TEVFİK PAŞA'NIN TEKLİFLERİ KARŞISINDA BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN KARARI |
Londra Konferansı'na davet dolayısıyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri ve Bakanlar Kurulu
Başkanı Fevzi Paşa Hazretleri ile İstanbul'da Tevfik Paşa Hazretleriarasındaki
telgraf haberleşmeleri, Genel Kurul'da okunmak suretiyle Meclis'e
bilgiverildi. Tevfik Paşa Hazretleri tarafından ileri sürülen görüşler,
memleketin bugünkü durumu üzerinde kendilerinin açık bir görüşe varmaktan
pek uzakolduklarını, bize üzüntüyle gösterdi. İstanbul'da ateşkes
anlaşmasından beri ikitürlü hükûmet biribirini takip etmiştir. Biri
Damat Ferit'in başkanlığıaltında, çeşitli kimselerin katılmasıyla
kurulan hükûmetler ki, her ne pahasına olursa olsun, İtilâf Devletleri'ne
karşı mutlak olarak boyun eğme düşüncesini temsiletmiş ve memleketin
kendi hâkimiyet haklarını devam ettirmek için yaptığı süreklifedakârlıklan,
düşmanlarla birlikte çalışmak suretiyle sonuçsuz bırakmayı özelbir
politika haline getirmişti. Bu düşüncenin peşine takılanlar, memleketin
kötülükve hainliğe elverişli ne kadar nankör evlâdı varsa, hepsini
kışkırtarak ve silâhlandırarak millî sawnmaya kendilerini adayan vatanseverler
aleyhine hiç durmadankullandılar. İslâm şeriatı adına yayınlanan sahte
fetvaların, mîrimiran ünvanıile mükâfatlandınlan Anzavurlarla, vatanın
bağımsızlığı ve savunması aleyhine, etrafa gönderdiği maddî ve manevî
zehir ve fesat kuvvetlerine karşı, Anadolu aylarcaçarpışmaya mecbur
oldu. Onlar, düşmanlar hesabına cephelerimizi kaç defa arkadan vurdular.
Müslümanlığın ilk asrından beri şeref ve hak din adına cihat edenmilletimiz,
tarihimizin ilk günlerinden beri, devlet ve memleket ne zaman tehlikeyedüşmüşse,
kanını bol bol akıtmaktan geri durmayan milletimiz, bu defa muazzamvatandan
arta kalan son parçada, son kaleye çekilmiş, en son savunmasını yaparken,
hükûmet adını alan hey'etler, düşmanlar hesabına, düşman safları arasındakendi
milletleri aleyhine çalışıyorlardı. Bizans'ın son günlerinde, Fatih'in
teslim davetine karşı "Allah'ın bana bir emaneti olan bu memleketi,
ancak Allah'ateslim ederim" diye son Bizans İmparatoru'nun tahtına
varis bir hanedandan gelenbugünkü halife ve sultanın hükûmeti, esir
olmamak isteyen milleti, kendi eliylebağlayarak düşmanlara teslim
etmeye çalışıyordu. Bu birinci safha, o hükûmetlerin ve onlarla birlikte
olanların bozguna uğramasıyla son buldu. İkinci türlü hükûmet,Tevfik
Paşa'nın başkanlık ettikleri hey'ettir. Bunlar, gaye bakımından Anadalu
sawnmasına taraftar olduklarını söylemekle birlikte, icraat bakımından,
memleketin samimî olarak elde etmek istediğî barışa asla affedilmeyecek
birgaflet ve inatla engel olmakta devam ediyor. Saltanat şûrâsında
İtilâf Devletleri'nin uzattığı esaret belgesini ayağa kalkarak ve
saygı göstererek kabul ve imzaeden devlet adamıları ve Âyân üyeleri,
bütün memlekette hiçbir hak ve yetkiyitemsil etmeyen geçersiz bir
kuvvet durumundadır. Anadolu ve İstanbul, istiklâl ileesaretin, hürriyet
ile mahkûmiyetin birbirine zıt ve ters düştüğü iki ayrı parçahalinde
kalmıştır.
Biz, memleketin esir edilmiş, iradesini kaybetnıiş parçasını, hür ve müstakilolan kısma katmak istiyoruz. İstanbul'un devlet adamları, bütünü oluşturan vebütün bir düşmanlık dünyasına karşı kendini şeref ve metanetle savunan hür kısmı, esir ve mahkûm durumdaki küçük parçaya bağlamak ve katmak istiyorlar. Bütün Anadolu'yu, hürriyet ve istiklâline âşık bütün memleket çocuklarını ve bugünkü zulüm görmüş İslâm dünyasının ruhunu temsil eden Büyük Millet NLeclisi,İstanbul'un hasta ve hürriyetten yoksun bir hey'etine boyun eğmeyı, hiçbir zaman kabul edemez. Meclis'imiz tarafından kabul ve ilân edilen ve bütün memlekette uyulanTeşkilât-ı Esasiye Kanunu'muz gereğince, hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.Milletin yasama ve yürütme gücü ise, onun gerçek ve tek mümessili olan BüyükMillet Meclisi'nde toplanır. Bu temel ilkeler karşısında delegelerimizin İstanbul'agiderek oradan seçilecek bir hey'ete katılmasına ve oranın vereceği bir yetki belgesiile dünyaya karşı millî davamızı savunmayı üzerine almasına imkân yoktur. Eğeristerseniz füli ve haklı olarak mutlak bağımsızlığı bulunan, bütün idarî teşkilâtıiIe memleketi yöneten, ordularıyla doğuda ve batıda düşmanları ezerek memleketebarışın yollarını açan Meclis'imizin delegeler hey'etini, memleketi temsil edebilecektek hey'et olarak tanırsınız. Yoksa, biz kendi hey'etimizi kendimiz göndermek kararını zaten altmış bulunuyoruz. Bizce istenilen ve gerekli görülen, bu kararımızaverilecek cevabın, birtakım sözler değil, fülî davranışlar olmasıdır. |