19. YÜZYIL OSMANLI DÖNEMİ ORTADOĞU’NUN SOSYAL TARİHİNE BİR KAYNAK : AŞIK ESRARİ’NİN VEHHABİ DESTANI
Prof. Dr. Erman Artun
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
Giriş:
Tarih bilimi ve tarihçi belli bir topluma ve zamana bağlı geçmişi konu edinir. Yalnızca belgelere dayalı bilgi, tarih bilgisi değildir. Tarih bilgisi geçmiş hakkında bağlantılı, ahenkli anlaşılır bir bilgi formudur. Tarihçi inceleme alanı olarak aldığı geçmişin bir kesitini bütün yönleri ve olgularıyla incelemek için yola çıktığında bütün teknikleri kullanır. Bunların yanı sıra sağlıklı bir sentez yapabilmek için her biri ayrı birer araştırma alanı olan beşeri bilimlerin bütün dallarına başvurma gereği duyar. Tarihçi araştırma alanına göre gerektiğinde edebiyat çözümlemelerinden de yararlanır.
Günümüz tarihçisi insanlığın dünden bugüne gerçekleştirdiği ve halen yaşamakta olduğu serüveni sorgulayıp anlamağa çalışmaktadır. İnsanlığın sorunlarını evrensel boyutlarıyla kavrama, aydınlatma çabası araştırmacıları disiplinler arası çalışmağa zorluyor. Tarihçi incelediği konuyu temellendirmek için tarihi kaynakların yanı sıra dini inançları, destanları , efsaneleri, evliya menkabelerini hadisleri vb. kullanmalıdır. Tarihi bir olay kadar, olayın etrafını ören psikolojik unsurlar da önemlidir .
Halk kültürü ürünleri toplumun ihtiyacına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Toplum bilinciyle bu ürünler arasında bir bağ vardır. Bir tarihi olayın toplum üzerindeki etkisinin bilinmesi onu temellendirmekte önemlidir. Halk edebiyatı ürünlerinde tarihi olayın geçtiği zamana ait, yaşayış, düşünüş ve inanışların izleri görülür. Tarihçi kayda geçirilmiş olguları, ulaşabildiği verileri belli bir düzene sokarak anlamaya ve açıklamaya çalışarak tahlil eder, senteze varır .
VEHHABİ DESTANI
1813 yılında meydana gelen ve Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından bastırılan Vehhabilerin ayaklanması için 19.yüzyılda âşıklar destanlar söylemişlerdir. Bunların en ünlüsü Aşık Esrâri’nin söylediği Vehhâbi destanıdır. Aşık Esrâri 19.yüzyılda İstanbul’da yaşamıştır. Hayatı hakkında kesin bilgilere sahip değiliz.
Vehhabi destanı taşbaskı olarak biri 1293/1878 de diğeri tarihisiz olarak iki kez basılmıştır. Destan 19.yüzyılda yazılmış bir çok cönk ve mecmuada yer almıştır. Vehhâbi destanı ve yazarı Aşık Esrâri hakkında ilk bilgileri veren Mehmet Halit Bayrı , biri kendisine ait bir cönkteki 15 hanelik, diğeri ayrı bir cönkteki 23 hanelik iki Vehhâbi destanını yayınlamıştır. Ayrıca Refik Ahmet Sevengil , Cahit Öztelli , Günay Kut Hamdi Hasan , Doğan Atlay , Aşık Esrari’nin çeşitli çönklerdeki destanlarını yayınlamışlardır. Pertev Naili Boratav ve Harid Fedai de-, farklı aşıklara ait 3 Vehhabi Destanını yayınlamışlardır.
Elimizdeki bir cönkte bulunan Vehhabi Destanı dikkatimi çekti. Cöngün ketebesinden 1 Ramazan 1243 (1827) tarihinde Seyyit Hafız tarafından yazıldığını, Hafız Seyyit Mahmut tarafından ilaveler yapıldığını öğreniyoruz. Cönk Hafız Mahmut tarafından Ceylan derisiyle kaplanmış olup, rûmilerle süslüdür. Vehhabi Destanı cöngün 81-84. sayfaları arasında yer almıştır. Cöngün 1827 tarihini taşıması, bilinen kaynaklardan önce olması ve ulaşabildiğimiz metinlerin en düzgünü olması nedeniyle destanı diğer destanlarla karşılaştırmadan esas aldık.
Aşık Esrâri’nin bu destanı yaklaşık 170 - 175 yıllık bir metnin dil ve edebi-estetik değeri kadar, tarihi bir olayın halk edebiyatına yansıması açısından da önem taşır. Ayrıca bu destan Osmanlı döneminde yaşanan tarihi bir olayla ilgili olarak âşığın ve halkın düşüncelerini âşığın yaşadığı zamanın belirlenmesi açısından da önemlidir.
Destana konu olan Vehhâbi, 18 yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Necidli Abdülvehhab oğlu Mehmet’tir. Şam’da dini eğitim gördü, kendi düşüncelerini taşıyan bir mezhep kurdu. Bu mezhebe bağlı olanlara Vehhabiler adı verildi. Vehhabiler, pek çok sunni şii ulemayı, halktan binlerce kişiyi kılıçtan geçirdiler. Kuran ve Hadisler dışındaki kaynakları biat kabul ettikleri için dini, tarihi ve edebi eserleri parçaladılar, İslam büyüklerini ve ashabın mezarlarını yıktılar. Vehhabiler’den Abdülaziz, halifeliğini ilan etti. Kerbela, Taif, Mekke, Medine ve Hicaz’ı alıp yağmaladılar. Ardından Vehhabi Abdülaziz kendini Necid hükümdarı ilan etti.
II. Mahmut 18l0’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı isyanı bastırmak üzere Mısır’a vali olarak yolladı. Mehmet Ali Paşa oğulları, Ahmet Tosun Paşa, Kâmil İsmail Paşa ve İbrahim Paşalarla 1813’te isyanı bastırdı. Vehhabiler’in komutanı Suud oğlu Abdullah ve etrafındakiler yakalanarak İstanbul’a gönderildi. İsyancılar İstanbul’da idam edildi .
Halk edebiyatında âşıklar destanlarını hece ölçüsüyle koşma nazım biçimiyle yazarlar. Destanlar koşmalardan bir olayın işlenmesi, dörtlük sayısının çokluğu ve destanlara özgü bir ezgiyle söylenmesi yönleriyle ayrılır. Aşıklar destanlarında toplumu derinden etkileyen çeşitli olayları, hayatı sahnelerini, yankı uyandıran savaşları, ayaklanmaları, kıtlık, deprem, yangın, salgın v.b. konuları işlerler. Anlatım biçimi hikaye etmedir .
Aşık edebiyatında destanlar tarihsel yönleri bulunan ürünlerdir. Aşıklar savaş konulu destanlarında katıldıkları ya da başkalarından dinledikleri savaşları kendi gözlem ve yorumlarıyla ele alırlar. Bu tür destanlar genellikle savaşa katılan veya kahramanlık gösteren kahramanların ağzıyla anlatılır. Toplumları derinden etkileyen savaşlar âşıkların şiirlerinde de konu olmuştur.
Savaş destanları ordunun zaferi üzerine söylediği gibi yenilgilerin acı veren yönleri, halkın üzüntüsü üzerine de söylenir. Bu destanlarda halkın çektiği zulüm ve kötülükler anlatılarak padişahtan yardım istenilir. Savaş destanlarında tarih kitaplarında bulamayacağımız bilgiler buluruz. Destanlar, toplumun değer verdiği kişi ve olayları anlatan halkın umut ve isteklerini yansıtmaları yönüyle hayata açık bir yapıya sahiptir.
Destanlarla ilgili birbirinin tamamlayan çeşitli bilgiler bulabiliriz .Aşık Esrâri’nin Vehhabi Destanı 11’li hece ölçüsüyle koşma nazım biçimiyle yazılmış olup 21 dörtlükten oluşmaktadır. Destanda hikaye etme anlatım tekniği kullanılmıştır. Destan olayların hareketliliği kahramanların çeşitliliğiyle dinamik bir karakter taşır. Olayların sıralanışı hikaye etme tekniğine uygundur. Destan, Aşık Esrâri’nin giriş dörtlüğüyle başlar, olayların hikaye edilmesi Mehmet Ali Paşa’yla Vehhabi’nin karşılıklı söyleşmesiyle sağlanmıştır.
Halk edebiyatı destan söyleme geleneğindeki kalıp söyleyişlerden yararlanan âşık , olayı bütün canlılığıyla aktarır, duygu ikinci plandadır.
Vehhabi destanı, Osmanlı’nın İsyancı Vehhabilerin tarihî olaylarını konu etmeleri yönüyle halkın tarihi olaylara ne kadar duyarlı olduğunun bir göstergesidir. Destanda adı geçen Mehmet Ali Paşa, Vehhabi , Ahmet Tosun Paşa, Sultan II. Mahmut, Bonapart gibi kişilerin gerçek kişiler olduklarını tarihi kaynaklar doğrulamaktadır. Yalnız destanda adı geçen Şeyh Osman ve Delibaş Mustafa Bey’le ilgili bilgi bulamadık. Hicaz, Mısır, Arabistan, Bağdat, Yemen Cidde, Mekke ve Basra gibi yer adları, isyanın geçtiği yerlerdir.
Vehhabi destanında , Hicaz’ın Vehhabilerce alınıp yağmalanmasının halkı derinden etkilediğini, öğreniyoruz. Aşık Esrari Osmanlı askerlerini kurda kaplana benzeterek över. Aşığa göre hükümdar sahib-i devlettir. Destan Vehhabilerin yenildiğinin anlatılmasıyla son bulur. Aşık son dörtlükte bu destanı yazma amacının bu savaşı övmek olduğunu Mehmet Ali Paşa’nın sözünün eri olduğunu, bu savaşın tarihe yazılmasının gerektiğini, destanın Hicaz’ın fethi üzerine yazıldığını söyleyerek destanı bitirir.
SONUÇ:
Aşık Esrâri , Vehhabi destanının Hicazın Vehhabilerden alınması üzerine yazmıştır. Aşık olayın ekseninin Vehhabilerin isyanı olmasına rağmen olayı bir tarihçi gibi anlatmaz. Sık sık olaya ilişkin düşüncelerini sıralar. Bu destan, tarihi bir olayın edebiyata yansıması açısından önemlidir . Olaylar tarihi gerçeğe bağlı olarak anlatılır. Vehhabi destanı, Osmanlı dönemindeki bir ayaklanmanın iç yüzüne ait kesitler verir. Aşık, halkın olaya bakışını yansıtır. Bu yönüyle Vehhabi destanını tarihe yardımcı kaynaklar arasına alabiliriz. Destanlardan çıkarılacak bilgiler tarihi kaynaklarla desteklenmedikçe kesin yargılar olamaz.
Vehhabı destanından, Vehhabilerin binlerce Müslüman’ı öldürmelerinden ve sahabe mezarlarını yıkmalarından halkın üzüntü duyduğunu öğreniyoruz. Halk Vehhabilerin isyanının bastırılması üzerine seviyor. Bu destandan halkın Osmanlı devletini nasıl değerlendirildiğine ait ipuçları da buluyoruz. Halk Osmanlı Devletini iradeli, güçlü, adaletli, Ordusunu eğitimli ve savaş yeteneğine sahip olarak görüyor. Türklerde devlet kutsaldır. Halk, hükümdarları baba olarak kabul eder. Destanda II Mahmut, adil sahip devlet olarak nitelenir.
Devletin görevleri, toplumun dayandığı ilkeler çerçevesinde biçimlenir. Osmanlı isyanı bastırarak güvenlik adalet ve düzeni sağlamıştır. Destanda savaşta yararlık gösterenler sıralanır. Mehmet Ali Paşa Osmanlının simgesi etkin mutlak bir güç olarak çizilir. Onun kişiliğinde Osmanlının gücü anlatılır. İsyancılar küçük görülür, devlete başkaldıranların mutlaka cezalandırılacağı düşüncesi vurgulanır. Savaşların, isyanların halkın üzerinde derin izler bıraktığını destanda görüyoruz.
Geçmişin doğru bilgisi, bizi geçmişe ait ön yargılara tutsaklıktan kurtarır. Günümüzde bütün bilgilerden yararlanan, sentezci tarih anlayışı öne çıktı. Tarihçi yazılan bir dönemin sentezini yapabilmek için o dönemin insanının düşünlerini bilmek zorundadır. Bu destanın Vehhabiler isyanında halkın duygu,düşünce umut ve isteklerini yansıtması yönüyle sosyal tarihe kaynaklık edebileceği düşüncesini taşıyoruz.
DESTAN-I VEHHABİ
1-Vaktine hazırol dayan Vehhabi
Hicaz'ı görmeğe arzumanım var
Ol Hakk'ın beytine yüzüm sürmeye
Yaradan'la böyle ahd amanım var
2- Vehhabi de der ki gelüp yorulma
Mısır kapusunda bir seyranım var
Deryadan karadan dahi yetiştim
Arabistan üzerine bir tufanım var
3- Mehmed Paşam der ki ya bir Yaradan
Kaplanlarum vardır sak ol deryadan
Sen nasıl gelürsün bunda karadan
Seni yolda yırtar kurt kaplanım var
4- Vehhabi de der ki işleri sezdim
Bağdat'tan Yemen'e urbanı yazdım
Senden evvel Bağdat valisini bozdum
Acem sınırında bir nişanım var
5- Mehmet Paşam der ki uludur Yezdan
Öyle lafınızı dinlemezem ben
İki kıral bozdum üçüncüsü sen
Mısır beylerinden çok kurbanım var
6- Vehhabi der ki çöllerim kim şahı
Pençeme girenler çıkmaz bir dahi
Bir urbanım zabt eylemiş külahı
Zalü Rüstem gibi Şeyh Osman'ım var
7- Mehmet Paşam der ki Hakk ile işim
Dahi yanmamışken benim ateşim
Şeyh Osman'ın bozdu zor Delibaş'ım
Mustafa Bey gibi kahramanım var
8- Vehhabi der ki beni bilmeyen bilemez
Meydana girmeyince yiğit belli olmaz
Harbim bir girdabdır giren kurtulmaz
Amansız zamansız çok çöllerim var
9- Mehmet Paşam de ki müjdecim geldi
Bonapart (a) yetişti Medine doldı
Cidde'yi Mekke'yi Tosun'um aldı
Ahmet Paşa gibi genç aslanım var
l0-Vehhabi der der ki hasmım arayım
Askerini çöllerde susuz kırayım
Tuttucağım zarrak ile (?) yarayım
Benim bu çöllerde yüz bin kanım var
ll-Mehmed paşam der ki bilürem seni
Askerim kasaptır keser insanı
Eğer su bulunmazsa içerler kanı
Haytalardan bozma çok merdanım var
12-Vehhabi der ki Osmanlı erişti
Bir ateş püskürdü çöller tutuştu
Yazık urbanıma bir kıran düştü
Ben de bil(e)medim böyle zor düşmanım var
13-Mehmet Paşam der ki açıldı nusret
Vurun gazilerim vermeyin fırsat
Adımızı duysun ol sahip devlet
Sultan Mahmut gibi adil hanım var
14-Vehhabi der ki hele gel hele
Suları zabt itdim kalalar bile
Vehhabi dimeklik kolaydır dile
Benim yer götürümez çok askerim var
15 Mehmet Paşam der ki azim cenk kurun
Yöğrük alemdarlar ileri yürün
Dilliyle tüfenkçim durmayın vurun
Kelle kesenlere çok ihsanım var
16-Vehhabi (de) der (ki) büyük söyledim buldum
Urbanlar içinde hem rüsvay oldum
Dört yanım kesildi çaresiz kaldım
Ne takadım kaldı, ne dermanım var
17-Mehmet paşam der ki kaddin bükerim
Kazma vurup temelini sökerim
Urbanların dış denize dökerim
Hindistan'a kadar meydanım var
18-Vehhabi de der ki kande kaçayım
Kırıldı kanadım nice uçayım
Bari bir agu ver ben de içeyim
Zulmette kalmışım çok figanım var
19- Mehmet Paşam der ki nasılsın harici
Basra'dan Yemen'e aldın haracı
Şimdi var mı kurtulmanın ilacı
Cismin kaldırmağa bir fermanım var
20- Vehhabi de der ki çektiğim zahmet
Var imiş Osmanlıda hakk(a) bir heybet
Aman sahip(i) devlet eyle merhamet
Hakıpaye geldim bir amanım var
21- Esrari medh bu cengi bari
Gazi Mehmet Paşam sözünün eri
Yazın tevarihe bu cengi bari
Hicaz'ın fethine bir destanım var
(Baki dua) AŞIK ESRARi