ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

ÇUKUROVALI ÂŞIKLARIN DİLİNDE
1974 KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI1

Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN

TÜBAR-XXIX-/2011-Bahar/

ÖZ: 20 Temmuz 1974 tarihinde Enosis’i engellemek ve Kıb¬
rıs’taki soydaşlarımızın can, mal güvenliğini korumak amacıyla garantör¬
lük hakkının kendisine verdiği yetkiyle Kıbrıs’a havadan, denizden ve ka¬
radan harekât düzenleyen Türk Silahlı Kuvvetleri adaya barış ve huzuru
da getirmiştir.

Bu harekâtı gelecekte yazacak tarihçilerin kullanacağı en önemli
belgelerden birisi de âşıkların söyledikleri destanlardır. Makalemizde,
Çukurovalı âşıkların (Âşık Abdulvahap Kocaman, Âşık Halil Karabulut,
Âşık Deli Hazım, Âşık Osman Feymanî, Âşık Hacı Karakılçık) olayları
yorumlaması çeşitli açılardan değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, Çukurovalı âşık¬
lar, destan.

The 1974 Cyprus Peace Operation in the Words of Ashiks from

Çukurova

ABSTRACT: In order to avoid Enosis and protect the Turkish
Cypriots in Cyprus, the Turkish Army had an operation from the air and
the see in the 20th July 1974, based on the guarantee treaty on the
constitution; thus providing peace and tranquility on the island.

One of the most important records of the operation which could be
transferred to future generations by the historians is the epic poems cited
by the Ashıks. In our article, the interpretations of the Ashıks from
Çukurova (Âşık Abdulvahp Kocaman, Âşık Halil Karabulut, Âşık Deli
Hazım, Âşık Osman Feymanî, Âşık Hacı Karakılçık) will be focused on
on the basis of their comments from various different points.

Key Words: 1974 Cyprus Peace Operation, the ashıks from
Çukurova, epic poem.

Tarihle destanın yakın bir ilişkisi vardır. Her tarihî olay ardında
destanlar bırakmış, âşık, ozan, saz şairi veya halk şairi adını verdiğimiz
insanlar tarafından önce söze, daha sonra da yazıya geçirilmiştir. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarihini yazacak olanların dikkate alacağı bu
destanların söyleyicileri, Akdeniz’in karşı sahillerindeki Çukuro¬
va’dandır, Sivas’tandır, Kayseri’dendir, Erzurum’dandır, Kars’tandır,
Konya’dandır. Bu makalede, on beş şiir üzerinde durulacaktır. Ancak
destanlara geçmeden önce 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na nasıl gelindiği¬
ne değinmek gerekir.

50.000 şehit verilerek 1 Ağustos 1571 tarihinde Osmanlı toprakla¬
rına katılan Kıbrıs, 12 Temmuz 1878 tarihinde geçici olarak İngiltere’ye
terk edilmek zorunda kalır. Ada, 5 Kasım 1914 tarihinde İngiltere’ye
bağlanır. 5 Kasım 1931 yılında adada yaşayan Rumlar, isyan başlatırlarsa
da başarıya ulaşamazlar. Daha sonra İngilizlere ve Türklere karşı terör
hareketi başlatan Rumlar, pek çok insanın ölümüne veya yurtlarından göç
etmelerine sebep olur. Bütün bu olaylar Kıbrıslı Türkleri, Kıbrıs Türk
Mukavemet Teşkilatı (1 Ağustos 1958) etrafında birleştirir. Kıbrıs Türk
Mukavemet Teşkilatı’nın kurulmasıyla Türklerle Rumlar arasındaki ça¬
tışma, sonunda Zürih (11 Şubat 1959) ve Londra (19 Şubat 1959) anlaş¬
malarını getirir. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde
Türk ve Rum halklarının eşitliğine dayanan Kıbrıs Cumhuriyeti, 15-16
Ağustos 1960 tarihinde kurulur. Ancak Yunanistan’ın adayı kendilerine
bağlama arzusu bitmediğinden, terör olayları son bulmamıştır. Bu arada
Erenköy, Geçitkale ve Boğaziçi’ndeki katliamlar, Türkiye’nin sınırlı bir
harekât yapmasına sebep olur. Ne yazık ki Makaryos bu arada boş dur¬
maz ve 1 Ocak 1964 tarihinde Zürih ve Londra anlaşmalarını tek taraflı
olarak fesheder. Bütün bu olanlar on binlerce Kıbrıs Türk’ünü, adadaki
mallarını mülklerini satarak öz vatanlarından ayrılmak zorunda bırakır.
Yunanistan’daki albaylar cuntasının ihtilali, Kıbrıs’ta faaliyet gösteren
Yunan subaylarının tahrikleri ve baştan beri Yunanistan’a bağlanma idea¬
liyle yanıp tutuşan Grivas, 15 Temmuz 1974 tarihinde Makaryos’u devi¬
rerek Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni kurar.

Türkiye, garantör ülke olarak diplomasinin bütün şartlarını zorlar;
ancak sonuç alınamayınca 20 Temmuz 1974 tarihinde adaya denizden
çıkarma ve havadan indirme yapmak zorunda kalır (Alaysa 1992: 1-106;
Kaya 2000: 283-314).

Yukarıda kısaca özetlediğimiz ve yakın tarihimizi ilgilendiren bu
olaylar, anavatan Türkiye’de nasıl yankılanmıştır? Gelecekte tarihi yaza¬
cak olan tarihçilerin başvuru kaynaklarından olan destanlarda olaylar
nasıl ele alınmıştır? Çıplak gözle bakıldığında Beşparmak Dağları’ndan
Toroslar; Toroslar’dan Beşparmak Dağları görülmektedir. Bu kadar yakı-
rnnda olan olaylara Türk halkı ve onların sözcüleri âşıklar nasıl bakmış¬
lardır?

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan bu yana otuz yedi yıl geçti. Elbet¬
te, aradan geçen otuz yedi yılda o günleri yaşayanların bir kısmı vefat
etti, bir kısmı da orta yaşın güzelliklerini yaşamaya başladı. Ancak bu
otuz yedi yılda Türk saz şairlerinin o günler hakkındaki yorumları üze¬
rinde pek durulmadı. Elbette bu şiirler, o yıllarda Anadolu halkı üzerinde
büyük etki yaptı. O yıllarda genç birer âşık olan
Deli Hazım, Abdulvahap
Kocaman
ve Halil Karabulut vefat ettiler. Osman Feymanî ve Hacı Ka-
rakılçık
ise artık orta yaşın çok üzerindeler.

Âşıkların öğrenim durumlarına baktığımızda, bunların büyük bir
çoğunluğunun ilkokul mezunu olduğunu görüyoruz. Ancak şiirlerinden
hareketle, tarih bilgilerinin çok iyi olduğunu söyleyebiliriz.

Daha önceki yıllarda Sivaslı âşıkların Kıbrıs olaylarını yorumlama¬
ları Doğan Kaya (2000), Kayserili âşıkların değerlendirmeleri Bayram
Durbilmez (1999: 285-296), Çukurovalı âşıklardan 6’sının (Hacı Karakıl-
çık, Âşık Derdiderya, Âşık Durdu Kozalak, Âşık Bilal Ceylan, Âşık Halil
Karabulut, Âşık Haydar Aslan) konuyu işleyişi de Erman Artun (2006:
571-593) tarafından ele alınmıştı. Konuyu bir makale boyutu içerisinde
incelediğimiz için Karslı, Erzurumlu, Sivaslı, Kayserili ve Konyalı âşıkla¬
rın olaya bakışını değerlendirmedik. Ancak bu bölgelerde yaşayan âşıkla¬
rımız da olaylar karşısında duyarlılıklarını göstermişler ve konuyla ilgili
onlarca destan söylemişlerdir.

Belki Artun’un böyle bir çalışması varken yeni bir araştırmaya ge¬
rek var mıydı diyenler olabilir. Artun’un makalesi ile bizim araştırmamız
karşılaştırılırsa bakış açılarımızın farklı olduğu kolayca görülebilecektir.
Ayrıca Artun’un makalesinin yayımlanmasından bu yana on beş yıla
yakın bir zaman geçmiştir.

Ayrıca biz, Artun’un çalışmasında olmayan Âşık Abdulvahap Ko¬
caman, Âşık Deli Hazım
ve Âşık Osman Feymanî nin de konuyla ilgili
şiirlerini ele aldık.

Anadolu halkının gözünde Kıbrıs, Türkiye’nin bir parçasıdır. Bu
parça olma düşüncesi, o kadar ileri götürülmüştür ki halk arasında yaşatı¬
lan efsanelerde, Toroslar’da kaybolan tas Kıbrıs’ta bulunmuştur. Mağosa
Kalesi’nin alınması sırasında Canpolat efsanesi teşekkül etmiştir. 1974
Barış Harekâtı sırasında Antalya’da deniz üzerinden kurulan bir köprüden
binlerce insan, Türk ordusuna yardım etmek için adaya doğru yolculuk
yapmıştır. Mehmetçik’in Beşparmak Dağı’nın tepesine çıkardığı tank,
hâlâ yerinde durmaktadır. Türbelerin başındaki kaybolan sancaklar, sava¬
şın bitiminde kanlı bir şekilde yerine gelmiştir. Malatya’nın Darende
ilçesindeki Somuncu Baba’nın türbesinin önünde bulunan havuzdaki ve
Urfa’daki Balıklı Göl’deki balıklar kaybolmuştur. Bu balıklar, savaşın
sonunda üzerlerinde yaralarla geri gelmişlerdir (Alptekin 1994: 21-24,
Sakaoğlu 2002: 55-60, 104-108).

Çukurova, Türkiye sınırları içerisinde Kıbrıs’a en yakın yerleşim
merkezidir. Harekâtın yapıldığı yıllarda yöre âşıklarının olaya ilgisiz
kalmadıkları, duyduklarını destanlaştırdıkları bilinmektedir. O yıllarda
gençliğimizin de etkisiyle olaylara hamasi yönden yaklaşmıştık. Oysa
şimdi âşıkların Kıbrıs olaylarını yorumlamalarını daha tarafsız ve bilimin
süzgecinden geçirerek değerlendirebileceğiz. Ayrıca bu makaleyle bir
bütünün parçalarını da tamamlamayı amaçlıyoruz. Bir başka ifadeyle,
Doğan Kaya, Bayram Durbilmez ve Erman Artun tarafından yapılan ça¬
lışmalara katkıda bulunmak istiyoruz.

Çukurovalı beş âşığın (Âşık Deli Hazım, Âşık Hacı Karakılçık, Âşık
Halil Karabulut, Âşık Osman Feymanî, Âşık Abdulvahap Kocaman
) on
beş şiirinin tamamı, on birli hece ölçüsüyledir. Âşıklar, on beş şiirin ta-
marnım destan üslubuyla kaleme almışlardır. Ancak bu âşıklar arasında
şirine destan diyen sadece Abdulvahap Kocaman’dır.

Şiirlerin hece sayılarındaki bazı kusurlar da gözden kaçmamakta¬
dır. Bu durum âşıkların yanı sıra, bu şiirleri yazıya geçirenlerden de kay¬
naklanmış olabilir.

Genel olarak bakıldığında şiirlerin başlangıç dörtlüklerinin birkaçı
dışında ortak olduğu görülmektedir:

Yirmi temmuz bin dokuz yüz yetmiş dört (Âşık Deli Hazım, Özçelik
2004: 161).

Yirmi temmuz bin dokuz yüz yetmiş dört (Âşık Osman Feymanî,
Halıcı 1981: 206).

Yetmiş dört yirmi Temmuz sabahı (Âşık Hacı Karakılçık, Alptekin
1993: 141).

Yetmiş dört senesi yirmi Temmuz’da (Âşık Halil Karabulut,
Sakaoğlu 2002: 455).

Helenler Kıbrıs’ta ihtilal yaptı (Âşık Deli Hazım, Özçelik 2004:

161).

Türk gücünü ispat etti (Âşık Hacı Karakılçık, Alptekin 1993: 136).

Anadolu’muzdan Anavatan’dan (Âşık Hacı Karakılçık, Alptekin
1993: 143).

Biz Kıbrıs’ı terk edersek Yunan’a (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 457; Damlada Derya Gizlidir 1988: 78).

Şu Kıbrıs’ta Rumlar Türk’e saldırmış (Âşık Halil Karabulut,
Sakaoğlu 2002: 458).

Kıbrıslı kardeşim az bekle beni (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 459).

Gelin güvey olma kendi kendine (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 460).

Yine sana şanlı zafer göründü (Âşık Abdulvahap Kocaman, Halıcı
2001: 210; Atılgan 1999: 135).

Ecdat yadigârı ata mirası (Âşık Abdulvahap Kocaman, Atılgan
1999: 137).

Yine baş kaldırmış murdar Makaryos (Âşık Abdulvahap Kocaman,
Atılgan 1999: 138).

Farklı âşıkların kaleminden / dilinden çıkan beş şiirin aynı mısra ile
başlaması doğaldır. Çünkü âşığın şiirinin başlangıcında, neyi işleyeceğini
vurgulaması gerekir. On şiirin başlangıç mısralarında ise olayların sebebi
anlatılmıştır. Bu arada bazı mısralar, âşığın dost ve düşmana nasihati ile
başlamaktadır. Bu şiirlerin ilk dörtlüklerinde nasihatin yanı sıra, bazı
olayların sebeplerinin sıralanması daha sonraki mısralara hazırlık mahiye¬
tindedir.

Adaya çıkarma yapılmasının sebepleri arasında ilk sırayı, Rum-
Yunan işbirliği sonucunda adanın Yunanistan’a ilhak edilmesi almakta¬
dır. Bu durum, bölge âşıkları tarafından kabul edilmemektedir. Âşıklar,
dönemin siyasilerinin söylemlerini kullanarak, “Biz adaya barış için,
Enosis’i engellemek için çıktık” der gibidirler.

Son zamanda Yunanlılar azdılar
Enosis’i planlayıp çizdiler
Garantörü, anlaşmayı bozdular
Müdahele yolun seçti ordumuz

(Özçelik 2004: 160).

Aynı âşıklar, zaman zaman da Enosis hayalinin sona ermesinin se¬
beplerini işlemektedirler:

Al bayrak Kıbrıs’ta dalgalanıyor
Akdeniz sevinçten çalkalanıyor
Enosis hayali gölgeleniyor
Hürriyet özgürlük geldi bir daha

(Alptekin 1993: 136).

On beş şiirden onunda, Rum-Yunan ordusunun Enosis düşüncesi
ve bu idealin Türk ordusu tarafından bertaraf edilmesi anlatılmıştır:

Enosis’e kilit vurdu Mehmetçik (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 456).

Bir sakız çiğnersin adı Enosis (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 460).

İşte Enosis ’in koktuğu gündür (Âşık Osman Feymanî, Ahu Gözlüm
1989: 80).

Çukurovalı âşıklar, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan söz ederlerken il¬
ham kaynaklarının Atatürk olduğunu belirtmişlerdir. Bir karşılaştırma
yapılacak olursa, on yedi Sivas yöresi âşığından sadece ikisi şiirlerinde
Atatürk’ten söz etmişlerdir. Çukurova’da ise üzerinde durduğumuz ve
şiirlerini aldığımız beş âşığın tamamı, Atatürk ve fikirlerinden bahsetmiş¬
lerdir:

Bize ilham Atamızın görüşü (Âşık Deli Hazım, Özçelik 2004: 160).
İzinde yürürüz yüce Ata’nın (Âşık Hacı Karakılçık, Alptekin 1993:

136).

İlham kaynağımız yüce Kemal’den (Âşık Hacı Karakılçık, Alptekin
1993: 141).

Atatürk’ün ruhu gücenir bize (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 457; Damlada Derya Gizlidir 1988: 78).

Yüce Atatürk’ü sor Akdeniz’e (Âşık Osman Feymanî, Halıcı 1981:

207)

Parolamız ‘ya istiklal ya ölüm ’ (Âşık Abdulvahap Kocaman, Atıl¬
gan 1999: 137).

Rehberimiz Atatürk’ün ilkesi (Âşık Abdulvahap Kocaman, Atılgan
1999: 138).

Çukurovalı âşıklar, şiirlerinde Kıbrıs’ın tapusundan ve ecdat yadi¬
gârı olduğundan söz etmektedirler.

Yavru vatan Kıbrıs öz yurdumuzu (Âşık Hacı Karakılçık, Alptekin
1993: 136).

Kıbrıs Atamızdan bize zilliyettir (Âşık Deli Hazım, Özçelik 2004:

162).

Türklerdedir yavru vatan tapusu (Âşık Deli Hazım, Özçelik 2004:

160).

Kıbrıs ecdat yurdu atılmaz serden (Âşık Deli Hazım, Özçelik
2004: 160).

Çukurovalı âşıklar, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı işlerken; bugün
hem Kuzey Kıbrıslı hem de Türkiyeli gençlerin büyük çoğunun bilmediği
olaylardan da söz ederler. Tarihi yazanlar “Ayşe tatile çıksın” ifadesinin
açılımını vermelidirler. Aksi takdirde Âşık Hacı Karakılçık’ın dörtlüğünü
tahlil edebilmek mümkün olmayacaktır.

Biz milletçe kararımız açıktı
Savaş için hep karnımız acıktı
Ayşe, Cenevre’den tatile çıktı
Bayrağı kaleye çekti Kıbrıs’ta

(Alptekin 1993: 142).

Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı rahmetli Turan
Güneş, birinci harekâttan sonra diplomaside bir sonuca ulaşılamadığı
için, ikinci harekât başlasın anlamında “Ayşe tatile çıksın” demiş ve Türk
ordusu Kıbrıslı mücahitlerle birlikte bugünkü sınırları çizmiştir.

Yine o yıllarda yaşanan olaylara Birleşmiş Milletlerin seyirci kal¬
ması, o günleri yaşayanların hafızalarında kayıtlıdır. Aslında Türkler,
tarih boyunca düşmanına bile hoşgörülü davranmayı bilmişlerdir. Savaşın
en şiddetli döneminde matarasındaki suyu yaralı düşman askerine veren,
başka hangi ülkenin askeri olabilir? Tarih unutulmak için değil ders al¬
mak içinse, önce tarih dersine iyi çalışmalıyız. Aşağıdaki dörtlükleri bu
ders kapsamında okumamız şarttır:

Yunan subayları kol kol gezerken
Sivil halkı kurşunlara dizerken
Cesetleri yakıp çukur kazarken
Kim der barış gücü yoktu Kıbrıs’ta

(Alptekin 1993: 141)

Birleşmiş Milletler etmeyin tasa
Seferimiz olacaktır çok kısa
Savaş değil sulha geldik Kıbrıs’a
Sanmayın ki kana girmek kastımız

(Sakaoğlu 2002: 454; Damlada Derya Gizlidir 1988: 95)

Yunan darbe yaptı kapandı bölüm
Makariyos kaçtı tutmadı ölüm
Kıbrıs Türklerine ermeden zulüm
Yetişti imdada koştu ordumuz

(Özçelik 2004: 159)

Yunan denen sinsi oyunbozanı (Âşık Halil Karabulut
2002: 453; Damlada Derya Gizlidir 1988: 94-95).

, Sakaoğlu
, Sakaoğlu
, Sakaoğlu


İşbirlikçi Yunan ile piskopos (Âşık Halil Karabulut.

2002: 458).

Bu oyunda Yunanlının eli var (Âşık Halil Karabulut
2002: 458).

Kıbrıs düşer Yunanlının ağına (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 458).

Yukarıda verilen dörtlüklerin tamamında Kıbrıs olaylarının arka
planında Yunanlıların olduğu işlenmektedir. Bu bilgi tarihî kaynaklarda
da kayıtlıdır.

Kıbrıs çıkarmasının ilk gününde şehit olan Albay İbrahim
Karaoğlanoğlu da Çukurovalı âşıklar tarafından unutulmamıştır:

Karaoğlanoğlu Albay İbrahim
Şehitsiniz şehit rahman ve rahim
Adada Rumların arzusu vahim
Uygarlığa kurşun sıktığı gündür

(Halıcı 1981: 206-207; Ahu Gözlüm 1989: 80-81).

1970’li yıllarda Mersin’de Kıbrıs Rum Radyosu’nun yanı sıra Bay¬
rak Radyosu’nu da dinlenirdi. Rum Radyosu Türkçe haberlerin yanı sıra,
Türkçe türkü ve şarkılar da yayınlardı. İşte o buhranlı günlerde Kıbrıs
Türk’ünün dünyaya açılan tek sesi Bayrak Radyosu’ydu. Âşık Halil Ka¬
rabulut, günün birinde Bayrak Radyosu’nun “zafer marşı” çalacağından
şöyle bahseder:

Gayrı dayanamaz oldum zarına
Azimetim belki bugün, yarına
Bayrak Radyosu’nda matem yerine
Zafer marşı çalacağım, sabır et

(Sakaoğlu 2002: 459).

Çukurovalı âşıklar, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’yla ilgili şiirlerinde
duygularını bazen atasözleri ve deyimlerle dile getirmişlerdir. Âşıkları¬
mız şiirlerinde bu türleri ustalıkla kullanmışlardır. Böylece hem şiir dili
güzelleşmiş, hem de verilmek istenilen mesaj daha açık bir şekilde dinle¬
yiciye /okuyucuya ulaştırılmıştır:

Avucunu yala dendi Yunan’a (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 456).

Halil der ki sabrın sonu selâmet (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 459).

Kar yağar da güvendiğin dağlara (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 460).

Gelin güvey olma kendi kendine (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 460).

Keskin sirke zarar imiş küpüne (Âşık Osman Feymanî, Ahu Göz¬
lüm 1989: 80).

Çukurovalı âşıklar şiirlerinde Türk büyüklerinin yanı sıra, Yunan
ve Rum komutanlardan da söz etmişlerdir. Şiirlerde Mustafa Kemal Ata¬
türk’ten başka Sokollu Mehmet Paşa, Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan
Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ile Trikopis ve Makaryos’un da adı
geçmektedir.

Çukurovalı beş âşığın on beş şiirinde dikkatimizi çeken bir başka
husus kavramlarla ilgilidir. Şiirlerde kullanılan kavramlar (ihtilal, garan¬
tör, anlaşma, hürriyet, savaş değil barış kurmak, diplomasi çabası, Rum¬
lar Türk’e saldırmış, işbirlikçi, esaret, özgürlük, vazgeçmeyiz), Türklerin
adaya çıkış amaçlarını yansıtmaları bakımından önemlidir:

Helenler Kıbrıs’ta yaptı ihtilal
Son zamanlarda Yunanlılar azdılar
Garantörü anlaşmayı bozdular
Hürriyet köşkünün kurdelasını
Tarihe yeni bir zafer ekledin
Savaş değil barış kurmak kastımız
Boşa gitti diplomasi çabası
Rum vahşetinin dahi sona getirdi
Şu Kıbrıs’ta Rumlar Türk’e saldırmış
İşbirlikçi Yunan ile Piskopos
Mehmetçiğin eğilmeyen hür başı
Esaret yakışmaz sülalemize
Kıbrıs’ta özgürlük meşalesini
Ölsek bile vazgeçmeyiz Kıbrıs’tan

Konu kapsamında Âşık Halil Karabulut tarafından farklı zamanlar¬
da yazılan iki şiirdeki iki dörtlük dikkat çekmektedir. Aynı âşığın farklı
zamanlarda aynı kelime dünyasıyla, farklı ayakları nasıl kullandığını
göstermesi bakımından iki dörtlüğü de aşağıya alıyoruz:

Makariyos gemi almış azıyı
Hatırlatmak gerek ona maziyi
Anasından ayırırsak kuzuyu
O vatan ne söyler bu vatan ne der

(Sakaoğlu 2002: 457).

Makaryos gemi almış azıya
Anasından ayıracak kuzuyu
Arsız Yunan tez unutmuş maziyi
Ona yine ders vermek farz oldu

(Sakaoğlu 2002: 458).

Birinci dörtlüğün birinci ve üçüncü mısrasıyla; ikinci dörtlüğün bi¬
rinci ve ikinci mısraları kelime kelime aynı değildir. Ancak sadece mısra-
ların kuruluşundaki sıralamada bir farklılık vardır. Birinci dörtlüğün ikin¬
ci mısrası ile; ikinci dörtlüğün üçüncü mısrası arasındaki kelime farklılık¬
ları da yine küçük bir dikkatle görülebilmektedir. Dördüncü mısralar ise
her iki dörtlükte de farklıdır.

Bölge âşıklarının şiirlerinde fazla olmamakla beraber argo diyebi¬
leceğimiz kelimelere de yer verilmiştir. Bu hususu, şiirin muhtevası ve
âşığın performansı sırasındaki coşku hâliyle izah edebiliriz.

Kuduz itler masumları dalamış (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 458).

Ne bavlarsın bize ey Rum teresi (Âşık Halil Karabulut, Sakaoğlu
2002: 460).

Anlaşma bozarsın çok herze yersin (Âşık Halil Karabulut,
Sakaoğlu 2002: 460).

Pis Makaryos Türk’e niçin ürersin (Âşık Abdulvahap Kocaman,
Atılgan 1999: 138).

Abdulvahap Kocaman’ın bir dörtlüğünde, tan vaktiyle birlikte sa¬
vaşa başlanmasından söz edilmektedir. Tarih sayfaları şöyle bir karıştırı¬
lacak olursa bu durumun pek çok örneği görülebilir. Bunun, en son örne¬
ği, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’dır.

Uyur sanma Mehmetçikler uyanık
Hücum borusunu çal yanık yanık
Sabah seher vakti ala karanlık
Beşparmağ’a çık Mehmet’im çekinme

Âşık Abdulvahap Kocaman (Halıcı 2001: 210-212;

Atılgan 1999: 136).

Beş âşığımızın şiirlerinin son dörtlüklerinde fikir birliği edilmişçe-
sine, Türk insanının düşünce dünyası dile getirilmiştir.

Çekilen çilenin sona ermesi (Âşık Deli Hazım).

Türk askerine övgü (Âşık Hacı Karakılçık).

Yavru vatana selam (Âşık Hacı Karakılçık).

Elli iki sene öncesinin hatırlatılması (Âşık Halil Karabulut).

Kıbrıs’ın anavatan Türkiye istemediği sürece ondan ayrılmayacağı
düşüncesi (Âşık Halil Karabulut).

Savaşa girmenin haklı gerekçesi (Âşık Halil Karabulut).

Hak verilmez alınır (Âşık Halil Karabulut).

Adaya nizam getirme düşüncesi (Âşık Osman Feymanî).

Kıbrıs’tan ne pahasına olursa olsun vazgeçilmeyeceği düşüncesi
(Âşık Abdulvahap Kocaman).

On beş şiirin tamamında da 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ele alınmış¬
tır. Sadece Abdulvahap Kocaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
ilan edilmesi, anayasası, vb. olayları bir şiirinde işlemiştir.

Çukurova yöresi âşıkları, üzerinde durulan şiirlerin tamamında
Cumhuriyet’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü çeşitli yönleriyle
işlenmiştir. Bu da yöre âşıklarının Cumhuriyet’e ve onun kurucusuna
bağlılıklarını göstermesi bakımından önemlidir. Bilindiği gibi Atatürk,
Kıbrıs’tan Anadolu’ya yapılan göçü durdurmuş ve adadaki Türklerin
dillerine sahip çıkmalarını istemiştir.

Burada dikkatimizi çeken bir başka husus, Çukurova âşıklarının
dönemin başbakanı Bülent Ecevit ve Genel Kurmay Başkanı Orgeneral
Semih Sancar’dan söz etmemeleridir. Beş âşığı da yakından tanıyan ve
dönemin siyasî yapısını bilen biri olarak Başbakan Bülent Ecevit’ten söz
etmemelerini doğal karşılıyoruz. Ancak Genel Kurmay Başkanı’nın niçin
dile getirilmediğini bilemiyoruz.

Ele alınması gereken diğer bir husus, âşıklarımızın tarih ve coğraf¬
ya bilgileridir. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, çoğu okuma yaz¬
mayı bile sonradan öğrenen âşıkların hayal dünyalarındakilerle gerçekler
örtüşmektedir. Bu âşıklardan hiçbiri 1974 Barış Harekâtı’ndan önce Kıb¬
rıs’ı görmemiştir. Ancak Lefkoşa, Beşparmak Dağları, çıkarmanın yapıl¬
dığı coğrafî alan, silahlı kuvvetlerin çıkarma ve indirme sırasındaki du¬
rumları şiirlerde eksiksiz olarak verilmiştir.

Çukurovalı âşıklar, zaman zaman da yavru vatanda yaşayan insan¬
ların ruh hâllerini işlemişlerdir: “Anavatan bizi terk etmezse, biz onu asla
terk etmeyiz.” düşüncesi, Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğunun görüşü¬
dür.

Sonuç olarak Çukurova âşıklarının gözüyle son otuz yedi yıldır ay
yıldızlı bayrağının gölgesinde anavatanın da desteğiyle her geçen gün
gelişen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 1878-1974 yılları arasını bir
daha yaşamak istememektedir. Kıbrıs Türkleri, âşıkların da ifade ettiği
gibi esareti kabullenmeyen bir neslin çocuklarıdır. Onlar büyük Ata¬
türk’ün ifadesiyle yurtlarında ve dünyada barış içinde yaşamak istemek¬
tedirler.

KAYNAKÇA

ALASYA, Halil Fikret (1992), Kıbrıs ve Rum Yunan Emelleri, KKTC Eğitim ve

Kültür Yayınları, Lefkoşe.

ALPTEKİN, Ali Berat (1993), Âşık Hacı Karakılçık / Hayatı, Sanatı ve Şiirle¬
rinden Örnekler,
Kültür Ofset Basımevi, Antakya.

ALPTEKİN, Ali Berat (Ağustos 1994), “1974 Kıbrıs Barış Harekâtının Anadolu
Efsanelerindeki İzleri”,
Erciyes, 17 (195).

ATILGAN, Halil (1999), İki Taştan İbaret/ Kadirlili Abdulvahap Koca-
man/Hayatı-Sanatı-Şiirleri,
Adana Valiliği Yayınları, Adana.

ARTUN, Erman (2006),”Adanalı Âşıkların Şiirlerinde Kıbrıs Barış Harekâtı”,
Adana Halk Kültürü, Ulusoy Matbaacılık Ltd. Şti., Adana.

KARABULUT, Âşık Halil (1988), Damlada Derya Gizlidir, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara.

DURBİLMEZ, Bayram (1999), “Kayserili Saz Şairlerinin Şiirlerinde Kıbrıs”, II.
International Congress for Cyprus Studies/ İkinci Uluslar arası Kıbrıs
Araştırmaları Kongresi,
Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları
Merkezi, Gazimoğusa/ KKTC, 24-27 November/ Kasım 1998. (Yayın:
İkinci Uluslar arası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi,24-27 Kasım 1998,
c.III, Türkçe Bildiriler, Edebiyat- Sanat
(hzl. İ.Bozkurt, H. Ateşin, M.
Kansu), Gazimağusa-KKTC, 1999, s. 285-296.)

DURBİLMEZ, Bayram (1999), Kayserili Halk Şairlerinin Şiirlerinde Kıbrıs,
Geçit Yayınları, Kayseri.

DURBİLMEZ, Bayram (2000),“Tarihî Olay-Edebî Metin İlişkileri Bağlamında
Kıbrıs Konulu Âşık Tarzı Şiirler Üzerine Bir Değerlendirme”,
Proceedings of the Third Internatioal Congress for Cyprus
Studies/Üçüncü Uluslar arası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi Bildirileri,
Volume/C. 2 Linguistics& Literature, Doğu Akdeniz Üniversitesi Yay.:
Gazi Magosa, s. 87-105.

HALICI, Feyzi (1981), Saz Şairlerinin Diliyle Atatürk, Kültür Bakanlığı Yayın¬
ları, Ankara.

KAYA, Doğan (2000), “Sivaslı Âşıkların Kıbrıs Konulu Şiirleri”, Âşık Edebiyatı
Araştırmaları
, Kitabevi Yayınları, İstanbul.

ÖZÇELİK, Mehmet (2004), Âşık Deli Hazım, Fakülte Kitapevi, Isparta.

SAKAOĞLU, Saim (1992), Efsane Araştırmaları, Eğitim Fakültesi Yayınları,
Konya.

SAKAOĞLU, Saim (2002), Kadirlili Âşık Halil Karabulut/ Destan Destan Üs¬
tüne
, Sumbas Kaymakamlığı Sumbas ve Köylerini Toplumsal Kalkındır¬
ma Birliği Yayınları, Kadirli.

1

Bu makale, daha önce Yakın Doğu Üniversitesi tarafından 3-6.11.2009 tarih¬
leri arasında düzenlenen “II. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Sempozyu¬
mumda aynı adla sunulan bildirinin genişletilmiş şeklidir.