ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

METİN DİL BİLİMİ AÇISINDAN HACI BEKTAŞ VELÎ’NİN ŞİİRLERİ

THE POEMS OF HACI BEKTASH VELI IN TERMS OF TEXT

LINGUISTICS

Asiye DUMAN1

ÖZET

Dil incelemelerinde artık metin esas alınmaktadır. Metnin hangi ölçütlere göre değer¬
lendirilmesi gerektiği sorgulanırken metin dil bilimi kavramı doğmuştur. Metin dil bilimi,
metni bağlam ve amacına göre kendi bütünlüğü içinde değerlendirmek esasına dayanır.
Bir metin olarak şiir de metin dil bilimi açısından değerlendirilmelidir. Ancak şiirin kendine
özgü nitelikleri, genel kabul gören metin değerlendirme ölçütleri yanında başka ölçütler
de belirlenmesini gerektirir. Çağrışımlardan yararlanma, bağdaştırma, anlam olayları ve
ahenk, şiiri değerlendirirken esas alınabilecek ölçütlerdendir. Bu ölçütler de şiirin, bağlam
ve amaca göre dolayısıyla metin dil bilimi çerçevesinde incelenmesini sağlar.

Hacı Bektaş Velî’nin bu çalışmada ele alınan şiirleri, anılan ölçütlere göre şiir özellikleri
taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Hacı Bektaş Velî, metin dil bilimi, şiir, çağrışım, bağdaştırma, me¬
caz, ses uyumu.

ABSTRACT

The text is based on in the language study. The concept, text linguistics aroused while
which criteria the text should be evaluated was being discussed. Text linguistics is based
on the evaluation of text in terms of context and purpose. As a text, the poem also should
be evaluated in terms of text linguistics. However, the other criterions of poem together
with the features of poem unique to itself and general evaluation criterion of the text lingu¬
istics should be determined. Benefiting from association, reconciliation, meaning affairs
and harmony are the main criterion in the evaluation of poem. These criterions enable
poem to be evaluated according to context and purpose in frame of text linguistics.

The poems of Hacı Bektash Veli which were handled in this study have the features
aforementioned.

Key Words: Hacı Bektash Veli, text linguistics, poem, association, reconciliation, me¬
taphor, harmony

İletişimde ve dil incelemelerinde cümlenin temel birim olamayacağının ka¬
bul edilmesi, araştırmacıları metin kavramına yöneltmiştir.
İletişim amacıyla
oluşturulan anlamlı ve amacın gerçekleşmesi için gerekli nitelikleri taşıyan dil
birimi,
şeklinde ifade edebileceğimiz metin kavramı için tek bir tanım vermek
mümkün değildir. Bu kavram, araştırmacılar tarafından farklı şekillerde tanım¬
lanıp açıklanmıştır. Metnin özellikleri dikkate alındığında bu tanım ve açıkla¬
maların hepsinin doğru ve birbirini tamamlar nitelikte olduğu görülmektedir.

Kılıç’a ( 2002: 22 ) göre “ Metin ya bir dil dizgesi ya da işlevi açısından, ör¬
neğin, uyarma, bilgilendirme, söz verme vb. edimleri olan dil parçasıdır. Han¬
gi açıdan bakılırsa bakılsın bir metni, oluştuğu bağlama gönderme yapmadan
anlamak hemen hemen olanaksızdır. Metin, tek bir sözcük olabildiği gibi bağ¬
lamına uygun olarak bir tümce ya da tümcelerden oluşabilir veya daha büyük
bir dilsel birim de olabilir.” Zaman zaman bağlam o kadar önem taşımaktadır
ki bazı dil bilimcileri, kelimenin anlamının değil bağlamının önemli olduğunu
ileri sürmektedirler.

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


Gerçekten de örneğin, “Sınavlar yarın başlıyor.” cümlesi, o sınavlara gire¬
cek kişiler arasında önemli bir bildirişim işlevi görürken sınavlarla ilgisi olma¬
yanlar için aynı derecede önemli ve anlamlı değildir. Hatta hiçbir anlam taşı¬
mayabilir. Aynı cümle, ortama ve bağlama göre bir metin olarak kabul edile¬
bilir de edilemez de. Çünkü bahsedilen sınavlarla ilgili birçok sorunun cevabı
bağlamda gizli olabilir. Bu da cümlenin metin olup olamayacağını belirler.

“Sınavlar yarın başlıyor.” cümlesi, bağlam yanında söyleyenin beden diline
göre şu anlamlara da gelebilir:

-    Hazırlanmak için zaman yok.

-    Sınavın yapılacağı yer çok uzak, yetişemezsin.

-    Halâ sınav programını almadın mı?

-    Aileme kavuşmama az kaldı.

-    Sinema davetini kabul edemem.

-    Ben halâ hastayım.

Sayısını artırabileceğimiz bu örnekler, metinleri dilsel metinler ve semiyotik
metinler olmak üzere iki gruba ayıran Akyol’un metne bakış açısını doğrula¬
maktadır. Akyol’a ( 2003: 49- 50) göre “Dilsel metinler hikâyeler, kitap bölüm¬
leri, şiirler, makaleler, masallar vb. yazılımlardan oluşurken semiyotik metin¬
ler; resimler, fotoğraflar filmler, şarkılar, dramalar, haritalar, grafikler, beden
dili vb. işaret ve çizimlerden oluşmaktadır. Geniş anlamda düşünüldüğünde
kapsamlı bir şekilde anlam kurma, dilsel ve semiyotik metinlerin birlikte yo¬
rumlanmasıyla mümkündür.”

Akyol, dilsel metin olarak daha uzun birimleri, daha üst yapıları örnek ver¬
se de yerine göre bir kelimenin, yerine göre de bir romanın metin kabul edi¬
lebileceği unutulmamalıdır. Mesela bir mağaza girişindeki “İtiniz.” kelimesi;

çocuğu sokakta oynayan bir annenin ona yönelik olarak söylediği “ Artık eve
gel.” cümlesi, o bağlamda bildirişimi sağlamaya yeterli olduğu için birer me¬
tindir. Ama bir yazar, okuyucuyla paylaşmak istediği duygu ve düşüncelerini
bütün hâlinde bir romanda dile getirmişse o romanın bir cümlesi veya bir
bölümü yazarın amacını gerçekleştirmeye yetmeyeceği için metin değildir.

Aynı romanın bir paragrafı betimleme örneği olarak kullanılmak üzere alınır
ve bu yöndeki amacı gerçekleştirmede yeterli olursa bu paragraf bir metindir.
Günay’ın ( 2001: 33) tanımı da metnin bu yönünü işaret etmektedir: “Metin,
bildirişim değeri taşıyan, eyleme yönelik devingen bir bütündür. Bildirişim iş¬
levi olmayan yazılı ya da sözlü bir belge, metin değildir.”

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


Kaynaklarda verilen tanım cümleleri farklı olsa da “genellikle metnin cümle
birimlerinden oluştuğu, insan için bir bildirişim değeri taşıdığı, kurucu cüm¬
leleri arasında değişik türde ilişkilerin bulunduğu ilişkiler bütününden söz
edilmiştir. İşte bu anlamlı bütünün hangi anlam katmanlarından oluştuğunu,
başka bir deyişle sözünü ettiğimiz bu bütünü teşkil eden cümlelerin birbiri¬
ne nasıl bağlandığını ve bunların metne nasıl yansıdığını araştıran metin dil
bilimi, ortaya koyduğu bulgularla her gün çeşitli iletişim ortamlarında karşı¬
laştığımız değişik türdeki metinlerin daha iyi anlaşılmasını ve yorumlanmasını
amaçlar” (Aktaş,1994: 53) .

Oluşturulan metinlerin daha iyi anlaşılıp değerlendirilmesi yanında daha
nitelikli metinler oluşturulmasını da amaçlayan dil bilimi araştırmacıları tara¬
fından metinsellik ölçütleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu konudaki tartış¬
malar sonucunda tam bir uzlaşma sağlanamamışsa da metinselliğin bağla¬
şıklık, bağdaşıklık, amaçlılık, kabul edilirlik, bilgisellik, durumsallık ve metinler
arasılık olmak üzere yedi ölçütü bulunduğu genel kabul görmüştür (Koca-
man,1999:6).

Bir metin olarak şiiri sadece bu yedi temel ölçüt açısından değerlendirmek
mümkündür. Mesela Arif Nihat Asya’nın o, ruhumuzu ve şuurumuzu besle¬
yen şiiri “Bayrak”, şiir türünün özellikleri açısından başka ölçütlere göre ele
alınabileceği gibi bu yedi ölçüt açısından da değerlendirilebilir. Özellikle bağ¬
laşıklık, bağdaşıklık ve amaçlılık ilkelerinin bir şiirde nasıl uygulandığının iyi
bir örneğidir Bayrak. Burada, sadece anılan şiirdeki
“Senin.. .Sana.. .Seni...”
gibi kelimelerin hem bağlaşıklığı hem de bağdaşıklığı sağlayan ögelerin açık
öneklerinden olduğunu belirtmek yeterli olacaktır.

Konuya, bir edebî tür olarak şiiri diğer türlerden ayıran özellikler açısından
da bakmak gerekir. “Şiir, yapısal olarak diğer edebî türlerden farklı niteliklere
sahiptir. Kendine özgü kuralları ile var olan şiir, özel bir söylem aracı olarak
kullanılmaktadır. Bu yüzden şiirde kullanılan dil kullanıcının amacı doğrultu¬
sunda özel bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır” (Aytaş, 2008: 37). “Her şiir
genel olarak gözlenen bir dizi ölçüte dayanan, bu arada görece bir özgürlüğe
de olanak tanıyan, daha yüksek düzlemde kendi başına bir birimdir”(Stankıe
wicz’den çev. Kocaman, 1980: 554).

Şair, kelimeleri, sesleri, kendisinden başka kimsenin aklına gelmeyecek
şekillerde ve anlamlarda kullanabilir. Dil bilgisi ve yazım kurallarından çok
farklı şekillerde yararlanabilir. “Şiir dilinin en belirgin özelliği kısa ve eksilti-
li kullanılmasıdır... Çünkü kısa anlatımla, anlam bakımından çok zengin bir
dil kullanımı söz konusu olduğundan yan anlamlardan, eş adlardan, çok
anlamlılık durumundan, sözcüklerin karşıtlıklarından, benzetmelerden, ses
ögesi ile yapılan benzerlik ya da çağrışımlardan ve uzak çağrışımlarından
yararlanılır”(Günay, 2001:218).

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


Bazı araştırmacılar şiir gibi edebî eserleri sadece dil bilimi açısından in¬
celemenin doğru olmadığını, bu eserlerin özellikle edebî açıdan incelenmesi
gerektiğini savunsalar da ( Özünlü, 1982: 77) “şiir dilinin incelenmesi, her şey¬
den önce dil biliminin görev ve yetki alanına girmektedir” (Boztaş, 1994:174).
Çünkü şiir, yukarıda da belirtildiği gibi dilin en ince niteliklerini, kelimelerin
en derin anlamlarını sergileyen, dilin en üst seviyede kullanıldığı bir edebî
türdür.

“Sözü şiir yapan uyum, ritim gibi başka nitelikler de vardır. Şiir, bu nitelik¬
lerin kimi zaman biri, kimi zaman birkaçı, kimi zaman da tümüyle şiir olur.”
diyen Aksan (1974:559), şiirlerde dil bilimi yardımıyla açıklanabilecek, aydın-
latılabilecek nitelikler arasında şunları sayar:

“1- Sözcüklerin gerçek değerleri dışında kalan değerlerden, çağrışım ve
uzak çağrışımlardan yararlanma;

2-    Değişik kavram birleştirmeleri, yeni bağdaştırmalar;

3-    Anlam olayları;

4-    Uyak.”

Hacı Bektaş Veli’nin eserleri birçok araştırmacı tarafından çeşitli yönleriyle
ele alınmasına rağmen dil bilimi açısından yeterince değerlendirilmemiştir.
Hâlbuki onun toplumu etkilemesini, toplum hafızasında yüzyıllarca yaşama¬
sını sağlayan etkenlerden biri de dilimizin anlam incelikleri ve ifade gücünden
yararlanması, Türkçeyi düşünce ve amacına uygun bir şekilde kullanmasıdır.
Onun eserleri, bu yönüyle de ele alınmalıdır. Bu anlayıştan hareketle Hacı
Bektaş Veli’nin aşağıdaki şiirleri, yukarıda belirtilen dört özellik açısından de¬
ğerlendirilecektir:

“Dostumuzla beraber yaralanır kanarız
Her nefesde aşk ile yaradan’ı anarız
Erenler meydanına vahdet ile gir de gör
Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanarız
***

Malım, mülküm, servetim, hepsi evde kaldı
Oğlum, kızım, akrabam, geçtiğim yolda kaldı
Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı
Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


***

İlim, irfan mürşittir karanlıkları koğar
İnsanları cehalet, gaflet bunaltıp boğar
Gönüllerde parlayan, o saadet güneşi
Şark ile garp’den değil, gerçek inançtan doğar...

***

Eğer hakka talipsen, her an ona doğru ak

Kainat kitabına, irfan gözü ile bak

Yolumuzun esası, çalışmaya bağlıdır

Ayağa kalkacaksan bari hizmet için kalk” (Özmen,1998: 49).

***

Değerlendirmelerden önce şiirlerin Hacı Bektaş Veli’ye ait olup olmadığı
konusuna değinmek gerekmektedir.

Edebiyat tarihimizde Yunus Emre, Karacaoğlan gibi ünlü, eserleri geniş
kitleler tarafından kabul gören şahsiyetlere, kendilerine ait olmayan eserlerin
de mal edilmesi yabancı olmadığımız bir durumdur. Bunun sonucu olarak da
zaman zaman bu şahsiyetlere ait olduğu belirtilen eserlerin gerçekten onlara
ait olup olmadığı konusunda tereddüte düşülmektedir. Hacı Bektaş Veli de
kendisine ait olduğu söylenen eserlere şüpheyle yaklaşılan şahsiyetlerdendir.
Bu çalışmada ele alınan şiirlerin de ona ait olup olmadığı tartışılabilir. Ancak
şiirlerin alındığı kaynağın Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından ya¬
yınlanmış olması, bu konuda bir dayanak olarak kabul edilmiştir.

İncelendiğinde görüleceği üzere dörtlükler arasında metin bütünlüğünü
oluşturacak bağdaşıklık ve bağlaşıklık unsurları yer almamaktadır. Ancak her
dörtlük, kendi içinde tutarlılığı sağlanmış ayrı bir metin özelliği taşımaktadır.
Örneğin “erenler meydanı” ve “kırk budaklı şamdan” gibi ifadeler birinci dört¬
lükte tutarlılığı sağlayıp dörtlüğü dostluk çerçevesinde ayrı bir metin hâline
getirmektedir. “Cehalet”, “gaflet” ve “karanlık” kavramları arasındaki tutar¬
lılıkla “”ilim”, “irfan” ve “güneş” kavramları arasındaki tutarlılık ve bunların
dörtlükte kullanılış şekli, üçüncü dörtlüğün, bilginin önemini vurgulayan ayrı
bir yapı, ayrı bir metin olduğunu göstermektedir. Şiirlerin alındığı kaynakta da
her dörtlükten sonra bölüm sonu işareti konması ve dörtlükleri temsil eden
bir başlık verilmemesi fikrimizi doğrulamaktadır. Bu sebeple çalışmamızda
dörtlükler, anılan dört nitelik açısından ayrı ayrı değerlendirilecektir.

1-Sözcüklerin gerçek değerleri dışında kalan değerlerden, çağrışım
ve uzak çağrışımlardan yararlanma

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


Çağrışım, Türkçe Sözlük’te, (TDK, 2005)“ Bir düşünce, görüntü vb.nin bir
başkasını hatırlatması. Davranışlar, düşünceler ve kavramlar arasında yer
ve zaman birliğinin etkisiyle kurulan bağlantılar sonucu, bilinç alanına bunlar¬
dan birisi girdiğinde ötekini de bilince çekmesi olayı” şeklinde tanımlanmak¬
tadır. Şiir dilinin en belirgin özelliklerinden biri de çağrışımlara açık olması,
onları harekete geçirecek nitelik taşımasıdır. “ Ozanlar şiir yazarken çoğu kez
düşünce ve duygularını sözcüklerin yan anlamlarından, onlara verdikleri yeni
değerlerden, sözcüklerin duygu değerlerinden ve yarattıkları yakın ve uzak
çağrışımlardan yararlanarak dile getirirler” ( Aksan, 1974:563).

1.dörtlükte yaralanmak, kanamak ve yanmakta da kelimelerin bu duygu
değerinden, insanlara hissettirdiklerinden, yarattıkları çağrışımdan yararlanıl¬
dığı görülmektedir. Burada gerçekten bir yaralanma, kanama ve yanma söz
konusu değildir. Allah yolunda çile çekip ona ulaşmanın zorluğu, bu kelime¬
lerin uyandırdığı çağrışımlardan yararlanılarak anlatılmıştır.

...yaralanır, kanar(ız)

...yaradan’ı anar(ız)

...yanar(ız), kelimelerinin ses özellikleri açısından da birbirini çağrıştırdığı
görülmektedir.

Yaralanmakla kanamak da ayrıca hem ses hem anlam açısından birbirini
çağrıştırmaktadır.

Dörtlükte kırk budaklı şamdan, ifadesinin de çağrışımından yararlanılmıştır.

Kırklar, tasavvufta âlemlerin mânen idarecisi durumunda olan kırk ermiş
kişiyi ifade eder ki şu mısralar da bunun güzel örneklerindendir:

Yine sordum çiçeğe, kırkları bilir misin?

Çiçek eydür ey derviş kırklar Allah yârıdır. (Âşık Yunus)

Önüm sıra kırklar, pirler çekildi. (Pir Sultan Abdal) ( Ayverdi, 2006:1682).
Kırk budaklı şamdan, tasavvuftaki bu kırklar anlayışına dayanan ve Bekta-
şilikte önemli bir motif olan kırklar meclisini çağrıştırmaktadır. Bu ifade tarzı,
daha zengin ve etkili bir çağrışım oluşturmaktadır. Bu da yine şiir dilinin çağ¬
rışım oluşturma özelliğiyle ilgilidir.

“Şiir düşünce ile ilgili bir iddia değil fakat canlı bir kabul veya en azından
düşünme süreçlerinin bir takdimidir. Başka bir ifadeyle, şair belli bazı kanaat
ve görüşleri doğru-yanlış bağlamında ileri sürmez; tam tersine belli bazı ka¬
naat ve görüşlere sahip olmanın ne tür bir duygu olduğunu canlandırır. Dola¬
yısıyla, bir şiiri okurken göz önünde bulundurulması gereken husus, şiirin, bizi
fikri bir tartışmaya davet eden bir kanıt ya da herhangi bir şeyi anlamamızı
isteyen bir izah değil fakat kendisine katılmamızı talep eden bir drama olma¬
sıdır” (Gerald Graff’tan aktaran Koç, 2001: 228). Dörtlükte de canlandırılan
düşünce dünyası ve hayat tarzıyla bu drama ortaya konmuştur.

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


2.dörtlükte    dost kelimesinin çağrışımından yararlanıldığı görülmektedir.
Bilindiği gibi dost, “sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen
kimse”dir (TDK: 2005).

Dostluk; sevgi, güven, paylaşım, huzur, dayanak, sığınak, gönül bağı, ar¬
kadaşlık, derde aranan deva, sıcaklık, sırdaşlık, sadakat gibi kavramları çağ¬
rıştırır. Bu dörtlükte dünya malının ve dünyevi bağların geçici olduğu, sadece
Allah için yapılan iyiliğin kalıcı olduğu anlatılırken dostluk kavramının oluştur¬
duğu bu çağrışımlara başvurulmuştur.

3.dörtlükte    karanlık ve güneş kelimelerinin çağrışımlarından yararlanılmış¬
tır. Karanlık, zorbalık, sıkıntı, kötülük, nefret, sefalet, belirsizlik, çirkinlik, acı
veren, düşman gibi insanlık için istenmeyen, zararlı görülen durum ve duy¬
guları bünyesinde toplayan bir kavramdır. Güneş ise karanlığın tam aksine
şefkat, iyilik, güzellik, sevgi, mutluluk, net görünen, huzur veren, dostluk gibi
insanlık için hep istenen ve faydalı görülen durum ve duyguları ifade eder.
Burada bilmenin ve farkında olmanın, inanmanın güzelliği güneş; bilmemenin
ve fark edememenin, inançsızlığın getirdiği bunalım karanlık kelimesiyle ifade
edilmiştir.

4.dörtlükte    çağrışım oluşturan kelimelerden biri akmaktır. Akmak gerçek
anlamıyla sıvı maddelerin hareketi için kullanılan bir kelimedir. Ancak hızla,
tamamen, bütün gücüyle, bütün varlığıyla bir tarafa gitmek anlamlarını daha
etkili vermek için bu kelimeden yararlanılır. Akmak, yönelişi, eğilimi, isteği
ifade eder ki “akın etmek” deyiminde kelimenin bu anlamı daha açık şekilde
görülmektedir.

Eğer Hakk’a talipsen her an ona doğru ak, mısrasında akmak fiilinin bu
çağrışımlarından yararlanılmıştır.

4.dörtlükte gerçek değeri dışındaki değerinden, çağrışımlarından yararla¬
nılan bir kelime de yoldur. Kelime burada düşünce ve inanç sistemi, yaşayış
tarzı, hayat anlayışı, kabuller dünyası gibi anlamları çağrıştırmaktadır.

“ Bir kelimenin, belirli çağrışımlar uyandırması genel çağrışımdır. Aynı ke¬
limenin kişilerin özelliklerine bağlı olarak uyandırdığı çağrışım ise özel çağrı¬
şımdır” ( Erkul, 2004: 98). Örneğin
mürşit kelimesi bu çalışmada açılananlar-
dan farklı olarak kimisine Atatürk’ün sözünü hatırlatırken kimisine de şeyhleri
hatırlatabilir.

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


Bu bölümde, dörtlüklerde ele alınan dil birimleri uyandırdığı genel çağ¬
rışımlar açısından değerlendirilmiştir. Aynı veya farklı birimlerin alıcıda özel
çağrışımlar uyandırması da mümkündür.

2- Değişik kavram birleştirmeleri, yeni bağdaştırmalar

Belli bir kavramı anlatmak üzere “ tamlama, deyim gibi söz varlığı içindeki
ögeleri ve tümce ya da sözceleri anlamlı, kabul edilebilir birimler hâlinde bir
araya getirmeye” (Aksan, 2006: 83) bağdaştırma adı verilmektedir. Dilde alı¬
şılmış bağdaştırma ve alışılmamış bağdaştırma olmak üzere iki türlü bağdaş¬
tırma vardır. Yaygın olan ve kullanıldığında yadırganmayan, zihinde rahatlıkla
çözümlenebilen genç adam, kırık testi, “Çocuk dersini çalıştı.” gibi kullanım¬
lar alışılmış bağdaştırma örnekleridir. Mavi ondalık, körpe fizik, “Vapur bu
limana haftada iki kez sararır.” gibi birbirine ters düşen ögelerin dizilmesiy¬
le oluşturulan ve duyulduğunda yadırganan, iletişimi aksatan ifadeler alışıl¬
mamış bağdaştırmalardır. Kırık kalp, ömür kuşu, öfkeli otobüs gibi anlatımı
daha etkili kılan alışılmamış bağdaştırma türüne ise sanatlı bağdaştırma
denir. Alışılmamış bağdaştırmaların yaygın kullanılıp genelleşenleri alışılmış
bağdaştırma sayılır.( Aksan, 1990:204-208 )

1.dörtlükte    erenler meydanı ve kırk budaklı şamdan, alışılmış bağdaştırma¬
lardandır. Erenler meydanı, savaş meydanı, er meydanı gibi ifadeler dilimizde
yaygın olarak kullanılmaktadır. Kırk budaklı şamdan da dizim açısından sı¬
radan bir sıfat tamlamasıdır. Ancak
insanın kırk budaklı şamdanda yanması,
sanatlı bağdaştırmadır. Çünkü şamdanda mum yanar, insan değil. Burada,
değişik kavramlar birleştirilerek düşünce daha etkili bir şekilde anlatılmıştır.

2.    dörtlükteki geçtiğim yol, yaptığım iyilik tamlamaları alışılmış bağdaştır¬
maya örnektir.
Geçtiğim yol, yaygın şekilde kullanılıp genel kabul gördüğü
için alışılmış bağdaştırma olarak kabul edilmelidir

3.    dörtlükteki gönüllerde parlayan saadet güneşi ifadesi, ayrıca gönüllerde
parlayan
ile saadet güneşi kavram birleştirmeleri ayrı ayrı sanatlı bağdaştırma
özelliği göstermektedir. Bu kavram birleştirmeleri, yaygın şekilde kullanılıp
genel kabul gördüğü için alışılmış bağdaştırma olarak kabul edilmelidir.

Kainat kitabı, irfan gözü ve her an ona doğru ak ifadeleri, dördüncü dört¬
lükte görülen sanatlı bağdaştırmalardır. Ders kitabı, hikaye kitabı, yemek
kitabı gibi örnekler günlük hayatta sık kullanılan alışılmış bağdaştırmalardır.
Kainat kitabı kavram birleştirmesi ise yaratılmış bütün varlıkların, gönül gözü
ile okunabilecek bir kitap olduğunu işaret etmekte, her varlığın ve bütün ola¬
rak kainatın anlamının idrak edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu özelliği
ile tamlama sanatlı bağdaştırmanın güzel bir örneğidir.
İrfan gözü de Hacı
Bektaş Veli felsefesi açısından özel bir kavram birleştirmesi, bir sanatlı bağ¬
daştırmadır.
İrfanın tasavvufta anlamı “ İlahi bir feyz olarak kainatın sırlarını
bilme kudretidir” (Devellioğlu, 1984:533). Dolayısıyla bu bağdaştırma ceylan
gözü, çocuk gözü, dolap gözü gibi alışılmış bağdaştırmalardan farklı olarak
değerlendirilmelidir.

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


Kainat kitabına irfan gözü ile bak, mısrası bütün hâlinde de yine bir sanatlı
bağdaştırmadır

3-Anlam olayları

“Şiirin, zihni yeni işlemlere, yeni eylemlere zorlayan, ona yeni bir düşünce
ve duygu ufukları açan bir dili vardır. Bu işlemlerden bir bölümü, dünya dil¬
lerinde şiirin en eski örneklerinden beri görülen ve retorikçilerin söz sanatı
olarak adını koydukları birtakım anlam olaylarıdır” (Aksan, 1974:570). Anlam
olayları, kelimelerin amaca göre değişik anlamlarda kullanılması sonucunda
ortaya çıkan ifade şekilleridir.

“Kelimelerin biri temel anlam, diğeri de yan anlam olmak üzere iki anlam
dünyası mevcuttur. Tabiî dile göre bir üst dil olan şiir dili, kelimelerin temel
anlamlarından çok yan anlamları üzerine oturur. Böylece kelime, ilk anlamının
çok ötesinde bir mana değeri kazanır. Söz konusu mana, kelimenin bizzat
kendisinden kaynaklanabileceği gibi diğer kelimelerle olan ilişkilerinden de
doğabilir. Bu noktada şiir dili, kelime seviyesinde bile bir anlamda tabiî dilden
bir ‘sapma’dır... Ayrıca şiir dilini zenginleştiren pek çok edebî sanat(mecaz,
kinaye, tevriye vb.), kelimelerin anlamları üzerine inşa edilir”( Çetişli, 2002:
21). Hacı Bektaş Veli’nin değerlendirmeye alınan şiirlerinde de çeşitli söz sa¬
natlarına başvurulduğunu görüyoruz.

1.dörtlükte Allah’ın yaradan sıfatıyla anılması, kırk makamın kırk budaklı
şamdan
şeklinde ifade edilmesi ad aktarması örnekleridir. “Bu tür aktarma¬
larda, anlatılmak istenen kavram yerine, onunla ilişkili bir başka kavram ya
da kavramlardan yararlanılarak yine güçlü ve canlı bir anlatım sağlanmaya
yönelinir”( Aksan, 2006: 121).

Yaralanır kanarız ve yanarız kelimelerinin ise mecaz anlamda kullanıldığı
görülmektedir. Mecaz, Türkçe Sözlük’te( TDK, 2005) “Bir ilgi veya benzetme
sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz. Bir kelimeyi veya
kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma”
şeklinde tanımlanmaktadır. Anılan kelimeler de gerçek anlamda yanmayı de¬
ğil Allah yolunda çile çekmeyi ifade ettiği için mecaz anlamdadır.

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


2.dörtlükte    yaşanan, geçen yılların, geçtiğim yol şeklinde ifade edilmesi
ve iyiliğin,
dost olarak dile getirilmesi de mecaz anlam için verilebilecek ör¬
neklerdendir.

3.    dörtlükte karanlıkların kovulması, cehalet ve gafletin insanı boğması,
saadet güneşinin inançtan doğmasında mecaz anlam görülmektedir. Bu
dörtlükte ilim ile irfana karanlıkları kovup insanın yolunu aydınlatan bir mürşit,
bir insan özelliği verilmesi kişileştirme sanatı örneğidir. Bilindiği gibi kişileştir¬
me, insan dışındaki varlıklara insan özellikleri verilmesi sanatıdır. Cehalet ve
gafletin insanları bunaltıp
boğmasında da

aynı sanat vardır.

4.dörtlükte    ona doğru ak ve yolumuzun esası ifadelerinde mecaz anlam
vardır.

Örneklerde de görüldüğü gibi dörtlüklerde söz sanatlarından daha çok
mecaz kullanılmıştır.

4 - Uyak

Uyak, şiirde aranan ve onun etkisini artıran, ezberlenmesini kolaylaştıran
ahenk unsurlarından biridir. “Şiirin bünyesinde yer alan kafiyenin asıl fonksi¬
yonu, söze ahenk/musiki sağlamaktır”(Çetişli, 2002: 28). Bu da kafiye olan
kelimelerdeki seslerin tekrarıyla sağlanır.

“Uyak (kafiye) dediğimiz şey yüzyıllar boyunca dünya şiirinde, şiirin her
türünde o ölçüde yaygın, öyle benimsenmiş bir ögedir ki, bugün birçok ül¬
kede - iyi olsun kötü olsun- içinde uyak bulunan sözler şiir diye adlandırılır”
(Aksan, 1974:570). Ele aldığımız dörtlüklerde de bu ahenk unsurundan yarar¬
lanıldığı görülmektedir. Bu dörtlüklerin üçünün kafiye düzeni, halk şiirinde en
çok görülen a,a,b,a; üçüncü dörtlüğün kafiye düzeni ise a, a, a, a şeklindedir.
Dörtlüklerde ses uyumunun sadece dize sonlarında görüldüğünü söylemek
mümkün değildir. Dize içinde de ses uyumlarından (Bunlar, aliterasyon vb.
değil ses uyumu şeklinde ifade edilecektir.) yararlanılmıştır.

1.dörtlükte yaralan(ır) ve yaradan(ı) kelimeleri ile kırk budak(lı) ve kırk ke¬
limeleri arasında ses uyumu görülmektedir. Yine yaralanmak ile kanamak
arasında hem ses hem de anlam bakımından uyum sağlanmıştır.
Yaralanır
kanarız
ve yanarız kelimeleri kendi arasında ayrı bir ahenk oluşturmaktadır.
Gir ve gör kelimeleri de bir uyum sergilemektedir.

2.dörtlükte    mal(ım) mül(küm) kelimeleri arasında ses uyumu fark edilmek¬
tedir. Uyumun fark edilmesinde mal mülk ifadesinin yaygın kullanılan bir tek¬
rar grubu olmasının, bu kelimelerin anlam bakımından birbirini kuvvetlendir¬
mesinin etkisi de göz ardı edilemez.

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


Malım, mülküm servetim.

Oğlum, kızım, akrabam, geçtiğim.

Dostlarımdan.

.yaptığım, kelimelerindeki -m eki de dörtlükte bir ses uyumu oluştur¬
maktadır.

3.dörtlükte    ilim irfan kelimeleri hem ilk sesleri ile hem de anlam bakımın¬
dan uyum sağlamaktadır.
Cehalet ve gaflet kelimeleri de aynı şekilde hem
anlam hem de son hecedeki sesler bakımından uyumludur. Şar(k) ve gar(p)
uyağı da dile getirilmesi gereken örneklerdendir.

4.dörtlükte    kainat ve kitabı kelimelerinin başındaki k sesleri de uyum oluş¬
turan örneklerdendir.

Hacı Bektaş Veli’nin şiirlerinden seçilen örnekler, dil bilimi çerçevesinde
şiirsellik özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Buna göre her şiir bir dörtlük
hâlindedir ve kendi içinde tutarlı bir bütünlük göstermektedir. Şiirlerde çağ¬
rışımlardan yararlanıldığı tespit edilmiştir ki bu, şiir dilinin en önemli özerk¬
lerindendir. Şiirlerin, yine şiir dilinin özelliklerinden olan “bağdaştırmalardan
yararlanma ve yeni bağdaştırmalar oluşturma” yönünden de başarılı olduğu
tespit edilmiştir. Şiirlerde, dilimizin anlam özelliklerinden de şiir diline uygun
olarak yararlanıldığı görülmüştür.

Sonuç olarak Hacı Bektaş Veli’nin ele alınan şiirleri belirlenen ölçütler çer¬
çevesinde metin dilbilimi açısından şiirsellik özellikleri göstermektedir. Ancak
aynı örnekler başka ölçütler açısından da değerlendirilebilir, değerlendirilme¬
lidir.

KAYNAKÇA

1.    AKSAN, Doğan (2006): Anlambilim, Engin Yayınevi, Ankara.

Metin Dil Bilimi Açısından Hacı Bektaş Velî’nin Şiirleri


2.    AKSAN, Doğan (1990): Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, 3. Cilt,
TDK Yayınları, Ankara.

3.    AKSAN, Doğan (1974): “ Dilbilim Açısından Şiir”, Türk Dili ve Edebiyatı
Dergisi, C. XXIX, S. 271 s.558- 573.

4.    AKTAŞ, Tahsin(1994): “ Metin Oluşumunda Bağlaçların Yeri”, Türk Dili,
S.505, s. 53- 64.

5.    AKYOL, Hayati (2003): “ Metinlerden Anlam Kurma”, Türklük Bilimi Araştır¬
maları Türkçenin Öğretimi Özel Sayısı: 13, s. 49- 58.

6.    AYTAŞ, Gıyasettin (2008): Çağdaş Gelişmeler Işığında Şiir Tahlilleri, Akçağ
Yayınları, Ankara.

7.    AYVERDİ, İlhan (2006): Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 2. Cilt, Kubbealtı Neş¬
riyatı, İstanbul.

8.    BOZTAŞ, İsmail ( 1994): “Metindilbilim Açısından Şiir”, Dilbilim Araştırma¬
ları, s. 171- 192.

9.ÇETİŞLİ,    İsmail (2002): Metin Tahlillerine Giriş - Şiir -, Fakülte Kitabevi, İs¬
parta.

10.    DEVELLİOĞLU, Ferit(1984): Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ay¬
dın Kitabevi, Ankara.

11.    ERKUL, Rasih(2004): Cümle ve Metin Bilgisi, Anı Yayıncılık, Ankara.

12.    GÜNAY, Doğan (2001): Metin Bilgisi, Multılıngual, İstanbul.

13.    KILIÇ, Veysel (2002): “Bir Metin Çözümleme Denemesi”, Türk Dili, S.90,
s. 22-25.

14.    KOCAMAN, Ahmet (1999): “ Metindilbilimden Yazın İncelemelerine”,
Çağdaş Türk Dili, S.140, s.6- 8. .

15.    KOÇ, Turan (2001): “Şiir Dili”, Hece Aylık Edebiyat Dergisi, Yıl: 5, S.53/
53/ 55, s. 227- 243.

16.    ÖZMEN, İsmail(1998): Alevi Bektaşi Şiirleri Antolojisi -1- , T. C. Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara.

17.    ÖZÜNLÜ, Ünsal (1982): “Şiir Dilinde Sapmalar”, Türk Dili, C. XIV, S.368,
s. 77- 85.

18.    STANKIEWİCZ, Edward (1980): “ Dilbilim ve Şiir Dilinin İncelenmesi”, çev.
Ahmet Kocaman. Türk Dili, C. XLI, S. 348, s. 545- 555.

19.    TDK (2005): Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.

222 Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi / Sayı 51

1

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi asiyed@gazi.edu.tr