17. yüzyılda yaşamıştır. Divriği’nin Şahin köyünde doğduğu tahmin ediliyor. Şahin köyü, folkloru, âşıkları ve kendine has ezgileriyle şöhret bulmuş olan Çamşıhı yöresi köylerinden birisidir.
Âşık Budala’nın, hakkında bilinenler çok azdır. Asıl adı İsmail’dir. Şiirlerinde Budala yahut Budala İsmail mahlaslarını kullanmıştır. Genellikle Bektaşi itikadını dile getiren şiirler söylemiştir. Bunun yanında sosyal konulu şiirleri de vardır. İtikada bağlı terimlerin dışında dili sadedir. Şiirleri muhteva yönü ile oldukça kapsamlıdır. Çamşıhı yöresinde iyi saz çaldığı kulaktan kulağa aktarılmaktadır. Teknik yönden yer yer şiirleri kusurludur.
Buraya kaydettiğimiz 9 şiirden birisi daha önce Cahit Öztelli tarafından yayımlanmıştır (Bektaşi Gülleri. İstanbul 1973: 306.). Diğer sekiz şiir fotokopi olarak arşivimizde bulunan cönklerden alınmıştır ve şiirlerin altına ilgili cönkler kaydedilmiştir. Yararlandığımız cönklerin özellikleri kısaca şöyledir:
3 no’lu cönk: 19x26 boyutunda olup 29 yapraktır. Sayfaları lekelidir. 20. yüzyılın başlarında Divriği’de tutulmuştur. Başından sonuna kadar aynı yazı ile yazılmıştır. İçinde 26 âşığın 64 şiiri bulunmaktadır. Şiirlerine yer verilen başlıca âşıklar şunlardır. Ahi Ali, Ali Dede, Balım Sultan, Budala, Cafer Abdal, Deli Şükrü, Dertli, Derviş Ali, Derviş, Hüseyin, Geda Müslim, Hatayi, Herdemi, Hüseyin, İbrahim, Kaygusuz, Kemter, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Pir Sultan, Rahmi, Recep Dede, Sefil, Seyyid, Şah Hatayi, Teslim Abdal, Veli Dede,
4 no’lu cönk: Cöngün aslı Kangal’ın Karanlık köyündeki Ali Ekber Öztürk’tedir. Boyutları; 16x20 cm. boyutlarında olup Yaprak sayısı: 29’dur. R.1331 (M.1915) yılında Kangal’ın Karanlık köyünde yazılmıştır. Cönkte 26 şaire ait 58 şiir bulunmaktadır. Şiirlerine yer verilen başlıca âşıklar şunlardır. Budala, Deli Boran, Fedai, Feyzi, Fuzuli, Hasreti, Hatayi, Hulki, İrfani, Kemteri, Kul Himmet, Muradi, Mehemmed, Nesimi, Noksani, Pehlül Divane, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Kul Himmet, Sefil Mehmet, Şi’ri, Veli, Virani, Visali.
6 no’lu cönk: Cöngün aslı, Divriği’nin Höbek köyünde bulunmaktadır. Cönk, 10x20 cm. boyutlarında ve 18 yapraktır. Divriği yöresinde yazıldığını tahmin etmekteyiz. Yazılış tarihi, R. 1290 ( M. 1875)’tir. İçinde 22 âşığın 38 deyişi bulunmaktadır. Âşıkların başlıcası şunlardır. Abdal Pir Sultan, Âşıki, Dedemoğlu, Dertli, Derviş Ali, Gevheri, Hatayi, Hasreti, İsmail, Kemter Himmet, Kul Himmet, Kul Sevindik, Nesimi, Niyazi Mısri, Öksüz, Seyyit Seyfi (Nizamoğlu), Türabi, Virani.
7 no’lu cönk: İlk ve son sayfaları eksik olan bu cönk tahminimize göre 19. yüzyılın ortalarında tutulmuştur. Aslı, Divriği’nin Karakale köyündeki Hüseyin Demirteş’tadır. Cönk, 14.5x21.5 cm. boyutlarında ve toplam 123 yapraktır. İçinde 40 şairin 140 şiirine yer verilmiştir. Bu şairlerin başlıcası alfabetik sıra ile şöyledir: Asri, Arif, Âşık Umman, Budala, Cafer, Cefai, Derviş Ali, Dertli, Dedemoğlu, Deli Boran, Fedai, Feryadi, Gedai, Gevheri, Gulami, Hasreti, Hatayi, Hüseyin, İsmail, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Kul İsmail, Kul Sevindik, Mirati, Nesimi, Noksani, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Ahmet, Sefil Ali, Sefil Edna, Sıtkı, Sırrı, Şem’i, Şi’ri, Teslim Abdal, Veli, Virani, Visali.
9 no’lu cönk: R. 1320 (M. 1904) yılında Tokat’ın Abdülfettah mahallesinde oturan Deli Mehmetoğulları’ndan Mustafa oğlu Hasan Emiri Efendi tarafından tutulmuş, daha sonra Divriği’nin Höbek köyünden Yakup Aslan 11x16 cm. boyutlarındaki 135 yapraklı bir deftere aktarılmıştır. Defterde 51 şaire ait 120 şiir bulunmaktadır. Şairlerin başlıcası şunlardır. Abdal Abdal Dede, Ali, Asri, Âşıki, Azizi, Budala, Dedemoğlu, Deli Boran, Deruni, Dertli Kâzım, Dertli Kerem, Derviş Ahmet, Derviş Ali, Derviş Haydar, Derviş Musa, Emrah, Fuzuli, Güdeşlioğlu, Hasan, Hatayi, Hüseyin, Hüseyin Abdal, Karacaoğlan, Kaygusuz, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Kul Hüseyin, Kul Yusuf, Mesruri, Mirati, Nesimi, Nihani, Nutki, Öksüz Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Türabi, Seyyit, Sefil Ahmet, Sefil Ali, Sefil Hasan, Sefil Kul Himmet, Sefil Mehmet, Sefil Öksüz, Sırrı, Sıtkı, Sultan Muhammet, Teslim Abdal, Veli, Virani.
10. no’lu cönk: Adı geçen cönk 13x16 boyutlarında olup 108 sayfadır. Divriği yöresinde tutulmuştur ve cöngün orijinali Divriği Anzağar köylü Garip Tuncer’de bulunmaktadır. Cönkte 42 âşığa ait 87, söyleyeni bilinmeyen 10, toplan 97 şiir mevcuttur. Cönkte şiiri yer alan âşıklar şunlardır: Âşıkı, Ârifoğlu, Abdal, Budal’a ismail, Derviş Süleyman, Dertli, Dedemoğlu, Esiri, Eşrefoğlu, Fedayi, Gevheri, Hasreti, Hatayi, Hüseyni, Kusuri, Kul Sıtkı, Kul Mustafa, Kul Himmet Üstâd, Kul Fakir, Kemter, Noksani, Pir Sultan Abdal, Sultan Muhammed, Sofioğlu, Sefil Öksüz, Sefili, Sadıki, Şir’i, Türabi, Teslimoğlu, Teslim Abdal, Veli, Viran Abdal.
20 no’lu cönk: Oldukça hacimli olan bu cönk 13x20 cm. boyutlarında ve 325 yapraktır. Aslı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yardımcı’dadır. Oldukça ince ve çizgili bir kağıda yazılmıştır. İçinde 134 şairin 563 şiiri kayıtlıdır. Ayrıca 40 mahlassız şiir, Darname metni ve dualar yer almaktadır. Belirli sayfalarında bazı özel bilgiler bulunmaktadır. İlk olarak 1907 yılında yazılmaya başlanmış bu 1947-1948’e kadar devam etmiştir. Değişen yazı karakterlerinin de gösterdiği gibi üç ayrı kişinin elinden çıkmıştır.
-1-
Bülbül oldum gülistanda şakırım
Öz bağında biten gül neme yetmez
Süleyman’ım kuş dilinden okurum
Bana ta’lim olan dil neme yetmez
Derviş oldum pir eteğin tutarım
Hakk’a doğru çekilmiştir katarım
Baykuş gibi garip garip öterim
Issız virâneler çöl neme yetmez
Aşk kitabın ele aldım yazarım
Dâim Hakk’a doğru meylim nazarım
Neme gerek dağ başında gezerim
Ol Kerim’e giden yol neme yetmez
Bu dünyanın n’olacağı ma’lumdur
Bu sırrın aslına inen Ali’mdir
Az yaşa çok yaşa sonu ölümdür
Bana hırka ile şal neme yetmez
Budala’m sırrına kimseler ermez
Tevekkül malını erteye koymaz
Kişi kısmetinden ziyâde yemez
Bana kısmet olan mal neme yetmez
Cönk no: 3, s. 39
okumak: seslenmek
-2-
Elime aldım kalemi
Seyrettim cümle âlemi
Ârifler seçer kelâmı
Güher incilmez incilmez
Dünya tebdil düzen olmuş
İkrarından bezen olmuş
Her tâlip bir hezan olmuş
Yunsan incelmez incelmez
Bu yollarda olmaz yalan
İmanını verme talan
Yorulup da yolda kalan
Hergiz dincelmez dincelmez
Budala’yım der ki bilin
Dinleyin sesin bülbülün
Vakti geçince bir gülün
Solar goncalmaz goncalmaz
Cönk no. 4, s. 2
hezan: kalas, dincelmek: dinç olmak, goncalmak: gonca haline dönme
-3-
Haziret-i Hızır selâm göndermiş
Oturduğu postu pâk etsin deyu
Muhammed kandilden indi buyurdu
Yediği lokmayı hak etsin deyu
Giyinip yediği meydanla erle
Yolu doğru tut da erkânı birle
Kimi talip olmuş kimisi pirle
Onu birbirine kat etsin deyu
Katardan ayrılmış bir devesi var
Cemde kabul olmuş bir duası var
Bin katar devede bir devesi var
Anı ileriye çek etsin deyu
Kurbanlık koyunu sürüden seçme
Aç otur keçinin sütünü içme
Direksiz köprüyü uğrayıp geçme
Onun temeli yok, yık etsin deyu
Bir kişi rehbere gidemez ise
Rehberin buyruğun tutamaz ise
Hakk cem'ine meyil katamaz ise
Yükü saman, çaya dök etsin deyu
Budala'm der cehennemin ateşi
Rehbere bağlıdır talibin başı
Müdarayla yola gitse bir kişi
Yeri cehennemdir dık etsin deyu
Cönk no: 6, s. 15-16.
-4-
Kömür gözlüm bana dertlerin çoktur
Çık bir yol salın ki andan gideyim
Hayli demdir seni gördüğüm yoktur
Çık bir yol salın ki andan gideyim
Çıkıp çıkıp bu yolları bağlama
Ciğerciğim aşk oduna dağlama
Gidi kömür gözlüm beni eğleme
Çık bir yol salın ki andan gideyim
Gideceğim yollar kıştır borandır
Gidiyorum geleceğim gümandır
Yardan ayrılmışım hayli zamandır
Çık bir yol salın ki andan gideyim
Gideceğim yollar yollu yokuşlu
Ak gerdana çifte benler nakışlı
Üsküfün eğdirmiş şahin bakışlı
Çık bir yol salın ki andan gideyim
Budala'm da eydür ömrümün varı
Canımın cananı gözümün nûru
Ben gidenden sonra var salın yârı
Çık bir yol salın ki andan gideyim
Cönk no. 7, s. 121
-5-
Yüğrük olur gönül kuşu
Evliyâ söyletir taşı
İrfanını bilen kişi
İrfanda niyaz eylesin
Ali yoludur yolumuz
Hakk’a malûmdur hâlimiz
Dâim irfanda dilimiz
İrfanda niyaz eylesin
Âlâ gözlü arap atlar
Ahdi bütün koç yiğitler
Yeryüzünde biten otlar
İrfanda niyaz eylesin
Hacc’a giden can hacılar
Görmesin ağrı acılar
Yol oğlu müslim bacılar
İrfanda niyaz eylesin
Der Budala’m dünya fani
Veren alır birgün canı
Kusura kalmasın Ali
İrfanda niyaz eylesin
Der Budala’m oldu tamam
İşte geldi sahip zaman
Şeyh safiyan Oniki İmam
İrfanda niyaz eylesin
Cönk no: 9, s. 199-200
-6-
(Budala İsmail)
Cihân hevâ iken melek hulk etti
Cemâlinden yaktı nar geldi geçti
Cebrâil yarattı, üstâdın sordu
Dehâna dönüldü dur geldi geçti
İcâzet istedi pirini açtı
Doksan bir yıl müdam havada uçtu
Cebrâil gözüne bir kubbe açtı
Uğruna rehnüma, nûr geldi geçti
Cebrâil üstâttan sabağın aldı
Nâz niyaz eyledi dergâha geldi
Pire rahmet demek ol zaman kaldı
Hünkârın sülbünden sır geldi geçti
Sıçradı kuddamın basınca ferşe
Elif taç başında ol arşa
Feriştahlar baş indirdi Bektaş’a
İnan dü cihânda bir geldi geçti
Zülfikâr’la talib olan Ali’ye
Biat itmez Hacı Bektaş Veli’ye
Tab’ii ................. Süfyan kuluya
Katır şu cihânda kör geldi geçti
Ârif Ehl-i Beyt’e ikrâr yetirdi
Onların tahtına sultan oturdu
Kimi şehvet ile kendin yitirdi
Kimisi pinhana dir geldi geçti
İsmail’in bu sözlerin alana
Tekebbür emeğin vermiş talana
Çar gâmir şeş cihânda bilene
Hünkâr Hacı Bektaş pir geldi geçti
Cönk no: 10, s. 28-29
-7-
"Elhamdülillah" şükür gördüm de bildim
"Rabbü'l-Âlemin" Hak yola geldim
"Errahmanirrahim”den rahmet buldum
"Malikiyevmüddin" Ali görünür
"İnna atayna" sure-yi Kevser'in başı
Kevser dağıtmak Ali'nin işi
Hasan'ın oddan yoğruldu aşı
Hüseyin'in aldan tonu görünür
İmam Zeynel de zindanda durdu
"Hel etâ" suresi dilinde virdi
"Nasrun minallah" Bakır'a erdi
"Ve feth-i karib" Ca'fer yolu görünür
"Elem neşrahleke" "Yasin Kef Hâ
"Musa-yı Kâzım da çok çekdi cefâ
Irıza'yı sevmek mü'mine safâ
Muhabbetin doğru yolu görünür
"Ve’ş-şemsi" Muhammed Tâki'de gördüm
"Ve aleyke" Naki'ye erdim ayet-i Hak bildim
Can u gönülden ikrarım verdim
Kırklar meydanının zârı görünür
"Elif-lâ" dedim de bu dâra durdum
Askeri Mehdi'ye yüzümü sürdüm
Budala İsmail'in dârını gördüm
Hakk'ın bin bir ismi Ali görünür.
Cönk no: 20, s. 10-11
-8-
Ricaname
Yine bir zulumat çöktü serime
Hünkar Hacı Bektaş Veli gel yetiş
Elim ermez yaranıma eşime
Balım Sultan Kızıl Deli gel yetiş
Efendimsin sana döndüm yüzümü
Dermana gönderem yavru bazımı
Balım Sultan ayırma körpe kuzumu
Şah Kalender Balım Sultan gel yetiş
Bilemedim nere gider yolumuz
Kusur bizim bağladılar kolumuz
..... feta kan ağlıyor dilimiz
Şah Hanım Kadıncık Dolu gel yetiş
İnkâr olan inkâr Hakk’a kul olmaz
İnsafı yok merhameti var olmaz
Seyf-i sadık Ehl-i Beyt’ten yâd olmaz
Kerbelâ'da yatan şehit gel yetiş
Budala İsmail umudum Balım
Boğazım zincirde nic'olur halim
Mürvet hey erenler gayrete gelin
Yedi iklim bekçisi Ali gel yetiş
Cönk no: 20, s. 430
-9-
Kara
Seherde uğradım ben bir güzele
Güzel dedim zülüflerin ne kara
Korkarım ki elâ gözler göz ala
Gözler sürmeli kaşların ne kara
İsmi çıkıp âlemlerde öğüle
Dudu kumru haber vermiştir güle
Seher davlumbazı her dem döğüle
Zülüf çevgan yanakların ne kara
.................................(Eksik)
İki gözüm doldu kanlı yaş ile
Dostum kumaşın uydurmuş yeşile
Ne aldır ol ne kırmızı ne kara
Ne ziba yaratmış Yaradan Gani
Sel oldu aktı gözlerimin kanı
Gel bana rahmeyle mürüveet kâni
Ben söylerim ne ak söyler ne kara
Budala’m der neylerim ben malı
Sohbet ile bulmuşum bu kemali
Mahbup derler gösterem gül cemali
Ne yağmura ne güneşe ne kara
Erciyes, Sayı: 285, 9.2001: 21-22.