ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini  Yazarlar Dizini Kaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi | Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

Ortak Türk -Nahcivan Halk Kültürü’nün Geleceğe Taşınması

Prof. Dr. Erman ARTUN

Bu yıl Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin Sovyetler Birliğinin 1991 de dağılmasının
ardından bağımsızlıklarının 15. yılını kutluyorlar. Türk dünyasının en büyük dileği barış,
birlik ve beraberliktir. Bugün dünyada 250 milyonu aşkın Türk vardır. Bunlar Dünya
coğrafyasında geniş bir yer tutmaktadır.

Türk halk kültürü, geniş coğrafyada geleneksel yaşamı sürdüren Türk toplulukların
yüzyıllar boyunca kendi dil, kültür ve beğenileriyle oluşturup yaşattıkları kültürün ortak
adıdır. Türk halk kültürü; Türklerin göçüp yerleştikleri devlet kurup egemen oldukları bütün
ülkeleri kapsar. Bu kültür halkın duygu, düşünce ve beğenisiyle süzülerek günümüze gelmiş,
toplum, insan ve doğa gerçeğiyle şekillenmiştir.

Türk halk kültürü çok zengin bir yapıya sahiptir. Bu zenginlik köklerini tarihin
derinliklerinden almaktadır. Türkler, Sibirya’dan Balkanlara, Yemenden Hindistan’a, Çin’e
kadar çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bu coğrafyalarda devletler kurmuş, bir çok uygarlığa
etki etmiş, çeşitli uygarlıklardan aldığı kültür ögelerini de Türk kültürüyle yoğurmuştur. Bu
hareketlilik Türk kültürünü sürekli ve dinamik kılmıştır. İki binli yıllara girdiğimiz bu yıllarda
bu dinamikler dünyada hareketlenmiş, çınar ağacı hem köklerinden hem dallarından filizler
vermeğe başlamıştır (Fığlalı, 1996:1-5). Halk kültürü ürünleri halkın kültür yapısını belirleyen
yaşadığı toplumun dokusu milletin söz sanatlarındaki sembolüdür. Halk kültürü ürünlerinin
Türklerin ortak duygu ve düşüncelerini dile getirmesi bakımından ve kültürün korunmasında,
yaşatılmasında önemli işlevi vardır.

Türk Cumhuriyetlerinin Sovyetlerden siyasî yönden ayrılmaları ayrı ve bağımsız bir
devlet olma kararları, Türk dünyasında değişim rüzgârının hızla esmesini sağladı. Bu,
yüzyılların ötesinden sürüp gelen manevî bağların gün ışığına çıkmasını hızlandırmış oldu.
Türk Cumhuriyetleri ile özerk halkların Türklük düşüncesinde birleşmeleri ve kültürel birlik
etrafında yoğunlaşmalarıyla, ortak Türk kültürüne sahip çıkma gayreti içine girildi.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Türk devletleri ve
akraba toplulukları kendi milli kimliklerini “biz” duygusu içerisinde öne çıkarma gayreti içine
girmişlerdir. Türklük dünyasıyla ilişkiler kurulmuş, sosyal, ekonomik ve kültürel işbirliği
yolunda çalışmalara başlanmıştır. Bu çabaların en önemli odağı halk kültürüdür.

Türk bölgeleriyle uzun yıllar boyunca yaşanan kopukluk, Anadolu ve diğer Türk
sahalarındaki Türk araştırmacıların yapılması gereken bu çalışmalar için gerekli hazırlıkları
yapmasını engelleyerek bütüncül ve karşılaştırmalı yaklaşımları doğurabilecek ortak eleştirel
bakışta birlik sağlanmasını geciktirmiştir. Türk toplumunun binlerce yıllık tarihsel bir süreçte
meydana getirdiği halk kültürü geleneği geçmişi ve bugünüyle bir bütün olarak ele
alınmalıdır.

Ortak Türk halk kültürü geleneği, kültürel kimliklerinin ana kaynaklarından bir
bölümünü oluştururken, öte yandan da tüm insanlığın paylaştığı ortak bir mirastır. Bu mirasın
kökleri yerel tarihlerin ve doğal çevrelerin derinliklerine uzanır. Halk kültürü kültürel
çeşitliliğin korunması için gerekli temel ögelerden biridir. Sözlü kültür, insanların belleğinin
bütün toplumlarda yaşamasının ön koşuludur. Ancak böylelikle uygarlıklar kültürü
korunabilir. Kültürel miras, yaşam verdiği kültürel çeşitlilik gibi, sürdürülebilir kalkınma ve
barışın garantisidir.

Küreselleşme, en küçük bir kültürel farklılığı bile vurgulayarak, elektronik medya
aracılığı ile bunu tüm dünya kamuoyunun dikkatine sunan, ayrıca siyasal açıdan, kültürel
farklılıkların korunması ilkesini demokratik hak ve özgürlükler alanının ayrılmaz bir parçası
olarak gören bir anlayışı yaygınlaştırmaktadır (Kongar, 1997: 3).

Küreselleşme her kültürden birçok değeri ortadan kaldırmaktadır; ancak kültürel
erozyon, küresel dinamikleri ellerinde bulunduramayan ülkelerin kültürlerinde olmaktadır.

Küreselleşmeye karşı milli kültürü koruma kaygısı güdülürken Türklük dünyasında
ortak paydada birleşilemedi. Önce bu sorun halledilmelidir. Ortaklıklar ortaya konulup bir
halk kültürü atlası çıkarılmalıdır. Sorunlar, çözümler nelerdir?

Çağımızda küreselleşmenin getirdiği sorunlara karşılık, Türk dünyası kültürü her
zaman müracaat edilebilecek zengin bir kaynak oluşturmaktadır. Son 20 yıla damgasını vuran
bilgi teknolojileri ve bilişim çalışmaları, toplumsal yaşamı ve düşünüş biçimlerini de
etkilemiş, bilgiye hemen her yerden erişim yadsınamaz bir duruma gelmiştir. Diğer bilim
alanlarında olduğu gibi Türk dili edebiyatı, tarihi, sanatı ile ilgili araştırma konularında
üretilen bilginin de internet adı verilen genel bir bilgilenme ve iletişim ortamında sunulması
büyük önem kazanmıştır.

Son yirmi yıldır, Türk dünyası çok hareketli, çok hızlı bir değişim sürecine girdi. Bu
temelde kültürel bir zenginleşme, var olan ortak kültürün zenginleşmesidir. Etkileşimlerle
hızlanan değişim süreci hemen ardından sosyal ve kültürel alanlarda yeni arayışları, özlemleri
gündeme getirmiştir.

Türk Cumhuriyetleri, yeni dünya düzeni içinde, tarihsel bağları olan Türkiye
Cumhuriyeti ile ilişkilerini özellikle kültürel boyutta geliştirmişlerdir. Karşılıklı imzalanan
eğitim, kültür, ekonomik, işbirliği gibi anlaşmalar güncelleştirilmiş ve doğal olarak yeni
kurum, kuruluş, dernek, vakıf, üniversite gibi birlikte yürütülen projelere dönüşmüştür.

Türk grupları kendi aralarında dil bakımından biraz zor anlaşabilmektedirler. Farklı
coğrafyada yaşayan Türkler komşu kültürlerden bir çok kelime almışlardır.

Bütün Türk dünyası dil çalışmalarını içine alacak Türk Dünyası Araştırmaları
merkezi açılıp bütün çalışmalar bir çatının altında toplanmalıdır.

Türk dünyasındaki karşılıklı kültür alışverişi kültür erozyonunu da önleyecektir.

Sonuç ve Öneriler:

Türkler, belli alanlarda aşılamayacak kültür değerleri yaratmışlardır. Bunu insanlığın
hizmetine sunmak gerekir. Özellikle milli duyguları canlı tutma, gelenek ve inançları dünyaya
yayma konusunda kurulacak merkezler hizmet verecektir. Yerel ve milli değerleri küresel
arenada tanıtma, pazarlama gayreti içinde olmak ve halk kültürü ürünlerini bu alanda
kullanmak gerekir.

Uluslar arası toplantılarda, Türkiye dışındaki Türklerin durumu sık sık gündeme
gelmekte, çözümleri üretilmekte, geniş coğrafyaya yayılmış Türklük dünyasındaki kaynakları
araştırmak Türklerle ilgili kültür varlıklarını incelemek için neler yapılabileceği soruları
tartışılmaktadır. Bütün bu çalışmaları yapabilmek için yetişmiş kadrolara ve bunları koordine
edebilecek ilmi kuruluşlara ihtiyaç olduğu açıktır. Türk Dünyasının çeşitli problemleri ve
kültürel yapılarıyla ilgili araştırmalar yapmak için kültürel ilişki protokolleri imzalanmış. Bu
konudaki çalışmalarda belli bir mesafe alınmış ama bu yeterli olmamıştır.

Ortak Türk halk kültürü ürünleri mirası korumaya alınarak gelecek kuşaklara
aktarılmalıdır. Bilgi ve eğitim boyutuna ağırlık verilerek, halk kültürü geleneği kültürel
mirasının saptanması, korunması, teşviki ve aktarılmasını hedef alan politikalar
geliştirilmelidir. Ortak Türk halk kültürü ürünlerimizin koruma altına alınması, yaşatılması ve
gelecek kuşaklara aktarılması hususunda da günümüz gençliğinin gerektiği şekilde
bilinçlendirilebilmesi için konunun uzmanlarına ve eğitimcilere büyük görevler düşmektedir.

Ortak Türk - Nahcivan halk kültürü araştırmalarında belirli problemler üzerinde
"odaklanmış" araştırılmaların yapılması amaçlanmalıdır. Her yıl belli bir alana yönelik
toplantılar düzenlenerek bu konular aydınlığa kavuşturulmalıdır. Yapılacak çalışmalarla,
binlerce yıllık ortak geçmişe sahip ortak Türk-Nahçivan kültürünün duygu ve davranış
kalıpları, bilgi, sanat ve beceri birikimi, kendi varlığı hakkındaki tarih bilinci ve ulus olma
sürecindeki sosyal ve kültürel yapısı ortaya çıkacaktır.

Ortak-Türk Nahcivan halk kültürünün tarihi derinliği vardır. Bu ortak kültür evrensel
kültüre çok önemli katkılar yapabilecek zengin bir kültürdür. Ortak Türk-Nahçivan halk
kültürlerini sağlıklı değerlendirebilmek için tarihi sürecin aydınlatılması için tarih
çalışmalarını da birlikte yürütmek gerekir.

Ortak Türk- Nahcivan halk kültürüyle ilgili konularda ortak yayınlar yapılmalıdır.
Günümüz halkbilimi anlayışının ham malzemelerin toplanarak ileride değerlendirilmesi gibi
bir lüksü yoktur. Bilgi üretilmeli, bulgular topluma sunulmalıdır. Bilgi teknolojisi ortak halk
kültürü alanında kullanılarak "Türk Dünyası Metin Bankası" oluşturulmalıdır. Bu konudaki
yazılım programları desteklenmelidir. Programlama alanında çalışanlarla Türkologların ortak
çalışmaları gerekir.

Ortaklaşa düzenlenecek programlara Türk Dünyası araştırmacılarının katılımını
sağlamak; bu potansiyelin kullanılması üzerine, yorumlar yapılmalı çözümler üretilmelidir.
Türk Dünyası ile ilgili dünyada yapılmış çalışmaları toplamak ve bu çalışmaları destekleyerek
Türk Dünyası ile ilgili bir arşiv ve kütüphane kurmak uluslar arası toplantılar yaparak, Türk
Dünyası ile ilgili problemleri çözmek için ortak çözümler üretilmelidir. Türk
Cumhuriyetlerindeki ve dünyadaki benzer kuruluşlarla işbirliği yapmak; bilgi, malzeme ve
araştırmacı değişimi sağlanmalı ortak bilimsel toplantılar düzenlenmelidir.

1.    Türk kültürü araştırmaları kurumsallaştırılarak Türk dünyasıyla işbirliği yapılarak
geliştirilmelidir.

2.    Türk kültürünün tanıtılması için dünyanın belli bölgelerinde Türk kültür merkezleri
açılmalıdır.

3.    Latin esaslı ortak Türk alfabesi kararının Türk dili ve Türk dünyasının geleceği için
hayati önem taşıması dikkate alınarak, bu yoldaki çalışma ve uygulamalar tamamlanmalı ve
sonuca bağlanmalıdır.

4.    Türk dil, lehçe ve şivelerinin varlığının devamı yanında, ortak iletişim dili olan
Türkiye Türkçesi'nin de gelişimi sağlanmalıdır.

5.    Türk dünyasının ve insanlığın ortak mirası olan tarih, kültür ve sanat değerlerinin
korunması ve geliştirilerek gelecek kuşaklara aktarılması için gerekli çalışmalar yapılmalı ve
tedbirler alınmalıdır.

6.    Türklük bilimi araştırmalarında çağdaş metot ve kaynakların kullanılması yanında,
Türk dünyasının kendi ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeni, orijinal bakış ve metotlar
geliştirilmelidir.

7.Türkoloji    araştırmalarında günümüzün bilgisayar teknolojisinden yararlanmak
gerekir. Bu konudaki yazılım programları desteklenmelidir.

8.    Ortak TV programları yapılmalıdır.

9.    Avrasya halkları Ansiklopedisi çıkarılmalıdır.

Tarihi miras, kültür, tüm bu zenginlikler, güzellikler hepimizindir. Bunlar aynı
zamanda insanlığın da ortak malıdır. Halk kültürü ürünlerin uluslararası ilişkilerde
kullanılması kültürel mirasın yaşatılıp evrensel kültüre kazandırılmasına katkı sağlayacaktır.
Kültür, ulusları birbirlerine yakınlaştırmakta, insanların barış ve hoşgörü içinde yaşamalarının
temelini oluşturmaktadır.

Bu sempozyumda Türk - Nahcivan kültürünün belli sorunları üzerine yoğunlaşıldı.
Yeni açılımlar ve çözümler üretilmesine ön ayak olundu. Gelecek yıllarda aynı coşkuyla
buluşmak dileğimizdir.

KAYNAKÇA

Fığlalı, Ethem Ruhi (1996), Türk Dünyası ve Halk Kültürü Üzerine Araştırmalar, İncelemeler
(Ali Abbas Çınar), Muğla.

Kongar, Emre (1997), Küreselleşme ve Kültürel Farlılıklar Çerçevesinde Ulusal Kültür,
www.kongar.org/makaleler.

Oğuz, M. Öcal (2001), Küreselleşme ve Ulusal Kalıt Kavramları Arasında Türk Halkbilimi,
Milli Folklor, S.50, Feryal Matbaacılık, Ankara.

Artun, Erman (2001), Küreselleşmenin Geleneksel Türk Halk Kültürüne Etkisi, VI.
Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, Küreselleşme ve Geleneksel Kültür Seksiyon Bildirileri,
Genç Ofset, Ankara.

Acun, Ramazan Bilgi Dünyası 1/1(Nisan 2000), s.5-26

Akalın, Şükrü Haluk,1998, “İnternetteki Türkoloji Dünyası, Türk Dili Dergisi 556, Nisan,

Ankara

Erginer, Gürbüz (2002), Küreselleşme ve Geleneksel Kültür (Bilimsel Bulguların
Anlamsızlaşması), VI. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, Küreselleşme ve Geleneksel Kültür
Seksiyon Bildirileri, Genç Ofset, Ankara.