Halkın, millî hâkimiyet ve hilâfet makamının durumları
ile bunların ilişkileri konusunda merak ve endişeye kapılmakta hakkı
vardı. Çünkü, Meclis 1 Kasım 1922 tarihli kararıyla, şahıs hâkimiyetine
dayanan devlet şeklinin 16 Mart 1920 tarihinden başlayarak ve ebedî
olarak tarihe karıştığını ilân ettikten sonra, birtakım Şükrü HocaIar
Müslüman kamuoyu şüphe ve üzüntülere düşmüştür diyerek hareket ve
faaliyete geçtiler. Bunlar : Hilâfet demek hükûmet ('93) demektir.
Hilâfetin hak ve görevlerini yok etmek hiç kimsenin, hiç bir meclisin
elinde değildir dâvâsını ortaya atmışlardı. Meclis'in, milletin ortadan
kaldırdığı şahıs saltanatını, hilâfet makamında devam ettirmek ve
Padişah'ın yerine Halife'yi geçirmek sevdasına düşmüşlerdi.Gerçekten
de gerici bir grup, Afyonkarahisar Milletvekili Hoca Şükrü imzasıyla
İslâm Hilâfeti ve Büyük Millet Meclisi adıyla bir broşür yayınladı.
Bu broşürün, Ankara'da 15 Ocak 1923 tarihinde yayınlandığı ve bütün
milletvekillerine dağntıldığı bana İzmit'te bildirildi. Broşürün üzerine
sadece 1339 ( 1923 ) yılı yazılmıştı. Fakat, broşürün daha ben Ankara'da
iken hazırlanıp bastırıldığı ve benim Ankara'dan ayrılış tarihim olan
14 Ocak 1923 gününün ertesixLde ortaya çıkarıldığı anlaşılmıştı.Şükrü
Efendi Hoca ve arkadaşları, Halife Meclis'in, Meclis Halifenindir
safsatasıyla, Millet Meclisi'ni Halife'nin danışma kurulu ve Halife'yi
Meclis'in, dolayısıyla devletin başkanı gibi göstermek ve kabul ettirmek
istemişlerdir. |