ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

Çeviribilim ve Dilbilim Bağlamında
Türkiye’de Sesli Betimlemenin Yeri ve Önemi

Nilgin Tanış Polat

Ege Üniversitesi

Özet: Sesli betimleme, görsel öğelerin işitsel öğelere dönüştürülmesi
yoluyla yapılan bir çeviridir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yeni
gelişmekte olan sesli betimleme alanını tanıtmak, getireceği açılımları
irdelemek ve somut bir sesli betimleme metni üzerinde bir çözümleme
yapmaktır. Bu bağlamda dünyada ve Türkiye’de sesli betimlemenin
bir tarihçesi verildikten sonra sesli betimlemenin ne olduğu ve nasıl
yapıldığı konularına açıklık getirilerek Boğaziçi Üniversitesi Mithat
Alam Film Merkezi Sesli Betimleme Ekibi’nin ilk kez betimlemesini
yaptığı Umut Aral’ın kısa metrajlı “Çarpışma” adlı filminin sesli
betimleme metni dilbilimsel açıdan incelenmiştir.

Anahtar Sözcükler: sesli betimleme, göstergeler arası çeviri,
sözdizimi.

Abstract: Audio description is an additional commentary to describe
the essential visual elements for blind and partially sighted people in
a video or multimedia product. This study aims at introducing this
newly developing area through explicating the insight it offers along
with making an analysis on a concrete audio descriptive text. In this
respect, after presenting a history, what audio description is and how
it is practiced will be elucidated by exploring the audio description
text of Umut Aral’s short film “Crash” (“Çarpışma”), first described
by Bogazici University Mithat Alam Film Centre Audio Description
Group.

1. Giriş

Uygulamalı dilbilim ve çeviribilim alanında çalışan araştırmacıların son yıllarda
yoğun bir ilgi gösterdiği sesli betimleme konusu Türkiye’de bilimsel anlamda henüz
araştırılmamıştır.1 Bu durumun başlıca sebebi, sesli betimlemenin ülkemizde ilk defa
2006’da uygulanmış olması ve bu tarihten itibaren yapılan betimleme örneklerinin
de hâlâ sınırlı sayıda kalmasıdır. Buna karşın Avrupa ve Amerika’da sesli betimleme
çalışmaları 1980’li yıllardan beri yaygın bir şekilde yapılmış ve bilim dünyasında da

Dilbilim Araştırmaları 2009/1, s. 1-10, 2009.

© 2009 Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul.

göstergeler arası çeviri bağlamında araştırmacıların ilgi odağı haline gelmiştir.

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yeni gelişmekte olan bu alanı tanıtmak, getireceği
açılımları irdelemek ve somut bir sesli betimleme metni üzerinde diğer metin tiplerinden
ayıran en önemli özelliğinin sözdizimsel yapısı olması nedeniyle, sözdizimsel yapıların
temel alındığı bir çözümleme yapmaktır. Bu bağlamda dünyada ve Türkiye’de sesli
betimlemenin bir tarihçesi verildikten sonra sesli betimlemenin ne olduğu ve nasıl
yapıldığı konularına açıklık getirilerek Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi
Sesli Betimleme Ekibi’nin ilk kez betimlemesini yaptığı Umut Aral’ın kısa metrajlı
“Çarpışma” adlı filminin sesli betimleme metni dilbilimsel açıdan incelenecektir.

2. Sesli Betimlemenin Tarihçesi ve Gelişimi

Sesli betimlemenin temelini, görme engelli yakınlarınca çevrelerinde bulunan
görsel öğeleri anlatma ilkesi oluşturmaktadır. 1970’lerin ortalarında Amerikalı bilim
adamı Prof. Gregory Frazier tanık olduğu bir betimlemenin etkisinde kalarak görsel
medyanın görme engellilere nasıl ulaştırılabileceğine yönelik ilk kuramsal çalışmalarda
bulunmuş, 1980’lerde yine Amerikalı bir bilim adamı olan August Coppola ile ortak
çalışmalar yürüterek çeşitli uygulama alanlarını araştırmış ve Avrupa’da bunu ilk defa
1989 Cannes Film Festivali’nde halka tanıtmıştır (Poethe, 2005:35).

Günümüzde sesli betimlemeli filmler Amerika’da birçok televizyon kanalı tarafından
düzenli olarak yayınlanmaktadır. İngiltere’de ise 70’ten fazla tiyatroda sesli betimleme
olanağı sunulmakla birlikte tüm televizyon kanalları 2013 yılına kadar yayınlarının
%10’unu sesli betimleme şeklinde hazırlamakla yükümlüdürler. Sesli betimlemesi
yapılmış video ve DVD konusunda geniş bir yelpaze sunan bu ülkede birçok sinema
salonu düzenli olarak yeni gösterime giren Hollywood filmlerini kulaklıklar aracılığıyla
görme engelli izleyicilerine ulaştırmaktadır. Fransa’da ise gezici bir düzenekle
birçok şehirde sesli betimlemeli filmlerin gösterimi yapılmaktadır. Birçok tiyatro,
sesli betimleme için gerekli teknik donanıma sahiptir ve 2000 yılından itibaren sesli
betimlemeli filmler Fransa’da da düzenli olarak yayınlanmaktadır (Dosch&Benecke,
2004:7).

Almanya’da ilk sesli betimleme çalışmaları 1989 yılında başlamıştır.2 1993’ten beri
“Bayerischer Blindenverbund” (Bavyera Görme Engelliler Federasyonu) ve 1995’ten
beri “Deutscher Blindenverband” (Alman Görme Engelliler Federasyonu) sesli
betimlemenin yaygınlaşması için çalışmalar yapmaktadır. 1997-2000 yılları arasında
Alman Görme Engelliler Federasyonu’nun “Hörfilm” (İşitsel Film) Çalışma Grubu,
betimlenen filmlerin Berliner Hörbücherei’de (Berlin İşitsel Kitaplar Kütüphanesi)
ve Münih’teki kütüphanede ödünç verilmesi konusunda girişimlerde bulunmuştur.
Ayrıca 2001 yılında Deutsche Hörfilm GmbH’nın (Alman İşitsel Film Anonim Şirketi)
kurulmasını sağlamıştır. Şirket bu alandaki çalışmaları koordine etmiş, yeni pazarlar
sağlamış ve bunlann ardından da çalışmalarını özellikle işitsel film yapımcısı olarak
sürdürmüştür. Bugün çeşitli kanallarda düzenli bir şekilde sesli betimlemeli filmler
gösterilmektedir. Bunların bir kısmı Deutsche Hörfilm gGmbH tarafından yapılmakta
bir kısmı da yayın organları tarafından sesli betimlemeler eklenerek yapılmaktadır.

Türkiye’de ilk sesli betimleme çalışmaları 2006 yılında Boğaziçi Üniversitesi Mithat
Alam Film Merkezi ile Boğaziçi Engelliler Komisyonu ve Engelsiz Erişim Grubu’nun
ortak girişimiyle gönüllü öğrencilerin katılımıyla oluşturulan Sesli Betimleme Grubu
tarafından başlatılmıştır. Öncü çalışmaların ülkemizde gönüllü öğrenciler tarafından
başlatılması Avrupa ve Amerika’daki tarihsel gelişim göz önünde bulundurulacak
olursa dikkat çekicidir.

İlk olarak Umut Aral’ın “Çarpışma” isimli ödüllü kısa filminin sesli betimlemesi
yapılmış ve 24 Kasım2006 tarihindeki galasının ardından Türkiye ’nin çeşitli şehirlerinde
gösterilmiştir. Bu filmin ardından uzun metrajlı filmlerin sesli betimlemesini yapmaya
başlayan Sesli Betimleme Ekibi, Derviş Zaim’in yönettiği “Cenneti Beklerken” için
yaptığı sesli betimlemenin, filmin piyasaya sürülecek DVD’sinde “sesli betimleme
seçeneği” olarak sunulmasını sağlamıştır.

3. Sesli Betimleme Nedir? Nasıl Uygulanır?

Sesli betimleme, görsel öğelerin tasvir edilmesi yoluyla görme engelli izleyicinin
film, televizyon programı, tiyatro oyunu, video oyunu ya da müze sergisi gibi görme
odaklı etkinliklikleri izleyebilmesi için yapılan çeviriye denir. Bu olgudan hareketle
sesli betimleme, 1959’da ilk defa Jakobson (1966 [1959]:233) tarafından bilimsel bir
tanımlama çerçevesinde ele alınan göstergeler arası çeviri bağlamında ve
intermedialite
başlığı altında incelenebilir.3

Sesli betimleme, ülkemizde özellikle televizyonun olmadığı, radyonun tek kitle
iletişim aracı olduğu dönemde popüler olan radyo tiyatrosuna benzetilebilir, ancak
radyo tiyatrosu işitme odaklı olmak üzere üretilir, buna karşın sesli betimleme ile görme
engellilere ulaştırılmaya çalışılan filmlerde işitsel ve görsel öğeler iç içedir. Örneğin
sesli betimlemesi yapılan bir filmde herhangi bir anlatıcının veya konuşmanın olmadığı
sahnelerde görme engelliler için mekan, kişiler ve sessiz gelişen olaylar betimlenerek
anlatılmaya çalışılır. Bu şekilde sesli betimleme ile görmeyen izleyiciye işitsel alımlama
yoluyla bir aktarım sağlanmaya çalışılır. Bu özellikleriyle sesli betimleme, göstergeler
arası çeviri bağlamında araştırmacıların ilgisini çekmektedir.

Bilişsel bilim çerçevesinde görsel algılama sistemi ve dilsel algılama sistemi
arasında farklar vardır. Öncelikle görsel bilgileri algılama sırasında zihin, eşzamanlı
ve holistik bir bilişsel süreç içerisinde bilgiyi alımlar, dilsel bir algılama sistemi içinde
inceleyebileceğimiz sesli betimlemede ise zihin, çizgisel ve ardıl bir süreç içerisinde
bilgiyi alımlar (Nöth, 2000:490). Bunun yanı sıra resimler, dilsel metinlerden daha
çabuk alımlanır ve bellekte daha uzun süre korunabilirler; özellikle nesnelerin
tanımlanmalarında resimlerin kelimelere göre daha kolay hatırlandığı görülmektedir.
Bu yüzden sesli betimleme metinleri Almanya’da oluşturulurken özel bir eğitimden
geçen film betimleme uzmanlan (Filmbeschreiber) tarafından hazırlanmaktadır.4 Kısa
ve öz olmasına gayret edilen bu metinlerin oluşumunda görme engelliler ve görme özrü
olmayanlar birlikte çalışmaktadırlar. Görmeyen uzman, özellikle ardıl olmayan seslerde
görmeyen kişinin neleri algıladığı veya algılayamadığı konusunda fikir verir. Film
baştan sona birkaç kez çözümlemesi yapıldıktan sonra sahneler üzerinde çalışılır. Bu
süreçte betimlenen metinlerin kısaltılması büyük bir önem taşımaktadır, çünkü filmde
herhangi bir anlatıcının veya konuşmanın olmadığı sahneler kısıtlıdır bu nedenle de ek
bilgiler için zaman bakımından pek olanak sunmazlar ve filmin akışının bozulmaması
bu eklemelerin nasıl yapıldığıyla doğrudan ilintilidir.

Türkiye’de sesli betimleme çalışmaları,5 sadece Boğaziçi Üniversitesi Mithat
Alam Film Merkezi Sesli Betimle Ekibi tarafından yapılmaktadır. Yukanda da
belirtildiği gibi gönüllülük esasına dayalı olarak sesli betimleme çalışmalarını yürüten
üyeler özel bir eğitim almadan yurt dışında yapılan örnekleri izleyerek kendilerini
geliştirmişlerdir. Metin yazımı, düzeltme, seslendirme, iletişim ve teknik ekip olarak alt
gruplara ayrılan ekip, betimlenen filmlerin farklı bölgelerde yaşayan görme engellilere
ulaştırılabilmesi için de çeşitli çalışmalarda bulunmaktadır. Bu çerçevede okul ve sivil
toplum kuruluşlarına DVD çoğaltıp göndermekte ve film gösterimlerinin yapılmasını
sağlamaktadır.

4. Dilbilimsel bir Çözümleme

Benecke (2007:2), sesli betimleme metinleri oluşturmanın zorluklarını, diller arası
çevirinin zorluklarıyla karşılaştırmaktadır. Çalışmasında şu noktalar vurgulanmaktadır:

•    Öznelliksorunu. Örneğin, farklı kişiler filmde farklı detayları “görmektedirler”;
tıpkı öğrencilerin yazılı metinleri farklı şekilde anlamış olmaları gibi.
Böylelikle, farklı alımlama biçimlerinin diğer insanlar için nasıl şeffaf hale
getirilebileceği sorusu gündeme gelmiş olur.

•    Seçim ve karar alma sorunu. Örneğin, her ayrıntının kaynak metinden
hedef metne tam olarak aktarılamadığı çeviri süreçlerinde olduğu gibi bir
tiyatro oyununda izleyici tarafından “görülen” her şeyin sesli betimlemeye
aktarılamayacağı çok geçmeden anlaşılmıştır. Bu sorun, çeviri ile
karşılaştırıldığında uzam ve zaman kısıtlamalarından ötürü sesli betimlemede
çok daha ciddi bir biçimde ortaya çıkar. Bu sorun, çeviride ve sesli betimlemede
karar verme süreçlerini gerekli kılmıştır.

•    Olabilecek değişkenler içerisindeki dil seçimi sorunu; bu da hem çeviride hem
de sesli betimlemede var olan bir sorun olmasına rağmen sesli betimlemede
farklı durumlar yüzünden daha yoğun bir biçimde ortaya çıkar (aynı yer).

Benecke (aynı yer) yukandaki noktalara dayanarak dil içi çeviriyle ilgili elde
edilecek bulguların, diller arası çeviri araştırmalarına da yol gösterebileceğine dikkat
çekmektedir. Bu anlamda, bu bölümde, Türkiye’de yapılan ilk sesli betimlemeli film
olan “Çarpışma” örneğinde filmin sesli betimleme metni, dilbilimsel bir çözümleme
çerçevesinde irdelenecektir.

Sesli betimleme metni, metin tipi olarak betimleyici metin özellikleri taşımaktadır.6
Filmlere yönelik yapılan sesli betimleme metinlerinin öncelikli işlevi diğer sesli
betimleme metinlerinde olduğu gibi gören izleyiciye sunulanın görmeyen izleyiciye
de ulaştırılmasıdır. Bu çerçevede sesli betimleme metinleri görsel olaylar, eylemler,
durumlar, mekanlar ve kişiler hakkında görmeyen izleyiciye nesnel bilgi vermeye
yönelik yazılı olarak oluşturulurlar ve alıcıya filmdeki görüntülerle eşzamanlı olarak
sözlü kayıttan sunulurlar.7

Sesli betimlemenin yapısında jeneriğin önemli bir yeri vardır, çünkü sesli
betimlemenin başında ve sonunda jeneriğin sesli ifadesi yer alır. Örneğin “Çarpışma”
filminin betimlemesi şu sözlerle başlar:

Bu film Turizm ve Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel
Müdürlüğü’nün yardımlarıyla üretilmiştir. “Atlantik” filmin katkılarıyla.
(0'-0'9")

Betimlemenin jenerik dışında kalan bölümleri filmin dramaturjisiyle doğrudan
ilintilidir. Diğer betimleme metinlerinden farklı olarak, film için yapılan betimlemelerde,
betimlemelerin filmin önüne geçmemesi için konuşmaların olmadığı aralıklarda
yapılmaları gerekmektedir. Bu nedenle betimleme metinleri genelde dağılımı dengeli
olmayan parçalardan meydana gelirler ve tematik bir bütünlükten yoksun olurlar.

Filmi betimleyen kişi görsel öğelerin tümünü betimlemek zorunda olmasına rağmen,
tümünün konuşmaların olmadığı aralıklarda betimlenmesi çoğu zaman mümkün
değildir, bu nedenle kısa aralıklarda yapılan bazı betimleme metinlerinde kullanılan
kelimeler açısından seçici olmak gerekir; örneğin toplam süresi 19'46'' olan “Çarpışma”
filminin ilk 2 dakika 11 saniyesinde herhangi bir konuşmanın geçmemesi ve sahneler
arası geçişin çok hızlı olmaması nedeniyle ayrıntılı sayılabilecek bir betimlemeyle
aşağıdaki metin kesintisiz bir biçimde verilmektedir:

Hızlı çekimde Haydar Paşa Garı’nın arkasından güneş doğuyor. Yavaş
çekimde güneş gözlüklü beyaz takım elbiseli bir adam Bond çantasıyla Meram
Ekspresi’nden indi. Etrafına ve elindeki çantaya tedirgin gözlerle baktı,
yürümeye başladı. Görüntü dondu. Garın kapısında siyah pantolonlu, beyaz
gömlekli başka bir adam ayağıyla sigarayı söndürdü, yeni bir tane yaktı,
saatine ve çıkan yolculara baktı. Görüntü dondu. Yavaş çekimde bir adamın
ilerleyen ayakları göründü. Kahverengi deri ceketli ve uzun saçlı bu adam
elinde sigarasıyla kadınların çantalarına bakarak sokakta yürüyor. Adam iki
kadının yanından geçerken görüntü dondu. Ekranda “KONYA 12 SAAT ÖNCE”
yazdı. Bir adam hızla merdivenlerden iniyor. Adam bir kapının önüne geldi.
üzerinde takım elbise var, kendine çeki düzen verip içeri girdi. İçerde arkası
dönük, kel, yaşlı bir adam oturuyor. Bir kadın bu adama kahve bıraktı ve çıktı.
Takım elbiseli adam, yaşlı adamın kulağına birşeyler söyledi. Kahverengi deri
ceketli adam yine göründü, yanında yürüyen iki kadının çantalarına baktı,
arkalarından yavaşça ilerliyor. Etrafına bakındı, uzakta arabasının önünde
gazete okuyan polisi fark etti. Trenden inen çantalı adam trenin yanından
etrafını kollayarak yürüyor. Garın kapısındaki adam hala sigara içiyor ve
etrafındakilere bakıyor. Çantalı adam yürürken yan tarafta bir polisi fark
etti ve yüzünü gizlemeye çalışarak ilerledi. Odadaki yaşlı adam sinirle takım
elbiseli adama baktı ve kafasını tutup hızla masaya çarptı.
(0'-2'21")

Metinde görüldüğü gibi görüntüdeki teknik ayrıntılar (hızlı çekimde; yavaş çekimde;
görüntü dondu); kişilerin giyim kuşamları (güneş gözlüklü beyaz takım elbiseli; siyah
pantolonlu, beyaz gömlekli; kahverengi deri ceketli, uzun saçlı) ve vücut dili (tedirgin
gözlerle baktı; kendine çeki düzen verip içeri girdi; yüzünü gizlemeye çalışarak ilerledi)
ilk dakikalarda henüz konuşmalar başlamadığı için betimlenebilmektedir. Metin,
bağdaşıklık açısından incelenecek olursa cümleler arasında dil ekonomisi adına pek çok
gönderimsel ilişki8 kurulduğu dikkat çekicidir; örneğin “Yavaş çekimde güneş gözlüklü
beyaz takım elbiseli
bir adam Bond çantasıyla Meram Ekspresi’nden indi. Etrafına
ve elindeki çantaya tedirgin gözlerle baktı, yürümeye başladı”; “Yavaş çekimde bir
adamın ilerleyen ayakları göründü. Kahverengi deri ceketli ve uzun saçlı
bu adam,
elinde sigarasıyla kadınların çantalarına bakarak sokakta yürüyor.”

Yukarıda örneklenen ayrıntılı betimlemeye karşın, “Çarpışma” filminin devamında
konuşmalar ardıl bir biçimde gelişmekte ve betimlemeye yer bırakmamaktadır. Bu
durum, betimlemelerin çok kısa ve yüzeysel olmasını zorunlu kılmaktadır. Betimleme
metninin geneline bakıldığında metnin karmaşık olmayan, bağıntı ögeleri taşımayan
kısa cümlelerden oluştuğunu gözlemleyebiliriz; örneğin “Vapur kalkarken uzaktan
görünüyor.” (5'14''); “Muşta elinde bıçakla masada oturuyor.” (6'15''); “Tokuşturdukları
kadehlerden üçü de içki içiyor.” (7'26''); “Ali paraları neşeyle havaya atıyor.” (7'51'');
“Muşta endişeli, sigarasından bir nefes çekiyor.” (8'56''); “Konyalı silah çeken
adamlarını durdurdu.” (9'56'') vb.

Betimleme metninin parçaları zamansal anlamda birbirine uzak mesafede ise,
gönderimsel ilişki açısından da elverişli olmazlar. Bu kısa aralıklarda yapılan
betimlemelerin cümle kuruluşlarının dinleyeni zorlamadığı, söz diziminin genelde
özne + nesne + yüklem bileşenlerinden oluştuğu gözlemlenebilir; örneğin filmin
dönüm noktası sayılan cinayetlerin işlendiği sahneler, betimleme için herhangi bir
aralığın bulunmaması nedeniyle 11'03''’de şu sözlerle aktarılmaktadır: “Muşta Cem’i
vurdu.” Ardından işlenen ikinci cinayet yine 12'42''’de şu sözlerle betimlenmektedir:
“Konyalı Muşta’yı vurdu.” Filmin en heyecanlı bölümlerinde gerçekleşen cinayetler,
konuşmaların ardıl bir biçimde gelişmesi ve betimleme için zaman bırakmaması
nedeniyle ancak yüzeysel bir biçimde betimlenebilmektedirler. Bu olgu betimleme
metninin özelliklerini belirleyen en önemli ölçütün, konuşmalar arasındaki aralıkların
uzunlukları olduğunu göstermektedir. Aralıklar uzadıkça betimleme metinleri de uzun
ve ayrıntılı olabilmektedirler ve bundan dolayı kelime seçimini ve cümle yapısını
doğrudan etkilemektedirler.

Cümle içinde öğelerin dizilişinin ve cümle yapılarının alımlamada etkili olduğuna
Kluckhohn da (2005:59) işaret etmektedir. Metinde özellikle kişilerin nerelere
yöneldiği, nerede bulunduğu, nereden ayrıldığını veya uzaklaştığını vurgulamak
üzere yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç) görevinde olan kelimelerin sık kullanıldığı ve
vurgulandığı görülmektedir. Bunun nedeni özellikle sahne değişikliklerinde kısıtlı bir
süre içerisinde diğer bilgilerin yanında mekanla ilgili bilgilerin de verilebilmesinin
görmeyen kişinin olaylan canlandırabilmesi açısından çok önemli olmasıdır (Seiffert,
2005:68). Aşağıdaki cümleler yer tamlayıcısı öğelerin kullanımını göstermektedir:

Üç adam vapurda ellerinde çay bardaklarıyla oturuyorlar. (5'07")

Üç adam kapıdan girdi. (5'26'')

Muşta elinde bıçakla masada oturuyor. (6'14'')

Muşta gece deniz kenarında, iskelede bir taşın üzerinde oturmuş sıkıntıyla
sigara içiyor.
(9'14'')

Muşta araba sesinin geldiği yöne baktı, yerinden kalktı. (9'23'')

Betimleme metinlerinin en belirgin özelliklerinden biri de metinde geçen kişilerin
yani başkahramanların sık sık yinelenmesi zorunluluğudur; zira filmin sonlarına doğru,
görmeyen kişi, ses tonundan başkahramanları tanısa da filmin başında kahramanları
ve ses tonlarını henüz tanımamaktadır. Ayrıca film süresince sessiz gelişen olaylarda
da kişiler hakkında bilgi verilirken zorunlu olarak bir yineleme söz konusu olur. Her
ne kadar betimleme metninde kısa cümleler kurulmaya çalışılsa da, bazen kişileri
tanımlamaya yönelik kullanılan kelime grupları uzun olabilir. Alıcının, bu kelime
gruplarını ve başkahramanları özdeşleştirebilmesi için, bu yinelemeler uzun da olsa
metin içerisinde tekrarlanır. Aşağıdaki cümleler yinelenen kelime gruplarına örnek
olarak verilebilir:

Kahverengi deri ceketli ve uzun saçlı bu adam elinde sigarasıyla kadınların
çantalarına bakarak sokakta yürüyor.
(1'08'')

Kahverengi deri ceketli adam yine göründü, yanında yürüyen iki kadının
çantalarına baktı.
(1'44'')

Kahverengi deri ceketli adam hala kadınları takip ediyor. (2'37'')

Kahverengi deri ceketli adam polisin telsize döndüğünü fark etti. (2'41'')
Kahverengi deri ceketli adam cüzdanı ceketinin cebine attı. (3'10'')

Polis araba kapısını kapattı ve kahverengi deri ceketli adamın arkasından
koşmaya başladı.
(3'22'')

Filmin ancak 4'36'' saniyesinde kahverengi deri ceketli adamın “Ali” olduğunu
öğrenmekteyiz.9 Bu yinelemeler metin içi bağıntı için örnek teşkil ederler.

Metin içi bağıntıyı gösteren bir diğer özellik de kullanılan zamandır.10 Metinde
ağırlıklı olarak geçmiş zaman ve şimdiki zamanın kullanıldığı görülmektedir. Bilindiği
gibi geçmiş zaman eylemin sözün söylendiği andan önce yapıldığını anlatan zamandır,
şimdiki zaman ise içinde bulunulan anda olanı veya yapılanı tanımlar. Sesli betimleme
metinlerine, filmdeki sahnelerle eş zamanlı olarak kısa sözel metinlere dönüştürülmeleri
ve alıcının gerçekleşen olayların yeni oluştuğunu bilmesi açısından bakıldığında, bu iki
basit zamanlı kullanımın dışına çıkılmaması sesli betimlemenin türü gereği son derece
doğaldır.

Sesli betimleme metninde dikkat çeken başka bir konu da eksiltili cümlelerin
sıklığıdır. Aşağıda verilen örnekler dil ekonomisi yapmak için kullanılan eksiltili
cümleleri açıkça göstermektedir:

Karanlık bir yerde. (2'48''); Bıçaklı adam. (4'34''); Çantalı adam. (4'35'');
Cüzdanı çalan adam. (4'37''); Konuşmaya dönüş. (9'49'') (10'30''); Cem.
(10'10''); Muşta.(10'12''); Ali. (10'15''); Geri dönüş. (10'44''); Cem’in ve
Muşta’nın vurulduğu geceye dönüş.
(14'37''); Ali’nin silahının iskelede
kalması.
(14'39'')

Betimleme metni oluşturulurken, filmi betimleyen kişi bir yandan görsel
öğelerin tümünü betimlemek diğer yandan da filmin sunduğu aralıkları en iyi
şekilde değerlendirmek zorundadır. Bu ikilemin, betimleme metninin sözdiziminde
ve kelime seçiminde ne derece belirleyici olduğunu yukarıdaki örnekler de açıkça
göstermektedir.

Sesli betimlemeninyapısındajeneriğin önemli olduğuyukarıdabelirtilmişti. Jeneriğin
sesli ifadesi filmin hem başında hem de sonunda yer alır. Jeneriğin seslendirilmesinden
sonra da sesli betimlemeyi yapanlar konusunda bilgi verilir ve sesli betimleme metni
burada biter. “Çarpışma” filminin betimlemesi şu sözlerle sona ermektedir:

Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi Sesli Betimleme Ekibi.
Seslendirenler: Işıl Sönmez, Özgü Özdemir. Kayıt-montaj: Ersin
Maden
(19'37''-19'46'')

5. Sonuç

Sesli betimleme alanına gönül verenlerin girişimleri sonucunda günümüzde
yurtdışındaki görme engelliler, film izlemenin dışında televizyon programı, tiyatro
oyunu, sinema filmi, video oyunu ya da müze sergisi gibi görme odaklı etkinliklikleri
izleme olanağına da kavuşmuş durumdadırlar. Yasalar çerçevesinde hakları korunan
ve yapılan düzenlemelerle bu tip etkinliklerden diğer bireyler gibi yararlanabilen
engelliler, sadece bilgiye erişmekle kalmazlar aynı zamanda sosyalleşme olanağı da
bulurlar. Ülkemizde ise engelli insanlann hâlâ sosyal dışlanmışlık ve ayrımcılıkla
karşılaştıkları yadsınamaz bir gerçektir. Ancak Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tam
üyelik müzakereleri çerçevesinde bu konuyla ilgili gelişmeler beklenmektedir.

Türkiye’de sadece Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi Sesli Betimle
Ekibi sesli betimleme konusunda çalışmalar yapmaktadır, bu nedenle ileride bu alanda
profesyonel eğitim almış yetkin kişilere gereksinim duyulacağı açıkça ortadadır.
Özellikle de çok yakın bir gelecekte engellilerin ihtiyaçlarını gözeten yeni bir yasa
çıktığında işitsel film piyasası aniden canlanacak ve yetişmiş eleman ihtiyacı doğacaktır.
Çeviribilim bölümleri bu duruma hazırlıklı olmalıdırlar. Konu bağlamında yapılacak
bilimsel yayınlar sesli betimleme filmlerin kalitesini doğrudan etkileyeceğinden
bölümlerde uygulanan öğretim ilke ve yöntemleri de büyük önem taşımaktadır ve
Avrupa ölçütlerine uygun olarak düzenlenmelidirler.

Notlar

1    “EU High-Level Scientific Conference Serie” kapsamında 2005, 2006 ve 2007’de sunulan
bildirler bu durumu açıkça göstermektedir.

2    Sesli betimlemenin Almanya’daki tarihçesiyle ilgili bilgiler, Dosch ve Benecke’nin “Wenn aus
Bildern Worte werden„ isimli eserine dayanılarak verilmiştir.

3    Göstergeler arası çeviri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Eco (2006:280).

4    Almanya’da sesli betimlemenin nasıl yapıldığına dair bilgi için bkz. http://www.hoerfilm.de

5    Türkiye’de sesli betimleme konusunda yapılan çalışmalar için bkz. Maden (2007).

6    Betimleyici metinlerin temel özellikleri için bkz. Günay (2007:244-249).

7    Yazılı olarak oluşturulan ancak sözlü olarak sunulan metinlerin genel özellikleri için bkz.
Adamzik (2004:41-43, 75-77).

8    Art gönderimsel ve ön gönderimsel ilişki hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Eğit (1995) ve Oktar
(1997).

9    Başkahramanların isimlerinin ne zaman betimlemede yer alması gerektiği konusunda ülkeden
ülkeye farklılıklar gözlemlenmektedir. Benecke (Dosch&Benecke, 2004:23) İngilizce
betimleme metinlerinde kişilerin hemen isimleriyle metinlerde yer aldıklarına dikkat
çekmektedir.

10    Kullanılan zaman diliminin metin içi bağıntı için bir özellik teşkil ettiğine dair bkz. Brinker
(2001:148).

Kaynakça

Adamzik, K. (2004). Textlinguistik. Eine einführende Darstellung. Tübingen: Niemeyer.

Benecke, B. (2007). “Audio Description: Phenomena of Information Sequencing”. http://www.
euroconferences.info/proceedings/2007 Proceedings/2007 Benecke Bernd.pdf

Brinker, K. (2001). “Linguistische Textanalyse”. Eine Einführung in Grundbegriffe und
Methoden.
Berlin: Erich Schmidt.

Dosch, E./Benecke, B. (2004). “Wenn aus Bildern Worter werden. Durch Audio-Description zum
Hörfilm”. Münih: Tangrintler Medienhaus.

Eco, U. (2006 [2003]). “Quasi dasselbe mit anderen Worten”. Über das Übersetzen. Münih/
Viyana:Carl Hanser.

Eğit, Y (1995). Deixis und Anaphora. Zur Verwendung der deiktischen und anaphorischen
Ausdrücke im Deutschen und Türkischen.
İzmir: Ege Üniversitesi Basımevi.

Günay, D. (2007). Metin Bilgisi. İstanbul:Multilingual.

Jakobson, R. (1966 [1959]). “On Linguistic Aspects of Translation”. Brower, R. A. (haz.), On
Translation.
New York: Oxford University Press, s. 232-239.

Jüngst, H. E. (2005). “Das Bild des Fremden hörbar machen -Vorschläge zur Behandlung von
Kulturspezifika im Hörfilm”. Fix, U. (haz.),
Hörfilm. Bildkompensation durch Sprache.
Berlin: Erich Schmidt, s. 153-169.

Kluckhohn,K.(2005).“InformationsstrukturierungalsKompensationsstrategie-Audiodeskription
und Syntax.” Fix, U. (haz.),
Hörfilm. Bildkompensation durch Sprache. Berlin: Erich
Schmidt, s. 49-65.

Maden, E. (2007). Kör Sinema. Belgesel Film.

Nöth, W. (2000). “Der Zusammenhang von Text und Bild.” Brinker, K./Antos, G./ Heinemann,
W./Sager, S. F. (haz.),
Text- und Gesprächslinguistik. Ein internationales Handbuch
zeitgenössischer Forschung.
1. Halbband. Berlin /New York: de Gruyter, s. 489-496.

Oktar, L. (1997). “Söylemsel Artgönderim Örüntülerinde İletişimsel Etkenler. Dilbilim
Araştırmaları
. Ankara: Hitit Yayınevi, s. 127-132.

Poethe, H. (2005). “Audiodeskription-Entstehung und Wesen einer Textsorte.” Fix, U. (haz.),
Hörfilm. Bildkompensation durch Sprache. Berlin: Erich Schmidt, s. 33-48.

Seiffert, A. (2005). “Räumliches Hören. Eine schemaorientierte Analyse der audiodeskriptiven
Darstellung der Handlungsräume.” Fix, U. (haz.),
Hörfilm. Bildkompensation durch
Sprache.
Berlin: Erich Schmidt, s. 67-86.

Yrd. Doç. Dr. Nilgin Tanış Polat

Ege Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi

Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü

35100 Bornova, İzmir

nilgin.tanis.polat@ege.edu.tr