ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ |
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini | Yazarlar Dizini | Kaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi | Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası |
Atatürk Araştırmaları || Çukurova
Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk
Edebiyatı || Yeni
Türk Dili || Eski
Türk Dili Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri |
TÜRKÇEDE KİPLİK ANLAMININ BELİRSİZLİĞİ VE ANLAMSAL ROLLER
Dil Dergisi Sayı: 141 Sayfa: 055-066 Yayın Tarihi: 2008
Özet
Bu çalışmanın amacı Türkçede yükümlülük ve bilgisellik kiplikleri arası anlamsal geçişimi bir anlamsal sınırlılık oluşturan anlamsal rol yükleme açısından betimlemektir. Çalışmanın temel iddiası şudur: Türkçede yükümlülük işaretleyen -mAlI biçiminin basit yüklemlerde dolaysız kılıcı özne olduğunda yükümlülük kipliği içinde zorunluluk ile öneri arasında çok anlamlıdır (polysemious). Zorunluk ile öneri arasındaki anlamsal belirsizlik ise edimsel düzlemde, şematik bilgiye dayalı olarak çözülebilir. Özne dolaylı olduğunda ise -mAlI tek anlamlıdır ve yalnızca zorunluluk işaretler. Ol- koşaçı ile kurulan adcılyüklemlerde ise -mAlIyükümlülük kipliği ile bilgisel kiplik arasında çift anlamlıdır (ambigious). Çift anlamlılık öznenin yüklendiği anlamsal role göre çözülebilir. Öznenin ‘etkilenen ’ rolü üstlendiği durumlarda bilgisel kiplik; öznenin kılıcı olduğu durumlarda ise yükümlülük kipliği belirginleşir.
Anahtar sözcükler: Kiplik, Çok Anlamlılık, Çift Anlamlılık, Anlamsal Rol.
MODAL INDETERMINACY AND SEMATIC ROLES IN TURKISH
Abstract
This study aims at describing the disambiguation of modal meanings in terms of the semantic roles assigned. The basic claim of this work is that the morpheme -mAll is polysemious in the deontic domain when there is an agent as the subject that one can impose an action. There are two deontic interpretations with agent subjects: Obligation and suggestion. However, the morpheme -mAll becomes monosemious with ‘obligation ’ when there is an indirect subject. This morpheme becomes ambigious between deontic and epistemic interpretations when it is attached to complex and nominal predicates with the verb ‘ol’. The meaning is disambiguated in relation to the semantic role assigned to the subject. The deontic interpretation is forced when the subject is assigned to ‘patient role’.
Key words: Modality, Polysemy, Ambiguity, Semantic Roles.
Felsefe ve dilbilim alanlarında en çok tartışılan konulardan biri kiplik işaretleyen dilbilgisel yapılar arasındaki türetimsel ilişkidir. Pek çok dilde olduğu gibi Türkçede de -Abil, -Ar, -mIş, -mAlI, -AcAk kip biçimleri tümcede hem bilgisellik hem de yükümlülük kipliklerini işaretlemek için kullanılabilmektedir:
1. Emrah yarın gidebilir.
(1) iki eklenti taşımaktadır: ‘Emrah’ın gitmesine izin veriyorum’ eklentisi yükümlülük kipliğini (deontic modality) işaretler ve izin verme işlevini yerine getirir. ‘ Ahmet’in bu işi yapabilme kapasitesi/olasılığı var’ eklentisi ise bilgiseldir (epistemic) ve olasılık gösterir.
Dahası, bir kip biçimi aynı kiplik altında iki farklı anlamda da kullanılabilmektedir.
(2)’de ve (3)’te -mAlI yükümlülük kipliği altında sırasıyla önerme ve zorunluluk işaretlemektedir:
2. Bu filmi izlemelisin.
3. Ders çalışmalısın.
Bu anlamsal türetim alan yazında daha çok bilgi ve yükümlülük arasındaki türetime izin veren kaynak (Papafragou, 2000), anlamsal türetimin yönü (Traugott, 2001; Hopper and Traugott, 2003), belirsizliğin yorumlama sürecinde çözülmenişi (Coates, 1990; Frawley, 1992; Papafragou, 2000; Barbiers, 2002) açısından ele alınmaktadır. ‘Emrah yarın gidebilir’ gibi bir sözcede yükümlülük veya bilgi kipliklerinden birinin belirginleşmesi alanyazında daha çok edimsel bir sorun olarak betimlenmekte ve bağlam bağımlı çözümlemeler önerilmektedir1 (Coates, 1983; Wilson ve Sperber, 1992; Matsui, 1995). Bu çalışmada alanyazındaki yaklaşımlardan farklı olarak kiplik türetimi anlamsal yapı açısından ele alınacak ve kiplik anlamının oluşumunda edimsel koşulların yanı sıra, eylemin yüklediği rolün de anlamsal bir sınırlılık oluşturduğu iddia edilecektir. Bu iddiaya bir ön gözlem oluşturmak üzere (4) ve (5) ve (6)‘da sunulan tümcelere bakalım:
4. Emrah ders çalışmalı.
5. Emrah hasta olmalı.
6. Paketler bugün eline geçmeli.
(4) ve (5) belirli bağlamlarda birden çok okuma alabilirken (6) yalnızca yükümlülük kipliği okuması alabilmektedir. Bu sözceler arasında sözdizimsel farklılık (4) ve
(5)’in dilbilgisel öznelerinin oluşu; (6)’da ise yüzeyde dilbilgisel bir öznenin olmayışıdır. (6)’da mantıksal bir özne olarak bu eylemi yerine getirebilecek X kişisinin olduğu söylenebilir. Anlamsal olarak, (4) ve (5)’te sunulan tümcelerde ‘Emrah’ kılıcı’ ve ‘etkilenen’ rolleri yüklenebilirken (6)’da mantıksal özne yalnızca ‘kılıcı’ olabilmektedir. Bu ön gözlem bize yükümlülükten bilgi kipliği anlamsal türet imin in her durumda mümkün olmadığını göstermektedir. Öyleyse, kiplik çözümlemesinde anlamsal türetimi tanımlayabilmek için şu sorunun da yanıtlanması gerekmektedir: Kip işaretleyen yapılar arasındaki türetimsel ilişkinin engellendiği durumlar var mıdır? Varsa dilsel sınırlayıcılar nelerdir?
Çalışmaya temel oluşturmak üzere 2. Bölümde kip ve kiplik kuramları ve anlamsal belirsizlik kısaca ele alınacak, 3. Bölümde Türkçede yükümlülük kipliğinin dilbilgisel ve sözcüksel biçimleri betimlenecektir. Çalışmanın 4. Bölümünde anlamsal bir sınırlılık olarak anlamsal rol yükleme ele alınacaktır.
Kiplik genel bir tanımla dillerde anlamın doğruluk değeri açısından olasılık veya gereklilik olarak kodlanmasıdır. Kiefer (1994) kipliği bir önermenin doğruluk değerinin olası dünyalarda göreceli geçerliğinin sağlanması olarak tanımlar. Kiplik mantığında kiplik önermesi ya olasılık (bilgisel kiplik) ya da gereklilik (yükümlülük) yansıtır. Lyons’a (1977) göre önermenin içerdiği yargının görece doğruluğunu yansıtan bilgiselliğin kaynağı bilgi ve inançlardır. Yükümlülük ise bir eylemin bir otorite tarafından görevli kılınan kişilerin uygulaması beklenen eylemlerin olasılığı ya da gerekliliği ile ilgilidir. Bu nedenle bilgisellik yargılarla, yükümlülük eylemlerle yansıtılır. Yükümlülüğün kaynağı bu durumda otorite olan kişilerin, ahlakın, toplumun, dinin belirlediği ilkelerdir.
Palmer (1986) ve Bybee’ye göre (1994) kiplik ve kip arasında bir ayrım yapmak gerekmektedir. Kiplik önerme boyutunda yalnızca yüklemi değil tüm tümceyi kapsayan ve bakış açısı yansıtan anlamsal bir ulamdır ve bu nedenle tek bir dilbilgisel yapıya indirgenemez. Kip ise bu anlamsal ulamın dilbilgiselleşmiş biçimidir. Bu ayrım kavramsal zaman (time) ve dilbilgisel zaman (tense) ayrımına benzer. Zaman ve kiplik kavramsal yapılara; dilbilgisel zaman ve kip dilbilgisel yapılara karşılık gelir. Tıpkı zaman gibi kiplik de kip dışında diğer dilsel araçlarla işaretlenebilir. Belirteçler, eylemler, sıfatlar, adlar ve söylem birimleri bu işlevle kullanılabilir:
1. Belirteçler : Yarın belki ayrılırım.
Yarın kesin/ mutlaka ayrılırım.
2. Eylemler : Sanırım Hasan mutsuz.
Hasan’ın mutsuz olduğunu biliyorum.
Hasan’ın yarın gitmesi gerekir.
Evden ayrılmana izin vermiyorum.
3. Sıfatlar : Hasan’ın gitmesi şart / lazım/ gerekli/ zorunlu
Hasan’ın gitmesi mümkün/ olası
4. Adlar : Hasan’ın yarın ayrılma ihtimali/ olasılığı / zorunluluğu var.
5. Söylem birimleri: Meğer, sanki, belki de, güya, herhalde, bence, nasılsa
Temelde iki tür kiplikten söz edebiliriz: Bilgi ve yükümlülük kipliği. Bilgi kipliği konuşmacının bir önermenin doğruluk derecesini göreceli bir biçimde aktarmasıdır. Palmer’a göre yargı içeren bu kiplik ‘önerme kipliğidir’ ve konuşmacının yargısının kesinlik derecesine göre olası veya gerekli olarak doğrudur. Öyleyse, bilgi kipliği bilgisel olasılık ve bilgisel gereklilik olarak iki biçimde ele alınabilir. Örneğin Türkçede -Abil yargının kesinlik derecesinin düşük olduğunu; -mAlI ise konuşmacının yargısının kesinlik değerinin yüksek olduğunu gösterir. Palmer, olası ve gerekli bilgiselliğin yanında tanıtsallığı da bilgisel olarak ele alır. Yükümlülük ise ‘olay kipliğidir’ ve edici üzerindeki yaptırımın zayıf veya güçlü bir biçimde yansıtılmasına bağlı olarak olası (izin verme) ve gerekli (zorunluluk) yükümlülük ile ilgilidir. İzin verme, zorunlu kılma, emretme, söz eylemleri bu kiplikle yansıtılır. Ayrıca öneri, istek ve niyet bildirme de yükümlülük başlığı altında görülmektedir.
Alanyazında yükümlülük ve bilgisellik için farlı sınıflandırmalar ve adlandırmalar bulunmaktadır. Bybee ve Fleischman (1995) üst bir sınıflandırmayla bir eylemin yerine getirilmesi ile ilgili bütün kiplikleri ‘kılıcı-merkezli’ kiplik olarak adlandırır. Bu nedenle izin, zorunlu kılma, emretme, isteme, söz verme gibi sözeylemlerin yanı sıra eylem odaklı olduğu için yetenek de kılıcı merkezli sınıflandırmasında yer alır. Coates’da (1983) zorunluluk, izin verme ve yeterlilik-yetenek için genel bir terim olarak ‘kök’ kiplik terimini kullanır.
Sınıflandırmaların farklılaşmasının bir nedeni yeterlik ve yeteneğin bazı dilbilimciler tarafından ayrıştırılması, kimileri tarafından bir görülmesiyle ilgilidir. Von Wright (1951) fiziksel olasılığı ve gerekliliği bilgi ve yükümlülükten ayırarak ‘devinim kipliği’ tanımlamasını önerir. Devinim kipliği bir eylemin yerine getirilebilmesi için gerekli olan koşulların sağlanmasıyla ilgili olduğundan durum kipliği olarak da adlandırılmaktadır. Bu tanımlama Perkins (1983) ve Palmer (1986)’da zenginleştirilerek gerçek dünya yetisi, olasılık, niyet ve isteği de içerir hale getirilmiştir. Ancak Bybee ve Fleischman ve Biber (1999) devinim kipliğinin kiplik mantığı ile sınırlı bir terim olduğu ve insan dillerinin doğasına uygun olmadığı gerekçesiyle bu aynmı reddeder ve yeterliliği bilgisellik çatısı altında ele alır. Aslında aşağıdaki tümcelerde doğal yeti ile yeterlik arasındaki anlamsal farklılık yeterliği başka bir kiplik türü olarak ele almamızı gerektirmektedir. Çünkü bu iki önermenin doğruluk koşulları da zamansal olup olmama açısından farklıdır:
7. Ayşe Almanca konuşabilir.
8. Herkes Almanca bildiği için Ayşe toplantıda Almanca konuşabilir.
(7)’de sunulan önermede Ayşe’nin Almanca konuşabilmesi değişmez bir değerdir. Oysa (8)’de toplantıda Almanca konuşabilmesi diğer katılımcıların Almanca bilmesine bağlıdır.
Bu çalışmada bilgi kipliği konuşmacının yargılarını içeren olası ve gerekli bilgisellik için kullanılacaktır. Yükümlülük ise eylem merkezli olma tanımlaması çerçevesinde bir eylemin yerine getirilmesiyle ilgili yöneltme içeren izin, zorunluluk, emir, öneri söz eylemleri olası veya gerekli sunumları açısından ele alınacaktır.
2.1. Kipliğin temel bileşenleri nelerdir?
Alanyazında her ne kadar kiplik türleri ve geçişim konusunda uzlaşımsal bir sınıflandırma olmasa da kipliğin kavramsal yapısı ve bu yapının bileşenleri konusunda ortak saptamalar bulunmaktadır. Wymann (1996) alanyazında uzlaşımsal olarak tanımlanan bileşenleri şu biçimde sunmaktadır:
Kiplik bileşeni |
Kiplik nitelemesi |
Kodu |
Konuşan |
Kiplik öznesi |
KÖ |
Sunulan durum |
Kiplik Önermesi |
KÖN |
Sunulan durumu yapan/ hakkında olan |
Kiplik kılıcısıda olan |
KK |
Konuşanın durum hakkındaki görüşü |
Kiplik tutumugörüşü |
KT |
Görüşün kaynağı |
Kiplik kaynağı |
KKA |
(Wymann, 1996’dan uyarlanmıştır)
Kiplik durumu (önerme) konuşmacı tarafından bir yargı içerir biçimde sunulduğunda kiplik kaynağı konuşmacı ve kiplik türü bilgisel olacaktır. Kiplik durumu bir eylemin yerine getirilmesi ile ilgiliyse ortaya yükümlülük kipliği çıkacaktır.
0 kö_ 0 kka_ Emrah kk yarın gidebilir kön
3. Türkçede yükümlülük kipliği
Gerek: Türkçede var olan en eski kip eylemidir. 8-10. yüzyıl Göktürk ve Uygur metinlerinde ‘kergek, kergeksiz, ne kergek’ biçimleriyle hem eylem hem de sıfat olarak kullanılmıştır. Bugün ‘kergek’ sesletimi Yakut dilinde varlığını anlam daralmasıyla ‘yok olma’ karşılığında sürdürmektedir. Bugün eylem biçimi olan ‘gerek’ ve yüklemcil sıfat biçimi ‘gerekli’ hem yükümlülük hem de bilgisellik için kullanılmaktadır. ‘Odaya bir lamba gerekiyor’ ‘gitmesi gerekiyor’ tümcelerinde yükümlülük; ‘gitmiş olsa gerek’ tümcesinde ise bilgisellik için kullanıldığı görülebilir.
Lazım: Arapçadan Türkçeye geçmiş bir yüklemcil sıfattır. 12. yy Divan-ı Lügat İt Türk sözlüğünde rastlanmamıştır. Ancak 13. yy Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde seyrek de olsa kullanımına rastlanmaktadır. Bu sözcük yalnızca zorunluluk göstermek üzere kullanılmaktadır. Bilgisel anlamı yoktur. ‘Gitmek lazım, görmem lazım’ örneklerinde olduğu gibi.
Zorunda: Yalnızca zorunluluk göstermek için kullanılan bir yüklemcil sıfattır. 20. yy yeni dönem Türkiye Türkçesi türetimidir.
Durumunda: Oldukça yeni bir türetimdir. ‘Gitmek durumundayım’ örneğinde olduğu gibi yalnızca zorunluluk için kullanılmaktadır.
-mAll yükümlülük işaretleyen tek çekimsel araçtır. Ergin’in etimolojisine göre bu biçim Eski Anadolu Türkçesinin son döneminde ortaç olan -mA ve sıfattan sıfat türeten biçim -lI’nın birleşiminden oluşmuş ve ‘gelecek zaman’ gönderimiyle önce ortaç olarak sonra Osmanlı dönemi metinlerinde gereklilik çekim eki olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bugün Azericede ve Türkmencede hala ortaç biçimine rastlanmaktadır. ‘gitmeli olduk’ ‘gitmeli adam’ örneklerinde gelecek zaman gönderimiyle, ‘gitmeli değilsen’ örneğinde ise yükümlülük anlamında kullanılmaktadır. Yürütmekte olduğumuz bir sıklık çalışmasının ilk verilerine göre Türkiye Türkçesi yazılı metinlerinde -mAlI zorunluluk göstermek için en az tercih edilen biçim olarak karşımıza çıkmaktadır ve kullanımı daha çok genel anlamlı edilgen tümcelerdedir. Veriler bu biçimin kullanımının daralmakta olduğunu ve önerme ve istek belirtme için sıklıkla kullanıldığını göstermektedir.
-mAlI Türkiye Türkçesinde yükümlülük kipliği alanında hem zorunluluk hem de öneri işaretlemektedir. ‘Bu filmi izlemelisin’ sözcesinde baskın olarak öneri okuması; ‘Ders çalışmalısın’ sözcesinde ise zorunluluk okuması belirgindir. -mAlI’nın aynı kiplik alanında birden çok anlam taşıması Emeksiz’e göre (2008) çok anlamlılık (polysemy) olarak ele alınabilir. Çok anlamlı sözcüklerin (burun, göz, v.b.) çekirdek bir anlamsal özellikten türetilmesi ile -mAll biçiminden iki farklı yükümlülük anlamı türetilmesi arasında bir analoji ilişkisi kurabiliriz. -mAll’dan hem öneri hem de zorunluluk okumasının türetilmesini sağlayan bu çekirdek özellik [+güç]‘tür. Bu çok anlamlı türetim 4. Bölümde ayrıntılı bir biçimde ele alınacaktır.
4. Türkçede kiplik yorumu ve belirsizlik
Alanyazında kiplik arası geçişim daha çok bağlam bağımlı bir dilsel olay olarak ele alınmakta ve çok anlamlılık daha çok edimsel bir düzlemde yorumlanmaktadır. Gerçekten de kipliğin belirgin edimsel özellikleri olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, yükümlülüğün işlevi bir edicinin yaptırımla, öneriyle veya istekle bir edimi gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Bu açıdan kiplik bir söz eylem gibi ele alınabilir ve yükümlülük kipliğinin edimsel (performative) olduğu iddia edilebilir. Ayrıca dünya bilgisi de bir kipliği yorumlamamızda öncü olabilir. Örneğin, dünya bilgimiz film izlemenin zevk için yapıldığını bu nedenle zorunlu olarak yerine getirilebilecek bir eylem olmadığını söyler. Sonuç olarak ‘bu filmi izlemelisin’ sözcesinde belirgin olan okumanın yaptırımdan çok önerme olduğu çıkarımına varabiliriz. Ancak ‘ders çalışmalısın’ sözcesinde ‘başarılı olmak için ders çalışmak gerekir’ dünya bilgisi öncelikli olarak bizim bu sözceyi bir zorunlu bir eylem biçiminde yorumlamamızı sağlar. Buraya kadar sunduğum örneklerin farklı bağlamda farklı okumalar alması da kipliğin yorumlama açısından bağlam bağımlı bir özelliği olduğunu ortaya koymaktadır. (9)’da sunulan ‘Herkes toplantılara katılmalı’ aşağıdaki bağlamlarda sırasıyla öneri ve zorunluluk yorumları belirginleşmektedir:
9. Herkes toplantılara katılmalı.
(a). Toplantılar çok eğlenceli geçiyor. Herkesin katılmasını öneriyorum.
(b). Çalışanların verimini artırmak için herkes toplantılara katılmak zorunda.
Kip tutumu, kip kaynağı ve kip kılıcısı arasındaki üçlü ilişki hem konuşucunun yargısını belirtmesine hem de yaptırım yüklemesine olanak verir görünmektedir. Bu üçlü arasındaki ilişkiyi belirginleştiren aslında kip durumu hakkındaki şematik bilgimizdir. Örneğin, toplantıya katılmanın kurumsal bir zorunluluk olabileceği hakkındaki bilgimiz bu üçlü arasındaki ilişkiyi yükümlülük olarak yorumlamamızı sağlar. Eğer durumu belirginleştiren zaman, uzam, ve kişi gönderimleri ve koşullar işaretlendiyse belli bir okuma güçlenecek ve en uygun olan anlamlandırılacaktır. ‘Okuldaki herkes saat beşteki toplantı katılmalı’ tümcesinde zaman, uzam ve kişi gönderimlerinin varlığı yükümlülük okumasını güçlendirmektedir. Ancak bağlamın gönderimsel bilgi açısından zenginleştirilmesi her zaman belli bir okumayı güçlendirmeyebilir. (4)’teki tümceyi zenginleştirerek ‘Bugün akşam cnbc-e kanalındaki filmi izlemelisin’ tümcesine dönüştürdüğümüzde (4)’tekinden farklı bir yorum ya da daha güçlü bir yorum ortaya çıkmaz. Çünkü ‘film izlemenin’ zevk için yapıldığı konusundaki şematik bilgimiz bilgisel okumayı güçlü kılmaktadır. Ancak farklı bir senaryo ile bir sinema televizyon bölümü öğrencisine örneğin ‘Bill Kill filmini izlemelisin, sınavda bu filmden soru gelebilir’ dediğimizde var olan şematik bilginin yerine sunulan senaryonun şemasını kullanarak zorunluluk okumasını belirginleştirebiliriz. Öyleyse, burada eylemin anlamsal içeriği bir sınırlayıcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Durumlar ve olaylar ile ilgili şematik bilgimiz daha çok aynı kiplik alanındaki çok anlamlılığı (polysemy) çözümlememizde etkili görünmektedir. Yukarıda verilen örneklerde ‘ders çalışmalısın’ ve ‘film izlemelisin’ sözceleri yükümlülük kiplik alanında ‘öneri’ ile ‘zorunluluk’ arasında çok anlamlı görünmektedir. Şematik bilgi öneri ve zorunluluk arasında bir tercih yapmamızı sağlamaktadır. Ancak söz konusu iki kiplik alanında gerçekleşen çift anlamlılık olduğunda (ambiguity) şematik bilgi yetersiz görünmektedir.
‘Ev temizlenmeli’ ‘Hükümet bir an önce caydırıcı önlemler almalı’ gibi örnekler de kipliğin bağlama göre değiştiği tezini çürütür niteliktedir. Çünkü bu tümceler tek bir bağlamda kabul edilebilir ve tek anlamlıdır: ‘zorunda’ yorumu vardır ve bilgisel olasılık ve yükümlülük öneri yorumları uzak/çeperde görünmektedir.
Bağlamın kipliğin anlamının belirginleşmesinde tek değişken olarak görülmesini engelleyen yapısal ve anlamsal bir takım engeller de karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, kip çekimi -mAll’nın doğrudan eylem köküne gelmesiyle komplex yüklemli ol koşaçına gelmesi arasında bariz bir anlamsal farklılık vardır:
10. Emrah eve gitmeli.
11. Emrah eve gidiyor olmalı.
12. Emrah eve gitmiş olmalı.
(10)’da sunulan tümcede -mAll baskın bir yükümlülük okuması taşımaktadır. Bu tümce zamansal (temporal) gönderim noktası olarak konuşma anı ve sonrasını içerebilir. Şimdi, şu anda, yarın, v.b. belirteçlerle konuşma anına ya da sonrasına gönderim noktası oluşturabilir. Ancak eylemin gerçekleştirildiği veya gerçekleştiriliyor olduğuna dair herhangi bir zamansal yerleştirme (temporal location) yapmak olası değildir. Alanyazında yükümlülüğün aynı zamanda gerçeklik dışı (irrealis) kiplik olarak adlandırılmasının nedeni de budur. Öte yandan
(11) ve (12)’de görünüş çekimi ve ol koşaçı (10)’daki tümceden farklı olarak baskın bilgisellik güçlü olasılık taşımaktadır. (11) konuşmacının Emrah’ın eylemi sürdürme durumunda olduğuna dair yargısını (12) ise tamamlamış olduğuna dair yargısını dile getirmektedir. -mlş olmalı ve -(I)yor olmalı karmaşık yükleminde -(I)yor ve -mIş görünüş bilgisini, ol koşaçı ise öznenin eylem açısından durumunu (state of afairs) işaretler görünmektedir. Bu anlamsal farklılığın kaynağını alanyazında mantıksal biçim açısından alınmakta ve görünüşün varoluşsal yükümlülüğün ise evrensel bir niceleyici gibi açı alabildiği iddia edilmektedir (Barbiers, 2002).
Eylemin özneye yüklediği rolün de anlamsal bir sınırlayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin ‘gel’ eylemi özneye ‘kılıcı’ rolü yükler ve ‘Ali toplantıya gelmeli’ tümcesinde zorunluluk yüklenen kılıcı olabilir. Ancak özneye kılıcı rolü yüklene-mediğinde, örneğin eylemin [-canlı] özne seçmesi durumunda, yükümlülük kipi ‘*süt ekşimeli’ ‘*yumurta bozulmalı’ gibi bozuk üretimlere neden olmaktadır. ‘Bahar gelmeli’ ‘Güneş içimizi ısıtmalı’ gibi kabul edilebilir örneklerde ise bir yaptırım değil, yalnızca istek söz konusudur.
Buraya kadar olan gözlemlerimiz bize kipliğin anlamsal belirsizliğine dair bir kuramın edimsel çerçevede oluşturulabilmesi için belirli bir kiplik okumasını güçlendiren yapısal ve anlamsal etmenleri göz önünde bulundurması gerektiğini göstermektedir.
4.1. Türkçede yükümlülük kipi ve kılıcı etkisi
Kılıcı rolü yükümlülük kipliğinin temel anlamsal özelliği olarak bilinmektedir (Lyons, 1977; Biber, 1999). Başlangıçta sunduğumuz örneklerin bazılarının çift okumaya açık, bazılarının ise kapalı olduğunu belirtmiştim. Bu örnekleri öznenin kılıcı rolünü üstlenmesi açısından tekrar ele alalım: (1) ve (4) arasında sunulan tümceler etken çatıdadır ve eylemler özne olarak [+insan] seçmekte ve kılıcı rolü yükleyebilmektedir. Bu tümcelerin ortak özellikleri değişik derecelerde çok anlamlılık ve çift anlamlılık içermesidir.
1. Herkes toplantılara katılmalı. (çok anlamlı)
2. (sen) Bu filmi izlemelisin. (çok anlamlı)
3. Ayşe geldiğinde evden çıkmış olmalısın. (çift anlamlı)
4. Ali ne yaptığını/yapacağını biliyor olmalı. (çift anlamlı)
Yükümlülük tümcelerinde her ne kadar kılıcı rolü üstlenen üye zorunlu görünse de dilbilgisel öznenin [-insan] ve hatta [-canlı] tümcelere de rastlamak olasıdır: (6) ve (7)’de sunulan örneklere şunları da ekleyebiliriz:
5. Paket akşama kadar eline geçmeli.
6. Yemek hemen pişmeli.
7. Turizm ve kalkınma yasaları yalnızca yatırımcıları değil çevreyi de korumalı.
8. Televizyon kanalları terörizmden nemalanan yayınlar yapmayı durdurmalı.
Bu örneklerin kabul edilebilir olmasını sağlayan durumun kılıcısı olabilecek dolaylı bir kılıcı olduğunu algılamamızdır. Talmy (1988) ‘güç dinamikleri’ kuramında-insansız-cansız öznelerin arkasında söylenmeyen ama çıkarımsal olan bir ‘agonist’in var olduğunu iddia eder. Gerçekten de (5)’te paketin akşama kadar yerine ulaşmasını sağlayacak kişilerin durumun asıl kılıcısı olduğunu, ya da (6)‘da yemeği bir pişirenin olduğunu ve yaptırımın o kişiye yönelik olduğunu çıkarsayabiliriz. Bu durumda, edilgen çatı yapısına benzer bir biçimde, tümcede özne pozisyonunda yer alan dilbilgisel öznedir ve derin yapıda eylemin nesnesidir. Kılıcı ise mantıksal özne gibidir. Öyleyse dolaylı kılıcılı tümcelerin önerme yapıları şöyle diyebiliriz:
Dolaylı kılıcı : (X diye biri / birileri) Y durumunu / işini Z aracılığıyla yerine getirmek zorunda
Görüldüğü gibi bu önerme yapısında yüzey yapıda tümcenin öznesi olan üye dolaylı kılıcıyla oluşturduğumuz önermede araç rolünü almaktadır.
Dolaylı kılıcı veya Agonist alan tümcelere benzer bir biçimde edilgen tümcelerde de kılıcı özne dolaylı olarak algılanır. (9)’da görülen edilgen tümcenin yükümlülük kipinde üretilmesini sağlayan tamir işini üstlenen bir tamirci olacağı çıkarımımızdır.
9. Araba tamir edilmeli. (X diye biri/birileri arabayı tamir etmek zorunda)
10. Ev temizlenmeli. (X diye biri evi temizlemek zorunda)
Edilgen tümcelerin önerme yapılarını şöyle genelleyebiliriz:
Dolaylı kılıcı : (X diye biri / birileri) Y durumunu / işini Z aracılığıyla yerine getirmek zorunda
Eylem açından dolaylı veya dolaysız bir kılıcı atayamadığımız kiplik tümceleri ise zorunluluk okumasına kapalıdır. ‘bahar gel-‘ ‘çiçek aç-‘ gibi etkilemesiz eylemlerle zorunluluk yüklemek olanaksızdır. ‘Bahar gelmeli’ gibi bir tümcede ancak ‘Baharın gelmesini istiyorum’ yorumu vardır.
Peki, -mAll ile işaretlenen tümcelerde özneye kılıcı dışında bir rol yüklenebilir mi? İlginç bir biçimde, -mAll ol- koşaçına eklendiğinde özne bir işin kılıcısı değil, bir durumun deneyimcisi olabilmektedir.
11. Emrah hasta olmalı.
Şu ana kadar yaptığımız gözlemler çerçevesinde tümcenin öznesinin kılıcı değil deneyimci olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki her deneyimci taşıyan kiplik önermesi aynı biçimde tek yorumlu olmayabilir. Öznesi kılıcı olmayan önermelerde başka bir anlamsal sınırlayıcının işler olduğu görülmektedir. ‘X hasta olmalı, İngiliz olmalı, deli olmalı.v.b’ örneklerde ya X’in her hangi bir koşula göre değişmez bir özelliği ya da durumunda bir değişiklik (change of state) olduğu bilgisi vardır ve bu sözceler yalnızca bilgisel okuma alabilmektedir.
12. a. Şu adam İngiliz olmalı (bilgi)-Değişmez özellik
13. Yumurtalar bozuk olmalı (bilgi) Durum değişikliği
Benzer biçimde, etkilemeli eylemler de öznelerine etkilene rolü yüklemekte ve bu eylemlerle yükümlülük kipi okuması kabul edilemez görünmektedir:
14. *Süt ekşimeli. (Süt ekşimek zorunda)
15. *Yumurtalar bozulmalı ( Yumurtalar bozulmak zorunda)
Bu noktada şunu belirtmeliyiz ki bu tümceler olumsuzluk açısı altında kabul edilebilir hale gelmektedir. Bunun nedeni ‘Yumurtalar bozulmamalı’ tümcesinde ‘yumurtaların bozulmasını engelleyecek ‘bir dolaylı kılıcı’ okumasının ortaya çıkmasıdır.
Buraya kadar olan gözlemlerimiz kipliğin anlamının belirginleşmesinde anlamsal bir sınırlayıcı olduğunu göstermektedir. Kipliğin belirginleşmesi ve tek anlamlı olmasında kılıcı olan özneden kılıcı olmayan özneye ve yükümlülükten bilgiselliğe bir doğru orantı olduğu görülmektedir. Bu ilişkiyi bir derecelendirmeyle şöyle gösterebiliriz:
Yükümlülük _ Bilgisellik
zorunluluk Olasılık
Dolaylı Dolaysız Kılıcı
kılıcı kılıcı olmayan
1. Şekil: Kiplik ve kılıcılık ölçeği
Bu çalışmada yükümlülük kipinin zorunluluk anlamı taşımasıyla eylemin yüklediği anlamsal rol arasında bir ilişki olduğu iddia edilmiştir. Kılıcı dolaylı olduğunda zorunluluk anlamı tektir. Özellikle -mAlI çekimli edilgen tümcelerin yalnızca zorunluluk okuması içermesi bu tezi doğrular niteliktedir. Dolaysız kılıcı olduğunda ise basit yüklemli tümcelerde yükümlülük alanında zorunluluk ile öneri arasında çok anlamlılık vardır. -mAlI’nın ol koşaçına eklendiği karmaşık yüklemli tümcelerde ise özneye kılıcı dışında deneyimci ve etkilenen rolleri de yüklenebildiği için tümcelerde yükümlülük ile bilgisellik arasında çift anlamlı okuma ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, öznenin yalnızca deneyimci veya etkilenen rolü yüklenebildiği
ol koşaçlı tümcelerde de tek kiplik anlamı vardır: Bilgisellik. Özetle, kiplik anlamının belirginleşmesinde anlamsal rol ile kiplik arasındaki ilişki ‘dolaylı kılıcı-yükümlülük’ ve ‘ kılıcı olmayan-bilgisellik’ olarak ele alınabilir.
Kaynakça
Aktaş, M. 2007. Eski Anadolu Türkçesinde ‘gerek’. IV Türk Dil Kurultayı bildirileri. Ankara: TDK.
Barbiers, S. 2002. Modality and polarity. İçinde Barbiers, S ve F. Beukama (Hazırlayanlar)
Modality and its interaction with the verbal system. Amsterdam, Philedelphia: John Benjamins.
Bybee, J., Perkins, R. and W. Pagliuca. 1994. The evolution of grammar. Chicago: University of Chicago Press.
Clauson, Sir Gerald. 1972. An etymological dictionary of pre-thirteenth-century Turkic.
Oxford: Clarendon Press.
Coates, J. (1983). The semantics of the modal auxiliaries. London: Croom.
Helm. Coates, J. (1990). “Modal Meaning: The Semantic-Pragmatic Interface”. Journal of Semantics 7: 53-63.
Emeksiz, E. Z. (2008). ‘Deontic modality in Turkish: Pragmatic and semantic constraints’.
MIT Working Papers, 58.
Erdal, M. 2000. A grammar of old Turkic. Leiden, Boston: Brill.
Ergin, M. 1981. Türk Dilbilgisi. Boğaziçi yayınları. İstanbul.
Frawley, W. 1992. Linguistic semantics. New Jersey: Lawrence Erlbaum Publications. Hopper, P. and Traugott, E. 2003. Grammaticalization. Cambridge: CUP.
Keifer, F. 1994. Modality. İçinde Asher, R. E ve J.M.Y. Simpson (Hazırlayanlar) The Encyclopedia of language and linguistics. Oxford: Pergamon.
Lyons,J. 1977. Semantics. Cambridge: CUP.
Papafragou, A. (2000). Modality: Issues in the semantics-pragmatics interface. Elsevier, Amsterdam.
Talmy, L. 1985. Lexicalization patterns. İçinde Shopen, T. (hazırlayan). Language typology and syntactic description. Cambridge: CUP.
Traugott, E. 2001. Grammaticalization. Cambridge: CUP
Uygunluk (Relevance) kuramı bağlam bağımlı çözümleme öneren kuramların öncülerinden biridir. Bağlamın hangi şartlarda anlam belirleyici olduğu bu kuramda ayrıntılı bir biçimde ele alınmaktadır. Uygunluk kuramı ile ilgili bilgi Wilson ve Sperber (1992)'de bulunabilir.