ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ  

Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

MAKALELER

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri


 

Bayram Durbilmez

Âşık Veysel'in Kayseri'de Yaşayan Ozanlara Etkileri

Emlek Yöresi'nde yetişen ozanlar1 içinde önemli yeri olan Âşık Veysel, Türkiye ve dünyada tanınmış en ünlü saz şâirlerimizden biridir2. Saz şiirimizin 20. yüzyıldaki büyük temsilcisi Âşık Veysel Şatıroğlu, edebî kişiliği3 yanında, Atatürkçü-Cumhuriyetçi-barışçı kişiliğiyle de ozanlarımız arasında önemli bir yer kazanmış, Cumhuriyet döneminde yetişen pek çok âşığımızı / şâirimizi etkilemiştir.

Âşık Veysel'in doğup büyüdüğü / yetiştiği Emlek Yöresi'nde olduğu gibi, Kayseri'de de âşıklık geleneğinin yüzyıllardır devam ettirildiğini biliyoruz. Kayseri ve Yöresi'nde Koyun Abdal, Dadaloğlu, Cingözoğlu Seyid Osman, Develili Âşık Seyrânî, Molulu Âşık Revâî, Bünyanlı Âşık Sıdkî, Erkiletli Âşık Hasan, Gömürgenli Habib Karaaslan...vd. gibi yüzlerce saz şâiri yetişmiştir. Âşık Hasretî, Âşık Sefâî, Âşık Nizamoğlu, Âşık Firkatî, Âşık Meydânî, Âşık Mahrumî, Âşık Şifâî, Âşık Destanî, Âşık Sezinî, Âşık Balaban, Âşık Gözübenli, Âşık Cefâî, Âşık Fedâî, Âşık Zavallı...vd. de âşıklık geleneğinin yaşayan temsilcileri olarak sanatlarını Kayseri'de icrâ etmektedirler4.

Âşık Veysel, Cumhuriyet döneminde yetişen pek çok âşığı etkilediği gibi, Kayseri'de yaşayan bazı ozanları da etkilemiştir. Kayserili ozanların bir kısmı, Âşık Veysel'i konu alan şiirler söylemiş / yazmışlardır. Âşık Veysel'i anma toplantılarına katılan bazı ozanlar da, Âşık Veysel ile ilgili hatıralarını anlatmışlar, şiirler söylemişlerdir5.

Âşık Veysel'den etkilenen ozanlar, bu ünlü ozanı konu edinen şiirler de söylemişler / yazmışlardır. Burada, Âşık Veysel'den etkilenen Kayserili ozanlar kısaca tanıtılacak, bu ozanların Âşık Veysel'den nasıl etkilendikleri belirtilerek Âşık Veysel'den bahsettikleri şiirleri üzerinde durulacak ve şiirler ekte sunulacaktır.

Âşık Veysel'den etkilenen Kayserili ozanları iki gurupta inceleyebiliriz:

1.     Âşık Veysel'i yakından tanıyıp etkilenen Kayserili ozanlar,

2.     Âşık Veysel'i bizzat tanıyıp etkilenen âşıkların çırakları olan veya Âşık Veysel'in şiirlerini dinleyip / okuyup etkilenen Kayserili ozanlar.

1. Âşık Veysel'i Yakından Tanıyıp Etkilenen Kayserili Ozanlar

1.a) Âşık Meydanî

Âşık Veysel'i bizzat tanıyıp etkilenen Kayserili ozanların başında Âşık Meydanî gelmektedir. 1942 yılında Küçük Tuzhisar köyünde doğan6 Âşık Meydânî'nin asıl adı İdris, soyadı Eroğlu'dur. Okuma-yazmayı kendi kendine öğrenmiş, dışardan imtihanlara girerek ilkokul diploması almıştır. Sazı eşliğinde doğmaca (irticalen) şiirler söyleyebilen, diğer âşıklarla deyişmeler / karşılaşmalar yapabilen bir saz şâirimizdir. Âşık Veysel'in zaman zaman Küçük Tuzhisar köyüne geldiğini ve evlerinde konuk olduğunu söyleyen Meydanî, gençlik yıllarında, Âşık Veysel'den âşıklık konusunda dersler aldığını ve bir takım bilgiler öğrendiğini belirtmektedir (Durbilmez 2000). Âşık Veysel ile tanışarak Kayseri ve Sivas yörelerindeki köyleri bu şöhretli âşık ile gezen Meydanî, "kazandığım başarıların temelinde Âşık Veysel'den kurs almam yatar." demektedir (Otuzsekiz: 14).

Âşık Meydanî'nin şiirlerinin büyük bölümünde Âşık Veysel'in etkilerini görmek mümkündür. Örnek vermek gerekirse, Âşık Meydanî'nin, aşağıda üç dörtlüğünü sunduğumuz "Türkü Söylerim" başlıklı şiirini okurken, Âşık Veysel'in "Dünya dolsa şarkıyılan / Türküz türkü çağırırız" mısralarıyla başlayan şiiri hatıra gelmektedir:

"...

Kopuzum dedemden yadigâr kaldı

Ruhumun mânevî boşluğu doldu

Dilime, duyguma o hâkim oldu

Ben Türkmen eriyim; türkü söylerim

Tartışması olmaz Ay-yıldızımın

Ülküsüdür sevgisidir özümün

Değişmez havası gönül sazımın

Ben Türkmen eriyim; türkü söylerim

...

İpliği çürümüş bezden anlamam

Türküme ters düşen cazdan anlamam

Duygumu vermeyen sazdan anlamam

Ben Türkmen eriyim; türkü söylerim..."

(Durbilmez, Öz. Arş.)

Âşık Meydanî'nin dil ve üslûp özellikleri ile Âşık Veysel'in dil ve üslûp özellikleri arasında benzerlikler bulunmaktadır. Hatta Meydanî'nin saz çalışı ve şiirlerini söylerken kullandığı saz havaları (âşık makamları) bile büyük ölçüde Veysel'in saz çalış tarzını andırmaktadır. Meydanî'nin bir süre Âşık Veysel ile birlikte gezmesi ve ondan dersler almasının bu etkilenmelerdeki yeri oldukça önemlidir.

Meydanî'nin, Âşık Veysel'i konu alan şiirler yazması da Âşık Veysel'den etkilendiğini gösteren unsurlardan biridir. Meydanî, bir şiirinde Âşık Veysel'i âşıkların pîri olarak kabul etmekte (1/2a)7, Veysel'in nağmesini bülbülün zârına benzetmekte (1/3c), Veysel'in şöhretinin cihana yayıldığını vurgulamakta (1/7b) ve l973 yılının Bahar mevsiminde bu ünlü âşığımızın aramızdan ayrıldığını (1/7c-d) ifâde etmektedir. Âşık Meydanî, değişik dörtlüklerde Âşık Veysel'in "Benim sâdık yârim kara topraktır" mısrâlı şiirine telmihlerde de bulunmaktadır (1/2c-d, 1/4b-c-d, 2/3b-c-d).

1.b) Âşık Hasretî

Âşık Veysel'i bizzat tanıyıp etkilenen ve Kayseri'de yaşayan ozanlardan biri de Âşık Hasretî'dir. Hasretî'nin asıl adı Sadi, soyadı Değer'dir. 1929 yılında Kars'ın İncesu köyünde doğmuştur. Sekiz kardeşin en küçüğüdür. İlkokul mezunudur. Cami imamlarından ve ailesinden dinî bilgiler öğrenmiştir. Bâdeli âşıklarımızdandır. Evli ve dokuz çocuk babasıdır. Âşıklık geleneğinin günümüzdeki önemli temsilcilerinden biridir. Hasretî, 1960'lı yıllardan beri Kayseri'de yaşamaktadır. Âşık makamları ve halk hikâyeleri konusunda geniş bilgiye sahiptir. Usta âşıkların tasnif ettiği hikâyeleri anlatmakla kalmamış kendisi de hikâyeler tasnif etmiştir. Şiirlerinin yer aldığı "Karslı Âşık Hasretî" ve "Işıklı Pınar" adlarını taşıyan iki kitabı yayımlanmıştır. "Âşık Hasretî, Hayatı, Sanatı ve Eserleri" adlı çalışmamız devam etmektedir.

"Turnam" adlı şâirnâmesinde Âşık Veysel'i Müdamî ve Ferrahî ile birlikte zikreden8 Hasretî, Âşık Veysel'i tanıma imkânı bulmuş ve ondan etkilenmiştir. Bazı şiirlerinde, Âşık Veysel'in "Benim sâdık yârim kara topraktır" ve "Uzun ince bir yoldayım" mısralarını ihtivâ eden şiirlerine telmihte bulunduğunu görüyoruz. Hasretî'nin, Âşık Veysel'i konu alan iki de şiir yazmış olması, bu ozanımızın Âşık Veysel'den etkilendiğini açıkça göstermektedir.

Hasretî, "Veysel Destanı" adlı şiirinde, Âşık Veysel ile ilgili olarak şunları ifâde etmektedir: Âşık Veysel çağımızın ozanıdır (3/4a). Fikri, izanı ilim ve irfan doludur (3/4b). Manevî ilim sahibidir (3/5a). Alevîlik ve Sünnîlik gütmemiş (3/2a), insanları ayırmamıştır (3/2b). Türklüğe dil uzatmamış, Türklüğü incitmemiştir (3/2c). Türklük şuurundan bir an bile sapmamıştır (3/6a). Cumhuriyet ve Atatürk'ün izinde gitmiştir (3/7c). Sağ-sol ayırımı yapmamıştır (3/3a).

Hasretî, ikinci şiirinde de Âşık Veysel'in sazı üç perdede çaldığını belirtmekte (4/3c), elinde sazı ile köyden köye gezdiğini (4/4a-b), çok çile çektiği halde ezilmediğini, kaderine üzülmediğini vurgulamakta (4/5a-b) ve gönlünde Âşık Veysel'in ayrı bir yeri olduğunu söylemektedir (4/6c). Aynı şiirde, Âşık Veysel'in sağcılık-solculuk akımlarına kapılmadığı ve bozulmadığı da vurgulanmaktadır (4/5c).

Hasretî, iki şiirinin değişik dörtlüklerinde de Âşık Veysel'in "Benim sâdık yârim kara topraktır" ve "Uzun ince bir yoldayım" mısralarını ihtivâ eden şiirlerine telmihte bulunmaktadır (3/5b-c, 4/4c-d).

1.c) Âşık Ali Çatak

"Seyranî Delisi" olarak bilinen Develili Âşık Ali Çatak da Âşık Veysel'i tanıyan, ondan etkilenen Kayserili ozanlardandır. Âşık Ali Çatak, Kayseri'nin Develi ilçesinde 1924'de doğmuş, 1995 yılında vefat etmiştir. Ortaokul mezunu olan Ali Çatak, Âşık Seyranî'yi usta olarak kabul ediyordu. Seyranî'nin hayatı ve şiirleri ile ilgili bir kitap yayımlamıştır (Çatak 1992: 544). Şiirlerinin bazıları Abdullah Satoğlu tarafından düzenlenen bir kitapta toplanmıştır (Satoğlu 1985). Bazı şiirleri de çeşitli gazete, dergi ve antolojilerde yayımlanmıştır.

Âşık Ali Çatak'ın bazı şiirlerinde Âşık Veysel'in etkilerini görmek mümkündür. Bu konuda, Âşık Ali Çatak'ın "Toprak Bize Neyi Vermez" başlıklı şiirini örnek verebiliriz:

"...

Mekân oldu bütün cana

Maya verdi ilk insana

Söylerdi gelse lisana

Toprak bize neyi vermez

         Âlemde can basar gezer

         Sanmayın ki bizden bezer

         Açar bağrın olur mezar

         Toprak bize neyi vermez..."

(Satoğlu 1985: 53)

İki dörtlüğünü örnek olarak verdiğimiz bu şiir Âşık Veysel'in "Kara Toprak" başlıklı şiirini hatıra getirmektedir:

"...

Âdem'den bu yana neslim getirdi

Bana türlü türlü meyve yetirdi

Her gün beni tepesinde götürdü

Benim sadık yârim kara topraktır

...

Her kim ki olursa bu sırra mazhar

Dünyada bırakır ölmez bir eser

Gün gelir Veysel'i bağrına basar

Benim sadık yârim kara topraktır"

(Şatıroğlu 1970)

Develili Âşık Ali Çatak'ın "Toprak Bize Neyi Vermez" başlıklı şiirinin üçüncü dörtlüğündeki bir mısrada geçen "Cömerttir saçar ganimet" ifadesi ile Âşık Veysel'in "Bir çekirdek verdim dört bostan verdi" ifadesi de benzerlik göstermektedir.

Develili Âşık Ali Çatak, "Veysel'e Deyiş" adlı şiirinde, kendisini Âşık Veysel'in bir parçası olarak görmekte (5/6a) ve şunları söylemektedir: Âşık Veysel, çiçek hastalığına yakalanmış ve yedi yaşında gözünü kaybetmiştir (5/1). Âşık Veysel riyâyı bilmezdi ve kötüyü sevmezdi (5/2c); zâlimden hoşlanmaz, kötülükten kaçardı (5/6b). Üç telli saz ile gurbeti gezmiş (5/3a), çalıp söylemiş bazan da yazmıştır (5/3b). Vatana sayısız eser bırakmıştır (5/5a).

1.ç) Âşık Yanık Umman

Âşık Veysel'i bizzat tanıyıp etkilenen Kayserili ozanlardan biri de Âşık Yanık Umman'dır. Asıl adı Ömer, soyadı Akçakaya olan Âşık Yanık Umman, 1938 yılında, Bünyan'ın Elbaşı bucağına bağlı Akmescit (Zerezek) köyünde doğmuştur. Bâdeli ozanlarımızdandır. Şiirlerinin bir kısmı Hayrettin İvgin tarafından hazırlanan "Dertler Üstüme Üstüme (Âşık Yanık Umman'ın Hayatı ve Şiirleri)" adlı kitapta toplanmıştır (İvgin 1988: 146-147). Şimdi İstanbul'da yaşayan Âşık Yanık Umman, "Veysel Bu Gün Seni Anmaya Geldik" başlıklı bir destan yazmıştır. Âşık Yanık Umman'ın Âşık Veysel'e yazdığı şiir on dörtlükten oluşmaktadır. Şiirde, yazını kışını hizmete harcamış olan Âşık Veysel'in (6/3b), sözlerinin öğrenilmesi, Âşık Veysel gibi saz çalınması gerektiği dile getirilmekte (6/3a), Âşık Veysel'in eserlerinin ölmediği ve bütün canlılığıyla yaşamaya devam ettiği söylenmekte (6/4b), Âşık Veysel'in sevenlerinin gönlünde yaşadığı ifâde edilmekte (6/4c), özellikle muamma dalında Veysel'in güçlü bir ozan olduğu belirtilmektedir (6/4a).

1.d) Âşık Gözübenli

Âşık Veysel'i yakından tanıyıp etkilenen Kayserili ozanlardan biri de Âşık Gözübenli'dir. Âşık Gözübenli'nin asıl adı Mustafa, soyadı Önder'dir. 1940 yılında, Kayseri'nin Tomarza ilçesinin Özlüce (=Taf) kasabasında doğmuştur. Babası Âşık Mehmet, annesi Ümmügülsüm'dür. İlkokul mezunu olup evli ve altısı erkek yedi çocuk babasıdır. Geçimini serbest çalışarak sağlamaktadır. Ustası Mahmut Anılan (Dertli)'dır. Şiirleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan Gözübenli'nin yayımlanmış dört kitabı vardır. Âşık Veysel'den etkilenerek Veysel'i konu alan bir şiir yazan Âşık Gözübenli, "Âşık Veysel'i Veyselce Söyleyiş" adlı şiirinde Âşık Veysel'i şöyle anlatmaktadır: Âşık Veysel, küçük yaşta gözünü kayıp ettiği için dünyayı doyasıya görmemiştir (7/1a-b). Ayrılık izini sürmeyen Veysel, sazıyla sözüyle özünü sunmuştur (7/1c-d). Bir yerde oturup durmamış, memleketi adım adım gezip dolaşmış ve yazmıştır (7/2c-d). Veysel, vatan, millet, Atatürk ve devlet sevgisiyle doluydu; bu konularda kimseye taviz vermemiştir (7/3a-b-d). Veysel bu dünyadan gidince sazı ellerde (7/5a), sözü dillerde (7/5b), şeref dolu izi yollarda (7/5c) kalmıştır.

1.e) Ozan Abdülkadir

Âşık Veysel'i yakından tanıyıp etkilenen Kayserili ozanlardan biri de Ozan Abdülkâdir'dir. Soyadı Temizyürek olan Ozan Abdülkadir, adını mahlâs olarak kullanmaktadır. 19 Ocak 1939 tarihinde, Kayseri'nin Bünyan ilçesinin Dağardı köyünde doğdu. Babası Mahmut Efendi, annesi Akkadın'dır. İlkokul mezunudur. Evli ve dört çocuk babasıdır. Bir süre köyünde çiftçilik yapan Temizyürek, hâlen Kayseri'de inşaatçılık yaparak geçimini sağlamaktadır. Âşıklıkta ustası annesi Akkadın, sazda ustası Samsunlu Vahit Usta'dır. Davut Aydemir, oğlu Halit Temizyürek ve torunu Abdulkadir Temizyürek'i yetiştiren âşığın bir plâk çalışması vardır. Kayseri'de yapılan âşık toplantılarına ve şenliklere katılmaktadır. Yanık sesi ve destanları ile ünlüdür. Âşık Veysel'den etkilenerek Veysel'i konu alan iki şiir yazan/ söyleyen Ozan Abdülkâdir, "Veysel'in" adlı şiirinde Âşık Veysel'i şöyle anlatmaktadır: Dedi-kodu bilmeyen Âşık Veysel, gözleri görmediği için haramı da görmemiştir (8/1a-b). Dünyaya eser bırakan (8/2b), şiirleri kitap olan (8/4a) Veysel'in sözleri kıyamete kadar ölmeyecektir (8/1c-d).

Ozan Abdülkâdir, Âşık Veysel'in "Benim sâdık yârim kara topraktır" nakaratlı şiirine telmihte de bulunmaktadır (8/2a, 8/5c).

1.f) Âşık Mahrumî

Âşık Veysel'i yakından tanıyıp etkilenen Kayserili ozanlardan biri de Âşık Mahrumî'dir. Âşık Mahrumî'nin asıl adı Zeki, soyadı Yıldırım'dır. 1946 yılında Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağlı Gömürgen köyünde doğmuştur. Babası Sabit Ağa, annesi Melek Hanım'dır. İlkokul mezunu olup evli ve üç çocuk babasıdır. Mahlâsını yakın akrabası olan imam-şâir Ömer Yıldırım vermiştir. Kayseri Halk Şâirleri Kültür Derneği'nin kurucularındandır. Şiirlerini sazı eşliğinde söylemektedir. Başka âşıklarla karşılaşma yapabilmektedir. Ustası yoktur. Osman Yıldırım, Musa Koçak ve Fahrettin Duran'ı yetiştirmiştir. Âşık Veysel'den etkilenerek Veysel'i konu alan bir şiir yazan / söyleyen Âşık Mahrumî, "Üstadım Veysel" adlı şiirinde Âşık Veysel'i şöyle anlatmaktadır: Veysel, bin üç yüz onda Sivrialan'da doğmuştur (10/1a). Yedi yaşında iken çiçek hastalığına yakalanan Veysel'in gözleri görmemeye başlamış (10/2a), baharı- yazı zindan olmuş,10/2b), kaderden sille yemiş (10/4d), dünyadan tad almamıştır 10/1d). Kimseye küskün ve düşman olmamıştır (10/3a). Gitar, keman, ud değil saz çalmıştır (10/5c-d). Sazını vatan millet (10/2c) ve kültürümüze hizmet (10/1c) için çalmıştır. Vatana hediye edilen bütün eserleri tarihlere geçmiştir (10/3c-d). Paha biçilmez bir değer (10/4a) olan Veysel, vatanını bayrağını sever (10/4b), büyük önder Atatürk'ü överdi (10/4c). Irk ayırımı yapmazdı (10/5c).

Âşık Mahrumî, Âşık Veysel'in şiirlerini olgun meyveye benzetmekte (10/3b) "Benim sâdık yârim kara topraktır" nakaratlı şiirine de telmihte bulunmaktadır (10/2d).

2. Âşık Veysel'i Bizzat Tanıyıp Etkilenen Âşıkların Çırakları Olan veya Âşık Veysel'in Şiirlerini Dinleyip / Okuyup Etkilenen Kayserili Ozanlar

Âşık Meydanî ve Âşık Hasretî Kayseri'de yaşayan pek çok ozanın yetişmesine yardımcı olmuşlardır9. Yaşayan Halk Ozanları Antolojisi'nde, Âşık Sefâî10, Âşık Devâî11, Yeşilhisarlı Âşık Kul Mustafa12 ve Âşık Mensubî13'nin ustası olarak Âşık Meydânî'nin adı geçmektedir. Âşık Veysel'in yanında bir süre gezen ve âşıklığını ilerleten Âşık Meydanî, yetişmesine katkıda bulunduğu ozanlar ile Âşık Veysel arasında bir köprü görevi yapmıştır. Kayseri'de yaşayan ozanların bir araya gelmesini sağlayan ve buradaki genç ozanların çoğunun ustası olan Meydanî, 1981 yılında Kayseri'de "Âşıklar Çay Ocağı"nı açmış, Kayseri Kültür Müdürlüğü'nün yardımları ile 1983 yılında "T.C.Kültür Bakanlığı Halk Âşıkları Toplantı ve Gösteri Yeri"nin faaliyete geçirilmesini sağlamıştır. "Kayseri Geleneksel Âşıklar Bayramı"nı ve "Geleneksel Ramazan Geceleri Âşıklar Şöleni"ni organize etmektedir. Açılan bu "âşık okulları" ve yapılan sosyal faaliyetler, Âşık Veysel'den etkilenen ozanların çoğunun genç ozanlarla yakınlaşmasına / kaynaşmasına ortam hazırlamıştır. Bu durumda, Âşık Meydanî'nin Kayseri'de yaşayan genç ozanlar üzerindeki etkileri artmış, dolayısıyla Âşık Veysel'in etki alanı da genişlemiştir. Bu genç ozanlar Âşık Veysel'i sadece Meydanî aracılığıyla tanımamışlar, aynı zamanda, Âşık Veysel'in şiirlerini dinleyerek / okuyarak da Âşık Veysel'in etkisinde kalmışlardır. Sezinî, Nizamoğlu, Kul İsmail, Mahrumî, Bekir Balaban, Mustafa Tanoğlu, Hayri Toprak vb. gibi Kayserili ozanlar da Âşık Veysel'in şiirlerini çeşitli ses bantlarından dinlemek veya kitaplarda yer alan şiirlerini okumak suretiyle Âşık Veysel'den etkilenmişlerdir.

Sonuç

Âşık Veysel, başta Âşık Meydanî ve çırakları olmak üzere, 40 yıldır Kayseri'de yaşayan Hasretî, Develili Âşık Ali Çatak, Bünyanlı Yanık Umman, Tomarzalı Âşık Gözübenli, Ozan Abdülkâdir, Âşık Mahrumî, Sefaî, Devâî, Yeşilhisarlı Kul Mustafa, Mensubî, Mustafa Tanoğlu, Sezinî ...vd. gibi Kayseri'de yaşayan ozanları etkilemiştir. Bu ozanlardan bir kısmı Âşık Veysel'i yakından tanıma fırsatı bulurken, bir kısmı da Âşık Veysel'den etkilenen ozanlar aracılığıyla, veya Âşık Veysel'in şiirlerini dinleyerek / okuyarak Âşık Veysel'den etkilenmişlerdir.

Âşık Meydanî ve Âşık Ali Çatak gibi ozanlarımızın bazı şiirleri ile Âşık Veysel'in şiirleri arasında birtakım benzerlikler bulunmaktadır. Âşık Meydanî, Âşık Hasretî, Ozan Abdülkâdir ve Âşık Mahrumî gibi Kayserili ozanların bazı şiirlerinde, Âşık Veysel'in birkaç şiirine / mısrasına telmihte bulundukları görülmektedir. Âşık Veysel'den etkilen ozanların bu ünlü ozana şiirler söyledikler / yazdıkları da bilinmektedir. Kayserili ozanlar içinde Âşık Veysel'e şiir söylemeyen / yazmayan kimse hemen hemen yok gibidir. Bu durum, Cumhuriyet döneminde, Kayseri'de yaşayan ozanların büyük bölümünün Âşık Veysel'den etkilendiği yönünüdeki düşüncelerimizi pekiştirmektedir.

Meydanî, Hasretî, Ali Çatak, Yanık Umman, Gözübenli, Ozan Abdülkâdir ve Mahrumî'nin Âşık Veysel konulu şiirleri yanında, Yeşilhisarlı Âşık Kul Mustafa ile Âşık Meydanî'nin Âşık Veysel'i konu ettikleri iki karşılaşma metnini de örnek olmaları bakımından, ekler kısmında veriyoruz.

Notlar

1 Bu ozanlardan bazıları şunlardır: Kaleli Kemter Baba (ölm. 1234=1818/19), İğdecikli Âşık Veli (1210=1795/96-1270=1853-54), Kılıççılı Âgâhi (ölm. 1332=1913/14), Sivralanlı Âşık Veysel Şatıroğlu (1894-1973), Sarıkayalı Âşık Hüseyin Gürsoy (1320=1902/3-1944), Kümbetli Suzî, Hardallı Âşık Hüseyin, Ortaköylü Hulusî, Höyüklü Kul Sabri, Saraçlı Haydarî, Tuzlalı Şevki, Beyyurdulu Ali, Yapıncaklı Âşık Resul, Höyüklü Âşık Ali İzzet Özkan (1902-1981) vd. Bkz. Başgöz 1979: 15-16; Dinçal 1993: 11-12.

2 Âşık Veysel'in hayatı hakkında bkz. Makal 1973; Bakiler 1989; Pehlivan 1984...vd.

3 Âşık Veysel'in edebî kişiliği hakkında bkz. Durbilmez 1995: 34-37.

4 Kayseri'de âşıklık geleneğinin tarihî gelişimi ve bugünkü durumu hakkında hazırladığımız "Kayseri'de Âşıklık Geleneğinin Tarihî Gelişimi" adlı çalışmamız Erc. Üniv. Araştırma Fonu tarafından desteklenmiştir.

5 "Âşık Veysel ve Ozanlar Haftası" dolayısıyla Kayseri İl Kültür Müdürlüğü tarafından 1995 yılında düzenlenen ve bizim de konuşmacı olarak katıldığımız panelde Âşık Hasretî, Âşık Meydanî ve Âşık Gözübenli de Âşık Veysel'i anlatan konuşmalar yapmışlardı. Yine "Âşık Veysel ve Ozanlar Haftası" dolayısıyla Âşık Meydanî Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 26 Mart 1998 tarihinde Kayseri'de düzenlenen programda da Âşık Meydanî, Yeşilhisarlı Âşık Kul Mustafa ve Ozan Abdülkâdir Temizyürek Âşık Veysel ile ilgili şiirler söylemişlerdi. Bunlar arasında Yeşilhisarlı Âşık Kul Mustafa ve Âşık Meydanî, yaptıkları karşılaşmalarda da konu olarak Âşık Veysel'i işlemişlerdi. Bu şiirlerin ve karşılaşmaların metinleri ses kayıt cihazı kullanılarak tarafımızdan kaydedilmiş ve deşifre edilerek yazıya aktarılmıştır.

6 Doğum yeri ile ilgili farklı bilgiler verilmektedir. Âşığımızın doğum yeri olan Küçük Tuzhisar, bir süre Kayseri'nin Bünyan ilçesine, bir süre de Akkışla ilçesine bağlı idi; şimdi tekrar Sivas'a bağlanmıştır. Fakat âşığımız Kayseri'de yaşadığı ve Kayserili olarak tanındığı için onu Kayserili kabul ediyoruz. Doğan Kaya, âşığımızın adını Sivaslı ozanlar arasında zikretmektedir. Bkz. Kaya 1994: 74.

7 Parantez içinde verilen numaralardan birincisi ekler kısmındaki şiir numarasını, ikincisi kaçıncı dörtlük olduğunu belirtmektedir. Dörtlükleri oluşturan birinci mısrâ a, ikinci mısra b, üçüncü mısra c, dördüncü mısra d harfleri ile gösterilmektedir.

8    "Müdamî Ferrahî Âşık Veysel'e / Çarkı devran neler devretti böyle,

      Âşık Hasretî'den çok selam söyle, / Kalbi sadık olan sağlara doğru"

(Kaya 1990: 49)

9 Âşık Hasretî (Sadi Değer), yetiştirdiği âşıklar arasında Meydânî'nin adını da zikretmektedir. Bkz. Özhan vd. 1992: 95.

10 Âşık Sefaî: Asıl adı Ayhan, soyadı Akyüz'dür. Trabzon'un Yomra ilçesine bağlı Tepeköy'de, 1956 yılında doğmuştur. Yüksekokul mezunu olan âşık evli ve iki çocuk babasıdır. Çeşitli şölenlere, gecelere katılarak sanatını icrâ etmekete ve geçimini bu şekilde sağlamaktadır. Şiirlerini sazı eşliğinde söyleyen âşığa mahlâsını Meydanî vermiştir. Şiirleri çeşitli yayın organlarında yayımlanan Sefaî çeşitli yarışmalara katılmış ve ödüller almıştır. Dört kaseti vardır. Türkiye'nin tanınmış ozanlarından biridir. Katıldığı programlarda -zaman zaman- Âşık Veysel ile ilgili anektodları nakletmekte, Âşık Veysel'in bazı deyişlerini de söylemektedir. Meydanî'nin çırağı olduğu konusundaki bilgi için bkz. Özhan vd., 1992:14 (Adı geçen antolojide, Âşık Sefaî'nin Amasya'nın Atabey çiftliğinde doğduğu yazılmıştır).

11 Âşık Devâî: Asıl adı Mustafa, soyadı Çıplak'tır. 1957 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde doğmuştur. İlkokul mezunu olan âşık evli ve dört çocuk babasıdır. Serbest meslekle uğraşmaktadır. İlk önceleri "Sarıçiçek" mahlasını kullanan âşığa "Devaî" mahlasını ustası Âşık Meydanî vermiştir. Halk hikâyeleri bilen Devaî, çeşitli yarışmalara katılmış ve ödüller almıştır. Âşığın bir de yayınlanmış kaseti bulunmaktadır. Meydanî'nin çırağı olduğu konusundaki bilgi için bkz. Özhan vd.1992: 83-84.

12 Âşık Kul Mustafa: Asıl adı Mustafa, soyadı Danacı'dır. Kayseri'nin Yeşilhisar ilçesinin Kuşçu köyünde 1965 (nüfus cüzdanında 1969) yılında doğmuştur. İlkokul mezunudur. Geçimini âşıklık geleneğini icra ederek sağlamaktadır. Mahlâsını yazar Emir Kalkan vermiştir. Gül Mustafa, Küskün Yolcu mahlâslarını da kullanmıştır. Şiirlerini sazı eşliğinde söylemektedir. Öncleri usta malı deyişler söyleyen Kul Mustafa daha sonra sadece kendi deyişlerini söylemeye başlamıştır. Ustası Âşık Meydanî, çırakları Sait Eser, İsmail Taşar, Abdullah Öneri ve Can Ozan'dır. Üç kaseti vardır. Şiirleri çeşitli sanatçılar tarafından söylenmektedir. Şiirlerinin bir kısmı çeşitli antolojilerde ve mahallî gazetelerde yayımlanmaktadır. Meydanî'nin çırağı olduğu konusundaki bilgi için bkz. Özhan vd.1992: 95.

13 Âşık Mensubî: Asıl adı Dilâver, soyadı Eroğlu'dur. Kayserili Âşık Meydanî'nin oğlu olan Mensubî, Küçüktuzhisar köyünde 1966 yılında doğdu. Lise mezunu olup, evlidir. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Mehter Takımı'nda görev yapmaktadır. Saz çalmayı bilen âşığa mahlasını babası Âşık Meydanî vermiştir. Ustası, babasıdır. Şiirleri çeşitli dergi ve antolojilerde yer almıştır. Meydanî'nin çırağı olduğu konusundaki bilgi için bkz. Özhan vd.1992: 131.

Kaynaklar

Bakiler, Yavuz Bülent (1989): Âşık Veysel. Ankara 1989.

Başgöz, İlhan (1979): Âşık Ali İzzet Özkan, Yaşamı, Sanatı, Şiirleri. Ankara 1979.

Çatak, Ali (1992): Bütün Yönleriyle Seyrânî. Kayseri 1992.

Dinçal, Ali (1993): "Âşık Veysel'in Yetiştiği Çevre ve Şiir Ortamı" Halk Ozanlarının Sesi 1 (1993) 2: 11-12.

Durbilmez, Bayram (1995): "Âşık Veysel'in Edebî Kişiliği" Türk Dünyası Tarih Dergisi 97 (1995): 34-37.

Durbilmez, Bayram (2000): Âşık Meydânî, Hayatı-Sanatı-Şiirlerinden Örnekler. Kayseri.

Durbilmez (Öz. Arş.): Bayram Durbilmez (özel arşivi).

İvgin, Hayrettin (Haz.) (1988): Dertler Üstüme Üstüme (Âşık Yanık Umman'ın Hayatı ve Şiirleri). Ankara 1988.

Kaya, Doğan (1990): Şâirnâmeler. Ankara 1990.

Kaya, Doğan (1994): Sivas'ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas 1994.

Otuzsekiz: Rapor Otuzsekiz, "Halktan Alıp Halka Verenler", Rapor Otuzsekiz, Kayseri, ?.

Özhan vd. [Mevlüt Özhan-Emine Kırcı-N.Zeynep Özçörekçi-Ömer Gözükızıl-Mukadder Küren] (1992): Yaşayan Halk Ozanları Antolojisi. Ankara 1992.

Makal, Tahir Kutsi (1973): Âşık Veysel. İstanbul 1973.

Pehlivan, Battal (1984): Âşık Veysel, Yaşamı-Sanatı-Şiirleri Üzerine Bir İnceleme. İstanbul 1984.

Satoğlu, Abdullah (Haz.) (l985): Derdin Derdim Anadolu / Develili Aşık Ali Çatak. ? 1985.

Şatıroğlu, Âşık Veysel (1970): Dostlar Beni Hatırlasın, Ankara 1970.

Ekler

1.

Âşık Veysel

Yirminci asırın bir nişanıdır

İkilikten geçti bire kavuştu

Sevdâ dergâhının dervişanıdır

Sazıyla sözüyle pire kavuştu

Selâm olsun âşıkların pirine

Sivralan köyüne yâr diyarına

Kara toprak onu bastı bağrına

Sevdiğine, nazlı yâra kavuştu

Bahçe çiçek açtı bal yaptı arı

Bunlar kuduretin sırrı, esrarı

Veysel' in nağmesi bülbülün zârı

Güller ile âhu zâra kavuştu

Yürüdü yaşadı ne günler gördü

Bel ile belledi çift ile sürdü

Bir çekirdek dikti dört bostan verdi

Toprakları yara yara kavuştu

Nasihat eylerdi ham ile hasa

Her sözü anlamlı sanki bir yasa

Âdem'e ev oldu Musa' ya âsa

Gönlünün içinde tura kavuştu

Ferhat' ın dağları deldiği gibi

Güneşin dünyaya geldiği gibi

Çiğsenin yaprağa güldüğü gibi

Bir tomurcuk iken hara kavuştu

Ne sen var ne ben var bir tane Gani

Duyuldu cihana şöhreti ünü

Dokuz yüz yetmiş üç bir bahar günü

İki taşlı bir mezara kavuştu

Meydânî Âdemden şu ana bir bak

Güz gelir dalından dökülür yaprak

Az yaşa, çok yaşa, sonumuz toprak

İkrarında dura dura kavuştu

         (Durbilmez, Öz. Arş.)

2.

Âşık Veysel

-Hayrettin İvgin'e

Bülbül figan eder güller har oldu

Dermeyince hocam Veysel çözülmez

Gönülde yaşayan bir nihan oldu

Görmeyince hocam Veysel çözülmez

Çıkmayınca Sivralan' ın dağına

Elvan çiçek açan elma bağına

İki bin yıllara uzay çağına

Varmayınca hocam Veysel çözülmez

Kapalı gözleri anlatmış çağı

Ormanı, ağacı, dalı yaprağı

Kazma ile kazıp kara toprağı

Yarmayınca hocam Veysel çözülmez

Yürür gider inandığı yolundan

Dut oymasından da sarı telinden

Öztürkçe olarak kendi dilinden

Sormayınca hocam Veysel çözülmez

Yonardı taşını kordu yerine

Âşık idi o güzelin birine

Kimse vâkıf değil gizli sırrına

Ermedikçe hocam Veysel çözülmez

Çok dikkat ederdi ham ile hasa

Her sözü anlamlı sanki bir yasa

Meydânî'yem der ki göğüs göğüse

Durmayınca hocam Veysel çözülmez

         (Pehlivan 1984: 183)

3.

Veysel Destanı

Şarkışla'dan, Sivralan'a, Sivas'a,

Böyle yoldu, böyle hatdı ol Veysel

Türk milleti bir bütündür ne varsa

Böyle bildi, böyle tuttu ol Veysel*

Alevîlik ve Sünnîlik gütmedi

İnsana insan dedi, ayrı tutmadı

Türkün Türklüğünü hiç incitmedi

Böyle geldi, böyle gitti ol Veysel

Ne sağ dedi ne sol dedi hayatta

Ne tarikat, ne yol dedi hayatta

Ne bey dedi ne pul dedi hayatta

Böyle aldı, böyle sattı ol Veysel

Bence odur çağımızın ozanı

İlim irfan dolu fikri izanı

Var mı bir kimsede onun düzeni

Böyle buldu, böyle tattı ol Veysel

Manevî ilmini elden gizledi

"Sadık yârim toprak" dedi özledi

"Uzun ince bir yol" dedi sızladı

Böyle kaldı, böyle bitdi ol Veysel

Türklük şuurundan bir an sapmadı

Yaradan'dan gayrısına tapmadı

Asla menfaate etek öpmedi

Böyle oldu, böyle netti ol Veysel

Tabiatın hayranıydı sazında

Dünyayı seyretti gönül gözünde

Cumhuriyet, Atatürk'ün izinde

Böyle doldu, böyle zattı ol Veysel

Hasretî, ne deyim cevher alana

Canım feda olsun kadir bilene

Veysel bir örnekdir kâmil olana

Böyle soldu, böyle gitti ol Veysel

                (Durbilmez, Öz. Arş.)

4.

Veysel

Koca Veysel koca Sivas

Dile destan ili güzel

Şarkışla'dan Sivralan'a

Mecnun yurdu çölü güzel

Bilen bilir buraları

Coşkun çağlar dereleri

Âdetleri töreleri

Değişmeyen dili güzel

Veysel bunu böyle bildi

İlhamını burdan aldı

Sazı üç perdede çaldı

Kimse bilmez teli güzel

Aldı sazı geldi yaya

Gurbet gurbet köyden köye

Kara toprak diye diye

Uzun ince yolu güzel

Kaderine üzülmedi

Çile çekti ezilmedi

Sağa sola bozulmadı

Her ahvali hâli güzel

Hasretî'den bu yadigar

Daima rahmetle anar

Gönlümde ayrı yeri var

Solmaz gonca gülü güzel

(Pehlivan 1984: 175; Hasreti 1989: 8)

5.

Veysel'e Deyiş

Yedisinde kayıp etti gözünü

Görmez oldu bahar ile yazını

Zalim çiçek çopur etti yüzünü

Derdi cefaları özünde buldu

Filiz iken kara gördü dünyayı

Boş yere yapmazdı mali hülyayı

Sevmezdi kötüyü, bilmez riyayı

Teselliyi sade sözünde buldu

Üç telli saz ile gurbeti gezdi

Çalıp söyledi hep bazan da yazdı

Dedi kader acep niye ki azdı

Bu aşkı sevdayı sazında buldu

Coşkun sular gibi çağlayıp aktı

O fani âleme içinden baktı

Bir amansız dert ki ömrünce yaktı

Rabb'in taktirini gözünde buldu

Bıraktı vatana sayısız eser

Benden ibret alsın der idi beşer

Sadece feleğin zulmüne küser

Aradı aşkı pir izinde buldu

Âşık Çatak parça Veysel'im senden

Hoşlanmaz zalimden kaçardı kemden

Ömür boyu çekti zalim sitemden

Sükûtu hep sabrın hazında buldu

(Satoğlu 1985: 79; Pehlivan 1984: 141-142)

6.

Veysel Bugün Seni Anmaya Geldik

Topraktan var etti Allah Âdem'i

Sultan Süleyman'a verdi hâtemi

Kıyamete kadar alır âlemi

Veysel bu gün seni anmaya geldik

Vefasız dünyaya aldanan çoktur

Ruh bize emanet alan da Hak'tır

Ölümün elinden kurtuluş yoktur

Veysel bu gün seni anmaya geldik

Öğrenin sözünü çalın sazını

Hizmete harcamış kışla yazını

Sevenlerin çeker senin nazını

Veysel bu gün seni anmaya geldik

       Sorulu muamman iyi; çok derin

       Ölmemiş yaşar bak canlı eserin

       Sevenlerin gönlü mekanın yerin

       Veysel bu gün seni anmaya geldik

Hakikatı bilen Hakk'ı unutmaz

Maşukunu seven aşkı kurutmaz

İyi kulu Allah asla çürütmez

Veysel bu gün seni anmaya geldik

       Dolaştın dünyada çok figan ettin

       Kapıdan bir girdin birinden gittin

       Karışıp toprağa çiçekle bittin

       Veysel bu gün seni anmaya geldik

Dizildik katara durmaz yürürüz

Vademiz yetince biz de ölürüz

Elbette gideni bizler görürüz

Veysel bu gün seni anmaya geldik

       Gülhâne'de büstün şekle yanaştık

       Yirmi bir Mart'ta yoluna düştük

       Sevenler büstüne aşkla yaklaştık

       Veysel bu gün seni anmaya geldik

Âşıklar burada şiir okuyor

Büstün bize sanki canlı bakıyor

Şahsınla kıbalın burda duruyor

Veysel bu gün seni anmaya geldik

       Yanık Umman der ki gönül çok hasta

       Yazdım bu destanı sunarım dosta

       Sevenlerin durur burada yasta

       Veysel bu gün seni anmaya geldik

            (İvgin 1988: 146-147)

7.

Âşık Veysel'i Veyselce Söyleyiş

Küçük yaşta kayıp etmiş gözünü

Dünyayı doyası görmedi Veysel

Sazıyla sözüyle sunmuş özünü

Ayrılık izini sürmedi Veysel

Gördüğü, duyduğu güzel keleşti

Felek güldürmedi, bahtı kalleşti

Adım adım gezdi, yazdı, dolaştı

Oturup bir yerde durmadı Veysel

Vatan dedi, millet dedi, sızlandı

Atam dedi, devlet dedi, hızlandı

Gönlünün köşküne girdi, gizlendi

Kimselere tâviz vermedi Veysel

Gurbet gurbet hasret kaldı silaya

Sabır etti derde, türlü belaya

Bülbül gibi boynun büktü çileye

Kırmızı güllerin dermedi Veysel

Kendi gitti, sazı kaldı ellerde

Ömür bitti, sözü kaldı dillerde

Şeref dolu izi kaldı yollarda

Gönül defterini dürmedi Veysel

Açar burcu burcu yâr çiçeğinde

Sivas ellerinde, kır çiçeğinde

Sivralan köyünde, kar çiçeğinde

Nefsinin hevesin sermedi Veysel

Derdi derman olmuş kara gününde

Sadık yârle sarmaş-dolaş sonunda

Her yüce divanda, halkın önünde

Hep sevdi sevildi, yermedi Veysel

Âşık Gözübenli'm tozar toprakta

Göklere yükselir dalda, yaprakta

Bizim Yunus gibi bizim bayrakta

Kim demiş murada ermedi Veysel

(Durbilmez, Öz. Arş.)

8.

Veysel'in

Bu dünyada koğ-kıybeti* bilmeyen

Haramı görmeyen gözler Veysel'in

Kıyamete kadar asla ölmeyen

Aslını koruyan sözler Veysel'in

Severek kavuştu sâdık yârine

Eserler bıraktı canı yerine

Bağlıyıdı Hakk'a, hem de pîrine

Hedefe yürüyen izler Veysel'in

Kültürüm şahlansın kalmasın yaya

Ona hor bakmaya ederim haya

Sayın ozanlarım çekelim soya

Tutalım sözünü bizler Veysel'in

Şiirleri kitap oldu âleme

Sabi iken derdi sığmaz kaleme

Duyan yoktur şikayetçi kelime

Mahşerde gülecek yüzler Veysel'in

Abdülkâdir geçti ömrümün çağı

Sazıyla dost olup kurdular bağı

Onun gibi seven var mı toprağı?

Katılın fikrine sizler Veysel'in

(Durbilmez, Öz. Arş.)

9.

Veysel Diye Konuşur

Okullarda öğretmenin elinde

Sazlarımız Veysel diye konuşur

Kalem tutan öğrencinin dilinde

Sözlerimiz Veysel diye konuşur

Çiğdemi, navruzu, gülü severdi

Tabiatın nakışını överdi

Kültür bahçesinden meyveler verdi

Yazlarımız Veysel diye konuşur

Vatanım, milletim diyen ozanım

Toprağa, havaya, suya yazanım

Dostu için kaynatırdı kazanın

Közlerimiz Veysel diye konuşur

Sevenler türküsün çağırmak ister

Kâğıtlar adını bağırmak ister

Annelerim âşık doğurmak ister

Kızlarımız Veysel diye konuşur

Yaratan'dan ilham alıp coşarken

Kıymetini bilemedik yaşarken

Menzil için izlerinden koşarken

Hızlarımız Veysel diye konuşur

Abdülkâdir metağımız satmalı

Büyüklerin sözlerini tutmalı

Halkımın aşına tatlar katmalı

Tuzlarımız Veysel diye konuşur

                (Durbilmez, Öz. Arş.)

10.

Üstadım Veysel

Üç yüz onda Sivr'alan'da sen doğdun

Şatıroğlu öbür adın üstadım

Kültür için sazın göğsünü döğdün

Almadın dünyanın tadın üstadım

Yedi yaşta çiçek aldı gözünü

Zindan etti baharını yazını

Vatan millet için çaldın sazını

"Yârim kara toprak" dedin üstadım

Yoktur senin düşman ile küserin

Meyvaların olgun yoktur hasarın

Tarihlere geçti bütün eserin

Vatana hediye kodun üstadım

Pahası biçilmez sen bir değerdin

Vatanını bayrağını severdin

Büyük önder Atatürk'ü överdin

Kaderden silleyi yedin üstadım

Mahrumî yolunda gör köle oldu

Senden Seyranî'den ilhamlar aldı

Irkı ayırmadan sazını çaldı

Yoktur gitar, keman, udun üstadım

(Durbilmez, Öz. Arş.)

11.

Kul Mustafa-Meydanî Karşılaşması

Ayak: Dağların karında Veysel'i gördüm

 

Kul Mustafa:     Yamacına yayla kurup yaylanan

                   Dağların karında Veysel'i gördüm

                   Tapduk dergâhında, Yunus aşkında

                   Arının sırrında Veysel'i gördüm

Meydanî:         Büyüklüğün bunun anlatmak zordur

                   Âşıkların pîrinde Veysel'i gördüm

                   Arı gibi çalışkan çiçek toplamış

                   Bülbülün zarında Veysel'i gördüm

Kul Mustafa:     Kim sevmez ki okuyanı, yazanı

                   İlim irfan ile gurbet gezeni

                   Günümüzde Cumhuriyet ozanı

                   Bugünde, yarında Veysel'i gördüm

Meydanî:         Âdemin içinden âleme bakmış

                   Ol gemiyi delmiş, duvarı yıkmış

                   Ağacın özünden meyveye çıkmış

                   Musa'nın Turunda Veysel'i gördüm

Kul Mustafa:     Kul Mustafa toprak, havaya, suya

                   Âşık olmuş tabiata, doğaya

                   Kerem Aslısına Mecnun Leylâ'ya

                   Aşkın eserinde Veysel'i gördüm

Meydanî:         Meydanî'yem der ki dillerden dile

                   Uçtu gönül kuşu güllerden güle

                   Bu nasıl bir kader, bu nasıl çile

                   Mansur'un darında Veysel'i gördüm

                               (Durbilmez, Öz. Arş.)

11.

Âşık Meydanî-Kul Mustafa Karşılaşması

Ayak: Dermeyince üstad Veysel çözülmez

Meydanî:         Yaylalar yeşerdi, çiçek açıldı

                   Dermeyince üstad Veysel çözülmez

                   Koyunlar meledi, kuzu seçildi

                   Görmeyince üstad Veysel çözülmez

Kul Mustafa:     Veysel bir âlimdir, âşıklık umman

                   Girmeyince üstad Veysel çözülmez

                   Eser yaşar imiş durdukça zaman

                   Varmayınca üstad Veysel çözülmez

Meydanî:         Karlar yağdı şimdi gönül dağına

                   Gazel düştü artık ömrüm bağına

                   İlim, bilim ile uzay çağına

                   Ermeyince üstad Veysel çözülmez

Kul Mustafa:     Baharına, goncasına, gülüne

                   Arısına, çiçeğine balına

                   Efkârlanıp bağlamanın teline

                   Vurmayınca üstad Veysel çözülmez

Meydanî:         Sözleri anlamlı sanki bir yasa

                   Efkârlı, hicranlı gönlümde tasa

                   Meydanî'yem der ki göğüs göğüse

                   Durmayınca üstad Veysel çözülmez

Kul Mustafa:     Ocağı da Kul Mustafa ocağı

                   Hiç bir yerde olmaz ana kucağı

                   İnsanlar elele açıp kucağı

         Sarmayınca üstad Veysel çözülmez

            (Durbilmez, Öz. Arş.)         


 

* Bağlama dizeleri çift kâfiyelidir.

* koğ-gıybet: dedi-kodu, gıybet.