ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

Türk Dil Kurumunun Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü

PROF. DR. GÜRER GÜLSEVİN

Her kültür dili gibi Türkçe de ilişkide olduğu dillerle kelime alışveri¬
şinde bulunmuştur. Köktürk yazı dilinde yok denilecek kadar az ya¬
bancı söz olduğu araştırmacılar tarafından ortaya konulmuştur
(Aksan 1997). Eski Uygur yazı dilinden itibaren, ilişkiye girilen dillerin çoğal¬
dığı ve yabancı unsurların arttığı görülür (Clauson 1972; Ölmez 1995; Ölmez
1997; Tezcan 1978; Tekin 1983). Eski Türk yazı diline Çince, Soğdca, Sanskritçe,
Toharca gibi dillerden kelime girmesine rağmen, daha sonraki dönemlerde
Arapça ve Farsça unsurlar ağırlık kazanmıştır. Oğuz ve Kıpçakların kalabalık
gruplar hâlinde batıya gitmeleri ve çeşitli halklarla karşılaşmaları sonucunda
da Rumca, İtalyanca, Ermenice, Gürcüce, Rusça, Fransızca, Almanca gibi dil¬
lerle alışverişler olmuştur. 20. yüzyıldan itibaren ise daha ziyade İngilizceden
dil unsurları alınmıştır.

Mustafa Öner, Türkçede dille ilgili alışverişlerin tarihî seyrini müstakil bir
makale hâlinde değerlendirmiştir (Öner 1996: 140-148). Mustafa Sarı ise,
Türk-
çenin Batı Dilleriyle İlişkisi
başlıklı eserinde, Batı dillerinden alınan kelime ve ek¬
leri, çok çeşitli açılardan ayrıntılı olarak incelemiştir (Sarı 2008).

Batıdan Alınan Kelimeler:

Bugün Batı kaynaklı diyebileceğimiz unsurların Türkçeye girmesi, 10.
yüzyıldan itibaren Anadolu ve Rumeli'ye gelinmesiyle başlamıştır. Yeni coğ¬
rafya, yeni komşular, yeni girilen din ve yeni tanınan kültürler Türkçeyi bir¬
denbire bambaşka bir alışveriş ortamına sokmuştur. O dönem ve şartlarda
yaşanan yoğun Arapça ve Farsça etkileşimi bir yana; önce komşumuz, sonra¬
ları vatandaşımız olan yerlilerin dillerinden (Rumca, Ermenice, Bulgarca vs.)
yepyeni şeyler öğrenilmiştir. Türkçenin bu yeni komşularından yaptığı alıntı¬
lar, yeni öğrenmelere dayandığından 'bilgi alıntısı' niteliğindedir (Karaağaç
1997). Daha sonra Osmanlı Devleti'nin Rumeli ve Orta Avrupa'ya kadar uzan¬
ması sonucu Sırpça, Macarca, Romence, İtalyanca gibi dillerle ilişkiler artmış¬
tır. Özellikle Tanzimat hareketi ile başlayan Batılılaşma süreci ise, çok yoğun
bir Fransızca etkisinin yaşandığı dönemi yaratmıştır. Şu anda Türkçede bulu¬
nan Batı kaynaklı kelimelerin çok büyük bölümünü de bu Batılılaşma süre¬
cinde Fransızcadan alınan kelimeler oluşturmaktadır. Cumhuriyet döneminin
başlarında Türkçeleştirme sürecinde, yaşayan Batı dillerinden kelime almak
yerine, Avrupa'nın bugün yaşamayan klasik dili Latinceden bazı terimlerin
(etnografya, bibliyografya vs.) bilim diline sokulması uygun görülmüştür.

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren -bütün dünyada olduğu gibi Tür¬
kiye'de de- Amerika ve İngiltere'nin ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda et¬
kisi artmıştır. Eskiden daha ziyade 'bilgi alıntısı' yapan Türkçe, artık bunların
yanı sıra çok yoğun olarak İngilizceden 'özenti alıntıları'da yapmaya başla¬
mıştır. Türkçedeki Batı kökenli kelimelerin yoğunluğunun ve bu yabancılaş¬
manın çok değişik sebepleri vardır. Fatih Sezgin bunun sebeplerini ayrıntılı
olarak şu 20 başlık altında değerlendirmiştir: "1. Karşılaşılan yeni eşya ve kav¬
ramlar, 2. Farklı bir medeniyet alanına geçme gayretleri, 3.Yabancı ülkelere du¬
yulan ilgi, 4. Yabancı ülkelerde yaşama ve oralara yapılan yolculuklar, 5.
Alafrangalık modası ve Batı tarzı yaşama özentisi, 6. Yabancı dil eğitimi ve ya¬
bancı dille eğitim, 7. Argo yoluyla yabancılaşma, 8. İdeolojik akımların do¬
ğurduğu hava, 9. Üsluba yönelik kullanım, 10. Sadeleştirme akımının getirdiği
yönelimler, 11. Bazı meslek ve sanatların yabancı veya azınlıklar tarafından
icra edilmesi, 12. Uluslararası ve çok uluslu şirketler, 13. İtibar ve incelik ifa¬
deleri, 14. Kavram farklarını karşılama, 15. Millî değerler konusundaki du¬
yarsızlık ve yabancılık, 16. Dilin kendi yapısından gelen direnç derecesi, 17.
Kitle iletişim araçları, 18. Aydınların halka yabancılaşması, 19. Bazı meslek ve
sanatların kendine has terim kullanmaları, 20. Gülünçlük aracı olarak kul¬
lanma" (Sezgin 2002: 85-99).

Türkçenin Batı dillerinden unsurlar alma sürecini Zeynep Korkmaz dört
maddeyle gösterir:

a- Türklerin Anadolu'ya yerleşmesinden başlayarak XVIII. yüzyıla
kadarki dönemde alınan Batı kaynaklı kelimeler,

b- XVIII. yüzyılda Batı ile ilk temaslarımızın ortaya koyduğu durum,

c- 1839 Tanzimat hareketi ile başlayan Batı'ya yönelişin getirdiği ya¬
bancı kelimeler,

ç- Cumhuriyet devrinde alınan Batı kaynaklı kelimelerdir. (Korkmaz
1995:948)

Batıdan alınan kelimelere karşılık bulma çabalarındaki uygulamalar çe¬
şitli boyutlarıyla değerlendirilmiş (Zülfikar 2007), bugüne kadar Türk Dil Ku¬
rumu tarafından önerilen karşılıklar da kitap hâlinde yayımlanmıştır.

Sözlüklerde Kaynak Dilin Belirlenmesindeki Zorluklar:

1. Sözlükçülükte alıntı kelimeler için prensip, o kelimenin ilk yaratıldığı
dilin değil de ilgili dile alınmasına aracılık eden dilin belirlenmesidir. Bu yüz¬
den mevcut sözlüklerde, alıntı kelimenin gelmesine aracılık eden dilin, yani
kaynak dilin gösterilmesi yoluna gidilir. Her ne kadar prensip bu olsa da her
zaman bütün sözlüklerin aynı derecede başarılı tespit yaptığını da söylemek
mümkün değildir. Örnek: İngilizcede
boxer kelimesi vardır. Bu kelime Fran-
sızcaya İngilizceden geçtiği için, Fransızca sözlükler bunun kaynağını İngi¬
lizce olarak verir. Türkçedeki
boksör de aynı kelimedir. Ancak, Türkçedeki
boksörün kaynağı İngilizce değil, Fransızcadır. Bunu belirlemek kolaydır: İn¬
gilizcede
boxer kelimesinin telaffuzu /baksır/, Fransızcadaki boxeur kelimesi¬
nin telaffuzu ise /boksör/ biçimindedir. Türkçedeki /boksör/ telaffuzu, bu
kelimenin Fransızca şekilden alındığını gösterir. Son yıllarda bir iç çamaşırı
olarak dilimize hem
baksır hem de boxer yazımı ile giren ve /baksır / olarak te¬
laffuz edilen kelime ise, aynı kelimenin İngilizceden yeni alınan bir şeklidir. Bu
gerçek gözden kaçırılınca,
'boks yapan kimse, yumruk oyuncusu' anlamındaki ke¬
lime Türk Dil Kurumunun
Türkçe Sözlük ünün 1983 yılında yapılan 7. baskı¬
sında şu şekilde verilmiştir:

boksör a. Ing. Yumrukoyuncusu.

Daha sonraki baskılarda Türk Dil Kurumu bu kelimenin kaynağını dü¬
zelterek vermiştir. 2009 yılında yapılan 10. baskıda şöyle verilmektedir:

boksör is. Fr. boxeur sp. Boks yapan kimse, yumruk oyuncusu.

Maalesef, Türkçe boksör kelimesinin kaynağını, Türk Dil Kurumunun 1983
yılından önceki yanlışlığını tekrarlayarak "İngilizce" olarak göstermeye devam
eden sözlükler de vardır (örneğin: D. Mehmet Doğan,
Büyük Türkçe Sözlük, 20.
baskı, Pınar Yayınları, İstanbul 2008).

Kaynak dili belirlemek her zaman bu kadar kolay olmamaktadır. Bu yüz¬
den, bir kelimenin kökeni-kaynağı olarak farklı eserlerde farklı diller gösteri-
lebilmektedir. Örneğin, Türkçedeki
mağaza kelimesinin kaynağı olarak 3 ayrı
dili (İtalyanca, Arapça, Fransızca) bulabiliyoruz.

mağaza (İt. Magazzino) Büyük kârgir dükkân, mağaza (Mustafa Nihat

Özön, Türkçede Yabancı Kelimeler Sözlüğü, 1962).

mağaza a. Ar. (..'.) 1. Büyük dükkân. 2. Eşya ve azık deposu (TDK

Türkçe Sözlük, 7. Baskı, 1983).

mağaza is. (mağa'za) Fr. magasin 1. Büyük dükkân. 2. Eşya ve azık de¬
posu (TDK,
Türkçe Sözlük, 10. Baskı, 2009).

2.    Türkçe bir sözlükte herhangi bir alıntı kelimenin kaynağı olarak "Ame¬
rika yerli dilleri" veya "Avustralya yerli dilleri"nin gösterilmesi doğru olamaz.
Bu dillerle Türkçe arasında bir alışveriş bağı yoktur. Bir kelime köken olarak
oralara ait olsa bile, Türkçeye girmesinde ya İspanyolca, Fransızca, Rumca vs.
veya günümüzde İngilizce aracılık etmiştir. Örneğin, kaynağı hâlâ tartışmalı
olan
domates kelimesi: Kelimenin kökeni Amerika kıtasına dayanıyor bile olsa,
18. yüzyılda Amerika veya Meksika yerlilerinin dilinden Türkçeye kelime alın¬
ması mümkün değildir. Bu kelimenin Türkçedeki şekli, bitkinin Avrupa'ya gel¬
dikten sonra oradaki bir dilde söyleniliş şeklinden alınmış olmalıdır (Fransızca
tomates /tumat/, İngilizce tomatoes /tomeytos/, İspanyolca tomate /tomate/,
Yunancası
tomâtes /domates/).

Mevcut sözlüklerden bazılarında domates kelimesinin kaynağı şöyle verilir:
domates a. (doma'tes) (Amerika yerlilerinin dilinden) bitb. 1. Patlıcangil¬
lerden, yaprakları tüylü, çiçekleri salkım durumunda, vitamince zengin,
kırmızı ürünü için yetiştirilen bir bitki
(Lycopersicon esculentum). 2. Bu bit¬
kinin yenilen ürünü (TDK,
Türkçe Sözlük, 1983).

Daha sonraki baskılarda Türk Dil Kurumu, Amerika veya Avustralya yer¬
lilerinden doğrudan doğruya bir kelime alınamayacağı gerçeğini düşünerek
kaynak dili Avrupa'dan göstermiştir.

domates is. (domates) Rum. bot. 1. Patlıcangillerden, yaprakları tüylü,
çiçekleri salkım durumunda, vitamince zengin, kırmızı ürünü için yetiştiri¬
len bir bitki
(Lycopersicon esculentum). 2. Bu bitkinin yenilen kırmızı veya
yeşil ürünü. (TDK,
Türkçe Sözlük, 2009)

D. Mehmet Doğan 2008 yılında yayımlanan sözlüğünde, bu kelimenin
kaynağını da Türk Dil Kurumunun 1983 yılı baskısındaki yanlışa benzer ola¬
rak şöyle vermiştir:

domates (.+.) (Meksika dilinden.i.bit.) 1. Patlıcangillerden otsu, tüylü
yapraklı, meyvesi olgunlaştıkça kızaran bir bitki (lycopersicum esculen-
tum). 2. Bu bitkinin taze olarak tüketilen veya salça yapılan meyvesi. 3. (ar.)
Kolay, zahmetsiz (D. Mehmet Doğan, 2008)

3.    Bazı durumlarda kaynak dilde bile Türkçedeki anlam artık kullanıl¬
mamaktadır. Örnek: Eskiden Fransızcada
métropolitain sözünün 'metro' anlamı
da bulunmasına rağmen, bugünkü Fransızcada "
1. Başyurda değgin, 2. Ana¬
kente değgin. 3. Başpiskoposluğa değgin."
(Saraç 1985) gibi anlamları yaygındır.
Bugünkü Fransızca için "eskimiş" kabul edilen 'metro' anlamı, Türkçe edebî
metinlerde tespit edilmektedir:
"Otomobilden otobüse, arabadan metropolitene at-
laya sıçraya gülünç sinema şeridi aktörleri gibi..."
(Refik Halit Karay, Bir İçim Su,
146.)

4.    Batılılaşma sürecinde en çok alıntı yapılan dil Fransızca idi. Artık Fran-
sızcadan kelime alınmamaktadır. Ancak, İngilizceden alınmakta olan kelime¬
lerden bazıları bile Fransızca okunuşları ile Türkçeye girmektedir. Örneğin, Ş.

H. Akalın yeni alınan inovasyon kelimesi hakkında şunları söyler:

"İngilizceden Türkçeye geçmiş olmasına karşın bu sözün dilimizde İngiliz¬
cedeki özgün yazılışı 'innovation've özgün söylenişi /inıveyşın/ biçimleriyle yay¬
gınlaşmaması dikkat çekicidir. Türkçenin Batı dilleriyle ilk ve etkili ilişkisi
Fransızca ile olduğundan Batı kaynaklı sözlerin Türkçede kullanılışında Fransızca
söyleyişin etkin olması dikkat çekicidir. Fransızca söyleyiş biçimleri âdeta İngilizce
sözcükleri Türkçeleştirme yolu hâline gelmiştir."
(Akalın 2007: 483)

5.    Bazı kelimeler telaffuzlarıyla alınmış (Fr. rendez-vous /randevu/ > T.
randevu), bazıları ise yazılış şekilleriyle Türkçeye girmiştir (Fr. bilet /biye/ > T.
bilet). Bu konuda ikili kullanım yaratan durumlar da ortaya çıkmıştır. Örne¬
ğin; Fransızcada
menü şeklinde yazılan kelime /mönü/ olarak telaffuz edil¬
mektedir. Bu kelime Batılılaşma sürecinde, yazılış şekliyle (
menü) Türkçeye
girmiş ve yaygınlık kazanmıştır. 20. yüzyılın sonlarında bu kelime Fransızca-
daki telaffuzu esas alınarak
mönü şeklinde de söylenip yazılmaya başlamıştır.

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü:

Ülkemizde Batı kökenli/kaynaklı kelimeler üzerine yapılan müstakil ça¬
lışmalar Ali Seydi'nin 1910 yılında yayımlanan
Lugât-i Ecnebiye adlı eserine
kadar uzanır. Cumhuriyet döneminde müstakil olarak Batı kaynaklı alıntıları
toplayan eser ise Mustafa Nihat Özön'ün 1962 yılında yayımladığı
Türkçe-Ya-
bancı Kelimeler Sözlüğü
başlıklı kitabıdır. Ayrıca, 19. yüzyıldan beri diğer birçok
sözlükte de, alıntı olan kelimelerin kaynakları gösterilmeye çalışılmıştır.
Ancak, mevcut çalışmalar Türkçedeki Batı kökenli/kaynaklı kelimeleri gös¬
termeye yetmediği gibi birçok yanlışı da barındırmaktadır. Aynı dönemlerde
bile yayımlanan sözlüklerde bir kelimenin kaynağı farklı farklı gösterilebil-
mektedir.

Türk Dil Kurumu bu eksikliği de kapatmak amacıyla Türkçede Batı Kökenli
Kelimeler Sözlüğü Çalışma Grubu
kurmuştur. Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın'ın
başkanlığında Prof. Dr. Recep Toparlı, Prof. Dr. Gürer Gülsevin, Prof. Dr. Mus¬
tafa Öner, Prof. Dr. Erdoğan Boz, Doç. Dr. Hatice Şirin User, Yrd. Doç. Dr.
Özkan Öztekten, Yrd. Doç. Dr. Özgür Ay ve Arş. Gör. M. Yasin Kaya'dan olu¬
şan grup çalışmalarını sürdürmektedir.

Bu Çalışma Grubunun ilk toplantısında Türkçede Batı Kökenli kelimeler Söz¬
lüğü
hazırlanırken uyulması gereken ilkeler, kurallar ve sözlüğün kapsamı be¬
lirlenmiş ve Tanzimat Döneminden günümüze kadar edebî eserlerimize Batı
dillerinden girmiş olan kelimelerin fişlenmesi kararlaştırılmıştır. Gelinen nok¬
tada çalışmanın hazırlanış ve sunuluş şekli şöyledir:

1.    Sözlüklerde her madde ve her anlamı için örnek cümle gösterme yön¬
temi olmasa da, hazırlanmakta olan bu sözlükte, her maddenin her anlamı için
edebî metinlerden muhakkak örnek cümleler gösterilmektedir.

2.    Belirlenen ilkeler doğrultusunda pek çok eser taranarak fişlenmekte¬
dir. Bu fişler mutat toplantılarda kaynak dilleri, kaynak dildeki özgün biçim¬
leri ve anlamları bakımından tek tek ele alınmakta ve mevcut literatürün
sunduğu bilgiler de tartışılarak değerlendirilmektedir. İşlenmesi tamamlanan
maddeler bilgisayar ortamına aktarılmaktadır.

3.    Taramalar edebî metinlerden yapıldığı için, sözlük çalışması alfabetik
aşamalarla ilerlememektedir. Yani, önce A, sonra B, daha sonra C maddesi te¬
kâmül ettirilmemektedir. Her taranan metinde hemen hemen her harften
madde başı yer aldığı için sözlük, A'dan Z'ye bütün harfleriyle gelişmektedir.

4.    Yukarıdaki işlemlerle belirli bir düzeye ulaşan Türkçede Batı Kökenli Ke¬
limeler Sözlüğü,
3.372 madde başı ve 15 yazarın 112 eserinden alınan 9.811 örnek
cümleyle, 12 Temmuz 2007 günü Türk Dil Kurumunun Genel Ağ sayfasında
kullanıma sunulmuştur. Böylece hem kullanıcıların gereksinimini karşılamak
hem de ilgililerin katkı ve eleştirilerini değerlendirmek olanağı elde edilmiştir.

5.    Genel Ağ sayfasında hizmete sunulan ve çalışmaları hâlen süren söz¬
lükte kurulan düzen şudur:

5. 1. Taranan söz madde başı olarak koyu dizilmiş, daha sonra bu sözün
hangi dilden alındığı kısaltmalarla
(Fr., İt., Alm., vb) gösterilmiştir. Ar¬
dından, kaynak dildeki özgün biçim verilmiştir.

5. 2. Bazı sözlerin birden çok anlamı vardır. Bunlar numaralandırılarak
sıralanmış ve edebî eserlerden fişlenen örnek cümleler de söz konusu an¬
lama bağlı olarak verilmiştir. Örneklerin alındığı eser adları ve sayfa nu¬
maraları da örnek cümlenin ardından gösterilmiştir.

5.3.    Taranan metinlerde aynı alıntının birden fazla yazımı ile karşılaşıl¬
dığı durumlar da olmuştur. Bunlardan biri söylenişe bağlı ve Türkçede
yaygınlaşmış biçimken, diğeri özgün yazıma dayanan bir örnek olabil¬
mektedir. Edebî metinlerimize yansıyan her iki yazım da ayrı madde baş¬
ları olarak gösterildi. Alıntının anlamı Türkçede yerleşik yaygın biçime
verildi, diğeri cümlelerle örneklendirilerek yaygın biçime gönderildi. Ör¬
nekler:

absent / absinthe

absent Fr. absinthe Pelinle kokulandırılmış sert bir içki: § "Masaların
üzerindeki bardakların birçoğu beyaz buzlu absent sularıyla buğulanıyor."
- Ruşen
Eşref Ünaydın, C. XII, 56.

absinthe Fr. absinthe Absent: § "Saniyen 'absinthe'den başlayıp konyağa
kadar işretlerin envasına tiryaki olduğundan henüz inbisat edecek olan vücudunu
yıkar, bitirir."
- Ahmet Midhat Efendi, Paris'te Bir Türk, 434.

kaos/chaos

kaos Fr. chaos 1. Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun,
uyumsuz ve karışık durumu: §
"Kaosu kosmos yapan insan zekâsı, tecrübele¬
rini ideolojilerde sergilemiş."
-Cemil Meriç, Bu Ülke, 93. 2. mec. Karışıklık, kar¬
gaşa: § "
Bu, kaosu bile bir düzene koymaya çalışmak alışkanlığından
kaynaklanmakta."
-Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 112.

chaos Fr. chaos Kaos1: § "Türkiye'de fikirler chaos (yaradılıştan önceki ka¬
rışıklık) devresindedir."
-Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 271.

robdöşambır / robdöşambr / robe de chambre

robdöşambır Fr. robe de chambre Ev içinde giyilen üstlük: § "Tahir bir
bere, arkasına bir robdöşambır giymişti."
- Reşat Nuri Güntekin, Balıkesir Mu¬
hasebecisi, 66.

ropdöşambr Fr. robe de chambre Robdöşambır: § "Henüz vitrinlere düş¬
memiş naylon geceliği üzerine bürünüverdiği krepsatenden leylak renkli ropdö¬
şambrıyla bilhassa mahmur ve düşünceli haliyle adeta güzeldi."
- Refik Halid
Karay,
Kadınlar Tekkesi, 25.

robe de chambre Fr. robe de chambre Robdöşambır: § "Elbisesini giyme-
yip arkasında robe de chambre ile oturmakta bulunmuş idi."
- Ahmet Midhat
Efendi, V, 338.

5.4.    Taranan örnek cümleler ise yazarların eserlerindeki özgün biçimle¬
riyle verilmiştir. Burada Türk edebiyatının neredeyse son yüz yılı boyunca

Ahmet Midhat'tan Orhan Pamuk'a kadar sıralanan taranmış metinleri¬
mizde, dönemden döneme ve bazen yazardan yazara değişen yazım fark¬
lılıkları aynen korunmuştur. Yazarların eserlerindeki yazımların Türk Dil
Kurumu
Yazım Kılavuzu ile farklı olmasını bir çelişki olarak görmedik.
Böylece bugün benimsenen ölçünlü yazım ile birleştirmek için kendi¬
mizde hak görmediğimiz yazarların bu kullanım farklılıklarının, Türkçe-
nin yazım tarihini araştıracaklar için yararlı olacağını da düşünüyoruz.
Bu duruma şu örnek cümleler verilebilir:

bazen / bazan

§ "Öldürücü bir kalp aksesinin bazen saatlerce sürebileceğini gayet iyi bili¬
yor."
-Peyami Safa, Bir Tereddüdün Romanı, 18.

§ "İlk hümanistler kâtiptiler, kütüphaneciydiler, hocaydılar; bazan saraylı ve
memur,
bazan da hükümdar ve kilise prensi, yahut sitelerin ve sarayların büyük ta¬
cirleri."
-Cemil Meriç, Kırk Ambar, 107;

kral / kıral

§ "Yunan masalının berberi gibi gidip kuyuya : "Kıral Midas'ın kulakları
 eşek kulağı!" diye bağırırdı." -Nurullah Ataç, Diyelim Söz Arasında, 25.

§ "Ermeni kralının kalesi var. "-Yaşar Kemal, İnce Memed- 2, 102;

tamamıyla / tamamiyle

§ "Tuhaftır, metruk bir bahçeden tamamıyla siyahlar giymiş, yüzü tama¬
mıyla siyah tülle örtülü, matemli bir kokana çıktı ve kedilere ciğer aldı." -Selim
İleri,
Hayal ve Istırap, 73.

§ "Kitap tamamiyle sübjektiftir. "-Sabahattin Ali, Marko Paşa Yazıları
ve Ötekiler, 68.

6. 2007 yılında Genel Ağ'da 15 yazarın 112 eserine dayanan 3.372 madde
başı ve 9.811 örnek cümleyle kullanıma sunulmuş olan
Türkçede Batı Kökenli
Kelimeler Sözlüğü
, bugüne kadar çalışmanın gelişmesine göre 5 kez güncellen-
miştir. Çalışmaları hâlen süren
Sözlük'ün ulaştığı kapasite şöyledir:

Eserleri taranan yazar sayısı    : 87

Değerlendirilmesi tamamlanan yazar sayısı    : 46

Taranan eser sayısı    : 466

Değerlendirilmesi tamamlanan eser sayısı    : 280

Madde başı sayısı    : 5.321

Örnek cümle sayısı    : 25.530

Çalışma Grubu, taranması bitmiş ancak değerlendirilmesi tamamlanma¬
mış 41 yazarın 186 eserinden elde edilen verileri işlemeye devam etmektedir.
Bunlardan sonra başka yazarların eserleri de taranacaktır.

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü'nün tamamlanması hâlinde 10.000
kadar madde başına erişileceği öngörülmektedir.

Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanması devam eden bu çalışma, daha
önce yapılmış sözlüklerdeki madde başlarından yararlanılarak oluşturulma-
maktadır. Sadece taranılan metinlerde geçen kelimeler verilmektedir ve her
geçen ay sözlükteki madde başı ve örnek sayısı artmaktadır. Böylelikle Batı
kaynaklı bir kelimenin dilimize ne zaman girdiği, hangi anlam değişmelerine
uğradığı gibi birçok konuda da araştırmacılara hizmet edilmiş olunmaktadır.
Şimdiye kadar yayımlanmış olan sözlüklerde (Özön 1962, Doğan 2008 vs.) bir
kelimenin anlamı ve kaynağı (doğru veya yanlış) gösterilmiş olsa da her mad¬
denin her anlamı için örnek cümle verme prensibi bulunmamaktadır. Yani,
diğer sözlüklerde bulunan madde başı kelimelerin Türkçede kullanılmış olup
olmadığı bile tartışma konusu edilebilir; ama
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler
Sözlüğü
'nde her madde için örnek cümle verildiğinden, bu söz konusu değil¬
dir.

Bu çalışmadan bilim adamları, aydınlar, Türkçe ile uğraşanlar yararlana¬
bileceği gibi, dil ve edebiyat konusuna hevesli olanlar da kendilerine katkı sağ¬
layacak şeyler bulacaktır. Nitekim mevcut hâliyle çalışmanın Genel Ağ'da
kullanılmaya başlaması birçok açıdan yararlı olmuştur. Öncelikle, bu konu¬
daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Genel Ağ'daki pek çok sayfada bu söz¬
lüğe atıf yapılması kullanıldığını göstermektedir.

Her çalışmada olduğu gibi bu eserde de gözden kaçan hatalar ve eksik¬
likler muhakkak olacaktır. Çalışmanın Genel Ağ'da kullanıma sunulması, bil¬
gili ve dikkatli kullanıcıların eserle ilgili görüşlerini belirtmeleri bakımından
bir kazanç olmuştur. O tür katkı ve eleştiriler sonucunda sözlüğün daha doğru
ve eksiksiz hâle getirilmesine çalışılmaktadır.

Binlerce madde başı ve on binlerce örnek cümlenin verildiği bir sözlükte
gözden kaçan dizgi hatalarının Türk Dil Kurumuna bildirilenlerle sınırlı ol¬
madığı, her ay yapılan güncellemeler ve düzeltmelerde bizzat Çalışma Grubu
tarafından da tespit edilmektedir.

Kaynakça:

Akalın, Şükrü Halûk (2007), "Innovation, İnovasyon: Yenileşme", Türk Dili, S.: 666, s.
483-486.

Aksan, Doğan (1997), "Köktürkçeden Bugüne, Türkçede Ödünçlemeler Üzerine Bir
Sözcük İstatistiği Araştırması",
Türk Dili, S.: 313, s. 344-347.

Ali Seydi (1910), Lisân-i Osmanîde Müstamel Lugât-ı Ecnebiyye, Matbaa-i Reşadiye, İs¬
tanbul 1327, s. 215.

Clauson, Gerard (1972), An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenh Century Turkish, Ox¬
ford Universty Press.

Doğan, D. Mehmet (2008), Büyük Türkçe Sözlük, 20. baskı, Pınar Yayınları, İstanbul.

Ersoylu, Halil (1994), "Çağdaş Türkiye Türkçesinin Problemleri 5: Batı Kaynaklı Keli¬
meler (1)",
Türk Dili, 1994: 375-384.

Karaağaç, Günay (1997), "Alıntı Kelimeler Üzerine Düşünceler", Türk Dili 552: 499-215.

Korkmaz, Zeynep (1995), "Batı Kaynaklı Kelimeler ve Dilimiz Üzerindeki Etkileri",
Türk Dili, 524: 843-858.

Ölmez, Mehmet (1995), "Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler I", Türk Dilleri Araştır¬
maları
5, s. 227-229.

Ölmez, Mehmet (1997), "Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler II", Türk Dilleri Araş¬
tırmaları
7, s.175-186.

Öner, Mustafa (1996), "Türkçede Dille İlgili Alış Verişlerin ve Dil Hareketlerinin Tari¬
hine Toplu Bir Bakış",
Türk Dili, S.: 536, s. 140-148.

Özön, Mustafa Nihat (1962), Türkçe-Yabancı Kelimeler Sözlüğü, İnkılap Kitabevi, İstanbul.

Saraç, Tahsin (1985), Büyük Fransızca-Türkçe Sözlük, Adam Yayınları, İstanbul.

Sarı, Mustafa (2008), Türkçenin Batı Dilleriyle ilişkileri, TDK, Ankara.

Tekin, Şinasi (2001), "Eski Türkçede Toharca Unsurlar", iştikakçının Köşesi, Simurg Ya¬
yınları, İstanbul, s. 247-261.

Tekin, Talat (1983), "Türkçede En Eski Ödünç Sözler", Türk Dili, S.: 384, s. 526-529.

Tezcan, Semih (1978), "Türk Dili ve Yazını", Bilim ve Öğretim Dili Olarak Türkçe, TTK
Yayınları, Ankara, s. 271-323.

Türk Dil Kurumu (1983), Türkçe Sözlük I-II, (7. Baskı), Ankara.

Türk Dil Kurumu (2009), Türkçe Sözlük I-II, (10. Baskı), Ankara.

_(2008), Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu, Ankara (http:/ /tdkterim.gov.tr/karsi-

lik/)

Zülfikar, Hamza (2007), "Türk Dil Kurumunca Batıdan Gelen Kelimelere Karşılıklar
Arama Çalışmalarında Yapılan Uygulamalar",
Türk Dili, S.: 667, s. 106-135.