BAHAR 2011 /SAY57
115-134
Modernleşme Döneminde
Bir Kadın Yazarın Portresi:
Emine Semiye Hanım
Şahika Karaca1
Emine Semiye Hanım, Tanzimat’ın önde gelen devlet adam¬
larından Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı, ilk kadın romancımız
olarak kabul edilen Fatma Aliye Hanım’ın kız kardeşidir.
Emine Semiye Osmanlı kadın hareketinin öncülerindendir;
yazar, siyasetçi, gazeteci, öğretmen ve hemşire olarak oldukça
renkli bir kimliğe sahiptir. Emine Semiye hem çeşitli gazete¬
lerdeki yazılarında hem de edebî eserlerinde kadın hakları, fe¬
minizm, çocuk terbiyesi, siyasi ve sosyal konular üzerinde
durmuştur. Bu çalışmada Emine Semiye’nin siyasi ve sosyal
faaliyetleri, edebî kimliği, eğitimci kimliği ve kadın hareketleri
içerisindeki yeri belirginleştirilerek Türk edebiyatı ve Türk
kadın hareketi içerisinde hak ettiği yeri alabilmesi hedeflen¬
mektedir.
Emine Semiye, Tanzimat edebiyatı, Fatma Aliye, Osmanlı
kadın hareketi.
Ünlü devlet adamı, tarihçi ve hukukçu Ahmet Cevdet Paşa’nın ikinci kızı
Emine Semiye Hanım 1864-1944 arasında yaşamıştır. Batı’da eğitim gö¬
ren ilk Türk kadınlarındandır. Fransa ve İsviçre’de 7 yıl psikoloji ve sosyo¬
loji eğitimi almıştır. Daha sonraki yıllarda uzun süre Paris’te yaşar ve oğlu
bahar 2011 / sayI 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
Cevdet Lagaş’ın Paris’te siyasî bilimler tahsili sırasında yanında bulunmuş¬
tur. Emine Semiye iki kez evlenmiştir. İlk eşi Kazaskerzadeler’den Mustafa
Bey’dir. Yazarın ilk eşi hakkında bilgi yoktur. İkinci eşi ise ünlü valilerden
Reşit Paşa’dır. Emine Semiye, dadısının oğlu Reşit Paşa’yla yapmış olduğu
evlilikten olaylı bir şekilde ayrılır. İlerleyen yaşlarında Anadolu’nun çeşitli
şehirlerinde ve İstanbul’da kız okullarında Türkçe ve edebiyat öğretmenliği
yapar.
Emine Semiye Türk edebiyatının ilk kadın yazarlarındandır. Yaşadığı dö¬
nemin sosyal, siyasi ve fikrî anlamda çok hareketli olması ve sosyal mesele¬
lere duyarlılığı nedeniyle uzun yıllar yazmıştır. Emine Semiye roman, hi¬
kâye, deneme, hatırat, şiir gibi edebiyatın hemen her türünde eser vermiş
bir yazardır. O, Hürriyet Kokuları nın başlığının altına “İnsan ölür âsârı
yaşar” ibaresini düşerek yazmaktaki amacının gelecek nesillere kendisini
hatırlatacak eserler bırakmak olduğunu ifade eder. Emine Semiye’nin ya¬
zarlığı konusundaki genel düşünce, onun ablası Fatma Aliye’nin gölgesin¬
de kaldığıdır. Kadriye Kaymaz bu konuda şunları söyler:
Araştırmacıların çoğu Emine Semiye’nin yazarlığı ve romancılığının
ablası Fatma Aliye’nin gölgesinde kaldığını savunmaktadır. Ancak ro¬
manlarını takdim ederken ısrarla, devrin diğer edibeleriyle yarışma ni¬
yetinde olmadığını ve eserinin “hatadan ârî olmadığını itiraf’ eden ya¬
zarın yazarlığının, ilk edebî ürünlerinden sonrakilere uzanan yelpazede
olumlu bir gelişme seyrinde olduğu ortadadır (2009: 42).
Dönem içerisindeki diğer kadın yazarlar düşünüldüğünde kendisinden
sadece iki yaş büyük olan ablası Fatma Aliye’nin ve dönemin kadın yazar¬
larından Makbule Leman’ın Ahmet Mithat Efendi tarafından himaye
edilmesine rağmen Emine Semiye’nin görmezlikten gelinmesi, hatta eserle¬
rinin kitaplaşamaması şaşırtıcıdır. Bu durumu Emine Semiye’nin sanat
gücünün yetersizliğine bağlamanın ne kadar doğru olduğu üzerinde dur¬
mak gerekir. Kadınların edebî hayat içerisine yeni adım atmaya başladıkla¬
rı bu dönemde onlardan beklenen edebî değeri yüksek eserden çok hem¬
cinslerinin sorunlarına eğilmeleri ve bu konuda kadınları hatta tüm top¬
lumu bilinçlendirilmeleridir. Emine Semiye de edebî eserlerinde kadınlıkla
ilgili sorunları çözüme kavuşturmayı istediği için kaleminin gücü hedefle¬
diklerinin gerisinde kalmıştır.
Faaliyetlerine bakınca zihnini meşgul eden konularda kararlı şekilde
çaba gösterme eğilimi Emine Semiye’de başlangıçtan itibaren vardır.
Bu durumda onun geri planda kalışını hayatının hatta karakterinin bir
neticesi olarak görmek, belki de yazmaktan daha çok aktif olarak haya¬
tın, örneğin politikanın içinde olmayı seçerek edebiyatı bizzat kendisi¬
nin ikinci planda düşünmesiyle açıklamak mümkün olabilir (Karaca
2010: 77).
Artık Türk edebiyatında Halide Edip gibi olgunlaşmış kadın yazarların
edebî eserlerini vermeye başladığını da göz önünde bulundurmak gerekir.
Murat Uraz ise Emine Semiye’nin sanat gücünün yetersizliği konusunda
hem içinde bulunduğu dönemin sosyal şartları hem de roman ve hikâye
gibi yeni edebî türlerin henüz gelişmemiş olmasının etkin olduğunu söyler:
Roman ve hikâyelerinde bir hususiyet, san’at ve kıymet bakımından
fazla bir varlık gösterememiştir. Bundan fazlasını o devrin birçok içti¬
maî kayıt ve şarta uymak mecburiyetinde bulunan kadın muharrirler¬
den beklemek de haksızlık olurdu. Zaten Emine Semiye ve ablası Fat¬
ma Aliye’nin yetiştiği sıralarda roman ve hikâye bizde henüz başlamış,
Ahmet Mithat, Namık Kemal ilk romanlarını vermiş bulunuyorlardı
(1941: 470).
Dönem içerisinde Türk hikâye ve romanının başlangıç evresinde olması ve
kadın yazarların karşılaştıkları sorunlar göz önünde bulundurulduğunda
Emine Semiye’nin yazar olarak konumu daha iyi anlaşılabilir.
Emine Semiye, Ahmet Mithat’ın toplumsal faydaya yönelik romancılığını
takip etmiş ve eserlerini kaleme alırken bu prensibi hedeflemiştir. O yaz¬
maktaki amacının halka faydalı şeyler sunabilmek olduğunu şöyle ifade
eder:
Yazmaktan maksat, umumun istifadesi olduğu malumdur. Bunun için
yazdıklarımızı faide nokta-i nazarından yazmamız icap eder. Roman¬
larda tasvir edilen ibretli vakaların ezhân-ı karine hüsn-i tesiri olur ise
elbette faideden hali kalmaz, alınan hisseler mütehassis kimseleri cid¬
den metin ederek ahlaka ait olan hataların ıslahına yardım edilmiş olur.
İşte romanlara verilen ehemmiyet de bundan naşidir (tarihsiz c: 208¬
209).
Onun bu amaçla öncelikle üzerinde durduğu konular kadınlıkla ilgilidir.
Bu kimi zaman karşımıza elinde kitap okuyan eğitimli bir kadın silueti
olarak çıkarken kimi zaman da hayatını kazanmak için çalışan kadındır.
Emine Semiye’nin hikâye ve romanlarında ele aldığı kadın meseleleri dı-
bahar 2011 / sayI 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
şındaki diğer konulardan bazıları yanlış çocuk terbiyesi, sınıf çatışması,
yanlış batılılaşma ve batıl inançlar olarak sayılabilir.
Emine Semiye bütün eserlerini yayımlamak ister: “Vatan evlatlarının isti¬
fadesi için ibraz-ı gayretten geri kalmadım. İnşallah yakında külliyat-ı
âsârımı neşre muvaffak olacağını ümit ederim” (1911: 99). Ancak onun
basılmış sadece iki eseri vardır. Sefalet (1325) isimli romanıyla okullarda
okutulmak üzere ders kitabı niteliğinde hazırladığı Hülasa-i ilmi Hesaptır
(1891). Beş romanı, dört hikâye kitabı, üç makale kitabı, bir gezi kitabı,
bir matematik kitabı, çok sayıda makale ve mektupları şu ana kadar tespit
edebildiğimiz eserleridir. Yazarın romanları Muallime, Bikes, Sefalet, Mü-
kâfat-ı ilahiye ve Gayya Kuyusu dur. Hikâye kitapları; Terbiye-i Etfâle Ait
Üç Hikâye ve Hissi Rekabet, Emir Çoban Kızları, Dilşad Hatun, makale
kitapları; Selanik Hatıraları, Hürriyet Kokuları ve Hanımlara Mahsus Gaze¬
te’ de çıkan yazılarını içeren iktitaf ve gezi kitabı Kalem Tecrübeleri’dir.
Ayrıca çocuk eğitimi, feminizm ve diğer konularda kaleme aldığı yayım¬
lanmış makaleleriyle mektupları da vardır. Bu çalışmada yazarın hikâyeleri,
romanları ve makalelerinden yararlanılmıştır.
Emine Semiye’nin yazma süreci takip edildiğinde kaleminin gittikçe geliş¬
tiği görülmektedir. “Bir Mütehassisenin Tefekküratı” hikâyesiyle edebî
hayat içerisine giren Emine Semiye ilk romanı Bikes’ten son romanı Gayya
Kuyusu’na kadar kalemini geliştirerek devam ettirmiştir. Emine Semiye
Servet-i Fünûn topluluğunun içerisine dâhil olmamakla birlikte Servet-i
Fünûn edebiyatı’nın tesiri altında kalmıştır. Yazar bu etkilenişi Kalem
Tecrübeleri isimli eserinde şöyle anlatır:
Akrabamdan muktedir bir zatın Edebiyat-ı Cedide ile iştigal etmeli ve
yeni fikirlerle yazmalısınız’ diye ettiği teşvikler semeresi ve Serez’de bu¬
lunduğum şu üç buçuk senelik sa’yımın mahsulü olarak Kalem Tecrü¬
beleri namıyla tevsim ettiğim bu eser-i hakirimin birinci cildi meydana
geldi. Kısm-ı evvelini teşkil eden Hayat-ı Mufazzal’ı yazdıktan sonra,
tarz-ı tahririmdeki külfet bana zor geldiği cihetle tabii olan eski şive-i
ifademi muhafaza etmekle beraber ona daha başka ve yeni bir renk
vermeye çalıştım, zira hayat-ı âcizanemi gelişi güzel kağıda dökmeye
alışmış bulunduğumdan onu söyleyerek yeni usule idhalde bir taklit
kokusu almış olduğum için itinayı terk ile, Cenab, Fikret’in ve daha sa¬
ir üdeba-yı cedidemizin asâr-ı âliyelerin ziyade mütalaa ettikten sonra
hayatımın iktibasına göre yazmayı tercih eyleyip, böyle kendime mah¬
sus bir üslup edinebildim, eğer iyi değilse okuyacak zevat-ı kiram ka-
dınlık aczimi nazar-ı dikkatlerine alarak fikrimi açacak mütalaa beyanı¬
na kerem buyursunlar. (tarihsiz b: 1-2).
Emine Semiye’nin bu sözlerinden Servet-i Fünûn edebiyatından etkilendi¬
ği anlaşılmaktadır. Yazarın eserlerine Servet-i Fünûn’un üslubu yansıdığı
gibi temaları da yansımıştır. Hayal-hakikat çatışması, kaçma arzusu ve
intihar Serveti Fünûn’un aslî temleri arasında yer alır.
Serveti Fünûn edebiyatında görülen acı hakikatten nefret etme ve
hulyadan hoşlanma tarzındaki ana tem, kendisine bağlı birtakım yan
temleri de beraberinde getirmiştir. Daha önceki dönemlerden bariz bi¬
çimde ayrılık gösteren bu dönem edebiyatçıları, ayrı bir özellik oluştu¬
racak kadar bir kavrama yer vermişlerdir. Bu dönem edebiyatında
önemli yer tutan en dikkate değer ve tehlikeli kavram, -Türkçe’ye Tan¬
zimat’la birlikte giren- intihar kavramıdır (Akay 1998: 179).
Emine Semiye’nin romanlarında da hülya kurmaktan hoşlanan, kaçma
arzusunda olan ve intihar eğilimli kahramanlara rastlanır. Sefalet’te Hayati
hayalleriyle acı hakikat karşısında çatışma yaşar. Bikes’te Memune, Mual¬
lime’ de ise Bihbude karşılaştıkları her zorluktan kaçarak kurtulmaya çalışır¬
lar. Öyle ki Memune kaçamayacağını anladığında çözüm olarak intiharı
seçer. Ancak son anda kardeşi Muti tarafından kurtarılır. Sefalet’te tüm
servetini kaybeden Mahir çözümü intiharda bulur. Muallime’de Mahsul
Bey’in, eski eşinin mezarını ziyarete giderken aşağı düşeceğini bilerek uçu¬
rumdan geçmeye çalışması intihar eğiliminden kaynaklanır. Aynı romanda
Mahsul Bey’in karısı Saadet Hanım, kızının nişanlısı Süheyl’le yaşadığı
yasak aşkın ortaya çıkmasıyla intihar eder.
Emine Semiye’nin bir kısmı çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış, bir
kısmı da el yazması olarak duran 14 hikâyesi vardır. Emine Semiye ilk hikâ¬
yesi “Bir Mütehassisenin Tefekküratı”nı ‘Emine Vahide’ müstearıyla Ha¬
nımlara Mahsus Gazete’nin 2 Teşrinievvel 1311/14 Ekim 1895 tarihli 13.
sayısında yayımlamıştır. Yaptığımız araştırmalarda bu hikâyenin öncesinde
hikâye türünde yazılar kaleme alan ve külliyat oluşturan kadın yazarlar tespit
edilememiştir. Dolayısıyla öncesinde başka bir kadın hikâyecinin olmaması
Emine Semiye’nin ilk kadın hikâyeci olduğunu düşündürtmektedir.
Emine Semiye Selanik Hatıralarında Selanik’te çıkan ve başyazarlığını
yaptığı Mütalaa Gazetesi’nin “Hanımlara Mahsus” kısmındaki yazılarını,
Iktitaf ta ise Hanımlara Mahsus Gazete’de yayımlanan yazılarını derlemiştir.
Emine Semiye’nin Selanik Hatıraları ve İktitaftaki yazıları roman ve hikâye-
bahar 2011 / sayi 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
lerinde dile getirdiği birçok konuyla benzerlik gösterir. O bu eserlerinde
genellikle çocuk terbiyesi, yanlış batılılaşma, eğitim ve kadınlıkla ilgili mese¬
leleri ele almıştır. Ayrıca devirle alakalı siyasî yazıları da birçok gazete ve
dergide yayımlanmıştır. Emine Semiye kocası Reşit Paşa’nın Serez Mutasar-
rıf’ı olması nedeniyle 1905-1908 yılları arasında Serez’de bulunur. Bu dö¬
nem hatıralarını Kalem Tecrübelerinde anlatır. Kitabının büyük bölümünü
23 Temmuz-7 Eylül 1906 tarihleri arasında Serez Yaylasında geçirdiği gün¬
leri anlattığı bölümler oluşturur. Şefika Kurnaz Kalem Tecrübeleri’ndeki gezi
yazılarını şöyle değerlendirir: “Serez Yaylası yazıları, kültür hayatımıza ait
bilgiler vermesi kadar, gezi edebiyatımızın bir kadın kaleminden çıkan ilk
örnekleri arasında olması bakımından da önemlidir” (2009). Kalem Tecrübe¬
leri bir kadın yazarın bakış açısıyla Serez yaylasındaki sosyal hayatı takip
edebilmek açısından önemlidir. Emine Semiye bu eserinde gözlemci kişili¬
ğiyle dönem ve gündelik hayata ait unsurları anlatmıştır.
Emine Semiye Hürriyet Kokularında ise 1908-1909 yıllarında Selanik’te
çeşitli gazetelerde yayımladığı çoğunluğunu siyasî ve kadınlıkla ilgili konula¬
rın oluşturduğu yazılarını ve nutuklarını derlemiştir. O, Hürriyet Kokuları’nı
yaşadıklarının gelecek kuşaklara ibret olması ve gelecekte de eserlerinin yaşa¬
yabilmesi için kaleme aldığını söyler. “Bu eserimden mücadele-i hayat hak¬
kında bir ders-i hikmet alarak memnun ve müstefit kalırlarsa ne mutlu...
Aksi takdirinde ahlaka yadigârım olsun” (tarihsiz a: 6).
Bilimsel araştırmaları ise matematik alanında yazdığı Hülasa-i ilm-i Hesap
isimli kitaptır. Yazar bu matematik kitabını ilkokul seviyesindeki okullarda
okutmak üzere hazırlamıştır. Ayrıca Hülasa-i ilm-i Hesap Emine
Semiye’nin kaleme aldığı ilk eser özelliğini de taşımaktadır. Emine Semiye
edebî alanda eserler verirken bir yandan da siyasi faaliyetlerde bulunan ilk
Türk kadınlarındandır.
Her geçen gün ev içi hayattan çıkıp kamusal alanda hayat hakkı arayışı
içerisine giren kadınlar, Tanzimat döneminden itibaren sadece erkeklere
mahsus bir alan olarak bilinen politikaya girmeye başlamışlardır. Tanzi¬
mat’ın ilan edilmesiyle birlikte birçok değişimi bir arada yaşayan Türk
kadınının siyasi hayatta görülmeye başlaması bu dönem için oldukça bü¬
yük bir ilerlemedir. Osmanlı kadınının aktif olarak siyasi hayata katılımı,
II. Meşrutiyet’ten sonra gerçekleşecektir. Kadınlar İttihat ve Terakki Parti-
si’nin görünmez kahramanı olarak kocalarının, babalarının gizli mektupla¬
rını haremin dokunulmazlığından faydalanarak saklamışlar ya da taşımış-
lardır. Emine Semiye de aktif olarak siyasi hayat içerisinde yer almıştır.
Osmanlı Demokrat Fırkası ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin faal üyeleri
arasındadır.
Halide Edip hatıratında 1906’da Selanik’te açılan İttihat ve Terakki Parti-
si’nin tek kadın üyesinin Emine Semiye olduğunu söyler:
1906’da orada bir teşekkül vücut bulmuş, İttihat ve Terakki Cemiyeti
kurulmuştu. Üçüncü ordu zabitlerinden Enver, İsmail Hakkı, Niyazi,
Mustafa Kemal, Eyüp Sabri, Cafer Tayyar’lar faal azaları idi. Fakat o
gün, ön safta en fazla Niyazi, Enver ve Fethi görünüyorlardı. Tek kadın
aza, kadın muharrirlerimizden Emine Semiye idi (1998: 146).
Mübahat Kütükoğlu ise Emine Semiye’nin İttihat Terakki ajanı olduğunu
söyler: “Semiyye Hanım’ın bilinmeyen bir yönü de vardır. Siyasî hayatta
faal rol oynamış; 1908’de İttihad-Terakkî ajanı olarak İstanbul-Selânik
arasında vazife görmüştür” (1986: 220).
Emine Semiye, ikinci eşi Reşit Paşa’nın Edirne valiliği sırasında Edirne’de
İttihat ve Terakki partisinin gizli çalışmalarına katılmıştır. Hatta Bernard
Caporal Emine Semiye’nin Müslüman Dünyası Dergisinden İttihat ve
Terakki Partisi’nin Selanik’teki Kadınlar Devrim Komitesi’nin başkanı
olduğunu nakletmektedir (1999: 150). Serpil Çakır ise Emine Semiye’nin
İttihat ve Terakki Cemiyetinin Kadınlar Şubesi başkan yardımcısı olduğu¬
nu belirtir (1996: 55). Ömer Sami Coşar da onun İttihat ve Terakki Ce¬
miyetinin Selanik kadınlar kolunun başkan yardımcısı olduğunu ifade eder
(1974: 59). Ancak Emine Semiye’nin II. Meşrutiyetinin ilanı öncesi ve
sonrasındaki yazılarından İttihat ve Terakki Cemiyetinin kadınlar şubesi
başkanı olduğu tespit edilmektedir. Emine Semiye İttihat ve Terakki’nin
kadın kolları başkanı, Emine Seniye de yardımcısıdır. O, kadınlara verdiği
konferansında bunu açıkça söylemektedir. “Bana ihale ettiğiniz reiseliği
işte o mühim vazifenin ifası uğrunda deruhteye cesaret alıyor ve gayretleri¬
nizle cesaretimin artacağını ümit ederek konferansımıza başlıyorum. Evve¬
la beyan ederim ki: Seniye Hanım hemşiremiz muavine sıfatını ihraz ettiği
gibi duhulünü arzu buyuran sair hemşirelerim de azalık mevkiinde bulu¬
nacaklardır” (tarihsiz a: 7-8).
Emine Semiye’nin, İttihat ve Terakki kadın kolları başkanı olarak Serez’de
Küşad Bey’in kız kardeşi Emine Seniye Hanımla düzenledikleri toplantı¬
nın birincisi II. Meşrutiyet’in ilanından önce 17 Mayıs 1324/30 Mayıs
1908 tarihindedir. Bu ilk toplantıda sohbetlerin Osmanlı hanımlarının
bahar 2011 / sayi 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
ilerlemesi isteğiyle haftada bir fennî ve edebî konuşmalardan oluşacağını ve
bu sohbetlerle kadınların yüzünü saran peçe gibi cehalet örtüsünü kaldır¬
mayı hedeflediğini söyler (tarihsiz a: 7).
Naciye Neyyal, Emine Semiye’yi İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne Emine
Seniye Hanım’ın soktuğunu söyler. “ ‘-Beni Cemiyete ‘initier’ eden bu
Seniye kardeştir.’ Diyerek prezante etti. Bu takdim şeklinden anladığıma
göre, bu iki hanım, Cemiyete, Selanik’teyken dâhil olmuşlar ve bazı hafî
işlerde bulunmuş, yani komitacılık etmişlerdi” (Hürmen 2004: 266). Na¬
ciye Neyyal, Seniye Hanım ve Kazım Nami Duru’nun kayınvalidesi Eda
Hanım’ın koyu İttihatçı olduklarını ve Emine Semiye’yi de Selanik’teyken
aralarına aldıklarını böylece Reşid Bey’i de ele geçirdiklerini söyler. Reşit
Paşa’nın Cemiyete çok faydası dokunduğunu, sonrasında paşalığa kadar
yükseldiğini de sözlerine ekler (Hürmen 2004: 273). Emine Semiye de
kendisini İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin varlığından Emine Seniye Ha¬
nım’ın haberdar ettiğini söyler (Emine Semiye 1900: 58). Daha sonraki
yıllarda Emine Semiye’nin Seniye Hanım’dan hiç söz etmediği görülmek¬
tedir. Şefika Kurnaz bunun sebebini Emine Semiye’nin Osmanlı Demok¬
rat Fırkası’na yönelmekle açıklar: “Emine Semiye, siyasi hayatında önemli
bir rol oynayan Seniye Hanım’dan, sonraki yıllarda hiç söz etmemiştir.
Bunun sebebi, Emine Semiye’nin Meşrutiyet sonrasında İttihat ve Terakki
çevresinden koparak Osmanlı Demokrat Fırkası’na yönelmesi olabilir”
(2008: 156).
Emine Semiye, II. Meşrutiyet’in ilanının ardından Hürriyet meydanında
nutuk vermiştir. Bu nutuktan Sabah gazetesinde söz edilir: “ Tan gazetesinin
Selanik muhbiri, hürriyetin ilanını müteakip Emine Semiye Hanım namın¬
da bir vatan muhibbesinin Hürriyet Meydanı’nda millete karşı gayet belig ve
müessir bir nutuk irad eylemesi münasebetiyle Osmanlı kadınlarının vatana
karşı besledikleri bir lisan-ı takdir ile zikr eylemektedir” (İmzasız 1324: 3).
Ömer Sami Coşar da Emine Semiye’nin II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi üze¬
rine Hürriyet Meydanı’nda “Yaşasın vatan, yaşasın millet, yaşasın hürriyet”
diye seslenerek coşkulu bir nutuk verdiğinden de bahseder.
Osmanlı Hemşirelerim! Diye başlayan konuşmasında: ‘Gayrimüslim va¬
tandaş hanımların pek çoktan nail oldukları hürriyeti, meşru bir surette
kazanarak küre-i arz üzerindeki mevcudiyetimizi ve hukuk-ı beşeriyedeki
hakk-ı iştirakımızı tanımak istiyoruz. Erkeklerimizden âlim ve hakşinas
olanlar, İslam kadınının terakkisi için şer’-i şerifin ne derece müsait bu¬
lunduğunu teslim ediyorlar. Biz de bu teslimlerini suistimal etmemek
şartıyla, hakkımız bulunan hürriyet-i şahsiyetimizin tamamını istihsale
son derece sa’y ve gayret ediyoruz’ diyerek isteklerini sıralamıştı (Coşar
1974: 59).
Emine Semiye Meşrutiyet’in ilanıyla yaptığı bu ilk konuşmasında kadınların
hak ettikleri konuma gelebilmeleri için isteklerini sıralar. Asır gazetesinde
yayımlanan ve Hürriyet Kokuları’na aldığı “Selanikli Osmanlı Hanımlarına”
isimli yazısında ise II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte yaşadıkları sevinci anla¬
tır. Emine Semiye, iki arkadaşıyla birlikte hürriyetin ilan edildiği gece sokak¬
larda sevinç naralarıyla dolaştıklarından söz eder (tarihsiz a: 11).
Emine Semiye İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde etkin bir şekilde faaliyet
gösterdikten sonra Fırka-i İbad olarak adlandırılan Osmanlı Demokrat
Partisine katılmıştır. O, fırkanın kuruluşunu “İbadullah Hakkı” isimli
makalesinde haber vermiştir. “Zaten milletin hakkını gözetip kayırmak
için Fırka-i İbâd, yani kulların takımı ismiyle bir cemiyet teşkil olunmuş
buna da eski İttihat ve Terakki Cemiyeti müessislerinden hamiyetli vefakâr
İbrahim Temo Beyefendi gibi bir zat-ı ma’âli-sıfatı reis yapmışlardır”
(Emine Semiye 1325c: 259). Tarık Zafer Tunaya, Emine Semiye’nin de
Demokrat Fırka’ya katıldığını belirtir (1998: 11). Bezmi Nusret Kaygusuz
ise onun Demokrat Partiye bağlılığının sadece ismen olduğunu söyler
(1955: 69). Emine Semiye muhtemelen II. Meşrutiyet’in ilanından önce
kadınların ilerlemesi konusunda kendisine verilen sözlerin tutulmaması ve
İttihat ve Terakki Cemiyetiyle oluşan fikir ayrılıklarından dolayı Demok¬
rat Fırkaya geçmiş olmalıdır. 29 Ekim 1908 tarihinde Fatma Aliye’ye yaz¬
dığı mektuptan da anlaşıldığına göre İstanbul’da kadınlara yönelik haksız
saldırılardan söz etmektedir. Emine Semiye Ahmet Rıza Bey’in kız kardeşi
Selma Rıza’nın Niyazi Bey’in hakaretine uğradığını öğrendiğinde İttihat ve
Terakki’nin önde gelen isimlerinden dördüne protesto mektupları yazdı¬
ğını ancak birinden cevap alabildiğini yazar. Emine Semiye’nin kadın hak¬
larıyla ilgili İttihat ve Terakki’den beklentileri vardır. Ancak bu beklentile¬
ri II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yerine getirilmemiştir. Kadın hakları
konusunda mücadeleci bir ruha sahip olan Emine Semiye’nin İttihat ve
Terakki’nin bu tavrından rahatsız olarak Osmanlı Demokrat Fırkası’na
geçtiği düşünülebilir. O dönemi içerisinde bir yandan sosyal ve siyasi hayat
içerisinde aktif olarak yer alırken bir yandan da kadın bir yazar olarak
kadın meselelerine duyarsız kalmamış ve aktif olarak dönemindeki kadın
hareketi içerisinde yer almıştır.
bahar 2011 / sayi 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
Tanzimat’ın ilanıyla birlikte hızlanan modernleşme sürecinde kadın ve
kadınlığa ait meseleler önem kazanmıştır. Dönemin önde gelen aydınları
Şinasi, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Ahmet Mithat Efendi kadın sorun¬
larını yazdıklarıyla dile getirirler. Erkek aydınların önemli bir kısmı kadın
hareketini desteklemiş, bununla birlikte eğitimle farkındalıkları artan ka¬
dınlar da artık birçok alanda görünür olmaya başlamışlardır. Öncelikle,
kadınlar sorunlarını çeşitli yayın organlarında dile getirerek bu sorunlara
yönelik çözüm arayışlarına girdiler. Böylece aydın Osmanlı kadınları, ortak
bir kadınlık bilinci ve mefkûresi geliştirdiler. Bu dönem Osmanlı femi¬
nizminin de temellerinin atıldığı bir dönemdir. Kadın yazarlar bu dönem¬
de gerek eserleriyle gerekse gazetecilik ve dergicilik faaliyetleriyle bir kadın
hareketi oluşturmuşlardır. Emine Semiye de kadın hareketi içerisinde etkin
bir şekilde yer almıştır. O hem edebî eserlerinde hem de çeşitli gazete ve
dergilerde yayımladığı makalelerinde kadın sorunlarını ve bu sorunların
çözüm yollarını dile getirmiştir.
Yüzyıllardır kadınlığın değersizleştirildiği fikrine inanan Emine Semiye,
ideolojik mücadelede keskin söylemler taşımaktadır. O, kadına önem veren
milletlerin çağdaş medeniyetin en üst seviyesine ulaştığını şöyle ifade eder:
“Cemiyet-i beşeriyenin kısm-ı azamını teşkil eden kadınların terakki ve te¬
kâmülünü düşünen akvam bugün milel-i mütemeddinenin en yüksek mev¬
kilerinde bulunmaktadırlar. Zira ruh-ı aile kadın, mehd-i insaniyet kadın,
hazine-i feyz-i ümit hep kadındır!” (tarihsiz d: 3) Emine Semiye kadının
çağdaşlaşmasıyla Osmanlı Devleti’nin çağdaşlaşmasını birbirini tamamlayan
unsurlar olarak görmüş, kadını aile ve toplumun merkezine yerleştirmiştir.
Bilindiği üzere Tanzimat’la birlikte hızlanan modernleşme sürecinde kadı¬
nın ilerlemesi modernleşmenin ölçütü sayılmıştır. Böylece kadınlar toplum¬
sal dönüşümün özneleri görevini yüklenerek modernleşmenin sembolü hâli¬
ne gelmişlerdir. Emine Semiye de tüm bunların farkındadır. O, Osmanlı
kadınlarının toplumun en yüksek mevkilerinde bulunduğunu ve insaniyet
hazinesine sahip olduğuna inanır ve onlara, kadınlık gururu aşılamak ister.
Zaman zaman, kadınları aşağılayan erkekleri küçümser ve kadınla erkek
arasında zekâ bakımından fark olmadığını şöyle ifade eder:
-Evet efendim, tıbben kadınla erkek dimağı arasında hiçbir fark yoktur.
Erkek ve kız çocukların karışık olarak tahsil ettikleri Amerika’daki
dar’ül tedrislerde, daima istidat ve zekâlarıyla temeyyüz eden ve
aliyy’ül-âlâ derecesini kazanan talebatın talebe adâdına müsavi gelmek-
te olduğuna dikkat eden esâtize-i kiram rical ile nisvan beyninde fark
bulunmadığına hüküm vermişlerdir.
Buna dair aceze de ettiba-yı hazıkanın ekserisinden muvafık izahat al¬
mıştım. Fazla olarak kadınların zekâsı yüksek, maneviyatı rakik ve şef¬
faf bir şefkatle mücelladır deniliyor (tarihsiz d: 4-5).
Emine Semiye devrine göre oldukça farklı bir söylemle kadınların erkekler¬
le eşit hatta onlardan zekâ, maneviyat ve şefkat yönünden daha yüksekte
olduklarına inanır. Kadınları erkeğin gölgesi hâline getirmek isteyenlere
meydan okuyan bir tavırla hakları olanı almak için çağdaş Türk kadınının
elinden geleni yapacağını belirtir.
II. Meşrutiyet’in getirdiği hürriyet ve eşitlik prensiplerinden kadınların da
faydalanacağı ümit edilir. Ancak beklenen gerçekleşmez ve kadınların du¬
rumunda bir değişme olmaz. Bunun üzerine kadın haklarını savunan ya¬
zarlar, asabî ve kırgın bir dil kullanarak bu durumu eleştirirler. Bu kadın
yazarlardan biri de Emine Semiye’dir. “Terakkiyat-ı Nisvaniyyeyi Kimden
Bekleyelim” adlı yazısında adını belirtmediği İttihat ve Terakki Partisi’ne
mensup üst düzey bir yöneticiden II. Meşrutiyet’ten önce kadın hakları
için talepte bulunduğunu ve bu önemli kişinin kadın haklarını sağlayacak¬
ları yönünde çok sağlam bir teminat verdiğini ancak İttihat ve Terakki
iktidar olduktan sonra sözlerinin arkasında durmadığını söyler. Emine
Semiye kadınlığın ilerlemesinin ancak yine kadınların mücadelesiyle ger¬
çekleşeceğini şu sözleriyle belirtir: “Ricâlimizin bizi düşünmediklerini,
ihtimal en sonra düşüneceklerini şimdiden bizler düşünelim de nisvân-ı
âtiyyemizin âlem-i medeniyete yaraşacak hâlde yetişmelerini kadınlığın,
insanlığın hukuk ve mezâyâsının hiçbirinden mahrumiyetini icap etmedi¬
ğini anlayan kadınlarımızdan bekleyelim” (1325a: 733). Emine Semiye, II.
Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle ancak medenileşmek adına bir adım atıla¬
bildiğini söyler ve kadınlığın ilerlemesinin de zamanı gelecektir diyerek
gelecek günlerdeki hedefini belirler. Kadınların medeni hayata yaraşacak
bir şekilde yetişmelerinin ancak kendi çabalarıyla gerçekleşeceğine inanır
ve “O şanlı cedlerimizin temiz kanından elbette bizlerde de bir zerre mev¬
cuttur. Tekâmül-i nisvana cehd ve ikdam ile niçin çalışmayalım?” (1325a:
734) diyerek Türk kadınlığının ilerlemesi için kadınlarımızı harekete geç¬
meye davet eder.
II. Meşrutiyet’in ilanına kadar olan süreçte kadın, özellikle kent kadını
toplumsal hayatta çok silik olarak yer almıştır. Meşrutiyet’in ilanıyla ka¬
dınlar artık kendilerine geleneksel düzen tarafından biçilmiş ev içi mekân-
bahar 2011 / sayi 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
lardan çıkıp erkeklerle eşit haklara sahip olabilecekleri kamusal mekânlarda
görünür olmak isterler. Emine Semiye de eğitimli bir kadın yazar olarak
kadın-erkek eşitliğinin toplumsal hayatta yansımalarını görmek ister. O,
“Biz insan değil miyiz? Nasıl oluyor da bu hayat-ı miskinaneye mütevekkil
görünüyoruz!” (tarihsiz a: 24) diyerek insan olmanın gereklerini kadınlar
için de talep eder. Emine Semiye toplumun büyük bir kısmını oluşturan
kadınların sosyal hayattan uzaklaştırılıp eve kapatılmasını eleştirirken, ilkel
kavimler döneminde kabilelerin, aşiretlerin kadın erkek karışık olarak
toplandıklarını ama sonraları bir takım batıl inançlara kapıldıklarını anla¬
tır. Hz Muhammed zamanında medeniyetin en iyi şekilde uygulandığını
ve kadının mevki olarak çok iyi bir yerde olduğunu ancak sonraları bozu¬
lan hayatlarla sekiz-dokuz yüz senelik İslam hükümetinin mahvolduğunu
söyler. Emine Semiye, “Hayatta Kadının Hisse-i İştirakı” isimli makale¬
sinde de ilkel kavimler döneminde kabilelerin, aşiretlerin kadın erkek karı¬
şık olarak toplandıklarını ama sonraları bir takım batıl inançlara kapıldık¬
larını anlatır. Ona göre Türk kadının toplumsal hayattan uzaklaştırılması
toplumsal bir yozlaşmaya da sebep olmuştur (1919: 5).
Emine Semiye Kadın gazetesinde yayımlanan “Muhterem Biraderimiz
Cavid Beyefendi’ye” isimli bir diğer yazısında ise kadınlar için sosyal ha¬
yatta bir takım iyileştirmeler ister. Emine Semiye’nin istekleri şöyledir:
Öncelikle kadınlara eğitim hakkı tanınmalıdır. Vapurlarda kadınları hava¬
sız, kötü mevkilere hapsetmektense onlara havadar yerler ayrılmalıdır. Sa¬
bahtan yola çıkan kadınların karınlarını akşama kadar simit ve peynirle
doyurmaları yerine çalışanları kadınlardan oluşan lokantalar açılmalıdır.
Tarihî ve ahlakî oyunları seyredebilmeleri için tiyatrolarda kadınlara da yer
ayrılmalıdır. Millet bahçelerinde kadınların da oturabileceği seyrek kafes¬
lerle bölünmüş yerler olmalıdır. Vapura binerken ve tramvaydan inerken
kadınlara öncelik tanınmalıdır. Yoksul kadınlar şurada burada sürünmek
yerine hayırsever kadınların kurdukları cemiyetler aracılığıyla ticarete atıla¬
rak hayatlarını kazanabilmelidirler (1324: 2-5).
Emine Semiye “Kadınlık” isimli makalesinde de kadının aile ve toplum
içerisindeki kimliğiyle ilgili fikirlerini söyler. Ona göre kadın denilince
çamaşır yıkamak, tahta silmek, yemek pişirmek gibi ev işlerinin akla geldi¬
ğini ancak bunların kadınların teferruat işleri olduğunu, kadının asıl işi
olmadığını söyler. Ona göre kadının asıl işi erkeğe iyi bir eş olmaktır
(1325b: 3). Görüldüğü üzere Emine Semiye devrin erkek aydınlarının
evlilikle ilgili görüşlerine uygun bir anlayışla evliliği yorumlar. Tanzimat’ın
yurt dışına giden ve döndüklerinde çok farklı bir eş anlayışının hayalini
kuran aydın erkekleri artık yanlarında kendilerini anlayabilecek ruh eşleri¬
ni ararlar. Emine Semiye de aynı anlayışla kadının asıl vazifesini erkeğe iyi
bir eş olmak noktasında yorumlar. Yazar her ne kadar bu dönemde kadın
hareketi içerisinde öncülük yapmışsa da henüz devrin gereği olarak bütü¬
nüyle bağımsız bir kadın kimliğini kurgulayamaz.
Emine Semiye’nin hem makalelerinde hem de edebî eserlerinde kadınlıkla
ilgili sorunları dile getirirken kadınların sahip oldukları toplumsal kimlik¬
ten rahatsız olduğu anlaşılmaktadır. Emine Semiye kadınların hak ettiği
yere ulaşabilmesinin ancak iyi bir eğitimle mümkün olacağına inanır. Böy-
lece kadınlar cehalet örtüsünden kurtulacaktır.
‘Kadın’ lafz-ı muhteremine izafe edilecek terbiye-i fikriye maatteessüf
mekteplerimizde istihsal edilemediği için, tenevvür etmiş hanımlarla bir¬
leştikçe teati-i efkârımızda hasıl olacak nafi neticelerle zavallı nisvan-ı İs¬
lam’ın yüzlerindeki kalın ve siyah peçeler gibi manada büründükleri ce¬
halet örtüsünü delip geçerek hissiyatlarını uyandırmak, bahusus ilim ve
tahsilin kadrini onlara anlatmak, bilir misiniz ki ne büyük hizmettir ve
ne mukaddes vazifedir!” (tarihsiz a: 7).
Emine Semiye devir içerisindeki anlayışa uygun olarak kadınlıkla ilgili
meseleleri yorumlarken kadınların eğitilmesini öncelikli olarak görür. O
sadece makalelerinde değil edebî eserlerinde de kadınlığın bu önemli prob¬
lemini dile getirir. Örneğin Bikes’te bir yamağın kızı olan Müstakim
Bey’in eşi Gülşen evlendikten kısa bir süre sonra okuma yazma öğrenir.
Yine Bikes’te Yunus Bey’in kızı Teveccüh beşik kertmesi olduğu Muti
Bey’e layık bir eş olabilmek için eğitimine devam eder. Muallime’de daha
romanın başlığından itibaren kadınların eğitimi özellikle vurgulanmıştır.
Romanda önce Kevser babası Murtaza Efendi’den iyi bir eğitim alır. Daha
sonra Kevser’in kızı Bihbude de kendi babası Molla İdris’ten Arapça ve
Farsça dersleri alır. Sefalet’te kadınlar ilk eğitimini düzenli eğitim kurumla-
rında alırlar. Sonraki yıllarda eğitimlerini evde aldıkları özel derslerle ta¬
mamlarlar. Emine Semiye hikâyelerinde de kadınların eğitimi meselesini
vurgular. Terbiye-i Etfâle Ait Üç Hikâye’de Cedit Bey kızları Mihri ve
Dürri’nin eğitimiyle özel olarak ilgilenir. O, kadının eğitiminin yanı sıra
kadının çalışması, devrin önemli problemlerinden biri olan evlilik ve ev¬
lenme biçimleri, boşanma gibi kadınlıkla ilgili problemleri de işler. Emine
Semiye kadınlıkla ilgili problemleri yazdıklarıyla dile getirirken sosyal ha¬
yat içerisinde de kadın dernekleri kurarak aktif olarak yer alır.
bahar 2011 / sayi 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
Tanzimat yıllarında özellikle II. Meşrutiyet’in ilanından sonraki dönemde
kadın faaliyetleri açısından önemli bir gelişme de yeni kurulan kadın der¬
neklerinin etrafında olmuştur. Bu derneklerde kadınlar özellikle savaş
yıllarında askerlere ve asker ailelerine yardım ederler. Her ne kadar bu
dernek faaliyetleri, kadınlığı çağrıştıran bir işlevsellikte ise de derneklerin
bir kısmı kadınları eğitmek ve onların düşünce dünyalarını geliştirmek için
faaliyette bulunmuşlardır.
Kadın cemiyetleri genellikle İstanbul’un tanınmış ailelerinin kızları tara¬
fından kurulmuştur. Ahmet Cevdet Paşa’nın kızları da bu faaliyetlerde yer
almışlardır. Fatma Aliye 1908’de cephedeki askerlere yardım amacıyla
Cemiyet-i İmdâdiye’yi, Emine Semiye de 1908’de Selanik’te Şefkat-i
Nisvan ile Edirne’de Hizmet-i Nisvan derneğini kurmuştur. Şefkat-i
Nisvan cemiyeti ilk kadın derneği olarak kabul edilmektedir: “Literatürde
Osmanlı döneminin ilk kadın dergisinin 1869’da Terakki gazetesinin eki
olarak çıkan Terakki-i Muhadderat, ilk kadın derneğinin de 1898’de Sela¬
nik’te Emine Semiye tarafından kurulan ‘Şefkat-i Nisvan’ olduğu defalarca
ifade edilmiştir” (Ekmekçioğlu vd. 2006: 329). Çok aktif bir dernek olan
Şefkat-i Nisvan’ın İstanbul, Selanik, Edirne, Konya ve Samsun'da da şube¬
leri açılır. Bu derneğin faaliyetleri kadınların eğitimine destek vermek,
onları küçük iş yerleri açmaya ve üretime katılmaya teşvik etmektir. Der¬
neğe üye kadınlar, kaynak sağlamak amacıyla el işleri yapıp satmışlar ve
yardım faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Hizmet-i Nisvan ise Türk kadınla¬
rının iş hayatına katılması, kılık kıyafetlerinin düzeltilmesi gibi çeşitli alan¬
larda hizmet vermiştir. Emine Semiye dernek faaliyetlerinin yanı sıra çeşitli
gazete ve dergilerde çalışarak siyasi ve sosyal hayatın içerisinde aktif olarak
yer almıştır.
II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra kadınlar ilk olarak özgürlük ta¬
leplerini basın aracılığıyla dile getirirler. Kadınların kendilerini ifade ede¬
bildikleri, tanıtabildikleri kadın gazeteleri ve kadın dergilerinin bu dönem¬
de sayıları oldukça artar ve bu neşriyat önemli işlevler yüklenir. Bu dö¬
nemdeki kadın gazeteleri ve dergileri, kadınlığın değişim sürecini izlemek
açısından önemlidir. Özellikle Emine Semiye’nin çeşitli gazete ve dergiler¬
de yayımlanmış yazıları bu süreç konusunda bize önemli açılımlar getir¬
mektedir. Emine Semiye gazete ve dergilerin kadınlık bilincini geliştirmek¬
teki önemini fark edebilmiş ve aktif bir şekilde kullanmış yazarlarımızdan-
dır. O, Selanik’te yayımlanan Mütalaa gazetesi ile İnci dergisinin başyazar¬
lığını yapar. Ayrıca Hanımlara Mahsus Gazete, Ati (İleri), Kadın, Mehasin,
Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası, Resimli Kitap, Saadet, Bahçe, Yeni Edirne,
Yeni Gazete, Yeni Asır, Şura-yı Ümmet, İnci, İzler, Birlik, Türkiye Edebiyat
Mecmuası, İnkılab, Balkan, Teârüf-i Müslimin gibi çeşitli yayın organların¬
da da yazıları yayımlanır. Emine Semiye çeşitli gazete ve dergilerde yayım¬
lanan yazılarında fikrî ve ahlakî gelişimi sağlayan öğretici konuları kaleme
alır. Kadınlığın ilerlemesi ve çocuk terbiyesinin yanı sıra eğitim, siyaset,
fen, güzellik, sağlık ve giyim-kuşam gibi konular üzerinde durur.
Emine Semiye gençlik ve olgunluk çağlarında sosyal ve siyasî hayatta etkin
olarak yer alırken ilerleyen yaşlarında Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde
öğretmenlik yapar.
Tanzimat döneminde modernleşme yolunda atılan ilk adımlar arasında
öncelikle eğitim ve kadınların eğitimi meselesi gelmektedir. Bu döneme
kadar Osmanlı Devleti ilerleyen ilim ve teknolojiye ayak uydurmak için
çeşitli okullar açmıştır. Fakat bu okullar kadınlara yönelik eğitim kurumla-
rı değillerdir. Kadınların eğitimi meselesi Tanzimat döneminden itibaren
önem kazanmış ve ancak bu tarihten sonra kadınlara yönelik eğitim ku-
rumlarının açılması hızlanmıştır. Asıl hedef, Osmanlı toplum yapısı içeri¬
sinde kadının üstlendiği rolleri iyileştirmek ve geliştirmektir. Emine
Semiye gençlik yıllarında kadın hareketleri, siyasî faaliyetler ve basın dün¬
yasında aktif olarak yer alır. Ancak kadın eğitiminin öneminin en başından
beri farkındadır ve ilerleyen yaşlarında öğretmenlik mesleğini seçer. Onun
öğretmenlik mesleğini seçmesinde çocukluğunda babasının görevleri dola¬
yısıyla Osmanlı coğrafyasının çeşitli eyaletlerini gezmesi etkili olmuştur.
Babasının 1866-1868 yılları arasında Yanya valiliği, 1876’da Rumeli mü¬
fettişliği nedeniyle Yanya ve Suriye’ye gitmiştir. Emine Semiye kocası Reşit
Paşa’nın görevi dolayısıyla Selanik ve Serez’de bulunduğu yıllarda buralar¬
daki köy halkının sefaletini yakından gördüğünde onların mutluluğu için
çalışmaya karar verir:
Zaten milletimi severdim; o zavallıların cehaletini, sefaletini layıkıyla
anladıktan sonra hür ve mesut görmek için de çalışmayı göze aldırdım.
Diğer taraftan da birçok fakir kızlarıyla -buyurduğunuz gibi- hiçbir şeyi
bilmeyen malumatı nezd-i acizane toplayarak tedrisatlarına bezl-i gay¬
ret ettim; o zaman düşünmüştüm ki yirmi kızın tenvirine muvaffak
olabilsem, onların her biri de on kişiyi ikaz etse, benat-ı vatanın iki yüz
bahar 2011 / sayi 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
yirmisini yetiştirmiş olacağım. Milletime bu da naçizane bir hizmet sa¬
yılmaz mı?” (Emine Semiye 1911: 99).
Emine Semiye verdiği kararı hemen fiiliyata da döker ve evini adeta bir
okul gibi kullanmaya başlar. Naciye Neyyal hatıratında onun evinin adeta
bir okul gibi olduğunu ve tanıdıklarının çocuklarına ders verdiğini söyler
(Hürmen 2004: 259). Emine Semiye eşinin görevi dolayısıyla Selanik’te
bulunduğu yıllarda İnas Rüştiyesi’nde ve Terakki okullarında öğretmenlik
ve müfettişlik yapmıştır. Onun için kadınların eğitimi önceliklidir. Kadın¬
ların yüzündeki cehalet örtüsünü çıkartmanın ancak eğitimle mümkün
olacağına inanır:
Kadın Lafz-ı muhteremine izafe edilecek terbiye-i fikriye maa-t-teessüf
mekteplerimizde istihsal edilemediği için tenevvür etmiş hanımlarla
birleştikçe teati-i efkârımızdan hasıl olacak nafi neticelerle zavallı
nisvan-ı İslam’ın yüzlerindeki kalın ve siyah peçeler gibi manada bü¬
ründükleri cehalet örtüsünü delip geçerek hissiyatlarını uyandırmak...
Bahusus ilim ve tahsilin kadrini onlara anlatmak. Bilir misiniz ki ne
büyük hizmettir? Ve ne mukaddes bir vazifedir!” (tarihsiz a: 7).
Emine Semiye kadınların eğitimine yönelik bu düşüncesini ilerleyen yaşla¬
rında fiiliyata da döker ve 1920 sonrasında, idealist genç Cumhuriyet öğ¬
retmenlerini yetiştirmek üzere Halide Edip’le birlikte Beyrut’a gider. Daha
sonraki yıllarda Anadolu’nun çeşitli illerinde Edirne, Sivas, Ordu, Adana
Kız Öğretmen Okullarında edebiyat ve Türkçe öğretmenliği yapar.
Emine Semiye yazarlık, kadın hakları savunuculuğu, politik faaliyetleri,
gazeteciliği, öğretmenliği ve dernek faaliyetlerinin yanı sıra hemşirelik de
yapmıştır. Balkan Savaşları esnasında Emine Semiye Etfal Hastanesindeki
yaralılara bakmak istemiş ve burada çalışmıştır. Çanakkale Savaşında gö¬
nüllü hemşire olarak tıp tarihimizin önemli hekimlerinden Besim Ömer
Paşa’nın yönetiminde Çanakkale gazilerini tedavi etmiştir. Daha sonraki
yıllarda Şişli Etfal Hastanesinde de gönüllü hemşire olarak çalışmıştır.
Emine Semiye Tanzimat’la hızlanan ve Cumhuriyet Türkiye’sine kadar
uzanan değişim ve yeniden yapılanma sürecinde birçok ilkleri gerçekleş¬
tirmiş aydın bir Osmanlı kadınıdır. O bu süreçte yazar, siyasetçi, kadın
hakları savunucusu, eğitimci kimliğiyle öncü Osmanlı kadınları arasında
yer alır. Emine Semiye II. Meşrutiyet’in öncesinde ve sonrasında siyasî,
edebî, kadınlıkla ilgili meseleler ve çocuk terbiyesi gibi konularda yazdığı
çeşitli yazılarla aktif bir kadın portresi çizmiştir. Özellikle devri içerisinde
kadın meselelerine olan duyarlılığıyla Türk kadın hareketinin öncüleri
arasında yer almıştır. Emine Semiye öncelikli olarak kadının eğitimi mese¬
lesini önemser. Ona göre kadın eğitimle ataerkil yapı içerisindeki edilgen
kimliğini özgür kadın kimliğine dönüştürecektir. Böylece eğitimle
farkındalıkları artan kadın bağımsız kimliğini kurabilmek için çalışabilecek
ve eş seçimini yapabilecektir. Emine Semiye kadınlıkla ilgili meselelere
duyarlılığını kurduğu kadın dernekleriyle sosyal hayatta da devam ettirmiş¬
tir. Ayrıca aydın bir Osmanlı kadını olarak kadınlıkla ilgili fikirlerini fiili¬
yata da dökerek ilerleyen yaşlarında İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli şehir¬
lerinde öğretmenlik yapmıştır. O hem edebî eserlerinde hem de gazete ve
dergilerde yayımladığı kadınlıkla ilgili meselelere dair keskin söylemleriyle
Türk kadınlığının hak mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. Ancak o
birçok aydın Osmanlı kadını gibi unutulmuşluğun pençesindedir. Onun
şimdiye kadar üzerinde durulmayan faaliyetlerini günümüze taşıyarak
kadın tarihi içerisinde görünür kılmak ruhunu şad edecektir.
Akay, Hasan (1998). Servet-i Fünûn Şiir Estetiği. İstanbul: Kitabevi Yay.
Caporal, Bernard (1999). Kemalizmde ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını I (1919¬
1970). İstanbul: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık.
Coşar, Ömer Sami (1974). “Türk Kadınının Hak ve Hürriyeti Konusunda Tar¬
tışmalar”. Atatürk Ansiklopedisi. C.2. İstanbul: İstanbul Reklam Ltd. Şti.
59-60.
Çakır, Serpil (1996). Osmanlı Kadın Hareketi. İstanbul: Metis Yay.
Ekmekçioğlu Lerna ve Melissa Bilal (2006). Bir Adalet Feryadı Osmanlı’dan Türkiye’ye
Beş Feminist Yazar 1862-1933. İstanbul: Aras Yay.
Emine Semiye (tarihsiz a). Hürriyet Kokuları. Milli Ktp, Yz. A 2693.
_(tarihsiz b). Kalem Tecrübeleri. Milli Ktp. Yz. A.2685.
_(tarihsiz c). İktitaf Millî Kütüphane, 06 MK. Yz. A 458106, MK. Yz. A 4582,
MK. Yz. A 2693. (İktitaf m Millî Kütüphanede 3 nüshası mevcuttur.).
_ (tarihsiz d). “İslamiyet’te Feminizm”. Halil Hamid. İslamiyet’te Feminizm
Yahut Alem-i Nisvanda Musavat-ı Tamme. İstanbul: Kiteum Matbaası. 3-8.
_(1324). “Muhterem Cavid Beyefendiye”. Kadın 6 (8): 2-5.
_ (1325a). “Terakkiyat-ı Nisvaniyyeyi Kimden Bekleyelim?”. Mehasin 10
(Eylül): 733-736.
_(1325b). “Kadınlık”. Yeni Gazete 437 (13): 3.
bahar 2011 / sayi 57 • Karaca, Modernleşme Döneminde Bir Kadın Yazarın Portresi: Emine Semiye Hanım •
_(1325c). “Anadolulu Kız Kardeşlerime: İbadullah Hakkı”. İnkılab 17 (31): 259.
_(1911). “İtiraf-ı Hakikat”. Teârüf-i Müslimin 2 (31): 99.
_(1919). “Hayatta Kadının Hisse-i İştiraki”. İleri 642: 5.
Hürmen, Fatma Rezan (2004). Ressam Naciye Neyyal’in Mutlakiyet Meşrutiyet ve
Cumhuriyet Hattralan. İstanbul: Pınar Yay.
İmzasız (1324). Sabah 6779 (27 Temmuz): 3.
Karaca, Şahika (2010). Emine Semiye Hayatı-Fikir Dünyası-Sanatı-Eserleri.
Yayımlanmamış Doktora Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.
Kaymaz, Kadriye (2009). Gölgedeki Kalem Emine Semiye. İstanbul: Küre Yay.
Kaygusuz, Bezmi Nusret (1955). Bir Roman Gibi. İzmir: İhsan Gümüşayak Matbaası.
Kurnaz, Şefika (2008). Osmanlı Kadın Hareketinde Bir Öncü Emine Semiye.
İstanbul: Timaş Yay.
_ (2009). Emine Semiye'nin Gözüyle Yüzyıl Önce Serez Yaylasında Kültür
Hayatı. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi
http://www.hbektas.gazi.edu.tr (11.12.2009).
Tunaya, Tarık Zafer (1998). Türkiye’de Siyasi Partiler İkinci Meşrutiyet Dönemi.
C.2. İstanbul: İletişim Yay.
Uraz, Murat (1941). “Emine Semiye”. Resimli Kadın Şair ve Muharrirlerimiz.
İstanbul: Tefeyyüz Kitabevi.
A Woman Writer During the
Modernization Period:
Emine Semiye Hanım
Şahika Karaca*
Emine Semiye Hanım is the daughter of Ahmet Cevdet Paşa,
one of the leading statesmen of the Tanzimat Period, and the
sister of Fatma Aliye Hanım, who is regarded as the first Tur¬
kish woman novelist. Emine Semiye is one of the leaders of
the Ottoman women’s movement and is known for the vari¬
ous roles she successfully took on as a politician, journalist,
teacher and nurse. In a variety of newspaper articles and lite¬
rary works Emine Semiye dwelt on political and social issues
like women’s rights, feminism, and children’s education. This
study aims to draw attention to the significant role Emine
Semiye Hanım played both in the Turkish women’s move¬
ment and in Turkish literature by focusing on her social and
political activities and her identity as a woman of letters, as an
educator and as a supporter of women’s rights.
Emine Semiye, Tanzimat literature, Fatma Aliye, Ottoman
women’s movement.
Assist. Prof., Erciyes University, Faculty of Education, Department of Turkish Language Education / Kayseri
skaraca@erciyes.edu.tr
BecHa 2011 / BbinvcK 5T
115-134
nopTpeT nwcaTe^bH^bi nepuoga
MogepHM3Ma:
0MMHe CeMue XaHbM
WaxMKa Kapagwa"
AHHOTa^Mfl
^MUHe CeMue XaHiiM aBnaeTca goneptro ogHoro u3 Begymux
rocygapcTBeHHiix geaTenen nepuoga TaH3uMaTa AxMega
flxeBgeT-namu u npuxoguTca cecTpon OaTMe Anue XaHiiM,
npu3HaHHoñ nepBon xeHmuHoH-poMaHucTOM. ^MUHe CeMue
aBnaeTca nuoHepoM gpuxeHua ocMaHcKux xeHmuH. OHa
aBnaeTca oneHt öoraTon u MHorocTopoHHen nuraocTtro: oHa
nucaTent, nonuTuK, xypHanucT, ywrent u MegcecTpa. B cBoux
cTaTtax B pa3nuHH^ix ra3eTax u B nuTepaTypHiix npou3BegeHuax
^MUHe CeMue paccMaTpuBaeT npaBa xeHmuH, $eMuHu3M,
BocnuTaHue geTen, pa3nHHHtie nonuranecKue u co^ua^tHLIe
Bonpoci. B ^TOH paöoTe paccMaTpuBaeTca nonuTunecKaa u
oömecTßeHHaa geaTentHocTt ^MUHe CeMue, ee nuTepaTypHaa u
negarorunecKaa uHguBugyantHocTt, nepe3 onpegeneHue ee
MecTa B xeHcxoM gBu*eHuu noKa3aHii ee MecTo u pont B
Type^KOH nuTepaType u »shckom gpuxeHuu Typ^uu.
KnwMeBNe CnoBa
Type^Kaa nuTepaTypa, OaTMa Anue, ^MUHe CeMue, gpuxeHue
ocMaHcKux *eHmuH.
flo^ ^oKTop, yHHBepcureT 3pg^uec, negaroruHecKHH ^aKyntTeT, Ka^egpa Type^oro a3iiKa / Kancepu
skaraca@erciyes.edu.tr
134
Yrd. Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü / Kayseri
skaraca@erciyes.edu.tr