TÜRKÇEDEKİ
TAMLAMALAR ÜZERİNE BİR TARTIŞMA
Aralık
ayı başında Türkoloji Grubunda tartışılan Türkçedeki tamlamalar konusunda bütün
yazılanları burada tarih sırasına göre dikkatlerinize sunuyorum. Elmek (e-mail)
iletisi olması dolayısıyla gönderilen yazılardaki Türkçe karakterler düzgün
görülmemektedir.
Konuya
dikkatlerimizi çeken Sayın Johan Vandewalle’ye ve tartışmaya değerli
düşünceleriyle katkıda bulunan bütün meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Şükrü
Halûk Akalın
-----
From: Johan Vandewalle <j.vandewalle@rug.ac.be>
Date:
Tue Dec 5, 2000 12:22pm
Subject: Gul sokak
Değerli arkadaşlar,
Türkçeyi öğreten bir kişi olarak yıllardan beri merak ettiğim bir konuyu
sormak istiyorum. İstanbul'un sokaklarında dolaştığınız zaman sık sık köşelerde
sokağın adını gösteren iki tabelaya rastlayabilirsiniz. Eskisi mesela "Gül
Sokağı" diye yazarken yenisi "Gül Sokak" diye yazıyor. Gerçi
belirtisiz tamlamalardaki -(s)I ekinin düşmesi için gramerlerde "Kadı
köy-ü > Kadıköy" gibi örnekler veriliyor ama, "Gül Sokağı > Gül
Sokak" değişiminin bu klasik örneklerden farklı olarak *bilinçli* bir
şekilde gerçekleş(tiril)diği izleniminden kendimi bir türlü kurtaramıyorum.
Hiçkimsenin aklına sözgelimi İstiklal Caddesine "İstiklal Cadde",
Taksim Meydanı'na "Taksim Meydan", Kumbaracı Yokuşu'na
"Kumbaracı Yokuş", Atatürk Bulvarı'na "Atatürk Bulvar",
"Tarakçılar Çıkmazı'na "Tarakçılar Çıkmaz" demek gelmiyor.
Şüphesiz belirli bir günde belirli bir toplantıda belirli bir kişi veya kurul
İstanbul şehrindeki binlerce tabelayı, belirtisiz tamlamanın kurallarına aykırı
olarak, "sokak" doğrultusunda değiştirmeye karar vermiş olmalıdır.
Grubun değerli üyeleri arasında bu işin hikâyesini ve ayrıntılarını bilen var
mı? Bu kararı eleştirenler oldu mu?
Beni bu konuda aydınlatırsanız çok sevinirim,
Saygılarımla
Johan Vandewalle
Orientaal, Doğu Dilleri ve Kültürleri Merkezi, Başkanı http://users.pandora.be/orientaal
Gent Üniversitesi Araştırma Görevlisi
---
From: GURER GULSEVIN <gurer.gulsevin@isbank.net.tr>
Date:
Sat Jun 5, 1999 9:15pm
Subject: Ynt: [Turkoloji -
Turkology] Gul sokak
Sayin Vandewalle,
"Gül Sokak" tamlamasi ile ilgili
goruslerimi aktarmak istiyorum. Ancak, konuya Turkce ogretimi ya da Turkiye
Turkcesinin bugunku standardi acisindan degil de, Turk dilinin farkli bir
"TAMLAMA" tarzindan yaklasmak istiyorum.
İlk bakışta "Gül Sokak" gibi
tamlamalar, gunumuz Türkiye Turkcesi icin yanlis ve siradisi gorulebilir. Yani,
tamlanan unsuru, her halükarda "iyelik" ekini almalidir diye
dusunulebilir. Ancak, Kokturk Bengu Taslarinda, bugunku kullanisimiza uymayan,
ancak Kokturkce icin karakteristik olan bir tamlama tipi daha oldugunu
biliyoruz. Bu tipe gore, "YER ADLARI, KAVIM ADLARI" icin kulanilan
tamlamalarda, tamlanan unsur iyelik almiyor:
t ü r ü k b o d u n 'Türk milleti"
t a b g a c b o d u n 'Tabgac milleti"
o t u k e n y i s
'Otuken (? ormani ?)'
Bu, Türk dilinin, yer ve kavim adlari icin standart
tamlama tipi olarak goruluyor. Her ne kadar, bugün,
"TURK MILLET+I" tamlamasi ile
"TURK LOKUM+U" tamlamasi
birbiri ile ayni gibi goruluyorsa da, aslinda iki farkli
tamlama soz konusu olmali. 4. Uluslar Arasi Turk Dili Kurultayi'nda Muhsine
Borekci hanimefendi, gunumuzde bu iki tamlamanin ayni seyler olmadigini
anlatmisti. Ben de, Kokturkcedeki dayanagini gostermek istiyorum. Kokturk Bengu
taslarindaki su iki tamlamanin farkina varalim:
"türük bodun" "Türk milleti"
"türük tengri+si" "Türk Tanrısı (? belki de Türk'ün tanrısı)"
Bugun her ikisini de "ISIM
ISIM+iyelik" (Türk millet+i / Türk lokum+u) diye kullandigimiz yapilar,
Eski Turkcede farkli morfemlerle kullanilmakta idi.
Simdi, "Gul Sokak" konusu ile ilgili
goruslerimi soyleyeyim:
Eski Turkcede, yer adlarinda, "ISIM
ISIM" tarzinda tamlamalar kuralli sekilleri gosteriyordu. Yani, tamlanan
kelime iyelik eki almiyordu. İste bu tip tamlamalar, muhtemelen gunumuze kadar
bazi kalintilari ile ulasmis olmalidir. Bizlerin sonradan turettigi ve yeni
yeni kullanilisa cikan tamlamalarin disinda, eski yapinin bakiyeleri dilimizde
bulunmaktadir. Ancak, Turkiye'deki dil devrimimizle birlikte nasil unutulmus,
pek cok kelime ve ekin kullanilisina yuklenilmisse, muhtemelen, tamlamalar
konusunda da ayni yola basvurulmus olabilir. Ama, elbette, Eski Turkcedeki
tamlama tarzlarindan habersiz olarak da bazi kisiler (belki yabanci bazi
yapilara taklit yolu ile) "Gul Sokak" gibi tamlamalar da kurmaya
baslamis olabilir.
Su anda "Gul Sokak" gibi tamlamalarin
yayginlasmasi konusunda, dilimiz acisindan "olumlu mudur olumsuz mudur
" diye fikir yurutemiyorum. Ancak, son soz olarak, bu tip tamlamalarin Turk
dilinin yapisina cok da aykiri olmadigini hatirlatmak istiyorum.
Hoscakalin.
05 Aralık 2000
Gurer Gulsevin
---
From:
<cetin_engin4@hotmail.com>
Date: Wed Dec 6, 2000 9:01am
Subject: Gul Sokak
Degerli Turkoloji Grubu Uyeleri,
Gurer Gulsevin hocamızın degindigi nokta ilgi cekicidir.
Boylelikle is,takisiz isim tamlamasi-sifat tamlamasi tartismasi noktasina geliyor.
Sayin Gulsevin'in orneklendirdigi yapilar Uygurcada da soz konusudur.
Kokturkcede sadece ozel ad gruplarinda bu yapilara rastlarken Uygurcada
daha genel bir durum soz konusudur: bu maytrısimit nom 11-12,
"bu din kitabini, Maytrısimit'i" öz yas kentu ? 1 "omrun kendisi",
bir nom bitig 17 "bir din kitabi" ( Maytrısimit. Turkiye Turkcesi, S. Tekin'den
aynen alinmistir.)
Ayrica, 13.yy.da yazildigi dusunulen Oguz Kagan Destani'nda,
"Urum Kagan",vb. orneklere rastlitoruz.DLT'de VE KB'de de ornekler var.
Peki bu durum Eski Turkce ve gunumuz icin bir eksilti midir,
yoksa apayri bir yapi mi?Yani Turk(bolgan??)budun veya Turk budun(i) mi,yoksa
takisiz isim tamlamasi mi?
Gul sokak'a gelince, bazi saptamalarimi aktarmak istiyorum.
Adana'da "Afet Evleri" adi verilen bir semt var.Bundan bir yil kadar
once dolmuslarin camlarinda bu sekilde yaziliyordu.
Simdi ise yeni dolmuslarda "Afet Evler" yaziyor.
Ustelik muavinler de "Afet Evler" diye bagiriyor.
Ayrica oturdugum sokagin adi "63. Sokak", ama insanlarin
buyuk cogunlugu icin"altmis Uc Sokak".Sokagin yaziminda ise
-IncI,-UncU ekini temsil eden nokta(belki de nokta-ek?) korunuyor.
Cunku bu nokta ek kadar yer ve zaman isgal etmiyor.
Tum bunlarin sebebi "en az caba yasasi"olabilir mi?.
(Yabanci dillerin etkisi ile ortaya cikan bir eksilti mi?Bu konudaki bildigim
kadariyla son yaziyi Doc. Dr.Mehmet Ozmen,Turk Dili'nin Ekim
sayisinda yazdi.) Bu yapiya sebep olan psikolojik durumlarin
derinlemesine incelenmesinin gerektigini dusunuyorum.
Degerli Hocalarim, Sayin uyeler,dusuncelerimde, bir yanlislik
varsa lutfen duzeltiniz.
Saygilar.
---
From: B.Tahir
Tahiroglu <btahir@ixir.com>
Date:
Wed Dec 6, 2000 3:39pm
Subject: Eczahane isimleri
Sayin Cetin,
Bu turden tamlama yapilarina eczane(eczahane) isimleri icin de
bir seyler soylenebilir.Son yillarda tabelalarda Eczane Saricam,
Eczane Tolga gibi
kullanilislar standartlasmaya basladi.Bunlarda "eczane"
kisimlarinin asil isimden daha buyuk yazilmasi da dikkati cekiyor.
Bunun nedenleri arasinda
"eczane" kisminin daha cok dikkat cekmesi yatabilir mi diye dusunuyorum.
Ayrica "en az caba yasasi"nin da belki bazi kullanimlarda neden olabilecegi
de dusunulebilir.Bu konu ruhdilbilim acisindan da incelenecek bir konu gibi geliyor.
Saygilar
B.Tahir Tahiroglu
---
From: Ekrem
Causevic <ekrem.causevic@zg.tel.hr>
Date:
Thu Dec 7, 2000 6:01pm
Subject: Re: [Turkoloji -
Turkology] Gul Sokak
Degerli Turkoloji Grubu Uyeleri,
Gul Sokak tartismasina gelince; bu gibi tamlamalar,
Turk asilli olmayan
Turkiye vatandaslarinin ana dillerinin (Arnavutca,
Bosnakca, Rumca,
Cerkesce v.s.) etkisi altinda turetilmis olsa gerek
dusuncesindeyim.
Dolayisiyla bu tamlamalara Balkan agizlarinda ve
Avrupalilar
tarafindan latin harfleriyle yazilmis osmanlica
metinlerde
syk syk raslanir. Ornegin coban salata, Adana kofte,
izgara kofte, patates
kizartma, patlican musakka gibi. Bu gibi ornekelerin
cogu sokak adlariyla ilgili..
Avrupa dillerinin etkisi altinda olusan benzer
tamlamalar ise, tup bebek, Hotel Bebek,
halk ekmek gibilerden birkac ornek.
Saygilar
E. Causevic Zagreb Turkoloji Kursusu
---
From:
caner kerimoğlu <canerkerimoglu@hotmail.com>
Date: Wed Dec 6, 2000 9:35pm
Subject: gül sokak
Sayın grup üyeleri
"Gül sokak" konusundaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Gülsevin bu yapıların eski Türkçede de bulunduğunu "türük
budun" , "ötüken yış" gibi örnekler vererek bize hatırlattı ve bugün isim
tamlamasıyla bildirilen yer ve kavim adlarının eski Türkçede "farklı morfemlerle"
ifade edildiğini belirtti.
Biz "türük budun" ve "ötüken yış" gibi yapıları gördüğümüzde doğal
olarak bunları bugün konuştuğumuz Türkçe'ye göre değerlendiriyoruz.
Günümüzde karşımıza çıkan bazı sorunların çözümünü de eski Türkçede arıyoruz.
Bu doğru ve doğal bir yaklaşım fakat bazen birbirinin devamı olan bu
yazı dilleri arasında farklılıklar olabilmekte.Bu nedenle günümüzde isim
tamlaması ile ifade edilen yer ve kavim adları eski Türkçede
sıfat tamlamasıyla ifade edilmiş olabilirler.Bu iki dönem arasında
farklılıklar olabilir sözüme şu örneği vermek istiyorum. Bilindiği gibi bugün
zamirler son çekim edatlarına genitif ekini alarak bağlanıyorken (onun gibi)
eski Türkçede akkuzatif ekiyle bağlanabiliyorlardı(anı teg).
Bence "gül sokak" isim tamlamasından kısalmış bir şekil. Bugün biz
yer ve kavim adlarını sadece isim tamlaması kurarak bildiriyoruz.
Bunun dışındaki kullanımlar kısaltma ya da yabancı dillerin tesiriyle açıklanabilir kanısındayım.
Çetin beyin verdiği örnek de bunu ortaya koyuyor zaten. Önce
"Afet Evleri" olarak adlandırılan semtin daha sonra "Afet Evler"
şekline dönüşmüş. Çetin beyin değindiği 63. sokak konusunda da görüşlerimi bildirmek isterim.
Adreslerde sokak numaralarından önce sıra
sayı sıfatları kullanılır. Sıra bildiren sayı sıfatları bilindiği gibi -IncI , -UncU
ekini alırlar ve kendilerinden sonra gelen ismin sırasını bildirirler.
Asıl sayı sıfatları ise sıra bildirmez, kendisinden sonra gelen ismin
sayısını bildirir. "63 sokakta oturuyorum" dersek bu yanlış olur.
Çünkü biz 63 numaralı ( ya da 63. sıradaki) sokakta oturuyorum demek
istiyoruz,63 adet sokakta oturuyorum demek istemiyoruz.
---
From:
cetin pekacar <cetinpekacar@yahoo.com>
Date: Thu Dec 7, 2000 2:16am
Subject: Re: [Turkoloji - Turkology] Gul Sokak
Değerli grup üyelerini saygıyla selâmlayarak Türkçede "takısız
tamlama"
konusundaki görüşlerimi kısaca belirtmek isterim.
"Takısız tamlama" olarak adlandırılan kelime gruplarına Kumuk Türkçesinde de
rastlanmaktadır. Bu lehçede genel olarak belirtisiz isim tamlamaları
eksiz/takısız kurulmaktadır: alma terek "elma ağacı",
Kumuk til "Kumuk Dili", adabiyat til "edebiyat dili, edebî dil", ağaç qaşıq
"tahta kaşık"; ağaç kömür "odun kömürü" gibi. Bunlara benzer yüzlerce
örnek verebilirim.
Kumuk Türkçesinde yaygın olarak görülen bu yapı, kanaatimce
Eski Türkçedeki benzerinin devamıdır; başka bir deyişle, Türkçede iyelik ekli
tamlamaların yanında takısız isim tamlamaları da vardı ve bu özellik
günümüzde Kumuk Türkçesinde yaşamaktadır.
Türkiye Türkçesinde sokak isimlerinde iyice belirginleşen ve şimşek
sokağı gibi örneklerin şimşek sokak şekline (haydi eksiltme yoluyla diyelim)
dönüştürülmesi/değiştirilmesi, onların birinci unsurlarının sıfat gibi
algılanması sebebiyledir diyenlere, itirazlarını susturacak başka örnekler de
verilebileceğini belirterek; bu tür eksiltmelerde, Türkçede zaten
var olan iyelik eksiz isim tamlamasının etkili olduğunu düşündüğümü
ifade etmek isterim.
Dolayısıyla Sayın Johan Vandewalle'nin ifade ettiği şekilde Türkiye'de
sokak isimlerindeki değişiklikler "*bilinçli* bir şekilde gerçekleş(tiril)diği" söz
konusu olsa da olmasa da Türkçede bu yönde bir eğilim olduğu,
örneklerin kolayca yaygınlaşmasından da anlaşılmaktadır. Burada sokak ve
semt isimlerine ilâve olarak şiş kebap gibi yemek adlarında görülen örnekler de
hatırlanmalıdır. Bu görüşlerime, yabancı dillerin ve özellikle İngilizcenin
Türkçe üzerindeki, daha doğrusu Türkler üzerindeki etkisini öne sürerek
karşı çıkacak olanlara da hak veriyorum; ama onlar da, Osmanlı Türkçesi
döneminde bile Türkçenin yabancı dillerden en fazla kelime alarak etkilendiğini,
isim veya fiil çekimine dayanan herhangi bir gramer unsuru
almadığını göz önünde bulundurmalıdırlar diye düşünüyorum.
Bu açıklamalarımın Türkçede söz konusu tamlamalardan hangisinin aslî
olduğu konusunda açık bir hüküm sunmadığını da kabul ediyorum.
Ancak her iki çeşidin de Eski Türkçe devresinde kullanıldığı herkes
tarafından bilinmekte olup hangisinin aslî olduğu hakkındaki bir sonuca
varilabilmesi için yapısal dilbilgisi yöntemlerinin ötesinde araştırmalara
ihtiyaç vardır.
Saygılarımla.
Doç. Dr. Çetin PEKACAR
---
From: ibrahim
pamuk <ibrahimpamuk78@hotmail.com>
Date:
Fri Dec 8, 2000 10:54pm
Subject: takısız isim tam.
Takısız isim tamlamasının Türkçede var
olduğunu iddia edenler isim
tamlamasının kısalmış şekillerine sarılmış
durumdalar. Liselerde bile
artık bu konu tartışılmıyor.
Çünkü takısız isim tamlaması
denilen yapının bir ölçütü yok.
Verilen örneklerin hemen hepsi ya
isim tamlaması kaynaklı ya
da yabancı dillerin etkisiyle
"uydurulmuş" şekiller.
Eczane murat , çocuk kazak ,
bayan çorap gibi şekilleri eski
Türkçede bulunan türük budun ,
urum kagan tamlamalarının
devamı gibi görmek ne
derece doğrudur. Bunların batı
dillerinin etkisiyle ortaya
atıldıkları gayet açık.
Şiş kebap , gül sokak gibi
takısız isim tamlaması olduğu
iddia edilen tamlamalar da
isim tamlamasından kısalmıştır.
Önce İnegöl köftesi , Ödemiş
köftesi olarak kullanılan yemek
isimleri de İnegöl köfte ,
Ödemiş köfte olarak değişmiştir.
Şiş kebap da şiş
kebabından kısalmıştır.
---
From:
muna ozezen <munaozezen@yahoo.com>
Date: Fri Dec 8, 2000 2:40pm
Subject: takısız tamlama
Sayın Türkoloji grubu üyeleri
Bir süreden beri takısız tamlama üzerine gönderilen iletileri alıyorum ve okuyorum.
Takısız tamlama biçiminin Türkçede eskiden beri var olduğunu,
Türkçenin takısız tamlama kurma özeliğini bünyesinde barındırdığını düşünüyorum.
Bu özellik, belirtili ad tamlamalarındaki iyelik ekinin düşebiliyor veya düşürülebiliyor
olmasıyla ve yenilerde yabancı dillerin söz dizimsel etkileriyle
daha da boyutlanmış olabilir. Ben de bu gelişimleri görmek amacıyla
iki öğrencime Adana'daki eczane ve kuaför adlarını tarattım.
Çıkan sonuç, hem kullanılan adları hem de insanların dil konusundaki
bilinç düzeylerini görmek bakımından gerçekten ilgi çekici. Görülüyor ki
Türkçenin takısız tamlama oluşturabilme özelliği ile yabancı dillerin
söz dizimsel etkilerini birbirinden ayırmak ve asıl olarak ikinci konu
ile mücadele etmek gerekmektedir. Çünkü bizler "Arzu Kuaför" yapısının
Türkçe olup olmadığı ile uğraşırken, "Kuaför Arzu" yapıları ve
daha da ilginci örneğin "Jasmin Kuaför Arzu" veya "Almira Kuaför Murat"
yapıları kullanılmaya başlanmış. Verdiğim bu son
örneklerle takısız tamlama sorunu daha boyutlu ve daha
ilginç bir duruma geliyor.
Muna Yüceol ÖZEZEN
----
From:
Sukru Haluk Akalin <shakalin@turk.net>
Date: Sat Dec 9, 2000 11:16pm
Subject: Isim tamlamalari
Degerli arkadaslar,
"Gul Sokak" seklindeki yapi, grubumuzda cok guzel bir tartisma ortami dogurdu.
Turkoloji grubunda bu tur tartismalarin acilmasi son derece yararli oluyor.
Ben de bu konudaki dusuncelerimi ana hatlariyla sizlere sunmaga
calisacagim. (Ana hatlariyla diyorum, cunku bu konu basli basina bir arastirma konusu).
Isım tamlamalari uzerine tartisirken bir seyi goz ardi etmemek gerekiyor.
Cumlelerin oldugu gibi, tamlamalarin da derin yapisi vardir (bu konuda
bildigim calismalar Efrasiyap Gemalmaz'in makalesi ve M. Borekci’nin 4. Uluslar Arasi
Turk Dili Kurultayina sundugu bildiri).
Su anda Turkcede ayni yapida gorulen ve isim tamlamasi basligi altinda
incelenen tamlamalarin derin yapisina bakildiginda bu farklilik gorulecektir.
"Turk milleti" ve "Turk tarihi" tamlamalarini ele alalim. Her iki tamlama da
bizde belirtisiz isim tamlamasi olarak adlandirilir. Tamlayan "Turk"tur,
tamlananlar ise "millet" ve "tarih"tir. Ayni baslik altinda incelenen bu
tamlamalarin derin yapisi tamamen farklidir: "Turk milleti" tamlamasi aslinda
"Turk adindaki millet" yapisindan bu sekle gelmistir. Orhon Yazitlarinda
gorulen "Turuk bodun", "Tabgac bodun", "Otuken yis" iste bu yapinin yuzeydeki
seklidir. Bu nedenle tamlanan kelime eksizdir.
"Turk tarihi" ise "Turk milletinin tarihi" seklindeki derin yapinin yuzeydeki seklidir.
Eski Turkce doneminde farkli kaliplarda gorulen bu
tamlamalar zamanla ayni kalıpta erimistir. Bugun her ikisini de belirtisiz
isim tamlamasi olarak adlandiriyoruz. Bence belirtisiz isim tamlamasi
basligi altinda bu iki ayri yapi iki ayri baslik altinda incelenmelidir.
Tamlamalarin farkli yapisi, ilk defa 1992'de Turk Cumhuriyetlerine gittigimde
oradaki universite, enstitü adlarinda dikkatimi cekmisti. Baku'da
misafiri oldugumuz universitenin adi "Nasreddin Tusi Adindaki Pedagoji
Universitesi" idi. Turkmenistan'da ziyaret ettigimiz universitenin adi da
"Mahdum Kuli Adındagi Turkmen Dovlet Universitesi" idi.
Bizde bu tur adlar "Sutcu Imam Universitesi", "Suleyman Demirel Universitesi" olarak
kullaniliyor.
Sutcu Imam'in universitesi ile Sutcu Imam'in adinin verildigi universite
ayni tamlama kalibinda ifade ediliyor.
Zamanla isim tamlamalarinda tamlanan kelimenin aldigi ekin dustugu
ve tam bir kaliplasmanin yasandigi sekiller de kullanilir oldu: Topkapusi yerine
Topkapi; Pasabahcesi yerine de Pasabahce gibi.
Kisacasi konunun tarihi metinlerden baslayarak cok yonlu olarak
arastirilmasi gerekiyor.
Tamlamalardaki bu degisik sekilleri "yabanci dillerin etkisi, yabancilasma,
bozulma, dilde kirlenme ..." diye adlandirmak isin kolayina kacmaktan
baska bir sey degildir.
Bugunku orneklere bakarak "Bunlar dil bilgisi kurallarina uymuyor!" demek kolayciliktir.
"Turuk bodun" tamlamasindan baslayarak bu tamlamalarin arastirilmasi gerekir.
Gelelim "Arzu Eczanesi", "Arzu Eczane", "Eczane Arzu" seklindeki yapilara...
Olcumuz bugunku Turkiye Turkcesi olduguna gore elbette dogrusu "Arzu Eczanesi".
Bu tamlamanin derin yapisi da "Arzu'nun eczanesi" degil, "Arzu adindaki eczane"dir.
Diger yapilarin da (ozellikle ucuncusunun) Turkcede giderek yayginlastigini belirtmek gerekiyor.
Neden "Eczane Arzu" gibi sekiller hizla yayginlasabiliyor ?
Dilin bunyesine uymadigi halde bu tamlama sekli neden bu kadar
cok taraftar buluyor ? Cunku biz gecmiste de Hint-Avrupa dil ailesindeki
bir baska dilden aldigimiz bu tur tamlamalari kullandik, hala da kullaniyoruz.
Soyler misiniz Allah askina tamlayan ve tamlananin yeri acisindan
"harcirah" (<harc-i rah) ile "Eczane Arzu" arasinda ne fark var ?
Gecmiste Farsca kurallara gore tamlama yapanlarin torunlari bugun de
Bati dillerinin kurallarina gore tamlama kullaniyor.
Bu yapinin Turkcenin kurallarina uygun olmadigini, dil bilgisi ogretmeni
kadar sokaktaki vatandas da biliyor. Onemli olan Turkcenin soz dizimi
kurallarina uymayan bu sekillerin yayginlasmasinin ardindaki dil psikolojisini,
tarihi boyutuyla arastirmak ve cozum yollarini ona gore bulmak.
Bunun disinda soylenen her sey durum tespiti yapmaktan oteye gidemiyor.
Simdilik bu kadar!
Saglicakla kaliniz.
Sukru Haluk Akalin
---
From: Huseyin
Dalli <huseyin_dalli@hotmail.com>
Date:
Sun Dec 10, 2000 12:11pm
Subject: Ataturk'ten bir ani
Takisiz tamlama uzerine Ataturk'ten bir ani
Bu aniyi bize Agop Dilacar 1974 yilinda Turk Dili Dergisi'nin
278. sayisinda anlatti. Bugunlerde Turkoloji grubunda tartişilmakta olan
takisiz tamlamalar o yillarda da tartişilmiş. Yıllar önce okudugum
bu yaziyi yeniden animsadim. Grup uyelerine de kisaca
özetlemek istiyorum:
Agop Dilacar 1917-1918 yıllarinda Ataturk'un emrinde subaylik yapmiş,
savasa girmis cikmis bir genctir. TDK kurulduktan sonra Agop Dilacar
bu kurumda gorev alir.
1937 yilinin 27 Aralik aksami Agop Dilacar Cankaya'ya yemege çağrilir.
Yemege cagrilanlar arasinda Falih Rifki Atay, Mufit Ozdes, Vedit Uzgoren
de vardir. Bu dilciler nicin çagrildiklarini ancak orada ogrenirler.
Olay su imis: Denizcilikle ilgili banka işlemlerini duzenlemek uzere bir
banka kurulacakmiş. Ataturk yeni banka adinin Denizbank olmasini istemis.
Bu yeni de degildir. Nitekim daha once, 1935 yilinda kurulan iki bankanin
adi da ayni kaliptadir: Sumerbank, Etibank.
Denizbank'la ilgili yasa tasarisi mecliste okunurken Prof. Sadri Maksudi
bu sözün Turk Dilbilgisi kurallarina aykiri oldugunu, Deniz Bankasi denmesi
gerektigini savunmus.
Ataturk Denizbank adinda kararlidir. Aksam sofrasinda bu konuyla ilgili
yukarida adi gecen dilcilerin goruslerini dinleyecektir. Sofradaki dilciler
o zamanki deyimiyle "izafet alameti olmayan terkibi izafiler"i saymaya
siniflamaya koyulurlar. Sayisiz ornekler ortaya dokulur: Bakirkoy,
Dagkale, Elmadag, Arpacay, Vezirkopru, Kecioren, Bahcekapi,
Fenerbahce, Cankaya ...
Bilesik sozcuk yapimindaki bu yontem o zamanin kurulus adlarinda da
kendini gostermistir: Adalet Han, Tunel Han, Yildiz Han, Park Otel,
Toprak Ofis, Komuris. Orduda da bu kaliba uygun sozcuklerin kullanildigi
gorulmus: erbas (er basi), albay (alay bayi), tumgeneral (tumen generali) gibi.
Sofrada bu tartismalar yapilirken Ataturk nobetci yaver Nasit Mengu'yu
cagırarak ona su buyrugu verir: "Radyoya telefon edin, bu gece
saat 10,30'da kapanmayacak. Uzman dilciler Denizbank konusunda
art arda konferans verecekler." Sofradaki dilciler de radyodan
konusma yapacaklarini boylece ogrenmis olurlar. Birkac dakika sonra
Tuna caddesindeki kucuk Radyoevi muzigi kesip bu bildiriyi yayınlar.
İlk radyo konusmacisi olarak secilen Vedit Uzgoren radyoevinin
yolunu tutar. O daha konusmasini bitirmeden Ataturk radyoevine
Agop Dilacar'i yollar. Cankaya - Radyoevi arasinda konusmacilarin
arabalari birbirini karsilar. Agop Dilacar radyoevine vardiginda
anons yapilmiş, mikrofon da aciktir. Gucu yettigince
Denizbank savunmasini yapar. Geri dondugunde Ataturk onu
memnunlukla karsilar. Mufit Ozdes artık yerinde degildir. O radyodaki
ucuncu konusmacidir. Ondan sondra da sira Falih Rifki Atay'a gelir.
O sozlerini soyle ozetler: "Turkce zengin ve genis bir dildir.
Bu kadar genis bir dil Osmanli gramerinin dar kaliplarina sigamaz."
Radyo konusmalari sona erer ancak Ataturk'un sofrasinda tartisma
surer gider. "İzafet alameti" konusu Kok Trkce'ye dek uzanir. Kul
Tegin anitindan ornekler blunur: Turk budun, Tuput kagan
(Tibet kagani), Fars han ...
Dilciler Cankaya'dan tanyeri agarirken ayrilirlar. 28
Aralik gunu
Ulus gazetesi "Denizbank ozturkcedir" adi
altinda uzun bir
yazi dizisine yer verir, yapilan radyo konusmalarini da ozet
olarak yayinlar.
1937 yilinda yapilan bu ilginc aniyi grup uyelerine anlatmayi gorev bildim.
Bu vesileyle saygilarimi sunuyorum.
Huseyin Dalli
---
From: Johan
Vandewalle <j.vandewalle@rug.ac.be>
Date:
Sun Dec 10, 2000 1:16pm
Subject: Re: [Turkoloji -
Turkology] Isim tamlamalari
Degerli arkadaslar,
Ilkonce "Gul sokak"la ilgili sordugum
soruya gonderdiginiz cevaplar icin tesekkurlerimi sunmak istiyorum. Turkoloji
grubunun, benim gibi, calistigi yerin bir kac yuz kilometre etrafinda, sanki
Sibirya'da yasiyormuscasina, turkolojiyi ve Turkcenin sorunlarini konusabilecek
bir meslektas bulamayanlar icin cok degerli bir iletisim araci oldugunu da
tekrarlayayim. Boyle bir arac uyelere kendi dusuncelerini netlestirmekte cok
yardimci olabilir. Konuyla ilgili gelen iletileri okuduktan sonra "Gul
sokak" sorununu daha ayrintili olarak dusunme firsati buldum. Asagida bu
konuda vardigim sonuclari aktarmaya calisacagim.
Sayin Sukru Haluk Akalin'in yazdigi gibi takisiz isim
tamlamalarini derinyapilari farkli olan tiplere ayirmak gerekir. Kanimca
boylece "Gul sokak" probleminin cozumune yaklasabiliriz. Bir de
Turkcedeki isim tamlamalarini Ingilizce, Hollandaca, Almanca gibi Cermen
dillerindeki karsiliklariyla karsilastirmak cok yararli olur. Ornegin, anadili
Hollandaca olan Belcikali ogrencilerime "belirtisiz isim tamlamasi"ni
ogretirken ilkonce bu yapinin Cermen dillerindeki isim tamlamalarina olan
benzerligine dikkatlerini cekerim.
Turkce: sehir + park >
sehir parki;
Ingilizce: town + park > town park;
Almanca: Stadt + Park > Stadtpark;
Hollandaca: stad + park > stadspark
Sonra Turkcede iki adin ard arda koyulmasinin yeterli
olmadigini, ikinci ogeye mutlaka bir -(s)I ekinin getirilmesi
gerektigini anlatiyorum. Bu -(s)I ekinden soz ederken "iyelik eki"
terimini kullanmamaya dikkat ediyorum. Bu yapilardaki -(s)I eki zaten sadece
artsurem (dilin tarihi) acisindan ucuncu kisi iyelik ekinden kaynaklanmaktadir.
Onun icin sozgelimi "calisma oda-si" yapisindaki -si ekine Hollandaca
olarak "samenstellingssuffix", yani "iki ad veya ad obeginden
olusan bir tamlama yapamaya yarayan ek" (Turkcesi "birleştirme
eki", "tamlama eki" olabilirdi) demeyi tercih ediyorum. Bunlari
kavradiktan sonra ogrencilerim su asagida gosterilen iki yapida kullanilan
-(s)I eklerini birbirinden ayirdetmekte hic zorluk cekmiyorlar:
Bu oda bir calisma
oda-si. (-si eki burada "samenstellingssuffix" olarak
kullaniliyor);
Bu oda Ali'nin calisma oda-si. (-si eki
burada "iyelik eki" olarak kullaniliyor)
Kural: "belirtisiz isim tamlamasi"na bir
iyelik eki geldigi zaman "samenstellingssuffix" duser:
calisma oda-si > (benim)
calisma oda-m, (senin) calisma oda-n, (onun) calisma oda-si
Hollandacadaki isim tamlamasiyla Turkcedeki isim tamlamasinin arasindaki
paralellik daha da ileri gidiyor. Hollandacada da, tipki Turkcedeki gibi, bircok
durumda iki ismin ard arda koyulmasi yetmemektedir:
sehir + park > *sehir park, sehir park-I;
stad + park > *stadpark, stad-S-park
Hollandaca iki oge arasina syk syk
"tussenletter" ("ara harf") dedigimiz bir ses gelmektedir
(-s-, -n-, -e-, -en-, -er). Bu harfin secimi hakkinda kesin kurallar yoktur:
*stadpark, stadSpark (belediye parki) ama: stadhuis, *stadShuis (belediye
sarayi). Ogrenciler anadillerindeki bu problemi cok iyi bildikleri icin
Turkcedeki -(s)I 'nin islevini "ara harf"inkine benzeterek -(s)I
ekinin gerekliligini de kolaylikla kabul edebiliyorlar.
Asil konuya gecmeden once yukaridaki paragraflarda
vurgulamak istedigim sey sudur: Turkcedeki isim tamlamasi yapisiyla Cermen
dillerindeki isim tamlamasi arasinda goze carpan bir paralellik bulunmaktadir.
Bunun sonucu olarak, sozgelimi anadili Hollandaca olan ogrenciler Turkcedeki
isim tamlamasini ogrenmekte hic zorlanmiyorlar. Anadili Fransizca olan
ogrenciler icin durum cok farkli olabilir.
Ancak...
Turkcede yaygin olarak kullanilan bir "isim tamlamasi" tipinde Cermen
dilleriyle olan paralellik biter. Ogelerinin sirasi her iki dil grubunda farkli
oldugundan Hollandaca anadilli ogrencilerimizin bu konuda hataya dustukleri
gozlemlenir. Sozunu etmek istedigim isim tamlamasi tipinde ikinci oge birinci
ogenin kategorisini gostermektedir:
the character "u" = "u" harfi;
the suffix "-siz" = "-siz" eki;
the word "ilginc" = "ilginc" kelimesi;
the river "Rhine" = Ren nehri;
the verb "gitmek" = "gitmek" fiili;
the question "how is your brother?" = "abiniz nasil" sorusu;
the year 1960 = 1960 senesi
Ingilizcedeki yapiya aynen Hollandaca ve Almancada da
rastlanmaktadir. Turkcedeki yapinin ozellikleri sunlardir:
1. Ikinci oge birinci ogenin kategorisini gosterdigi icin "A B-(s)I"
yapisinin ogelerinin arasindaki iliskiyi "A bir B'dir" yada "A'yi
B olarak ele aliyorum" olarak ifade edebiliriz:
"gitmek" fiilii: "gitmek" bir fiildir;
"u" harfi: "u" bir harftir, "u"yu harf olarak ele aliyorum;
"u" sesi: "u" bir sestir, "u"yu ses olarak ele aliyorum;
"u" eki: "u" bir ektir, "u"yu ek olarak ele aliyorum;
Belcika Konya vilayeti kadar buyuktur.: Konya'yi vilayet olarak ele
aliyorum;
Mevlana'nin türbesi Konya sehrinde bulunuyor.: Konya'yi sehir olarak ele
aliyorum;
ama:
yatak odasi: *yatak bir odadir
2. Ikinci ogeyi yapinin temel anlamini degistirmeden
silebiliriz:
Mahkum kelimesindeki u harfinin uzerine sapka isareti
konulur = Mahkum'daki u'nun uzerine sapka konulur;
ama:
Sehir parkinda bir oyun bahcesi var. *= Sehirde bir
oyun var.
"Istanbul sehri", "Turkiye
cumhuriyeti" yapilari gorunuste ne kadar "Gul sokagi",
"Istiklal caddesi" yapilarina benzerse benzesin ancak birincileri bu
kategori gosteren isim tamlamasinin ornekleri sayilabilir. Bunu kolaylikla
ispat edebiliriz:
1.
Istanbul sehri: Istanbul bir sehirdir;
Turkiye cumhuriyeti: Turkiye bir cumhuriyettir;
Gul sokagi: *Gul bir sokaktir;
Istiklal caddesi: *Istiklal bir caddedir
2.
Istanbul sehrinde oturuyorum = Istanbul'da oturuyorum;
Turkiye Cumhuriyeti'nin bayragi = Turkiye'nin bayragi;
Gul sokaginda oturuyorum *= Gulde oturuyorum
Istiklal caddesine gidelim *= Istiklale gidelim
Simdi de "Gul sokak"imiza donelim. Yine
Turkce ogretimi pratigimden hareket edecegim. Birinci kursun ilk derslerinde
ogrencilerime adreslerini Turkce olarak anlatmayi ogretiyorum. O zaman Turkler
tarafindan kolay anlasilsin diye oturduklari sokagin Hollandaca veya Fransizca
adindan sonra Turkce "sokaginda", oturduklari sehrin adindan sonra
ise Turkce "sehrinde" kelimelerini kullanarak bunlarin kategorilerini
gostermelerini ogutlerim (asagidaki 2a ve 2b ornekleri). Yoksa sokak adi
Turkler tarafindan sehir olarak sehir adi sokak olarak anlasilabilir.
Ogrencinin sozgelimi "Parijsstraat" (Parijs = Paris, straat = sokak)
adli bir sokakta oturdugunu varsayalim. Fransizca karsiligi olan "Rue de
Paris"yi de ekleyeyim. "sokagi" yerine "sokak" da
kullanilabildigini kabul edersek ogrencimiz bir Turk'un ona yonelttigi
"Nerede oturuyorsun?" sorusuna asagidaki 5 yapiyla cevap verebilir.
(1a) Parijsstraat'ta oturuyorum
(1b) Rue de Paris'de oturuyorum
(2a) Parijsstraat sokaginda oturuyorum.
(2b) Rue de Paris sokaginda oturuyorum.
(3a) Parijsstraat sokakta oturuyorum.
(3b) Rue de Paris sokakta oturuyorum.
(4a) Parijs sokakta oturuyorum
(4b) Paris sokakta oturuyorum
(5a) Parijs sokaginda oturuyorum
(5b) Paris sokaginda oturuyorum
Bu konuda son soz hakki tabii ana dili konusurlarina
aittir ama kendi "dil duygu"ma gore bu cumlelerden sadece (3)
numaralilari acik olarak kabul edilEMEmektedir. Digerleri uzerine gorusler
degisebilir. Neden acaba? Onceki gunlerde bu konuyu cok dusundum ve soyle bir
sonuca vardim:
- Son oge olarak "sokak" kullanildigi zaman
bu "sokak" kelimesi sozu edilen sokagin resmi adinin bir parcasi
olarak algilanir (buna "yeni sokak adlandirma sistemi" diyebiliriz).
- Son oge olarak "sokagi" kullanildigi
zaman bu "sokagi" kelimesi ya sozu edilen sokagin resmi adinin bir
parcasi olur (simdi birakilmakta olan "eski sokak adlandirma
sistemi") ya da ondan once gelen ad obeginin kategorisini gosterir.
Buna gore gunumuz Turkcesinde asagidaki sisteme dogru
bir gelisme gozlemlenmektedir.
"X sokak" ile kastedilen sokagin resmi adi
"X sokak"tir;
"X sokagi" ile kastedilen sokagin resmi adi
"X"tir
Bunun mantiksal bir sonucu olarak ileride su
asagidaki yapinin anadili konusurlari tarafindan yadirganmayacagini
beklenebiliriz:
Hangi sokakta oturuyorsun? > "Gul sokak"
sokaginda oturuyorum
Zaten asagidaki ornekleri yadirgayanlar kaldi mi?:
Hangi koyde oturuyorsun? ->
"Pehlivankoy" koyunde oturuyorum;
Hangi sehirde oturuyorsun? -> "Gulsehir"
sehrinde oturuyorum
Bu yaklasim diger orneklere, mesela otel adlarina da
uygulanabilir:
Marin Otel: otelin resmi adi "Marin Otel"dir ("yeni otel adlandirma
sistemi");
Marin Oteli: otelin resmi adi ya "Marin Oteli"dir (eski otel adlandirma
sistemi), ya da "Marin"dir;
Hangi otelde kaliyorsun? -> "Marin Otel" otelinde kaliyorum.
Demek vardigimiz sonuc sudur: yukarida sozunu
ettigimiz durumlarda takili isim tamlamasindan takisiz isim tamlamasina gecis
bu yapilarin "ozel ad", "resmi ad" olarak algilanmasinin
bir gostergesi olabilir.
Turkcede isim tamlamasi gercekten sayin Sukru Haluk
Akalin'in belirttigi gibi son derece genis ve ilginc bir konudur. Bunu
ogrencilerime asagidaki ornekle hissettiriyorum:
"sekiz yil zammi": ilkogretim SEKIZ YILa
cikariliyor, bunu gerceklestirmek icin paraya ihtiyac var, bu para ozel bir ZAM
yapilarak toplaniyor. Turkiye'nin siyasetini izlemeyen bir kisinin, Turkce
bilgisi ne kadar genis olursa olsun, boyle bir isim tamlamasindan kastedilen
anlami cikarmasi sansi sifir kadardir.
Selam ve saygilarimla,
Johan Vandewalle
--------
NOT:
Yukarıdaki yazılara cevap vermek, katkıda bulunmak istiyorsanız görüşlerinizi turkoloji@egroups.com adresine
yazabilirsiniz.
Türkoloji Grubuna üye değilseniz yazınızı
göndermeden önce turkoloji-subscribe@egroups.com
adresine boş bir ileti göndererek ücretsiz abone olmanız gerekmektedir.