesbi-
rim kümeleriyle kesin olarak ortaya koyacak ortak ölçütler yoktur.

4.3.1. Ünlü sesbirimler

Türkçede işlevsel olan ünlü sesbirimleri /a, â, a, e, o, ö, u, ü, ü, 1, i, î/dir.
Türkçe kökenli sözcüklerde ise 8 kısa ünlü sesbirim vardır. Türkçenin ünlü
dizgesindeki simetri araştırmacıları dokuzuncu ünlü konusunda çekimser
hâle getirmektedir.

Türkçenin ünlüleri saf ünlüdür, yani ünlünün üretimi esnasmda başlan¬
gıçtan sona değin ünlü niteliğinde bir değişiklik olmaz. İlk heceden diğer
hecelere doğru ünlü ayırt ediciliği azalır. 5 ünlülü (İspanyolca, Rusça, Ja¬
ponca), 6 ünlülü (İtalyanca) dizgelerin yanında Türkçe, ünlü sayısı bakımın¬
dan zengindir. Ortalama ıo'dan fazla ünlü bulunan dillerde ikiz ünlü ve
uzunluk gibi diğer ayırt edici özellikler de ortaya çıkar.

İkiz ünlüler Türkçe için tartışmalı bir konudur. Ses birliklerinin hangi
koşullarda ikiz ünlü sayılacağı konusunda, farklı hecelere dağılan seslerin
ikiz ünlü kabul edilmemesi dışında, kesin ölçütler yoktur, /ğ, h, v, y/ sesleri¬
nin düşmesi sonucu yan yana gelen ünlülerin yol açüğı seslik gelişmelerin
ünlü uzunluğu veya ikiz ünlü sayılması ise çözümlenemeyen başka bir so¬
rundur.

Konuyla ilgili olarak bilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Örneğin,
Kononov Türkçede sesbirim çeşidi olarak diftong bulunmadığı, ancak ünlü
birleşmelerine rastlandığı (Tekin 1959: 334); benzer şekilde Lewis (1967: 10)
yabana ikiz ünlülerin Türkçede dar ünlü türemesi ile bu özelliklerini kay¬
bettiği düşüncesindedir. Korkmaz'a göre (1992: 85) de Türkçede birincil ikiz
ünlü yoktur. İkiz ünlüler genellikle anadili Türkçe olmayan bilim adamları¬
nın gündeminde yer almaktadır.

Ölçünlü Türkçede ünlülerin de altsesbirimleri vardır: Kononov /e/, /o/ ve
/ü/ ünlülerinin kapalı ve açık, /i/ ve /ü/nün dar ve geniş altsesbirimlerinden
söz eder (Tekin 1959). Swift (1963: 5-8) de /i, u, o, a/ için ikişer
belirgin alt
sesbirim bulunduğu görüşündedir. Ergenç'e göre (1995: 20, 21) /ı/nın 'değiş-
ke'si yoktur, /i/nin, /o/ ve /ö/, /u/ ve /ü/nün ise açık-kapalı değişkeleri vardır.
Ancak ünlü sesbirimlerin altsesbirimleri belirgin değildir.

Dil çalışmalarında sesler genellikle fizyolojik bakımdan sınıflandırılır,
akustik sınıflama pek görülmez. Anccik son dönemlerde bilgisayar teknoloji¬
sinin dil araştırmalarında yoğun biçimde kullanılmasıyla uygulamalı sesbi¬
lim çalışmalarında önemli gelişmeler kaydedilmektedir. Sesli anlatımın ya¬
zılı karşılığının bulunması, yani konuşmanın doğrudan elektronik ortama
aktarılarak yazıya dönüştürülmesi amacıyla yapılan sesbirim tabanlı sesli
ifade tanıma çalışmaları Türkçeye de uyarlanmaya başlamıştır. Öte yandan
Türkçenin seslerini ileri teknoloji aygıtları aracılığıyla incelenmesini amaçla¬
yan çalışmalar şu ana değin genellikle bilinenlerin teyidi mahiyetinde so¬
nuçlar vermiştir.

Ünlü sesbirimlerinin belirlenmesinde ünlü nicelikleri ve ünlü nitelikleri ol¬
mak üzere biri akustik, diğeri fizyolojik iki ana ayırt edici ölçüt vardır.

•    Ünlü nicelikleri bir karşıtlığa: kısa-uzun,

•    Ünlü nitelikleri ise üç karşıtlığa: boğumlanma noktası, darlık-genişlik,
düzlük-yuvarlaklık
dayalıdır.

Türkçenin ünlüleri kullanım sıklığı bakımında incelendiğinde düz ünlüler >
dar yuvarlak ünlüler > geniş yuvarlak ünlüler
sıralanışı elde edilir. Düz ünlüler,
ünlü kullanımının yaklaşık %80'ini oluşturur. Geniş ve dar, art ve ön ünlü¬
lerin kullamm oram birbirine yakındır1 (geniş ünlüler %54-26, art ünlüler
%
44-32)-

4.3.I.I. Nicelik karşıtlığı

Nicelik bir sesin ya da ses öbeğinin kapladığı süredir (Vardar 2002). Sesin çı¬
karılışı ya da eklemlenişi sırasında kapladığı zaman dilimi kısa veya uzun
olabilir. Uzunluk ünlü ya da ünsüzün doğal söylenişin süresinin, anlamı
ayırt edecek biçimde aşılmasıdır. Türkçe kökenli sözcüklerin ünlüleri kısa¬
dır. Ancak Türkçe kökenli sözcüklerin söyleniş sürelerinin bütünüyle aynı
süreye yayıldığı söylenemez, yani kısa ünlülerin
uzunlukları da farklı olabi¬
lir. Arapça, Farsçadan alınan sözcüklerdeki birincil uzun ünlüler korunur,
kısalır ya da kısalan ünlü morfofonemik nöbetleşmelerde özgün durumuna
dönüşebilir. Fransızca ve İngilizce gibi baü dillerinden alman sözcüklerdeki
uzunluklar ise genellikle kısalır. Uzatma ise, söylemsel bir birim içinde belli
bir işleme bağlı olarak sesbirimlerin algılanabilir anlam ayrımını sağlayacak
süreyle uzatılması olarak tanımlanabilir (Demircan 1998: 5, 6). Uzatma, an¬
lam ayırt edici nitelikte değildir.

Ünlü uzunlukları altı durumda görülür:

•    Ödünç sözcüklerdeki birincil uzun ünlüler

•    Ödünç sesbirimlerin (ayın, hemze) düşmesini telâfi eden uzunluklar

•    Türkçe kökenli sözcüklerde birincil uzun ünlüler

•    Türkçe kökenli sözcüklerde ğ ve t/nin özel durumlarının yol açüğı
uzunluklar

•    Türkçe sözcüklerde diğer ses olaylarının sonucu olan ikincil uzun¬
luklar

•    Ünlünün kendi niceliğinden bağımsız, yani söylem düzeyindeki
uzunluklar (uzatma)

Deny (2000: 18) yeni Türk alfabesinde ünlü uzunluklarının gösterilmemesini
bir eksiklik olarak kabul etmiştir. Tükmencenin en önemli ses özellikle¬
rinden biri Ana Türkçe dönemindeki ünlü uzunluklarının korunmasıdır.

Ancak Ana Türkçe dönemindeki ünlü uzunluklarını koruyan Türkmencede
dahi yazıbirimlerde ünlü uzunluklarına yer verilmemiştir.

Ses değişmeleri işlevsiz değildir. Yukarıda belirtilen uzunluk türleri de
işlevseldir. Ancak hangilerinin sesbirim niteliği gösterebileceği ayrı ayrı
araştırılmalıdır. Örneğin Arapça, Farsça kökenli ödünç sözcüklerdeki uzun¬
luklar fonemiktir. Türkçede ödünç sözcüklerde üç aslî uzun ünlü sesbirim
vardır. Uzun ünlüler Türkçe veya yine ödünç sözcüklerin kısa ünlüleri ile
zıtlaşır:

•    /â/ ve /a/: â-tıl 'tembel', a-tıl; h-â-l 'durum', h-a-l 'sebze, meyve vb.
toptan satış yeri'

•    /!/ ve /i/: asker-ı 'askerlikle ilgili', asker-i; ilm-î'bilimsel', ilm-i

•    /ü/ ve /u/: s-ü 'taraf, s-u; ş-ü-ra 'danışma kurulu', ş-u-ra vb.

Batı kökenli sözcüklerde açık hecede yer alan uzunluklar ise fonemik değil¬
dir. Bu sözcüklerdeki uzunlukların korunması, konuşurun saygınlık sağla¬
ma endişesinin, en çok çaba yasasımn bir sonucudur:

(İng. leader >) [lider] = [lider]

(Ing. meeting >) [miting] = [miting] vb.

4.3.I.2. Nitelik karşıtlıkları

Nitelik, seslerin eklemlenme biçimiyle tanımlanan özellikleridir (Vardar
2002). /a, o, ü/ vb. ünlülerin farklı çıkaklarda oluşması, nitelik farklarım
yaratır. Türkçe kökenli sözcüklerde
art-ön, düz-yuvarlak, dar-geniş karşıtlıkla¬
rının belirlediği sekiz ünlü vardır: /a, e, 1, i, o, u, ö, ü/. Ünlü envanterinde bir
de ödünç ünlü sesbirim bulunmaktadır.

4.3.I.2.I. İki ve /a/

ad(d) 'sayma' (krş. ad 'isim'), dikkat, sıhhat vb. ödünç sözlerde görülen; harp
'müzik enstrümanı' > harp-ın krş. harp 'savaş' > hârb-in örneğinde zıtlaşan;
zarf > zarf-a krş. hárf> hárf-e vb. örneklerde aldıkları eklerin ünlüsüyle nice¬
lik bakımından farklı oldukları anlaşılan iki ünlü, dolayısıyla iki ayrı sesbi¬
rim bulunur: /a/
* lal. Arapça ödünçlemelerde görülen ve nitelikçe art (post¬
dorsal) /a/dan farklı bir sesbirim olan, ancak
aynı harfle temsil edilen bu ses-
birime
ön (predorsal) a adı verilmektedir.

Ön a (â), /g, k, 1/ komşuluğunda da bulunur. Fransızca madam gibi kimi
sözcüklerdeki
ön a ise, Türkçede normal a ünlüsüne dönmüştür, ancak hâlâ
en çok çaba yasası ile
Almanya vb. eski söyleyişi taklit çabaları görülür.

lal ile ilgili olarak araştırılması gereken iki husus vardır: bunlardan ilki,
bu sesbirimin kaynak dillerdeki durumu; İkincisi, /â/nın /a/ ile özdeşleşmesi
veya onun bir altsesbirimi olması yerine, çok istisnaî bir durum olarak Türk-
çenin ses dizgesi içinde yer almasıdır.

4.3.1.2.2.    [e] ve [â]

Ölçünlü dilde, e-a zıtlaşması görülmez. Açık e ve kapalı e, ölçünlü Türkçe
için /e/nin birer altsesbirimidir. Kimi bilim adamlarının kapalı e'yi bir sesbi-
rim olarak kabul etmiş, ancak kimileri de bu görüşe karşı çıkmıştır (Yılmaz
1991: 151-165). Kapalı
e, bir altsesbirim olarak genellikle ilk hecede, güvey,
güney, birey, güleç, güveç
vb. az sayıdaki örnekte ikinci hecede bulunur (Tekin
1994: 83). /ç, ş, y/ ikincil kapalı e'nin oluşmasında rol oynar.

4.3.2.    Ünsüz sesbirimler

Türkçenin ünsüz sesbirimleri fb, c, ç, d, f, y, g, ğ, h, q, k, i, 1, m, n, p, r, s, ş, t,
v, y, z/dir. Alfabede harf olarak yer alan
j bir iki yansıma ve ödünçlemede
bulunur. Art zamanlı olarak
y, g'den gelişen ön damak ğ'si ve art damak ğ’sı
üzerindeki tartışmalar sürmektedir. Yalnızca ünlüden sonra gelebilen bu
sesler, ünsüz niteliklerini önemli ölçüde kaybetmiş, kendilerinden önceki
ünlünün süresini arürır duruma gelmiştir. Ancak
dağ-a biçimbiriminde
[*da:-y-a\ söyleyişinin yadırganması, [da:-a] söyleyişinin kabul görmesi, ün¬
lüleşme sürecinin henüz tamamlanmadığını gösterir. Yazı ve eğitim düzeyi¬
nin yükselmesi, kuşkusuz bu süreci yavaşlatmaktadır, ğ'nin art ünlülü söz¬
lerde komşuluğundaki ünlüyü uzattığı, ön ünlülü sözlerde ise y'ye geliştiği
görüşü de yaygındır,
değ- » [dey-] gibi örneklerde gerçekten ğ > y gelişmesi
görülürken,
değer > [deer] vb. örneklerde*de ünlünün uzadığı anlaşılmakta¬
dır.

4.3.2.I. /g/; [y], [g]

Bu ünsüzler Türkçe kökenli sözlerde, komşu ünlülerin art ya da ön oluşla¬
rına bağlı olarak, tamamlayıcı dağılım içindedir, yani Türkçe sözlerde
y, g
karşıtlığı yoktur, g ödünç sözlerde art ünlü komşuluğunda bulunabilir.
Ancak ölçünlü Türkçede tamamlayıcı dağılım içinde olmayan ödünç sözler¬
de de
y, g karşıtlığı yoktur. Çünkü Arapçada g yoktur. Farsçada ise y, g kar¬
şıtlığı fonemiktir: Far.
mory 'kuş', morg ise 'ölülerin geçici olarak muhafaza
edildiği yer'. Ancak Farsçadan ödünçlemelerde bu karşıtlık görülmez.

4-3.2.2. /ğ/; art [ğ], ön [ğ]

Yazıda ğ harfi ile temsil edilen, ancak farklı kaynaklardan gelişen iki ğ var¬
dır:
art ğ, ön ğ, /g/ ve /ğ/ Türkçenin ses tarihini önemli ölçüde etkileyen ve
hareketliliği bugün de devam eden seslerdir, art ğ ve ön ğ korunur, düşer,
telâfi uzunluğu yaratır veya t/ye y'ye gelişir:

art ğ, ön ğ > v: koğan > kovan, döğ- > döv-
önğ>y: beğ
bey, eğlen- [eylen-] vb.

4.3.2.3.    y, art ğ; g, ön ğ seslerinin farklı sesbirimler olmaları kuşkuludur.

dağ ~ *day    bağ ~ *bay

yağ ~ *yay

Yukarıdaki örneklerde, patlayıcı art damak y'sı ile sızıcı art damak ğ'sı söyle¬
yişte anlam farkı yaratmamaktadır. O zaman,
y ve ğ gerçekte aynı sesbiri-
min altsesbirimleridir. Benzer biçimde
Ege * eğe dışında,

* diğer ~ diğer    *egemen ~ eğemen

*öge ~ öğe    * düğün ~ düğün

örneklerinde görüldüğü gibi g ile ön ğ zıtlaşmaz.

4.3.2.4.    İd; [j], [c]

Türkçede, sesbirim değildir. Gerek ölçünlü dilde, gerekse ağızlarda [j] ile
[c], iki ayrı sesbirim değil
cilet ~ jilet, cimnastik ~ jimnastik, Capon ~ Japon, oce
~ oje
örneklerinde görüldüğü gibi, /c/ sesbiliminin serbest değişim içinde bu¬
lunan altsesbirimleridir.
Divânü Lügâti'-t-Türk'te dahi harf olarak karşılığı
bulunan
j sesi (bk. Dankoff - Kelly 1985), bin yılda sesbirim niteliği kazana-
mamışür.    
^

4-3.2.5. Iql ve İki

Türkçe kökenli sözlerde q ve k tamamlayıcı dağılım içindedir, yani art ünlü
komşuluğunda damağın ardında
q, ön komşuluğunda ise damağın ön
tarafında
k ünsüzü boğumlanır. Bu iki ses Türkçenin yazıya geçirildiği alfa¬
belerde genellikle farklı yazıbirimlerle gösterilmiştir: ödünç sözlerde
q, ön
ünlü komşuluğunda;
k, art ünlü komşuluğunda bulunabilir. q ve k Arapça
kökenli (Osmanlıca) sözcüklerde farklı sesbirimlerdir:
haq(q) 'pay; doğru',
hak(k) 'kazıma, oyma', Hâliq 'Yaradan, Tanrı', halik 'helâk olan' vb.

Türkçe kökenli sözcüklerle, ödünç sözcükler arasında da benzer biçimde
karşıtlık görülür:

berk 'sağlam' *■ berq 'şimşek' qar 'yağış türü' * kâr 'kazanç'

örneklerinde olduğu gibi, zıtlaşma görülür. Ancak Arapça kökenli sözcükle¬
rin özgün biçimlerindeki
q, Türkçede konuşma dilinde ön ünlülerden sonra
genellikle /k/ye gelişir:

Az sayıda örnekte de k > q değişimi görülür:

icjlim > iklim
icjbal > ikbal
mevqi > mevki


icjraz > ikraz
tenkit > tenkit
icjtisad > iktisat vb.


Far. pak > paq

4-3.2.6. 11/ ve IV

Türkçe kökenli sözlerde /1/nin altsesbirimleri olan ve tamamlayıcı dağılım
içinde bulunan [
1] ve [1], Türkçe sözcük-ödünç sözcük, ödünç sözcük-ödünç söz¬
cük
karşıtlığında farklı sesbirimlerdir:

bot 'büyük veya geniş' # (Fr. >) bol 'bir içki'
s
ot 'sağın zıddı' * (Fr. >) sol 'bir nota'

(Ar. >) kalp 'sahte' * (Ar. >) kalp 'yürek'
al 'bir renk' # (Ar. >) Osm. âl 'aile' vb.

/y/den sonra gelen l [A] iki altsesbirim arasında bir altsesbirimdir.

4-3.2.7.1x1; [r], [r]

Türkçede /r/nin iki belirgin altsesbirimi vardır. Söz sonu dışındaki çevre¬
lerde [r], söz sonunda ünlüden sonraki durumda ise [r] bulunur. Fonetik
literatüründe Çek r'si olarak bilinen fye çok yakın olan bu ses, Türkçede söz
sonunda, özellikle ön ünlülerden sonra belirgindir, r'nin boğumlanması
esnasında çıkan hava akımı r'den biraz daha güçlüdür, dil ucu r'de, /den
daha hızlı ama küçük titreşim yapar,
f, Blaskovic (1964: 9) tarafından Türk
dillerinde
r > r' > f > z gelişiminin, yani zetasizmin bir ara aşaması olarak da
görülür. Çekçede bir sesbirim olan [r], Türkçede diğer [r] ile tamamlayıcı
dağılım içindedir. Ergenç'e göreyse (1995: 21) /r/nin 3
değişke si vardır.

4-3-2-8. İni; [n], [n]

Ölçünlü dilde /n/, [n] ve [n] altsesbirimlerinden oluşur, [n] ve /y, g; k, k/
komşuluğundaki n'den gelişen [n] anlam farkına yol açmaz, [yenge] =
[yenge], [kanguru] = [kanguru] vb. Anadolu ağızlarında ise genellikle /n/
*
/n/dir.

4-3-2-9- /v/; [v], [w] ve [f]

Akustik özellikleri bulunduğu ortama, çevresindeki sesçil ortama göre de¬
ğişen [v] ve yarı ünlü [w] altsesbirimlerinden oluşan bir sesbirimdir.
* tavuk ~
tawuk, *kovuk ~ koıvuk, *kavuk ~ kaıvuk
örneklerinde diş-dudak ünsüzü v ile
çift dudak ünsüzü
w zıtlaşmamaktadır. [w] yuvarlak ünlüler, [v] ise düz
ünlüler komşuluğunda görülmektedir, yani [v] ve [w] tamamlayıcı dağılım
içindedir. Öyle ise, [v] ve [w], Türkçede /v/nin altsesbirimleridir. Kopkallı-
Yavuz (2000: 9) /v/nin akustik bakımdan incelendiğinde üç altsesbirimin bu¬
lunduğu görüşündedir. Demirezen (2004: 754) ise /f/ ve /v/ sesbirimleri için
/

u, o, ü, ö/ önünde, sırasıyla^? ve beta harfleriyle gösterilen 'ötümsüz, çift du¬
dak, sürtünücü' [c])] ve 'ötümlü, çift dudak, sürtünücü' [[
3] altsesbirimlerin-
den (sesteş) söz etmektedir.

/b/ ve /p/den gelişen, Türkçenin ses tarihinin ikincil sesleri, v ve /, Türkçe
kökenli sözcüklerde farklı sesbirimler değildir; ancak Türkçe kökenli
ov- ile
yansıma
of ünleminde /v/ ve /f/ zıtlaşır. Az sayıda Türkçe kökenli sözcükte
bulunan
v ve/, esas olarak, Türkçe kökenli sözcük-ödünç sözcük ve ödün sözciik-
ödünç sözcük
karşıtlıklarında zıtlaşır.

4.3.3. Diğer ödünç sesbirimler

Ödünç sözcüklerdeki Türkçe ses dizgesinden farklı olan sesbirimler yerleri¬
ni kendilerine en yakm Türkçe sesbirimlerine bırakır. Osmanlıca dönemin¬
de, ödünçlenen Arapçaya özgü sesler kuşkusuz yerlerini Türkçe seslere bıra¬
karak söylenmiş; ancak yazıda bunların harf karşılıkları korunmuştur. Bu
harflerin karşılıklarını yeni Türk alfabesine taşıma girişimleri, sesbirim-ya-
zıbirim karşıtlığının esas alınmasıyla büyük ölçüde engellenmiştir. Ancak
çoğu zaman dinsel bir saygı ya da prestijli dildeki söylenişi koruma duygu¬
sunun birer ürünü olan sınırlı sayıda sözcükte ünsüz kökenli ödünç sesbi¬
rimler ya da bunların kalıntıları görülebilir.
v

4.3.3.I. Ayın (')

Arapçada bir ünsüz sesbirim olan 'ayn, Osmanlı Türkçesinde genellikle ye¬
rini ünlülere bırakır, kimi zaman da özgün dildeki hece yapısı korunarak
parçaüstü sesbirim işlevinde durağa yakm bir görünüm alır (krş. Tuvaca
anlam ayırt edici gırtlaksıl ünlüler:
a"t 'at' ancak at 'ad'; o"t 'ot' ancak ot 'od,
ateş').

taban * Osm. t ab'an 'yaradılıştan'

telin 'tel + ilgi durumu eki' * tel'in 'lânetleme'

say # Osm. sa'y ' çalışma, emek'

Osm.- nev 'yeni' # Osm. nev‘ 'tür' (yazıda nevi ve nev'-i)
kat *
Osm. kat' 'kesme' (yazıda kat ve kat'-ı)

Osm. Cem 'özel ad' * Osm. cem' 'toplama'

cem, cüz, def, kat, men, nev vb. sözcükler yazımda, iyelik eki aldıklarında
özgün biçimdeki ayın veya hemze kesme işareti ile temsil edilmektedir:
cem'i, cüz'i, defi, kat'ı, men'i, nev'i vb.

4.3.3.2.    Hemze (')

Hemze de Türkçede asıl işlevini;

me'murmemur [memur]    te'sir > tesir [tesir]

te'min > temin [temin] vb.

örneklerinde olduğu gibi komşu ünlülerin uzamasıyla kaybeden ya da neş'e
> [neşe]
sözcüğünde görüldüğü gibi düşerek kaybolan, Arapçanm bir ünsü¬
züdür. İki ünlü, ya da bir ünlü bir ünsüz arasında bulunabilen hemze,
ayın
ünsüzüne benzer şekilde az sayıda sözcükte anlam farklılaşmasına yol açar:

Kur'an 'Müslümanlığın temel kitabı' * kuran 'kur- eyleminin sıfat-fiili' vb.

ayın ve hemze, Türkçe kökenli sözcüklerle zıtlaştığında benzer sonuçlara yol
açar. Çok istisnaî durumlarda da görülen, yazımda aynı işaretle, kesme işa¬
retiyle gösterilen
ayın ve hemze tek bir sesbirim olarak değerlendirilebilir.

4.3.3.3.    Ünsüz uzunluğu

Arapça kökenli sözcüklerde söz sonundaki uzun ünsüzler yazıda yalın hâl¬
de gösterilmez. Bu ünsüzler ölçünlü dilde
hiss > his, redd > ret [redd] örnek¬
lerinden anlaşıldığı gibi tekleşmiştir; ancak yaşlı ve Osmanlıcaya vâkıf kimi
çevrelerin söyleyişinde ikiz ünsüzlerin varlığı hissedilebilir:

iz * Osm. iz(z) 'izzet, büyüklük'
ad * Osm. ad(d) 'sayma'

Ölçünlü Türkçede Osmanlıca kalmüsı az sayıda sözcükte ünsüz uzunluğu
ve
ayın zıtlaşabilir:

Osm. şerr 'kötülük' * Osm. şer' 'din kurallan'
def(f) 'tef, daire' * def 'savma, savulma' vb.

Bu zıtlaşma hissedildiğinden, yazıda kesme işareti kullanılması veya ayın
ünsüzünün
I ile temsil edilmesi gibi çözümler ortaya çıkar.

4.4. Parçalarüstü sesbirimler

Dilin ses dizgesi yalnızca parça sesbirimlerin belirli dizilişlerde bir araya
gelmesiyle oluşmaz. Sesbirim, biçimbirim, sözce, tümce vb. parçaların dı¬
şında, ama parçalara yönelik bürünsel özellikteki sesbirimlerdir. Bu neden¬
le, söz konusu kuramları desteklemek ve tamamlamak üzere, parçalarüstü
sesbirimler adı verilen ses özellikleri de kuramsallaştirılmıştır. Parçaüstü
sesbirimler
kavşak, durak ve tondur (Swift 1963: 4, 5).

5. Sonuç

Ölçünlü Türkçede sesbirimlerin sayısını kesin olarak belirlemek güçtür. Kul¬
lanılan ölçütlere, art zamanlı ya da eş zamanlı yaklaşıma bağlı olarak sesbi-
rim sayısı değişebilir. Ancak Türkçe için, sesbirim sayısının 21 ünsüz sesbi-
rim + 8 ünlü sesbirim = 29 sesbirim olmadığı söylenebilir.

5.1.    Türkçenin sesbirim sayısı Türkçe kökenli sözcüklerde harf sayısından
az, Türkçe ses dizgesine uymayan ödünç sözcüklerle birlikte, harf sayısın¬
dan fazladır. Sesbirim niceliği ile yazıbirim niceliği her zaman bire bir karşı¬
lık gelmemektedir. Bazen yazıbirimin sesbirim karşılığı, bazen de sesbirimin
yazıbirim karşılığı olmamaktadır.

5.2.    Ayırt edici ölçütler çerçevesinde ölçünlü Türkçede bulunan sesbirimler,
Türkçe kökenli sözcükler göz önüne alındığında ünlülerde 8, ünsüzlerde 19
olmak üzere toplam 27'dir.

5.3.    Ödünç sesbirimlerin kullanılması durumunda bu sayı ünlülerde 12, ün¬
süzlerde 23 olmak üzere toplam 35'tir. Diğer ödünç sesbirimlerle bu sayı
37'ye çıkmaktadır.

5.4.    Parçalarüstü sesbirimler de hesaba katıldığı zaman sayı artmaktadır. 4
ton sesbirim, 3 bağlama sesbirim ve vurgu sesbirim (Swift 1963: 4, 5) dahil
olmak üzere sayı 37 + 8 = 45'e ulaşmaktadır.

5.5.    Ünlü uzunlukları ve parçalarüstü sesbirimler birer sesbirim olarak alı¬
nır, ödünç sesbirimlerden ünsüz uzunluğu bir kenara bırakılırsa sayı 34'e
inmektedir.

5.6.    Türkçenin sesbirimleri tablo hâlinde şu şekilde gösterilebilir:

V

Ünlü Sesbirimler ve Belirgin Altsesbirimler

1.    /a/

5.    M

6.    N


2.    /â/ (ödünçlemelerde)

3. Ik/ (ödünçlemelerde)
4- /e/

[¿]

[e]

[â]

7. fi! (ödünçlemelerde)

8.    /o/

9.    /öl

10.    /u/

il. /u/ (ödünçlemelerde)

[e] (ödünçlemelerde telâfi uzunluğu) 12. /ü/

Ünsüz Sesbirimler ve Belirgin Altsesbirimler

1.    M

2.    İd
[C]

[j] /d/, /!/, /n/ önünde

3-    /Ç/

4-    İdi

5. /f/ (ödünçlemelerde)

6- /ğ/

İyi

lg/ + art ünlü (ödünçlemelerde)
/h/ (ödünçlemelerde)

10.    /q/

11.    /k/ + art ünlü (ödünçlemelerde)
art ünlü + /k/ (ödünçlemelerde)
[k] (söyleyiş anomalisi)

[x] (söyleyiş anomalisi)

12.    N

[1] art önlü komşuluğunda
[1] ön önlü komşuluğunda
[A] art ünlü + /y/den sonra

13.    art ünlü+ /1/

IV + art ünlü (ödünçlemelerde)

14.    /m/

15.    M
[n]

[13] damak ünsüzleri komşulu¬
ğunda

16.    /p/

17.    /r/

[r] söz başı ve içinde
[r] söz sonunda

18.    /s/

19- /ş/

20.    /t/

21.    /v/

[v]

[w] yuvarlak ünlüler komşulu¬
ğunda

22.    İyi

23.    İzi

Diğer Ödünç Sesbirimler

V

2. Ünsüz uzunluğu

1. Ayın/Hemze


Parçaüstü Sesbirimler

1.    4 yükseklik sesbirim

2.    3 bağlama sesbirim


3. Vurgu sesbirim

Toplam: 12 + 23 + 2= 37 parça sesbirim. 8 parçaüstü sesbirim. Türkçede 45
sesbirim vardır.

Kaynakça

Akalın, Ş. H. (2002) Bilişim Türkçesi, in N. Demir-E. Yılmaz (haz.) Türk Dili El Kita¬
bı,
Ankara: Grafiker Yay.

Aksan (1998) Her Yönüyle Dil 1-3, Ankara: TDK.

Banguoğlu, T. (1990) Türkçenin Grameri, Ankara: TDK.

Blaskovic (1964) 'R' Sessizinin Söylenişi, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1964,

5-ı°.

Demircan, Ö. (1981) Türkçe Ezgilemeye Giriş, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten
1980-1981, Ankara: TDK.

Demircan, Ö. (1996) Türkçenin Sesdizimi, İstanbul: Der Yay.

Demirezen, M. (2004), Çağdaş Türkçe'nin /{/ ve /v/ Sesbirimlerinin Gelişimi ve Bazı
Sorunlar, in
v. Uluslar Arası Türk Dili Kurultayı Bildirileri 1, 20-26 Eylül 2004, An¬
kara: TDK Yay., 743-755.

Deny, J. (1995) Türk Dili Gramerinin Temel Kuralları, çev. O. Şahin, Ankara: TDK Yay.
Ergenç, İ. (1995)
Konuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü, Ankara: Simurg.

Ergenç, İ. (2002) Konuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü, İstanbul: Multilingual.
Ergin, M. (1993)
Türk Dil Bilgisi, Ankara: Bayrak.

Hartmann, R. R. K. - Stork, F. C. (1972) Dictionary of language and linguistics, New
York - Toronto: John Wiley & Sons.

Hulst, H. G. van der - Weijer, J. van de (1991) Topics in Turkish phonology, in H.

Boeschoten - L. Verhoeven (eds.) Structure and Use of Turkish, Leiden: Brill, 11-59.
John, C. - Yallop, C. (1995)
An Introduction to Phonetics and Phonology, Cornwall:
Blackwell Publisher Ltd.

Kılıç, M. A. (2003) Türkiye Türkçesi'ndeki ünlülerin sgsbilgisel özellikleri, in A. S.
Ozsoy-D. Akar
et al. (eds.) Studies Turkish Linguistics, İstanbul: Boğaziçi Univer¬
sity Press.

Komfilt, J. (1997) Turkish, London - New York: Routledge.

Lewis, G. L. (1986) Turkish Grammar, Oxford: Clarendon Press.

Özsoy, A. S. (2004) Türkçe'nin Yapısı, İstanbul: Boğaziçi Yaymevi.

Poppe, N. (1968) Tatar Manual, Indiana University Publications, The Hagues: Mou-
tion & Co.

Swift, L. (1963) A Reference Gammar of Modern Turkish, Bloomington: Indiana Univer¬
sity.

Tekin, T. (1959) (Tanıtma) A. N. Kononov, Grammatika sovremennogo turetskogo li-
teratumogo yazıka...,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1959, 331-378.

Vardar, B. (1980) Dilbilim ve Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü, Ankara: TDK.

Yılmaz, E. (1991) Ana Türkçede Kapalı e Ünlüsü, Türk Dilleri Araştırmaları 1991,
151-165.

1

Sait Faik Abasıyamk'ın dört hikâyesinde (Dülger Balığının Ölümü, İpekli Mendil, Üçüncü

2

Mevki, ilk Cinayet) bulunan ünlülerin toplam sayısı şu şekildedir: 2288 /a/, lal, /â/; 1585 /e/,
/e/; 1503 /T/, /i/;ıxÖ7 /ı/, 664 /u/, /ü/; 450
/ol, 443 /ü/, 159 /ö/.