HALK KÜLTÜRÜNÜN ULUSLAR ARASI TANITIMINDA MEDYANIN ROLÜ*
Prof. Dr. Erman Artun
Medya çok büyük topluluklara, bu toplulukların bireyleri arasında fark gözetmeksizin hitap eden iletişim araçlarıdır. Kitle iletişim araçları gerçekte basını, radyoyu, televizyonu, sinemayı ve bir takım yeni iletişim teknolojilerinin ürünlerini kapsar.
İletişim eskiden yalnız haberleşme kesimiyle sınırlıyken şimdi işletmelere, kültüre hatta aileye kadar her alana girmiştir. Günümüzde iletişim denilince çok dallı karmaşık bir ağ akla gelmektedir. İletişimin çeşitleri karşı karşıya getirdiği insan sayısına göre belirlenmiştir. Noktadan noktaya iletişim telefon, noktadan kitleye iletişim radyo, televizyon, yazılı iletişim ise gazete, dergi vd.dir. İletişim sistemleri her geçen gün artınca bütün iletişim sistemlerini içine alan kitle iletişim araçları anlamına gelen “medya” terimi türetilmiştir.
Medya günümüzde toplumsal yaşamla bütünleşmiştir. Medya kamuoyunu dileği gibi yönlendirebilecek güçtedir. Bir sektör haline gelmiş olan medya elindeki büyük gücün farkına varan yatırımcıların ilgi odağı olmasının ötesinde büyük yatırımların yapıldığı bir sektör haline gelmiştir. Çok geniş kitlelere yazılı, görsel-işitsel ortam ve araçlarla ulaşır olması kamuoyu üzerindeki etkisini de o denli arttırmıştır.
İnsanların boş zamanları, çalışma sürelerinin azalması, izinlerin artması, insan ömrünün uzaması nedeniyle sürekli olarak artmıştır. İşten artan zamanın büyük bölümü hoş zaman geçirecek uğraşlarla doldurulmaktadır. Pek çok ülkede boş zamanı değerlendirme araçları arasında ilk sırayı kitle iletişim araçları ve özellikle televizyon almıştır. Günümüzde insanların işte geçirdikleri zamandan daha çok zamanlarını radyo dinleyerek, televizyon izleyerek geçirdikleri söylenebilir. Kitle iletişim araçları bir etkileme aracı olarak algılanmış, yönetimler bunların içeriğini denetleme kaygısı duymuşlardır (Meadel,1994:502).
Gündelik yaşamın artan ritmi ve okumaya ayrılan zamanın daralması, okuru, taleplerini daha kolay ve ucuz elde edebileceği, her an elinin altında bulunan görsel-işitsel iletişim araçlarına yöneltmektedir.
Kitle iletişim araçları arasında etkisi en çok tartışılan televizyondur. Kimilerine göre televizyon insanların dünyasını bir örnekleştiren, onları sahip oldukları değer yargılarından uzaklaştırıp ahlak dışılığa, şiddete, tüketime, tek boyutlu düşünmeye iten araçtır. Kimilerine göre de insanlar dünyada olup bitenlerden haberdar olur, izlerken eğlenir, eğlenirken öğrenir. Teknolojinin diğer alanlarında kaydedilen gelişmelerle yer ve zaman kavramları anlamını yitirmiş, gündelik hayatın kazandığı ivme insanı değiştirmiş, değer yargıları alt üst olmuştur (Akman,1994:454).
Günümüzde sosyologlar, psikologlar, televizyonun toplumun belli başlı kültürel değerlerinde yozlaşmaya, insanın özellikle de çocukların mantıksal ve akılcı yetilerinde bozulmaya yol açabileceğinden kaygılanıyorlar. Ama televizyon her şeyden önce bir hayal makinesidir. Günlük bir boş zaman doldurma aracı olarak izleyicileri kendine bağımlı hale getirmektedir. Televizyon programları arasında artan rekabet eğlence programlarının ortaya çıkmasına ve zaten az olan kültür ve haber içerikli programların azalmasına neden olmaktadır.
İletişim – Halkbilimi İlişkisi
İletişim bilimiyle halkbilimi arasındaki ilişki halkbilimciler tarafından henüz soruşturulmamıştır. Bu iki disiplin arasındaki bağlantıyı belirleme ve tartışmalar sürmektedir. Halkbilimiyle iletişim bilimi arasında vazgeçilmez bir ilişki bulunmaktadır. Bu bağlantının ortaya konulabilmesi için yazılı, görsel-işitsel ortam, araç ve alanlarının toplamının ifadesi olan medyanın halkbilim ögeleri açısından taranması ve tahlil edilmesi gerekmektedir (Özdemir, 2001:87).
Halk kültürü ürünleri hayatın bütününde yer alan ulusal kültür ögeleri olarak her an karşımıza çıkmaktadır. 20. yüzyılda sanayileşme sonucunda ürünlerin pazarlanabilmesi için reklam olgusu bütün dünyada insanların hayatına girmiştir. İnsanları pazarlanan ürünleri almaya ikna etmek için hedef kitlenin değerleri ve kabulleri daima öncelikle tespit edilmekte ve reklam kampanyası buna göre düzenlenmektedir (Günay,1996:3-12).
William Baskom, halkbilimin dört işlevini şöylece sıralar: 1. Hoşça zaman geçirme ve eğlenme sağlar. 2. Toplumdaki değerlere, kabullere, kurumlara ve törelere destek verir. 3. Kültürü gelecek kuşaklara taşıması yönüyle eğiticidir. 4. Baskılardan kurtulma mekanizmasıdır (Baskom: 1963, Akt. Günay, 1985:3).
Medyada kullanılan halk kültürü içerikli program ve reklamların, halk kültürü ürünlerini gelecek kuşaklara taşıma ve aktarma, değerlere, kabullere, kurumlara ve törelere destek verme ve eğlendirme işlevleri vardır. Halk kültürü birikimi her milletin bilincinde ve bilinçaltında yaşar. Kültür öğeleriyle örülü reklamlar tüketiciyi etkiler ve ürünün gerekliliğine inandırır.
Türkiye’de reklamlar halk ilişkileri yönünden incelenmemiştir. Ürünü pazarlamada genellikle hedef kitle olarak orta sınıf seçilmektedir. Orta sınıf söz konusu olduğunda halk kültürü ürünleri değer ve kabulleri de büyük ölçüde reklam kampanyalarında kullanılmaktadır (Günay,1985:89-94; Başgöz, 1996:1-4).
Reklam, sanayileşmenin beraberinde getirdiği seri üretim teknolojilerinin ürünlerini pazarlamada kolaylık sağlaması bakımından önemli bir araç olarak görülmüş 19. yüzyılın sonlarından itibaren sektör olma yolunda gelişimini sürdürmüştür. Reklamlar için başlangıçta matbaa teknolojisinden yararlanılmış, daha sonra radyoda televizyonda ve internette kullanım alanı bulunarak geniş kitleler üzerinde etkili olma olanağı bulmuştur (Boyraz, 2001:94).
Reklam sektörü de hedef kitlenin kültür kodlarına kültürel ve zihinsel alt yapısına göre reklamlar hazırlamaya başlamıştır. Reklam sektörü bellekte kolaylıkla tutulabilen slogan olabilen halk kültürünün kalıp söyleyişlerine yönelmişlerdir. Sunulan ürünle hedef kitle kültürü özdeşleştirilerek ürünle kitle birleştirilmiştir. Reklam sektöründe bilmeceler, maniler, tekerlemeler vd. halk kültürü ürünleri halkın eğilimleri dikkate alınarak sunulmaktadır.
Halk kültürü ürünlerine reklamlarda metin olarak veya ürünün öyküsünde yer verilerek hedef kitlenin beğenisi etkilenerek, mal pazarlamasında kullanılmaktadır. Burada yaşanılan ortak kültürün kollektif bilinçaltına seslenilmektedir. Bu halk kültürünün doğasında vardır. Halk kültürünün işlevleri kimi zaman otomatik olarak devreye girer.
Bilişim-Küreselleşme Olgusu
Bilişim düşüncesinin yaygınlaşması ve bilgisayar kullanımının artması beraberinde mentalite (zihniyet) değişimini de getirmektedir. Bilgi teknolojilerindeki hızlı değişime ayak uydurmak gerektiği düşüncesi değişimin bir kültür olgusu olarak bilişim bilincinin merkezine yerleşmiştir. Bilgi teknolojileri yenileşme demode olma kavramlarının içselleştirilmesinde bugün büyük bir pay almıştır.
19. yüzyılda bilimsel bir kimliğe bürünmeğe başlayan halkbilim çalışmaları başladığında yerelin genelleşmesi düşüncesi egemen oldu. Günümüzde gerek ulusal, gerekse küresel kültürde tersine bir hareketlenme ile bütün dünyayı saran küreselleşme olgusuyla genelin yerelleşmesi yani dünya kültüründe ortak paydada birleşme süreci yaşanmaya başladı. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçen toplumumuz, bu gün artık bilgi ve iletişim toplumuna geçiş aşamasındadır. Sanayi ve tarımın gelişmesi, ulaşım ve teknolojinin getirdiği yenilikler, iletişim halk kültürünü etkilemektedir.
Sanayileşme, iletişim toplumları etkilemiş, hızlı kültürel değişim ve gelişime neden olmuş, yaşama biçiminin değişmesinin yanı sıra, bir kültür şokuyla karşı karşıya bırakmıştır. Dünya küreselleşme sürecine girmiştir. Küreselleşmeyle, farklı kültürlerden insanları bir araya getirecek ortak bir paydaya doğru gidiş başlamıştır. Bu da halk kültürleri için tehlike çanlarının çalınmasıdır. Küreselleşme olgusu kültürel değişim ve gelişime bağlı olarak halk kültürünün doğal akışını hızlandırıp aşındırmağa başlamıştır.
Dünyanın her toplumundaki bireyler kendi özgün kültürlerinde bulamadıkları ve göremediklerini dünya kültüründe bulmakta ve kendilerini bu kültürle özdeşleştirmektedir. Küreselleşme, en küçük bir kültürel farklılığı bile vurgulayarak, elektronik medya aracılığı ile bunu tüm dünya kamuoyunun dikkatine sunarak, kültürel farklılıkların korunması ilkesi anlayışını yaygınlaştırmaktadır. Küreselleşmenin kültürel ayağının ikinci sonucu, özellikle tüketici davranışını etkileyerek, dünya çapında kültürel bir örnekliğin önünü açmış olmasıdır (Kongar,1997:3).
Medya- Halk Kültürü İlişkisi
Halk kültürü, bir bölgedeki kültür ürünlerinin tümüdür. Toplumun sosyo-ekonomik dinamiklerini ortaya çıkartmakta, milletin kültür birliğini sağlamaktadır. Temel özelliklerinden biri de yerelliktir. Gelenekler ilişkiler gibi, yerel özellikler taşıyan günlük yaşam zamanla çeşitli etkenlere bağlı olarak genel, yaşam içinde görülür. Bireysel yaşantının toplumsallaşmış örnekleri olan halk kültürü ürünleri çeşitli düzeylerde iletişim sağlama işlevini de yerine getirir. Milletleri diğer kültürlerden ayıran kültürel özelliklerin esası halk kültürüdür.
Tarihsel süreçte, her kültürde olduğu gibi Türk kültürünü belirleyen değer, norm, sosyal kontrol öğeleri ve formlar değişikliğe uğramıştır. Kültür, statik değildir. Zemindeki değerler aynı kalmak şartıyla değişen ve gelişen ilişkiler ağıdır. Kültür her toplumsal olgu ve değer gibi dinamik karakterle değişerek yenilenir.
Milli kültür bütün yöre kültürlerinin matematiksel toplamıdır. Milli kültür denince yerellikten çıkmış, onu aşarak yurt bütünlüğünde, bütün bir millet tarafından benimsenmiş ortak değerleri, yaşama biçimlerini ve bunlara bağlı unsurları anlıyoruz.
Kültür politikaları, günümüzün ve geleceğin kültür yapısının belirlenmesinde, kültürel mirasın korunması ve tanıtılmasında etkin bir rol oynar. Kültür politikalarının ilkeleri bilimsel çalışmalarla akılcı ve gerçekçi olarak saptanır. Toplumun gerçeklerine maddi ve manevi değerlere uygun esaslara dayandırılır. Toplumun kültürel mirası sonucu oluşan yaşama biçimi inanç ve değerleri günlük kültür politikalarıyla yeniden yapılanamaz. Eğitim ve kültür politikaları millidir. Kültür politikaları evrensellikten kopmadan kültürel değişim ve gelişimle sağlıklı, ilkeli politikalarla sürer (Artun, 2000:75).
Medya - maddi manevi halk kültürü değerlerinin kaçınılmaz ilişkisini irdelediğimizde bu olgunun üç boyutu olduğu görülmektedir. 1. Medyanın olumsuz etkisi 2. Medyanın olumlu etkisi 3. Medyadan yararlanma.
Medyanın Halk Kültürü Üzerindeki Olumsuz Etkisi
Medya, genel anlamda kültür, özel anlamda geleneksel kültür değişmelerinde etkindir. Medya içinde bulunduğu kültürden etkilenir. Bu etkileniş yerleşik kültürel çerçeveden yeni bir kültürel çerçeveye geçiştir. Medya geleneksel kültür ögelerini kendi formatıyla sunarak değişikliğe uğratır. Diğer bir anlatımla içinde bulunduğu kültürden farklı bir kültür oluşturur.
Medyanın iletişim boyutuna baktığımızda dünyadaki değişimi yeniyi aktarırken yabancı kültürü de taşır. Bütün kitlelere iletişim sağladığı için bir örnek kültür oluşur. Yabancı kültürü aktarırken geleneksel kültürün çözülme sürecini hızlandırır. Medya geleneksel kültürü dilediği gibi değiştirerek, şekillendirerek adeta yeniden yaratarak kullanır. Geniş kitleleri etkilediği için iyi kullanılmadığı zaman geleneksel kültüre zarar verir.
Medyanın Halk Kültürü Üzerindeki Olumlu Etkisi
Geleneksel kültür ögelerini geniş kitlelere taşıyarak kültürün yayılmasına kökleşmesine hizmet eder. Maddi ve manevi halk kültürü değerlerini taşıyarak yabancı kültürlere karşı geleneksel kültür etrafında halkı birleştirerek içte, ülke bütünlüğünün sağlanmasına dışta ülkenin dünyada tanıtılmasına hizmet eder.
Medya doğru kullanıldığında yararlıdır. Medya geleneksel kültürüne sahip çıkmalıdır. Bu nedenle ülkenin kültür politikalarına zarar vermemesi için duyarlı olmalıdır. Yasakçı anlayışla ekran zaptiyeliği ile kültür yozlaşması önlenemez. Kültür konularında danışman görüşlerine bağlı kalınması bu konuda duyarlı olunması yanlışları en aza indirecektir.
Medyadaki kültür programlarında konunun uzmanlarının oluru alınmalıdır. Çeşitli konulardaki paket programlarla, yazılı kaynaklarla medya desteklenmelidir. Ulusal kimliğin korunmasında, gelecek kuşaklara taşınmasında, ülke bütünlüğünün sağlanmasında, ülkemizin tanıtılmasında, önemli roller üstlenebilecek medyanın, devletin kültür, eğitim politikaları doğrultusunda yayın yapması sağlanmalıdır.
Kültür Varlıklarının Taşınmasında Uluslararası Ortamda Tanıtılmasında Bilişim (bilgi-iletişim) Çağında Küreselleşen Dünyada Medyadan Yararlanma
Halk kültürü sözlü, yazılı kültür ortamlarının yanı sıra elektronik kültür ortamlarında yayılır hale gelmiştir. Gelenek sosyo- kültürel yapı içinde ancak yeni işlevler kazanarak var olan işlevlerini koruyarak yaşayabilir. Kültürün tarihsel süreç ve biçimlenmesinde kültürel her varlık ulusal mirastır. Bu da beraberinde seçici olmamız gerekliliğini gündeme getirir. Her eskiyi koruma çabası yeniyi almayı engeller (Oğuz, 2001:5)
Türkiye’de kültürel değişim gereği yaşama biçiminin değişmesi pek çok eski gelenek ve görenekleri de değişime uğratmaktadır. Yakın bir gelecekte farklı yörelerimizde otantik geleneksel nitelikleriyle üretilmekte olan halk kültürü ürünlerini, bunlara bağlı inanç, davranış ve değer yargılarının değişmesiyle bulamayacağız. Bu gün geç kalmış sayılmayız. Toplumumuz her ne kadar hızlı bir kültürel değişimle karşı karşıya kalsa da eski ile yeni iç içe yaşamaktadır. Anadolu kültürünün otantik örneklerinin uzmanlar tarafından belirlenip halk kültürü müzelerinde saklanıp gelecek kuşaklara aktarılması zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi gereken bir borçtur.
Sonuç:
Bu hızlı değişim ve gelişim beraberinde ne yapmalıyız sorusunu da getirmektedir. Milli kültürün biçimlenmesinde, halk kültürünün önemi büyüktür. Türk halk kültürünü ülkeye ve dünyaya tanıtma çalışmaları kültür politikaları doğrultusunda yapılmalıdır. Kültür politikaları, günümüz ve geleceğin kültür yapısının belirlenmesinde kültürel mirasın korunması ve tanıtılmasında etkin rol oynar. Kültür politikaları belirlenirken millilik çağdaşlık, demokratiklik, evrensellik ilkelerinden taviz verilemez.
Yıllardır göz ardı edilen ulusal kültür ve değerler çerçevesinde kaynağını halk kültüründen alan ürünlere medyada eğitim programlarında yer verilmelidir. Halk kültürü ürünleri küreselleşmeyle birlikte hızla değişmeye, hatta yok olmağa başlamıştır. Halk kültürü mirası olan bu ürünlerin medyadaki eğitim programlarında yer alarak gelecek kuşaklara aktarılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra eğitim programları içinde nasıl ve hangi yöntemlerle verilmesi gerektiği sorularına yanıt aramak gerekmektedir.
Halk kültürü ürünleri ve Anadolu kültürünün otantik örneklerinin uzmanlar tarafından belirlenip gelecek kuşaklara aktarılması ve zengin halk kültürü değerlerimizin medya aracılığıyla belirlenmiş kültür politikaları doğrultusunda uluslararası alanda tanıtılması zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi gereken bir borçtur.
Küreselleşmenin ve medyanın olumsuz etkilerinden yakınmak yerine maddi ve manevi halk kültürü değerlerinin, ülke bütünlüğü ve uluslar arası ortamda tanıtılması açısından konunun uzmanlarınca belirlenmiş kültür politikaları üretilmelidir. Günümüzde kültür varlıklarının taşınmasında bilgi çağı çerçevesinde medya önem kazanmıştır. Sempozyum sonuçlarının ilgili kuruluşlara iletilmesi ve hayata geçirilmesi için konunun takipçisi olmak gerekmektedir.
Sonuç olarak halk kültürü medya aracılığıyla gelecek kuşaklara aktarılmalıdır. Medyaya halk kültürü ürünlerinden yararlanma yolları anlatılmalıdır. Halk kültürü ürünleri bilgi çağını ve medyayı kullanarak, e-posta ve WEB siteleri yoluyla tanıtım yollarını aramalıdır.
Kaynakça
Akman, Haşim,1994, “Televizyon” Thema Larausse, Milliyet Yay.,İst.
Artun (Erman),2000, “Halk Kültürü ve Folklorun Türk Kültüründeki Yerine Kültürel Değişim ve Gelişim Açısından Bakış” Adana Halk Kültürü Araştırmaları 1, Adana, Epsilon Ofset
Baskom, William, 1963 ”Four Funtion of Folklore” akt.: Günay.1985:3), The Journal Of American Folklore S.67
Başgöz, İlhan, 1996, “ Protesto: Folklorun Beşinci İşlevi (Fonksiyonu), Prof. Dr. Umay Günay Armağanı, Ankara
Boyraz, Şeref, 2001, “Halk Kültürü Unsurlarının Televizyon Reklamlarında Kullanılması”, Milli Folklor, S.49. Feryal Mat., Ankara
Günay, Umay , 1985, ”Folklor Mahsullerinin Tabiatı” Beşinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi. Tebliğler C. ll, İstanbul
Günay, Umay, 1996, “Folklor, Reklam ve Tarhana”, Milli Folklor, S.31-32, Feryal Matbaacılık , Ankara
Kongar (Emre) 1997, Küreselleşme ve Kültürel Farklılıklar Çerçevesinde Ulusal Kültür, Kaynak: www.kongar.org/makaleler/mak_ku.phb.
Meadel,Cecile,1994,”İletişim Araçları”, Thema Larausse, Milliyet Yay., İstanbul
Oğuz, Öcal,2001”Küreselleşme ve Ulusal Kalıt Kavramları Arasında Türk Halk Bilimi” Milli Folklor, Feryal Mat., Ankara
Özdemir,Nebi, 2001, “Halkbilimi>Kültürbilimi ve Medya”, Milli Folklor, S.49, Feryal Matbaacılık, Ankara
* Motif Dergisi, İstanbul, 2003