ANADOLU’DA HALK KÜLTÜRÜ ÜRÜNLERİNİN OLUŞUMUNA
KÜLTÜREL DEĞİŞİM VE GELİŞİM AÇISINDAN BAKIŞ
Prof. Dr. Erman Artun
Halk kültürü, kültür varlığının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Halk kültürü yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze gelmiş bir değerler bütünüdür. Sözlü gelenekte yaşatılan ürünlerle beslenen halk kültürünün özünde, bağlı bulunduğu kültüre ait örnek değerler ve ahlak anlayışı vardır.
Halk kültürü, toplumsal ve kültürel birlik oluşturan ortak ve kültürel özellikleri bulunan toplulukların ürünleridir. Türk halk kültürü ürünlerine, Türk toplumunun sağ duyusu, günlük hayatı, dini, geleneği, dünya görüşü, beğenisi yansır.
Folklor, bir bölgedeki kültür ürünlerinin tümüdür. Folklor, toplumun sosyo-ekonomik dinamiklerini ortaya çıkartmakta, milletin kültür birliğini sağlamaktadır. Folklorun temel özelliklerinden biri de yerelliktir. Gelenekler ilişkiler gibi yerel özellikler taşıyan günlük yaşam zamanla çeşitli etkenlere bağlı olarak genel yaşam içinde görülür. Bireysel yaşantının toplumsallaşmış örnekleri olan halk kültürü ürünleri çeşitli düzeylerde iletişim sağlama işlevini de yerine getirir. Milletleri diğer kültürlerden ayıran kültürel özelliklerin esası halk kültürüdür.
Millî kültür bütün yöre kültürlerinin matematiksel toplamıdır. Millî kültür denince yerellikten çıkmış, onu aşarak yurt bütünlüğünde, bütün bir millet tarafından benimsenmiş ortak değerleri, yaşama biçimlerini ve bunlara bağlı unsurları anlıyoruz. Kültür toplumu oluşturan bireyler, gruplar arasındaki kurumlaşmış ilişkiler bütünüdür. Her türlü toplumsal olgu kültür potasında eriyerek içerik ve bütünlük kazanır. Kültür kişilik mekanizmaları yoluyla çevreye yansır, aktarılır. Kişisel ve kaynaksal kurumlarla beslenerek toplumda yaratılan kültürün yöresel ve bölgesel farklılıkları olması doğaldır.
Tarihsel süreçte, her kültürde olduğu gibi Türk kültürünü belirleyen değer, norm, sosyal kontrol öğeleri ve formlar değişikliğe uğramştır. Kültür, statik değildir. Zemindeki değerler aynı kalmak şartıyla değişen ve gelişen ilişkiler ağıdır. Kültür her toplumsal olgu ve değer gibi dinamik karakterle değişerek yenilenir.
Kültürün, "insan, aile sosyal çevre, eğitim, sosyal değerler vb." gibi insani; "bayrak, millet, vatan, dil, din, tarih örf âdet gelenek vb", gibi evrensel boyutları vardır. Kültür milletleri birbirinden ayıran özelliklerdir. Uygarlık ortak bir değerdir. Aynı uygarlığa bağlı kültürler aynı dünya görüşünde birleşirler. Topluluklardaki kişi ve grupların yenilikleri ve milletlerarası etkileşim kültür değişikliğine neden olur.
Halk kültürü bir düşünce bir yaşam biçimi olarak kültür alanlarını kapsar. Millî kültürün oluşmasında etkin bir rol oynar. Halk kültürü, Türk kültüründe yapılmasını öngördüğü ve yasakladığı etkinliklerle, yaptırımlarıyla yönlendiricidir. Halk kültürü ülkeyi ayakta tutan en önemli güçlerden birisidir.
Millî Kültür Politikası
Kültür politikaları, günümüz ve geleceğin kültür yapısının belirlenmesinde, kültürel mirasın korunması ve tanıtılmasında etkin bir rol oynar. Kültür politikalarının ilkeleri bilimsel çalışmalarla akılcı ve gerçekçi olarak saptanır. Toplumun gerçeklerine maddî ve manevî değerlere uygun esaslara dayandırılır. Toplumun kültürel mirası sonucu oluşan yaşama biçimi inanç ve değerleri günlük kültür politikalarıyla yeniden yapılanamaz. Eğitim ve kültür politikaları millîdir. Kültür politikaları evrensellikten kopmadan kültürel değişim ve gelişimle sağlıklı, ilkeli politikalarla sürer. Kültürel kimlik oluşturma politikaları belirlenirken millîlik, çağdaşlık, demokratiklik, evrensellik ilkelerinden taviz verilmez. Kültürel değişim ve gelişimi yozlaşma yabancılaşma olarak algılayan durağan insan tipi yetiştirmeyi amaçlayan kültür politikaları faydadan çok zarar getirir.
Millî Kültür Ve Gençler
Çağdaş genç, millî kültürünü seven, koruyan, kollayan, aktaran, değişim ve gelişimleri özümseyen, millî kültürden kopmadan evrensel kültürde yerini alabilen insan tipidir. Kültürünü korumayan, gençlere aktarmayan milletler yabancı kültürlerin etkisiyle yok olurlar. Korumada ilke, statik değil dinamik olmalıdır. Kültürel değişim ve gelişimle, kültür yozlaşması, kültür yabancılaşması arasında ince bir çizgi vardır. Genç kuşak yaşlı kuşağa göre kültürel değişim ve gelişimi daha çabuk yakalayacaktır. Bunu yozlaşma, kültürüne yabancılaşma olarak niteleyip gençleri suçlayıp, sorgulama, dışlama yanlıştır.
Gençlere yaşadığı toplumun kültürel değerlerini tanıma fırsatı ne ölçüde veriliyor? Özellikle Türk kültürü, kültürün öğelerinden biriymiş gibi kültüre girmiş Batı, Türk kültürünün özüne ters diye nitelenen konulardan ayıklanmalıdır. Bir gencin kendi kültürüne yabancılaşması, beğeni yönünden halktan kopmaması için ona ortak millî kültürün alt yapısı öğretilip sevdirilmelidir. Gençleri milletin ortak kültür değerleriyle besleyip hazırlamak ailenin ve eğitimcilerin görevidir. Gençlere millî kültürün tarihi ve kültürel bir miras olduğu, millî kültür donanımı almadan evrensel kültürde yer alınamayacağı bilinci verilmelidir.
Gençler günümüzde, hızına ulaşılamayan iletişimle bir tür kültürel şokla karşı karşıyadırlar. Onları koruyup kollamak çağa hazırlamakla olur. Gençleri toplumun değerleriyle ters düştüklerinde suçlayıp dışlamak kolaycılıktır, çağın gerçeklerinden kaçıp saklanmaktır. Gençlerimizi sağlıklı politikalarla belirlenmiş, milletimizin kültürel kişilik ve kimliğini geliştirme amaçları doğrultusunda hazırlayıp bilgilendirmeliyiz. Ancak bu yolla gençler yabancı kültürle başedip evrensel kültürde yerlerini alabilirler.
Eğitimin genel amacı milletin bekasıdır. Eğitim devleti meydana getiren kurum ve değerleri öğretmekle yükümlüdür, insan doğal, sosyal ve kültürel çevresiyle etkileşerek kültürü üretir. Eğitim kültürün öğrenilmesini, anlaşılmasını kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlar. Çağın yeni yöntemlerine açık, kendi kültürünü yorumlayacak insan yetiştirmek zorundayız. Eğitim programları kültürün çocuklara ve gençlere transferini sağlamaya yönelik olarak şekillendirilmelidir. Gerekli bilimsel çalışmalarla alt yapısı kurulmamış aceleye getirilmiş, denenmemiş sil baştancı eğitim ve kültür politikaları, yarardan çok zarar getirecektir.
Öneriler
l- Yıllardan beri halk kültürü konusunda ülkemizde kişi, kurum, kuruluş ve üniversitelerin ilgili bölümlerince çok değerli derleme ve araştırmalar yapılmaktadır. Ancak Türkiye'de halk kültürü ve folklor çalışmaları çok eskilere dayanmadığı için doğal olarak yöntem farklılıkları görülmektedir. Bu alanda belirlenecek ortak yöntemlerle gerçekleştirilecek benzer çalışmalar arasında karşılaştırma yöntemiyle halk kültürünün ortak yönleri ortaya konabilir ileride yapılacak bu tür çalışmalarda toplanan araştırmaları ürünlerin ne ölçüde millî ne ölçüde evrensel oldukları, geleneği taşıma ve yansıtma yüzdeleri ortaya çıkacaktır. Kültürel değişim ve gelişim bakış açısıyla sistematik inceleme ve tahlil yapılmadan sezgi ve izlenme yoluyla çözümlemeye ve anlamaya çalışan bir yöntemle yapılacak çalışmalar eksik kalacaktır.
2- Millî kültürün biçimlenmesinde, halk kültürünün önemi büyüktür. Halk kültürü ürünlerine eğitimin her kademesinde yer verilerek tanıtılmalı ve sevdirilmelidir. Konu ve örnek seçimlerinde yaş grupları esas alınmalıdır.
3- Halk kültürünü ülkeye ve dünyaya tanıtma çalışmaları kültür politikaları doğrultusunda yönlendirilmelidir. Bireysel gayretler, yerel kurum ve kuruluşların iyi niyetle yaptıkları çalışmalar desteklenip amaca uygun duruma gelmesi sağlanmalıdır.
4- Ülke çapında kurum ve kuruluşların yaptıkları seminer sempozyum, kongre vb. gibi çalışmalar bir takvime yayılıp desteklenmeli, bildirilerin basılması sağlanmalıdır. Çalışmaların takvimi duyurulmalıdır.
5- Halk kültürü ve halk edebiyatı ürünleri Türk ruhunun ve dünyaya bakışının en çok yansıtıldığı ürünlerdir. Bu ürünleri; a) Çocuk kitapları b) İlk gençlik kitaplar c) Gençlik kitapları ç) Halk kitapları d) Bilimsel yayınlar sınıflamasıyla seri halinde yayınlanmalıdır.
6- Halk kültürü ve halk edebiyatıyla ilgili çalışmaların biyografileri ve bibliyografik künyeleri çıkarılarak bu alanda çalışanlar ve yapılan, süren çalışmalar duyurulmalıdır.
7- Her öğrenim kademesi için kültür sözlüğü, kültür ansiklopedisi, kültür tarihi eserleri yayınlanmalıdır.
8- Maddî kültür varlıkları her yıl yok olmaktadır. İl Kültür Müdürlükleri kanalıyla köy köy yapılacak taramayla yeni bir envanter çıkarılmalıdır. Bağış ve satın alma yoluyla eşyalar, kurulacak örnek köylerde sergilenmelidir.
9- Millî Eğitim ve Kültür Bakanlığı yayınları üniversitelerin kütüphanelerine gönderilerek araştırmacıların yararlanmasına sunulmalıdır.
10- Üniversitelerde yaptırılan halk kültürü ve halk edebiyatı konulu yüksek lisans ve doktora tezleri bastırılmalıdır.
KAYNAK:
Yıldırım, Dursun; 1998, Sözlü Kültür ve Folklor Kavramı Üzerine Düşünceler, Türk Bitiği, Ankara, Akçağ Yayınları.
* Giresun Kültür Sempozyumu Bildirileri, 30-31 Mayıs 1998, İstanbul, 1998, s. 307-312