ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini  Yazarlar Dizini Kaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi | Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLİK HAYATINDA ÇANAKKALE
SAVAŞLARI’NIN YERİ

Bayram AKÇA1

Muğla Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi(ILKE)

Atatürk’ün Doğumunun 125. Yılı ve Cumhuriyetimizin 83. Yılı Özel Sayısı

ÖZET

Bu çalışmada II. Balkan Savaşı sonrası Edirne’nin Bulgar işgalinden kurtarılması, Mustafa
Kemal’in önce Sofya’ya sonra da Sofya’dan Çanakkale Cephesi’ne atanması, Çanakkale’de deniz
ve kara savaşları, kara savaşlarında Mustafa Kemal’in başarıları ve bu savaşın Mustafa Kemal
açısından Milli Mücadele’ye etkileri ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mustafa Kemal, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşları, Çanakkale
Savaşları, Çanakkale Savaşları’nın sonuçları

ABSTRACT

In this study after the Balkan War II. The salvation of Edirne from Bulgarian occupation, the
appointment of Mustafa Kemal to Sofya and then his reappointment to Çanakkale Front from
Sofya, the sea and land wars of Çanakkale, the achievement of Mustafa Kemal in land wars and
the effect of this war on National Struggle from point of view Mustafa Kemal are explained.

Key Words: Mustafa Kemal, Balkan Wars, World War.I, Çanakkale Wars, the results of
Çanakkale Wars

Giriş

Osmanlı Devleti I.Balkan Savaşı’nı kaybedince İstanbul’da Ahmet
Muhtar Paşa Hükümeti düşüp yerine 29 Ekim 1912 tarihinde Kamil Paşa
Hükümeti kuruldu (Akşin, 2001:65- 67). Bu arada Trablusgarp ve Bingazi’de
İtalyanlara karşı mücadele eden vatansever subaylar Balkan bozgununu
duyunca anavatanı savunmak için İstanbul’a döndüler. Ardından da 21 Kasım
1912 ‘de bu subaylardan Ali Fethi Bey Akdeniz Boğazı Kolordu Kurmay
Başkanlığı’na ve Mustafa Kemal’de aynı Kolordu’nun şube müdürlüğüne
atandı (Çaycı, 1993: 58; Türk İstiklal Harbine Katılan... 1989: 2).

23 Ocak 1913 tarihinde ise İstanbul’da İttihat ve Terakki Partisi
yanlıları Bab-ı Aliyi basıp hükümete el koydular. Ardından da İttihatçılar
Mahmut Şevket Paşa’yı Sadrazam ve Ahmet İzzet Paşa’yı da Başkomutan
Vekili yaptılar. Bu hükümetin en önemli görevi I.Balkan Savaşı’nda Bulgar
işgaline uğrayan Edirne Şehri’ni kurtarmaktı (Karal, 1999:340-342).

Bu amaçla Hükümet bir plan hazırladı. Mustafa Kemal’in de içinde
olduğu bu plana göre Bolayır ve Şarköy’den eş zamanlı yapılacak bir hareketle
Edirne Şehri kurtarılacaktı. Ancak Şarköy harekâtının zamanında yapılamaması
Mustafa Kemal ve Fethi Bey’in de içinde olduğu Kolordu’nun yenilmesine
neden oldu. Bu durum Mustafa Kemal Bey ve Fethi Bey’in huzursuzluğuna
neden oldu.

Bunun üzerine Mustafa Kemal Bey ve Fethi Bey orduda farklı görevlere
tayin edildiler (Çaycı, 1993:58). 11 Haziran 1913 tarihinde Mahmut Şevket
Paşa’nın bir suikaste kurban gitmesi üzerine yerine Sait Halim Paşa Hükümeti
kuruldu. Bu hükümet döneminde 21 Temmuz 1913 tarihinde Enver Paşa
II.Balkan Savaşı’nı fırsat bilerek ani bir operasyonla Edirne Şehri’ni kurtardı
(Karal, 1999:341-342).

Edirne Şehri’ni Bulgar işgalinden kurtarmak amacıyla yapılan
operasyonda Mustafa Kemal’in de görev alması onun Gelibolu Yarımadası’nı
tanımasına,bölgeyi askeri açıdan analiz etmesine ve bu bilgilerine 25 Nisan
1915’de İtilaf Devletleri’nin Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparken
kullanmasına neden oldu( Çaycı, 1993: 59)

27 Ekim 1913 tarihinde de Mustafa Kemal Sofya’ya, Sofya Askeri
Ataşesi olarak atandı( Türk İstiklal Harbine Katılan, 1989:2 ; Osmanlı
Belgelerinde Çanakkale..., 2005:12-13).

Mustafa Kemal’in Askerlik Hayatında Çanakkale Savaşları’nın Yeri

Mustafa Kemal Sofya’da Askeri Ataşe olarak bulunurken I.Dünya
Savaşı başladı. Savaşın başlamasından kısa bir zaman sonra da İngiltere ve
Fransa, Almanya karşısında zor durumda kalan müttefiği Rusya’ya Çanakkale
ve İstanbul Boğazları üzerinden yardım etmek, İstanbul’u alarak Osmanlı
Devleti’ni savaş dışı bırakmak ve Balkanlarda hala tarafsızlığını koruyan
Yunanistan ve Bulgaristan gibi devletleri kendi yanlarında savaşa sokmak için
Çanakkale Cephesi’ni açma kararı verdiler( Taşkıran, 2001:2-21)

Bu durum karşısında Osmanlı Harbiye Nezareti Çanakkale’yi savunmak
için hazırlıklara başladı. Çanakkale barış zamanında Müstahkem Mevki
Komutanlığı tarafından savunuluyordu. Yarımada’nın kuzeyinde yani
Tekirdağ’da da 3.Kolordu bulunuyordu.2 Ağustos 1914’de Osmanlı Devleti
seferberlik ilan edince 3.Kolordu Gelibolu’ya nakledildi. Ancak 3.Kolordu’ya
bağlı 8.Piyade Tümeni Sina’da görevlendirildiği için onun yerine 19.Tümen
kuruldu ( Erickson, 2003: 105-107).

I.Dünya Savaşı başladıktan hemen sonra Yarbay Mustafa Kemal
cephede aktif görev almak istedi. Ancak her defasında kendisine “ Sizin için
orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya Askeri Ataşeliğinin önemi
dolayısıyla orada kalmanızda fayda var” denildi. Bunun üzerine Yarbay
Mustafa Kemal “ Vatanın müdafasına ait fiili vazifeden daha önemli bir vazife
olamaz. Arkadaşlarım cephede bulunurken ben Sofya’da Askeri Ataşelik
yapamam. Eğer I.Sınıf Zabit olma özelliğine sahip değilsem bana açık
söyleyin” dedi (Çaycı, 1993: 59).

İşte bu 19.Tümen komutanlığı’na da 20 Ocak 1915 tarihinde Yarbay
Mustafa Kemal atandı ( Türk İstiklal Harbine Katılan.. .,1989: 2).

İtilaf Devletleri Çanakkale’yi önce denizden donanma ile geçmeye
karar veridi..Bu amaçla 18 Mart 1915 tarihinde İtilaf Devletleri donanması
Çanakkale Boğazı’nı geçmek için büyük bir taarruz başlattı. Ancak bu taarruz
Türk Tarihine “18 Mart Zaferi “olarak geçerken İtilaf devletleri için büyük bir
bozgun olarak sonuçlandı (A.Thomazi, 1997: 35-40).

18 Mart 1915’de İtilaf Devletleri’nin Çanakkale Boğazı’nı geçme
girişimi Enver Paşa’nın boğazı doğrudan savunacak yeni bir ordu kurma kararı
vermesine neden oldu Bu amaçla Enver Paşa Çanakkale’de 5.Ordu’yu kurarak
başına da Liman Von sanders’i atadı. Mustafa Kemal’in başında olduğu
19.Tümen de 5.Ordu’ya bağlı olarak Eceabat-Bigali yakınlarında 3.Kolordu
ihtiyatında tutulmak üzere görevlendirildi (Erickson, 2003: 111).

5.Ordu Komutanı Liman Paşa İtilaf Devletleri’nin Gelibolu
Yarımadası’na çıkarma yapabileceği üç yer tespit etti. Bunlar; Kuzeyde Saros
Körfezi, yarımadanın güney ucu Seddülbahir ve Anadolu yakasında Kumkale
idi( Erickson, 2003: 113).

İtilaf Devletleri’nin savaş planı ise şöyleydi; Önce Kuzeyde Saros
Körfezi ile Anadolu yakasında Kumkale’ye birer şaşırtma çıkarması yapılacaktı.
Ancak esas çıkarma Kabatepe’nin kuzeyine yani Arıburnu Bölgesine
yapılacaktı ve buraya Anzak birlikleri çıkacaktı. Bu çıkarmanın amacı;
Seddülbahir ile Kabatepe arasındaki Türk birliklerini saf dışı bırakmak ve
yarımadanın en dar yeri olan Conkbayır-Kocaçimen hattından Kilitbahire
ulaşarak boğazı filoya açmaktı (Karal, 1999 : 460-461).

25 Nisan 1915 tarihinde İtilaf Devletleri Gelibolu Yarımadası’nın altı
yerine birden çıkarma yaptılar.5.Ordu Komutanı Liman Paşa ilk anda esas
çıkarma yerini tespit edemedi. Yukarıda verilen plan dahilinde İtilaf
Devletleri’nin esas çıkarma yeri Kabatepe’nin kuzeyi yani Anzakların çıktığı
yer olan Arıburnu Bölgesi oldu. Bu çıkarma Çanakkale savaşları’nda sahne
ışıklarının Mustafa Kemal’in üzerine çevrildiği bir an oldu (Hickey, 1995 : 109¬
120).

Bigali Bölgesi’nde yedek kuvvet olarak bekletilen Yarbay Mustafa
Kemal’in komutasındaki 19.Tümen ordu komutanının emri olmadıkça asla
kullanılmayacaktı. Ancak bölgenin önemini sezen Yarbay Mustafa Kemal hiç
vakit kaybetmeden 57.Alay ile 1.Süvari bölüğü ve 1.Dağ Bataryası’ndan oluşan
müfrezesinin önüne geçerek Conkbayırı’na hareket etti.Sarıbayıra ulaştığı
zaman kıyıdan iç bölgeye doğru çekilen erlerle karşılaştı. Mustafa Kemal bizzat
bu askerlerin önüne geçerek; “Niçin kaçıyorsunuz?” dedi. “Efendim düşman”
dediler. Nerede?” dedi. İşte! diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler. Filhakika
düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye doğru rahatça ilerlemekteydi. O
zaman bu kaçan askerlere bağırarak; “Düşmandan kaçılmaz” dedi.
“Cephanemiz kalmadı” dediler. “Cephaneniz yoksa süngünüz var” dedi. Ve
bağırarak bunlara süngü taktırdı ve yere yatırdı. Aynı zamanda gerideki
birliklerin oraya gelmeleri için de yanındaki zabitlere emir verdi. Sonra da hızla
ileri gelmesini emrettiği 57.Alay ile düşmanın kuzey kanadından kuşatıcı bir
şekilde taarruza geçti. Bu taarruz sırasında Mustafa Kemal askerlere şu emri
verdi; “Size ben taarruzu emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye
kadar geçecek zaman içinde, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim
olabilir. 57.Alayın başlattığı bu taarruz karşısında şaşkına dönen 15.000 kişilik
düşman kumsala döküldü. Bu sırada düşman donanmasından yapılan şiddetli
bombardıman nedeniyle Türk birlikleri de önemli kayıplar verdi (Arıburnu
Muharebeleri...,1990 :22 ;Karatay, 1987 :57).

Diğer taraftan Yarbay Mustafa Kemal 27.Alayı’nda Kemalyeri
üzerinden taarruz etmesini istedi.27.Alayın bu taarruzu karşısında Anzak
birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. Hatta Anzak Komutan general Birdwood
bu durum karşısında General Hamilton’a birliklerinin hemen çekilerek gemilere
alınmasını istediyse de Hamilton bu isteği ret etti(Karatay, 1987 : 194).

Yukarıdaki başarısından dolayı 1 Haziran 1915 tarihinde Mustafa
Kemal Yarbaylık rütbesinden Albaylık rütbesine terfi etti (Türk İstiklal Harbine
Katılan.,.,1989 :2).

Sonuçta Liman Paşa’nın stratejik önemini daha önceden kavrayamadığı
Conkbayır ve Sarıbayır Bölgeleri düşman eline geçmekten kurtuldu. Eğer burası
İngiliz-Anzak birliklerinin eline geçseydi Türk savunma sistemi çökecek ve
daha savaşın başında savaşın sonu belli olacaktı.6 Mayısta ise Türk birlikleri
düşmanı bölgeden tamamen atmak için yeni bir taarruz yaptıysa da bunda
başarılı olamadı be bu tarihten sonra bölgede Ağustos ayına kadar sürecek olan
mevzi savaşları başladı( Karal, 1999 :463-464).

25 Nisan çıkarmasında yaşadığı başarısızlıktan dolayı İtilaf Devletleri
hem büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar hem de Çanakkale’yi geçerek İstanbul’a
ulaşmanın o kadar kolay olmadığını anladılar. Ancak İtilaf Devletleri tekrar
kara kuvvetlerini güçlendirerek Gelibolu harekatına devam kararı aldılar. Fakat
bu harekat için Fransa her şeyden önce Almanya karşısında Avrupa’daki kendi
topraklarını savunma kaygısına düştüğü için müttefiği İngiltere’ye destek
veremeyeceğini açıkladı. Bu durumda ikinci Gelibolu çıkarması yalnız İngiliz
çıkarması olacaktı.Bunun üzerine İngiltere mayıs 1915’de İan Hamilton’un
komutasındaki kara ordusunu güçlendirme kararı aldı.Bu amaçla İngiltere 5
Tümen yani 70.000 kişi tahsis etti.Bu kuvvet 43 parça gemiyle 1 Temmuz
1915’de İngiltere’den yola çıktı.Ancak bu çıkarma çok gizli
tutuluyordu.Gelibolu’da yapılacak bu ikinci çıkarmanın planı
şöyleydi;İngiltere’den gelecek yeni kuvvetlerin bir kısmı Anzakların kabatepe
kuzeyindeki harekatının genişletilmesi için kullanılacaktı.Diğer bölümü de

Suvla koyu’nda karaya çıkacak ve üç yönde Türk kuvvetlerine karşı saldırıya
geçecekti.Esas saldırı Türk savunma hattının sağ kanadına yapılacak ve buradan
Conkbayırı-Kocaçimen hattı alınarak Maydos’a ulaşılacak ve böylece hem Türk
kuvvetlerinin yardım için İstanbul ile ilişkisi kesilecek hem de Çanakkale
Boğazı donanmaya açılacaktı.Bu saldırı gerçekleşirken Suvla’ya çıkarılan
kuvvetlerin Türklere karşı saldırısı gerçekleşecekti.Bunun dışında
Seddülbahire’de bir şaşırtma harekatı gerçekleştirilecekti (Karal, 1999 :466 ;
Karatay ,1987 :219).

İngilizlerin çıkarma hazırlıkları 5.Ordu Komutanlığı tarafından
öğrenildi. Ancak 25 Nisan çıkarmasında olduğu gibi çıkarmanın nereye
yapılacağı konusunda görüş ayrılığı vardı. Yarbay Mustafa Kemal ise çıkarma
yerini daha iki ay önceden sezmişti.Mustafa Kemal 5 Haziran 1915’de 5.Ordu
komutanlığına yazdığı yazıda “ Düşmanın sahip olacağı ilk fazla kuvvetlerini
Sazlıdere ile Azmak arasındaki bölgeye çıkaracak ve Kocaçimen silsilesini
tutmaya teşebbüs edecektir” diyerek üst komutanlığın dikkatini çekmek
istemişti.Ancak Ne Esat Paşa ne de Liman Paşa Mustafa Kemal’in bu uzak
görüşlülüğüne katılmadı.Dolayısıyla yapılacak bu yeni çıkarma için gerekli
tedbirler de alınmadı ( Karal, 1999 :467).

Bu koşullar altında İtilaf Devletleri önce 6 Ağustos 1915’de
Seddülbahir Bölgesi’ne bir şaşırtma çıkarması yaptı. Ama aynı anda Suvla
Koyu’na da çıkarak hızla Conkbayırı’na ilerlemeye başladı.Bu durum Arıburnu
cephesi’nin düşmesiyle sonuçlanacak bir durum ortaya çıkardı.Conkbayır ve
Kocaçimen savunması 9.Kolordu’ya verilmişti.8 Ağustos’da düşman denizden
ve karadan Conkbayırı’nı şiddetli ateş altına alması genel bir saldırıya
geçeceğinin ilk işaretleriydi.Ne var ki 9.Kolordu’da çözülmeler başladı.Bu
Kolordu’nun bazı subayları raporlarını ordu komutanı yerine Mustafa Kemal’e
göndererek ondan yardım istemeye başladılar.Bu yazılardan bir tanesinde “
subayların çoğu ya şehit ya yaralı. Hatta bulunduğum yerin adını bile
bilmiyorum. Bölgeyi iyi bilen bir komutanın atanmasını vatanın selameti
açısından rica ediyorum” diyordu. Kuzey Grubu’ndan 24.Alay Komutanı Nuri
(Conker) de “Conkbayırı’na hareket ve oradaki düşmana saldırı emri aldım.
Grup Komutanlığı’ndan açıklayıcı bilgi istedim Fazla söze lüzum yok cevabını
aldım. Oradaki durum hakkında beni aydınlat.Ortada komutan yok”
demekteydi. Bunun üzerine Mustafa Kemal eski arkadaşı olan Nuri Bey’e hızla
Conkbayırı’na gitmesini yazdıktan sonra “ Olaylar komutanı belli
edecektir”diyordu.( karal,468) Bu yazışmalar Conkbayırı-Kocaçimen
bölgesinde komuta sorununun olduğunu göstermekteydi. Bu arada Mustafa
Kemal komuta bunalımı nedeniyle kendisine ulaştırılan yazıları bir üst makama
ulaştırarak onların dikkatini çekmeye çalışıyordu.Bu durum karşısında V.Ordu
Komutanı Liman Paşa bu sorunu çözmek için 16.Kolordu Komutanı Albay
Fevzi Bey’i Anafartalar Grup Komutanı olarak atadı.8 Ağustos 1915’de Liman
Paşa Conkbayırı’nda durumun kötüye gittiğini görerek Anafartalar grup

Komutanı Albay Fevzi Bey’e hemen düşmana saldırmasını istedi.Ancak Fevzi
bey askerin yorgunluğunu bahane ederek bu emri yerine getirmedi ( Arıburnu
Muharebeleri...,1990 :86-87).

Bu durum karşısında Liman Paşa Mustafa Kemal’e Anafartalar’ın
durumunu nasıl gördüğünü sordu? Mustafa Kemal’de “ Conkbayırı’nda duru
fevkalade bir hal almıştır. Bunun düzeltilmesi için henüz birazcık ümit vardır.
Bu da kaybolursa felaket beklenebilir” dedi. Liman Paşa’nın Kurmay Başkanı
Albay Kazım ( Dirik) aracılığıyla “ Çare Kalmadı mı? Sorusuna karşılık
Mustafa Kemal “ Bütün komutanlığın kendisine verilmesinden başka çarenin
kalmadığını” söyledi. Bunun üzerine hemen o akşam yani 9 Ağustos 1915’de
Liman Paşa büyük sorumluluk isteyen ve bu görevi üstlenmeye hazır olan genç
Albay Mustafa Kemal’i Anafartalar Grup Komutanı olarak atadı. Aslında
Liman Paşa bu verdiği kararla savaşı kazanacak bir komutanı seçmekle kalmadı
aynı zamanda Türk’ün kaderini etkileyecek bir komutanı dünya kamuoyu
önünde kendisini ispatlamasına da yardımcı oldu. Mustafa Kemal ise savaşın en
kritik anında bu görevi almakla yükselme hırsını değil sorumluluk alma
duygusunu ön plana çıkarmıştı (Karatay, 1987 : 126).

Mustafa Kemal kısa sürede birliklerle bağlantı kurup düşman hakkında
istihbarat bilgisi topladıktan sonra 9 Ağustos’ta saldırı emri verdi. Saldırı
Azmakdere’nin iki yakasında başlayarak düşmanı birçok bölgede denize
kadarsüedü. Liman Paşa’da bu harekat ile düşmanın içerlere kadar ilerleme
teşebbüsünün kesin olarak durdurulduğunu belirtir (Karal, 1999 :470).

Mustafa Kemal 10.Ağustos 1915 tarihinde 8.Tümene bizzat kendisi
komuta ederek yaptığı saldırıda Kocaçimen-Conkbayırı hattının stratejik öneme
sahip noktalarını İngilizlerin elinden aldı.Böylece Genarel Hamilton’un büyük
ümitlerle hazırladığı planı suya düşmüş oldu.Bugünkü muharebenin en önemli
anısı,İngilizlerin şiddetli ateş altına aldığı gözetleme yerinden bir an
ayrılmayan Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in, İngiliz
mermilerinden saçılan misketlerden birinin sağ göğsüne isabetidir.Türk
milletinin talihine ve tarihine yön veren büyük komutanın göğsüne saplanan bu
misket, sadece saatini parçalamış, ona bir zarar vermemişti.Mustafa Kemal ise
bu olayı çevresindekilere duyurmadan harekatın gidişatını gözetlemeye devam
etti (Birinci Dünya Harbinde.. .,2002 :200-202).

15 Ağustos’da Kireçtepe üzerinden saldırıya geçen İngilizler
başlangıçta bira başarı sağladılarsa da kendilerine karşı koyan Gelibolu
Jandarma Alayı tarafından durduruldu. Böylece bütün İngiliz kuvvetleri sahile
mıhlanmış oldu (Karal, 1999 :470).

21 Ağustos 1915’de İngilizler bütün güçlerini toplayarak Anafartalar
Bölgesi’nde yeni bir saldırı gerçekleştirdilerse de ağır zayiat vererek geri
çekildiler.22 ve 27 Ağustos saldırıları da başarılı olamayınca Çanakkale’de
büyük kara savaşları devri sona ermiş oldu( Karal, 1999 : 470).

Anafartalar Savaşları hakkında Fransız Binbaşı Larşer şunları anlatır
“Türkiye Ağustos ayında ondört tümenini savaşa soktu.Kazandığı başarı kısmen
Albay Mustafa Kemal’in direnme gücü sayesinde oldu.Albay Mustafa Kemal
en tehlikeli karşı saldırıları idare etmiş ve Türk birlikleri de bu savaşlarda çok
büyük başarı göstermiş.Fakat şunu da belirtmek gerekir ki Türk azmi, Türklerin
savunmadaki üstün direnişi ve komuta kademesindeki vatanseverce hareketleri
bu zaferde önemli rol oynamıştır” (Esat Paşanın...,1975 :289).

Çanakkale’de alınan bu ağır yenilgiden sonra İtilaf Devletleri komutanı
General İan Hamilton görevden alınıp yerini General Munro atandı. Kasım
1915’de İngiliz Harbiye Nazırı Lord Kitchener’in Gelibolu’ya gelerek cephenin
son durumu hakkında bilgi almasından sonra İngiliz Hükümeti 12 Aralık 1915
tarihinden itibaren Gelibolu yarımadası’nı boşaltmaya başladı. Bu işlem de 9
Ocak 1916 tarihinde son buldu. Böylece Çanakkale Savaşları Türk Ordusu’nun
kesin zaferiyle son bulmuş oldu( Taşkıran, 2001 :24).

Çanakkale savaşları sona erdikten sonra Mustafa Kemal’in başında
olduğu Anafartalar Grup Komutanlığı 27 Kasım 1915’de lağvedildi. Bunun
üzerine Mustafa Kemal de Edirne’de bulunan 16.Kolordu Komutanı Alman
General Kannengiesser’in yerine tayin edildi. Böylece Mustafa Kemal’in
askerlik hayatında Çanakkale Savaşları bölümü sona ermiş oldu (Tezer, 1999:
33).

Sonuç

Çanakkale Savaşları Mustafa Kemal’in askerlik hayatında bir çok
önemli sonuçlara sebep olmuştur. Bunlar;

1-Mustafa    Kemal’in askeri dehasını gözler önüne sermesidir. Mustafa
Kemal Çanakkale’de durumu çabuk kavrayarak süratle karar vermek, verdiği
kararı cesaretle uygulamak ve gerektiği zaman hiç kimseden çekinmeden
sorumluluk ve yetkiyi üzerine alma gibi komutanlık vasıfları göstermiş ve
böylece savaşın gidişatı üzerinde birinci derecede etkili kişi konumuna gelmiştir
(Çaycı, 1993 :62-63).

2-Çanakkale    Savaşları Mustafa Kemal adının ilk defa Türk askeri ve
halkı tarafından duyulmasına neden oldu.I.Dünya Savaşı sona erip ordu terhis
edilince memleketlerine dönen askerler yakınlarına Mustafa Kemal’i düşmana
karşı kahramanca savaşan bir komutan olarak anlattılar.Bundan sonra artık
Mustafa Kemal Türk Milleti için bir kurtarıcı olarak görülmeye
başlandı.Yıllarca süren savaşlar sonucu kendine güvenini kaybeden Türk askeri
ve halkı Çanakkale’de Mustafa Kemal sayesinde tekrar eski özgüvenini
kazandı.Bu duygu ise daha sonra Milli Mücadele’nin ilk çekirdeğini
oluşturacaktır.Milli Mücadele başlayıp da Mustafa Kemal halkı tekrar silah
altına davet ettiği zaman bu davete ilk icabet eden yine onu tanıyan subay ve
erler olacaktır (Tunçoku,2002 : 126-127).

3-    Çanakkale Savaşları geleceğe dönük olarak Türk İstiklal Savaşı’nın
liderinin belirlenmesinde etkili olmuştur. Çünkü daha Çanakkale Savaşları
sırasında İstanbul’da yayınlanan bir dergi Çanakkale’deki başarılarından dolayı
Mustafa Kemal’in resmini kapak resmi yaparak onun Türk Milleti tarafından
tanınmasına ve güvenilmesine neden olmuştur (Köstüklü, 2004 :302).

4-Çanakkale    Savaşları Mustafa Kemal’in liderliğinde Anadolu
başlatılan Milli Mücadele komutasının şekillenmesine neden oldu. Çünkü başta
Mustafa Kemal olmak üzere Fevzi Bey (Çakmak), Kazım Bey (Dirik, İsmet
Bey (İnönü) gibi birçok komutan bizzat Çanakkale’de savaşarak ve Mustafa
Kemal’in askeri dehasına şahit olarak Milli Mücadelede onun komutası altında
yer almışlardır.

KAYNAKLAR

Akşin, Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ankara, 2001.

Arıburnu Muharebeleri Raporu, Mustafa Kemal, Haz. Uluğ İğdemir, Ankara,
1990.

Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi V.Cilt Çanakkale Cephesi Harekâtı,1 inci,
2 inci ve 3 üncü Kitapların Özetlenmiş Tarihi, Ankara, 2002

Çaycı, Abdurrahman, Çanakkale ve Gelibolu Yarımadasının Atatürk’ün Askeri
Kariyerindeki Yeri, Çanakkale Savaşları Sebep ve Sonuçları
Sempozyumu, Çanakkale, 14-17 Mart 1990,T.T.K.Y,Ankara,1993.

Erickson, Edward J, Size Ölmeyi Emrediyorum, Birinci Dünya Savaşı’nda
Osmanlı Ordusu, Çeviren. Tanju Akad, İstanbul, 2003.

Esat Paşanın Çanakkale Anıları, İstanbul,1975.

Hickey, Michael, Gallipoli, London,1995.

Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, C.9,Ankara,1999.

Köstüklü, Nuri, Çanakkale’de şehit Olan Yalvaçlılar, Atatürk Araştırma
Merkezi Dergisi, C.20,Sayı.58,Mart 2004.

Taşkıran, Cemalettin, Ana Ben Ölmedim, I.Dünya Savaşı’nda Türk Esirleri,
İstanbul, 2001.

Tezer, Şükrü, Atatürk’ün Hatıra Defteri, Ankara, 1999.

Thomazi, A, Çanakkale Deniz Savaşları, Çeviren Hüseyin Işık, Ankara, 1997

Tuçoku,,Mete, Çanakkale 1915, Buzdağı’nın Altı, Ankara, 2002.

Türk İstiklal Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların
Biyografileri, Ankara, 1989.

1

Yrd. Doç. Dr, Muğla Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.