ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ  

Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

MAKALELER

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

Doğan Kaya

Âşık Budala

17. yüzyılda yaşamıştır. Divriği’nin Şahin köyünde doğduğu tahmin ediliyor. Şahin köyü, folkloru, âşıkları ve kendine has ezgileriyle şöhret bulmuş olan Çamşıhı yöresi köylerinden birisidir.

Âşık Budala’nın, hakkında bilinenler çok azdır. Asıl adı İsmail’dir. Şiirlerinde Budala yahut Budala İsmail mahlaslarını kullanmıştır. Genellikle Bektaşi itikadını dile getiren şiirler söylemiştir. Bunun yanında sosyal konulu şiirleri de vardır. İtikada bağlı terimlerin dışında dili sadedir. Şiirleri muhteva yönü ile oldukça kapsamlıdır. Çamşıhı yöresinde iyi saz çaldığı kulaktan kulağa aktarılmaktadır. Teknik yönden yer yer şiirleri kusurludur.

Buraya kaydettiğimiz 9 şiirden birisi daha önce Cahit Öztelli tarafından yayımlanmıştır (Bektaşi Gülleri. İstanbul 1973: 306.). Diğer sekiz şiir fotokopi olarak arşivimizde bulunan cönklerden alınmıştır ve şiirlerin altına ilgili cönkler kaydedilmiştir. Yararlandığımız cönklerin özellikleri kısaca şöyledir:

3 no’lu cönk: 19x26 boyutunda olup 29 yapraktır. Sayfaları lekelidir. 20. yüzyılın başlarında Divriği’de tutulmuştur. Başından sonuna kadar aynı yazı ile yazılmıştır. İçinde 26 âşığın 64 şiiri bulunmaktadır. Şiirlerine yer verilen başlıca âşıklar şunlardır. Ahi Ali, Ali Dede, Balım Sultan, Budala, Cafer Abdal, Deli Şükrü, Dertli, Derviş Ali, Derviş, Hüseyin, Geda Müslim, Hatayi, Herdemi, Hüseyin, İbrahim, Kaygusuz, Kemter, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Pir Sultan, Rahmi, Recep Dede, Sefil, Seyyid, Şah Hatayi, Teslim Abdal, Veli Dede,

4 no’lu cönk: Cöngün aslı Kangal’ın Karanlık köyündeki Ali Ekber Öztürk’tedir. Boyutları; 16x20 cm. boyutlarında olup Yaprak sayısı: 29’dur. R.1331 (M.1915) yılında Kangal’ın Karanlık köyünde yazılmıştır. Cönkte 26 şaire ait 58 şiir bulunmaktadır. Şiirlerine yer verilen başlıca âşıklar şunlardır. Budala, Deli Boran, Fedai, Feyzi, Fuzuli, Hasreti, Hatayi, Hulki, İrfani, Kemteri, Kul Himmet, Muradi, Mehemmed, Nesimi, Noksani, Pehlül Divane, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Kul Himmet, Sefil Mehmet, Şi’ri, Veli, Virani, Visali.

6 no’lu cönk: Cöngün aslı, Divriği’nin Höbek köyünde bulunmaktadır. Cönk, 10x20 cm. boyutlarında ve 18 yapraktır. Divriği yöresinde yazıldığını tahmin etmekteyiz. Yazılış tarihi, R. 1290 ( M. 1875)’tir. İçinde 22 âşığın 38 deyişi bulunmaktadır. Âşıkların başlıcası şunlardır. Abdal Pir Sultan, Âşıki, Dedemoğlu, Dertli, Derviş Ali, Gevheri, Hatayi, Hasreti, İsmail, Kemter Himmet, Kul Himmet, Kul Sevindik, Nesimi, Niyazi Mısri, Öksüz, Seyyit Seyfi (Nizamoğlu), Türabi, Virani.

7 no’lu cönk: İlk ve son sayfaları eksik olan bu cönk tahminimize göre 19. yüzyılın ortalarında tutulmuştur. Aslı, Divriği’nin Karakale köyündeki Hüseyin Demirteş’tadır. Cönk, 14.5x21.5 cm. boyutlarında ve toplam 123 yapraktır. İçinde 40 şairin 140 şiirine yer verilmiştir. Bu şairlerin başlıcası alfabetik sıra ile şöyledir: Asri, Arif, Âşık Umman, Budala, Cafer, Cefai, Derviş Ali, Dertli, Dedemoğlu, Deli Boran, Fedai, Feryadi, Gedai, Gevheri, Gulami, Hasreti, Hatayi, Hüseyin, İsmail, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Kul İsmail, Kul Sevindik, Mirati, Nesimi, Noksani, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Ahmet, Sefil Ali, Sefil Edna, Sıtkı, Sırrı, Şem’i, Şi’ri, Teslim Abdal, Veli, Virani, Visali.

9 no’lu cönk: R. 1320 (M. 1904) yılında Tokat’ın Abdülfettah mahallesinde oturan Deli Mehmetoğulları’ndan Mustafa oğlu Hasan Emiri Efendi tarafından tutulmuş, daha sonra Divriği’nin Höbek köyünden Yakup Aslan 11x16 cm. boyutlarındaki 135 yapraklı bir deftere aktarılmıştır. Defterde 51 şaire ait 120 şiir bulunmaktadır. Şairlerin başlıcası şunlardır. Abdal Abdal Dede, Ali, Asri, Âşıki, Azizi, Budala, Dedemoğlu, Deli Boran, Deruni, Dertli Kâzım, Dertli Kerem, Derviş Ahmet, Derviş Ali, Derviş Haydar, Derviş Musa, Emrah, Fuzuli, Güdeşlioğlu, Hasan, Hatayi, Hüseyin, Hüseyin Abdal, Karacaoğlan, Kaygusuz, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadım, Kul Hüseyin, Kul Yusuf, Mesruri, Mirati, Nesimi, Nihani, Nutki, Öksüz Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Sadık, Sefil Türabi, Seyyit, Sefil Ahmet, Sefil Ali, Sefil Hasan, Sefil Kul Himmet, Sefil Mehmet, Sefil Öksüz, Sırrı, Sıtkı, Sultan Muhammet, Teslim Abdal, Veli, Virani.

10. no’lu cönk: Adı geçen cönk 13x16 boyutlarında olup 108 sayfadır. Divriği yöresinde tutulmuştur ve cöngün orijinali Divriği Anzağar köylü Garip Tuncer’de bulunmaktadır. Cönkte 42 âşığa ait 87, söyleyeni bilinmeyen 10, toplan 97 şiir mevcuttur. Cönkte şiiri yer alan âşıklar şunlardır: Âşıkı, Ârifoğlu, Abdal, Budal’a ismail, Derviş Süleyman, Dertli, Dedemoğlu, Esiri, Eşrefoğlu, Fedayi, Gevheri, Hasreti, Hatayi, Hüseyni, Kusuri, Kul Sıtkı, Kul Mustafa, Kul Himmet Üstâd, Kul Fakir, Kemter, Noksani, Pir Sultan Abdal, Sultan Muhammed, Sofioğlu, Sefil Öksüz, Sefili, Sadıki, Şir’i, Türabi, Teslimoğlu, Teslim Abdal, Veli, Viran Abdal.

20 no’lu cönk: Oldukça hacimli olan bu cönk 13x20 cm. boyutlarında ve 325 yapraktır. Aslı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yardımcı’dadır. Oldukça ince ve çizgili bir kağıda yazılmıştır. İçinde 134 şairin 563 şiiri kayıtlıdır. Ayrıca 40 mahlassız şiir, Darname metni ve dualar yer almaktadır. Belirli sayfalarında bazı özel bilgiler bulunmaktadır. İlk olarak 1907 yılında yazılmaya başlanmış bu 1947-1948’e kadar devam etmiştir. Değişen yazı karakterlerinin de gösterdiği gibi üç ayrı kişinin elinden çıkmıştır.

-1-

Bülbül oldum gülistanda şakırım

Öz bağında biten gül neme yetmez

Süleyman’ım kuş dilinden okurum

Bana ta’lim olan dil neme yetmez

Derviş oldum pir eteğin tutarım

Hakk’a doğru çekilmiştir katarım

Baykuş gibi garip garip öterim

Issız virâneler çöl neme yetmez

Aşk kitabın ele aldım yazarım

Dâim Hakk’a doğru meylim nazarım

Neme gerek dağ başında gezerim

Ol Kerim’e giden yol neme yetmez

Bu dünyanın n’olacağı ma’lumdur

Bu sırrın aslına inen Ali’mdir

Az yaşa çok yaşa sonu ölümdür

Bana hırka ile şal neme yetmez

Budala’m sırrına kimseler ermez

Tevekkül malını erteye koymaz

Kişi kısmetinden ziyâde yemez

Bana kısmet olan mal neme yetmez

Cönk no: 3, s. 39

okumak: seslenmek

-2-

Elime aldım kalemi

Seyrettim cümle âlemi

Ârifler seçer kelâmı

Güher incilmez incilmez

Dünya tebdil düzen olmuş

İkrarından bezen olmuş

Her tâlip bir hezan olmuş

Yunsan incelmez incelmez

Bu yollarda olmaz yalan

İmanını verme talan

Yorulup da yolda kalan

Hergiz dincelmez dincelmez

Budala’yım der ki bilin

Dinleyin sesin bülbülün

Vakti geçince bir gülün

Solar goncalmaz goncalmaz

Cönk no. 4, s. 2

hezan: kalas, dincelmek: dinç olmak, goncalmak: gonca haline dönme

-3-

Haziret-i Hızır selâm göndermiş

Oturduğu postu pâk etsin deyu

Muhammed kandilden indi buyurdu

Yediği lokmayı hak etsin deyu

Giyinip yediği meydanla erle

Yolu doğru tut da erkânı birle

Kimi talip olmuş kimisi pirle

Onu birbirine kat etsin deyu

Katardan ayrılmış bir devesi var

Cemde kabul olmuş bir duası var

Bin katar devede bir devesi var

Anı ileriye çek etsin deyu

Kurbanlık koyunu sürüden seçme

Aç otur keçinin sütünü içme

Direksiz köprüyü uğrayıp geçme

Onun temeli yok, yık etsin deyu

Bir kişi rehbere gidemez ise

Rehberin buyruğun tutamaz ise

Hakk cem'ine meyil katamaz ise

Yükü saman, çaya dök etsin deyu

Budala'm der cehennemin ateşi

Rehbere bağlıdır talibin başı

Müdarayla yola gitse bir kişi

Yeri cehennemdir dık etsin deyu

Cönk no: 6, s. 15-16.

-4-

Kömür gözlüm bana dertlerin çoktur

Çık bir yol salın ki andan gideyim

Hayli demdir seni gördüğüm yoktur

Çık bir yol salın ki andan gideyim

Çıkıp çıkıp bu yolları bağlama

Ciğerciğim aşk oduna dağlama

Gidi kömür gözlüm beni eğleme

Çık bir yol salın ki andan gideyim

Gideceğim yollar kıştır borandır

Gidiyorum geleceğim gümandır

Yardan ayrılmışım hayli zamandır

Çık bir yol salın ki andan gideyim

Gideceğim yollar yollu yokuşlu

Ak gerdana çifte benler nakışlı

Üsküfün eğdirmiş şahin bakışlı

Çık bir yol salın ki andan gideyim

Budala'm da eydür ömrümün varı

Canımın cananı gözümün nûru

Ben gidenden sonra var salın yârı

Çık bir yol salın ki andan gideyim

Cönk no. 7, s. 121

-5-

Yüğrük olur gönül kuşu

Evliyâ söyletir taşı

İrfanını bilen kişi

İrfanda niyaz eylesin

Ali yoludur yolumuz

Hakk’a malûmdur hâlimiz

Dâim irfanda dilimiz

İrfanda niyaz eylesin

Âlâ gözlü arap atlar

Ahdi bütün koç yiğitler

Yeryüzünde biten otlar

İrfanda niyaz eylesin

Hacc’a giden can hacılar

Görmesin ağrı acılar

Yol oğlu müslim bacılar

İrfanda niyaz eylesin

Der Budala’m dünya fani

Veren alır birgün canı

Kusura kalmasın Ali

İrfanda niyaz eylesin

Der Budala’m oldu tamam

İşte geldi sahip zaman

Şeyh safiyan Oniki İmam

İrfanda niyaz eylesin

Cönk no: 9, s. 199-200

-6-

(Budala İsmail)

Cihân hevâ iken melek hulk etti

Cemâlinden yaktı nar geldi geçti

Cebrâil yarattı, üstâdın sordu

Dehâna dönüldü dur geldi geçti

İcâzet istedi pirini açtı

Doksan bir yıl müdam havada uçtu

Cebrâil gözüne bir kubbe açtı

Uğruna rehnüma, nûr geldi geçti

Cebrâil üstâttan sabağın aldı

Nâz niyaz eyledi dergâha geldi

Pire rahmet demek ol zaman kaldı

Hünkârın sülbünden sır geldi geçti

Sıçradı kuddamın basınca ferşe

Elif taç başında ol arşa

Feriştahlar baş indirdi Bektaş’a

İnan dü cihânda bir geldi geçti

Zülfikâr’la talib olan Ali’ye

Biat itmez Hacı Bektaş Veli’ye

Tab’ii ................. Süfyan kuluya

Katır şu cihânda kör geldi geçti

Ârif Ehl-i Beyt’e ikrâr yetirdi

Onların tahtına sultan oturdu

Kimi şehvet ile kendin yitirdi

Kimisi pinhana dir geldi geçti

İsmail’in bu sözlerin alana

Tekebbür emeğin vermiş talana

Çar gâmir şeş cihânda bilene

Hünkâr Hacı Bektaş pir geldi geçti

Cönk no: 10, s. 28-29

-7-

"Elhamdülillah" şükür gördüm de bildim

"Rabbü'l-Âlemin" Hak yola geldim

"Errahmanirrahim”den rahmet buldum

"Malikiyevmüddin" Ali görünür

"İnna atayna" sure-yi Kevser'in başı

Kevser dağıtmak Ali'nin işi

Hasan'ın oddan yoğruldu aşı

Hüseyin'in aldan tonu görünür

İmam Zeynel de zindanda durdu

"Hel etâ" suresi dilinde virdi

"Nasrun minallah" Bakır'a erdi

"Ve feth-i karib" Ca'fer yolu görünür

"Elem neşrahleke" "Yasin Kef Hâ

"Musa-yı Kâzım da çok çekdi cefâ

Irıza'yı sevmek mü'mine safâ

Muhabbetin doğru yolu görünür

"Ve’ş-şemsi" Muhammed Tâki'de gördüm

"Ve aleyke" Naki'ye erdim ayet-i Hak bildim

Can u gönülden ikrarım verdim

Kırklar meydanının zârı görünür

"Elif-lâ" dedim de bu dâra durdum

Askeri Mehdi'ye yüzümü sürdüm

Budala İsmail'in dârını gördüm

Hakk'ın bin bir ismi Ali görünür.

Cönk no: 20, s. 10-11

-8-

Ricaname

Yine bir zulumat çöktü serime

Hünkar Hacı Bektaş Veli gel yetiş

Elim ermez yaranıma eşime

Balım Sultan Kızıl Deli gel yetiş

Efendimsin sana döndüm yüzümü

Dermana gönderem yavru bazımı

Balım Sultan ayırma körpe kuzumu

Şah Kalender Balım Sultan gel yetiş

Bilemedim nere gider yolumuz

Kusur bizim bağladılar kolumuz

..... feta kan ağlıyor dilimiz

Şah Hanım Kadıncık Dolu gel yetiş

İnkâr olan inkâr Hakk’a kul olmaz

İnsafı yok merhameti var olmaz

Seyf-i sadık Ehl-i Beyt’ten yâd olmaz

Kerbelâ'da yatan şehit gel yetiş

Budala İsmail umudum Balım

Boğazım zincirde nic'olur halim

Mürvet hey erenler gayrete gelin

Yedi iklim bekçisi Ali gel yetiş

Cönk no: 20, s. 430

-9-

Kara

Seherde uğradım ben bir güzele

Güzel dedim zülüflerin ne kara

Korkarım ki elâ gözler göz ala

Gözler sürmeli kaşların ne kara

İsmi çıkıp âlemlerde öğüle

Dudu kumru haber vermiştir güle

Seher davlumbazı her dem döğüle

Zülüf çevgan yanakların ne kara

.................................(Eksik)

İki gözüm doldu kanlı yaş ile

Dostum kumaşın uydurmuş yeşile

Ne aldır ol ne kırmızı ne kara

Ne ziba yaratmış Yaradan Gani

Sel oldu aktı gözlerimin kanı

Gel bana rahmeyle mürüveet kâni

Ben söylerim ne ak söyler ne kara

Budala’m der neylerim ben malı

Sohbet ile bulmuşum bu kemali

Mahbup derler gösterem gül cemali

Ne yağmura ne güneşe ne kara

Erciyes, Sayı: 285, 9.2001: 21-22.