Çağdaş Türk edebiyatının gelişim süreci incelendiğinde geleneksel halk kültürü ve halk edebiyatı kaynaklarının çağdaş edebiyatın gelişim sürecinde çok önemli bir yer tuttuğu görülür.
Geleneksel kültürle yakın bir etkilenme içinde olduğu gözlenen sanatçılar, sanatçıyla geleneksel kültür arasındaki ilişkiyi görünür kılmak, bunun sanatçı yaratıcılığına açıklık kazandırmak isteyen araştırmacılar için çok önemli birer kaynak oluştururlar (1).
Türkiye Cumhuriyet sonrası hızlı gelişim ve değişimler yaşadı. Geçiş dönemlerine özgü yaşanan çok hızlı toplumsal gelişim ve değişim beraberinde kültürel değişimi, çözülmeyi getirir. Bu geçiş sürecinin zorunlu sonuçlarından biri de gelenekte gözlenen değişimler olacaktır. Bu değişimlerin kişinin yaşama biçimini alt üst etmesi doğaldır.
Bu geçiş dönemini konu alan sanatçılarda gelenek - sanatçı etkileşiminin boyutları incelendiğinde yaşanılan dönemin halk kültürü ürünlerinden yararlanıldığı görülecektir.
Çukurova konulu romanlarda Çukurova halk kültürü ve halk edebiyatı geleneği ürünlerinin etkilerine geçmeden önce Tanzimat sonrası başlayan Cumhuriyet ve Cumhuriyet sonrası olanca hızıyla süren gelişme ve değişimi ana çizgileriyle aralamanın yararlı olacağı görüşünü taşıyoruz.
Tanzimat, Meşrutiyet, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Dönemi Türk toplumunu ve günlük yaşamını hızlı değişimlere uğratmıştır. Toplumsal yaşamda geleneksel yapı yer yer çatlamaya, kırılmaya ve yerleşmiş değerler sarsılmaya başlamış, geçiş dönemlerine özgü ikilemler ortaya çıkmıştır. Yeni kültürle önerilen yeni yaşama biçimleri karşısında halkın uyum gösterememesi, eski yeni çatışması edebiyata da yansımıştır. Sorunlar yazarlar tarafından sorgulanmaya başlamıştır (2).
Yazarlar, yaşadıkları dönemin toplumsal ve bireysel çalkantılarına geniş bir perspektifle bakarak eski ve yeni arasındaki bocalamaları eserlerinde işlemişlerdir. Eskimeye yüz tutan geleneklerle yeni oluşmaya başlayan gelenekler arasında sıkışan insanın ikilemleri, yeni yaşamın önerdiği değerlerle çatışması, mutsuzluğu yazarlarca konu edilmiştir (3).
Çağdaş edebiyatın ilk dönem yazarlarında halkı bilinçlendirmeyi ilke edinen bir tavır ve çaba görülür. Yazarlar Tanzimat sonrası toplumdaki değişim ve gelişimle Doğu ve Batı kültürü arasında sıkışmış, ikilem sürecinde bir arayış içinde olan insanın durumunu konu almışlardır. Yaşanılan son elli yılda çağlar boyu süren kültür ikiliği hızla ortadan kalkmaktadır. Bugün köylü ve çiftçi toplumdan kentli ve sanayileşmiş topluma geçmekteyiz. Artık halkın yarısı aydınla aynı kültür çevresini paylaşmaktadır. Köyde kalanlar da ulaşım ve iletişim araçlarıyla kent kültürüne bağlanmışlardır.
Çağdaş romancı geleneksel hikâye-roman malzemesinden geleneğin baskısından kurtularak kişisel yaratmaya dayanan yeni eserlere imza atmaya başladı.
Son elli yılda köylerden kentlere doğru büyük bir nüfus akımı oldu. Büyük kentlerin kenarlarında, köylerden gelenler yaşamaya başladı. Büyük kentlerdeki sorunlar onları derinden sarstı. Köyden gelip büyük kentlerde tutunma uğraşı verenlerin sıkıntıları, ikilemleri yeni yaşama biçimine uyum zorlukları, köy kültürüyle kent kültürü arasında sıkışmaları, yazarlarca işlendi. Yazarlar yaşanılan tabloyu gerçekçi kılabilmek için gelenekten yararlandı. Bu olgu çağdaş hikâye ve romancılığa yeni açılımlar sağladı.
Yazar, içinde yaşadığı toplumun değerleriyle, insan gerçeğini bireysel ve toplumsal boyutuyla dile getirmek, seslendikleri kitlelerin kimliğiyle uyuşmak zorundadır. Bir kültürde oluşan eserler çağın ve seslendikleri kitlenin kültür anlayışı ve beğenisine göre şekillenir.
Çukurova Halk Geleneği ve Çağdaş Roman
Çağdaş romancılar, çağdaş romanın başlangıcından bu yana gelenekten yararlanmışlardır, ilk hikâye ve roman denemelerinde masal, halk hikâyesi, meddah taklitleri etkisi görülür. Tanzimatın ilk roman örneklerinde yazarlarca halk kültürünün etkisi görmezden gelinse de yoğun biçimde vardır (5).
Türk yazarlarının geleneğe bilinçli yönelmeleri daha sonraki yıllarda gerçekleşir. Bu eğilim doğal olarak sanatçılara geleneksel kültüre olan yakınlığına bağlı biçimde yoğunluk kazanır. Sanatçıyla geleneksel kültür arasındaki bağlantı söz konusu olduğunda, Türk romanının gelişim süreci içinde "Köy romanı" olarak adlandırılan romanlar özellikle dikkat çeker (6).
Köye yöneliş konusunda ilk örnekleri Nabizade Nazım (Karabibik), Ebubekir Hazım Tepeyran (Küçük Paşa)'dan sonra Reşat Nuri Güntekin (Çalıkuşu), Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Yaban), Sabahattin Ali (Kuyucaklı Yusuf), Kemal Tahir (Sağırdere), Talip Apaydın (Sarı Traktör), Fakir Baykurt (Yılanların Öcü), Yaşar Kemal (İnce Memet) i vermişlerdir. Köy romanları bir yönüyle değişime sırt dönemeyen köy kökenli yazarların kendi dönemlerine tanıklıklarıdır! (7).
Son yıllarda çeşitli üniversitelerde, özellikle Çukurova üniversitesinde yapılan seksenin üzerindeki Çukurova halk kültürü ve edebiyatı tezleriyle sistematik olarak derlenip araştırılmıştır (8). Bu çalışmalar, Çukurova halk kültürü öğelerinin, Çukurova'yı işleyen yazarların sanatçı kimliklerinin oluşumunda ne denli etkili olduğunu göstermektedir. Bir yörenin konu edildiği eserlerde geleneğin pek çok öğesinin kullanılması kaçınılmazdır.
Çukurova'yı konu alan eserlere genel olarak baktığımızda Çukurova halk kültürü ve edebiyatı ürünlerinde şunlardan yararlanıldığını görüyoruz (9).
1. Halk Edebiyatı
a) Efsane
b) Masal
c) Halk hikâyesi
d) Halk şiiri
e) Kalıp sözler (atasözleri, değimler, alkışlar, kargışlar)
2. Halk Kültürü
a) İnançlar
b) Halk hekimliği
c) Geçiş dönemleri
d) Gelenekler
e) Maddi kültür
3. Üslupta Halk Edebiyatı ve Halk Kültürü Öğeleri
a) Yinelemeler
b) Karşılaştırma somutlaştırmaları
c) Pekiştirmeli kelime kullanma
d) Yöresel dile özgü kullanımlar.
Efsaneler, romanlara uyarlanmış, gerçek dünyadan kaçıp düş dünyasına sığınan insanların ruh halleri efsane motifleriyle ustalıkla çizilmiş. Ayrıca derlenen yöre efsanelerinin yapıları bozularak roman kahramanlarına uyarlanmıştır.
Masal motifleri gerçek dünyada sıkışıp masal dünyasına sığınan insanların ruh durumlarını aksettirmek için kullanılmıştır.
Halk hikâyeleri olayları romanlardaki roman kahramanlarına uyarlanmış, dönemin ve yörenin anlatım biçimini gerçeğe uygun olarak vermek için kullanılmıştır. Geleneksel halk hikâyesi anlatım kalıpları olay kahramanlarının olayları hikâye edişlerinde kullanılarak yerel anlatışa büyük ölçüde yaklaşılmıştır.
Âşık tarzı edebiyat ürünleri ya doğrudan ya da nazım şekli kırılarak roman kişilerinin anlatımlarına uyarlanarak şiirsel anlatım yakalanmıştır.
Ağıt söyleme geleneği Çukurova da çok yaygındır. Acılı olaylar karşısındaki insanların anlatımları için yörenin ağıtları roman olay ve kişilerin uyarlanarak lirizm yakalanmıştır. Ayrıca ağıtlardaki anlatım kalıpları diyaloglarda kullanılarak olayların gerçeğe yakın anlatımları sağlanmıştır. Bu ağıtların çoğunun nazım şekli kırılarak nesir cümleler haline getirilmiştir.
Kırsal kesimlerde kalıp sözlerle anlatım çok yaygındır. Yazarlar bu özelliği bildikleri için bu kalıp sözleri diyaloglarda çok sık kullanmışlardır. Bu anlatımla yörenin insan ve kültür dokusu gerçeğe yakın verilmiştir. Çukurova inançları, eserlerde çok sık kullanılarak yöre insanı ve kültür dokusu ustalıkla verilmiştir.
Doğum, evlenme ölüm olarak nitelendirdiğimiz geçiş dönemleri etrafında pek çok âdet, inanç, inanma ve çeşitli pratikler oluşmuştur. Sağlıklı gözlem ve derlemelere dayalı geçiş dönemi özellikleri roman olay ve kişilerine uyarlanmıştır.
Yazarlar geleneğin çeşitli öğelerini eserlerinde kullanarak eserlerinin yöreye, uygunluğunu ve gerçekliğini sağlamışlardır. Gelenekler kırsal kesimde toplumsal yaşamı düzenleyen en önemli araçlardandır. Yöre gelenekleri eserlere kişilere uyarlanarak insan toplum ilişkileri gerçeğe yakın verilmiştir.
Maddi kültür yaşama biçiminin bir parçasıdır. Yazarlar sağlıklı bir gözlem ve araştırmayla insanın yaşadığı çevreyi gerçeğe yakın bir biçimde eserlerine yansıtmışlardır.
Bir sanatçının üslubunu belirleyen öğeler arasında kültür, içinde bulunduğu ruh hali, seslendiği kitleyle ilişkisi dilin sunduğu olanaklar açısında yaptığı seçim sayılabilir. Üslup, bireyseldir, sanatçının dil malzemesini eserlerde kendine özgü kullanış biçimidir. Yörenin anlatı geleneği, söyleyiş biçimleri, kalıp sözler sanatçının üslubunu zenginleştiren öğelerdir.
Yazarlar geleneksel kültüre eserlerini beslemişlerdir. Halk kültürü kaynağından yararlanarak geleneksel anlatımla çağdaş anlatımı ustalıkla eserlerinde vermişlerdir.
IV. Türk Dünyası Yazarlar Kurultayı Bildirileri., İlesam Yayınları, Ankara 1999: 27-31.
Notlar
(1) Bekir Coşkun: Yaşar Kemal'in Romanlarında Folklorik Öğeler. Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana 1996: l.
(2) Erman Artun: Adana Âşıklık Geleneği (1966,-1996) ve Âşık Feymâni. Adana 1996: 22-25.
(3) Artun, a.g.e. s. 22-25.
(4) Berna Moran: Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış. İletişim Yayınları İstanbul 1983: 23.
(5) Güzin Dino: Türk Romanının Doğuşu. Cem Yayınevi, İstanbul 1982: 2-14.
(6) Bekir Coşkun, Yaşar Kemal'in... s. 2.
(7) Coşkun, a.g.e. s. 54.
(8) Erman Artun: "Çukurova Üniversitesinde Yapılan Halk Kültürüyle ilgili Çalışmalar" I. Halk Kültürü Araştırma Sonuçları Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1996: 4-13.
(9) Bekir Coşkun, Yaşar Kemal'in... s. I-V.