ç.ü. türkolojiÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

MAKALELER

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri


Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurultayı'nı Açış Konuşması

Pror. Dr. Şükrü Halûk Akalın

 

Sayın Cumhurbaşkanım,

Türk Dil Kurumunun düzenlemiş olduğu Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurulta-yı'na hoş geldiniz. Hepinizi en derin saygılarımla selâmlarım.

Yoğun programlarına karşın devletimizin zirvesinin Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurultayı'nda buluşmasından büyük bir onur duyuyoruz. Ülke ve ulus birliğinin sağlan­masında temel öğelerden olan ana dilimiz Türkçeye verdiğiniz önemin en belirgin göster­gesi olarak Kurultay' ımızı onurlandırmanız, yurt içinde ve yurt dışında Türk dili üzerine araştırmalar yapan, ömrünü Türk diline adayan bilim adamlarımızı yürekten sevindirmiş­tir.

Yüksek huzurlarınızla onurlandırdığınız Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk Dil Kurumunun kurucusu ulu önder Atatürk'ün bilim ve kültür dünyamıza armağan ettiği Dil Kurultayları geleneğinin yaşatılmasının sonucudur.

Atatürk'ün Türk dili üzerindeki düşünceleri, sözleri, yazıları, notlan ve değerlen­dirmeleri birkaç cildi dolduracak kadar hacimlidir. Atatürk'ün dile bu kadar önem vermesi sebepsiz değildir. Dil bilgisi ve dil bilimi uzmanları, dilin en önemli işlevinin insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlaması olduğunu belirtmektedir. Bir toplumda anlaşma ve bireyler arasında iletişim, ancak dil aracılığıyla sağlanır. Uluslaşma da ancak dil birli­ğinin sağlanmasıyla mümkündür. Bu gerçeklerin farkında olan Atatürk, yazı ve dil konu­suna daha, genç bir subayken değinmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kültür temelleri üze­rinde yükseldiğini vurgulayan Atatürk, Türk dili konusundaki görüşlerini düşünce aşama­sında bırakmamış, bunları adım adım gerçekleştirmiştir.

Dil ve kültür alanında Atatürk'ün ilk büyük atılımı Yazı Devrimi'dir. Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren tartışılmaya başlanan ve çeşitli denemelere rağmen bir türlü sonuç alınamayan yazı sorunu, Atatürk'ün kararlı ve isabetli uygulama­sıyla sonuca ulaşmıştır. Yazı Devrimi müjdesini verirken söyledikleri, yazının yanı sıra Türkçeye verdiği değeri göstermesi bakımından son derece önemlidir:

"Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenk-tar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir."

Atatürk, dile bakışını ve dil konusunda yapılması gerekenleri Dil Devrimi'nden iki yıl önce, Sadri Maksudi Arsal'ın Türk Dili İçin adlı kitabına yazdığı sunuşta ifade etmiş­tir. Her satın anlam yüklü bu sözler düşünülerek, üzerinde dikkatle durularak okunduğun­da yüce Atatürk'ün dile verdiği önem ve Türkçe için yapılması gerekenler konusundaki düşüncesi açıkça görülür:

"Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin.

Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."

1931 yılında Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin kuruluşuna öncülük eden Atatürk, ça­lışmalar ilerledikçe tarih araştırmalarının yanı sıra, dil konusunun da ele alınması gereğini görmüştür.

"Millî şuurun ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz."

diyerek dil ve tarih konusundaki duyarlılığını dile getiren ve başlangıçtan beri dil ko­nusuna önem veren Atatürk, Türkçe ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulması için 11 Temmuz 1932 akşamı talimat vermiş, Cemiyetin kurucularını ve yapacağı işleri belirlemiştir. 12 Temmuz 1932 günü de Çanakkale Milletvekili Samih Rifat'ın başkanlığındaki yönetim kurulu üyeleri gerekli belgeleri İçişleri Bakanlığına suna­rak o zamanki adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kuruluşunu gerçekleştirmişlerdir.

Cemiyetin kuruluşunun hemen ardından Atatürk, bir dil kurultayı toplanması tali­matını vermiştir. Dil Kurultayı'nın toplanacağı haberi bütün basın organlarında duyurul­muş, bilim adamlarının, yazarların, şairlerin, gazetecilerin, öğretmenlerin ve dile meraklı herkesin Kurultay'a katılabileceği, bunun için de kayıtlarını yaptırmaları gerektiği açık­lanmıştır. Bu haber ülkede büyük bir heyecan yaratmıştır. Yurdun dört bir köşesinden insanlar, Kurultay'a katılmak için başvuruda bulunmuşlardır.

Atatürk, okunacak bildirilerin, yapılacak tartışmaların salonda kalmaması düşünce­siyle Kurultay'ın canlı olarak radyodan yayımlanmasını ister. İstanbul Radyosu ile Dol-mabahçe Sarayı arasında kablo bağlantısı kurulur. Böylece bu salonda konuşulanlar, radyo aracılığıyla bütün Türkiye'ye duyurulacaktır. O dönemde herkesin evinde radyo olmadığı için şehir merkezlerine kurulan ses düzeni ile radyo yayını halka ulaştırılır.

Kurultay, 26 Eylül 1932 Pazartesi günü saat 14.00'te Türk Dili Tetkik Cemiyeti Başkanı Samih Rifat Beyin konuşmasıyla açılır. Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cum-huriyeti'nin devlet yönetimi tam kadro hâlinde Dolmabahçe Sarayı'nm Muayede Salo-nu'nda yerlerini almışlardır.

Dil uzmanlarının, Türkçe öğretmenlerinin yanı sıra Abdülhak Hâmit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin, Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü, Hüseyin Cahit Yalçın, Celâl Sahir Erozan, Ruşen Eşref Ünaydın gibi Türk ede­biyatının tanınmış şair ve yazarları ile gazeteciler Kurultay'a bildiriler sunmuşlardır.

Şehirlerden uzakta yaşayanların Türkçenin en sade biçimini konuştuğu düşünüle­rek Kurultaya Adana ve Kütahya köylerinden kadınlı erkekli köylüler, Karakeçili aşiretin­den temsilciler de çağrılmıştır. Kurultay boyunca hem delegelerin hem basının hem de İstanbulluların ilgisi bu köylüler üzerinde olmuştur.

Birinci Türk Dili Kurultayı 5 Ekim 1932 gününe kadar sürmüştür. Geçen on gün­lük süre içerisinde sadece 30 Eylül Cuma günü toplantıya ara verilmiştir. Dokuz günlük oturumdan sonra Kurultay, 5 Ekim 1932 Çarşamba günü saat 18.00 sularında sona ermiş­tir.

Atatürk ve devlet erkânı dokuz gün süresince oturumları başından sonuna kadar iz­lemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâzım Paşa ve Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip de bu süre içerisinde Kurultay'ın başkanlık divanı olarak görev yapmışlardır.

Kurultay'da dile getirilen konular ve alınan kararlar hemen uygulamaya konulmuş­tur. Halk ağzından sözler derlenerek, tarihî Türkçe metinler taranarak, çağdaş Türk lehçe­leri incelenerek Türkçe sözler yazı diline kazandırılmıştır. Atatürk'ün Dil Devrimi böyle­ce başlamıştır.

îkinci ve Üçüncü Türk Dil Kurultayları da Atatürk'ün öncülüğünde Dolmabahçe Sarayı'nda toplanmıştır. 24-31 Ağustos 1936 tarihleri arasında toplanan ve yabancı bilim adamlarının da katıldığı Üçüncü Türk Dil Kurultayı'nda işlenen Güneş-Dil Teorisi ile Dil Devrimi'nde yeni bir evre başlamıştır. Türkçenin söz varlığına girmiş, yaygınlaşmış, an­lamını herkesin bildiği sözler, Türkçe kabul edilmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Ulu önder Atatürk'ün aramızdan ayrılması ve daha sonra başlayan İkinci Dünya Savaşı üzerine Dördüncü Türk Dil Kurultayı Üçüncü Kurultay'dan altı yıl sonra 10 - 12 Ağustos 1942 tarihlerinde yapılabilmiştir. İlk kurultaylar, Kurumun idarî ve malî işlerinin görüşülmesinin yanı sıra Türk dili ile ilgili pek çok bildirinin sunulduğu, tartışıldığı bilim­sel toplantılardır. Ancak daha sonra yapılan kurultaylar, Türk Dil Kurultayı adını taşısa da daha çok idarî ve malî konuların görüşüldüğü, yalnızca Kurum üyelerinin katılıp oy kul­landığı, yöneticilerini seçtiği dernekler kanununa göre her derneğin iki yılda bir yapması gereken "dernek genel kurulu" toplantısına dönüşmüştür.

Türk Dil Kurumunun 1983 yılında bir Anayasa kurumu hâlini almasından sonra ise, ilki 1988 yılında düzenlenen Uluslararası Türk Dili Kurultayı ile, Atatürk'ün başlattığı Türk dili ile ilgili bilimsel bildirilerin sunulduğu, tartışıldığı uluslararası bilimsel kurultay geleneği yaşatılmaya devam edilmiştir. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun bağlı kuruluşlarından Türk Dil Kurumu, diğer bağlı kuruluşlar gibi her dört yılda bir, 26 Eylül gününü içine alan haftada Uluslararası Türk Dili Kurultayı düzenlemektedir. Beşin­ci Uluslararası Türk Dili Kurultay'ını sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde sayın Başbakanımızın desteğiyle düzenlemekten büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz. Kurul­tayımıza maddî destek sağlayan Başbakanlık Tanıtma Fonuna, Kültür ve Turizm Bakan­lığına da teşekkürlerimizi sunarız.

Değerli konuklar,

Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurultayı çalışmaları on beş ay önce başlamıştır. Kurultay düzenleme, danışma ve yürütme kurulları oluşturulmuş, kurultay ilkeleri belir­lenmiştir. Önceki kurultaylardan farklı olarak, daha geniş katılımı sağlamak, Türk dili üzerine çalışan herkese kurultay kapısını açmak amacıyla "Kurultay'a Çağrı" afişleri hazırlatılmış, bu afişlerle birlikte başvuru formları bütün üniversitelere, bilimsel araştırma kurumlarına, ilgili kuruluşlara gönderilmiştir. Kurultay, ayrıca, İnternet üzerinden de duyurulmuş, elektronik posta yoluyla da başvurular kabul edilmiştir. Kurultay'a bildiriyle katılmak üzere yaklaşık 400 kişi başvuruda bulunmuştur. Yerli ve yabancı bilim adamla­rından oluşan on beş kişilik Danışma Kurulu, bildiri özetlerini bilimsel açıdan tek tek incelemiş ve Kurultay'a sunulmaya değer bildirileri belirlemiştir. Kurultay Düzenleme Kurulunun yaptığı son değerlendirme sonucunda da 269 bildirinin Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurultayı'na sunulması karara bağlanmıştır. Kurultay'ımıza 94'ü yurt dışından olmak üzere 272 bilim adamı Türk dilinin kökleri, tarihî dönemleri, kaynakları; Türk dil bilgisinin çeşitli konuları, Türkçenin söz varlığı, etimolojisi; Türkçede yozlaşma ve ya­bancılaşma, kitle iletişim araçlarında Türkçenin kullanımında yaşanan sorunlar ve çözüm yolları, Türkçenin eğitimi ve öğretimi ile ilgili bildiriler sunacaklar, bu bildiriler kurultay delegeleri ve dinleyicilerce tartışılacaktır. Kurultay'ımız Türkçe gönüllülerine, Türkçe sevdalılarına açıktır. İlk defa bu Kurultay'ımızda dinleyici kayıtlan İnternet üzerinden yapılmıştır.

Kurultayımız, 26 Eylül Pazar günü Türk Dil Kurumu Konferans Salonunda düzen­leyeceğimiz Dil Bayramı töreni ve bu törenin ardından yapılacak Dil Bayramı Özel Otu­rumları ile sona erecektir. Dil Bayramı açılışını da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı sayın Bülent Annç yapacaklardır. Açılışın ardından Dil Bayramı Özel Oturumuna bilim adamlarının yanı sıra sanat, siyaset, kitle iletişim, hukuk, sağlık alanlarının temsilcileri katılacaktır. Oturumlarda Türkçenin durumu ele alınacak, sorunlar ve çözüm yolları üze­rinde durulacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Kurultaylarda Türk Dil Kurumunun son dört yıl içerisinde yaptığı çalışmalarla, et­kinliklerle ve yayınlarla ilgili bilgiler sunmak gelenek hâlini almıştır. İzninizle, çalışmala­rımız hakkında sizlere kısaca bilgi sunarak bu geleneği devam ettirmek istiyorum.

Anayasamızın 134. maddesinde ifadesini bulduğu şekliyle "Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı" Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesinde yer alan Türk Dil Kurumu, 2876 sayılı yasa ile kendisine verilen Türk dilinin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, öz güzelliğinin ortaya çıkarılması ve yeryüzündeki diller arasında değerine yakışır yüksekliğe eriştirilmesi görevini bilimsel araştırmalar ve ince­lemeler yaparak, yayın ve toplantı etkinlikleri yürüterek yerine getirmektedir.

2000 yılında yapılan Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurultayı'ndan bu yana son dört yıl içerisinde 142 kitap, 71 süreli yayın yayımlanmıştır. Yalnızca 2004 yılındaki yayın sayımız 34'tür. Bu yayınların 28'i ilk baskılardır.

17 kitabımızın şu anda basım evlerinde baskılan devam etmektedir. İşlemleri ta­mamlanan 36 kitabımızın basım ihalesi ise önümüzdeki günlerde yapılacaktır.

İnceleme, düzeltme aşamasında ise 90 kitabımız bulunmaktadır.

Dört yıllık dönem içerisinde Kurumumuz, yurdumuzun pek çok yerinde Türk dili ile ilgili 149 toplantı düzenlemiş, ayrıca 325 konuşmacımız yine yurdumuzun dört bir köşesinde halkımızı aydınlatıcı konferanslar vermiştir. Bunlar arasında, Türkiye Cumhu­riyeti'nin 80. yılı dolayısıyla yurt çapında verdiğimiz "Cumhuriyet Döneminde Türkçe" konulu konferanslar dizisi de bulunmaktadır. Türk dili ve Türkoloji ile ilgili ulusal veya uluslararası bilimsel toplantılara temsilciler göndermiş, Türk dili ile ilgili konularda sayısı binleri bulunan radyo ve televizyon konuşması yapılmıştır.

Kurumumuzun valiliklerle ve diğer kurumlarla iş birliği içerisinde gerçekleştirdiği konferanslar düzenli olarak devam etmektedir.

Belediye sınırları içerisindeki iş yerlerinde Türkçe ve Türkçeleşmiş adlar kullanıl­ması yolunda karar alan belediyelerimizin kamuoyuna örnek gösterilmesi amacıyla Ku­rumumuzca ödüllendirilmelerine devam edilmektedir.

Kurumumuzun Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulundan temsilcilerin de katılmasıyla hazırladığı İlköğretim Okulları İçin İmlâ Kılavuzu tamamlanmış ve yayım­lanmıştır. İlköğretim öğrencilerinin söz varlığını gelişmiş ülkelerdeki düzeye çıkaracak bir başka çalışmamız ise İlköğretim Türkçe Sözlük'üdür. Bu çalışmamız da tamamlanmak üzeredir. Bu konuda gösterdikleri duyarlılık ve ilgi dolayısıyla Millî Eğitim Bakanlığına teşekkürlerimizi sunarız.

Kurumumuz kitle iletişim araçlarında doğru ve güzel Türkçe kullanımının yaygın­laştırılması kapsamında TRT ile iş birliği yaparak TRT Genel Müdürlüğünde ve bütün Bölge Müdürlüklerinde Türkçe Dil Bilgisi Hizmet İçi Eğitim Kursları düzenlemektedir. Bu kurslara spikerler, sunucular, muhabirler, yapımcılar katılmaktadır. TRT Genel Müdü­rü ile yaptığımız görüşmede bu yıldan başlayarak söz konusu kursları daha etkin bir bi­çimde düzenleme karan almış bulunmaktayız. Konuya verdiği önem dolayısıyla TRT Genel Müdürlüğüne teşekkür ederiz.

Türk Dil Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yerel ve bölgesel yayıncı­lar için düzenlediği eğitim seminerlerine destek vermektedir. Yurt çapında düzenlenen bu seminerlerde Radyo ve Televizyonlarda Doğru ve Güzel Türkçe semineri Türk Dil Kuru­mu tarafından verilmektedir. Bu seminerleri düzenleyen ve seminerlerde Türkçe konusuna da yer veren Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlığına teşekkür ederiz.

Değerli konuklar,

Türk Dil Kurumu olarak, bu etkinliklerimizin yanı sıra son dönemde başlattığımız ağ ortamında Türkçe içeriğin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması çalışmasını sürdürmekte­yiz.

Türk dilinin temel başvuru kaynaklan, anıt niteliğindeki eserleri elektronik ortama aktanlmakta, bilişim Türkçesinin ve bilişim terimlerinin geliştirilmesi çalışması sürdü­rülmekte, Türkçe ile ilgili zengin bir sanal kitaplık oluşturulmakta, bilişim teknolojilerin­den yararlanarak Türkçenin doğru ve güzel kullanımının yaygınlaştırılması çalışmaları yürütülmektedir.

Türkçenin bütün sözlüklerini tek bir sözlük veri tabanında toplama çalışmamız ise bütün hızıyla sürmektedir. Yazı dilimizin sözlüğü Güncel Türkçe Sözlük, bilim ve sanat terimlerini kapsayan Terimler Sözlüğü, Türkçemizdeki kişi adlannı içeren Kişi Adları Sözlüğü yazılımlan yakın zamanda tamamlanarak ağ ortamında halkımızın ücretsiz olarak kullanımına sunulmuştur. Türkçenin bütün söz varlığını kapsayacak, dilimizin anlatım gücünü ortaya koyacak olan Türkçenin Temel Söz Varlığı çalışmamız böylece adım adım tamamlanmaktadır. Bu çalışma tamamlandığında altı yüz bin sözden oluşan Türkçenin söz varlığı elimizin altında olacak, yalnızca anlamını bilemediğimiz sözcükleri değil belirli anlamlardaki, belirli konulardaki ve Türkçenin bütün dönemlerindeki söz varlığına bir çırpıda ulaşılabilecektir. Sanal ortamdaki bu çalışmanın yayımlanmasıyla da Türkçenin en büyük sözlüğü milletimize armağan olarak sunulacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Son üç yıldaki bütün bu çalışmalar, ne yazık ki Türk Dil Kurumunun bir başkanı ve bir de danışmanından ibaret akademik kadrosunca yürütülmek zorunda kalınmıştır. Türk Dil Kurumunun en büyük kurulu olan Bilim Kurulu, Türk dili alanındaki bilimadamlarından, yazar ve sanatçılardan oluşuyordu. 40 kişilik bu Bilim Kurulu içinden kol başkanları ve üyeleri, çalışma grupları seçilmekteydi. Türk Dil Kurumunun bu bilim ordu­su çalışmaları ve etkinlikleri yürütmekteydi.Kurumumuzun ve bağlı kuruluşların bilim kurulu üyelerinin seçimini sağlayan ya­sa maddelerinden bazılarında 1993 yılında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile değişiklik yapılmış idi. Anayasa Mahkemesinde açılan dava sonucunda Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisinin iptali üzerine Atatürk Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşla­rını ilgilendiren kararname de 1993 yılında Anayasa Mahkemesince iptal edildi. Bu iptal sonucunda yasanın ilk şeklindeki maddeler de yürürlükten kalkmış oldu. Türk Dil Kuru­mu, 8 Kasım 2001 tarihinden bu yana, neredeyse üç yıldır, akademik kurulları ve akade­mik üyeleri olmadan çalışmalarını yapmaktadır.

İşte bu yasal boşluk yüzünden üç yıldır yeni üyelerimiz seçilememiş, bilim ve uy­gulama kollarımız, komisyonlarımız, çalışma gruplarımız, yazı kurullarımız ve icra kuru­lumuz olan Yürütme Kurulumuz oluşturulamamıştır. Kurumumuzun yalnızca malî ve idarî konulardaki işleri, Atatürk Yüksek Kurumu Yönetim Kurulunda görüşülerek karara bağlanmaktadır. Kurum dlarak etkinliklerimizin yürütülmesinde ve görevlerin yerine getirilmesinde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek urumu Başkanlığına ve Yönetim Kuruluna teşekkür ederiz. Dilimiz Türkçe ile ilgili olarak yapılması gereken önemli ve ivedi bilimsel etkinlikler, geçici olarak oluşturduğumuz çalışma grupları aracılığıyla yürü­tülmektedir. Oysa bilimsel çalışmaların daha etkin bir biçimde yürütülebilmesi için Türk Dil Kurumunun bilim kurullarının bir an önce oluşturulması gerekmektedir.

Hükümetimizin konuyu gündemine alarak, yasamız üzerindeki çalışmaları başlat­masından dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. Başbakanlıkça hazırlanan taslak üzerin­deki çalışmalarımız sona ermiştir. Türk Dil Kurumunun daha etkin çalışabilmesi ve bek­lenen görevleri yerine getirebilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılacağına inandığımız yasamızın önümüzdeki yasama döneminde bir an önce çıkarılacağı konusunda Sayın Başbakanımıza, Hükümetimize, yüce Meclisimize, sayın Meclis Başkanımıza ve sayın Cumhurbaşkanımıza yürekten inanıyoruz. Bu konuda destek ve yardımlarınızı bekliyoruz.

Değerli konuklar,

Türk Dil Kurumu Atatürk'ün Türk dili ile ilgili sözünü çalışmalarında daima ken­disine ilke edinmiştir. Türkçenin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi yolundaki çalışmasını bu ilkeler doğrultusunda sonsuza kadar devam ettirecektir.

Ancak bu arada Türkçenin kullanımında yaşanan birtakım olumsuzluklardan da söz etmek gerekir.

Son yıllarda hayatın çeşitli alanlarında yaşanan yabancılaşma akımı içerisinde ya­bancı kaynaklı sözlerin olur olmaz her yerde kullanılması, iş yerlerine yabancı kaynaklı adlar verilmesi ve kitle iletişim araçlarında Türkçenin yanlış ve bozuk kullanılması karşı­sında birtakım yasal düzenlemeler getirilmesi gereklilik hâlini almıştır. Yasakçı ve ceza­landırıcı bir yasadan çok dilin kullanımı ile ilgili kuralsızlıkların ve başıboşlukların gide­rilmesi gerekmektedir. Ancak, sorunun, başta dilimiz olmak üzere kültür değerlerimize duyulan ilgisizlikten, kayıtsızlıktan kaynaklandığını da belirtmek gerekir. Türkçenin söz varlığını kullandığı 300-400 sözcükten ibaret sanan, Türkçenin söz varlığından ve anlatım gücünden habersiz olanlar ne yazık ki sahibi oldukları dilin zenginliğinin farkında olma­dan yaşıyorlar. Karşılaştıkları yabancı kökenli bir sözün karşılığının Türkçede bulunmadı­ğını sananlar bu sözleri olduğu gibi kullanarak dilimizin söz varlığını yabancılaştırıyorlar. Öncelikle ana dilimiz Türkçenin gücünü gözler önüne serebilmek için Türk Dil Kurumu olarak Türkçenin söz varlığını ve anlatım gücünü ortaya koymak, toplumumuzda Türkçe bilincini yaygınlaştırmak amacıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz.

Türk Dil Kurumu, Türk dili üzerindeki araştırmalarının, incelemelerinin sonuçları­nı kitap ve süreli yayınlarla, konferans ve bilimsel toplantılarla, basın açıklamalarıyla, bilişim teknolojileri aracılığıyla, kısacası her yolla kamuoyunun ilgisine ve bilgisine sun­maktadır. Dilin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, korunması sadece Türk Dil Kurumunun görevi değildir. Bütün kamu ve özel kuruluşların, kitle iletişim araçlarının, iş yeri sahiple­rinin, ana dili Türkçe olan herkesin Türkçemize sahip çıkması ve bu bilinçle davranması gerekir. Atatürk de "Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine ka­vuşması için bütün devlet teşkilâtımızın dikkatli ve alâkalı olmasını isteriz" sözleriyle bu konuya değinmiştir. Türk Dil Kurumu olarak bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla, özel kuruluşlarla, Türkçe sevdalılarıyla iş birliğine hazır olduğumuzu huzurlarınızda bir kere daha ifade ediyorum. El ele verdiğimiz takdirde, Türkçe, yeryüzünün en zengin dillerin­den biri olarak varlığını dünya durdukça sürdürecektir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Değerli konuklar,

Beşinci Uluslararası Türk Dili Kurultay'ını onurlandırmanızdan dolayı bir kere da­ha teşekkürlerimizi sunuyor, başta Kurumumuzun kurucusu ulu önder Atatürk olmak üzere ana dilimiz Türkçe için çalışanları, Kurumumuza hizmet eden ve Hakk'ın rahmetine kavuşanları saygı ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

Hepinizi en derin saygılarımla selâmlarım.