Türk Folklorunun Turizm Açısından Değerlendirilmesi
Prof. Dr. Erman Artun
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
Anadolu coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca Asya, Avrupa, Afrika, Mısır ve Mezopotamya kültür yollarının kesiştiği bir merkez olmuştur. Orta Asya’dan Anadolu’ya 9. yüzyıldan başlayarak küçük gruplar, 11.yüzyıldan itibaren büyük kitleler halinde gelmeye başlayan Oğuz ve Türkmen boyları, Anadolu’nun bugünkü kültürel yapısını oluşturmağa başlamışlardır. Bu tarihi süreçte Anadolu Türkleşmiş, Türkler de Anadolulaşmıştır(Erden,1998:4-12).
Dokuz yüzyıl önce Anadolu’ya akıp gelen insan dalgaları , kendilerine özgü inanışlarını törelerini, geleneklerini, sanatlarını da beraberlerinde getirdiler. Bunlardan bazıları aynen saklanmış bazıları da Anadolu kültüründe yeni bir oluşumla yeniden şekillenmiştir. Türk kültürü tarih sürecinde kendine miras kalan kültürleri Türk kültürü potasında eriterek kendi damgasını vurmuştur. Halk kültürü ürünleri bir milletin milli kimliğini belirler, oluştukları toplumun ortak kabullerini alarak kendilerine özgü gelenek yaratırlar.(Yıldırım,1998:37).
Türkiye halk kültürü, yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, kuşaktan kuşağa aktarılan bir değerler bütünüdür. Halk kültürü ürünleriyle yaşadıkları yöre arasında bir bağ vardır. Bu ürünlerin şekillenmesinde tarihi ve kültürel mirasın önemli bir rolü vardır. Halk kültürü ürünleri halk arasında mayalanmış, halkın kültür yapısını belirleyen yaşadığı toplumun dokusudur. Halk kültürü ürünlerinin halkın ortak duygu ve düşüncelerini dile getirmeleri bakımından Türk kültürünün korunmasında, yaşatılmasında önemli işlevleri bulunmaktadır(Artun,1996:12-25)
Türkiye folklorunun coğrafi konumu ve tarihsel bağlarıyla kendine özgü bir durumu vardır. Anadolu tarih boyunca göçlerin, çeşitli kültürlerin, savaşların, ticaret yollarının üzerinde otuzun üstünde devletin kurulduğu bir yerdir. Folklor, özü gereği statik değil dinamiktir. Folklor halk yaşayışı bilimidir, kültür topluluğunun ortak malı olduğu için ulusal yapının bir parçasıdır. Kültür doğası gereği değişkendir. Gelenek zaman boyutunda bir başka geleneğe ulaşacaktır. Her folklor ürünü belli bir kültür içinde oluşur ve canlılığını sürdürür. Folklor geçmişteki bir kültür, geçmişten günümüze gelmiş bir kalıp değildir. Yaşayan bir kültür topluluğunun bugünkü gereksinimini karşılayan bir sosyal kurumdur.
Anadolu’nun günümüzdeki evrensel değerler taşıyan özgün kültür yapısının oluşmasında Türkler ana etken olmuştur. Anadolu pek çok küçük kültürel çevreyi ve onların kültürel yapılarını içinde barındırmıştır. Bu kültür zenginliğini kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Anadolu coğrafyasında iç içe yaşayan bu kültür zenginliği pek az ulusa nasip olmuştur. Bu bir kültür mozaiği değildir; yurt tutulan Anadolu coğrafyasında kültürlerin yarattığı alaşım, yeni bir Anadolu kültürüdür.
Türkiye hızlı bir kültürel değişim ve gelişim süreci yaşamaktadır. Halk kültürü ürünleri kültürel yapımızın, yaşama biçimimizin en iyi tanıkları ve taşıyıcılarıdır. Anadolu kültürünün çeşitliliği halk kültürü ürünlerine büyük bir zenginlik sağlamıştır.
İnsanoğlunun yaradılışında var olan görme ve öğrenme isteği, ekonomik, kültürel etkenlerle eski çağlardan bu yana bazı insanları seyahate zorlamıştır. Zamanla bütün dünya insanlarını etkileyen turizm olgusu bu gün çok büyük boyutlara ulaşmış ve endüstri haline dönüşmüştür. Bir ülkenin halk kültürüyle turizmi arasında olmazsa olmaz bir bağ vardır.
Türkiye’de son elli yıldan bu yana gelişmekte olan turizm sektörü günümüzün en önemli sektörlerinde biri haline gelmiştir. Dünyadaki toplumsal ve ekonomik gelişmeye paralel olarak kişisel gelir düzeyinin yükselmesi, ulaşım araçlarının hız ve kapasite olarak artış göstermesi, enformasyon ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi, çalışma süresinin azalması, ücretli tatillerin artması, turizm gelişimini etkileyen faktörler arasında yer almaktadır.
Türkiye turizminde, planlı döneme değin, açık seçik bir politika saptanmamıştır. Turizmi geliştirecek bir çok atılımlar yapılmış, turizmin döviz kazandırıcı özelliği, üzerinde en çok durulan hedef olmuştur. Turizmin geleceğini güvence altına alabilmek için, konuyu çok boyutlu ele alıp, turizm türlerini göz önüne alarak, doğal görünümün, kültürel varlıkların, toplumsal yapının bütünleşerek kesintisiz bir gelişme içinde olmasının önemi üzerinde durulmalıdır.
Türk folklorunun turizm açısından değerlendirilmesi daha çok tatil amaçlı gezilerde, kültürel amaçlı sanatsal, dinsel, bilimsel toplantılar, kongreler, spor amaçlı etkinlikler ve turistik tesislerde öne çıkmaktadır.
Binlerce yıllık geçmişi olan Anadolu, turizm için büyük bir potansiyel olan antik kalıntılara, doğal güzelliklere, yaz ve kış aylarında çok yönlü sportif aktivitelere olanak sağlayan denizlere, dağlara sahiptir. Türkiye coğrafi konumu, sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihi zenginliklerinin değerlendirilmesi sonucunda ülke ölçeğinde konulan turizm stratejileriyle gelişerek dünyanın sayılı turizm ülkelerinden biri olmuştur. Bu hızlı gelişim beraberinde bazı sorunları da getirmiştir. Turizm hizmetleriyle ilgili yeterli tesis ve bu hizmeti sunacak eğitilmiş personel açığı kapatılmaya çalışılırken kültürel değerlerin turizm açısından nasıl kullanılacağı konusu göz ardı edilmiştir. Milli kültürün tanıtılması politikalarında geç kalındığı, turizm sektöründe çalışanlar yeterince aydınlatılıp yönlendirilmediği için bir çok hatalara düşülmüştür.
Türkiye’ye gelen turistlerle ilgili yapılan araştırmalara bakıldığında azımsanmayacak ölçüde turistin kültürel değerleri görmek için geldiği anlaşılacaktır. Turizme arkeolojik miras ,doğal güzellikler, tarihi mirasın dışında kültürel değerler kaynaklık eder. Bu değerlerin turizm sektörü aracılığıyla, kültürün özünü bozmadan nasıl en doğru şekilde verileceği sorusunun cevabı aranmalıdır.
Toplumumuzun kültürünün nitelikleri, kültür çevreleri yeterince bilinmediği için turizm sektöründe, Türk kültürünün tanıtımında büyük yanlışlıklara düşülmektedir. Bu durum binlerce yılda oluşan kültüre yarardan çok zarar vermektedir. Anadolu kültürüyle ilgili araştırmalara baş vurulmadan kulaktan dolma bilgilerle, günü kurtaran, “turist nasıl olsa bilmez” yanlış anlayışıyla sözde tanıtımlara sık sık rastlıyoruz. Hediyelik eşya satışlarında aslıyla ilgisi olmayan,Türk kültürünü yansıtmayan örnekler her geçen gün artmaktadır.
Turistik yörelerde, turistleri etkilemek müşteri kazanmak satış yapmak kaygısıyla sırtında garip kıyafetleri olan başına kırmızı garip takkeler takan satıcılara, katır çanı çalarak dondurma satanlara adım başı rastlar olduk.
Her toplumun kendine özgü bir mutfak kültürü vardır. Türkiye çok zengin bir mutfağa sahiptir. Anadolu’nun sahiplik yaptığı bir çok uygarlığın yemek kültürleri de Türk mutfağını beslemiştir. Turist gittiği ülkenin her tür zenginliğini merak ederken mutfağını da tanımak isteyecektir. Bir çok yörede özgün Türk mutfağı tanıtılacak yerde batı mutfağıyla turist ağırlanması düşündürücüdür.
Türkiye halk oyunları yönüyle çok zengindir. Bu oyunların turizm sektöründe değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Bir çok güzel uygulamaların yanı sıra gelişi güzel , özünden sapmış, halk oyunlarıyla hiç alakası olmayan gösterilere ne yazık ki sık sık rastlıyoruz. Turizmle halk oyunlarının iki temel ilişkisi bulunmaktadır. Bunlar yurt dışı festival vd. gösterilerle yurt içi turistlere yönelik gösterilerdir.
Yurt dışı gösteriler maddi olanakları sınırlı gençlerin yurt dışına çıkışlarını sağlaması yönüyle olumludur. Son yıllarda bazı halk oyunu dernekleri bu tür yurt dışı gösterileri öylesine sıklıkla yapmaktadır ki, turizm şirketlerine rakip olmuşlardır. Ekiple yurt dışına çıkma kolaylığı, yurt dışına gösteri yapmağa giden ekiplerin kadrolarını öylesine çoğaltmıştır ki bazen bir ekibin bir otobüsü doldurması düşündürücüdür. Bu tür gösteri ekiplerinde ekip kalitesi düşmektedir. Bazen amacı yalnızca gezmek olan insanların müzik ekibine katıldığını görüyoruz. Bunun yanı sıra bazı dernekler de ciddi çalışmalarla ülkemizi, kültürümüzü çok iyi temsil ederek tanıtmaktadır.
Otel gösterilerinde halk oyunlarının sunulması, tanıtım sağlaması yönüyle Türk kültürüne ve turizmine hizmet etmektedir. Ancak bazı aksaklıklar görülmektedir. Bunları şöylece sıralayabiliriz: Bazı turistik tesislerde derme çatma kurulan ekipler kültürel yapıyı yansıtacak yeterli bilgiye sahip olmadıkları için sunular çok sığ içeriklerden oluşmaktadır. Sahneleme tekniklerini bilmeyen kişilerce sahnelenen oyunlar olumsuz etki bırakmaktadır. Oyunlar yanlış ve eksik oynatılmaktadır. Temel karaktere ters düşen figürler eklenmekte, aynı oyunda birkaç yöre figürü iç içe geçirilmektedir. Oyunun öyküsü bilinmeyip farklı karakterde, abartılarak oynanmakta, oyunlarla ilgisiz mizansenler yapılmaktadır.
Ticari kaygıyla müzisyenlerin en ucuza çalanları seçilmekte, bunun sonucunda figür- ezgi birliği sağlanamamaktadır. Ekibin giyimlerinde genellikle uydurma, hiçbir yöreyi temsil etmeyen giyimler kullanılmakta, özensiz ve kirli giysiler giyilmektedir. Oyunların kurguları yanlış yapılmakta, geleneğe uymayan mantık hatalarıyla dolu “Türk geceleri” yapılmaktadır. Bazen o kadar ileri gidilmektedir ki gelin damat olarak seçilen kişilere sürahiyle rakı içirilmektedir. Bunun sonucunda turistler Türk düğünlerinin bu şekilde yapıldığını sanıyorlar. Türkiye bu özensizliği hak etmiyor. Bazı turistik tesislerde aşçı, garson ve otopark görevlisinin gecenin ilerleyen saatlerinde sözde halk oyunları ekibinde yer aldığını bile görebiliriz.
Turizm firmaları, tur operatörleri, halk kültürü alanında çalışan akademisyenler ve uzmanlar, sahne tekniği uzmanları, dramaturglar, halk oyunları uzmanları ve müzik konusunda uzman olanlar bir araya gelerek gösterilerin nasıl olması gerektiği konusunda seminer çalışması yapıp örnek çalışmalar hazırlamalıdırlar. Turizm firmaları sezon açılmadan gelecek yılın çalışmalarını uzmanlara yaptırmalıdırlar. Her gösteri halk kültürüne uygun yapılmalıdır. Sunular, mekana, zamana, izleyici topluluğunun ilgi alanına ,izleyicilerin özelliklerine göre yapılmalıdır.
Bugün Türk folklorunun turizmde değerlendirilmesinde sancılar varsa bunun en büyük nedeni konunun görmezden gelinip, eleştiri boyutunda konu edilmesidir. Konunun uzmanı olmayan iyi niyetli derlemecilerin bireysel gayret ve çabaları yetmemektedir. Bu arkadaşlarımız folklor heyecanını halka tattırmış, halk kültürünün gönüllü taşıyıcıları olmuşlardır. Kültür Bakanlığı turizmde değerlendirmek üzere bu konun uzmanlarına küçük kitaplar hazırlatmalıdır. Turizmde halk kültürü metinleri kitabı, konunun uzmanlarına yazdırılmalı veya Türkiye çapında yarışmalar açılarak turizm sektörüne materyal sağlanmalıdır. Bu konuda sektörde çalışanları eğitmek amacıyla çeşitli kurslar açılmalıdır. Türk kültürüne zarar veren uygulamalar il turizm ve kültür müdürlükleri kanalıyla denetlenip önlenmelidir. Ülkemizde pek çok halk oyunları dernekleri vardır. Otellerde sunulan oyunlar için belgeli ekip şartı aranmalıdır.
Türk folklorunun turizm amaçlı olarak değerlendirilebilecek etkinliklerini şöylece sıralayabiliriz:
1-Kız görme-kız isteme ( tablo)
2-Kına yakma ( gelin ağlatma-kına türküsü-gelin oynatma) (tablo)
3-Nişan(kadınlar arası-darbuka, tefle türkülerin söylenmesi, oynanması) (tablo)
4-Ahret dalının gezdirilmesi (tablo)
5-Damat traşı (erkeklerin oynaması –davul,zurna-ince çalgı) (tablo)
6-Köy düğünü (kuşak bağlama-takı-gelin uğurlama)(tablo)
( Halk oyunları sunuları doğal köy odası dekorlarıyla evlenme törenleri bütünlüğü içinde verilmelidir.)
7) Bilmece sorma geleneği (Seyircilere de sorulabilir. Bilmeyene eğlenceli ceza ,bilene ödül)
8) Mani söyleme geleneği ( mani atışması- seyircilere özel maniler- hıdrellez niyet çömleği)
9-Türkü atma
10-Âşıklık geleneğinden örnekler ve atışma
11-Otantik sazlarla , otantik ezgiler(uzun hava-hoyrat-kaside)
12-Sıra gecesi ve çiğ köfte ikramı
13- Yörüklerin ayranla sıkma yapıp ikram etmesi
14- Otantik giysili aşlamacıların,şalgamcıların,bozacıların ikramı
15-Bulgur çekme-yufka açma –(türkü örnekleriyle)
16- Cirit gösterileri
17-Yağlı güreş örneği
18- Köy seyirlik oyunları
19-Dinsel içerikli toplantılarda yer alan Sema,Semah gibi dini dansların eğlence ortamlarında sunulmasından kaçınmalı;bu tür danslar ancak kongre,sempozyum gibi bilimsel etkinliklerde uzman kişiler tarafından sergilenmelidir.
Bu konuda herkese ev ödevi düşmektedir. Eleştirip çözüm getirmemek kolaycılıktır. Önce kendime ev ödevi çıkardım. Otuz yıllık araştırmalarım sonucunda Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı kitap haline getirmek üzere talip olursa turizmde yerli ve yabancı turistlere sunulmak üzere sahadan derlediğim folklorik malzemeye dayalı dramatizasyon tekniğine göre yazdığım “kız görme-kız isteme-kına yakma-nişan-damat tıraşı-köy düğünü ve bilmece sorma geleneği,mani söyleme geleneği, aşıklık geleneği” metinlerini ve sahadan derleyip özünü bozmadan tiyatro tekniğine uygun yazdığım on-yirmi dakikalık on köy seyirlik oyununu verebilirim.
Türkiye’de kültürel değişim gereği yaşama biçiminin değişmesi pek çok eski gelenek ve görenekleri de değişime uğratmaktadır. Yakın bir gelecekte farklı yörelerimizde otantik geleneksel nitelikleriyle üretilmekte olan halk kültürü ürünlerini, bunlara bağlı inanç, davranış ve değer yargılarının değişmesiyle bulamayacağız. Bu gün geç kalmış sayılmayız. Toplumumuz her ne kadar hızlı bir kültürel değişimle karşı karşıya kalsa da eski ile yeni iç içe yaşamaktadır. Anadolu kültürünün otantik örneklerinin uzmanlar tarafından belirlenip halk kültürü müzelerinde saklanıp gelecek kuşaklara aktarılması zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi gereken bir borçtur.
Kaynakça:
ARTUN(Erman),1996, Günümüzde Adana Aşıklık Geleneği(1966-1996) ve Âşık Feymani , Adana, Hakan Ofset.
ERDEN(Attila),1998, Anadolu Giysi Kültürü, Ankara, Dumat Ofset.
YILDIRIM(Dursun),1998,Sözlü Kültür ve Folklor Kavramı Üzerine Düşünceler, Türk Bitiği, Ankara, Akçağ Yayınları.