ç.ü. türkolojiÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

MAKALELER

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın'ın
Dil Bayramı'nı Açış Konuşması

Sayın Cumhurbaşkanım,
Değerli konuklar,

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 80. yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlediğimiz Dil Bayramı'na ve Cumhuriyet Döneminde Türkçe Bilgi Şölenine hoş geldiniz.

Yakın çevremizde ve dünya siyasetinde önemli gelişmelerin, sorunların yaşanmakta olduğu bir dönemde, devletimizin zirvesinin Dil Bayramı'nda buluşmasından büyük bir onur duyuyoruz. Ana dilimiz Türkçeye verdiğiniz önemin belirgin bir göstergesi olarak, ülke ve ulus birliğinin sağlanmasında temel öğenin dil olduğunun bilinciyle toplantımızı onurlandırmanız bizlere güç vermiştir.

Yüksek huzurlarınızla onurlandırdığınız Dil Bayramı ve Cumhuriyet Döneminde Türkçe konulu bilgi şöleni, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 80. yıl dönümü programı içerisinde yer almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk Dil Kurumunun kurucusu ulu önder Atatürk'ün öncülüğünde günümüzden tam 71 yıl önce bu tarihî mekânda toplanan Birinci Türk Dili Kurultayı'nın açılış günü olan 26 Eylül, ülkemizde Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 80. yıl dönümü dolayısıyla Kurumumuz tarafından bu yıl Dil Bayramı'nm, Türk dili tarihinde son derece önemli bir yere sahip olan Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Bu kutlu günde, bu anlamlı mekânda bizlerle birlikte olarak sevincimizi ve coşkumuzu paylaşmanızdan büyük kıvanç duyuyoruz.

Dil; aile, toplum ve ulus hayatında son derece önemli yere sahip bulunan ve toplulukları ulus hâline getiren öğelerin başında gelmektedir. Bu gerçeğin bilincinde olan ulu önder Atatürk, uluslaşma hareketi içerisinde dile büyük önem ve yer vermiştir. 1931 yılında Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adıyla Türk Tarih Kurumunun kuruluşunun ardından tarih konusunda çalışmalar başladığında dilin tarih çalışmalarında da başlıca ana öge olduğu görülmüştü. Bunun üzerine Atatürk, 11 Temmuz 1932 akşamı Türk Tarihi Tetkik Cemiyetine kardeş, bir de dil cemiyeti kurulması talimatını vermiştir. Ertesi gün, Çanakkale Milletvekili Samih Rifat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Ünaydın, Zonguldak Milletvekili Celâl Sahir Erozan ve Mardin Milletvekili Yakup Kadri Karaosmanoğlu gerekli belgeleri tamamlayarak o zamanki adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kuruluşunu gerçekleştirmişlerdir.

Cemiyetin kuruluşunun hemen ardından Atatürk, bir dil kurultayı toplanması talimatını vermiştir. Dil kurultayının toplanacağı haberi bütün basın organlarında duyurulmuş, bilim adamlarının, yazarların, şairlerin, gazetecilerin, öğretmenlerin ve dile meraklı herkesin kurultaya katılabileceği, bunun için de kayıtlarını yaptırmaları gerektiği açıklanmıştır. Bu haber ülkede büyük bir heyecan yaratmıştır. Yurdun dört bir köşesinden insanlar, kurultaya katılmak için başvuruda bulunmuşlardır.

Kurultay gündemi ve oturum konuları dört ana maddede toplanmıştı:

I- Dilin kökleri: Türk dilinin eskiliği ve diğer dillerle ilişkileri. Türk dilinin gelişim tarihi,

II- Türk dilinin bugünkü hâli

III- Türk dilinin geleceği

IV- Şekil bilgisi, söz dizimi, yeni söz ve terim türetme ile ilgili esaslar ve kurallar.

Kurultay hazırlıkları yürütülürken bir yandan da sunulacak bildiriler düzenleme kuruluna ulaştırılmaya başlanmıştı. Cemiyetin kuruluşundan kısa süre sonra hastalanan Başkan Samih Rifat, Kurultay çalışmalarını hasta haliyle yürütmeye çalışıyordu. Atatürk, sarayın bir odasının Samih Rifat'a tahsis edilmesini istemişti. Samih Rifat, Dolmabahçe Sarayı'na yerleşir, bir yandan okuyacağı bildiriyi hazırlarken bir yandan da Kurultay ile ilgili çalışmaları yürütür.

Okunacak bildirilerin, yapılacak tartışmaların salonda kalmaması düşüncesiyle Kurultay'in canlı olarak radyodan yayımlanması için çalışmalar da yapılır. İstanbul Radyosu ile Dolmabahçe Sarayı arasında kablo bağlantısı kurulur. Böylece bu salonda konuşulanlar, radyo aracılığıyla bütün Türkiye'ye duyurulacaktır. O dönemde herkesin evinde radyo olmadığı için şehirlerin değişik yerlerine kurulan ses düzeni ile radyo yayını halka ulaştırılır.

Kurultay, 26 Eylül 1932 Pazartesi günü saat 14.00'te Türk Dili Tetkik Cemiyeti Başkanı Samih Rifat Beyin konuşmasıyla açılır. Hastalığı giderek ağırlaşmış olan Samih Rifat Bey kürsüye sedye ile getirilmiştir. Kurultay delegelerinden özür dileyip konuşmasını oturarak yapmıştır. Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet yönetimi tam kadro hâlinde Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda yerlerini almışlardır.

Kurultay Başkanlığına oy birliği ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâzım Özalp, Başkan Yardımcılıklarına Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip ile Samih Rifat Beyler seçilir.

Dil uzmanlarının, Türk dili öğretmenlerinin yanı sıra Abdülhak Hâmit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Halk Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin, Ali Canip Yöntem, Hüseyin Cahit Yalçın gibi Türk edebiyatının tanınmış şair ve yazarları ile gazeteciler Kurultaya bildiri sunmuşlardır.

Şehirlerden uzakta yaşayanların Türkçenin en sade biçimini konuştuğu düşünülerek Kurultaya Adana ve Kütahya köylerinden kadınlı erkekli köylüler de çağrılmıştır. Kurultay boyunca hem delegelerin hem basının hem de İstanbulluların ilgisi bu köylüler üzerinde olmuştur.

Kurultay'da karşı görüşlere de yer verilmiştir. Hüseyin Cahit Yalçın'ın Dil Devrimi karşısında konuşacağını öğrenen bazı kişiler Atatürk'e Hüseyin Cahit'in konuşturulmaması gerektiğini belirtince Atatürk, Hüseyin Cahit Beyin konuşması gerektiğini, cevap verilmesi gerekiyorsa düşüncelerinin karşı düşüncelerle eleştirilmesini ama asla susturulmamasını söylemiştir. Bu bakımdan Atatürk döneminde toplanan üç kurultay dil konusunda tam anlamıyla serbest kürsü işlevini görmüştür.

Birinci Türk Dili Kurultayı, 5 Ekim 1932 Çarşamba günü saat 18.00 sularında sona ermiştir.

Atatürk ve devlet erkânı dokuz gün süresince oturumları başından sonuna kadar takip etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâzım Özalp ve Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip de bu süre içerisinde Kurultay'ın başkanlık divanı olarak görev yapmışlardır.

Kurultay'da dile getirilen konular ve alınan kararlar hemen uygulamaya konulmuştur. Halk ağzından sözler derlenerek, tarihî Türkçe metinler taranarak, çağdaş Türk lehçeleri incelenerek Türkçe sözler yazı diline kazandırılmıştır. Atatürk'ün Dil Devrimi böylece başlamıştır.

Zamanla dilde ortaya çıkan yeni sorunlar karşısında Kurultaylarda ele alınan konular, tartışmalar ve çözüm önerileri daima yol gösterici olmuştur. Yine Atatürk'ün öncülüğünde 1936 yılının 24-31 Ağustos günleri arasında toplanan ve yabancı Türkologların da katıldığı Üçüncü Türk Dil Kurul-tay'ında işlenen Güneş-Dil Teorisi ile Dil Devriminde yeni bir evre başlamıştır. Türkçenin söz varlığına girmiş, yaygınlaşmış, anlamını herkesin bildiği sözler Türkçe kabul edilmiştir.

Türk Dil Kurumu, o günden bugüne 26 Eylül gününü Dil Bayramı olarak kutlamaktadır. Dört yılda bir düzenlenen Türk Dil Kurultayı da 26 Eylül gününü içine alan haftada yapılmaktadır. Üçüncü Kurultay'da başlatılan gelenek sürdürülmekte, Türk Dil Kurultayı dünyanın dört bir yanından çağrılan yabana Türkologların da katılımıyla uluslararası boyutta düzenlenmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar,

Türk Dil Kurumunun son bir yıl içerisinde yaptığı çalışmalar, etkinlikler ve yayınlarla ilgili bilgilerin Dil Bayramı'na katılanlara sunulması bir gelenek hâlini almıştır. Ben de çalışmalarımız hakkında sizlere kısaca bilgi sunarak bu geleneği yaşatmak istiyorum.

Türk Dil Kurumu, 2876 sayılı yasa ile kendisine verilen Türk dilinin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, öz güzelliğinin ortaya çıkarılması ve yeryüzündeki diller arasında değerine yakışır yüksekliğe eriştirilmesi görevini bilimsel araştırmalar ve incelemeler yaparak, yayın ve toplantı etkinlikleri yürüterek yerine getirmektedir.

Son bir yıl içerisinde 15 süreli yayın ve 18 kitap yayımlanmıştır.

Şu anda 24 kitabımızın basımı devam etmektedir. İşlemleri tamamlanan 31 kitabımızın basım ihalesi önümüzdeki günlerde yapılacaktır.

İnceleme, düzeltme aşamasında ise 90 kitabımız bulunmaktadır.

Bu dönemde Kurumumuz, Türk dili ile ilgili değişik toplantılar düzenlemiş, Türk dili ve Türkoloji ile ilgili ulusal veya uluslararası çeşitli toplantılara temsilciler göndermiştir.

Türk Dil Kurumu geçen Dil Bayramı'ndan bu güne kadar geçen bir yıllık süre içerisinde toplam otuz altı ulusal ve uluslararası düzeyde toplantı düzenlemiştir.

Bu toplantılardan yalnızca ikisi hakkında kısa bilgi sunmak istiyorum: 13-14 Mart 2003 günlerinde düzenlenen İmlâ Sorunları toplantısına konuyla ilgili yaklaşık yüz tartışmacı katılmış, Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TRT, Anadolu Ajansı temsilciler göndermiştir. Toplantıdaki tartışmaların ışığında İmlâ Kılavuzu'm son şekli verilmektedir. Bu toplantıda gelişen düşüncenin sonucu olarak biraz Kurumumuz, millî Eğitim Bakanlığı ile birlikte yeni bir çalışma başlatmıştır. Talim Terbiye Kurulundan temsilcilerin de katıldığı İmlâ Kılavuzu Çalışma Grubu yaz boyunca çalışmış ve İlköğretim Okulları İmlâ Kılavuzu'nu tamamlamıştır. Hâlen baskı işlemleri süren bu kılavuzun ilköğretim okullarında kullanılmaya başlanmasıyla imlâda yaşanan sorunların çözümünde önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu konuda gösterdikleri duyarlılık dolayısıyla Millî Eğitim Bakanlığına teşekkür ederiz.

Kurumumuzun düzenlediği önemli toplantılardan biri de 46. Uluslararası Sürekli Akayistik Konferansı (PIAC)'dır. Her yıl bir başka ülkede düzenlenen PIAC en son 1973 ydında Türkiye'de düzenlenmişti. Cumhuriyetimizin 50. yılı dolayısıyla 1973 yılında PIAC'ın Türkiye'de toplanmasından sonra bu yıl da Cumhuriyetimizin 80. yılı dolayısıyla Uluslararası Sürekli Altayistik Konferansı Haziran ayında Türk Dil Kurumunun ev sahipliğinde Türkiye'de toplanmıştır.

Kurumumuzun valiliklerle ve diğer kurumlarla iş birliği içerisinde gerçekleştirdiği konferanslar düzenli olarak devam etmektedir.

Türk dili ile ilgili konularda sayısı yüzü aşan radyo ve televizyon programı yapılmıştır.

Belediye sınırları içerisindeki iş yerlerinde Türkçe ve Türkçeleşmiş adlar kullanılması yolunda karar alan belediyelerimiz kamuoyuna örnek gösterilmek amacıyla Kurumumuzca ödüllendirilmektedir. Son bir yıl içerisinde bu konuda karar alan Beypazarı, Nilüfer ve Malatya Belediyeleri ödüllendirilmiştir.

Kurumumuz kitle iletişim araçlarında doğru ve güzel Türkçe kullanımının yaygınlaştırılması kapsamında TRT ile iş birliği yaparak TRT Genel Müdürlüğünde ve bütün Bölge Müdürlüklerinde Türkçe Dil Bilgisi ve Yazım Kuralları Hizmet İçi Eğitim Kursu düzenlemiştir. Bu kurslara spikerler, sunucular, muhabirler, yapımcılar katılmıştır. Önümüzdeki aylarda bu kursları daha yoğun bir biçimde düzenleyeceğiz. Bu konuya verdiği önem dolayısıyla TRT'ye teşekkür ederiz.

Genel Ağ'ın (İnternet'in) Türkiye'de onuncu yılı etkinlikleri, Kurumumuzda düzenlediğimiz bir açık oturumla başladı. Bu toplantıya Genel Ağ konusunda Türkiye'nin önde gelen bilim adamları ve bilişim yazarları katıldı. Ağ ortamında Türkçe içeriğin geliştirilmesi ve zenginleştirilmesi için yapılması gerekenlerin dile getirildiği toplantının her yıl Nisan ayında tekrarlanarak ağ ortamında Türkçenin durumunun ve ulaştığı noktanın değerlendirilmesine karar verildi. Türk Dil Kurumu olarak, Genel Ağ'da Türkçe içeriğin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için Hedefimiz e-Türkçe sözüyle bilişim alanında Türkçenin ve Türkçe içeriğin geliştirilmesi çalışmalarını başlattık.

Türk dilinin temel başvuru kaynaklarının, anıt niteliğindeki eserlerin elektronik ortama taşınması, bilişim Türkçesinin, bilişim terimlerinin geliştirilmesi, Türkçe ile ilgili zengin bir sanal kitaplık oluşturulması ve bilişim teknolojilerinden yararlanarak Türkçenin doğru ve güzel kullanımının yaygınlaştırılması çalışmalarını E-Türkçe olarak tanımlıyoruz.

Bu amaçla çeşitli sözlükleri, Türkçe ile ilgili kaynak eserleri elektronik ortama aktarıyoruz. Bir yıl önce Türkçenin en zengin, en güvenilir ve en güncel sözlüğü olan Güncel Türkçe Sözlük'ü ağ ortamında ücretsiz kullanıma açmıştık. O günden bugüne Güncel Türkçe Sözlük'ü 2.5 milyonu aşkın kişi ziyaret etti. Günde ortalama 6 bin kişi Türk Dil Kurumunun Genel Ağ'daki sözlüğünü kullanıyor.

Yaklaşık on bin terimden oluşan Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu iki yıl süreyle Genel Ağ'da bilişimcilerin tartışmasına sunuldu. Atasözleri Sözlüğü ve Kişi Adları Sözlüğü de tamamlanma aşamasına gelmiştir. Bu sözlükler yakın zamanda öncelikle Genel Ağ'da ücretsiz olarak kullanıma sunulacaktır.

Türk Dil Kurumunun Genel Ağ'daki ağ kümesinde İmlâ Kılavuzu, Yabancı Kelimelere Karşılıklar, Doğru Yazalım Doğru Konuşalım sayfaları halkımızın hizmetine yine ücretsiz olarak sunulmaya devam ediyor.

Kısaca bilgiler sunduğum bu çalışmalar, yalnızca bir iki kişinin emeği, gayreti ve özverisi ile gerçekleştirilmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar,

Bu noktada bir sıkıntımızı sizlere arz etmek istiyorum.

1983 yılındaki yapı değişikliği ile Türk Dil Kurumunun en büyük kurulu olan Bilim Kurulu, Türk dili uzmanlarından, yazar ve sanatçılardan oluşuyordu. 40 kişilik bu Bilim Kurulu içinden kol başkanları ve üyeleri, çalışma grupları seçilmekteydi. Türk Dil Kurumunun bu bilim ordusu çalışmaları ve etkinlikleri yürütmekteydi.

Ancak, Kurumumuzun ve diğer bağlı kuruluşların bilim kurulu üyelerinin seçimini sağlayan yasa maddelerinden bazılarında Kanun Hükmünde Kararname ile 1993 yılında değişiklik yapılmış idi. Açılan bir dava sonucu diğer Kanun Hükmünde Kararnameler ile birlikte Atatürk Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşları ilgilendiren kararname de aynı yıl Anayasa Mahkemesince iptal edildi. Bu iptal sonucunda yasanın ilk şeklindeki maddeler de yürürlükten kalkmış oldu. Türk Dil Kurumu, 8 Kasım 2001 tarihinden bu yana, neredeyse iki yıldır, akademik kurulları ve akademik üyeleri olmadan çalışmalarını yürütmektedir.

işte bu yasal boşluk yüzünden iki yıldır yeni üyelerimiz seçilememiş, bilim ve uygulama kollarımız, komisyonlarımız, çalışma gruplarımız, yazı kurullarımız ve icra kurulumuz olan Yürütme Kurulumuz oluşturulamamıştır.

Daha önceki hükümet döneminde hazırlanan yasa tasarısını 59. Hükümet göreve başlar başlamaz Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etmiştir. Bu sıkıntımıza duyarlılık gösteren hükümetimize teşekkür ederiz. Şu anda Millî Eğitim, Gençlik, Kültür ve Sanat Komisyonunda bulunan ve çalışmaları süren yasamızın bir an önce çıkmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu konuda da yüce Meclisimize güveniyoruz.

Kurumumuz her yıl Dil Bayramı'nda Türkçe ile ilgili geniş katılımlı bir toplantı düzenlemektedir. Bu yıl Cumhuriyetimizin 80. yılı dolayısıyla Dil Bayramı kutlamaları kapsamında Cumhuriyet Döneminde Türkçe konulu bir toplantı düzenliyoruz. Yedi oturumda Türkçenin değişik alanlarda kullanımını ele alıp tartışacağımız bu toplantımıza dilimiz konusunda çalışmalar yapan, düşünce üreten, yazı yazan çok sayıda kişi çağrılmıştır. Cumhuriyet Döneminde Türkçe Bilgi Şölenine otuz yedi bilim adamı, siyasetçi, sanatçı, yazar katılıyor.

Toplantılarımıza Dolmabahçe Sarayı'nın Medhal Salonunu tahsis eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ve Millî Saraylar Dairesi Başkanlığına teşekkür ederiz.

Türk Dil Kurumu Atatürk'ün Türk dili ile ilgili sözünü çalışmalarında daima kendisine ilke edinmiştir. Türkçenin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi yolundaki çalışmasını sonsuza kadar da devam ettirecektir.

Ancak, bu arada dilimizde yaşanan olumsuzluklardan da söz etmek gerekir.

Son yıllarda hayatın çeşitli alanlarında yabancılaşma akımı içerisinde yabancı kaynaklı sözlerin olur olmaz her yerde kullanılması, iş yerlerine yabancı kaynaklı adlar verilmesi ve kitle iletişim alanında Türkçenin yanlış ve bozuk kullanılması karşısında birtakım yasal düzenlemeler getirilmesi gereklilik hâlini almıştır. Yasakçı ve cezalandırıcı bir yasadan çok dilin kullanımı ile ilgili kuralsızlıkları ve başıboşlukları giderecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Türk Dil Kurumu, Türk dili üzerindeki araştırmalarının, incelemelerinin sonuçlarını hem kitap ve süreli yayın olarak hem Genel Ağ yoluyla hem de basın açıklamalarıyla kamuoyunun ilgisine ve bilgisine sunmaktadır. Dilin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, korunması sadece Türk Dil Kurumunun görevi değildir. Bütün kamu ve özel kuruluşların, kitle iletişim araçlarının, iş yeri sahiplerinin, ana dili Türkçe olan herkesin Türkçemize sahip çıkması ve bu bilinçle davranması gerekir. Atatürk de bunu yansıda görülen sözüyle ifade etmiştir.

El ele verdiğimiz takdirde Türkçe yeryüzünün en zengin dillerinden biri olarak varlığını dünya durdukça sürdürecektir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 80. ve Dil Bayramı'nın 71. yıl dönümünde Kurumumuzun kurucusu ulu önder Atatürk'ü, Kurumumuza hizmet eden başkanlarımızı, ana dilimiz Türkçe için çalışanları, Hakkın rahmetine kavuşan elemanlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz.

Ruhları şad olsun.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 80. yılını ve Dil Bayramı'nı en iyi dileklerimle kutlar, sizleri en derin saygılarımla selâmlarım.

 

Türk Dili Dergisi, TDK Yayç, Sayı : 623, Kasım 2003, THK Basımevi, Ankara, s.667-673