ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

 

Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

MAKALELER

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

Adana'da İnanç Merkezleri ve Bunlara Bağlı Kültür Değerleri

Prof. Dr. Erman Artun
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.

 

Türkler, Avrupa ve Asya kıtalarına yayılmış dört bin yıllık bir tarihe sahip dünyanın en eski ve devamlı milletlerinden biridir. Orta Asya’daki atayurtta ve buradan çevreye sürekli göçler sonucu dünyaya yayılmış bulunan Türklerin İslamiyet’i kabul etmeden önceki dönemleri üzerine yapılan araştırmalarda ne yazık ki pek az yazılı malzeme bulunmuştur. İnanç merkezleri günümüzde Türk kültür tarihinin kaynağı olmaları yönüyle yeniden ele alınmalıdır. Buralardan elde edilen yeni malzemeler Türklerin günümüz inançlarının temeli olan eski inançlar dünyasına yeni bir kapı açacaktır.

Bildirimizde, İslâmiyet öncesi inanç sistemlerine ait inançların Anadolu’ya taşınmasına, Anadolu inançlarıyla kültürleşme sonucunda yeniden yapılanmasına kısaca değinildikten sonra bu inançların İslâmiyet’e sızarak inanç ve pratiklerle Anadolu’da yaşadığına değinilecektir. Adana’da inanç merkezleri olan otuzun üzerindeki yatır, türbe ve ziyaretlerde yaşayan eski inanç sistemleri ve inanışlar ve onlara bağlı kültür değerleri, inanç ve pratikler ele alınıp incelendikten sonra bu inanç ve pratiklerin günümüzde aldığı şekil üzerinde durulacaktır.

Orta Asya'dan gelip Anadolu ve Rumeli'ye yerleşen Türkler, buraya kendi kültürlerini taşıdı. Anadolu coğrafyası, birçok uygarlığın, din ve inanç sistemlerinin buluştuğu kültürlerin ortak kaynağı olmuştur. Türkler, Anadolu'ya gelince İslâmiyet ve Anadolu kültürüyle tanışmıştır. Türk halk kültürü günlük hayatın uygulama ve değer yargılarıyla yeni bir içerik ve nitelik kazanmıştır. İslâmiyet öncesi atalar kültü, tabiat kültleri, gök tanrı kültü ve şamanlık gibi eski inançlar yeni inanç örgüsü altında devam etti (Ocak, 2000:53). Anadolu, geçmiş zaman içinde çok sayıda kültürün doğurganlığını yapmış topluluklara yurt olmuştur. Bu kültürel miras Anadolu'ya gelen topluluklara aktarılmıştır. Bu kültür alış verişi sonunda kültür sürekli bir bireşimin ürünü olarak değişimini sürdürmüştür (Erginer,1997:137). Böylece günümüz Anadolu’sunun sosyo–kültürel yapılaşması ortaya çıkmıştır.

Tarih boyunca farklı dinleri ve kültürleri benimseyip taşıyıcılığını yapan pek çok kavmin gelip geçtiği Anadolu toprakları üzerinde İslâmlaşma süreci öncesinde yaygınlaşmış ve kökleşmiş inançlar ve ritüeller tamamen yok olmamış, Türklerin İslâmiyet öncesi inanç sistemlerine ait ögelerle birlikte İslâmiyet’e sızmıştır. Anadolu’da İslâmiyet’e dayalı gibi görünen çeşitli inançlar, pratiklerin bir bölümü İslâmiyet kökenli olmayıp eski kültürlerden ögeler barındırdığı ve halka özgü dindışı geleneklerle yine halka özgü düş gücünün her türlü inanç, inanma, pratik ve bunlara bağlı ritüellerin biçimlendirdiğini görüyoruz.

İnanç merkezlerine bağlı kültür değerleri Türk kültürünün tarih içindeki görünümünün değişmesine ve gelişmesine paralel olarak bir değişim ve gelişim içinde olmuştur. İnanç merkezlerine bağlı kültür değerleri, yaşayan kültür topluluğunun dünya görüşüne ve değerler sistemine göre şekillenir (Artun, 2000: 40). İnanç merkezlerinin Türk kültür ve toplum hayatında önemi büyüktür. Türklerin İslamiyet öncesi dini, tarihi, kültür ve toplum hayatıyla ilgili dünya görüşleri ve hayata bakışları konusunda ip uçları verir. Türkiye’de geleneksel değerler ve pratikler, yeni biçimlenmelerle modernleşerek varlığını sürdürmektedir. Anadolu’nun zengin inançlarla beslenmesi eski dönemlerden günümüze çok zengin bir inanç, değerler ve pratikleri bünyesinde yaşatmıştır. Bu bir tür halk inançları denilen “senkreist” (bağlaştırmacı) dinselliktir (Atay, 2000:47). Geleneksel dinsellik günümüzde yeniden yapılanarak varlığını sürdürmektedir.

Senkretizm (bağlaştırmacı), kültürleşme süreci ürünü olan kültürel karışımlardır. Kültürleşme ise farklı insan topluluklarına ait kültürel özelliklerin alış verişine yol açan, karşılıklı etkileşme sonucunda kültür değişmesi olan süreçtir. Senkretizm, farklı dinsel inanç sistemlerinin etkileşmeye girerek karışması sonucunda yeni inanç ögelerinin ortaya çıkmasıdır. Türkiye’de eski inançların İslamiyet’e sızması şeklindedir. Her yeni din kendisinden önceki dinsel inançlardan, pratiklerden ve efsanelerden pek çok ögeyi bünyesinde barındırır (Atay, 2000: 50). İslam’ın Anadolu coğrafyasına özgü bir biçimlenmesi olarak nitelenebilecek Anadolu İslamlığında senkretik ögeler çoktur (Ocak,1996:210).  

Tarihsel süreçte, her kültürde olduğu gibi Türk kültürünü belirleyen değer norm, sosyal kontrol ögeleri ve formlar değişikliğe uğramıştır. Bir çok kültik ve ritüel özlü işlemin ve pratiğin uygulanmasını gerektiren ölü kültü çeşitli bölgelerde yerel özellikler göstermekle birlikte ana çizgisi bakımından aynıdır. Her yörenin kendi inanç, görenek, estetik ve sosyo-ekonomik anlayış ve değerlerine göre değişebilen ama hepsinin özünde insan olan bir takım inanma ve pratikler vardır. Toplumca inanılan bu doğrultudaki her tür inanma ve pratik bu etkinliklerin içindedir. İnsanlar geçmişle gelecek arasında bir bağlantı kurmaya çalışmışlardır. 
Anadolu insanı kendilerine yurt kuran ve seçkin kişileri sonsuza değin yaşatmak, hem de kendi hayatlarını onlarla paylaşmak için bazı mekanlara kutsiyet vermişlerdir. Ayrıca buraları emanet duygusuyla koruyarak ziyaret etmek suretiyle onlara karşı olan vefa borçlarını ödemeye çalışmışlardır. Halen ziyaret edilmekte olan bu makamlardan bazılarının eski inanç ve kültürlerden izler taşıması durumu büyük ölçüde değiştirmemiştir. Bunların ötesinde bazı efsane ve menkabelerle süslenen ziyaret olgusu yörenin kültürel ve dini değerleriyle de zenginleştirilmiştir.  

İnanç, insana özgü bir fenomendir. İlk insandan bu yana ölüm ve ölüm sonrasıyla ilgili bir takım ibadetler ve ritler oluşmuştur. Ölümle ilgili inanışların kökeni arkaik ve geleneksel topluluklara, mitosların ritüel davranışlarıyla insana ve insan topluluklarının hayatlarını yöneten kurallar ve kurumlar ilişkisine dayanır. Sihir sistemine dayanan şamanlık, hakim inanç olan İslamiyet'in bir ögesiymiş gibi varlığını sürdürmektedir (Boratav,2000:76). Atalar kültü ataların takdisine dayanır. Atanın öldükten sonra ruhunun bir takım üstün güçlerle donanacağı ve bu sayede geride kalanlara yardım edeceği inancı vardır. Ataların eşyaları ve mezarları kutsal kabul edilip ruhlarına kurban sunulurdu.

 İslâmiyet'in kabulünden sonra atalar kültü Anadolu'da Türkler arasında veli kültünün oluşumunda etkili rol oynamıştır. Üstün ruhlarla donanmış insan tipi Müslümanlıkla da bağdaşmıştır. Velinin ait olduğu toplumun sosyal, dini ve ahlaki değerlerinin temsilcisi olduğuna inanılır (Ocak,1984:3). Veli kültüyle şamanların işlevleri arasında benzerlik vardır. Bunlardan biri, hastaları iyileştirmektir (Ocak, 1992:10). Kült, yüce ve kutsal bilinen varlıklara karşı gösterilen saygı ve onlara tapınmadır. Bu saygı ve tapınış, duayı, adağı, kurbanı, belli ritleri gerektirmektedir. Evliyalar, velayet derecesine ulaşmış kişilerdir. Kimi zaman tayy-ı mekân (bir anda uzak mesafelere gitme), tayy-ı zaman (bir anda birkaç yerde bulunma ), su üstünde yürüme, kalp okuma vd. gibi üstün özelliklere sahiptir. İslâm inancına göre buna "keramet sahibi olma hali" adı verilir.

İnanç merkezlerinden yatır ziyaretleriyle Türklerin eski ve köklü inançlarından biri olan atalar kültü arasında bir bağ vardır. Atalar kültü ataların takdisine dayanır. Atanın öldükten sonra ruhunun bir takım üstün güçlerle donanacağı ve bu sayede yardım edeceği inancı vardır. Ataların eşyaları ve mezarları kutsal kabul edilip ruhlarına kurban sunulurdu (Karadağ,1976:7; Acıpayamlı,1976:1; Artun,1992:10; Artun,1995:154). İslamiyet’in kabulünden sonra atalar kültü Türkler arasında veli kültünün oluşmasında etkili rol oynamıştır. İslâmiyet’te ölüden medet umma yoktur. Veli kültü ve türbesinin etrafında oluşan bir takım inanma ve pratikler pagan kültürüyle ilgisinden dolayı yasaklanmasına rağmen günümüze kadar varlığını sürdürerek bir mezarlık kültürü oluşturmuştur (Erginer,1997:211; Ocak,1992:10; Ocak,1984:3-23).

İslâmiyet'te ölüden medet umma yoktur. Veli kültü, pagan kültürle ilgisinden dolayı yasaklanmasına rağmen varlığını korumuştur. Şamanist Türkler, şamanların olağanüstü nitelikler taşıdıklarına ruhlar ve gizli güçlerle ilişki kurup onlara istediklerini yaptırdıklarına inanırlardı. Bu işlev, evliyaların dileği Allah'a iletmelerine dönüşür. Şamanist dönemden Budist döneme geçtikten sonra Budist azizlerinin çok eskilere inen kerametlerini anlatan metinler tercüme edildi. Ayinlerde halkın okuması için oluşturulan metinler geniş tabana yayıldı. Bu yolla evliyaların menkabelerine şamanların üstün ruhani güçlerle donanmış kişilikleriyle, Budist azizlerin kerametleri de eklendi (Ocak, 1984:7).

Bir kültür varlığı olarak kültten söz edebilmek için, insanlara fayda veya zarar getireceğine inanılan bir nesne yahut kişi gerekmektedir. Ziyaret, adak, kurban ve benzeri uygulamaların varlığı olmalıdır (Ocak, 2000:l-13). Atalar kültü ruhun bedenden bedene geçmesi (tenasüh, reenkarnasyon ) inancını taşıyan Budizm ve Maniheizm'in Türklerde kabul görmesinde etkili olmuştur. Atalar kültüne göre çok yaşayan, bilgili, yönetici insanlar öldüğünde onların ruhları, ailesine ve toplumuna yardım eder. Onları kötülüklerden korur. Bu ataların yalnızca ruhları değil, eşyaları da kutsallaştırılmıştır. Türklerdeki evliya kültünün temelinde atalar kültü yatmaktadır (Ocak, 2000:113).

İnsanlık tarihi kadar eski olan bir çok inanç ve din sisteminde ortak bazı özellikler içeren fenomenlerden biri de türbe, yatır ve mezar ziyaretleridir. Dinler açısından benzer bazı özellikleri de bulunan bu ziyaretlerin temelinde büyük ölçüde kutsalı arama, ondan meded umma, inanç ve duygusu yatmaktadır. Her dinden yerleşim merkezinde türbe, yatır, mezar vd. ziyaretlerinde bu fenomenin ayırdedici özelliği ilk bakışta anlaşılmamaktadır. Bir bakıma halk inanışlarının ortaya çıkışı anlamına gelen bu ziyaret fenomeni 1.telkin 2. tebliğ 3. anonim olarak gerçekleşmektedir (Cilacı, 1999:343).

Halk, evliyaların yattığı mezar, hazire, yatır, türbe, zaviye, tekke, dergah vd. yerlere gidip dua eder. Veliden; hastalıklardan kurtulma, iş bulma, kısmet açma gibi çeşitli konularda yardım istenebilir. Dua edip de istekte bulunanın mutlaka bunu inanarak yapması şarttır, aksi halde isteğin gerçekleşmeyeceğine inanılır. Ziyaretlerde dua okunur, ata ruhlarından yardım dilenir. Ziyaret suyundan medet umulur. Bazı durumlarda atalar kültüyle su kültü, tepe kültü ve taş kültü birleşir. Türklerin İslamiyet'i kabul etmesinden sonra da halkın yatırlara gitmesi üzerine "Allah'ın sevgili kulları olan ve Allah'a sözü ve nazı geçebilen evliyanın yardımını dilemek" şeklinde açıklanmağa çalışılmıştır (Eröz,1992:10). Kutsal kabul edilen yerlerden alınan taş, toprak, su gibi nesnelere dokunmak, üzerinde taşımak, içmek, üzerine dökmek şeklinde aracı olarak kullanılmaktadır. Bu yerlerden psikolojik rahatsızlıklar için de şifa aranır (Kalafat,1997:36; Başar,1972:159). Türklerin törenlerini dinsel, toplumsal ve kişisel başlıklarında toplayabiliriz. Bu törenlerde yemek yeme, ziyafet verme iç içedir. Bu törenlerle birlikte bu törenlere özgü bir mutfak ve yiyecek, içecek çeşidi ortaya çıkmıştır. 

Adana'da İnanç Merkezleri (K.1-17)
İnancın yaşatıldığı inanç merkezlerinde insan, kültür ve çevre ilişkisi ve etkileşimin boyutlarını ve dinamiklerini tesbit etmek için Adana’daki inanç merkezlerine toplu olarak bakmak yararlı olacaktır. Adana’daki inanç merkezleri incelendiğinde inanç motiflerinin ve pratiklerin çerçevesinin yazılı kaynaklardan değil, yaşama biçimine ve çevre kültürüne göre biçimlendiği görülmektedir. Kültürel değişim ve gelişime rağmen Adana’da otuzun üzerinde “yatır, ziyaret” adı verilen inanç merkezlerinde insan yaşamına damgasını vuran varlığı , o merkeze ait menkıbelerin anlatılması dikkati çekmektedir.

Adana’da İnanç merkezlerini ziyarette ana amaç dilek dileyip adak adamaktır. Adakları şu başlıklarda toplayabiliriz. 
1) Dilek Adakları :Kazadan , beladan ,kötülüklerden korunma, yağmur duası .
2) Dileğin Yerine Gelmesinden Sonra Adağı Yerine Getirme: Çocuk , ev , araba , hastalıktan kurtulma , evlenme , uzun yolculuktan dönme , askerden gelme vd.
3) Kefaret Adakları :Bir günahı, bir kusuru bağışlatmak için sunulan adaklar .Sadaka vermek , kurban kesmek vd.
4) Geçiş Dönemleri :Doğum , ad koyma , sünnet , evlenme , askerlik , ölüm , vd . Her geçiş dönemi diğerleri gibi inanç merkezlerinde kutsanır.  

Günümüzde Adana inanç merkezlerinde kökü geçmişe dayalı din dışı halka özgü gelenek, İslâmiyet’in gereğindenmiş gibi sürdürülmektedir. Bunlar kişileştirilmiş doğa üstü güç veya tasarımlardan şu ya da bu biçimde yardım sağlamaya, onlarla ilişki kurmaya, sevilip sayıldıklarını göstermeye yöneliktir. Adak adayan kişi belirli pratikleri uygular. Bunlar; dua etmek, fal açmak, hediye sunmak, kurban adamak , dinsel normlara uymak, bazı durumlardan kaçınmak, nazarlık, muska, göz boncuğu gibi kötülükleri engelleyiciler kullanma , doğrudan veya aracı kullanarak ilişki kurma vd.

Adana inanç merkezlerinde veliler mahalli veli tipi olduğu için gerçek kimlikleri zamanla unutulmuş kerametleriyle anılır olmuşlardır. Bazı adı olan velilerin tarihsel gerçekle ilgisi yoktur. Hiçbir zaman Adana’yla ilgisi olmayan velilere ait yatırlar rüyaya dayalıdır. Adana’da kuraklığı gidermek, çocuk sahibi olmak, hastalıkları sağaltmak vd. isteklerle yatır ve ziyaretlere gidilir.

Sağlık problemi olanlar, çağdaş tıbbın yanı sıra ziyaretlerden de şifa ummaktadır. Ziyaret yerlerine gidilip sağlık dilekleri dilenmekte, adaklar adanmakta, sağlığa kavuşanlar adaklarını yerine getirmektedir. Bu tür uygulamalar inanılarak, kutsallaştırılarak yapılır. Adana inanç merkezlerinde atalar kültüne bağlı sağaltmalar kuşaklar boyu sürerek günümüze gelmiştir. Etrafında kült oluşan ziyaretlerde, çeşitli büyüsel ve törensel işlemler uygulanmaktadır. Ziyaretçiler, velilerin eşyalarını, mezarlarını kutsal kabul edip sağlık dileklerini Allah'a ulaştırmakta velileri aracı kılmaktadır. Adanan adağın mutlaka yerine getirilmesine dikkat edilir. Aksi halde adak adayan kişinin başına kötülük geleceğine inanılır.

Adana halk kültüründe törenlere adaklara bağlı özel bir mutfak kültürü vardır. Yiyecek ve yemekleri gelenek belirler. Bu törenlerin değişmez yiyecek ve içecekleri vardır. Yatır ziyaretlerinde adanan yiyecekler sunulur. Yağmur dualarında kurban eti ve pilav topluca yenir. Törenlerde toplu yeme içme günlük mutfak dışında tören ve adakların özelliğine bağlı özel bir mutfak kültürü ortaya çıkarmıştır.

Ziyaret Yerleri: (K.17, K.16, K.14, K.13, K.12)
Adana'da incelemeye aldığımız ziyaretleri şöylece sıralayabiliriz: 1-Cabbar Dede Ziyareti 2- Derviş Hoca Ziyareti 3- Çoban Dede Ziyareti 4-Bilal-i Habeş Ziyareti 5- Yedi Kardeşler Ziyareti ( Şeyh Yusuf El-Hakim, Şeyh Abdurrahman El-Harabi, Şeyh-ül Kalia El-Hakim ) 6- Yedi Kardeşler Ziyareti 7- Hz. Hıdır Ziyareti (Mıdık), 8- Hz. Hıdır Ziyareti (Karşıyaka ), 9- Cafer El Tayyar Ziyareti 10- Sultan Habibin Nacar Ziyareti 11- Nebi Nuh Ziyareti 12- Nuh Nebi Ziyareti 13- Halil İbrahim Ziyareti 14- Şeyh Abdülrezzak ( Bulamaç Dede ) Ziyareti 15- Ağca Baba Ziyareti 16- Sadık Sultan Ziyareti 17- Zilli Dede Ziyareti, 18-Ali Dede Ziyareti 19- Durhasan Dede Ziyareti, 20- Hasan Nuh Dede Ziyareti, 21- Hurmalı Dede Ziyareti, 22- Süleyman Efendi Ziyareti, 23- Mutlu Dede Ziyareti 24- Karataş Dede Ziyareti, 25- Bulut Dede Ziyareti, 26- Sait Dede Ziyareti 27- Kayın Dede Ziyareti, 28- Şıh Dede Ziyareti ( Çağımlar,1994:151).

Adana'da yatır, ziyaretlerde atalar kültünün devamı olan veli kültüyle yapılan halk hekimliği sürmektedir. Hastalıkların çeşitlerine göre seçilen bu ziyaret yerlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1) Çocuğu Olmayanların Gittikleri Ziyaret Yerleri: Cabbar Dede, Derviş Hoca, Çoban Dede, Bilal-i Habeşi, Yedi Kardeşler, Cafer El Tayyar, Sultan Habibin
Nacar, Bulamaç Dede, Ağca Baba, Gaffar Baba, Sadık Sultan. Zilli Dede,
Durhasan Dede, Hurmalı Dede, Mutlu Dede, Bulut Dede, Sait Dede, Arpacı Dede,
Muhittin Dede
2)  Çeşitli Hastalıklara Şifa Aramak İçin Gidilen Ziyaret Yerleri: Derviş Hoca, Bilal-i Habeş, Yedi Kardeşler, Hz. Hıdır, Cafer-El Tayyar, Nuh Nebi, Halil İbrahim, Bulamaç Dede, Ağca Baba, Sadık Sultan, Ali Dede, Durhasan Dede, Karataş Dede, Bulut Dede
3) Sağlıklı Doğum Yapmak İçin Gidilen Ziyaret Yeri: Sultan Habibin Nacar
4) Felçli Hastalara Şifa İçin Gidilen Ziyaret Yeri: Çoban Dede
5) Boğaz Hastalıklarına Şifa İçin Gidilen Ziyaret Yeri: Süleyman Efendi
6) Deliliğe Şifa İçin Gidilen Ziyaret Yeri: Çoban Dede
7)  Görme Özürlülere Şifa İçin Gidilen Ziyaret Yeri: Çoban Dede

Görüldüğü gibi hastalıklara şifa aramak için sağaltıcı kerameti olduğuna inanılan ziyaret yerlerine gidiliyor. Bazı ziyaret yerlerinde bir çok hastalığa şifa aranırken bazı ziyaret yerlerinde de belli hastalıkların şifası aranıyor. Yatırlara en çok çocuğu olmayan kadınlar gidiyor. İkinci sırada diğer hastalıklar geliyor. 
Adana’da İnanç Merkezlerini Ziyaret Günleri: (K.3, K.9, K.10)

Yatırlardaki evliyalara belli günlerde gidildiğinde kerametlerinin gerçekleşeceğine dair bir inanç var. Genellikle adaklar için cuma günleri gidilir.
Her Gün Gidilen Ziyaret Yerleri: Cabbar Dede, Bulut Dede, Derviş Hoca, Çoban Dede, Hz. Hıdır, Bulamaç Dede, Gaffar Baba, Sadık Sultan, Zilli Dede, Durhasan Dede, Hasan Nuh Dede
Salı Günü Gidilen Ziyaret Yerleri: Bilal-i Habeşi
Çarşamba Günü Gidilen Ziyaret Yerleri: Nuh Nebi
Perşembe Günü Gidilen Ziyaret Yerleri: Yedi Kardeşler, Ağca Baba, Ali Dede
Cuma Günü Gidilen Ziyaret Yerleri: Süleyman Efendi, Sait Dede, Yedi Kardeşler, Hz. Hıdır, Halil İbrahim, Bulamaç Dede, Sadık Sultan, Ali Dede, Hurmalı Dede
Cumartesi Günü Gidilen Ziyaret yerleri: Hz. Hıdır,Cafer- El Tayyar, Hurmalı Dede
Pazar Günü Gidilen Ziyaret Yerleri: Yedi Kardeşler, Hz.Hıdır, Cafer-El Tayyar, Nuh Nebi Sadık Sultan, Hurmalı Dede
Ziyaret yerlerinden şifa umanlar bu takvime uyarlar. Son yıllarda ziyaretler tatil günleri ve cumartesi, pazar günlerine kaymıştır. Ama adaklarda cuma günü ziyaret yapılır
Adana’da İnanç Merkezlerine Gidiş Nedenleri ve Yapılan Pratikler (K.4, K.5, K.13, K.14, K.16)

Adana’daki inanç merkezlerine gidiş nedenleri şunlardır:
1. Çocuk sahibi olmak, doğan çocuğun ölmesini önlemek, yaramaz çocukları islah etmek, konuşamayan çocukların dilini açtırmak
 2.     Evlenemeyen kızların kısmetini açmak
3. Rızk arttırma dileği
4. Kayıp eşyayı bulmak
5. Kötü alışkanlıklardan kurtulmak
6. Şirinlik dileği (kısmet açma)
7. Askerden sağ salim dönme dileği
8. Yeni bir işe başlamadan kutsal zatın, duasını, rızasını almak
9. Doğal afetlerden korunmak
Adana yatır, ziyaret ve kutsal sayılan mezarlarda süren pratikler şunlardır.
1. Adak kurbanı kesmek, kanını alnına sürmek
2.     Türbe, mezar, ağaç ve çalılara çaput bağlamak
    3. Kutsal sayılan sudan içmek, yıkanmak, para atmak
  4. Adağın gerçekleşmesinden sonra yiyecek dağıtmak
5. Türbeye havlu, seccade, halı, tesbih, baş örtüsü, takke, ibrik, para bırakmak vd.
6. Türbede secdeye kapanmak, gece uyumak
 7. Belli hastalıkları sağalttığına inanılan yatırlarda şifa dilemek
  Ziyaretlerde Adaklar: (K.2,K.12,K.6,K.3,K.8)

Ziyarete dilekte bulunan kişi, dileğinin yerine gelmesi için adak adar. Adak kurbanı olarak genellikle koç, horoz kesilir. Hastalıktan kurtulan, dileği yerine gelen ziyaretçiler kurbanı getirerek ziyarette keserler. Kimileri, kurbanı fakirlere et olarak dağıtmakta, kimileri de yemek yaparak dağıtmaktadır. Kurbanın dışında Kur'an, mevlit okutma, günlük, mum yakma, ziyarete yeşil örtü, bayrak örtme, halı, kilim, seccade, havlu, baş örtüsü getirme, helva yapıp dağıtma, fakirlere yiyecek giyecek dağıtma, şeker, aşure dağıtma, tabak, tencere, çaydanlık, çay, şeker ve ziyaret bakıcısına para verme şeklinde de adaklar adanmaktadır.
Önemli bir adak da belirli bir süre saç uzatılması şeklinde gerçekleştirilir. Çocuğu olmayan aileler, Derviş Hoca Ziyareti’nde çocuk sahibi olmayı diler ve çocukları olması halinde, yedi yaşına gelene kadar çocuğun saçını uzatmayı, yedi yaşına gelince ziyarete kurbanla gelip saçın ve kurbanın kesileceğini adar. Çocuğun kesilen saçları ziyarete bırakılır. Dileği yerine gelenler ziyaretin bakımını tamirini yaparlar.
Çocuğu olmasını dileyen kadınlar ziyarete patik asar, bezden beşik yapar. Şifa dileyen bazı kişiler ziyarette yatarak şifa ararlar. Bu yedi gece yatma şeklinde de uygulanır. Süleyman Efendi Ziyaretindeki suyun boğaz hastalıklarını tedavi ettiğine, sandukanın yanındaki taşın da sırt ağrılarına iyi geldiğine inanıldığı için ziyaret suyu içilir, taşa ağrıyan yer sürtülür. Burada taş kültünün öne çıktığını görüyoruz. Bu işlem ata, ulu kişiye bedenle temastır. Adaklardan bir diğeri ise doğacak çocuğa evliyanın adının verilmesi şeklindedir. Ziyaretçiler, ziyarette önce evliyanın ruhuna fatiha okur, sonra dileklerini söyleyip adak adarlar. Sait Dede Ziyaretine felçliler gelerek şifa dileyip adak adarlar.

İnanç Merkezlerine Bağlı Yağmur Yağdırma Törenleri (K.1, K:17, K.7,K.11)
Tarihin ilk topluluklarından bu yana doğayı tam çözemeyen insanlar, daha sonra onun her türlü iyiliği ve kötülüğü yapabileceğini düşünmüş, onunla iyi geçinmenin yollarını aramıştır. Dilekleri yerine gelince şükretmek amacıyla adaklar adamışlar, çeşitli büyüsel ve törensel işlemler uygulamışlardır ( Artun,2000:52).

Yağmur yağdırmak için yapılan törenler ve buna bağlı adetler çok eskilere dayanır. Yağmur yağdırma törenlerinin belli bir zamanı yoktur. Yağmur duasının amacı yağması geciken yağmurların yağmasını sağlayarak kıtlığı kuraklığı önlemektir. Günümüzde yağmur yağdırmak için yapılan törenler Müslümanlığın etkisi altında yapılır. Dini temsilci olan hocanın önderliğinde bütün köy yağmur duasına çıkar. Yağmur duası toplumun kendi gücüyle üstesinden gelemeyeceği bir durumda büyüye başvurmasıdır. Bu törenler ; taklit, kılık değiştirme , kurban ve toplu yemeden oluşur (Karadağ,1978:81). Bunlar içinde taklit vazgeçilmez ögedir. Kollar uzatılır, avuç yere doğru çevrilir. Parmaklar aşağıya doğru sallanarak yağmur yağışı taklit edilir (Acıpayamlı,1961:81). 

Adana yağmur yağdırma törenleri büyüklerin ve çocukların yaptıkları törenler olmak üzere iki çeşittir. Adana’da havalar kurak gittiğinde yağmur duasına çıkılarak Allah’tan yağmur yağdırması niyaz edilir. Yağmur duasına çıkmadan önce köylüler aralarında para toplayarak bir büyük baş hayvan alırlar. Köy halkından yağ, bulgur vb. toplanır. Yağmur duasının yapılacağı yer genellikle bir yatır veya ziyaret yeridir. Yatırın mezarın etrafında yedi kez dönerler. Kurban kesilerek kazanlarda pişirilir. Pişirilen eti ve pilavı törene katılan bütün köy halkı topluca yer, dua öncesi tövbeler edilir. Haksız yere alınmış şeyler varsa geri verilir. Fakirlere sadaka verilir. Sonra yağmur için dua edilir, hep bir ağızdan “cümle alemin tarlasına” denilir. Açıkta iki rekat namaz kılınır. Namaz sonrası hoca yerde durarak kılıç ok veya bir sopaya dayanarak hutbe okur.  

Adana’da diğer bir yağmur yağdırma töreni de çocukların geçlerin yaptıkları törenlerdir. Bu tören için özel olarak hazırlanmış canlı veya cansız kukla benzeri bir bebektir. Gençler kuklayı ev ev gezdirerek yiyecek toplarlar. Ev sahibi çömçeli gelini taşıyan çocuğa bir maşrapa su döker. Bütün çocuklar bodi bodi diyerek bağırırlar. Yiyecekleri topluca yerler (Artun,1995:154-163). 

Boğa Dede Ziyareti (K1-K2-K3-K6-K7)
Boğa Dede Ziyareti, Adana'nın Misis (Yakapınar) Kasabası'na bağlı Dedeler köyündedir. Boğa Dede’nin türbesi yoktur. Ziyaret yalnızca bir mezardan ibarettir. Ziyaretin yakınında çok yaşlı ağaçlar bulunmaktadır. Günümüzde yağmur yağdırma törenleri mezarının bulunduğu ağaçlık alanda yapılmaktadır. 

Bulut Dede Ziyareti  (K4-K5-K8-K9-K10)
Bulut Dede ziyareti, Adana'nın Ali Dede Mahallesi'nde Ayakkabıcılar Çarşısı içindedir. Türbenin küçük bir avlusu, bu avluya bakan küçük bir odada da Bulut Dedenin sandukası vardır. Türbenin bahçesinde bir adak ağacı vardır, yeşil ve beyaz bezler bağlanır.

Kaynak kişiler türbenin bulunduğu yere bulut şeklinde nur indiğini bu nedenle buraya türbe yapıldığını söylüyorlar. Bulut Dede’nin üzerinde gölge yapsın diye üstünde bir bulut gezermiş. Yağmur duası için Bulut Dede ziyaretine gidilir. Yağmur yağdırma için adak adanır. Dilek gerçekleşirse yiyecek dağıtılır. Bulut Dede'nin mezannda Nasr duası okunur. Ağaçlara oyuncak salıncaklar yapılarak, bu salıncaklarda oyuncak bebekler sallanır. Bebekler sallanırken şu sözler tekrarlanır.

Allahım bize rızkımızı ver
Yağmuru yağdır
Bize sulu sulu yağmuru
Vermekten eksik olma 

Yağmur duasına katılanlar "Biz buraya geldik sığındık, sen bizim dileklerimizi Allah'tan iste" derler.  

Tosun Dede  (K4-K5-K6-K7-K8-K9-K10)
Tosun Dede Ziyareti, Paşa köyü ile Çanakçı Köyü arasındadır. Günümüzde türbesine gidilip dua edilir. Tosun Dede daha sağlığında kuraklık olduğunda köylülere "Toplanın, para toplayıp dana kesin. Allah'a dua edin" dermiş. Köylüler Tosun Dede’nin dediğini yapınca yağmur yağarmış. Her kuraklık olduğunda Tosun Dede Ziyareti’ne gidilip yağmur dilemek için dua edilir, kurban adanır. Dua ederken duada Tosun Dede’nin adı geçer. Kaynak kişiler yine bir kuraklık yılında yağmur duası için para toplanıp tosun alındığını, daha yağmur duasına çıkmadan yağmur yağınca tosunu kesmediklerini, ama sonra aylarca bir damla yağmur düşmediğini söylüyorlar. 

Boğa Dede, Bulut Dede ve Tosun Dede mahalli veli tipleridir. Bunların yağmur yağdırma kerametlerine bağlı çeşitli inanç pratik ve efsaneler oluşmuştur. Mezarları, türbeleri, kendilerine ait eşyaların olması, yağmur yağdırma dileklerini gerçekleştirdiklerine inanılması, adak kurban olması, adlarının geçtiği dua ve benzeri sözlerin olması, adlarına türbe ve ziyaret yeri yaptırılması, etraflarında efsanelerin oluşturulması onları bir kült haline getirmiştir. Adana yağmur duası törenlerinde İslamiyet öncesi inanç motifleri ve kurban ritleri kalıntılarıyla, atalar kültündeki kabir ziyareti ölümden medet umma ile İslamî inançlar içiçedir.

Bilimsel araştırmalarda, özelikle tarih araştırmalarında doğruyu yanlıştan ayırmak için her şeyden önce tarihi yaşayan ve olayların içinde rolü bulunan insanların geriye bıraktıkları izleri takip edip bu insanların geçmişi hakkında tanıklıklarından da yararlanılır (Şeker,1999:25). İnanç merkezleri ve çevresinde oluşan kültür geçmişteki hayata ait yazılı kaynaklar dışında en önemli bilgilerin elde edileceği yerlerdir. Bu inanç merkezlerinde yapılacak çalışmalar tarihin yararlandığı malzemelerin ortaya konulması ve bunlardan yararlanılmasını sağlayacaktır. 

 Sonuç: Adana’da bir çok inanç ve bunların etrafında oluşmuş uygulamaların belirlenip ortaya konması ritüel olarak adlandıracağımız olguların Adana’da aldığı şekli tespit etmemizi sağlayacaktır. Ayrıca ritüellerin iç dinamiği, çalışma prensipleri ortaya çıkacaktır. İnançların çok katı, çok kuvvetli yaptırım gücü vardır. İnançlar gerek inanç sistemi içinde, gerek dinsel, gerekse toplumsal yönüyle bir takım işlevler üstlenmiştir. Genel biçimiyle kökleri insanlık tarihi kadar eski görünen bu kuruma bağlı ritüeller toplumlarca canlı tutulmuş, belirli zaman ve aralıkla tekrarlanmış, böylece dirençli, sürekli bir yapıya kavuşmuştur

Adana’da inanç merkezlerinde bilinmeyen bir zamanda ermişliğini onaylanmış kişiler öldükten sonra da sosyal açıdan yaşatılmaktadır. Onları bir anlamda ölümsüzleştiren şey genellikle kendilerine atfedilen olağanüstü manevi güçten öte onlara olan ilginin sürekliliği ve doğrudan ya da dolaylı bir biçimde gerçekleştirilen ritüellerin karakteristik bir özelliği olan tekrarıdır.

Adana’daki inanç merkezlerinde eskiye oranla düşük yoğunlukta da olsa sorun ve sıkıntıların çözümünde büyüsel olarak nitelenebilecek pratiklere baş vurulduğu görülmektedir. İlk çıkış özelliğini kaybetmiş, İslâmi renge bürünmüş bu inanç ve pratikler İslâmiyet’in gereğindenmiş gibi sürdürülmektedir. Bu inanç merkezlerindeki yatır ziyaretleri, evliyalardan meded umma, adak adama, ağaçlara çaput bağlama vd. pratikler din adamları tarafından hoş görülmemesine rağmen sürmektedir. Günümüzde Adana’daki yatır ve ziyaretlerin çoğu ile ilgili yazılı ve güvenilir sözlü bilgi toplama kaynakları yoktur. İnanç merkezleri adına bağlanan bazı erenlerin tarihi kişilikleri yok olmuş, yaptığı varsayılan kerametleri onlara ad olmuştur. Bazı inanç merkezleri de ilk kaynağından yola çıkarak, değişerek yeni kimlik, inanç ve pratikler kazanmıştır.

İnanç merkezlerinin Adana’da geleneksel kültürü ve sosyal yaşamı haraketlendirmede payları vardır. İnanç merkezleriyle dilek ve adakla sosyal yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma gelişir. Gelenekler sürer, inançlar tazelenir, dinsel ağırlıklı toplumsal birliktelik düşüncesi pekişir.  

Adana’da uygulanan inanç ve pratikler kültürün doğası ve kültürel değişim ve gelişim gereği erozyona uğraması gerekirken modernleşmeye başlayarak yeniden biçimlenmiştir. İnanç merkezleri sosyo-ekonomik değişmeye bağlı olarak pratik değişimlerine uğrayarak hayatiyetini sürdürmektedir. Geleneğe ve bağdaştırmacı uyarlamacılığa dayalı yerel-yöresel inanç ve kültürel değişim ve gelişim sürecinin yoğun ve yaygın etkisi altındaki halk inançları karşısında bireysel tepkiler ortaya çıkmaya başlamış, doğru İslâm’ı belirleme konusunda arayışlara girmeye başlamışlardır. Dinsel geleneğin ve önderlerin otoritesini kaybetmeye başlaması üzerine İslâmi kökenli olmayan pratiklere karşı neler yapılması gerektiği konusunda bireysel arayışlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu pratiklerin İslâm’dan ayıklanması yerine inanç merkezlerinde pratikler yeniden şekillenerek yeni işlevler kazanmaya başlamıştır. Kültürel değişim ve gelişim gereği bazı inanç merkezlerinin pratikleri çağa uydurulmuştur. Bunlar geleneğe karşı gelme dinamiğine özgün bir örnek teşkil etmektedir.

Erenleri toplumun diğer bireylerinden farklılaştıran sağlıklarındaki beceri, yetenek, bilgi, hayırseverlik, dindarlık vd. gibi kişisel özellikler yanısıra ölüm sonrası toplum tarafından bir kısmına atfedilmiş özellikler de olabilir. Hatta çoğu kez söz konusu inanç merkezi mekanların boş olduğundan bile söz edilir. Ama Adana insanı bu mekanları kutsal saymıştır. Onlara bu statünün verilmesinin altındaki gerçek, bireysel beklentilerinin gerçekleşme umudu ve doğa üstünden gelebileceği düşünülen olumsuz etki korkusudur. İstenileni elde etmek için ereni anma, onun gönlünü alma, kutsama, kutsanma amaçları yer alır. Bu uygulamalar bireyi yaşamlarının sınırlarının ötesine taşır.  

Kaynakça:
Acıpayamlı (Orhan), 1961, Türkiyede Doğumla İlgili Adet ve İnanmaların Etnolojik Etüdü, Ankara
Acıpayamlı (Orhan), 1976,“Türk Folklor Ürünü Yağmur Duasıyla İlgili Yapı ve Fonksiyon Sorunları” 1. Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara
 Artun ( Erman), 2000, Adana Halk Kültürü Araştırmaları, Adana
Artun (Erman), 1995, “Adana Yağmur Yağdırma Törenleri ve Çomçalı Gelin”, Tuncer Gülensoy Armağanı, Elazığ
Artun (Erman), 1992, “Tekirdağ Ritüelleri ve Balkanlardaki Varyantları” 4. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, Ankara
Atay (Tayfun), 2000, “Gelenek ve Modernlik İlişkisi Ekseninde Türkiyede Halk Dini Ögeleri ve Senkretik Motifler, Uluslar Arası Anadolu İnançları Kongresi Bildirileri, Ekip Grafik, Ankara
 Başar (Zeki) , 1 972, Erzurum 'da Tıbbi ve Mistik Folklor Araştırmaları, Ankara
 Boratav (Pertev Naili), 2000. Halk Edebiyatı Dersleri, Tarih Vakfı Yayını, istanbul
Cilacı (Osman),1999,”Türbe ve Mezar Ziyaretlerinde Görülen Hurafeler ve Çözümleri” Geçmşten Günümüze Mezarlık Kültürü ve İnsan Hayatına Etkileri Sempozyumu Bildirileri, Sembol Tanıtım, İstanbul
 Çağımlar (Zekiye), 1994, Adana Yöresi Yatır, Ziyaret, Ocaklar ve Bunlara Bağlı Anlatılan Efsaneler, Ç. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana
Erginer (Gürbüz), 1997, Kurbanın Kökenleri ve Anadolu’da Kanlı Kurban Ritüelleri, İstanbul
Erginer (Gürbüz),2000, “Anadolu Erenlerinin Sosyo-Kültürel Fonksiyonları” Uluslar arası Anadolu İnançları Kongresi Bildirileri, Ankara
 Eröz (Mehmet), 1 992, Eski Türk Dini ve Alevilik Bektaşilik. T.D. A. V. , İstanbul
Kalafat ( Yaşar), 1997 , Anadolu Halk Sufizmi, Zazalar, Kırmançlar ve Türkmenler, İstanbul
Karadağ (Nurhan), Köy Seyirlik Oyunları, İş Bankası Yay., Ankara
Ocak ( Ahmet Yaşar), 2000, Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri, İstanbul
Ocak (Ahmet Yaşar ),1992, Menakıpnameler, Ankara
Ocak ( Ahmet Yaşar), 1984, Türk Halk inanç ve Edebiyatında Evliya Menkıbeleri, Ankara
Şeker (Mehmet),1999, “Türk Mezar Bilimi Bir Disiplin Olarak Kurulmalı”, Geçmişten Günümüze Mezarlık Kültürü ve İnsan Hayatına Etkileri,Sempozyumu Bildirileri, Sembol Tanıtım, İstanbul  
Kaynak Kişiler (K) :  
K.1 Suzan Batuman, 49, Üniversite öğretimi görüyor. Adana
K.2 Fındık Türkay , 75, öğrenimi yok Tecirli Aşireti, Adana.
K.3 Mehmet Topaloğlu, 43, lise, Adana
K.4 Emine Eroğlu, 70,ev hanımı, Adana
K.5 Hayriye Büyükyılmaz, 60,ev hanımı , ilkokul, Adana
K.6 Elif Taşdemir, 33, ortaokul, ev hanımı, Adana
K.7 Suzan Önder, Ceyhan, Kızıldere Köyü, basılmamış lisans tezi, Adana, 1998
K.8 Aliye Küçükgöde, 68, okuma yazması yok, Adana
K.9 Asuman Pelit :41, ortaokul, ev hanımı, Adana
K.10 Arife Doğan, 55, Kozan, ev hanımı, okuma yazması yok, Adana
K.11 Kamile Battal, 75, öğrenimi yok , ev hanımı , Adana
K.12 H. Ayhan Arı :58, ilk okul. Yakapınar, , çiftçi, Adana
K.13 Hülya Acı :440, ilk okul , Kuran Kursu Hocası, Adana
K.14 Fatma Ketre, 60, okuma yazması var, ev hanımı, Adana
K.15 Fahri Alakoyun, 65, okuma yazması var, işçi, ismet Paşa köyü, Adana
K.16 İzzet Sağlam 47, ilkokul, işçi, Osmaniye, Adana
      K.17 Hakkı Doğan, 59, Kozan, ilkokul, Çiftçi, Adana