Emlek yöresi, Şarkışla’nın Batı ve Kuzeybatısında Kızılırmak vadisinde yer alan; Turna, Şeme, Kılıç, Karababa, Nalbant, Akdağ ve Sırıklıdağlarla çevrilmiş olan bölgedir. Bugün, Emlek yöresinde büyük çoğunluğu Şarkışla’da olmak üzere Yıldızeli, Gemerek, Pınarbaşı, Sarıoğlan ve Akdağmadeni’nde 80 civarında köy vardır. Bunların içinde Kaldurak, Verdikışlası gibi pek çok yerleşim merkezi bugün mevcut değildir.
Emlek yöresine dahil edilen köylerin başlıcaları şunlardır:
Ağçakışla, Ağcaşehir, Akçasu, Alaçayır, Alaman (Veziralan/Başkışla), Baclu, Bağçacık, Bağlararası (Adıyaman), Başağaç, Benlihasan (Hekimkışlası), Belviran, Beyyurdu (Köylez), Bozhüyük, Bozkurt, Burhan, Canabdal (Alınpınarı), Güdül, Çakal, Çamlıca (Kürtköyü), Çanakçı (Osmanlı), Çepni-Çunkar, Çınarcık, Dendil, Davulalan, Emlekhüyük (Karaüyük), Kaleköy, Karacaören, Kavak, Mezra, Eskiyurt (Alakilise), Faraşderesi, Gaziköyü, Göynüklü, Güdül, Gülören, Hardal (Hatir), Hocabey (Hızırbey), İğdecik (İğdelüce), İlyashacı, İnciğin, Kapaklıpınar, Kaplan, Karacaören (Karacaviran), Karadere, Karaözü, Kavak, Keklicek, Kümbet, Mescit, Nallı, Ortaköy (Ortakışla), Ortatepe, Ortatopaç, Otluk, Örtülü, Pınarcık, Saraç, Sarıkaya (Kürtaraposman), Sarıtekke (Sarıabdal), Sivralan, Temecik, Tekmen, Tezekçikavağı (Temecik), Viranşehir, Yahyalı, Yalanı, Yassıkışla, Tavşancudı, Yenice, Yuvalıçayır, Yükselen (İğdiş).
Bu köy ve beldelerden Bozhüyük Yozgat Akdağmadeni’ne, Alakilise, Burhan, Dendil, Keklicek, Tekmen Gemerek’e, Davulalan, Nallı ve Yuvalıçayır Yıldızeli’neKaraözü de Kayseri’ye bağlıdır.
Çalışmamızda salt Şarkışla değil Gemerek, Yıldızeli ile Kayseri’nin Sarıoğlan ve Pınarbaşı ilçelerindeki Emlek köyleri âşıklarını incelemeye tâbi tuttuk. Bazı köylerde çok sayıda âşığın yetişmesinin yanında, bazılarında da hiç bir âşığın yetişmediğini gördük. Âşıklık geleneğinin bu bölgede canlı olarak yaşatıldığı gerçeği göz önünde tutulursa, bu köylerde de âşıkların var olabileceği ihtimalini düşünmek durumundayız. Uzun vadede köy köy yapılacak bir çalışmada isim tespit edemediğimiz köylerde de unutulmuş bazı âşıkları ortaya çıkarmamız söz konusu olabilecektir. Tespit ettiğimiz âşıkların köylere göre dağılımları şu şekildedir:
Köy Mahlas Yüzyıl Adı-Soyadı
Ağcakışla Rüstem 20. Rüstem Bostancı
Halil 20. Halil Soylu
Mustafa 20. Mustafa Soylu
Ağcasu Cemile 20. Cemile Uzundal
Alaman İhsani 19. Zülfikar
Beyyurdu Ali 20. Ali Yılmaz
Alişan 20. Alişan Ağca
Cemâl 20. Cemâl Öztürk
Duran 20. Duran Doğan
Emine 19. Emine
Halil 20. Halil Doğan
Hamdi 20. Hamdi Doğan
Hasan 20. Hasan Özcan
İbrahim 20. İbrahim Doğan
İsmail 20. İsmail Kaya
Kamberi 19. Kamber
Kul Mehmet 20. Mehmet3
Muharrem 20. Muharrem Kaya
Murtaza 19. Murtaza
Musa 20. Musa Doğanay
Sefil Hamza 20. Hamza Polat
Süleyman 20. Süleyman Doğan
Yusuf 20. Yusuf Sönmez
Ziya 20. Ziya Doğan
Bozhüyük Kamberi /Visali 19. Kamber (Akdağmadeni)
Çepni Devami 20. Emir Özkan
İzzet 20. İzzet Özbek
Mustafa 20. Mustafa Özbek
Davulalan Kâzım 20. Kâzım Kaplan(Yıldızeli)
Mehmet 20. Mehmet Kızılgöz
Refiki 20. Mehmet Şanlı
Eskiyurt Akdağ 20. Güzel Akdağ (Gemerek)
Ali Abbas 20. Ali Abbas Bakır
Fakir Etem 20. Etem Bakır
Özmen 20. Durmuş Özmen
Türksever 20. Battal Türksever
Gülören Ali Özüdoğru 20. Ali Özüdoğru
Hürkardeş 20. Ali Hürkardeş
Hardal Hüseyin 19. Hüseyin
Sefil/Kul Edna 19. ?
Bayram 20. Bayram Daldal
Hulki 20. Hasan Yılmaz
Hocabey Derviş Ali 19. Ali
Hamza 20. Hamza Demirer
Hüyük Yusuf 18. Boran Yusuf
Kul Sabri/Sabri/
Sabri Baba/
Garip Ali 19. Ali
Derviş Ali 19. Ali
Sıtkı 19. Sıtkı
İzzeti/Nefreti/
Ali İzzet 20. Ali İzzet Özkan
Ahıoğlu/Devrani 20. Hasan Tutal
İzzet 20. İzzet Savaş (Aziyet)
Veli 20. Veli San
Yetkin 20. Hacı Yetkin
İğdecik Hüseyin 18. Hüseyin
Kamer 18. Kamer
Veli 19. Veli
Sarı Hacı 20. Hacı
İlyashacı Kul Hüseyin 18. Hüseyin
Emektar 20. M. Ali Emektar
Hüseyin 20. H. Devrim Şahin
Mahmut 20. Mahmut Demirkaynak
Kaleköy Kemter 19. Hüseyin Ali Baba
Karaözü Dilsiz Ozan 20. Hüseyin Yılmaz (Sarıoğlan)
Işık 20. Mehmet Ali Işık
Fevzi 20. Fevzi Çoban
Kümbet Kul Mustafa 17. Mustafa
Dudu 19. Dudu
Kul Abdal 19. ?
Gulami 20. Bektaş
Muhibbi 20. Muharrem Tezcan
Nihani 19. Ali
Sefil Kul Himmet 19. Ahmet
Suzi 19. Suzi
Veli 20. Veli Ayar
Mescit Fatma 20. Fatma Hasgül
Veysel 20. Veysel Çakmak
Nallı Ali 20. Ali Aksoy (Yıldızeli)
Ortaköy Aydoğmuş 20. Battal Aydoğmuş
Aziz 20. Abdülaziz Üstün
Çavuş 20. Mustafa Özdoğan
Hulusi 19. Hulusi
Hüseyin 20. Hüseyin Ersoy
Seçkin 20. Abdurrahman Seçkin
Seyfi Fındık 20. Seyfi Fındık
Süleyman/
Erdoğmuş 20. Süleyman Erdoğmuş
Dertli/SefilVefa 20. Muharrem Gündüzer
Saraç Gülhanım 20. Gülhanım
Hasan 20. Hasan Şahin
Haydari 19. Haydar
Hıdır 20. Hıdır Şimşek
Kul Kemâl 20. Kemâl Işık
Mahmut 20. Mahmut Şahin
Mehmet 20. Mehmet Çakmak
Mihmani 20. Hasan Yıldırım
Muharrem 20. Muharrem Şimşek
Naki 20. Naki Çakmak
Sefil Mehmet 20. Mehmet Uğur
Servet 20. Servet Yıldırım
Yeter 20. Yeter Yıldırım
Sarıkaya Durmuş 20. Durmuş Çetinkaya
Hüseyin 20. Hüseyin Gürsoy
Hüseyin 20. Hüseyin Gürsoy
(Hüseyin’in yiğeni)
Veysel 20. Veysel Tirel
Sarıtekke Hasan 20. Hasan Sevgen
Hüseyin 20. Hüseyin Gülmez
Sivralan Fadime 19. Fadime
Ali/Özsoy 20. Ali Özsoy
Veysel 20. Veysel Şatıroğlu
Veysel 20. Veysel Kaymak
Hıdır 20. Hıdır Güç
Ali-Ali Güç 20. Ali Güç
Bekir Sami 20. Bekir Sami Bozkurt
İmrani 20. Mehmet İmran
Temecik Gulami 20. İbrahım Pınarbaşı
Hüseyin 20. Hüseyin Özdemir
Yahyalı Ezkari 20. İbrahim
Kul Salih 20. Salih Şenol
Kul Hüseyin 20. Hüseyin Şenol
Öksüz 20. Osman Öksüz
Şeyhoğlu 20. Abdullah Şenol
Yalanı Yalınayak 20. Ramazan Şimşek
Yuvalıçayır Şahin 20. Şahin Kolay (Yıldızeli)
Yükselen Gömleksiz 20. Mehmet Ağcaoğlu
Hulusi 20. Hulusi Şahancan
Hüseyin 20. Hüseyin Şahancan
Kamber 20. Kamber Gürbüzdal
Bu tabloya göre en fazla âşığın 18 âşıkla Beyyurdu köyünden çıktığını görmekteyiz. Diğer köylerdeki âşıkların sayıları da şöyledir: Saraç 13, Ortaköy 10, Hüyük, Kümbet 9, Sivralan 8, Eskiyurt, Yahyalı 5, Hardal, İğdecik İlyashacı, Sarıkaya ve Yükselen 4, Ağcakışla, Çepni, Davulalan, Karaözü 3, Gülören, Hocabey, Mescit, Sarıtekke, Temecik 2, Ağcasu, Alaman, Bozhüyük, Kaleköy, Nallı, Yalanı ve Yuvalıçayır 1.
Emlekli âşıkların köylere göre dağılımı göz önüne alındığında, âşıkların en fazla Beyyurdu, Ortaköy, Hüyük, Kümbet, Saraç ve Sivralan köylerinde kümelendiğini görmekteyiz. Yöredeki köy sayısının fazlalığı ve âşıklık geleneğinin yaygın olması âşık sayısının da çok olması sonucunu doğurmuştur.
Yetişen âşıklar içinde Kemter, Veli, Ali izzet Özkan ve Mihmani gibi gücünü ispatlamış ve ülke çapında ün kazanmış, hatta Âşık Veysel gibi ünü ülke dışına taşmış olanlar vardır.
Yukarıda kaydettiğimiz âşıkların yüzyıllara göre dağılımı şöyledir: 17. yüzyıl 1, 18. yüzyıl 4, 19. yüzyıl 22, 20. yüzyıl 99.
İsimlerini sıraladığımız âşıklardan dokuzu kadındır. Bunlar; Cemile Uzundal (1932-Ağcasu), Dudu (19. yüzyıl-Kümbet), Emine (1810-Beyyurdu), Fadime (19. yüzyıl-Sivralan), Fatma Hasgül (1952-Mescit), Kamer (18. yüzyıl-İğdecik), Gülhanım (20. yüzyıl-Saraç ), Yeter (1922-Saraç)’dir.
Sivas coğrafi alan olarak Türkiye’nin ikinci büyük ilidir. Tarihte önemli bir yerleşim merkezidir. Bu özelliğinden dolayı birçok Türk boyuna ve kültüre beşiklik etmiştir. Önemli bir eyalet merkezi iken geçen zaman içerisinde iktisadi açıdan devamlı gerilemiş ve bugün Türkiye’de en çok göç veren iller arasında yerini almıştır.
Zengin bir folklora sahip olan Sivas’ta, tespitlerimize göre şimdiye kadar 450 civarında âşık yetişmiştir. Bunlardan 126’sı Emlekli'dir. Nihai rakam olmayan bu sayının, bulunacak bilgi ve belgelerle daha da artacağı şüphesizdir. Bu durumda aklımıza şu soru gelmektedir: Acaba buradaki âşıkların çok oluşu hangi sebepten kaynaklanmaktadır? Aslında âşıklar yöresi olarak adlandırılan Sivas için de aynı soru geçerlidir. Yöredeki âşık sayısının fazlalığı şu şartlar sağlamıştır.
1. İrsiyet (Herdity-Heredite-Kalıtım): Yöre insanının şair yaradılışlı kimseler olması
Mustafa Özbek: İzzet Özbek'in oğludur.[1]
Veli: Annesi (Kamer) ve babası (Hüseyin) âşıktır.[2]
2. Çevredeki şartların müsait olması: Çevrede, yüzyıllar boyu süregelen, sözlü eğitim ve kültür birimi vardır ve şekillendirici faktöre sahip çevre, sürekli bunu desteklemektedir.
3. Çıraklık: Usta âşığın saza ve söze kabiliyeti olan bir genci çırak edinip yıllar sonra onun da âşık olmasını sağlaması gelenektendir. Yetişmelerinde çıraklığın da önemli rol oynadığı âşıklar şunlardır.
Gülhanım: Mihmani'nin kızı ve çırağıdır. [3]
İzzet Özbek: Şarkışlalı Serdari'nin yanında yetişmiştir.[4] Kendisi de Mustafa Özbek'in yetişmesinde yardımcı olmuştur.[5]
Kemter: Âşık Veli'nin ustasıdır.[6]
Yüzbaşıoğlu: Ustası, yakın akrabası ve Sarıkaya köyünden olan Hüseyin Gürsoy'dur. Kendisi ise Naki Çakmak, kızı Gülhanım ve karısı Yeter'e ustalık etmiştir.[7]
Seyfi Fındık: Çocukları İlhami ve İlhan Fındık'ı âşık olarak yetiştirmeye çalışmaktadır.[8]
Veli: Babası ve annesi de âşık olan Veli, Kemter'in çırağıdır.[9]
Veysel: İlk saz derslerini Molla Hüseyin'den, daha sonra da Ali Ağa'dan almıştır. Pir Sultan, Hüseyin, Kul Sabri, Veyseli, Kemter ve Sıtkı'nın şiirleri âşık olmasında önemli rol oynamıştır.[10]
Yalınayak: Ustası Sefil Selimi’dir.
Yeter: Mihmani'nin karısıdır. Onun sohbetlerinden ve şiirlerinden fazlasıyla etkilenmiştir.
4. Ustamalı şiir söyleme ve çevredeki âşıklardan etkilenme: Saza hevesli olan gençler önceden yaşamış âşıkların veya çevredeki âşıkların şiirlerini çalıp söyleyerek bu yola ilk adımlarını atarlar ve zamanla kendileri de şiir söylemeye başlar. Bu çerçevede zikredeceğimiz âşıklar du şunlardır:
Ali Güç: 10-12 yaşlarında saza merak sarmış Âşık Veysel'in şiirlerinin de etkisinde kalarak âşık olmuştur.[11]
Ali İzzet Özkan: Agahi ve Kemter'e karşı sevgi duymuş, şiirlerini ezberlemiştir. Çocukluğu ile gençliği de Alevi âşıklarının bulunduğu çevrede geçmiştir.[12]
Hıdır: Saz ve keman çalmasını bilen Hıdır Güç, başka âşıkların pek çok şiirini bilmektedir. Hatta bu şiirlerin sayısı, kendi şiirlerinin sayısından çoktur.[13]
İmrani: Köylüsü, Âşık Veysel'in ve Ali Özsoy'un şiirlerinden etkilenmiştir.[14]
İzzet: Amca oğlu Ali İzzet Özkan'ın sayesinde, küçük yaşta saz ve söz meclislerine giren ve bu sayede hafızasında pekçok âşığın şiirini tutan Âşık İzzet Savaş (Aziyet), Şemsi Yastıman'dan saz dersleri de alarak bu yolda önemli mesafeler alır.[15]
5. Sazlı-sözlü ortamda yetişme: Âşık edebiyatında, sazın önemli yeri vardır. Bilhassa meslekten yetişmiş âşıkların saz çalmaları, toplum tarafından âşıklığın vecibesi olarak nitelendirilir. Bir başka deyişle, toplum, sazı olmayan âşığı, âşık olarak görmez.
Sivas yöresinde yapılan sazlı-sözlü toplantılar üç şekilde tezahür eder.
1. Düğünler,
2. Kahveler,
3. Ayin-i Cemler
Emlek yöresinde bu faktörlerden en önemli fonksiyonu ayin-i cemler icra ederler. Toplantı töresi anlamına gelen sözün doğrusu Aynü'l-Cem'dir. Alevi-Bektaşi toplantılarında yapılan bu törenler, tarikate birinin yeni girmesi veya bir ulu kişinin anılması vesilesi ile düzenlenir. Cemlerde kurbanlar kesilir, içki içilir, sazla deyişler söylenir ve sema (semah) yapılır.[16] Bu şiirler, tarikatin düşünce, inanç ve dünya görüşünü yansıtan nutuk, devriye, nefes gibi şiirlerdir. Töreni, “yol, sürek, töre” denilen kaideler çerçevesinde, pir veya mürşid diye bilinen “Dede”ler yürütür. Emlek köylerinin tamamına yakınının Alevi olması hasebiyle dün de olduğu gibi bugün de ayin-i cem canlı olarak yaşatılmaktadır. Bu da tabiiki, önceki âşıklara yenilerinin katılmasını sağlamaktadır.
6. Rüya sonrası âşık olma: Rüya; bir kimsenin uyku sırasında zihninden geçen hayal dizisi, olarak tanımlanır. Rüyada bade içip âşık olanlar bulunduğu gibi, kimileri de rüyalarında gördükleri değişik olayların sonucunda âşıklığa başlamıştır. Sözgelişi Ali İzzet Özkan’ın âşıklığa yönelmesinde böyle bir rüyanın da etkisi olmuştur.
İzzeti, yirmi beş yaşında şiire başlamıştır. Üç gün rüyasında farklı yerler görmüş, değişik olaylara şahit olmuştur. Üçüncü gece Hacı Bektaş evladından Ahmet Cemaleddin'in elinden lokma yemiş, uyandığında da başkalık hissetmiştir.[17]
7. Dert sebebiyle âşık olma: Dert, problem hemen her tip ve her mertebedeki insanda mevcut olan bir husustur. Bir başka deyişle her ferdin bir derdi vardır. Dertli insanlar teskin olmak yahut derdini hafifletmek için birtakım usullere başvurur. Bazıları ağlayarak, derdini birine anlatarak veya sıkıntılarını kağıda dökerek rahatlarken, bazıları da -Sivas âşıklarında olduğu gibi bunu şiirle ifade eder. Kişinin içinde bulunduğu durum biraz da istidadı gereği onu şiire yöneltir. Şiir sayısının çoğalmasıyla gün gelir kendisini âşıklar arasında bulur. Sivas yöresi aşıklarından bir kısmı âşık oluşlarını derde bağlamaktadır.
Halil (Soylu): Kendisi ile yapılan bir görüşmede bade içip içmediği sorulduğunda; “Ben bade filan içmedim, beni derdim ağlattı, derdim söyletti.” diyerek âşıklığa başlayış sebebini izah etmiştir.[18]
Mehmet Çakmak: Yedi yaşında sol ayağı kırılmış, yirmi yaşında evlenmek istemiş sakat olduğu için kimse kız vermemiştir. Komşu köyden (Hüyük) birisi ile zar-zor evlendirilmiş, bu evlilikten, birkaç çocuk olmuşsa da yaşamamıştır. Çektiği çileler yüzünden iki gözü de hassasiyetini yitirmiş, sol gözü tamamen görmez olmuştur. Bütün bu acılar, Mehmed'in âşıklığa başlamasına zemin hazırlayan sebepler olmuştur.[19]
Yeter (Yıldırım): Kendi ifadesine göre, dertsiz günü geçmemiş, bunun nihayetinde şiire başlamıştır.[20]
Seyfi (Fındık): Kaza, ölüm, ayrılık derdi gibi unsurlar âşık olmasına sebep olmuştur.[21]
8. Sevda sebebiyle âşık olma: Sevdalanan genç, içinde bulunduğu ruh haliyle kendisini şiire yöneltir. Yazdığı veya söylediği şiirler kısmen de olsa kendisini rahatlatır, acısını dindirir. Şiirlerinin çoğalmasıyla ve bazılarının da bunu saz eşliğinde söylemesiyle, o kişi âşıklar zümresine bir adım daha yaklaşır, zamanla kendisini onların arasında bulur. Emlek yöresi âşıkları arasında Kul Sabri[22] ve Veli’nin[23] hayatlarında böyle bir sahne ile karşılaşırız.
9. Diğer sebepler: Âşıklığa başlamakla ilgili olarak yukarıda sıraladığımız ve izahına çalıştığımız hususların yanında başka sebeplerin de var olduğu bir gerçektir. Bunları şöyle gruplandırabiliriz:
a) Sosyal hareketler ve bunun ruhi, fikri ve inanç bakımından kişiye etkileri: Coğrafi konum itibariyle Anadolu'nun ortasında yer alan Sivas, tarih boyu birçok olaylara şahit olmuştur. Olaylar, sosyal hareketler, kişileri olumlu veya olumsuz olarak doğrudan etkilemiştir. Halk ister istemez, bu olaylara kayıtsız kalmamış, gerek ruhi ve fikri, gerekse inanç bakımından bunların etkisinde kalmıştır. Topluma mesaj vermek isteyen şair meselelerini dile getirirken de sık sık şiirden istifade etmiştir.
b) İklim ve jeolojik yapının iktisadi yönden halkı güçsüz düşürmesinin doğurduğu olumsuz sonuçlar: Sivas’ta, işyerlerinin yetersizliği ve işsizlik, kış mevsiminin uzun sürmesi, yılda ancak bir defa mahsul alınması yöre halkının yoksullaşmasında rol oynayan en önemli sebeplerdir. Yetersiz ekonomik şartlardan dolayı, yıllardan beri il dışına sürekli göç olmaktadır. 1927-1935 yıllarında ‰ 34.1 olan nüfus artış hızının 1975-1980'lerde ‰ 2.3'e kadar düşmesi de bunun açık göstergesidir.
Sivas'ta iklim ve tabii yapı, halkı iktisadi yönden güçsüz düşürmüş, buna bağlı olarak da ortaya olumsuz bir tablo çıkmıştır. Yörede boş zamanın fazla oluşu ve bu yüzden kişinin oyalanabileceği nesneler araması, fakirlik, geçimsizlik, mahkumiyet, gurbete çıkma vs. gibi hususlar, kişilerin saza ve şiire yönelmesine yol açmıştır. Bu vesile ile sıkıntıdan kurtulmayı, teskin olmayı yeğleyenler zamanla işi ilerletir, şiir sayısını çoğaltır. Bazıları da şiirin yanı sıra saz çalmada ustalaşır. Gün gelir bu kişiler kendilerini âşıklar arasında bulur.
c) İnsanların fiziki yapısı: İnsanlar fiziki yapısı itibariyle birtakım özelliklere sahiptir. Güzellik-çirkinlik, uzunluk-kısalık, şişmanlık-zayıflık şeklinde tezahür eden bu özellikler, kişinin karakteristik yapısıyla doğrudan alâkalıdır. Herkes tarafından beğenilen güzel özellikler, kişiye övünç ve kıvanç verir.Kusurlar ve sakatlıklar ise, kişiyi komplekse sokar. Bu konuda kendisini ispat etmeye, üstün vasıflarını ortaya koymaya zorlar. Herkesin yapamıyacağı işleri başaran biri olarak görülmek ister. İyi bir duvar ustası veya marangoz, iyi bir koşucu veya güreşçi şeklinde kendisini ispatlamaya çalışır. Bu cümleden olarak, bedeni arızası olan kişilerin âşıklığa başlamalarını da tabii karşılamak gerekir. Sözgelişi, Karaözü köyünden olan ve iki gözü de görmeyen Işık bu sebeple şiire yönelmiştir.[24]. Bunun yanında yöre âşıklarından Veysel'in kör, Mehmet Çakmak’ın da ileri derecede gözlerinin bozuk olduğunu burada söylemek isteriz.
Gelenek içinde yetişen kişiler, sıraladığımız faktörler sebebiyle âşık olabilmektedirler. Ne var ki, aynı faktörlerden birinin, başka kişilerin yahut farklı bölgelerdeki kişilerin de âşık olmalarını gerektirmez. Bu, yukarıda sözünü ettiğimiz gibi, başta irsiyet veya şairlik istidadının var olmasıyla, yetişme tarzı, yetiştiği ortam ve çevredeki kabuller, olayların kişide doğuracağı etkilerin ve müşahadelerin olmasıyla mümkündür.
* I. Emlek Yöresi ve Çevresi Halk Ozanları Sempozyumu, Ankara / 16-17.5.1998.
[1] İbrahim Aslanoğlu: "Mustafa Özbek" Su 5 ( 1965) 52: 14.
[2] İbrahim Aslanoğlu: Âşık Veli -Hayatı ve Deyişleri. Ankara 1984.
[3] İbrahim Aslanoğlu: "Mihmanî" SF 1 (1973) 3: 17.
[4] İbrahim Aslanoğlu: SMS., s. 157.
[5] İbrahim Aslanoğlu: "İzzet Özbek" Su 5 (1965) 51: 17.
[7] Aslanoğlu 1973: 17-18.
[8] Kültür Bakanlığı HAGEM Arş., No. YB. 86.0116.
[10] İbrahim Aslanoğlu: "Veysel'i Yetiştiren Çevre Şairleri" SF 1(2973) 5: 16-19.
[11] Kültür Bakanlığı HAGEM Arş., No: YB. 86. 0122.
[12] İlhan Başgöz: Âşık Ali İzzet Özkan-Yaşamı Sanatı Şiirleri. Ankara 1979: 16.
[13] Ali Ekber Karakul: Hüyük-Mescit-Ortaköy ve Sivrialan Köyleri Âşıkları. Sivas 1994: 81, (Basılmamış Lisans Tezi).
[15] Karakul 1994: 33-34.
[16] Mehmet Eröz: Türkiye'de Alevîlik-Bektaşîlik. İstanbul 1977: 96-146.
[17] İbrahim Aslanoğlu: "İzzet Özbek" Su 5 (1965) 51: 17.
[18] Emin Kuzucular: "Halil Soylu" SF 5 (1977) 55: 24.
[19] Cumhuriyet Üniversitesi TDE Bölümü Arş., Bant No. 3/A.
[20] Cumhuriyet Üniversitesi TDE Bölümü Arş., Bant No. 3/B.
[21] Kültür Bakanlığı HAGEM Arş., No. YB. 86.0116.
[22] İbrahim Aslanoğlu: SMS, s. 103-104. Refik Ahmet Sevengil: Çağımızın Halk Şairleri. İstanbul 1967: 69.
[24] Sevengil 1967: 242-247.