Saygıdeğer Efendiler, müsaadenizle bu hikâyeyi şimdilikburada
bırakacağım. Aynı günde, yani 5 Aralık 1920'de Bilecik istasyonundabekleyen
Ahmet İzzet Paşa hey'etine temas edeceğim : Hatırınızdadır ki,İzzet
Paşa'nın istek ve teklifi üzerine, kendileriyle Bilecik'tegörüşülmesine
karar verilmişti. Hey'et, ayın dördünden beri beniBilecik istasyonunda
bekliyordu. Bu hey'et, İzzet ve Salih Paşa'larlaelçilerden Cevat,
Ziraat Nâzırı Hüseyin Kâzım, Hukuk MüşaviriMünir Bey'lerden ve Hoca
Fatih Efendi'den kurulmuştu.Bilecik istasyon binasının bir odasında
birleştik. İsmet Paşa da beraberdi.Görüşme şöyle geçti : Ben, ilk
söz olarak "Türkiye Büyük MilletMeclisi ve Hükûmeti Başkanı"
diye kendimi tanıttıktan sonra : Kimlerlemüşerref oluyorum" sorusunu
yönelttim. Salih Paşa, benim maksadımıkavrayamadığı için, kendisinin
Bahriye ve İzzet Paşa'nın da Dahiliye Nazırıolduğunu söylemeye çalışırken,
ben derhal, İstanbul'da birhükûmet ve kendilerini o hükûmetin üyeleri
olarak tanımadığımı; eğerİstanbul'daki bir hükûmetin nâzırları olarak
görüşmek istiyorlarsa, kendileriylegörüşmekte mazur olduğumu bildirdim.
Ondan sonra kimlik veyetki söz konusu edilmeden görüşülmesi uygun
bulundu.
Konuşmanın bazı safhalarında, Ankara'dan bizimle birlikte gelenbazı
milletvekili arkadaşları da bulundurdum. Birkaç saat süren konuşmadan,gelen
kimselerin esaslı hiçbir bilgi ve kanaate sahip olmadıklarıanlaşıldı.
Sonunda, kendilerine İstanbul'a dönmelerine izin vermeyeceğimive
beraberce Ankara'ya gideceğimizi bildirdim.
|