Çukurova'da Salavatçılık Geleneği ve Âşıkların Pehlivan Salavatlamaları Prof. Dr. Erman Artun Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi. İnsan topluluklarını millet yapan kültür ögelerinden biri de spordur. Spor, kişisel olduğu kadar sosyal bir olaydır (Güven 1999:7). İnsanlık, eğitim, inanma, bilimsel araştırma, sanat, felsefe, savaş gibi fenomenleri kendi kültürü içinde kurumlaştırır. Spor da bu kurumlaşma içerisinde gereken yeri almıştır (Ayan 1994:296-305). Güreş, atalarımızın yüzyıllar öncesinden bize miras bıraktığı, zengin kültürümüzde çok önemli yeri olan bir spor dalıdır. Tarih boyunca Türkler er meydanında güreş tutmayı bir kahramanlık ve yiğitlik sembolü saymıştır. Savaşların beden gücüne dayandığı çağlarda spor, savaşa hazırlık dönemi oluşturmaktaydı. Türkler de bu dönemlerde savaşa yönelik işlevleri olan sporları yapmışlar ve desteklemişlerdir (Erkal 1986:7). Tarihin ilk çağlarından itibaren Türklerin şölenlerinde güreş tutmak bir töre halini almıştı. Güreş Türklerin Orta Asya’dan göç etmelerinden sonra, batıya yayıldı. Türklerin milli güreşi “karakucak”tı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde güreşe büyük önem verildi. İmparatorluğun çeşitli yerlerinde, birer güreş okulu sayılabilecek pehlivan tekkeleri kuruldu. Bursa’nın fethinden sonra Orhan Bey’in eşi Nilüfer Hatun Bursa’da pehlivanların güreşmesi için, Pınarbaşı Meydanı’nı vakfetmiştir, ilk güreşçi tekkesi buradadır (Evliya Çelebi :6). Ayrıca çeşitli kaynaklarda pehlivan tekkelerinde pehlivanların yetişmesi ve güreş kültürüyle ilgili değerli bilgiler bulunmaktadır (Torun 1998:92). Bireyleri bir araya getiren semboller, yapılan merasimler ve ritüeller, toplumda bireyler arasındaki bağları güçlendirip ortaklığı pekiştirdiği gibi, spor geleneği aracılığıyla geleneklerini sürdürmesine, inançların tazelenmesine, değer yargılarının, törelerin kökleşmesine yardım ederek toplumu canlı bir biçimde ayakta tutar (Ant 1982:6). Eski Türklerde baharın gelişi en önemli olaylardan biriydi. Yılbaşıları da baharla birlikte yaşarlardı. Türk boylarında güreş bahar görüntülerinden biriydi. Ayrıca sonbaharda da güreşler düzenlenirdi (Alpman 1972:28-34). Güreşlerde dini törenlerden izler vardır. Güreşlerin cuma günü başlaması, varsa pehlivanlar mezarlığına gidilmesi, gelmiş geçmiş pehlivanların ruhlarına hatim indirilmesi, duaların okunması dinsel içeriklidir. Ayrıca güreş duaları olan salavatlamalarda kutsal adlar geçer, inanca yönelik pratikler uygulanır (Güven 1999:73). Türkmenler arasında düğün, doğum veya yeni bir çadırın kurulması dolayısıyla yapılan şenliklerde güreş yapılır. Topluluğun en yaşlısı hakem olarak görev yapar (Akdemir 1986:75). Kırkpınar güreşlerinin Hızır-İlyas kültüyle ilişkisi vardır. Kırkpınar güreşleri 1940 yılına kadar hıdrellezden üç gün önce yapılırdı. Türklerin baharı ve yazı karşılama şenliklerindeki güreşler İslami renge bürünerek Hızır-İlyas kültüyle anılmıştır (Aksakal 1990:50). Meydan güreşlerinde, pehlivanları halka tanıtan, güreş başlamadan dua okuyup meydana süren kişilere “cazgır”, “meydan şeyhi”, “tellal” gibi adlar verilir. Cazgır güreşe çıkan pehlivanları önüne aldıktan sonra seyircilere yüksek sesle onların adlarını, sanlarını, maharetlerini, ünlü güreş oyunlarını anlatarak tanıtır. Bundan sonra salavatlama adı verilen pehlivan duasını okur. Bir örnek verelim. Salavatlama ( anonim ) Allah, Allah İllallah Hayırlar gele İnşallah Pirimiz Hamza Pehlivan Aslımız, neslimiz, pehlivan Vur sarmayı, kündeden at Gönder Muhammed’e salavat Seğirttim gittim pınara Allah ikinizin de işin onara Tarihi Kırkpınar güreşlerinde Edirne Ayşe Kadın Camii eski imamlarından cazgır Sadık Hoca’nın okuduğu pehlivan dualarından biri şöyledir. SalavatlamaAllah, Allah İllallah Erler çıktı meydane Biri birinden merdane Biri ak, biri kara Mevla’m her birine kuvvet vere Bu meydan er meydanıdır Nice koç yiğitler Bu meydandan geçti Acı tatlı suyun içti, göçtü Atlar gibi tepişin Aslanlar gibi kapışın Ya Muhammet, ya Ali Pehlivanlar piri, Hz. Hamza Veli Dellal çıksın aradan Hepinize kuvvet versin Yaradan Cazgır Sadık Hoca Cazgır bu salavatlamadan sonra pehlivanları er meydanına salar (Larousse 1969:826). Cazgır bütün güreşçileri yakından tanır, pehlivanların yaptığı bütün eski güreşleri bilir, eşleştirdiği pehlivanların dualarını okurken pehlivanların kuvvetli yönlerini söyleyerek, hasmını uyarır, öğüt verir. Cazgır, pehlivanları beden gücünden çok akıl gücüne güvenmeğe çağırır (Kahraman 1989:171). Cazgır, pehlivanları motive eder; pirlerin onurlandırdığı, Allah ve mitsel atalar tarafından değer ve normların dile getirilerek bir anlam kazandırıldığı sözler pehlivanları motive eder. Toplumsal miras olan güreş geleneğini yaşatan, koruyan güreşçiler kültür taşıyıcılarıdır (Güven 1999:87). Cazgırlar genellikle eski ünlü pehlivanlardandır. Güreş başlamadan önce vakur bir şekilde ağır ağır yürüyerek meydanın tam ortasına gelir. Eşleştirdiği pehlivanları yanına çağırır, yönlerini kıbleye çevirir. Elini her ikisinin sırtlarına vurarak rukua varır gibi eğilip ellerini diz kapaklarına koymalarını söyler, iki pehlivanın arkalarında durur, sağ elini sağdakinin sırtına, sol elini soldakinin sırtına vurur. Cazgır salavatlamalar okuduktan sonra pehlivanları er meydanına salar. Pehlivanlar davul zurnalar eşliğinde önce peşrev yapıp güreşe başlarlar. Osmanlı döneminde cazgırlara “güreş dellalı”, “güreş duahanı”, “güreş salavatçısı” adı da verilirdi. Günümüzde cazgırlar arasında yetenekli olanlar vardır. Bu gün ülkemizde üç yüze yakın cazgır vardır. On cazgır dışında kalan cazgırlar öteden beri söylenilmekte olan pehlivan dualarını okumakta, karadüzen konuşmaktadırlar. Kırkpınar güreşleri ve diğer yağlı güreşlerin en önde gelen baş cazgırları Şükrü Kayabaşı, Mustafa Bursalı ve Koca Osman’dır. Âşık İmami Türk Güreş Federasyonunun baş cazgırlarından olup Türkiye’nin her yerindeki yağlı ve karakucak güreşlerine davet edilmektedir. Çukurova’da Salavatçılık Geleneği: Güreşin çeşitli dalları vardır. Bunlardan bazıları Kırkpınar’da ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapılan yağlı güreşler; Çukurova, Mersin yaylaları, Toros Dağları’nın eteklerinde, Kahramanmaraş vb. yerlerde yapılan karakucak(çimen) güreşleridir. Aba ve aşırtmalı aba güreşleri Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa yörelerinde yapılmaktadır. Kısa şalvar güreşleri ise Kahramanmaraş’ın ve Ahır Dağları’nın eteklerinin bir bölümünde yapılmaktadır. Yöresel güreşler arasında karakucak güreşleri köklü bir geleneğe sahip, kendine özgü güreşme biçimleri ve kuralları olan; düğünlerde, harman yerlerinde, şenliklerde, özel günlerde yapılan bir spor dalıdır. Karakucak güreşleri, en çok düğünlerde yapılır, eskiden güreşsiz, çalgısız düğün, düğün sayılmazdı. Güreş, gelinin babasının evinden alınıp, damadın evine getirildikten sonra başlar, düğün yapan ev zenginse perşembe günü başlayan düğün ve güreş cuma günü de devam ederdi. Düğünlerin dışında ”cuma güreşleri” adı altında mahallelerde karakucak güreşleri yapılırdı. Bu güreşler “meydancı” gözetiminde yapılırdı. Ayaklarına “pırpıt” denen kıldan dokunmuş kispet giyen güreşçilerden galip gelenlerine deve, koç vd. canlı hayvan, kumaş, çeyizlik havlu vb. hediyelik eşya verilirdi. Kumaş, giysi gibi hediyeler, ”askı” adı verilen sırığa asılır, sırık herkesin göreceği yere dikilir veya gezdirilirdi. Çukurova’da Karakucak güreşlerini İsmet Atlı şöyle anlatıyor: “Karakucak güreşleri günümüzde unutulmak üzeredir. Kırk elli yıl önce Çukurova’da çok yaygındı. Tanınmış pehlivanların keçi kılından örme kispetleri vardı. Bunlar yağlı güreş güreşçilerinin kullandığı tosun derisinden imal edilen kispetlerden daha sağlam ve savunmaya elverişliydi. Daha sonra bu donların yerini çadır bezinden dikilenler aldı. Bizim güreş tuttuğumuz yıllarda salavatçılık görevini siyahi Cazgır Şaban yapardı. Yakın zamana kadar da Yüreğir köylerinden Yörük asıllı Koca Ekrem cazgırlık yapmaktaydı. Cazgır Koca Ekrem “Orta Asya’dan kopup gelen aslına” diye başlar, ordumuza, devletimize övgülerle salavatlamalar söylerdi. Geleneksel güreşler duayla başlar. Bu duaları, Kırkpınar’da ve yağlı güreşlerde cazgır adı verilen görevliler, Çukurova ve Anadolu karakucak güreşlerinde salavatçılar yaparlar. Biz güreşçiler, güreş meydanlarında peşrevden önce üç İhlas, bir Fatiha okuduktan sonra güreşe başlardık. Şampiyonluktan sonra da şükür namazı kılardık. Kozan yöresi karakucak güreşlerinde eşraftan İsmail Kütük, Pehlivan Ali Atlı, Patlağınoğlu Celal Dişiçürük, Kemal Kara, Emişinoğlu Mehmet Danacı, Ali Pehlivan gibi merhumlar, Yüreğir Ovası çiftçilerinden pehlivan arkadaşımız Koca Ekrem ücret almadan salavatcılık yapmaktaydılar. Bizim karakucak meydanlarına da soyunduğumuz yıllarda ise siyahi Arap Hamit, Çolak Remzi, Saygeçitli Pehlivan Topal Mehmet vardı. Günümüzde ise Türkiye’nin en yetenekli cazgırlarından Âşık İmami Türkiye’nin her yerinde hem yağlıda, hem de karakucakta başarıyla cazgırlık yapmaktadır. Pehlivan dualarının çeşitleri vardır ama hepsinde de “Allah Allah İllallah,Peygamberimize salavat, iki yiğit çıkmış meydane biri birinden merdane” diyerek başlanır” (Atlı 2000:24). Bir salavatlama örneği verelim. Salavatlamaİki yiğit çıkmış meydane Biri birinden merdane Küçüğüm diye yerinme Büyüğüm diye kurulma Ana çeker zahmeti Baba bilmez kıymeti Engürü’de er yatır Elinde kanlı satır Kaptırma bacak Kaparsan bacak Vur yarım sarma Kaldırma yerden Salavatçı Ali Atlı Pehlivan İsmet Atlı konuyla ilgili şu bilgileri de eklemektedir: “Çukurova salavatlamaları diğer bölgelere göre başkalık arz eder. Davul zurnalar güreş boyunca “Sivaslı Sicimoğlu, Köroğlu, hareketli Göksun Bey ve Kozanoğlu” havaları çalar. Eski karakucakçıların bir kısmı şimdi aşıklık yapmaktadır. İlk akla gelenler Buruklu Âşık Kul Mustafa, Âşık İmami, Kadirlili Âşık Adil Özkale’dir Ayrıca aşıklar pehlivanlar hakkında güzel salavatlamalar ve yiğitlemeler yazmışlardır. Çocukluğumuzda Sivaslı Sicimoğlu Halil Pehlivan, Adanalı Zanapalı Hanifi, Kahramanmaraşlı Haydar Bey adındaki pehlivanlar için yakılan ağıtları dinlerdik” Çukurova salavatlama geleneği araştırmasında bilgisine baş vurduğumuz Âşık İmami geleneği şöyle anlatıyor: “Cazgır kelime anlamıyla güreş meydanında güreşlerin töreye, kurallara uygun yapılmasını sağlayan kişidir. Türk güreş tarihinde Orta Asya’dan günümüze kadar yapıla gelen aba, aba aşırtmalı, kısa şalvar, çengel karakucak ve yağlı güreşlerde cazgır vardır. Geleneksel atlı ciritte, havullarda, düğün, bayram günlerinde, geceleri oynanan sinsinlerde ve diğer oyunlarda olduğu gibi her tür güreşte müzik, şiir, destan vardır. Osmanlı döneminde askerimiz mehteran bölüğüyle marşlarla davul ve kös sesleriyle bir şenliğe gider gibi giderdi. Geleneksel güreşlerin hepsinde davul zurnalar kahramanlık havaları çalarlar, salavatçılar milli kıyafetleriyle dini, milli hamasi destanlar okurlar, atasözlerini sıralarlar. Geleneksel güreşlerde salavatçıların önemli bir yeri vardır. Salavatçı karakucak ve yağlı güreşlerde pehlivanları önüne alarak dualar ve coşturucu sözlerle onları seyircilere tanıtır, durmadan konuşur, güreş başlamadan önce vakur bir tavırla ağır ağır yürüyerek meydanın ortasına gelir. Salavatçılığı güreş yapmayanlar da yapabilir. Salavatçılar Çukurova ve havalisinde yapılan karakucak ve aba güreşlerinde “salavatçı”, “duacı”, “okuyucu”, “meydancı”, “peşrevci” olarak da adlandırılır”. Âşık İmami geleneği anlatmayı sürdürüyor: “Salavatçının meydana çıkan güreşçilerin güç ve kuvvet durumunu iyi bilmesi ve güreşleri izleyen önde gelen kişileri tanıması şarttır. Salavatçı, pehlivanların ünlü oyunlarını sıralar, önde gelen izleyicileri seyircilere tanıtarak güreşlere ilgi çeker. Salavatçılar gür ve davudi sese sahip olmalı, heceli, vezinli ve serbest vezinli olmak üzere aşık diliyle birbirine bağlayarak belli bir ahenk içinde konuşmalıdır. Çukurova’da salavatçılar, genellikle kendi tekerlemelerinden çok atasözleri, aşıkların usta malı şiirlerinden örnekleri veya bölümleri okuyarak pehlivanları salavatlarlar”. Salavatçıların başpehlivanlık güreşlerinin ilk başlama turunda ve final güreşlerinde onlarla birlikte peşrev çekmesi adettendir. Pehlivanların peşrevi ısınma hareketleridir. Pehlivanlar toplu peşrev yapınca, kıbleye doğru dönerek temennada bulunurlar. Bu temenna Allah’a duadır. Pehlivanların diz çöküp yerden çimen alıp yüzüne sürmesi Allah’tan başarı dilemektir. Kol bağlayıp kol sallamak rakip pehlivanın gücünü ölçmektir. Davul ve zurnacılar cenk ve pehlivan havalarıyla pehlivanları ve seyircileri coşturur. Pehlivanlardan biri yenici oyun yaptığı zaman davul zurna hızlanır. Salavatçı Âşık İmami geleneği anlatmasını sürdürerek: “Salavatçılar, güreşlerde yapılacak belli başlı güreş oyunlarının adlarını çok iyi bilmek zorundadır. Pehlivan salavatlamalarında güreşçilerin ünlü oyunları da sıralanır. Güreş oyunlarından birkaç örnek verelim. “tek dalma, çift dalma, tek kol, Maraş çangalı (çengel), sarma, kirpit, yanbaş, kıle, kemane(yağlı güreş), ters sarma (yağlı güreş), paça kasnak(yağlı güreş), dombalak, göğüs çaprazı, künde, bel kündesi, kaz kanadı, domuz boyunduruğu, dana bağı, elense, kafa kol, bağda atma, yan bağda, çırpma, supleks vd. “. Salavatçı, giysi olarak yerel kıyafetler giymelidir, başında egale, bacağında cepken şalvarı, yeleği ve beline doladığı poşusu, yöresel dokunmuş çorapları, yerel ayakkabıları olmalıdır. Eski deyimleri, salavatçılık dualarını bildiği gibi doğmaca tekerlemeler, maniler, dörtlükler söyleyebilmelidir. Cazgırlar pehlivanları dualadıktan sonra şu seslenişle pehlivanları er meydanına salarlar. “Allah, Allah İllallah, Muhammed’in Resulullah, bu baş pehlivanlara hep beraber alkışlarla diyelim Maşallah. Vur davulcu Köroğlu’nu”. Salavatlama ( anonim )Pehlivan, pehlivan Gökten iner kartal Pehlivan öyle olmalı ki Kaldırınca Mehmet Ağa’nın Tarlasındaki pamuk haralını tartar Bir para, iki para Biri ak, biri kara Sağındaki pehlivan Hasmın çengeli takınca Kendine yatacak yer ara Çiçeği burnunda gelinler Dokusun kispetinizi Kızlar silsin ipek mendille Terinizi, yüzünüzü Alta düştüm diye yerinme Üste çıktım diye sevinme Üste çıkarsan apış Alta düşersen yapış Hz. Hamza’dır piriniz Yıkılıp yıkmaktır arınız Elbet yıkacaktır, birinizi biriniz Allah, Allah İllallah Muhammed’in Resulallah Bu yiğitlere alkışlarla Diyelim Maşallah Vur davulcu Köroğlu’nu Adı unutulan çok eski bir salavatçının salavatlaması da şöyledir: Salavatlama ( anonim ) Pehlivan Pehlivan Bu sene ağamızın parası yoktur Amma sizlere vereceği şeyler çoktur Ağamızın dört bir yanı bahçedir, bardır Bahçesinde türlü türlü meyvesi vardır Orta pehlivana bir harar havut Başaltı pehlivanına bir heybe armut Baş pehlivana bir çuval harnub Allah Allah İllallah Muhammed’in Resûlullah Salavatlama (anonim)Pehlivan, pehlivan Aslın pehlivan , neslin pehlivan Hazreti Hamza’dır piriniz Yıkılıp yıkmaktır arımız Bir gün sen de yıkılırsın Bir gün sen de yıkarsın Elbet yıkacaktır birinizi biriniz Gökten iner kartal Kanatları yeri göğü yırtar Alta düştüm diye yerinme Üste çıktım diye sevinme Üste çıkarsan apış Alta düşersen yapış At kündeyi vur sarmayı Allah, Allah İllallah Muhammedin Resulullah Bu yiğitlere alkışlarla Hep beraber diyelim Maşallâh Salavatlama (anonim ) Allah Allah İllallah Diyelim Maşallah İki yiğit çıktı meydane Birbirinden merdane Dinleyin ağalar sözümü Pehlivanlar yer batmanla üzümü El paçada, diz yerde Güreşelim düz yerde Elini tersten takar Evini başına yıkar Hasmın karıncaysa hor bakma Yiğitsen meydandan çıkma Karşıdan gelir kır at Kanatları kat kat Verelim Peygambere salavat Sallallahu ala Muhammet Salavatlama (anonim ) Allah, Allah, İllallah Sekiz Türk aslanı çıktı meydane Birbirinden merdane Alta düştüm diye yerinme Üste çıktım diye sevinme Çapraz gireyim deme yan baş atar, Pehlivan , düşünme güven Allah’ına Daima dua et milletine, üstadına Dünyaya geldik ayrı ayrı anadan Kimimiz Rumeli’den Kimimiz Anadolu’dan Dünyaya geldik ayrı ayrı Anadan her birimiz Pehlivanlar, biliniz Hazret-i Hamza’dır Üstadımız , pirimiz Pehlivan, pehlivan Allah’ına güvenerek gir meydane Çetin ol, metin ol, güreş merdane, Kırım’dan gelir Tatar Tozu dumana katar Hasmın kaparsa kündeyi Manda olsa atar Söğüt dalından odun olmaz Her yiğitten pehlivan olmaz Karşı ki dağdan aldım rengini, Araya araya buldum Hepinizin dengini At gibi yarışın Koç gibi tokuşun, Koyun gibi meleşin Kardeş gibi güreşin Biri ak biri kara Hazret-i Hamza çıktı nura Ben çıkıyorum aradan Allah sizleri kayıra Çukurova’nın Eski Ünlü SalavatçılarıYazılı kaynaklarda bulunmayan Çukurova’nın eski salavatçılarını İsmet Atlı şöyle anlatıyor: Arap HamitZenci bir salavatçıydı, tiz bir sesi vardı. Bütün pehlivanların adlarını, güçlerini, oyunlarını, hatta soyunu bilir ve ilan ederdi. Genellikle “Oğlan dayıya, kız halaya çeker” diye başlardı. Kendini yabancı bir memlekette yabancı hissetmemiş, Türk geleneklerine seve seve hizmet etmiş, çevresinden de saygı görmüştür. Garip, yiğit bir adam olan Arap Hamit geçimini cazgırlıktan sağlamıştır. Ondan bir salavatlama örneği verelim: SalavatlamaPehlivan pehlivan Bir para iki para Yıkılacağını aklın keserse Yatacağın yerin ara Gökten iner kartal Kanatları yeri göğü tartar Buna Celal İnceler Pehlivan derler Alırsa kündeye hasmı manda olsa atar Adanalı Salavatçı Arap Hamit Salavatçı Feriziyeli Koca EkremBoyu bosu yerinde dev gibi bir adamdır. Çiftçilikle uğraşmaktadır. Zamanında güreşmiştir. Salavatçılığı da zevk için yapmaktadır. Güreşçileri salavatlarken kasketini eline alarak bir flama gibi sallaması onun en önemli özelliğidir. Yörük olan koca Ekrem salavatlarına Orta Asya’dan başlar, Dede Korkut’la sürdürür, hamasi destanlar okur. Salavatçı Çolak Remzi1950-1970 yılları arasında düzenlenen güreşlere davet edilirdi. Kaza sonucu bir kolunu kaybetmiş bu yüzden bu lakabı almıştır. Tiz bir sesi vardı ve çoğu zaman yeneni, yenileni hakemden önce ilan ederdi. Baş pehlivanlar kadar sevilirdi. Bir salavatlamasını verelim: Salavatlama Pehlivan, pehlivan Yiğitte deliye pehlivan derler Atın delisine rahvan derler Pehlivan, pehlivan Eğer güreşmeğe yüreğin varsa İşte bu meydana Er meydanı derler Sağdaki pehlivan Kuvveti acı mı acı Azrail’den alır baçı Aslını sorarsan Yörük Soysalılı Buhur Hacı Soldaki pehlivan Bunun aslı Gerdan köylü Halis Türkmen asil soylu Buna Dişiçürük derler Bakın ulu çınar boylu Salavatçı Çolak Remzi Salavatçı Mulla Ahmet Kütük Eşraftan bir kişi olan Mulla Ahmet, geniş bir aileye sahiptir ve hali vakti yerinde bir kişidir. Kendisi uzun boylu, iri yarı zamanında güreşle uğraşmış biridir. Kozan ve Kadirli’nin köylerinde, düğünlerinde, bayramlarında düzenlenen güreşlerde salavatçılık yapmıştır. Bir salavatlamasını verelim: Salavatlama Pehlivan, pehlivan yiğit pehlivan Bir ala, bir kara Pehlivanlar sıra sıra Topuz Pehlivan, Topuz Pehlivan Rakibine verme aman Rakibin Nimet Sakallı Güçlüdür, gayet yaman Takarsa sana çengeli Meydan olur toz duman Allah Allah İllallah Muhammed’in Resulullah Salavatçı Mulla Ahmet Salavatlamalarda Dil ve Anlatım: Aşıklar salavatçılık yaparken salavatlama söylediklerinde duygularını doğaçlama dile getirdikleri için kelime seçimi için zaman dardır, geleneğin sunduğu hazır kalıp söyleyişlerden atasözlerinden ve deyimlerden yararlanırlar. Salavatlamalarda kullanılan kelimeler, terkipler, mazmunlar, çok işlenmiş tekrar edilmiş klişeleşmiş söz ve bilgilerdir. Her salavatçı aşığın kendine özgü bir anlatımı vardır. Her ne kadar aşıklık geleneğinin anlatımı ortaklıklar gösteriyorsa da bir aşığı diğerinden farklı kılan aşığın dili kullanımıdır. Bir aşığın kelime seçimi, söz dizimi ve çeşitli anlatım şekilleri ve kalıplarını kullanmaları farklıdır. Aşıklar dilin hangi fonksiyonlarını kullanıyorlar? Bu soruların cevapları önce aşığın, aşıkların üsluplarının bileşkesi salavatlama söyleme geleneğinin dil ve anlatımını belirleyecektir. A) Salavatlamalarda Anlatım Şekilleri Salavatlamalarda çeşitli anlatım şekilleri kullanılmıştır. Nasihat ve Hitap Yoluyla Anlatım: Aşıklar uyarma, öğüt verme gerektiğinde bu anlatım şeklini kullanırlar. (2, 3, 12, 13, 14 numaralı şiirler)
Koca Ahmet gibi namın kalmalı Koca Yusuf gibi korku salmalı Kurtdereli olup tırpan çalmalı İsmimi tarihe kazanlar gelsin (13/4) Karakucakçılar, yağlıcı koçlar Dünya minderinde sözünüz olsun Sarı perçemliler, siyahi saçlar Şampiyon olmada gözünüz olsun (14/1) Soru Cevap Yoluyla Anlatım: Öğütleme türü şiirlerde kullanılan anlatımdır.
Türk güreşi gitti gelmez diyorlar Yeni şampiyonlar neredesiniz? Bizden öğrenenler bizi yeniyor Yeni şampiyonlar neredesiniz ? (4/1) Doğrudan Anlatım: Öğretilik içeren salavatlamalarda kullanılan anlatımdır. (1, 5, 7, 9,11,15,16 )
Yavrusuna nen çağıran Kirmende kısbet eğiren Pehlivanları doğuran Anaları dişi gördüm (5/3) Ata sporumuz yiğitlik işi Severim güreşi erden tarafı Onun piri büyük yiğit bir kişi Çok saygı duyarım pirden tarafı (10/1) Dolaylı Anlatım: Övgü içeren salavatlamalarda kullanılan anlatımdır.(6, 8, 17 )
Sivas ellerinde bir yıldız doğdu. O arslana Ahmet Ayık dediler Rusların ayısı Medvet’i boğdu. Bu kaplana Ahmet Ayık dediler (8/1) Aşıklar Kozan’da açtı bir dükkan Dönüp mazisine bakanlar burda İsmet Atlı derler şair pehlivan Çelik bilekler bükenler burda (17/1) Anlatım Kalıpları:
1) Tekrir Yoluyla Anlatım: Aşıklar duygularını pekiştirmek ve kuvvetlendirmek için bu kalıp anlatım yolunu seçerler. (1, 4, 6, 8, 11, 12 ) Başta Zanapalı, Mersinli Ahmet İşte bunlar bizim Çukurovalı Bekir Taş, Kürkçülü Şaş Hacı Ahmet İşte bunlar bizim Çukurovalı (1/1) Güç, kuvvet yiğitlik gelir aklıma Ata sporumuz güreş deyince Zeka, ahlak,mertlik gelir aklıma Ata sporumuz güreş denince (11/1) 2) Deyimler ve Atasözleri Yoluyla Anlatım: Aşıklık geleneğindeki en önemli söz kalıplarından biri deyimlerdir. Aşıklar salavatlamalarında deyimleri öğüt vermekten çok genel bir tutumu belirleme amacı ve özel bir durumu anlatmak için kullanırlar. Aşıklar düşüncelerini kısa ve özlü bir biçimde anlatmak, uyarılarda bulunmak etkileyici ve sanatlı bir anlatım sağlamak için atasözlerini kullanırlar. (1/2, 2/2, 5/14,3/6, 7/3, 9/1, 10/3, 12/1, 17/2, ),(8/4). Başım pınar gibi gönlüm çarşı (7/3 ) Güreşte dizimin bağı çözülür ( 10/3 ) Her sahadan yüz akıyla çıkacak (12/1) Düşürmemiş düşürmeğe darlığa (17/2) İmami eğilir ağaçlar yaşken (8/5) Salavatlamalarda İçerik: Aşıklar salavatlamalarında güreş geleneğini bir sistem içinde vermezler, güreş geleneğinin aktardığı bilgiler kalıp olarak alınıp tekrarlanır. Salavatlamalarda belli başlı konular işlenir. Pehlivanların piri olarak kabul edilen Hz. Hamza sık sık tekrarlanır. Önce Hz. Muhammed’e dua edildikten sonra , pehlivanlar savaşa gönderilir gibi er meydanına dualanarak gönderilir. Her iki pehlivana “Allah ikinizin de işin onara” denilerek alkış verilir. Pehlivanlara öğüt verilir. Pehlivanlar ahlaklı, yiğit olmalı, koç gibi tokuşmalıdır. Çukurova salavatlamalarında eski ünlü pehlivanların adları sıralanır, onların ünlü oyunları, güçleri anlatılır, güreş ağaları, geleneksel güreşi ve pehlivanları destekleyenler övülür. Salavatçılar güreşçilere öğüt verirler: Güreş mertçe, yiğitçe tutulmalı, pehlivanlar nefsine hakim olmalı, rakip hasım düşman olarak görülmemeli, hatır kırılmamalıdır. Ünlü pehlivanlara yazılan yiğitlemeler güreşlerde cazgırlar tarafından salavatlama olarak okunur. Bir kaç örnek verelim: Ham kalmayıp da yetmeyi Dostluk gayreti gütmeyi Ben mertçe güreş tutmayı Bir yiğitlik işi gördüm (5/14). Âşık İmami Güreş bize miras kalmıştır Devam edip gelir Orta Asya’dan Ayrıyız Çin, Japon, hem Avrupa’dan Asalet tevazu nişanımız var (9/2) Aşk Halil Karabulut Biz güreşte hasmı düşman görmeyiz Sadistliğe hiçbir değer vermeyiz Yensek yenilsek de hatır kırmayız Gönül incitmeyiz vicdanımız var ( 9/4) Âşık Halil Karabulut Ata sporumuz yiğitlik işi Severim güreşi erden tarafı Onun piri büyük yiğit bir kişi Çok saygı duyarım pirden tarafı (10/1) Âşık Abdulvahap Kocaman Güç, kuvvet, yiğitlik gelir aklıma Ata sporumuz güreş deyince Zeka, ahlak, mertlik gelir aklıma Ata sporumuz güreş deyince (11/1) Âşık İmami Pirimiz Hamza’nın mekanı cennet Hemi ibadettir, hemi de sünnet Güreş donu giymiş Resulü Ahmet Ata sporumuz güreş denince (11/2) Âşık İmami Köçekler kuşansın,halay kurulsun Zurnalar çalınsın, davul vurulsun Kazıkçı Bekir’ler geri dirilsin Bak bu meydan bir pehlivan arıyor (12/9) Âşık Dertli Polat Yiğitler meydana sıralanmışlar Ayak, deste, orta, başa güreşir Davulun sesiyle hörelenmişler Hepisi de coşa coşa güreşir (16/1) Âşık İsmet Atlı Yürürken pehlivan kolların açar Peşrev çeken eller havada uçar Bazıları güreşten kaçtıkça kaçar Yiğitler rakibe koşa güreşir (16/2) Âşık İsmet Atlı Sonuç: Toplumumuzda pehlivanlık yiğitlik, güreşlerin yapıldığı yer er meydanı olarak nitelendirilir. Pehlivanlık yüceltilmiş, kutsallaştırılmıştır. İlk önceleri mitolojik kimlikle başlayan kutsallaştırma daha sonra dini ve milli kimliğe bürünmüştür. Salavatlamalarda destan söyleme geleneğinin izleri vardır. Kültürümüzde delilik, velilik, delikanlılık, pehlivanlık hep yiğitlik ifadesidir. Destan döneminde ozan-baksılar bildiği, duyduğu kahramanlık olaylarını, zaferleri, yiğitlikleri kopuz eşliğinde söylüyordu. Atlı-göçebe kültürün temel teması olan kahramanlık kuşaktan kuşağa aktarılarak destan söyleme geleneği oluşmuştur (Artun 2000:404). Efsaneyle destanın kaynaştığı destan söyleme kültürü sözlü gelenekte oluşmuş ozan-baksılarca Anadolu’ya taşınmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra edebi şekiller yeni özle İslami renge bürünerek varlıklarını sürdürmüşlerdir. Anadolu’da ozan-baksı geleneği yerini aşıklık geleneğine bırakmıştır. Yeni kültür gereği mitlerle örülü destan şiirleri yerine İslami ögelerle dolu şiirler söylenmeğe başlamıştır (Artun 1996:26). Destan söyleme geleneği Anadolu’da Osmanlı ve İslamiyet kültür potasında yeni bir hayat anlayışına ve beğenisine cevap verecek bir biçime dönüşmüş, aşıklar lirik bir söyleyiş geliştirmiştir (Artun 1996:219). Konar göçer ve köy kökenli aşıklarda yiğitlik, kahramanlık temaları çok işlenir. Salavatlamalarda pehlivanları övme ve cesaret verme esastır. Er meydanını , geleneksel güreşleri ve pehlivanları övmek, yüceltmek ve kutsamak destan söyleme geleneğinden gelmiştir. Hz. Hamza’nın pehlivanların piri olarak kabul edilmesi, mitsel ataların yerini yeni kültürde İslami kültüre bağlı ögelerin aldığını göstermektedir. Pehlivanlar kutsallaştırılarak “erenlerin eşi” , pehlivanların naraları da “Muhammet Nebi nidası” olarak kabul edilir. Pehlivanların salavatçılar tarafından eşleştirildikten sonra yönlerini kıbleye çevirmeleri, ellerini dizlerine koymaları, güreş öncesi dua etmeleri, galibiyet sonrası şükür namazı kılmaları İslami ögelerdir. Pehlivanların güreş öncesi yaptıkları peşrev , toprağa eğilip yüze çimen sürmeleri bizi ritüel kökenli törenlere kadar götürmektedir. Çukurova aşıklık geleneğinde salavatlama geleneği canlı bir şekilde yaşamaktadır. Destani ögeler salavatlamalarda, yiğitlemelerde yaşar, bunların ortak özelliği destansı bir anlatım, yiğitçe bir edadır. Salavatçılar, salavatlamaları özel bir ezgiyle, karakucak güreşlerinde ise davul zurnanın çaldığı savaş ve pehlivan havaları eşliğinde okurlar. Çukurovalı aşıklar salavatlamalarında, pehlivanlıkla yiğitliği eşdeğer tutarak, pehlivanlara güreşlerin kurallarını sıralar ve mertçe, töreye uygun güreş tutulması gerektiğini hatırlatırlar. Çukurova salavatlamalarını farklı kılan aşıkların salavatçılık yapması ve aşık olmayan salavatçıların aşıkların yazdıkları salavatlamalarla pehlivanları dualamalarıdır. Cazgırların bilinen karadüzen salavatlamalarının dışında aşık edebiyatında aşık salavatçıların koşma nazım şekliyle“salavatlama, cazgırlama” adı verilen pehlivanları ve güreş geleneğini yaşatanları öven, onları dualayan bir koşma türü ortaya çıkmıştır. Çukurova aşıklık geleneğinde bu koşmalara verilen ortak ad “salavatlama”dır. Aşıklar bu koşmalarında halkın ortak duygu ve düşüncelerini dile getirerek Türk kültürünün korunmasında , yaşatılmasında kültür taşıyıcıları olarak görev yaparlar. Aşıklar salavatlamalarında yüksek ahlaki değerleri telkin ederler. Bu şiirlerde geleneksel güreşleri ve pehlivanları konu almaları yönüyle kültür tarihine kaynaklık ederler. Çukurovalı Aşıkların Salavatlamalarından Örnekler Salavatlama1) Çukurovalı Pehlivanlar Başta Zanapalı, Mersinli Ahmet İşte bunlar bizim Çukurovalı Bekir Taş, Kürkçülü Şaş Hacı Ahmet İşte bunlar bizim Çukurovalı Mersinli, meydana hızlı çıkardı Kürkçülü, hasmına şaşı bakardı Zanapalı, tuttuğunu yıkardı İşte bunlar bizim Çukurovalı Haza pehlivan, Hüseyin Atlı Paşa Atlı’nınsa güreşi tatlı Pehlivan Ali’den bunlar sanatlı İşte bunlar bizim Çukurovalı Üç Atlı kardeşe Kozanlı dendi İsmet’in güreşini dünya beğendi İran Sarayında Tahti’yi yendi İşte bunlar bizim Çukurovalı Yüreğir ovası bin bir bereket Ünlü baş pehlivan Danacı Mehmet Oğlu Ali okuttu ceddine rahmet İşte bunlar bizim Çukurovalı Kör Usta’nın oğlu İbrahim var ya Şu patlağın oğlu Hacı Ali Kaya Kurt Mustafa dehşet saldı dünyaya İşte bunlar bizim Çukurovalı Abdullah Akar’la edilmez baş Cevdet Seçer’in güreşi savaş Aktuğ Aslan ile Mustafa Erbaş İşte bunlar bizim Çukurovalı Çelebi hasmını mutlak enseler Dayısına çekmiş Celal İnceler Analar doğurmuş bak neler neler İşte bunlar bizim Çukurovalı Gedik Ali avcı gibi sinerdi Şahin gibi av üstüne inerdi Taş Ahmet’im kaptığını yenerdi İşte bunlar bizim Çukurovalı Nice pehlivanlar yel gibi eski İplikçi’ye düşen şansına küstü İbici Durdu’ysa tuttuğun bastı İşte bunlar bizim Çukurovalı Mehmet Kartal, peşrev çeker dönerdi Saniyede rakibini yenerdi Buhur Hacı kaplan gibi sinerdi İşte bunlar bizim Çukurovalı Kadıköylü Remzi ve Remzi Sarı Misisli Ali’nin yüksekti yeri Uzun Niyazi’nin Kozan diyarı İşte bunlar bizim Çukurovalı Kemal’le Süleyman yiter sürükler Mehmet’le üç idi dişiçürükler Bunların gururun duysun yörükler İşte bunlar bizim Çukurovalı Ali Demir, kazık çekerdi hey hey Hacı Burcu ile Abdurrahman Çay Topal’ın çangalı sökülmez kolay İşte bunlar bizim Çukurovalı Kırkpınar’da yağlı, Antep’de aba Maraş’ın çengeli gelmez hesaba Kle Molla Aladöş, Âşık Mustafa İşte bunlar bizim Çukurovalı Âşık Kul Mustafa, hasım isterdi Kürkçülü Hacı Ahmet, üstadım derdi Hem güreşir, hem de türkü söylerdi İşte bunlar bizim Çukurovalı Güreş cambazıydı Terkeşli Mehmet Hasmını tuşlarken çekmezdi zahmet Meydana kükrerdi Kargılı Ahmet İşte bunlar bizim Çukurovalı Yüksek Örenli’ydi Nimet Sakallı Emin Eroğlu, çapraz çangallı Yahya Göbelekle ya Halil Halli İşte bunlar bizim Çukurovalı Aslan yürekliydi Ebuzer Davran Musa güreşirken etmeli seyran Bunlar seyirciyi bıraktı hayran İşte bunlar bizim Çukurovalı Galip ile Cahit uçmak kardeşler Zaloğlu bunları ağırda eşler Ali Şen güreşe tersinden başlar İşte bunlar bizim Çukurovalı Ey Feymani’m bunlar yurdumun sesi Belki eksik pehlivanlar listesi Hemen hepsi karakucak ustası İşte bunlar bizim Çukurovalı Âşık Feymani 2) Salavatlama-Pehlivan, pehlivan, ey pehlivan oğlu pehlivan- Talihin yar değilse, eşin düz taban çıkar Ceylan bakışlım dersin, gözünde çıban çıkar Yolda tanımayanlar var da akraban çıkar Ananı ağlatanın başında baban çıkar Vasfi’ye ağam deme belki de çoban çıkar Velakin bu meydandan yiğit pehlivan çıkar Âşık İmami Âşık İmami 1996 yılında Kırkpınar güreşlerine cazgır olarak davet edildiğinde baş altı pehlivanlarını salavatlarken şeref tribününde bulunan üç kez üst üste güreş ağalığını alan ünlü ağa Hüseyin Şahin’e ağalık methiyesi okuyarak baş pehlivanları er meydanına salmıştır. Bu methiye salavatlama olarak diğer cazgırlar tarafından da okunmaktadır. 3) Kırkpınar Güreş AğasınaTarihi Kırkpınar güreş ağası
Hüseyin Şahin Bey Şahan’a benzer Aslını sorarsan Tokat İlinden Türkmen aşireti hakana benzer Tesbihi akiktir, yakuttur taşı Sofrasında boldur ekmeği aşı Etrafında yirmi iki kardaşı Söylediği her söz fermana benzer Destur almış şehzadeden, melikten Cepkenleri ibrişimli ilikten Kirmani kaması zalı çelikten Belinde bergüzar aslana benzer Dağlardan duyulur topların sesi Tatbikat var ise hudut ötesi Hüseyin Şahin’in güreş hevesi Müminin kalbinde imana benzer Dağlar var deniz var demez arada Bazen gökte gider bazen karada Nerede güreş varsa mutlak orada Ağa yahşi yiğit, yamana benzer Bu gözler çok gördü nice bey, paşa Güreş hizmetinde yaşa çok yaşa Sözü mızrak gibi geçirir taşa Ilgara at süren kağana benzer Söz verip sözünde duran er kişi Bundan örnek almalıdır her kişi Ata sporuna destek bir kişi Yaptığı her yardım dermana benzer Kırkpınar ağama selam, bin selam Ellerinden öpüp alkışın alam Aşık İmami der hasılı kelam Eşi bulunmayan insana benzer Aşık İmami Âşık İmami bu salavatlamasını Amasya- Taşova yağlı güreşlerinde baş pehlivanların ikinci tur güreşlerinde güreşçileri salavatlarken , Kırkpınar baş güreşçilerinden Ahmet Taşçı ve Cengiz Elbeye güreşe ara verip, yerden ayağa kalkarak salavatlamayı ağalarına dönerek dinlediler ve alkışladılar. Ünlü şairlerden rahmetli Tanırlı Hayati Vasfi Taşyürek uzun zaman karakucak ve yağlı güreşlerinde cazgırlık yapmıştır. Hemen hemen bütün cazgırlar tarafından şu salavatlaması okunmaktadır. 4) Yeni Şampiyonlar Neredesiniz ?Türk güreşi gitti gelmez deniyor, Yeni şampiyonlar neredesiniz ? Bizden öğrenenler bizi yeniyor Yeni Şampiyonlar neredesiniz ? Başlarımız önde gönlümüz yaslı Gelmeli sporun iftihar faslı Kesildi mi Yaşar Doğu’nun nesli? Yeni şampiyonlar neredesiniz? Nerede Koca Yusuf, hani Adalı Yok mu Gazanfer’in meyveli dalı Hamit’lerin vardı kaplan edalı Yeni şampiyonlar neredesiniz? Neden yetişmiyor bir Ahmet Ayık
Evlat olmalıdır ceddine layık Doğmadın ise doğ, saklı isen çık !... Yeni şampiyonlar neredesiniz ? Zafer olmalıdır fikrin ameli
Dünyayı yenmektir milli emelin Bitti mi kündesi Hasan Temel’in
Yeni şampiyonlar neredesiniz ? Türk’sün Türk gücü göster cihana
Geçerli olmaz hiçbir bahane Kısır mı sizleri doğuran ana Yeni şampiyonlar neredesiniz ? Beyaz altın yurdu şirin Adana İsmet Atlı’ları çok görme bana Taze Tevfik Kış’lar çıksın meydana Yeni şampiyonlar neredesiniz ? Geçmem başkenti örnek vermeden Yetişin Vasfi’ye zeval gelmeden Yanarım ölürsem sizi görmeden Yeni şampiyonlar neredesiniz ? Hayati Vasfi Taşyürek Kahramanmaraş Karabucak Türkiye baş pehlivanlığı güreşlerinde tesadüf eseri Şahin Hapur ve Zekeriya Hapur kardeşler biri birleriyle eşlendirilmişti. Âşık İmami İki kardese doğaçlama şu salavatlamayı okur. 5) Salavatlama Öz İki Kardaşı GördümBütün sporlar içinde En ala güreşi gördüm Mertçe güreşiyorlardı Öz iki kardaşı gördüm Karakucak, minder, yağlı Eski çağlı yeni çağlı Boy boy birbirine bağlı Ayak, orta, başı gördüm Yavrusuna nen çağıran Kirmende kispet eğiren Pehlivanları doğuran Anaları dişi gördüm Selimiye nurlarını Hakka malum sırlarını Kırkpınar’ın erlerini Erenlerin eşi gördüm Güreş peygamber vasfını Ünü tutmuş kaftan kafı Kim bilmez Koca Yusuf’u Onu köşe taşı gördüm Çöp Hasan, Hamit Kaplan’ı Bilge, Kurtdereli hani Kürsüde Türk’ün nişanı Ay yıldızlı düşü gördüm Ahmet Ayık’ın canında Merdanelik var hanında Pehlivanlar meydanında Bir dostluk savaşı gördüm Hanemize gelmişlerdi Kadir kıymet bilmişlerdi Mihmanımız olmuşlardı Bizde Tevfik Kış’ı gördüm Hilaf bulunmaz sözünde Alp erenlik var özünde İsmet Atlı’nın yüzünde Huzur ile huşu gördüm Oyun zor ile bozulmuş Zayıf olanlar ezilmiş Tokat’ta adı yazılmış Hüseyin Akbaş’ı gördüm Kılavuzsuz gitmez kervan Kervansız olmazmış seyran Ehl-i Beyte olmuş hayran Yama karakuşu gördüm Oğlanlardan çektik çile Güreşirlerdi güle güle Sağlam yıkılmaz öz kale Adil arkadaşı gördüm Müsemma düşmez güzafa Kulak asmaz kuru lafa Buruk’ludur Kul Mustafa Aşık meslektaşı gördüm Ham kalmayıp da yetmeyi Dostluk gayreti gütmeyi Ben mertçe güreş tutmayı Bir yiğitlik işi gördüm Aşık İmami bildirir Pehlivan nefsin öldürür Yıkan kolunu kaldırır Yıkılanda tuşu gördüm Aşık İmami Âşık İmami Osmaniye Düziçi karakucak güreşlerinde baş pehlivanları salavatlarken, güreşleri izlemeğe gelen 1956 dünya, 1960 olimpiyat şampiyonu İsmet Atlı’yı seyirciler arasında görünce doğaçlama şu salavatlamayı söyler. 6) Salavatlama İşte...O Şampiyonİli Adana’dır, ilçesi Kozan İşte o şampiyon İsmet Atlı’dır Hem şair, hem yazar, güçlü bir ozan İşte o şampiyon İsmet Atlı’dır Doğumu dokuz yüz otuz bir yılı Yiğittir , cömerttir, açıktır eli Babasına derler Pehlivan Ali İşte o şampiyon İsmet Atlı’dır Onda bir başkadır düşünce hisler Hoş muhabbet ehli kelamı süsler Ağadır, çiftçidir, küheylan besler İşte o şampiyon İsmet Atlı’dır Elli ile altmış arası hele Gücü sığmıyordu avuca ele Dünya minderinde saldı velvele İşte o şampiyon İsmet Atlı’dır Muhammed Nebi’nin nidası idi Aliyyü’l Murteza sedası idi O devrin Hazret-i Hamza’sı idi İşte o şampiyon İsmet Atlı’dır Yasa boğulunca İran ülkesi
O zaman kesildi Tahti’nın sesi Gönderlerde al bayrağın gölgesi İşte o şampiyon İsmet Atlı’dır Adriyatik , Çin’i , Japon’u gezen Tarifi ne mümkün İmami Ozan Şampiyon olarak tek kitap yazan Şampiyon İsmet Atlı’dır Aşık İmami Salavatçılar kendi ürettiği kelimeler, tekerlemeler, atasözlerinin yanı sıra aşıklık yapan eski pehlivanların şiirlerini de okurlar. Eski pehlivanlar Âşık İsmet Atlı’nın ünlü şiirini salavatçılar okuyunca çok duygulanıp ağlarlar. 7) Kendi Dilimden Kendim-Pehlivan, pehlivan- Öyle dalardım rakibe Sanarlardı füze beni İhtiyarlık yavaş yavaş Getiriyor dize beni Vursalar geçerdim taşa Yetişirdim uçan kuşa Gidemem eniş yokuşa Göndermeyin düze beni Başım pınar gönlüm çarşı Güler yüzüm satar turşu Devlere durdum karşı Şimdi çocuk eze beni İsmet Atlı’m arar yitik Nerede Doğu, Kaplan, Atik Eski tüfek, bozuk tetik Kaldırmayın düze beni Ne hastayım, ne de sayrı Adale, et, kemik ayrı Telemeye döndüm gayrı Yoğurt gibi öze beni Adana’dır vilayetim Ruhumdadır dirayetim Hakk’a kavuşmak niyetim Müşkillerden çöze beni Dil kavuşur kalem gezer Bittik getti azar azar Gayri bana değmez nazar Esirgemen göze beni Âşık İsmet Atlı Salavatçılar yalnızca güreş meydanlarında değil pehlivanların ve şampiyonların oda sohbetlerinde de biri birlerine ayrı ayrı methiyeler söylerler. 1998 yılında güreş federasyonu başkanlığına getirilen eski dünya şampiyonlarından Ahmet Ayık geleneksel Çukurova güreşlerine gelince dünya ve olimpiyat şampiyonu Tevfik Kış, Amasyalı Hayrullah Şahin, Avrupa şampiyonu Kızılcahamamlı Rıza Doğan, İsmet Atlı, Kırşehirli Şakir Deniz, Yalovalı Sadrettin Özden’le birlikte salavatçı Âşık İmami’yi evinde ziyaret ederler. Duygulanan Âşık İmami, Ahmet Ayık’a doğaçlama şu salavatlamayı söyler. 8) Salavatlama Ahmet Ayık DedilerSivas ellerinde bir yıldız doğdu O aslana Ahmet Ayık dediler Rusların ayısı Medvet’i boğdu Bu kaplana Ahmet Ayık dediler Kim diyor ki tahtı Medvet yenilmez Göndere çekilen ay yıldız al bez Olimpiyat, dünya, Avrupa kaç kez Şampiyona Ahmet Ayık dediler Beş kıtada yüce Türk’ün gururu Aziz milletinin gönlü sururu Hazreti Hamza’dan almış desturu Pehlivana Ahmet Ayık dediler Çalıştı kazandı yaptı ticaret İkamet yeri Ankara başkent Güreş tarihinde yaşar nihayet Kahramana Ahmet Ayık dediler İmami eğilir ağaçlar yaşken Kolay kazanılmaz şöhret ile şan Şampiyonlar şahı ey yiğit başkan Bu hakana Ahmet Ayık dediler Aşık İmami Salavatçılar güreş meydanlarında kısa kısa deyişlerin yanı sıra kibar-ı kelamlar söyledikleri gibi güreş hakkında uzun destanlar da söylerler. Bu destanlardan bir tanesi de Kadirlili Âşık Halil Karabulut’a aittir. 9) Türk Pehlivanları DestanıBizim Türk sporu güreş dalında Nice ünlü baş pehlivanımız var Tarihten bu yana dünya dilinde Söylenir yiğitlik destanımız var Güreş bize miras kalmış atadan Devam edip gelir Orta Asya’dan Ayrıyız Çin, Japon, hem Avrupa’dan Asalet , tevazu nişanımız var Türk güreşi asla jimnastik değil Ciddiyetsiz oyun , artistik değil Çünkü öyle güreş yiğitlik değil Bizim adi işe isyanımız var Biz güreşte hasmı düşman görmeyiz Sadistliğe hiçbir değer vermeyiz Yensek , yenilsek de hatır kırmayız Gönül incitmeyiz , vicdanımız var Her mesleğim bir piri var ezeli Güreşinki de Mahmut pir yâr veli Orhangazi zamanında Daz Ali Pehlivan kale komutanımız var Şeyh Seyyit’tir, pehlivan hocası
Er Sultan’a, pes eyledi nicesi Demir Hasan‘ın, demirinden pençesi Hamisi Yavuz Selim Han’ımız var Arnavutoğlu Ali, baş pehlivan Onu çok sevmiştir. Abdülaziz Han Ustalar ustası diye aldı şan Böyle erler dolu vatanımız var İbrahim Paşa’nın başkadır hali Hem pehlivan, hem vezir, hem vali Gördü onu dört sultan ricali Böyle çok yönlü insanımız var Aliço, Adalı, bir milli şöhret Yüz akımız Kurtdereli ol Mehmet Cihan şampiyonumuz Kara Ahmet Cümlesine sevgi , şükranımız var Çolak Molla, medrese’de okudu
Kara İbo, bir vardı bir yok idi Yörük Ali’nin hizmeti çok idi Bulgar çetelerin koğanımız var Kıbrıslı ve Filibeli Ahmet’ler Çivicioğlu ile Kel Mehmet’ler Verdiler Türk güreşine hizmetler Onlara bir takdir kaftanımız var Adil , Nasuh , çok başarı bulmuştur Sadık Esen de, şampiyon olmuştur İçte , dışta birincilik almıştır Bizim bir de Sadık Doğan’ımız var İpçi Hüseyin Pehlivan, yazar hat Karabekir, Kazıkçı, bekler fırsat Hergeleci İbrahim’de güç kat kat Ona takdirimiz hayranımız var Pehlivan Hüseyin’e akıllar şaşa Çorbacıyken oldu vezir ve paşa Avcı Hacı, daim güreşir başa Yücelerden inmez şahanımız var Güreş kispetiyle Hac’a gelerek Şam’da kendisine hasım bularak Onu yenip baş pehlivan olarak Kispet asan Hacı Çoban’ımız var Ol Akçakocalı Ali Pehlivan Odur her güreşte bir deve alan Zaloğlu Rüstem’den kuvvetli olan Heybetinden yer sallananımız var Bahtiyar Bursalı, Turgut okçuydu Bunlar zaman ile kısbeti soydu Turgut denizde Turgut Reis oldu Artık ünlü şanlı kaptanımız var Ne şampiyonlar var gör bu ocakta Minderde, yağlıda , her bucakta Söylenir adları köşe bucakta Gezer dilden dile devranımız var Kim bilmez ki Keçecili Kasım’ı Yere serer çifte çifte hasımı Vücudunda var kuvvet tılsımı Sicimoğlu Halil, zişanımız var Ahmet Yılmaz , Yaşar Doğu hem de ne Birinciler hep greko-romende Galip gelir her mindere girende Gururumuz bir Adil Can’ımız var Çoktur bizim güreş çeşitlerimiz Her dalda var mahir yiğitlerimiz Koca Yusuf’umuz , Hamit’lerimiz Acıpayamlı Çöp Hasan’ımız var Hüseyin Akbaş’ın kuvveti katlı Meşhur Celal Atik, kartal kanatlı Canı cananımız ol İsmet Atlı Kalbimizde Yaşar Aslan’ımız var Dağıstanlı , Ayık ve Sicimoğlu Bunların bir vakit bükülmez kolu Hep de kahraman birer Türk oğlu Türk gibi kuvvetli unvanımız var Şu son Olimpiyat oyunlarında Altın madalyalar boyunlarında Şampiyon belgesi koyunlarında Daha nice nice civanımız var Akif’im Pirim ile er Yerlikaya Şöhretleri çıkmış yıldıza aya Türk adın duyuran bütün dünyaya Hakkı Başar , Turan Ceylan’ımız var Selahattin Öztürk ve Mahmut Demir Zekeriya , Şerefoğlu oyunda tektir Hepsi de dünyada edilir takdir Şöhret olmuş çok kahramanımız var Yad ellerde bayrak dalgalandıran İstiklal Marşını yankılandıran Şu Aşık Halil’i duygulandıran Yiğitlerimize şükranımız var Aşık Halil Karabulut 10) PehlivanAta sporumuz yiğitlik işi Severim güreşi erden tarafı Onun piri büyük yiğit bir kişi Çok saygı duyarım pirden tarafı Bir zamanlar ben de güreş tutardım
Pehlivanım diye çalım satardım Kapışır kapışmaz yere yatardım Kimseye vermezdim yerden tarafı Hasmımdan korkumdan rengim bozulur Güreşte dizimin bağı çözülür Tuşa gele gele sırtım yüzülür Ama esirgerdim serden tarafı İlk önce hasmım yaman tutardım Alta düşer düşmez gözüm yumardım O zaman hakemden imdat umardım Daima severdim kârdan tarafı Ah ne fayda ömür kuşun uçurdum
Güreşte sayısız fırsat kaçırdım Milleti gülmekten kırdım geçirdim Kolladım topaldan körden tarafı Benim güreşlerim çok şatafatlı Meydanda görenler sanır dört katlı Can baldan, pekmezden , her şeyden tatlı Pes derim görürsem zordan tarafı Meydana girende neşe saçarım Sıkışırsam beyaz bayrak açarım Saniye usulü hemen kaçarım Eğer kestirirsem şerden taraf Bana destek olan hep yeni kuşak Kimi yaşlı diyor kimisi uşak Aldığım ödüller hep kuru şak şak Boş vaat kuru laf şordan tarafı İsterdim olayım ünlü pehlivan Buna çok çalıştım ben zaman zaman Kırk yıl güreş yaptı Vahap Kocaman Dilden düşürmedi birden tarafı Aşık Abdulvahap Kocaman 11)Güreş denince Güç kuvvet yiğitlik gelir aklıma Ata sporumuz güreş deyince Zeka, ahlak, mertlik gelir aklıma Ata sporumuz güreş deyince Pirimiz Hamza’nın mekanı cennet Hemi ibadettir hemi de sünnet Güreş donu giymiş Resulü Ahmet Ata sporumuz güreş denince Kendine güvenen kispet giymiş Bunun endazesi zorla oyunmuş Şahlar , padişahlar bile soyunmuş Ata sporumuz güreş denince Davullar vurulur, zurnalar öter Cazgır hamasette naralar atar Halkın seyrine olur mu yeter Ata sporumuz güreş denince Kurtdereli, milletine sevdalı Atatürk’ten mektup aldı manalı Koca Yusuf, Kel Aliço, Adalı Ata sporumuz güreş denince Kara Murat, aslanlar gibi süzer
Molla İzzet ,Nakkaş Eyüp, fır döner Edirne Sarayiçi’nde Kırkpınar Ata sporumuz güreş denince Kızılcıklı Mahmut, ne uzun boyun
Kara Ahmet’lere kar etmez oyun
Hergeleci, Tekirdağlı Hüseyin Ata sporumuz güreş denince Ordulu Mustafa Bük’ün sarması Adil Atan’ın da altdan girmesi Aydın Demir’in kemere ermesi Ata sporumuz güreş denince
Mersinli Ahmet’e kireşçi dendi Gahi boksör gahi güreşçi dendi İtalyan Fantoni Misson’u yendi Ata sporumuz güreş denince Ey yeni pehlivan sözümü işit Mutlaka bunlara sen de ol eşit Yaşar Doğu , Celal Atik, Bayram Şit Ata sporumuz güreş denince Tahti, yenilince yere yığıldı İsmet Atlı, tüm dünyaya duyuldu İran’ın ülkesi yasa boğuldu Ata sporumuz güreş denince Yiğide ne güzel yakışır bıyık Dediler Medved’e sensin en büyük Medved de dedi ki, o Ahmet Ayık Ata sporumuz güreş denince Zanapalı, çelik bileği büke Kahramanmaraşlı’m çangalı taka Mehmet Esenceli, hey Bekir Büke Ata sporumuz güreş denince Güçlü’nün mindere çıkması olay Mehmet Akif Pirim , Mahmut Atalay Ömer Topuz, başta çekiyor halay Ata sporumuz güreş denince Celal İnceler’im, hasmından hak al Bazı tırpan salla bazı da tek dal Saffet Kayalı’yla , Hüseyin Çokal Ata sporumuz güreş denince Hamza Yerlikaya , Şeref Eroğlu Mahmut Demir ‘imin pazusu yağlı Karakucak minder abalı, yağlı Ata sporumuz güreş denince Recep Kılıç, usta yaşa hoş yaşa Tabandan ayağa ayaktan başa Ahmet Taşçı, daha gelmedi tuşa Ata sporumuz güreş denince Ağalıktan yana kalmadı ahım Sana yardımcı olsun penahın sakın Altın kemerlidir, Hüseyin Şahin Ata sporumuz güreş denince İmami’yem vardır nice dahası Bir destanla ödenir mi pahası ? Demirel’im ağaların ağası Ata sporumuz güreş denince Aşık İmami 12)Yitik Pehlivan Her sahadan yüz akıyla çıkacak Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Yenilmeyen rakipleri yıkacak Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Halka ilan etsin yaysın cazgırlar Yiğitleri bir bir saysın cazgırlar Dinlesin ağalar , duysun cazgırlar Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Bizde yok demeyin var efendim var, Daha dün vardı tarih aşikâr Nerde Kel Aliço , Koca Yusuf’lar Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Açılmasın rekorların arası
Ey’olmasın rakiplerin yarası Yaşar Doğu , kime koydu mirası Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Boş kalmaz bu meydan Türk meydanı Türk gençliği titre, kendini tanı Bize aratmayın Hamit Kaplan’ı Bak bu meydan bir pehlivan arıyor. Bekir Büke, Sicimoğlu , can gibi Sıçrayıp çıkmalı bir civan gibi Kurtdereli Mehmet Pehlivan gibi Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Yeni nesil sizden şampiyon bekler Rakipler rekora yenisin ekler Hani Çöp Hasan’lar, Celal Atik’ler Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Güreşte seçilsin yurdum baş bölge Spor dünyamıza düşmesin gölge Nerde Nasuh Akar , Gazanfer Bilge Bak bu meydan bir pehlivan arıyor
Köçekler kuşansın, halay kurulsun Zurnalar çalınsın, davul vurulsun Kazıkçı Bekir’ler, geri dirilsin Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Mehmet Akif Pirim, Güçlü , er gibi Ahmet Taşçı, rakibini yer gibi Turan Ceylan , Mahmut Demir’ler gibi Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Yağlanmalı yırtınmalı kispetler, Pehlivan kendisi böyle ispatlar Dünya şampiyonu Atlı İsmet’ler Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Yine destur versin Rahman-ı Rahim Rakiplerin hali olmalı vahim Çıkmalı bir Hergeleci İbrahim Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Biz özlem içinde şimdi büyükler Türk ulusu bir şampiyon sayıklar Nerde Dağıstanlı , Ahmet Ayık’lar Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Bize yiğit gerek başı dumansız, Tuş etmeli rakibini zamansız Hamza Yerlikaya, gibi amansız Bak bu meydan bir pehlivan arıyor
Makarnacı Halil , Adalı Halil Yardımcımız olsun Hazreti Celil, Kızılcıklı Mahmut, tarihte delil Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Sıra dağlar birbirine yaslanır İşlemeyen demir elbet paslanır Ozan Dertli Polat, size seslenir Bak bu meydan bir pehlivan arıyor Ozan Dertli Polat 13) Hilalime Altın Kemer VurulsunSinsin havasıyla , er meydanına, Güreşin ruhunu , sezenler gelsin Asırlık çınarın yeşil dalına, Namını pehlivan yazanlar gelsin. Kösler vurulanda, dağlar inlesin Söyleyin mazimi, çağlar dinlesin Tutuşsun yürekler, aşkı demlesin Gönlümü coşturan, ozanlar gelsin Güreş ırmağına, Kırkpınar selim Orada yetişir , yıkılmaz belim Olimpik dağında esmeli yelim Dünya turlarında , gezenler gelsin Kara Ahmet gibi namın kalmalı Koca Yusuf gibi korku salmalı Kurtdereli olup tırpan çalmalı İsmimi tarihe kazanlar gelsin Hilâlime, altın kemer vurulsun Hamza Yerlikaya ,asra sorulsun Mehmet Akif Pirim, tahta kurulsun Kara talihimi çözenler gelsin Zekeriya Güçlü , Hakkı Başar’ım Gayrı , engelleri bir bir aşarım Turan’ımla, galip olur , çoşarım Rakibin minderde ezenler gelsin İstiklâl Marşı’mı dinlesin dünya Mahmut Demir ile inlesin dünya Şeref Eroğlu’mu ünlesin dünya Göğsüne madalya düzenler gelsin Çıksın pehlivanlar peşi peşine, Şanlı ay-yıldızı taksın döşüne, Daha güreşmeden girsin düşüne Hasmının aklını bozanlar gelsin Âşık Gamlıoğlu ( Osman Arslan ) 14) Güreşçiye ÖğütKarakucakçılar yağlıcı koçlar Dünya minderinde sözünüz olsun Sarı perçemliler siyahi saçlar Şampiyon olmadan gözünüz olsun Belki uzun belki kısa boylusun Dağlısın , şehirli , belki köylüsün Koca Yusuf, Kurtdereli, soylusun Güreş tarihinde iziniz olsun Doğu’nun, sarması sökülmez idi Celal’in, bileği bükülmez idi Ayık, sizler gibi yıkılmaz idi Demir gibi sağlam özünüz olsun Hamit’in, çapraza aldığı gibi
Hasan’ın, topuğu bulduğu gibi İsmail Ogan’ın, daldığı gibi Yağlı kurşun gibi hızınız olsun Akbaş, nerde yedi altın getire Bayram Şit, bakmazdı gönül hatıra Tevfik Kış, kucaklar belden yatıra Mahmut gibi sağlam pazunuz olsun Rıza Doğan , Sille, Adil Atan, yok Ali Yücel , Kartal gibi tutan yok Bekir , Mehmet gibi çengel atan yok Yere değmeyecek diziniz olsun İsmet’im bu yurtta tüten ocakta Dağ ova, köylerde köşe bucakta Çayırda minderde karakucakta Tarihlere nakış yazınız olsun Âşık İsmet Atlı 15) Pehlivanlar İpek Gibi Huy Olur Üç kıtaya ferman varır duyrulur Kırkpınar’da düğün , bayram, toy olur Pehlivanlar eş eş olur ayrılır Ta desteden başka dokuz boy olur Koca Yusuf , Kel Aliço , Adanalı Geçkinli Yusuf’lar kaplan edalı Çayırdır yeşili bayraktır alı Onyedi yıldızla bir de ay olur Silivrili Molla, Yenici Mehmet Kızılcıklı Mahmut , Kayıkçı Ahmet Kara Emin, yenerken çekmezdi zahmet Çömlek köylü Kara Murat, yay olur Tekirdağlı, tam yedi yıl baş olur Pehlivanlar demir olur taş olur On davulun gümbürtüsü hoş olur Her bir zurna, kaval olur, ney olur Kara Hasan, sıkça yağlar bedenin Torunuydu baş pehlivan dedenin Şanı var burada güreş edenin Anadan atadan asıl soy olur Babaeskili pehlivanlar ün saldı İrfan, künde attı Adil’im, daldı Nice nice hanım , ağa şan aldı Ama töremizde ağa, bey olur Çokal , Demir, Güçlü, tepti bu yeri Acar , Çelik, Şahin, dönemezler geri Mehmet Ali Yağcı ,ahlâklı biri Pehlivanda ipek gibi huy olur Âşık İsmet Atlı 16) Cazgırlık Yiğitler meydanda sıralanmışlar Ayak, deste, orta, başa güreşir Davulun sesiyle hörelenmişler Hepisi de çoşa çoşa güreşir Yürürken pehlivan kolların açar
Peşrev çeken eller havada uçar Bazıları güreşten kaçtıkça kaçar Yiğitler rakibe koşa güreşir Hamaset neymiş cazgır aşıklar Çalınır davullar vurur meçikler Yavrular , balalar, minik küçükler Kimi tartı , kimi yaşa güreşir Karakucak biter sırt gelse yere Yeniktir yağlıda göbek gün göre Milli mayo giyip çıkan mindere Ya puana ya da tuşa güreşir Zahmet çeker ana, rahat babalar Veliler , nebiler giydi abalar Köyler , aşiretler , eller obalar Kimi sona , kimi başa güreşir Buna er meydanı , yiğide pazar Maşallah diyelim değmesin nazar Türk- İslam tarihi böylece yazar Peygamber , padişah , paşa güreşir İsmet’im sözünü kısa kes kısa Eğer sende Türklük ruhu olmasa İran’ın saraya düşmezdi yasa Hedefi olmayan boşa güreşir Âşık İsmet Atlı 17)İsmet Atlı’ya Aşıklar Kozan’da açtı bir divan Dönüp mazisine bakanlar burda İsmet Atlı derler, şair pehlivan Çelik bilekleri bükenler burda Yaradan erdire bahtiyarlığa
Düşürmemiş düşürmeye darlığa İlahi vergiye, kutsal varlığa Töresine sahip çıkanlar burda İmanından doğar, Türk’ün kuvveti Şana tercih etmez mülkü serveti Bulgar Dankalov’u, moskof Medvet’i İranlı Tahti’yi, yıkanlar burda Yazılmalı develerin hörcüne Katılmalı sarayların harcına Türk bayrağın olimpiyat burcuna İstiklal Marşı’yla dikenler burda Feymani’yim güreş halay sinsinden Hoşlanırız Türk’ün ananesinden Avrupa’nın balosundan dansından Batı müziğinden bıkanlar burda Âşık Feymani Kaynakça: Akdemir (Rıza), 1986, Türkmenler Arasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları , Ankara Aksakal (Ali), 1990, “Türk Kültüründe Hıdrellez” Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı:43, Temmuz, Ankara Alpman (Cemal),1972, Eğitimin Bütünlüğü İçinde Beden Eğitimi ve Çağlar Boyunca Gelişimi, İstanbul Ant (Metin), 1982, Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatları, Ankara Artun (Erman), 1996, Günümüzde Adana Aşıklık Geleneği ve Âşık Feymani, Adana Artun(Erman),2000, “Günümüz Adana Aşıklık Geleneğinde Yiğitleme(Yiğit Üstüne Türkü)”, Adana Halk Kültürü Araştırmaları 1, Adana Atlı (ismet), 2000, “Ramazana da Güreşe de Duayla Başlarız”, Türkiye Gazetesi, 27.11.2000, Adana Ayan (Dursun), 1994, “Spor Barışçı Olabilir mi ? Bilim Sanat Felsefe Bağlamında Bir Varlık Alanı Olarak Spor “,Türkiye ve Olimpiyat Sempozyumu Bildirileri, İstanbul, İTÜ yayını Erkal ( Mustafa), 1992, Sosyolojik Açıdan Spor, Ankara, MEB. Yayını Evliya Çelebi, Seyahatname, C.2, Ankara Güven (Özbay), 1999,Türklerde Spor Kültürü, Ankara, 2. Baskı, AKY Atatürk Kültür Merkezi Yayını, 172 Kahraman (Atıf), 1989, Cumhuriyete Kadar Türk Güreşi, Cilt 1-2, Ankara Meydan Larousse, 1969, Büyük Lugat ve Ansiklopedi, Cilt 2, İstanbul Torun(Ali), 1998, Türk Edebiyatında Türkçe Fütüvvetnameler Üzerine Bir İnceleme,Ankara
|