ŞOR TÜRKÇESİNİN SÖZ VARLIĞI

VE

ŞOR  SÖZLÜĞÜ

 

                                                                             Prof.Dr. Şükrü Halûk Akalın

Sibirya'nın güneybatısındaki Kemerovo'da; bu yönetim birimine bağlı Mıski, Taştagol, Novokuznetsk gibi yerleşim merkezlerinde ve Tom, Mras, Kondom ırmak­la­rı kıyılarında yaşayan Şorların nüfusu 12.585'tir. Eski Sovyetler Birliği'nde 1989 yılın­da yapılmış olan bu son nüfus sayımına göre Kemerovo yönetim birimi dışında­ki­lerle birlikte Şorların toplam nüfusu 16.652'dir.

Başlangıçta Hakasçanın bir ağzı iken bu yüzyılın başlarında yazı dili olma özel­­liğini kazanan Şor Türkçesinin söz varlığına ilişkin ilk verileri Lazar Z. Budagov' un, Vasiliy İvanoviç Verbitskiy'in ve Wilhelm Radloff'un sözlüklerinde buluruz.

Lazar Z. Budagov, Sravnitel'niy Slovar Turesko-Tatarskih Nareçiy [St. Peters­burg, I.c. 1869; II.c.1871] adlı sözlüğüne tarihî Türk lehçelerinin yanı sıra yaşayan Türk lehçelerinden de kelimeler almıştır. Budagov'un bu eserinde Sibirya'da yaşayan Türk topluluklarının söz varlığından alınmış kelimeler de bulunmaktadır.  Budagov'un, sözlüğü hazırlarken Radloff'un Proben'inin I. ve II. ciltlerinden de yarar­lan­dığı bilinmektedir.

Altay misyonunda çalışan V.İ.Verbitskiy, otuz yıllık çalışmasının ürünü Slovar' Altayskogo i Aladagskogo Nareçiy Tyurkskogo Yazıka (Türk Dilinin Altay ve Aladağ Diyalektleri Sözlüğü) [Kazan, 1884] adlı eserinde Altay bölgesinde yaşayan Türk top­lu­luk­larının söz varlığından derlenmiş kelimelere yer vermiştir. Sözlükte Aladağ ola­rak adlandırılan diyalekt içerisinde Şor söz varlı­ğı­na ait kelimeler de bulunmak­ta­dır. Yıllar sonra, M.A.Abdrahmanov ve E.F.Çispiya­kov, Verbitskiy sözlüğünde yer alan Şorca kelimeleri topluca yayımlamışlardır (Şorskaya Leksika v «Slovare Altayskogo i Aladagskogo Nareçiy Tyurkskogo Yazıka» V. Verbitskogo, Gosudarstvennıy Pedagogi­çeskiy İnstitut, Kemerovo, 1968, S. 14, ss.150-167).

Wilhelm Radloff, tarihî ve çağdaş Türk lehçelerinin söz varlığını içine alan tanınmış sözlüğü Versuch eines Wörterbuches der Türk-Dialecte [1899-1911]'de Şor Türkçe­sin­den kelimelere de yer vermiştir. Başlangıçta, bu sözlüğü Proben'deki metinlerde geçen kelimelerin açıklaması olabilecek şekilde hazırlamayı düşünen Radloff, daha sonra yazılı kaynaklardan ve tarihî yazı dillerinden bazılarından aldığı kelimelerle sözlüğü genişletmiştir. Radloff sözlüğünde yer alan Şorca kelimelerin neredeyse tamamı Proben’deki Şorlara ait metinlerde geçmektedir.  Anlamının yanı sıra, pek çok kelime Proben’de içinde geçtiği cümle ile birlikte verilmiştir.

Bu yüzyılın başlarında Tom ve Mras ırmakları kıyılarında oturan Şorların ağzı­na dayalı olarak bir yazı dilinin kurulduğunu görürüz. Başlangıçta, Altay Ruhanî Dinî Misyonu’ndaki Rus misyonerlerinin Şor diline uyarladıkları Kiril alfabesini kul­la­nan Şorlar, 1927’de bazı değişikliklerle yeni bir Kiril kökenli alfabe kullanmağa başlamışlarsa da 1930’da Lâtin alfabesine geçmişlerdir. 1938’de Şorlar son defa yeniden Kiril kökenli alfabeyi kabul etmişlerdir. Şor yazı dilinin varlığını sürdürdüğü bu yıllarda Şorca pek çok eser yayımlanmıştır. Bazı Rus klâsikleri Şorcaya çevrilmiş, Şor şair ve yazarlarının şiirleri, hikâyeleri, halk ağzından derlenmiş destan ve masal­ları yayımlanmıştır. Nadejda N. Dırenkova’nın Şorların dili ve folkloru üzerin­deki çalışmalarının sonucunda 1940’ta Şor Folkloru, 1941’de ise Şor Grameri ya­yım­lanır. Yine bu dönemde Şor çocukları için  küçük bir Rusça-Şorca sözlüğün ya­yım­­landığını görüyoruz (M.G.Starvuli, S.S.Filippov, V.M.Çispiyakov, S.V.Yanoviç; Russko-Şorskiy Slovar’ Şorlardı Paçançı Şkollarınga, Novosibirsk, 1940).

1939’da Dağlık Şoriya’nın özerkliğinin kaldırılmasından ve Rusçanın yaygınlık kazanmasından sonra Şor Türkçesinin kullanım alanı gittikçe daralmış, 1944’ten sonra da Şor yazı dili tamamen ortadan kalkmıştır.  Bu durum 1991’e kadar sür­müş­tür. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Şorlar ana dillerini yeniden canlandır­mak ve yazı dili haline getirmek için çalışmalara başlamışlardır. İlkokullar için alfabe kitapları yayımlanmış, birkaç şiir kitabı çıkmıştır.

Sözlükçülük açısından önemli bir gelişme ise 1993’te Nadejda N.Kurpeşko Tannagaşeva ile Ya. Fedor Aponkin’in Şorca-Rusça ve Rusça-Şorca sözlüğü yayım­la­­­ma­­larıdır (N.N. Kurpeşko-Tannagaşeva, Ya.F. Aponkin, Şorsko-Russkiy i Russko-Şorskiy Slovar’ Şor-Kazak Pazok Kazak-Şor Ürge­dig Söstük, Kemerovo, 1993, 149 s.). Sözlük Şorlar ve dilleri ile ilgili genel bilgilerin yer aldığı bir giriş bölümü (ss.3-9) ile başlamaktadır. Sözlüğün kullanılışı ile ilgili açıklamalardan ve kısaltmalardan sonra (ss.10-12) Şorca-Rusça (ss.13-74) ve Rusça-Şorca (75-147) sözlük bölümleri gelmektedir. Sözlükte yaklaşık dört bin kelime bulunmaktadır. Bu sözlüğün malze­me­sini esas alarak hazırladı­ğı­mız Şor Sözlüğü ise 1995’te Adana’da yayımlanmıştır (Nadejda N.Kurpeşko Tanna­ga­şeva, Şükrü Halûk Akalın; Şor Sözlüğü, Türkoloji Araş­tır­maları yayını, Adana 1995, VIII+141 s.). Sözlükte 3917 madde başı vardır. Söz­lüğün bu yayı­mı­na Tannagaşeva ile Aponkin’in sözlüğünde olmayan bazı keli­me­­ler­le, Şor Türkçesinin yapım ve çekim ekleri eklen­miştir. Kelimelerin karşılığının veril­me­si­nin yanı sıra anla­mın daha açık bir şekilde ortaya konulması için Şor atasözleri, deyimleri ve Şorca çeşitli örnek cümleler de açıklamalara alınmıştır. Rusça kelimelerden sadece ses değişikliğine uğramış olanlar sözlüğe alınmıştır.Sözlü­ğün sonunda (ss.127-141) Şor ağızlarının kısa bir grameri de yer almaktadır.

Bu sözlüklerde Şor Türkçesinin söz varlığının bütünüyle ortaya konulduğunu söy­lemek mümkün değildir. Şor Türkçesinin söz varlığını ortaya koymak amacıyla Çu­ku­rova Üniversitesi’nde bir araştırma projesi yürütülmüştür. Bu araştırma proje­sin­de yapılan çalışmayla Şor Türkçesiyle yazılmış metinlerin büyük bir bölümü bilgi­sa­yara yüklenmiş­tir. Bilgisa­yar­daki bir dizin programıyla bu metinlerde geçen ke­li­melerin dizini çıkarıl­mış­tır. Elde edilen verilerle Şor Türkçesinin söz varlığı ortaya konulmağa çalışılmıştır.  Bu çalışmaların sonucunda Şor Sözlüğü’ndeki madde başı kelimelerin sayısı elde edilen verilerle on bine ulaşmıştır. Şor Sözlüğü’nün yakında yapılacak yeni bas­kı­sı, genişletilmiş bir ikinci baskı olacaktır. Çalışmanın bir başka yönü ise, Şor Türkçesinin söz varlığına ilişkin çeşitli özellikleri belirleyebilmektir. Söz varlığını oluşturan katmanlar, kelimelerin kökenleri, terimler, deyimler, kalıp sözler, konuşma kalıpları, bu araştırmayla ortaya konulmaktadır.

Şor Türkçesinin söz varlığı, birkaç katmandan meydana gelir. Bu kat­man­lar içe­ri­sinde, Moğolca­dan geçmiş kelimeler ile Samoyed ve Ket dillerinden alınmış kelimeler ve bazı ekler yer alır. Çince, Arapça ve Farsça kökenli birkaç kelime de diğer lehçeler veya diller aracılığıyla Şor Türkçesine geçmiştir. Sibirya'nın Ruslar tarafın­dan işgalinden başlayarak günü­mü­ze kadar olan dönem içerisinde Rusçadan alınan kelimelerin miktarı da azımsana­ma­yacak ölçüdedir. Ancak, Şor söz varlığı incelen­di­ğin­de pek çok kelimenin Türkçe kökenli olduğu görülür. Bu durum, Şor Türkçesinin söz varlığındaki ana katmanın Türk dili olduğunu açıkça ortaya koymak­tadır.

Şor Türkçesindeki fiillerin neredeyse tamamı Türkçe kökenlidir: ās- «Yolunu kaybetmek» < ET a:z- «yolunu kaybetmek, kaybolmak»; ada- «ad vermek» < ET ata:- ~ ada:- «ad vermek»; agrı- «ağrımak» < ET agrı:- ~ agru:- «ağrımak»; ıs- «göndermek» < ET ı:d- «göndermek»; iş- «içmek» < ET iç- «içmek»; kes- «giymek» < ET ke:d- «giymek»; köy- «yanmak» < ET küñ- «yanmak»; nāl- «yanılmak» < ET yahıl- «yanılmak»; nan- «dönmek» < ET yan- «dönmek, geri dönmek»; neg- «yenmek» < ET yeh- «yenmek».

Şor Türkçesindeki sayı adları Eski Türkçeye dayanmaktadır: pir < ET bir; üş < ET üç;  tört < ET tört; altı < ET altı; çetti < ET yiti ~ yti; segis < ET sekiz; togus < ET tokuz; on < ET on;  çegirbe < ET yigrmi ~  ygrmi; odus < ET otuz; kırık < ET kırk; elig  < ET elig ~ ilig ~ älig; sekizon < ET sekiz on «seksen»;  toguzon < ET tokuz on «dok­san»; çüs < ET yüz; muh < ET bih ~ h ~ mih.  Ağızların söz varlığı içe­ri­sinde bazı sayı adlarında farklılıklar görülmektedir: çegirbe yerine iygon < iygi on; odus yerine üjon < üş on; kırık yerine törton < tört on; elig yerine pejon < peş on.

Şor Türkçesinin organ adları da tarihî ve çağdaş Türk lehçeleriyle ortaklık gösterir: paş < ET baş; kol «el» < ET kol «kol»;  azak < ET adak «ayak»; kulak < ET kulgak ~ kulak; purnu < ET burun; kögüs < ET kögüs ~ kögüz; çürek < ET yürek; til < ET til; tiş < ET tiş; pār «karaciğer» < ET bagır ~ bagar «karaciğer; bağır»; pel < ET bé:l «bel».

Şor Türkçesindeki akrabalık adlarının köklerini Türk yazı dili tarihinin en eski dönemi Eski Türkçede buluruz: aba «baba; ata» < ET  apa ~ aba ~ ebe ~ epe «baba; ata; büyük baba; büyük anne; vb.»; içe «anne» < ET eçe: «kız kardeş; küçük teyze»; aba-içe «anne baba, ebeveyn»; karındaş «akraba» < ET karındaş «kardeş»; peçe «hala; büyük kız kardeş, abla» (<*apa eçe); çēni «yeğen» < ET yegen «kız kardeşin oğlu, ? kız çocuğundan olan torun»; aça «ağabey; amca» < ET eçi «amca; ağabey».  

Şor Türkçesinin söz varlığı içerisinde yer alan sınırlı sayıdaki birkaç keli­me­de Ana Türkçedeki birincil ünlü uzunluğunun korunduğu görülür: āk «ak; yumurta ve göz akı için kullanılır» < ET a:k «ak»; ās- «yolunu kaybetmek» < ET a:z-; ā (+ı iye­­lik eki ile birlikte <ās+ı) «azınlık» < ET a:z «az». Ancak, ünsüz erimesi sonucun­da ortaya çıkan ikincil ünlü uzunlukları Şor Türk­çe­sinde çok sık görülür: āl  «köy», enē (<ene+ge) «anneye», kīr- (<ET kıkır-) «okumak», ōl «oğul», pün (<po kün) «bugün», pül (<po çıl) «bu yıl», kelbēn  (<kelbe-gen) «gelmeyen». Bu ünlü uzun­lukları, bazan anlam ayırıcıdır: al- «almak» / āl «köy»; kır- «kırmak» / kīr-   «oku­­­mak»;  ol «o» / ōl  «oğul»

Moğolca, Çince, Arapça, Farsça kökenli kelimeler kulakla alıntı (emprunt auditif) olduğu için bu kelimelerde birtakım ses değişiklikleri görülebilir. nançı «dost, arkadaş» < Mo. namçi; kayran «sevgili» < Mo. xayra, Manç. xayran; magat «çok, pek, gayet» < Mo. magat «doğru, gerçek»; piçik «mektup; alfabe kitabı» < Mo. biçik = Uyg. bitig; abakkay ~ abakay «karı, eş» < Mo. abakay; anmar << Far. anbâr;  oraza «oruç» << Far. rûze; divan «sedir» << Far. dîvân;  kat «kâğıt» << Far. kâgez; Kuday «Tanrı» << Far. hudâ; kalık «halk» << Ar. halk; izep «cep» << Ar. ceyb; agıl «akıl» < Ar. ‘akl; şın «gerçek, doğru» << Çin. chên; çon «toplum, topluluk, halk» << Çin. cûn «köy». Yazı dili öncesi dönem­de de birkaç Rusça kelime ses deği­şik­liğine uğrayarak geçmiş­tir.  ustol ~ ostol «masa» < stol; kiliş «anahtar» < kluç. 

Yazı dili döneminde Şor diline Rusçadan pek çok kelime geçmiştir. Yazı yoluy­la yapı­lan bu göz alıntılarında (emprunt visuel) küçük ses değişiklikleri dışında önemli değişiklikler görülmez. Aynı yazıyı kullanan ve neredeyse ikinci ana dil durumuna gelmiş olan Rusçadan yapı­lan bu ödünçlemeler, Rusçadaki özgün şekilleriyle kullanılmıştır. Dırenkova’nın Şor Folk­lo­ru adlı kitabında halk ağzından derlenen metinlerde Rusça alın­tı­ların oranı düşüktür. Ancak, Rus klâsiklerden yapılan çevirilerde Rusça alın­tıların fazla olduğu görü­lür. 1991’den sonra yayımlanmağa başlanan Şorca  kitap­larda Rusça keli­me­le­rin çok daha arttığı görülmektedir.

Bu kelimelerin pek azında ses değişikliği görülür: parata «avlu kapısı» < Rus. vorota; marköp «havuç» < Rus. morkov’; krabat «yatak» < Rus. krovat’; otvet «cevap» < Rus. otvet; staken «bardak» < Rus. stakan; pilka «çatal» < Rus. vilka; pedre «kova» < Rus. vedro; sapök «çizme» < Rus. sapog.

Rusça kelimelerin büyük bir bölümü ise herhangi bir değişikliğe uğramadan Şor diline geçmiştir: polka «raf», tarelka «tabak», paraşok «toz», kalhoz «kollektif çiftlik», yablok «elma», slujit «hizmet», kresla «koltuk», saçineniye «eser», lekarstva «ilaç», bukva «harf», znak «işaret»…

Ağaç işçiliği, demircilik, madencilik, avcılık, balık­çı­lık, bitki ve hayvan adları, deyim­ler, ata sözleri yönünden zengin bir söz varlığına sahip olan Şor Türkçesinin söz var­lı­ğının ortaya konulmasında karşılaşılan sorunların başında konuşucu sayısının giderek azalması, yazı dilinin kırk yıllık bir kesintiye uğraması gelmektedir.  Özellik­le genç kuşa­ğın ana dilini bilmemesi ve Rusçanın yaygınlık kazanması, Şor Türkçesini konuşan­la­rın sayı­sının daha da azalacağını göstermektedir. Bu durum, vakit geçirilme­den Şor Türk­çe­si­nin söz varlığının ortaya konulmasını gerektirmektedir.