Bazı âşıkların mahlas benzerliği nedeniyle şiirlerinin birbirine karıştırıldığı ve yapılan yanlışlıkların ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın yine de tam olarak düzeltilemediği bilinmektedir.
Zileli Ceyhunî-Erzurumlu Ceyhunî-Karslı Ceyhunî'nin şiirleri, Zileli Sıtkı-Sivaslı Sıtkı-Yeniceli Sıtkı (Pervane)'nin şiirleri, Zileli Fedaî-Amasyalı Fedaî'nin şiirleri, Zileli Kemterî-Sivaslı Kemterî-Konyalı Kemterî'nin şiirleri, Zileli Sadık ile Malatyalı Sadık Baba'nın şiirleri hep bir birine karıştırılmıştır.
Bu karışıklıkların önemli bir bölümü mahlasların birbirine tam benzemesinden kaynaklanmaktadır. Hangi şiirin hangi âşığa ait olduğuna ilişkin çalışmalarsa kimileri tarafından gözardı edilmekte, bir nevi yanlışlıklarda ısrar edilmektedir.
Tokatlı Gedaî hayatının son yıllarını İstanbul Beşiktaş'ta geçirdi diye l933'te Sadettin Nüzhet Ergun tarafından Beşiktaşlı Gedaî adlı bir kitap yayımlanmış, daha sonra Muhtar Yahya Dağlı yanlışlığı tespit edip, Tokat'ta araştırmalar yapıp l943'te Tokatlı Gedaî adlı bir kitap yayımladığı halde halâ yanlışlıkta ısrar edip kimi antolojilere Gedaî'nin şiirleri Beşiktaşlı Gedaî diye alınmaktadır.
Sivas'ın Divriği ilçesinin Karabegan bucağına bağlı Örencik köyünde 1743'te doğan Kul Himmet Üstadım l8. yüzyıl sonu ile l9. yüzyıl başlarında yaşamış olmasına rağmen şiirleri l6. yüzyıl sonu ile l7. yüzyıl başında yaşamış önemli âşıklardan Kul Himmet adına yayımlanmaktadır.
İbrahim Aslanoğlu, Kul Himmet Üstadım adlı bir kitap yayımlayarak yanlışlıkları tespit ettiği halde, yanlışta israr edenler bulunmaktadır. Bunları şu şekilde belirlemek mümkündür:
Sunullah Arısoy'un Türk Halk Şiiri Antolojisi'nde:[1]
Gül bittiği yeri bilirim dersin
Bilir misin benlik şeytana düştü
Cevahir maderin bulurum dersin
Cevahir bulanlar ummana düştü
dörtlüğü ile başlayan şiir son dörtlükteki:
Kul Himmet Üstadım dilek diledi
Seyyah olup şu alemi eledi
Arafat dağında bir koç meledi
İsmail önünce kurbana düştü
dörtlüğünden de anlaşılacağı gibi Kul Himmet Üstadım'a aittir. Fakat ne yazık ki İbrahim Aslanoğlu'nun da gözünden kaçıp Kul Himmet Üstadım adlı kitabına almamıştır. Bu almayış aynı mahlasla yani Kul Himmet Üstadım mahlasıyla şiir söyleyen ve aynı mahlası kullandığı için İbrahim Aslanoğlu tarafından da ayırt edilemeyen İmranlı'nın Söğütlü köyünde doğup sonra Divriği'nin Anzahar köyünde ölen Hacik Kız'ın şiiri olacağı kanısı ile de kitabına almamazlık etmemiştir. Aynı şiiri Mehmet Şimşek[2], İlhan Başgöz[3], Naim Alkan[4] ve Turgut Koca'nın[5] Kul Himmet adına yayımladıkları görülmektedir.
M. Sunullah Arısoy'un Türk Halk Şiiri Antolojisi'nde yer alan:
Seyyah oldum şu alemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkârımca okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu[6]
dörtlüğü ile başlayan ve son dörtlüğünde:
Kul Himmet Üstadım ummana dalam
Gidenler gelmedi bir haber alam
Abdal oldum şal giyindim bir zaman
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kul Himmet Üstadım mahlası bulunup Kul Himmet adına yayımlanan şiir İbrahim Aslanoğlu'nun ileri sürdüğüne göre Pir Sultan Abdal'ındır.[7] Aynı şiir Pir Sultan Abdal adına Vehbi Cem Aşkun tarafından da yayımlanmıştır.[8]
Hal böyle olduğu halde ilk kez l950'de İbrahim Aslanoğlu[9] ve l958'de Vehbi Cem Aşkun[10] tarafından Pir Sultan Abdal adına yayımlanan bu şiire kimse dikkat etmemiş, tapşırmadaki üstadım sözünü de hiçe sayıp hep Kul Himmet adına yayımlamışlardır.
Bu şiirde hataya düşenleri şu şekilde sıralamak mümkündür: Eflatun Cem Güney[11], Mehmet Şimşek[12], Refik Ahmet Sevengil[13], Turgut Koca[14], İsmail Özmen[15], Abdülbaki Gölpınarlı[16] ve Ali Püsküllüoğlu[17]. Bu yazarların dışında kendi yöresi olan Almus kitabını hazırlayan Emin Ulu'nun da aynı hataya düşüp Kul Himmet'in şiirlerine örnek olarak bu şiiri göstermiştir.[18]
Müminler bu yola türap olursa
Mahrum kalmaz Ali diye çağıran
Darda, bunda, zulumatta kamırsa
Mahrum kalmaz Ali diye çağıran
dörtlüğü ile başlayan ve son dörtlüğünde:
Kul Himmet Üstadım yiye henıını
Doksanında değiştirse donunu
Yüz yaşında Hakk'a verse tenini
Mahrum kalmaz Ali diye çağıran
biçiminde Kul Himmet Üstadım ifadesi bulunan yaşname biçimindeki şiir Cahit Öztelli tarafından Bektaşi Gülleri[19] adlı kitabında Kul Himmet'e maledilmiştir. Kitapta şiirlerine yer verilen ozanların özgeçmişleri bölümünde Kul Himmet anlatılırken Kul Himmet Üstadım'dan hiç söz edilmemektedir.
Cahit Öztelli'nin aynı kitabında yer alan:
Yine mihman gördüm gönlüm saz oldu
Mihman kardaş safa geldin merhaba
Kalktı gam kasavet, bahar yaz oldu
Mihman kardaş safa geldin merhaba
dörtlüğü ile başlayıp:
Kul Himmet üstadım, tuttuğun gele
Mihman nasibini getirir bile
Misafir Ali'dir öz nefsin dile
Mihman kardaş sefa geldin merhaba[20]
dörtlüğü ile biten Kul Himmet Üstadım'ın şiiri Kul Himmet'e maledilmiş ve yine bu şiir de İbrahim Aslanoğlu'nun Kul Himmet Üstadım adlı kitabından üç yıl önce yayımlanmış olmasına rağmen Aslanoğlu'nun kitabına girmemiştir. Aynı şiirin İsmail Özmen tarafından da Kul Himmet'e maledildiği görülmektedir.[21]
Aslanoğlu'nun Kul Himmet Üstadım adlı kitabında bulunmayan fakat Cahit Öztelli tarafından Kul Himmet'e maledilerek yayımlanan Kul Himmet Üstadım'ın bir şiiri de:
Bugün dost ilinin yurduna vardım
Bu yaylanın güzelleri gelmemiş
Nazlı sevdiğimin yurduna vardım
Bu yaylanın güzelleri gelmemiş
dörtlüğü ile başlayıp:
Kul Himmet Üstadım gözetir yolu
Sevdiğim gelmez nice olur hali
Evveli Muhammet ahiri Ali
Bu yaylanın güzelleri gelmemiş[22]
dörtlüğü ile biten ve yedi dörtlükten oluşan Yayla Güzelleri adlı şiirdir. Bu şiir de yine İsmail Özmen tarafından Kul Himmet'e maledilmiştir.[23]
İlk dörtlüğü:
Yetmiş iki buçuk millet dileği
Yaradana yalvarırım sabahtan
Ol zaman dolanır Hakk'ın meleği
Yaradana yalvarırım sabahtan
biçiminde başlayan ve son dörtlüğü:
Kul Himmet Üstadım yolu kurdular
Kafeste ölüyor kumru dudular
Hakk'a dilek dile kabul dediler
Yaradana yalvarırım sabahtan
biçiminde olan Kul Himmet Üstadım'ın şiiri Mehmet Şimşek tarafından Kul Himmet'e maledilmiştir.[24] Bu şiir de İbrahim Aslanoğlu'nun Kul Himmet Üstadım adlı kitabında bulunmamaktadır. Aynı şiirin Abdülbaki Gölpınarlı[25], Turgut Koca[26] ve İsmail Özmen[27] tarafından da Kul Himmet adına yayımlandığı görülmektedir.
İbrahim Aslanoğlu'nun Kul Himmet Üstadım adlı kitabında dörtlük düzeninde yer alan bir şiir Mehmet Şimşek tarafından:
Yalvarırım Muhammed'e Ali deyü Ali deyü
Ağlar gezerim dünyada Ali deyü Ali deyü[28]
biçiminde beyit düzenine göre düzenlenip Kul Himmet adıyla yayımlanmıştır. Aynı şiir İsmail Özmen'in kitabında da Kul Himmet'in şiirleri arasında yer almıştır.[29]
İlk dörtlüğünde:
Pîr bugün bize geldi
Gülleri taze geldi
Önü sıra kamberle
Ali Murtaza geldi
biçiminde olan ve 23 dörtlükten oluşan Kul Himmet Üstadım'ın şiiri mahlasta bulunan Üstadım sözüne dikkat etmeden kitaplarında Kul Himmet adına yayımlayanlar arasında Vasfi Mahir Kocatürk[30], Besim Atalay[31], İsmail Özmen[32] ve Turgut Koca[33] görülmektedir.
Yerde insan gökte melek yok iken
Kudretinden bir nur indi süzüldü
Cümle mahluk kandildeki nur iken
Ayın Ali, Mim Muhammet yazıldı
dörtlüğü ile başlayan Kul Himmet Üstadım'ın şiiri yine Vasfi Mahir Kocatürk tarafından Kul Himmet adına yayımlanmıştır.[34] Aynı hataya düşüp Besim Atalay[35] ve İsmail Özmen[36] de bu şiiri Kul Himmet adına yayımlayanlardandır. Bu şiir diğer bütün kaynaklarda 23 dörtlük olarak gözükürken Besim Atalay'da 29 dörtlük olarak gözükmesi dikkat çekmektedir.
Kul Himmet Üstadım'ın:
Ali ismi dört kitapta okunur
Lâ ilâhe illahlahtır yazılı
Zikredeni Azazilden sakınır
Lâ ilâhe İllahlahtır yazılı
dörtlüğü ile başlayan ve yedi dörtlükten oluşan deyişi de Turgut Koca[37] ve İsmail Özmen[38] tarafından Kul Himmet adına yayımlanan şiirlerdendir.
İsmail Özmen'in Kul Himmet'e malettiği Kul Himmet Üstadım'ın şiirlerinden biri de:
İntizarım çekerim
Lebleri bal şekerim
Ben Pîrden ayrı düştüm
Göz yaşları dökerim[39]
dörtlüğü ile başlayan şiiridir. Bu şiir de İbrahim Aslanoğlu'nun kitabında bulunmamaktadır. Turgut Koca[40] ve İsmail Özmen[41] tarafından Kul Himmet adına yayımlanan şiirlerden biri de:
Allah medet ya Muhammet ya Ali
Yusuf kuyusunda zindana düştüm
Gülbengi çekilen Bektaşi Veli
Gayretiniz yok mu ummana düştüm
dörtlüğü ile başlayan şiirdir. İlk dörtlüğü:
Hacı Bektaş Tekkesine gireli
Dervişleri gül göründü gözüme
Zahir batın himmetine ereli
Dervişleri gül göründü gözüme
biçiminde olan Kul Himmet Üstadım'ın şiiri de İsmail Özmen[42] tarafından Kul Himmet adına yayımlanmıştır.
İlk dörtlüğü İbrahim Aslanoğlu'nun kitabında:
Elif Allah adın okur yazarım
"B" bir nokta ile "T" yi ne güzel
Bektaşı Veli'de kaldı nazarım
Fatma Ana'nın huyu ne güzel[43]
biçiminde olan Kul Himmet Üstadım'ın şiiri, Turgut Koca[44] ve İsmail Özmen[45] tarafından:
Elif Allah ismi okur yazarım
B bir noka T'yi ne güzel
Bu alemi seyyah oldum gezerim
Muhabbet gölünün buyu ne güzel
kitaplarında farklı bir biçimde yine Kul Himmet'e maledilerek yayımlanmıştır.
Kul Himmet Üstadım'ın,
İlk dörtlüğü:
Benim günahım çok senin katında
Allah bir Muhammet Ali eleman
Sen kerem kânısın zâhir batında
Allah bir Muhammet Ali eleman
biçiminde olan şiiri de Turgut Koca[46] ve İsmail Özmen[47] tarafından Kul Himmet'e maledilen deyişler arasında görülmektedir.
Biraz dikkat edilince Turgut Koca'nın Kul Himmet adına yayımladığı Kul Himmet Üstadım'ın şiirleri aynen İsmail Özmen tarafından bu kitaptan kopya edilerek aldığı anlaşılmaktadır. Oysa İsmail Özmen'den l995'te yayımladığı kitabını hazırlarken İbrahim Aslanoğlu'nun l976'da yayımladığı Kul Himmet Üstadım adlı kitabı görmüş ve incelemiş olması beklenirdi. Ne yazık ki antoloji hazırlayan birçok kişi gibi Özmen de kolaya kaçmıştır. Bu kolaya kaçmalar, halk şiiri dünyasında bazı hataların devam etmesine neden olmaktadır. Bundan sonraki antoloji hazırlayacakların daha titiz davranmalarını diler, Davulcuoğlu Kirampalı Bin Memet tarafından tutulmaya başlanıp, oğlu tarafından sürdürülen ve son bölümü de Hümmet Hoca adı ile bilinen bir kişi tarafından tutulan ve halen özel kitaplığımızda bulunan Zile kaynaklı bir cönkte yer alan Kul Himmet Üstadım'a ait iki şiire değinmek istiyorum.
Bu şiirlerden birinde geçen kişi adları Kul Himmet'in yaşadığı dönem ile Kul Himmet Üstadım'ın yaşadığı dönemin arasında ya da en azından Kul Himmet döneminde yaşayan kişiler olduğundan İbrahim Aslanoğlu'nun görüşünü kuvvetlendirip kesinlikle Kul Himmet ve Kul Himmet Üstadım'ın ayrı kişiler olduğunu belgelemektedir.
[1] Sunullah Arısoy: Türk Halk Şiiri Antolojisi. Ankara l985:177-178.
[2] Mehmet Şimşek: Dede Korkut ve Ahmet Yesevi'den Günümüze Uzanan Ünlü Alevi Ozanlar. İstanbul l995:163.
[3] İlhan Başgöz: İzahlı Türk Halk Edebiyatı Antolojisi. İstanbul l968:40-41.
[4] Naim Alkan: Türk Halk Edebiyatı. Ankara l973:134.
[5] Turgut Koca:, Bektaşi Nefesleri. İstanbul l990:102-103.
[7] İbrahim Aslanoğlu: Kul Himmet Üstadım. Sivas l976:13-14
[8] Vehbi Cem Aşkun: Pir Sultan Abdal. İstanbul 1959:151.
[9] İbrahim Aslanoğlu: "Sivas İli Şairlerinden Notlar" Ülke Gazetesi, Sivas l950.
[10] Vehbi Cem Aşkun: "Sivas Halk Şairleri" Doğuş Gazetesi, l958.
[11] Eflatun Cem Güney: Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul l959:73.
[13] Refik Ahmet Sevengil: Yüzyıllar Boyunca Halk Şairleri. İstanbul l965:66.
[15] İsmail Özmen: Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi, C.II. Ankara l995:331.
[16] Abdülbaki Gölpınarlı: Kaygusuz Abdal-Hatayi-Kul Himmet. İstanbul l962:103.
[17] Ali Püsküllüoğlu: Türk Halk Şiiri Antolojisi. Ankara l975:148.
[18] Emin Ulu: l00. Yılda Almus., İstanbul l987:342.
[19] Cahit Öztelli: Bektaşi Gülleri. İstanbul l973:148-149.
[20] Öztelli 1973:178-179.
[22] Öztelli 1973:299-300.
[25] Gölpınarlı 1962:110-111.
[30] Vasfi Mahir Kocatürk: Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara l968:250-252.
[31] Besim Atalay: Bektaşilik ve Edebiyatı. İstanbul 1991:165-167.
[34] Kocatürk 1968:255-259.
[35] Atalay 1991:121-125.