Saygıdeğer Efendiler, yüce hey'etinizi muhaliflerin
sözleriyte işgal etmek istemem. Çünkü, bu sözler bir kaç kişinin şaşkın
ve cahil kafalarının akislerindenbaşka bir şey değildi. Genel Kurul,
sunduğum görüşleri anlayıŞla karşılamıştı. Yalnız, Doğu Cephesi Komutanı'nın
bir görüşüne, beş on gündenberi veremediğim cevabı, cepheye gitmeden
önce, o nün yani 4 Mart 1922'de yazmıştım. Onu bilginize sunacağım.
Cevabın anlaşılması için, müsaade buyurursanız, önce gelen görüşü
okuyalım :
Kişiye özel
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne
Yönetim işlerimizin yürütülmesi ile ilgili tartışmalar bize daha
yeni ulaşmaktadır. Barışın sağlanmasından sonraki seçimlerde birçok
değerli kimselerinyerine birtakım muhafazakârların toplanmasına
karşı şimdiden alınacak tedbiripek önemli sayarım. Millî Meclis,
değerli şahsiyetlerden kurulmazsa, iki büyüksakınca memleketi bugünkü
perişanlığından kurtaramayacaktır. Birincisi, düşüncede yenilikler
olmayacak. İkincisi, en önemli tasarılar herhangi bir duyguya kapılarak
tartışmaya dahi lüzum görülmeden reddediverilecektir. Böyle bir
meclisekarşı, üyelerini büyük uzmanların oluşturduğu ikinci bir
meclisin bulunmasınıyararlı görüyorum. Bu ikinci meclis, Millî Meclis'e
yön vereceği ve onu ileriye götüreceği gibi, memleketin varlığı
ile ilgili kararlar Millet Meclisi'nde heyecanla redveya kabul edilse
bile, bu meclisin uyarması ve yol göstermesiyle kararır: değiştirilmesi
ve zararın önlenmesi mümkün olur. Bu meclise "Âyan" diyerek
eskidevrin köhne hayatını hatırlamamak için "Büyük Uzmanlar
Meclisi" denebilir veya daha uygun bir ad verilebilir. Üyelerini
birtakım kayıt ve şartlar altında,tıpkı milletvekilleri seçiminde
olduğu gibi millet seçebilir. Bu üyeler için, herhangibir mesleğin
en yüksek öğrenimini görmek, Türkiye Hükümeti'nin bakanhğını, valiliğini
veya ordu komutanlığını yapmış olmak gibi önemli şartlar ayrıntılı
olaraktespit edilebilir. Konunun ayrıntıları, mevcut hükiımet şekillerinin
de incelenmesiyle her türlü sakıncadan uzak olarak ortaya konabilir.
<> kabul edilirse, her bakanlığın şûrâsı da bunlar arasından
seçilir. Örnek olarak, Askerî Şûra, Bayındırlık Şürası v.b. gibi.
İki meclisin onayından geçerekbir süre için uygulannıası kabul edilecek
olan herhangi bir programa sonuna kadar bağlı kalmak ve bunun yürütülmesinde,
güdülen hedef ve gayeden ayrılmamak için, bu şûralann varlığını
pek gerekli sayıyorum. Aksi halde, bakanlıklardaşahıslar değiştikçe,
program ve bunu yürütecek kimseler de azçok değişmekten kurtulamayacaktır.
Bundan başka, kabul edilen herhangi bir şey, uzmanlarıncakabul edilmezse
tenkide yol açar. Millet buna gerektiği gibi sarılınalıdır. MilletMeclisi'nin,
millet adına bir şeyi red veya kabul ve kontrol hakkıdır. Fakat,
bubaşka, uzmanlaşmış kişilerin yapacağı ve bundan sonra kabul edilecek
şey debaşka olur. Olağan şartlara dönülmesinden sonraki dıtrumlarla
ilgili endişe vegörüşlerimi arz ediyorum. Yüksek düşüncelerinizin
bildirilmesini istirham ederim.
l9/19.2.1922, sayısızdır.
Kâzım Karabekir
Doğu Cephesi Komutanı
Özel 4.3.1922
Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir
Paşa Hazretleri'ne
İlgi : 18/19.2.1922 tarihli sayısız şifre.
Memleketin genel idaresini eline almış tek yüce kııvvet olan Büylik
MilletMeclisi'nin alacağı kararların, uzmanlardan kurulu başka bir
meclis tarafındanincelenmemesinden doğacak sakıncalarla ilgili yüksek
görüşünüz aslında pek yerindedir.
Ancak, adı ve ünvanı "Âyan" olmasa bile, Milletin bütün
hak ve yetkilerinikullanmak üzere seçilmiş ve seçilecek olan Büyük
Millet Meclisi'nin temel kararlarını diğer bir meclisin kararlarıyla
bağlamak, genel yönetimde takip ettiğimiz ilkelerin ruhuyla bağdaşamayacaktır.
Yüksek düşüncelerinize göre, bu Uzmanlar Meclisi de milletvekilleri
gibi milletçe seçilirse, o zaman, aynı kaynaktanaynı yetkiyi almış
iki büyük kuvvet, milletin genel yönetiminde söz sahibi olacakdemektir.
Bu da hukuk bakımından olduğu kadar uygulama bakımından da karışıklığa
yol açan bir ikilik yaratacaktır. Böyle bir durumun doğuracağı dengesizliği
gidermek için de milletin hayat ve hakları üzerinde etkili üçüncü
bir kuvvetin varlığını kabul etmek gerekecektir.
Benim düşünceme göre, aklınıza gelen sakıncaları giderecek tek
çıkar yol,Millet Meclisi üyelerinin değerli ve uzman kişilerden
seçilmesini sağiamak; Meclis'in iç teşkilatında, komisyonların kurulmasında,
Bakanlar Kurulu'nun seçilmesinde ilim ve ihtisasa son derece önem
vermek hususlarından ibarettir. Geçirdiğimiz çok acı tecrübelerin
sonuçlarından doğmuş bulunan ve milletlerin idaresinileen doğru
bir yol, temel haklar bakımından da en beğenilen bir şekil demek
olanşimdiki idaremizin daha da güçlendirilmesi ve seçim işlerinde
uyanık davranılmasısayesinde bugün için de gelecekteki gelişmeler
için de başarılı bir idare makinesikurulmuş olacağını bilgilerinize
sunarım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal
|