Destanlar, Türk edebiyatının en eski şiir formlarından biridir. Ozan-baksı geleneğinden âşıklık geleneğine geçmiştir (Çobanoğlu, 2000:333). Destanlar, âşıkların bir kahramanlık hikayesini veya bir olayı anlattığı koşma nazım biçiminde yazdığı şiirlerdir. Âşıklar, toplumsal konuları en çok destanlarda işlemişlerdir. Günlük hayatın küçük olaylarından büyük sosyal hareketlere kadar destanlar her türden olayı içine alır. Destanlarda genel temalar yerine belli bir olay veya bazıları kalıplaşmış toplumu derinden etkileyen çeşitli olaylar, hayat sahneleri, yankı uyandıran savaşlar, ayaklanmalar, kıtlık, deprem, yangın, salgın vd. gibi belli konular işlenir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren güldürücü, taşlama, tenkit, öğüt ve hiciv ögelerinin hakim olduğu destanlara da rastlanmıştır. Bazı meslek erbabı da destanların konusu olmuştur. Halk gelenekleri ve sosyal düzenle ilgili konularda da destanlar yazılmağa başlanmıştır (Şenel,1994:209, Yetiş, 1994:202, Koz,1985:95, Koz, 1987: 266).
Âşıklar destanlarında konu aldıkları olayın önemli buldukları bir kesitini ön plana çıkarıp işlerler. Olayın detaylarının aktarılması âşıkların tercihlerine ve olaya bakışlarına göre belirlenir (Esen,1991:30). Âşıklar destanlarında toplumsal, tarihsel, bireysel olgu ve durumlar karşısında epik-lirik olarak nitelendirebileceğimiz söyleyiş geliştirmiştir. Onlar halkın ortak duygu ve düşüncelerini dile getirmeleri bakımından Türk kültürünün korunmasında kültür taşıyıcıları olarak görev yapmışlardır. Âşıklar dışa dönüktür, siyasal ve toplumsal olaylara karşı duyarlıdırlar. Tanık oldukları, yaşadıkları ve duydukları olumsuz durumları yargılar eleştirirler (Artun 2000 a:296).
Kahramanlık konulu destanların büyük bir bölümünde tematik ve işlevsel süreklilik kuralı gereği ozan-baksı destan söyleme geleneğinin derin izleri vardır (Köprülü,1989:98). Anadolu’da destanların söylendiği sözlü destan söyleme ortamından İstanbul gibi üst kültürün yaşatıldığı kültür ortamlarında şehir hayatından kesitlerin konu edildiği tematik çeşitlenme görülür (Çobanoğlu, 2000:148).
Destanlarda işlenen ne olursa olsun doğrudan doğruya insan ögesi üzerindeki etkilerine değinilir. Destanlar âşığın yaşadığı çağdaki sosyal yapıyı belirlemek açısından önemlidir. Destanlarda toplumun sosyal yapısını, psikolojisini görebiliriz. Bu yönüyle destanlar sosyal tarihe kaynaklık ederler. Destanların arka planında dönemin sosyal, ekonomik çarpıklıkları, yozlaşan değerler karşısında farklı davranış biçimleri sergileyen kişiler vardır.
Destanlarda tarihi olayın geçtiği zamana ait yaşayış, düşünüş ve inanışların izleri vardır. Destanlar bu yönleriyle eski ve yeni kültür arasında bir bağdır. Destanlarda tarih kitaplarında yer almayan halkın duygularını buluruz. Destanlar toplumun değer verdiği kişi ve olayları anlatmaları halkın, umut ve isteklerini yansıtmaları yönüyle hayata açık yapıya sahiptirler. Toplumları derinden etkileyen savaşlar âşıkların şiirlerine de konu olmuştur (Koz,1985:96).
Âşık destanları yüzyıllarca toplumun haberciliğini üstlenmiş, ezgiyle desteklenmiş şekil ve tür özellikleriyle günümüze taşınmıştır. Destanlar yeni yurt tutulan Osmanlı coğrafyasında oluşan kültürel değişim ve gelişimin toplumsal dokuya yansıma sürecinin yapısal ve işlevsel bakımdan anlaşılmasında ve tahlilinde birinci derecede kaynaklardır.
Destanları yalnızca edebi değer olarak alıp incelemek eksik olacaktır. Onları edebi yönlerinin yanı sıra tarihi ve estetik boyutlarıyla da incelemeliyiz. Destanlarda halkın devleti nasıl değerlendirdiğine dair ipuçları buluruz. Destanların arka planında dönemin sosyal, ekonomik çarpıklıkları, yozlaşan değerler karşısında farklı davranış biçimleri sergileyen kişiler vardır (Artun, 1996:177).
Âşıklar savaş konulu destanlarında katıldıkları ya da başkalarından dinledikleri savaşları kendi gözlem ve yorumlarıyla ele alırlar. Bu tür destanlar genellikle savaşa katılan veya kahramanlık gösteren kahramanların ağzıyla anlatılır. Savaşları konu alan destanlarda en dikkati çeken nokta, savaşların toplum üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerdir. Kaybedilen vatan toprakları, yaralanan şehit olan askerler, geride kalan insanların acıları halkta derin yaralar açar. Savaş ekonomisi insanları zor durumda bırakır, bir çok değeri sarsar. Destanlar savaşların halk üzerindeki psikolojik ve sosyal etkisinin şiirleşmiş bir anlatımıdır (Özdemir,1991:53).
Destanlarda toplumun sosyal yapısını, psikolojisini görebiliriz. Bu yönüyle destanlar sosyal tarihe kaynaklık ederler (Özdemir,1991:30). Geçmişin doğru bilgisi, bizi geçmişe ait ön yargılara tutsaklıktan kurtarır (Thomson,1983:6). Günümüzde bütün bilgilerden yararlanan, sentezci tarih anlayışı öne çıktı. Tarihçi yazılan bir dönemin sentezini yapabilmek için o dönemin insanının düşüncelerini bilmek zorundadır. Destanlar, halkın duygu,düşünce umut ve isteklerini yansıtması yönüyle sosyal tarihe kaynaklık ederler (Findley, 1998:28).
Âşık edebiyatında destanlar tarihsel yönleri bulunan ürünlerdir. Toplumları derinden etkileyen savaşlar âşıkların şiirlerinde de konu olmuştur (Koz,1985:96). Âşıklar savaş konulu destanlarında katıldıkları ya da başkalarından dinledikleri savaşları kendi gözlem ve yorumlarıyla ele alırlar. Bu tür destanlar genellikle savaşa katılan veya kahramanlık gösteren kahramanların ağzıyla anlatılır. Bu tür destanlar bir deyişle savaşların halk üzerindeki psikolojisi ve sosyal etkisinin şiirleşmiş bir anlatımıdır (Esen,1991:53). Destanlarda işlenen ne olursa olsun doğrudan doğruya insan ögesi üzerindeki etkilerine değinilir (Bayrı,1937:28).
Âşıklar destanlarda gördükleri, yaşadıkları ya da duydukları bir olayı bütün ayrıntılarıyla yansıtmazlar. Onlar olayla ilgili görüşlerini açığa vurup sıralarlar, savaş destanlarında gerçeğe bağlı kalma çabası gözlenir, gözlemlerini, duygulu heyecan dolu bir anlatımla dile getirirler. Savaş destanları bir tarihi olaydan kaynaklandıkları için gerçeklik payı vardır. Ancak destanlardan tarihi kaynak olarak yararlanırken dikkatli olmak gerekir. Diğer kaynaklarla da desteklenmedikçe destandan çıkarılacak bilgilerle tarihi olaylar hakkında kesin yargılara varmak yanıltıcı olabilir.
Halk kültürü ürünleri toplumun ihtiyacına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Toplum bilinciyle bu ürünler arasında bir bağ vardır. Bir tarihi olayın toplum üzerindeki etkisinin bilinmesi onu temellendirmekte önemlidir (Turan,1978:49). Halk edebiyatı ürünlerinde tarihi olayın geçtiği zamana ait yaşayış, düşünüş ve inanışların izleri görülür. Tarihçi kayda geçirilmiş olguları, ulaşabildiği verileri belli bir düzene sokarak anlamaya ve açıklamaya çalışarak tahlil eder, senteze varır (Öz, 1998:53).
Tarih bilimi ve tarihçi belli bir topluma ve zamana bağlı geçmişi konu edinir (Bıçak, 1996:54).Yalnızca belgelere dayalı bilgi, tarih bilgisi değildir. Tarih bilgisi geçmiş hakkında bağlantılı, ahenkli anlaşılır bir bilgi formudur (Thomson,1983:6). Tarihçi inceleme alanı olarak aldığı geçmişin bir kesitini bütün yönleri ve olgularıyla incelemek için yola çıktığında bütün teknikleri kullanır. Bunların yanı sıra sağlıklı bir sentez yapabilmek için her biri ayrı birer araştırma alanı olan sosyal bilimlerin bütün dallarına başvurma gereği duyar. Tarihçi araştırma alanına göre gerektiğinde edebiyat çözümlemelerinden de yararlanır (Vial, 1994:6).
Günümüz tarihçisi insanlığın dünden bugüne gerçekleştirdiği ve halen yaşamakta olduğu serüveni sorgulayıp anlamağa çalışmaktadır. İnsanlığın sorunlarını evrensel boyutlarıyla kavrama, aydınlatma çabası araştırmacıları disiplinler arası çalışmağa zorluyor. Tarihçi incelediği konuyu temellendirmek için tarihi kaynakların yanı sıra dini inançları, destanları , efsaneleri, evliya menkabelerini hadisleri vb. kullanmalıdır. Tarihi bir olay kadar, olayın etrafını ören psikolojik ögeler de önemlidir (Turan, 1978:37).
Savaşı gören veya birinden dinleyen âşıklar, gördüklerini ya da dinlediklerini değiştirmeden söylemeğe dikkat ederler. Toplumu çok yakından ilgilendiren olayları anlatan destanlar birer tarihsel belge değildir. Onlarda insan ögesi, insan psikolojisi, kaynaklandıkları olaylar kadar önemlidir. O nedenle destanları, esinlendikleri olayları sosyolojik açıdan iyi incelemek onları etkisinde kaldıkları yoğun birikimden arındırmak gereklidir. Ancak bundan sonra ne ölçüde gerçekçi oldukları görülebilir (Özdemir,1991:30).
Devletin görevleri, toplumun dayandığı ilkeler çerçevesinde biçimlenir (Bıçak,1998:88). Destanlarda halkın devleti nasıl değerlendirdiğine dair ipuçları buluruz. Âşıklar devletin iradeli, güçlü, adaletli, ordusu eğitimli ve savaş yeteneğine sahip olduğunu belirterek devletin bekası, kutsallığı düşüncelerini halka anlatıp Osmanlı Türk kültürünün oluşmasına olumlu katkılarda bulunmuşlardır. Devletin gücünün toplumun dayandığı ilkeler çerçevesinde biçimlendiği düşüncesi halka anlatılarak devlete bağlılık düşüncesi pekiştirilmiştir (Artun,2000 b:347). Destanların arka planında dönemin sosyal, ekonomik çarpıklıkları, yozlaşan değerler karşısında farklı davranış biçimleri sergileyen kişiler vardır (Artun, 1996:177).
Âşık Kenzi’nin Destanları
Âşık Kenzi’nin destanlarını Harid Fedai’nin “Kıbrıslı Âşık Kenzi Divanı” 3 ve diğer çalışmalarından aldık (Fedai, 1993: 40-68, Fedai,1997:1045-1062, Fedai,1990:103-128). Aynı kitapta Âşık Kenzi hakkında şu bilgileri buluyoruz: Kenzi H.1210 yılında Kıbrıs’ta doğmuştur. Kaynaklarda adı belirtilmiyor. Küçük yaşta Kıbrıs’tan ayrılarak Anadolu’ya geçmiş, Bektaşi tekkelerinde yetiştikten sonra Anadolu ve Balkanları gezmiş, evlenerek Edirne’ye yerleşmiştir. Âşıklık yaparak hayatını kazanmış, H. 1255 yılında Edirne’de ölmüştür.
Kıbrıslı Âşık Kenzi'nin incelediğimiz 10 destanını 3 ana başlık altında toplayabiliriz.
1. Savaş Konulu Destanlar
2. Övgü Nitelikli Destanlar
3. Kişisel-Toplumsal Taşlama Nitelikli Destanlar
1) Dâsitân-ı Atina (1)
Âşık Kenzi, Reşid Mehmed Paşa komutasındaki Türk-Yunan Savaşlarına katılmıştır. Mesolongi ve Atina çarpışmaları üzerine 3 destan yazmıştır. Kırk dokuz dörtlüktür. Atina Destanı 1 H.1242 yılında Mora İsyanı üzerine yazılmıştır.
Dâsitân-ı Atina, Âşık Kenzi’nin olay kahramanlarının karşılıklı olayları anlattığı tek destanıdır. Destan, “Reşit Paşa der ki” “Millet-i Rum der ki” girişiyle dörtlükler paylaşılarak karşılıklı söyleşmeyle sürer. Dörtlüklerde karşılıklı meydan okunur. Reşit Paşa Yunanlıları hıyanetle suçlar. Destanın sonuna doğru isyanın bastırılmasından sonra Rumlar pişman olduklarını söyleyerek padişaha bağlılıklarını bildirirler. Destan Rumların “Tahtında adil padişah var olsun” dileğiyle sona erer.
Destanda isyanın geçtiği Balkan coğrafyasındaki yer adları sıralanır: Vidin, Mesolong, Derbend, Balkız, Beş Kız, Variş, Atina, Livadya, İskele, Manastır vd.
Âşık Kenzî, destanda Gazi Mahmut Paşa, Behram Paşa, Recep Paşa, Hıfzı Paşa, Kasım Ağa, Delilbaş, Yusuf, İbrahim Paşa, Emin Bey, Orhan Toplu, Deli Hasan, Kütahyalı Reşit Paşa vd. gibi komutanların ve savaşan askerlerin kahramanlıklarını sıralayarak tarihe onların ve halkın duygularına tercüman olarak sosyal tarihe kaynaklık etmiştir.
Reşid Paşa der ki Hakk ide yardım
İşte Atina’nın üstüne vardım
Havale’yi alıp Variş’i sardım
Kurdum urdum karşı canan bendedir
Âşık Kenzî
2) Dâsitân-ı Atina (2)
Âşık Kenzî’nin Türk- Yunan Savaşlarıyla ilgili yazdığı ikinci destanıdır. Destan, 34 dörtlük olup âşığın ağzından anlatılır. Âşık Kenzî bu destanda Meselong, Atina, Livadya, Havale vd. yer adlarının dışında savaşa katılan Hıfzı Paşa, Kasım Ağa, Sarı Aslan, Veli Bey vd. adları sayarak tarihe kaynaklık eder.
Allak bullak oldu İslam’la düşman
Bir vâveylâdır ki gitti bir zaman
Parlar heman kargı, kılıç, yatağan
Satır çatırtısı çıktı semâya
Âşık Kenzî
3) Dâsıtân “Nazm-ı Evsâf-ı Baltepe”
Âşık Kenzî bu destanında Kalkandelen Kaymakamı Abdurrahman Rasim Paşa’nın Şar Yaylası’na yaptırdığı kaleyi konu eder. Destan 27 dörtlüktür. Kenzî, Şar, Prizren, Foça, Kırçova, Ostivar, Zelina, Sarakin, Ohri vd. yer adlarının dışında çevredeki “Yaran Baba, Sersem Ali Baba, Koyun Baba vd. ziyaret yerlerini sayar. Destan âşığın ağzından anlatılır.
Baltepe vasfını eyleyem takrir
İcâzet var ise canım efendim
Resm-i kemâlatın ideyim tahrir
Söyleyem bir bir beyan efendim
Âşık Kenzî
4) Medh-i Der Rasim Paşa
Âşık Kenzî bu destanında Kalkandelen Kaymakamı Abdurrahman Rasim Paşa’yı över.
Keremin var olsun devletin daim
Şad ittin bu kalb-i mahzunı tekrar
Ey benim efendim sevgili Şahım
Seni de şad itsin Hazret-i Settâr
Âşık Kenzî
5) Dâsitân-ı Sül
Rasim Paşa’nın yanında yiğitliğiyle ün salmış Süleyman adında Arnavut asıllı bir delikanlının yiğitliğine övgüdür. Süleyman “Sül” olarak anılır. Destan 17 dörtlüktür.
Merdliğine söz yok kim âşikârdır
Arnavutça dahi türküsü vardır
Kenzî’den muhtasar bir yadigardır
Söylensin dillerde Dâsıtân-ı Sül
Âşık Kenzî
6) Dâsîtan -ı Meselong
Âşık Kenzi’nin Mora İsyanıyla ilgili olarak yazdığı 29 dörtlükten oluşan bir destandır. Kenzî savaşa katılmamış, Mühürdar Mahmud Ağa’nın anlattıklarına göre destanı düzmüştür. Bu destanda Gazi Reşit Paşa övülmektedir. Kenzî destanın sonunda ihsan talep eder. Destanda savaşın geçtiği yer adları dışında Cidde valisi İbrahim Paşa ve Deli Mustafa Kaptan da övülmektedir.
Vidin mansıbında geldi fermanı
Meselong üstüne cevlan göründü
Ol saat dinleyip emr-i sultanı
Celalet-i Âli Osman göründü
Âşık Kenzî
7) Dâsıtan-ı Âsâkir-i Mansure
Âşık Kenzî bu destanında 2. Mahmud döneminde kurulan “ Âsâkir-i Mansûre-i Muhammediye” adıyla kurulan yeni orduyu, padişahı, Sadrazam Selim Muhammed Paşa’yı över. Padişahın bu orduyu din uğruna kurduğunu anlatır. Destan 28 dörtlüktür.
Çalınır tabl-ı ceng ney ile zurna
Taburlar dizilir katar-ı turna
Kırmızı fes mavi püskül serâpâ
Başka bir urur tırampetaları
Âşık Kenzî
8) Dâsitân “ Nazm-ı Der Zemm-i Halk-ı Pizeren Medh-i Hânedân-ı El Gâzi Recep Paşa”
Âşık Kenzî bu destanında gezip gördüğü Prizren şehrini kötüleyip Kalkandelen şehrini över. Destan 29 dörtlüktür. Kenzî Prizren şehrini kötülerken müstehcen kelimeler kullanır. Meyhanelerde içki içenleri ve sapık cinsel tercihi olanları kötüleyerek onları Lût Kavmi olarak niteler. Yalnız Prizrende beğendiği Şeyh Ahmed diğerlerinden ayırır. Prizren halkını Yezid, münkir, münâfık olarak niteler. Şehirdeki zabitleri beğenmez. Hatta o kadar ileri gider ki Emin ve Mahmud adlı kardeşlerin bütün olumsuzluklarını sıralayıp onları Kıpti, Yehud, Firavun, Nemrud olarak niteleyip Allah’ın onları yok etmesini ister.
Kenzî aynı destanda Kalkandelen şehrini, Kaymakam Abdurrahman Paşa’yı över. Kalkandelen’de övgüye layık bulduğu kişileri Ali Hıfzı Paşa’yı, Hasan Paşa’yı, Celâleddin Bey’i, Ali Bey’i, Mustafa Bey’i Recep Bey’i Muhammed Bey’i, Hüseyin Bey’i, Veli Bey’i vd. tek tek sıralar.
Pizeren şehrine uğradı yolum
Şehri güzel ama insanı fena
Bir diyarda olmaz andeki zulum
Dide-i ibretle kıldım temaşa
Âşık Kenzî
9) Dâsitân-ı Kıbrıs
Âşık Kenzî bu destanında 1833 yılında Kıbrıs’ta baş gösteren isyanları işlemiştir. Destan 40 dörtlüktür. Kıbrıs’ta isyanı bastırırken kahramanlık gösteren Mehmet Ali Paşa’yı, Miralay Tahir Ağa’yı, Hasan Ağa’yı, Hüseyin Ağa’yı, Seyyid Ağa’yı, Hasan Alemdarı, Seyyid Hacı Mehmed Ağa’yı, Menteş Ağa’yı, Deftardar Hüseyin’i, Yüzbaşı Mülayim Ali Ağa’yı, Hacı Ömer Ağa’yı, Hasan Tahsin Bey’i, Kethüda Necip Efendi’yi sıralayarak över
Sene bin iki yüz kırk dokuz içre
Nakl idem dinleyin bir hoş hikâyet
Kıbrıs bir meşhur yer Akdeniz içre
Söylenir dillerde bulmuştur şöhret
Âşık Kenzî
10) Dâsıtân-ı Sergüzeşt
Âşık Kenzî mağripte asker iken kaçıp Kıbrıs’a gelir. Yolculukta gördüklerini, bindiği geminin batma tehlikesi geçirdiğini, Mısır izlenimlerini bu destanda anlatır. H.1233 de Kıbrıs’a geldiğinde ailesinden bir çoğunun öldüğünü evinin bağının, bahçesinin viran olduğunu anlatır. Destan 43 dörtlüktür.
Bir zaman Mağripde serhad beklerken
Hele bir takriple itdim firarı
Firarımla Kıbrıs şehrine düştüm
Bulmadım koduğum akrabaları
Âşık Kenzî
Sonuç
Hangi edebi gelenekte olursa olsun yaratılan eserlerin, yaratıcıları tarafından eserlerinin yüklenmesini istedikleri işlevleri vardır. Âşık Kenzi, destanlarında geleneksel anlatımla vermek istediği mesajı işler. Destanlar konu bakımından sınırsızdır. Âşık her hangi bir nedenle destan yazmaya değer bulduğu bir konuyu destanlaştırabilir. Geleneksel kültür kabulleri ve kültür kodları yeni olaylar güncelleştirilerek tekrarlanması ve güncelleştirilmesi esasına dayalı olarak toplumu törelerin değerleri doğrultusunda eğitme gibi işlevi vardır (Çobanoğlu, 2000:303).
Âşık Kenzi, destan konularını seçerken ele aldığı konuyu toplumun yapısını göz önünde bulundurarak, destanların toplumda görmek istediği iş veya uyandırmak istediği duygu ve düşüncelere uygun düşen anlatım biçimini seçer. Âşık Kenzi destanlarını hikaye etme temeline dayalı olarak anlatır. İşlenen konuya göre anlatım biçimi seçilmiştir. Olaylar, kişiler üzerine kurulmamıştır. Dil yer yer konuşma dilinden uzaklaşır. Destanlar giriş bölümüyle başlar. Bir olayın anlatıldığı destanlardır. Olaya hazırlık cümleleriyle hikayeye geçilir. Olayın aktarılmasında karşılıklı söyleşmeye dayalı bir anlatım vardır. Olayın anlatımından sonraki bölümde âşık, doğrudan anlatımla olayı yorumlar, öğütler verir.
Âşık Kenzi, bir çok konuda destan yazarak geniş bir perspektifi olduğunu göstermiştir. Âşık toplumsal konulara duyarlıdır. Olaylardaki kişi, yer adları ve halkın olayı değerlendirmesi yönleriyle destanlar sosyal tarihe kaynaklık eder. Ayrıca toplumsal olayların arka planında insan ilişkilerini görüyoruz.
Âşık Kenzi'nin kimi destanlarından âşığın yaşadığı dönemin halk kültürüne ait bilgiler ediniyoruz. Savaş destanlarında tarih kitaplarının yazmadığı bazı gerçekler yer almıştır. Âşık bu destanlarda olayları anlatırken ayrıntıları gözden kaçırmamıştır. Âşık Kenzi taşlama niteliğindeki destanlarında bazı toplum sorunlarına dikkat çekerek, sorunların içyüzüne değinir. Bir çok destanında zamane insanının bozulduğundan, eski törelerin kaybolup gittiğinden yakınarak düzenden şikayetçi olmuştur.
Âşık Kenzi, halk üzerinde derin izler bırakan konularda yazdığı destanlarında halkın duygu ve düşüncelerine tercüman olur. Dönemine ışık tutar. Âşık Kenzi'nin destanları dönemin sosyo-kültürel şartlarını belirlemekte yardımcı olacaktır.
Yazımızda sosyal tarihe kaynaklık edebilecek Kıbrıslı Âşık Kenzi’nin 10 destanını inceledik. Bu destanlardaki sosyal tarihe kaynaklık edecek öğeleri şöylece sıralayabiliriz:
Âşık, destanlarında halkın içinde bulunduğu ortamı ve ruh halini anlatarak döneme ışık tutar. Halkın durumunu , yaşanan felaketleri anlatarak döneme tanıklık eder. Kenzi’nin destanlarında şehir hayatına ait kesitler vardır. Yazıldığı zamandaki kültür hayatına ait belgeleri destekleyecek bilgilere rastlanır. Âşık, sosyal hayata ait bilgiler vererek şehir tarihi araştırmacılarına kaynaklık eder.
Savaşın konu edildiği Kenzî’nin destanlarında o dönemdeki sosyal yapıyı, devletin yaptırım gücünü ve adaletin işleyişiyle ilgili ilginç tesbitler var. Osmanlı’nın 19. yüzyıldaki sosyal yapısına ait bilgiler edinilebilir. Kenzi’nin destanları; söylendiği dönemin sosyal yapısını, halkın psikolojisini, düşünüşünü, yaşayışını, inançlarını, duygularını yansıtması yönüyle sosyal tarihe kaynaklık ederler.
Kaynakça:
Artun (Erman), 1996 a, Günümüzde Adana Aşıklık Geleneği ve Âşık Feymani, Adana, Hakan Ofset.
Artun (Erman), 1996 b, “Adanalı Aşıkların Şiirlerinde Kıbrıs Barış Harekatı”, Kıbrıs Araştırmaları Dergisi, 2-4, Gazimağusa.
Artun (Erman), 2000 a, “Osmanlı-Türk Kültüründe Âşık Şiirinin Belirleyici Rolü”, Adana Halk Kültürü Araştırmaları, Adana, Epsilon Ofset.
Artun (Erman), 2000 b, “Günümüz Adana Aşıklık Geleneğinde Nasihat (Öğütleme)”, Balıkesir Kültür Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri,Balıkesir.
Artun (Erman), 2000 c, “Adana Aşıklık Geleneğinde Yiğitleme (Yiğit Üstüne Türkü)”, Adana Halk Kültürü Araştırmaları, Adana, Epsilon Ofset.
Artun (Erman),2000 d, “19.yy.Osmanlı Dönemi Ortadoğu’nun Sosyal Tarihine Bir Kaynak:Âşık Esrari’nin Vehhabi Destanı”, Folklor ve Edebiyat Dergisi, S.23, Ankara,Ürün Yay.
Artun (Erman),2000 e, “Prizrenli Âşık Ferki’nin Destanları “, 3. Uluslar Arası Kıbrıs, Balkanlar,Avrupa Türk Edebiyatları Sempozyumu Bildirileri, KKTC.
Bıçak (Ayhan), 1996,”Tarih Biliminde Tarih Bilincinin Yeri “, Toplumsal Tarih Dergisi, Ağustos, S.32, İstanbul.
Bıçak (Ayhan), 1998, “Kültür Medeniyet İlişkileri “, Türk Yurdu C.18, S.127-128, Ankara.
Çobanoğlu (Özkul), 2000, Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Türü, Ankara, Akçağ Yay.
Esen (Ahmet Şükrü), 1991, Anadolu Destanları (Haz. P.N.Boratav, F. Özdemir), K.B.Yay. Ankara
Fedai (Harid),1993, Kıbrıslı Âşık Kenzî Divanı, KKTC Kültür Yay. Yorum Matbaası, KKTC
Fedai, (Harid),1990, “Kıbrıslı Kenzî’nin Destanları, Selçuk Üniversitesi 1 Milletler arası Türk Halk Edebiyatı ve Folklor Kongresi Bildirileri,
Fedai, (Harid),1997, “Kıbrıslı Âşık Kenzî’nin Başka Destanları”Erdem, Aydın Sayılı Özel Sayısı Ocak, Ankara.
Findley (Carter V.) 1998,”Tarihçinin Diyalektiği “, Toplumsal Tarih, Eylül, S.57, İstanbul.
Koz (M. Sabri), 1985,” Âşık Edebiyatında Destan ve Destan Konuları”, Türk Halk Edebiyatı ve Folklorunda Yeni Görüşler 2, Konya.
Koz, ( M. Sabri ), 1987, “Âşık Edebiyatında Destan”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, İstanbul
Köprülü ( M. Fuad ), 1989, Edebiyat Araştırmaları 1, İstanbul, Ötüken Yay.
Öz ( Mehmet ), 1998,” Osman Turan’ın Tarih Metodolojisi”, Tarihçi ve Tarih İlişkileri, Ankara.
Özdemir (Fuad) , 1991, “ Anadolu Destanlarının Biçimleri ve Çeşitli Temaları”, Anadolu Destanları, Ankara.
Thomson (Davit),1983,Tarihin Amacı, İzmir, Ege Ün. Yay.
Turan (Osman),1978,Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, İstanbul.
Vial (Eric), 1994,”Tarihin Konusu ve Yöntemleri”,Thema Larausse,İstanbul
Yetiş (Kazım), 1994,” Destan”, TDV İslam Ans.C.6, İstanbul.