Âşık edebiyatında Alevi-Bektaşi inancıyla ortaya konulmuş binlerce şiir vardır. Söz konusu şiirlerde Oniki İmam, Kerbelâ hadisesi, menkabeler, Bektaşilikle ilgili inançlar, erkân ve âdetler konu edinilmiştir. Bu vadide en çarpıcı şiirleri Nesimi, Fuzuli, Hatayi, Pir Sultan, Virani, Kul Himmet ve Yemini ortaya koymuşlardır. Bu bakımdan bu şairler, yedi büyük Alevi-Bektaşi olarak nitelendirilmiştir.
Sözünü ettiğimiz şairler içinde yer alan Kul Himmet hakkında, yakın zamanlara kadar üzerinde pek araştırma yapılmamıştır. Hatta bundan dolayıdır ki, şiirlerinde “Kul Himmet Üstadım” olarak tapşıran iki ayrı âşığın şiirleri de Kul Himmet’in sanılmıştır. Bu âşıklar, Divriği’nin Örencik köyünden İbrahim’le, İmranlı’nın Söğütlü köyünden Hacik Kız (Hatice)’dır. Diğer taraftan Sefil Kul Himmet, Öksüz Kul Himmet ve Geda Kul Himmet mahlaslı şiirlerin varlığı, meseleyi daha da karışık hale getirmektedir.
Kul Himmet ve Kul Himmet Üstadım konusunda bugüne kadar en önemli çalışma, Türk folklorunun önde gelen isimlerinden İbrahim Aslanoğlu tarafından gerçekleştirilmiştir.[2] Aslanoğlu, her iki çalışmasında şiirleri mahlaslarına göre ayırmış, gerek şiirlerinden gerekse tarihi vesika ve derlemelere dayanarak bu isimler hakkında yorum ve değerlendirmeler yapmıştır.
Kul Himmet, 16.-17. yüzyıllarda yaşamıştır. Mezarı, doğduğu yer olan Tokat’ın Almus ilçesinin Görümlü köyündedir.[3] Köylüleri onu, Bektaşi tarikatinin Erdebil Tekkesi’ne bağlı Safeviye koluna bağlar. İnancından dolayı çileli bir hayat geçirmiş, zindana atılmıştır. Ölümüyle ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber, uzun süre kaçak yaşayıp köyünde vefat ettiği tahmin edilmektedir.
Kul Himmet hakkında en son ve en derli-toplu çalışmayı ortaya koyan İbrahim Aslanoğlu’nun kitabında, ona ait 143 şiir bulunmaktadır. Aslanoğlu, kitabında önceki yayınlardaki ve yirmiden fazla cönkteki Kul Himmet mahlaslı şiirlerle bu sayıya ulaşmıştır. Şiirlerin ölçülerine göre dağılımı şu şekildedir: 7 heceli 1, 8 heceli 26, 11 heceli 104 ve aruz vezni ile 7. Kul Himmet’in ilk defa 36 şiiri yayımlanmış ve Cahit Öztelli tarafından bu sayı 87’ye ulaştırılmıştır. Biz de Aslanoğlu tarafından ulaştığı 143 sayısına 13 şiiri ilâve edeceğiz ve böylelikle Kul Himmet’in 156 şiiri edebiyatımızda yer almış olacaktır.
Burada yayımlayacağımız şiirler, kitaplığımızdaki cönklerde kayıtlıdır. Toplam sayısı 38’dir. Ancak 25 tanesi Aslanoğlu’nun kitabında da mevcuttur. Aşağı yukarı aynı sözleri ihtiva ettiği ve burada makale sınırlarını aşacağından sözünü ettiğimiz şiirlere yer vermeyeceğiz. Cönklerde, biraz önce zikrettiğimiz Sefil Kul Himmet, Öksüz Kul Himmet tapşırmalı şiirler de vardır ve bu şiirler bir başka çalışma ile değerlendirilebilir.
Metinlere geçmeden önce, kullandığımız cönkler hakkında bilgi vermenin yerinde olacağı kanaatindeyiz.[4] Kitaplığımızda bulunan cönklerin verdiğimiz numaralara göre özellikleri şöyledir:
4 no’lu cönk: Fotokopisini kullandığımız bu cöngün aslı Kangal’ın karanlık köyündeki Ali Ekber Öztürk’tedir. 16 x 20 cm. boyutlarında olup 29 yapraktır. R.1331 (M.1915) yılında Kangal’ın Karanlık köyünde yazılmıştır. Cönkte 26 şaire ait 58 şiir bulunmaktadır. Şiirlerine yer verilen başlıca âşıklar şunlardır. Budala, Deli Boran, Fedai, Feyzi, Fuzuli, Hasreti, Hatayi,Hulki, İrfani, Kemteri, Kul Himmet, Muradi, Mehemmed, Nesimi, Noksani, Pehlül Divane, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Kul Himmet, Sefil Mehmet, Şi’ri, Veli, Virani, Visali.
6 no’lu cönk: Cöngün aslı, Divriği’nin Höbek köyünde bulunmaktadır. Cönk, 10 x 20 cm. boyutlarında ve 18 yapraktır. Divriği yöresinde yazıldığını tahmin etmekteyiz. Yazılış tarihi, R. 1290 ( M. 1875)’tir. İçinde 22 âşığın 38 deyişi bulunmaktadır. Âşıkların başlıcası şunlardır. Abdal Pir Sultan, Âşıki, Dedemoğlu, Dertli, Derviş Ali, Gevheri, Hatayi, Hasreti, İsmail, Kemter Himmet, Kul Himmet, Kul Sevindik, Nesimi, Niyazi Mısri,Öksüz, Seyyit Seyfi (Nizamoğlu), Türabi, Virani.
7 no’lu cönk: İlk ve son sayfaları eksik olan bu cönk tahminimize göre 19. yüzyılın ortalarında tutulmuştur. Aslı, Divriği’nin Karakale köyündeki Hüseyin Demirtaş’tadır. Cönk, 14.5 x 21.5 cm. boyutlarında ve toplam 123 yapraktır. İçinde 40 şairin 140 şiirine yer verilmiştir. Bu şairlerin başlıcası alfabetik sıra ile şöyledir: Asri, Arif, Âşık Umman, Budala, Cafer, Cefai, Derviş Ali, Dertli, Dedemoğlu, Deli Boran, Fedai, Feryadi, Gedai, Gevheri, Gulami, Hasreti, Hatayi, Hüseyin, İsmail, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Kul İsmail, Kul Sevindik, Mirati, Nesimi, Noksani, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Ahmet, Sefil Ali, Sefil Edna, Sıtkı, Sırrı, Şem’i, Şi’ri, Teslim Abdal, Veli, Virani, Visali.
9 no’lu cönk: R. 1320 (M. 1904) yılında Tokat’ın Abdülfettah mahallesinde oturan Deli Mehmetoğulları’ndan Mustafa oğlu Hasan Emiri efendi tarafından tutulmuş, daha sonra Divirği’nin Höbek köyünden Yakup Aslan 11 x 16 cm. boyutlarındaki 135 yapraklı bir deftere aktarılmıştır. Defterde 51 şaire ait 120 şiir bulunmaktadır. Şairlerin başlıcası şunlardır. Abdal Abdal Dede, Ali, Asri, Âşıki, Azizi, Budala, Dedemoğlu, Deli Boran, Deruni, Dertli Kâzım, Dertli Kerem, Derviş Ahmet, Derviş Ali, Derviş Haydar, Derviş Musa, Emrah, Fuzuli, Güdeşlioğlu, Hasan, Hatayi, Hüseyin, Hüseyin Abdal, Karacaoğlan, Kaygusuz, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Kul Hüseyin, Kul Yusuf, Mesruri, Mirati, Nesimi, Nihani, Nutki, Öksüz Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Türabi, Seyyit, Sefil Ahmet, Sefil Ali, Sefil Hasan, Sefil Kul Himmet, Sefil Mehmet, Sefil Öksüz, Sırrı, Sıtkı, Sultan Muhammet, Teslim Abdal, Veli, Virani.
11 no’lu cönk: 11 x 17 cm. boyutlarında ve 11 yapraktır. Divriği yöresinde tutulmuştur. Aslı, divriği Anzağar köyündeki Garip Tuncer’de bulunmaktadır. Cönkte, 8 âşığın 19 şiiri yer almaktadır. Bu âşıklar; Dertli, Derviş Ali, Feyzi, Hatayi, Kul Himmet, Kuddusi, Kul Hüseyin, Teslim Abdal’dır.
12 no’lu cönk: R. 1316 (M. 1900) yılında Divriği’nin Venk köyünde tutulmuş olan bu cönk, 9 x 23 cm. boyutlarındadır. Orijinali Divriği’nin Mursal köyündeki Kalaycı Kamber’dedir. 55 yaprak olan cönkte, 30 şairin 99 şiir bulunmaktadır. Adı geçen şairler şunlardır. Ali, Dertli, Dertli Kemter, Deli Boran, Esiri Baba, Feyzi, Gevheri, Hasan Dede, Hasan Paşa, Hatayi, Hüseyin, İsmail, Kabuli Baba, Kalender Baba, Karacaoğlan, Kemter, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Kul Safi, Kusuri, Nesimi, Noksani, Pir Mehmet, Pir Sultan Abdal, Sadık Baba, Şem’i, Teslim Abdal, Veli, Virani, Zekayi.
13 no’lu cönk: R. 1325 (M. 1909) tarihinde Divriği’de tutulmuştur. 11.5 x 19 cm. boyutlarındadır. 37 varak olan bu cöngün aslı Kutlu Özen’de bulunmaktadır. İçinde 18 şairin 34 şiiri bulunmaktadır. Şairin adları şöyledir. Askeri, Can Hatayi, Fakiri, Gevheri, Hüseyin, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Noksani, Nesimi, Piri, Seyyit Süleyman, Sırrı, Virani/Virani Adal, Zuhuri.
20 no’lu cönk: Oldukça hacimli olan bu cönk 13 x 20 cm. boyutlarında ve 325 yapraktır. Aslı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yardımcı’dadır. Oldukça ince ve çizgili bir kağıda yazılmıştır. İçinde 134 şairin 563 şiiri kayıtlıdır. Ayrıca 40 mahlassız şiir, Darnâme metni ve dualar yer almaktadır. Belirli sayfalarında bazı özel bilgiler bulunmaktadır:
"Bu mecmua Zile'nin Âla Mescid mahlesinden Kiranili Davulcuoğlu Mehmed'indir. Kimse dahil olamaz. Padişahdan ferman gelse kimse elimden alamaz efendim" R. 1323 (M.1907) (s. 25, 26)
"Kaldı ki, şu mecmuaların meâlini anlamak isteyen efgendilere mâlum ola ki, başındaki altmış kanadı Zile kazası Minare-i Keyr Mahlesinden Kiranili Davulcuoğulları'ndan Kasım .... pederim Mehmet Efendi'nin yazdığı ve gayri kusuru burdan nihâyete kadar Mehmet Efendi'nin mahdumu Rıza Efendi'nin yazdıklarıdır. Bu bahse ma'lumunuz ola.
El sahip Mehmet Efendi ve Rıza Efendi'nindir. Kimse dahil edemez. Padişah'tan ferman gelse kimse elinden alamaz efendim" (s. 92.)
"İş bu mecmuaları kimin yazdığını anlamak isteyenlere ma'lum olsun ki başından 60 kadarı Zile'nin Âla Mescid Mahlesinden Davulcuoğlulları'ndan Mehmet Efendi'ye, 60. kanattan 542. kanada kadar Mehmet Efendi'nin oğlu Rıza Efendi'ye, 542. kanadından sonuna kadar Rıza Efendi'nin oğlu Hacı İbrahim yazmıştır. Böylece mâ'lumunuz ola." M. 1947 (s. 533.)
Bu açıklamalardan da anlaşıldığı kadarıyla cönk Zile kaynaklı olup 1907-1947 yılları arasında düzenlenmiştir. Değişen yazı karakterlerinin de gösterdiği gibi üç ayrı kişinin elinden çıkmıştır.
Kaydettiğimiz 13 şiirden 1’i yedi, 4’ü 8 diğerleri de 11 hecelidir. Şiirlerin tamamı Alevi-Bektaşi inancıyla ortaya konulmuştur.
-1-
Şu benim sevdiğim Muhammed Ali
Kumru dost dost deyü öten Ali’dir
Sakınan çağıran mahrum mu kalır
Şu sefiller carına yeten Ali’dir
Ali’m tutdu Zülfikâr’ın sapını
Döndürdi kâfirin dine hepini
Mağribde attı kudret topunu
Maşrıkta uzatıp tutan Ali’dir
Muhammed mi’raca gidecek oldu
Ali Muhammed’i gönderi geldi
Doksan bin kelâmı o demde sordu
Soran Muhammed dinleyen Ali’dir
Âşıka dilden halife kılandan
Bülbül ayrılır mı gonca gülünden
Dad be dad çağırdı devin elinden
Kesikbaş carına yeten Ali’dir
Ecel kayıp nasib kayıp er kayıp
Ya Ali sırrına ermedim deyip
Kul Himmet ortaya bir nişan koyup
Bir olup birliğe yeten Ali’dir.
(Cönk no: 4, sayfa: 28)
-2-
Ey âşıki saramadın yâremi
Yâreme em olup merhem çalasın
Yarem deşilmiştir sarılmaz madem
Arayıp da hekimini bulasın
Dört kapı açıldı hangisi vardır
Bu manaya ermek hayli hünerdir
Deryanın dibinde kaç şehir vardır
Çarşısını pazarını bilesin
Mehdi çıkmış diye tellâl bağırdı
Bir teknesi vardır kırklar yoğurdı
On iki kız sekiz oğlan doğurdu
Onların ne olduğunu bilesin
Âşıkların sözlerine has derim
Muhammed'i gördüm Ali dost derim
Yedi bin yedi yüz âyet isterim
Yüz on daha vardır onu bilesin
Benim sevdiceğim Taki Naki'dir
Dost bağında bülbüller şakıtır
Yüz kardaşın hocası var okutur
Onlarıñ da ne olduğun bilesin
Düzüm düzüm olmuş yüzünün beni
Açılmıştır gül benzinde yanağı
Sar’öküzün alnındaki beneği
Kanadında ne yazılı bilesin
Var bul bir delilin yaka fenerin
Kaç hamail vardır şems ü kamerin
Sar’öküzün bastıcağı mermerin
Direğinde ne olduğun bilesin
Âriflerin sözü hilaf yazılmaz
Güher olmayınca hatem düzülmez
Bir kız vardır hergiz kuşağı çözülmez
Anasının kande olduğun bilesin
Dinleyeyim Kul Himmet'in sözlerin
Onda gördüm yedilerin izlerin
Muhammed'in koynundaki kızların
Huri midir peri midir bilesin
(Cönk no: 6, sayfa: 10-11)
-3-
Hey gaziler şunda günâhkâr oldum
Medet pirim imdat eyle talibe
Aradım günâhım özümde buldum
Medet pirim imdat eyle talibe
Varıp kırklar kapısından çağıram
Hem çağırıp hemi lebbeyk diyen
Posttan kalkıp mührü önüne koyan
Medet pirim imdat eyle talibe
Arza yetip enbiyaya erenler
Yemen'de taç vurup hırka giyenler
Zulmette kalmaz sizi sevenler
Medet pirim imdat eyle talibe
Çağırak doksan bin ere şehide
Mağripten maşrıka cümle işite
Hacı Bektâş Veli'den imdat yetişe
Medet pirim imdat eyle talibe
Sen Ali sırrısın himmetin yete
Fatıma kızındır Muhammed atan
Onları ayırmak yine bir hata
Medet pirim imdat eyle talibe
Eyyüb'ün kurdunu döküp sağ eden
İbrahim'in yerin çayır su eden
Kara don giyip de ağ deveyi yeden
Medet pirim imdat eyle talibe
Hasan Hüseyn şebber-şubber kulaktır
İmam Zeynel İmam Bakır yanaktır
İmam Cafer hüsn hecesinde ayandır
Medet pirim imdat eyle talibe
Musa Kâzım Rıza kalemdir kaştır
Taki Naki çeşmi onlara eştir
Hasanü'l-Askeri dehanda diştir
Medet pirim imdat eyle talibe
Mehdi dedim masum pake yetirdim
Mürvet dedim el pençeye oturdum
On ik’İmamlar'a iman getirdim
Medet pirim imdat eyle talibe
Kul Himmet’im eydür var özün öldür
Cümle eksikliğin mürşide bildir
Engür şerbetini tuttuğum eldir
Medet pirim imdat eyle talibe
(Cönk no: 7, sayfa: 165-167)
-4-
Kalk karındaş yola gidek
Hak yoldan öte mi dersin
Murad u maksuda erincek
Bu söze hata mı dersin
Ârif olan kalleş olan
Bellidir meyli boş olan
Vefâsız yoldaş olan
Menzile yeter mi dersin
Sırrını verme kalleşe
Kalbi çürük meyli boşa
kapabilmem düşse taşa
Yetmeden tutar mı dersin
Sırrını verme hayrata
Senden alır gider yada
Damızlık koysan çiğ süde
Pişmeden tutar mı dersin
Kul Ümmet der çoşmayan
Aşk kazanında pişmeyen
Burada Hakk’a ulaşmayan
Orada yanar mı dersin
(Cönk no: 9, sayfa: 36-37)
-5-
Sebü’l-mesani” kitabın okusan
Türablıktan a’lâ yol mu bulunur
Bülbül olsam dört kapıda şakısam
Türablıktan a’lâ yol mu bulunur
Türab ol ki, çiğnesinler üstünü
Anda fark et düşmanını, dostunu
Nesimi gibi yüzdüregör postunu
Türablıktan a’lâ yol mu bulunur
Türab ide özün türab ol türab
Kalbindeki kini kibrini bırak
Muhammed Ali’nin cemâlin görek
Türablıktan a’lâ yol mu bulunur
Şükr olsun türablıktan doğrudur yolum
Ali’ye de malûm, ahvâlim, hâlim
Balım Sultan Haydar kend’aslan Ali’m
Türablıktan a’lâ yol mu bulunur
Balı’yı türab eden aşkın meyidir
Ali Seydi Şâh İbrahim soyudur
Türablıktan Şâh-ı Merdan huyudur
Türablıktan a’lâ yol mu bulunur
Kul Himmet’im “Kulhüvallahü ahad”
Cesetimden can kalmadı bu saat
Dün ü günü bildim idim Muhammed
Türablıktan a’lâ yol mu bulunur
(Cönk no: 9, sayfa: 73-74)
-6-
Eğer din bâbından haber sorarsan
Söyle kelâmını bildir efendim
Sual eyle ihsân olsun kelâmlar
Bilemezsem hâlim nedir efendim
Bir günün farzını on yedi bildim
Yiğirmi sünneti üç vitir kıldım
Sualine cevap vermeye geldim
Veremezsem döv de öldür efendim
Sabah dört öğlen on belli beyândır
İkindi sekizdir deme ziyândır
Akşam beş yats’on üç vitir tamamdır
Bunu da böylece kıldım efendim
Altmış altı er kaleyi boyladım
Altı yüz teravihi hesap eyledim
Ben bir divaneyim böyle söyledim
Buncağız kusura kalma efendim
Kıyas et meydandan geri kalırım
Aç gözünü sana hoca olurum
Bir yıllık namazı ezber bilirim
Var senden kaçan kördür efendim
Beş bin yüz yirmi farzıdır heman
Yedi bin iki yüz sünnettir tamam
İncil’le Zebur Hak delili Kur’an
O da bir sırdır ermen efendim
Seyyid gibi sen secdeye oturmuş
Köylü sana yağlı pilav getirmiş
Bana sen de neden sual sorarsın
Balı kıymağı da yersin efendim
Sözü m’olur sencileyin özü çürüğün
Yüzün görme yüzü gözü buruğun
La bak aşağı indirmişsin sarığın
Korkarım başında güldür efendim
Herhalde ilerü gelemez deyü
Sualime cevap veremez deyü
Kul Himmet ile baş edemez deyü
Korkarım el sana güler efendim
(Cönk no:9, sayfa:77-79), (Cönk no: 9, sayfa: 180-182)
-7-
Bugün yâr bize geldi
Gülleri taze geldi
Önünde Kanber ile
Ali Murtaza geldi
Ali benim mâhımdır
Kâbe kıblegâhımdır
Mir’aç’taki Muhammed
O benim padişâhımdır
Padişâhım Yaradan
Okurum ağ-karadan
Ben yardan ayrılalı
Yüzyıl geçti aradan
Arayı uzattılar
Yaraya tuz ektiler
Avluya bir kul geldi
Bedestende sattılar
Sattılar bedestende
Gül biter gülistanda
Muhammed’le hatemi
Bergüzardır aslanda
Aslanda bergüzarım
Ben sevdanla gezerim
El yarine kavuşmuş
Daha ben intizârım
İntizarlık çekerim
Gözyaşını dökerim
Dökerim göz yaşını
Bak Mevlâ’nın işine[5]
Dört eyledi kapısın
Lâl ü gevher yapısın
Kâfirler şehit etti
İmamların hepisin
İmam Hüseyn’e kıydılar
Hasan’a ağı verdiler
Zeynel ile Bakır’ı
Bir zindana koydular
Zindan bize mezardır
Hak yolları gözetir
Câfer’in bin yarası
Mehdi Kâzım Rıza’dır
(I)rıza’ya ağladım
Çeşmim yaşı çağladım
Ol Hasan Askeri’yle
On ikiye bağladım
On ikidir katarım
Türlü mercan satarım
Yüküm lâl ü gevherdir
Müşteriye satarım
Satarım müşteriye
Kalka gören yürüye
Melekler el kaldırdı
Cenneteki huriye
El kaldıra Süphan’a
İsm-i Âzam okuna
İmamların duâsı
Kaldı ulu divana
Ulu divan kuruldu
Cümle mahluk dirildi
..................... oldu
Muhtar önde vuruldu
Muhtar’a hû dediler
Ehline nur dediler
Muhammed rehber oldu
Ali’ye pir dediler
Pir dediler Ali’ye
Hacı Bektaş Veli’ye
Hacı Bektaş nâmını
Verdi Kızıl Deli’ye
Kızıl Deli tâcımız
Muhammed Mir’ac’ımız
Gürledik mi Karaca Ahmet
Yalıncık duâcımız
Kul Himmet’tir adımız
Burda yoktur yadımız
Şâh-ı Merdan aşkına
Hak versin muradımız
(Cönk no: 9, sayfa: 102-105)
-8-
Sana derim be hey sofi
Evvel imamınız kimdir
Selâvat indi şanına
Hak Muhammed Ali diyendir
Evvelkisi İmam Hasan
İkincisi İmam Hüseyn
Üçüncüsü İmam Zeynel
Dördüncüsü İmam Abidin’dir
Beşincisi İmam Bakır
Altıncısı İmam Cafer
Yedincisi Musa Kâzım
Sekizincisi Rıza’dır
Dokuzuncu İmam Taki
Onuncusu Ali Naki
On birinci Hasanü’l-Askeri
On ikinci Mehdi sahib-zamandır
Kul Himmet’im bakışına
Böyle mi girdi düşüne
İki cihân güneşine
Pâk eyleyen Kur’an’dır
(Cönk no: 11, sayfa: 18-19)
-9-
Bize imdat ol Hak’tan
Sabreyle gönül, sabreyle
Âlemi yarattı yoktan
Sabreyle gönül sabreyle
Âşıkların işi zârdır
Yüreğinde yanar nârdır
Bir eşref saat vardır
Sabreyle gönül sabreyle
Âşığın eyyâmı gamda
Böyle çalınmış kalemde
Bitmez iş olmaz âlemde
Sabreyle gönül sabreyle
Acele âhır melâmet
Sabrın sonudur selâmet
Az sabırda çok kerâmet
Sabreyle gönül sabreyle
Kul Himmet’im çekem minnet
Ölüm farz mı yoksa sünnet
Murada ereriz elbet
Sabreyle gönül sabreyle
(Cönk no:12, sayfa:84)
-10-
Pare pare yalan dünya
Yalan dünya değil misin
Hasan ile Hüseyin’i
Alan dünya değil misin
Ali bindi Düldül ata
Âşık dayanır firkate
Boz kurt ile kıyamete
Kalan dünya değil misin
Ali’nin Düldül’ünü alıp
Arslanını dağa salıp
Yedi kere üste kalan
Dolan dünya değil misin
Ah şu kaşa ah şu göze
Ciğer kebap oldu köze
Muhammed’i bir ham beze
Saran dünya değil misin
Yetik Kul Himmet’im yetik
Gerçeğin eteğin tutup
İnsan gül ot gibi bitip
Dolan dünya değil misin
(Cönk no: 13, sayfa: 9-10)
-11-
Dünya ile bir pazarlık eyledim
Ne virane ne harabe ne şendir
Seyrettim de bir dükkâna uğradım
Ne çarşıdır ne bedesten ne hardır
Sırr-ı surullahtır âleme inen
Dedim harfim manasını duyana
Çiçeğe uğradım kokusu bana
Ne bağdadır ne bağbandır ne güldür
Bir makam seyrettim ya kim gelecek
İkrarsızlar kıyamete kalacak
Bir gerçek harfim var mana alacak
Ne mezheptir ne imandır ne dindir
Yed’iklim çar köşe kilidi birdir
Ana akıl ermez bir gizli sırdır
Sorarsan dünya ana misaldir
Ne ağızdır ne burundur ne dildir
Kitabın kalbinde olur mu ilan
Ümmet-i billah da Ali’ye ayan
Doluyu bu demde elime sunan
Ne âdemdir ne insandır ne kuldur
Kul Himmet’im bu manadan al imdi
Alamazsın bir gerçeğe sor imdi
Senede bir kere doğdu dolandı
Ne ülkerdir ne yıldızdır ne gündür
(Cönk no: 13, sayfa: 56)
-12-
Gel gönül kimsenin aybına bakma
Hazer kıl sevdiğim değme gönüle
Arif ol cihanda bir gönül yıkma
Hazer kıl sevdiğim değme gönüle
Daim aşk atına bin de atlı gez
Edep öğren erkan öğren otlu gez
Gönül yıkma halk içinde tatlı gez
Sakın ey sevdiğim değme gönüle
Yoldaş eyle iman gibi dostunu
Amel kazan aramazlar aslını
Turap ol ki çiğnesinler üstünü
Hâk ol ey sevdiğim değme gönüle
Cihad eyle ki günahların tartasın
Bir amel kazan ki Hakk’a yetesin
Şar gibi her gördüğün örtesin
Pir ol ey sevdiğim değme gönüle
Kul Himmet dilimde zikrim Muhammed
Aşk dolusun içtim Hüda’ya minnet
Dinar ile satın alınmaz cennet
Hazer kıl sevdiğim değme gönüle
(Cönk no: 20, sayfa: 91)
-13-
Bektaş-ı Veli’nin yolun bilmeyen
Gündüzü karanlık gece sayılır
Evlad-ı Âli’ye biat etmeyen
Zümresi münafık pice sayılır
Evlad-ı Mürsel’dir tutmazsa damen
Anlardan ıraktır din ile iman
Her kim Ali evlada ederse güman
Yüz bin emek çekse hiçe sayılır
Arşın yücesidir başının tacı
Ka’be’ye ulaşır zülfürün ucu
Ehl-i beyt katarı güruh-ı naci
Cümle güruhlardan yüce sayılır
Kul Himmet’im bu manaya erenler
Zamanında imanını bulanlar
Hazret-i Hünkâr’ı mürşit bilenler
Bir niyazı yüz bin hoca sayılır
(Cönk no: 20, sayfa: 170-171)
[1] Kul Himmet: Âşık Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul 2000: 421-432.
[2] İbrahim Aslanoğlu:Kul Himmet Üstadım. Sivas 1976; İbrahim Aslanoğlu: Kul Himmet. İstanbul 1997.
[3] Emin Ulu: 100. Yılda Almus. İstanbul 1987: 341.
[4] Cönklerin temin edilmesinde yardımlarını gördüğüm değerli halkbilimci dostum Kutlu Özen’e içten teşekkür ederim. (D.K.)
[5] Baş kısımları zincirleme tarzında yazılan şiirin bu dörtlüğünü takip eden dörtlük silik olduğu için okunamamış, daha sonraki dörtlük sıraya dahil edilmiştir.