Alkış sözü halk edebiyatında karşıdaki kişinin iyiliğinin istendiğini gösteren, kargış veya kara alkış tam tersine söylenen kişinin kötülüğünü isteyen söz kalıplarıdır.
Alkış ve kargış bir halk edebiyatı türü değildir. Bunlar konuşmayı süsleyici, duyguları belirtici, anlatımı güçlendirici dil öğeleridir. Kısa ve anlatım yoğunluğu taşımaları nedeniyle kullanılırlar. Alkış ve kargışların sanat değeri olanları, özenilmiş, imge, düşünce ve çağrışım buluşlarında başarılı olanlardır. Bu yönleriyle küçük birer sanat eserleridir.(1)
Alkış ve kargışlar kullanım yerleri ve söyleniş amaçlarına bağlı olarak atasözleri ve deyimler gibi genel bir yaygınlık taşımazlar. Her zaman genel toplumsal durumları değil duygulara bağlı olarak özel dilekleri yansıtırlar. Bu bakımdan kullanım alanları belli bir sınırlılık taşır.
Alkış ve kargışlar toplumun değer yargılarını bulduğumuz özlü söz kalıplarıdır. Bunlarda söylendiği toplumun değer yargılarını, milli karakterin izlerini buluruz. Alkışların ve kargışların sanat değeri taşıyan bir bölümü kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze gelmiştir. Bir kısmı da şartların ve insanın hayata bakışının değişmesiyle kullanıştan kalkmıştır. Alkış ve kargışların çoğu, bireysellik çizgisini aşarak duygu ve düşünce yoluyla topluma mal olarak anonimleşir.
Alkış ve kargışların kaynağını bulmak zordur, genellikle yaşanmış bir olaydan kaynaklanmıştır. Bunlarda insana, topluma ilişkin konular ve sorunlar vardır. Alkış ve kargışların odak noktasını insan oluşturmaktadır. Alkışlarda saygın insan tipi nitelenir. Çizilen bu tip düşüncesiyle eylemi tutarlı bir insandır. İnsanları sever sayar, yardımlaşmadan yanadır. Yoksulları korur, haksızlıklara göz yummaz. Bencil ve çıkarcılara ödün vermez. Kargışlarda bireysel ve toplumsal baskı yerilir.
Alkış ve kargışlarda toplumun dününde ve bugününde geçerli olan yaşama biçimi, ahlak kuralları vardır. Bunlar toplum düzeyinin temel niteliklerini belirlemesi ve toplum deneyimlerini gelecek kuşaklara taşıması yönüyle işlevseldir.
Alkış ve kargışların biçim bakımından kısa, anlam yönünden özlü olması genel özelliklerindendir. Alkış ve kargışlarda düşünce ve yargılar, biçim bakımından belirli kalıplara sığdırılarak dile getirilir. Alkış ve kargışlara düşünceleri en kısa ve öz olarak anlattığı, ataların deyimlerini aktardığı, çarpıcı uyarı nitelikleri taşıdığı ve sanatlı bir anlatım sağladığı için başvurulur.
Duaların alkıştan farkı, dua edenin ya kendisi için ya da genel olarak insanlar için Allah’tan olmasını istediklerini belirtmesidir. Dualar güzel söylenirse etkili olacağı inancı yaygındır. Eski destanların ve halk hikayelerinin bazı yerlerinde söylenilmesi gelenek olan alkış ve kargışlara benzeyen söz kalıpları vardır.
Destancı, Dede Korkut kitabında her hikaye sonunda dinleyicilere alkış sözleri söyler. Bektaşi tarikatının belirli törenlerinde ya da Bektaşi dervişlerinin çeşitli işlevlerini yaparken söylenmesi gelenek olan gülbank adı verilen dua-sözleri alkışlara yaklaşan anlatımlardır.(2)
Atasözü kitaplarının başında bulunan bölümde alkış söylendiğini görüyoruz.(3) Ayrıca yeniçerilerin bazı törenlerde, güreş geleneğinde güreşe başlamadan önce cazgırların dua ve nasihat yollu gülbenk, salavat adı verilen alkışlar söylediklerini biliyoruz.(4)
Alkış ve kargışlar günlük yaşamımızın bir parçasıdır. Büyüklerin küçüklere, küçüklerin büyüklere sevgileri, saygıları övgüleri ya da kızgın insanların birbirlerine olan öfkeleri, hınçları, kızgınlıkları çaresiz direnişleri alkış ve kargışlara yansır. Alkışlarda sözün temel hükmü dilek olduğu için cümle, isteği belirtecek bir kelimeyle tamamlanır. Genel nitelikli alkışlar olduğu gibi özel konulu alkışlar da vardır. (5) Kargışlarda dilin doğal akışı içinde oluşmuş kalıplar söz konusudur. Bu kalıplar bazen derin bir düşüncenin eski ve yeni inanç sisteminin izlerini taşır. Bazı arkaik kelimeler bu kalıplar içinde dikkati çeker. (6)
Kargışlarda ilenilecek kimseye doğrudan doğruya hitap edilir. Bazı kargışlara anlamı hafifletmek için olumsuzluk eki eklenir. Kargış alkış halini almasa da bir dileğe dönüşür. Günümüzde bazı kargış kalıp anlatımları kargış niteliğini kaybederek anlatımı öne süren düşünceyi kuvvetlendirme, süsleme amacıyla kullanılır. Bütün kargışların kökeninde güç yetmeme sonucu, hasmın Allaha havalesi vardır. Bir kısımda ise eski inanç sistemlerinin sihirli güçlerinden yardım umulur.(7)
ADANALI ÂŞIKLARDA ALKIŞ-KARGIŞ
Adana, âşıklık geleneğinin canlı bir biçimde sürdürüldüğü bir kaç ilden biridir. Âşıklarla yaşadıkları yöre arasında bir bağ vardır. Âşıklık geleneğinin oluşmasında ve bu gelenek içinde yetişen âşıkların şekillenmesinde geçmişten günümüze kalan tarihi ve kültürel mirasın önemli bir rolü vardır.
Alkışlar ve kargışlar bir âşıklık geleneğinin ve aşığın üslubunu belirleyen anlatım kalıplarındandır. Âşıklar duygularını hemen dile getirirler. Doğaçlama söyleyişte kelime seçmek için zaman dardır. Bu durumlarda âşıklar tekrardan, hazır gereçlerden yardım alırlar. Geleneğin sunduğu hazır kalıp söyleyişlerle kendi özgün söyleyişlerini birleştirerek bir sentez oluştururlar.(8)
Âşıklar, düşüncelerini kısa ve özlü bir biçimde anlatma, uyarılarda bulunmak, etkileyici ve sanatlı bir anlatım sağlamak için alkış ve kargışları kullanırlar. Adanalı âşıklar atasözleri ve deyimler kadar olmasa da yer yer alkış ve kargışlara başvururlar. Sözlü geleneğin çok yaygın olduğu kırsal alanda alkışlar ve kargışlar zengin bir kullanım alanı bulurlar. Alkış ve kargış belli bir kalıp içerisinde belli kelimelerle söylenen biçimdir. Bunların bölgelere göre kalıplaşmış özel biçimleri vardır.
Âşıklar, alkış ve kargışları özel bir durum karşısındaki duygu, düşüncelerini anlatmak için kullanırlar. Adanalı âşıklar sevgisini anlatmada, sevgiyi yüceltmede ne kadar ölçüsüzse nefretinde de o ölçüde ölçüsüzdür. Adanalı âşıklar kargışlarının büyük bir bölümünde sevgililerini kargışlarlar. Bu kargışları incelediğimizde bunlardaki nefret, ölçüsüz sevginin dışa vurumudur. İnsanlar, içlerinde hem sevgi, hem de nefret taşırlar. Bu iki zıt duygu aşığın yaşadığı olaylara ve aşığın ruhsal durumuna göre şekillenir.
Günümüz Adanalı seksen aşığın iki bine varan şiirlerini taradığımızda, anlatım kalıplarından çok yararlandıklarını belirledik. Dua, beddua ile alkış kargışları birbirinden ayıran ince bir çizgi vardır. Aynı zamanda sanat özelliği olan alkış ve kargışları örnekleme çabamız bizi belirli ölçütlere uymağa zorladı. Âşıklarda öncelikle aşığın karşısındaki kişinin iyiliğini istemesini, kargışlarda da tam tersini aradık.
Adanalı âşıkların alkış ve kargışları söyleme durumunu şöylece sıralayabiliriz.
- Alkış ve kargış verilirken hasmı karşısındaymış gibi söyleme.
- Uzaktaki kişiye alkış ve kargış verilirken çevreye duyurma amacıyla söyleme.
- Alkış ve kargışını karşısındakinin yüzüne söyleme
Âşıklar bazen sevgiliye kargış söyler ancak son dörtlükte bunu alkışa çevirerek sevgisini göstermeyi amaçlar. Âşıklık bazen kargışlarına –ma, -me olumsuzluk ekini ekleyerek kargışı hafifletir.
ADANALI ÂŞIKLARDA ALKIŞ VERME (A)
Adanalı âşıklar alkış verdikleri kişileri toplumun insani ve yüceltilen değerlerine göre alkışlarlar. Bunlar herkesin güveneceği, seveceği kişi olmak, bu dünyada ve ahrette huzuru bulma isteği olarak sıralanabilir. Bir kaç örnek verelim.
A-1- Tutunacak dal olasın Âşık Mahmut Tunar
A-2-Gonca gonca gül olasın Âşık Mahmut Tunar
A-3-O cennete mal olasın Âşık Mahmut Tunar
A-4-Kabrin içi nurla dolsun Âşık Mahmut Tunar
A-5-Dilerim dört yanın nurla dolsun Âşık Ömer Koca
A-6-Hayırlı ölümler ver n’olur n’olur Âşık Fakir Kul
A-7-Her zaman konuşak iy’olsun dirlik Âşık Mehmet İlbars
ADANALI ÂŞIKLARDA KARGIŞ VERME (K)
Adanalı âşıklar toplumun insani ve yüceltilen değerlerine uymayanları, ters düşenleri kargışlarlar. Kargışları kullanım sıklığına göre altı grupta topladık. Bir kaç örnek verelim.
1.Fakirlik, sefalet ve kişinin soyutlanması dileği
K-3 Meskeni viran yurt ver Yarabbi
Âşık Feymani
K-4 Daima tersine gitsin işleri
Âşık Feymani
K-7 Lokmasını gayet sert ver Yarabbi
Âşık Feymani
K-9 Bayram gelse al, yeşilin geymesin
Âşık Feymani
K-11 Helal lokma yeyip karnı doymasın
Âşık Feymani
K-15 Kör olsun ocağı batsın tütmesin
Âşık Feymani
K-16 Yansın ocağın duman tütmesin
Âşık Feymani
K-19 Dilerim bahçende fidan bitmesin
Âşık Feymani
K-22 Kendim ettim diye vur sen dizine
Âşık Feymani
2- Manevi acıları yüreğinde duyması dileği
K-1 Eyyub’un derdinden dert ver Yarabbi
Âşık Feymani
K-13 Az olsun derdini tart ver Yarabbi
Âşık Feymani
K-17 Bir ateş düşsün yaksın özünü
Âşık Nizami
K-20 Düşsün içine gizli bir acı
Âşık Nizami
K-21 Uzansın dalları meyva tutmasın
Âşık Nizami
K-28 Hak seni de benim gibi yandıra
Âşık Ali
3-Şifa bulmaz dertler dileme
K-6 Kurtlansın, çürüsün bütün dişleri
Âşık Feymani
K-10 Sağır olsun kulağı ses duymasın
Âşık Feymani
K-18 Onu söndürmeye elin yetmesin
Âşık Nizami
K-23 Sen düşesin yanan narın közüne
Âşık Nizami
K-27 Kör olup da ocakları sönesi
Âşık Mehmet İlbars
4-Ölüm dileme
K-2 Tesellisi olsun uğursuz baykuş
Âşık Feymani
K-5 Başına dökülsün hışım taşları
Âşık Feymani
K-8 Hasmını aç kalmış kurt ver Yarabbi
Âşık Feymani
K-12 Ekmeğine zehir sürt ver Yarabbi
Âşık Feymani
5-Feleğe sitem
K-24 O nankör feleğin efkârına yuh!
Âşık M. Çağlayan
K-25 Adına, şanına hem nâmına yuh!
Âşık M. Çağlayan
K-26 Köşkü sarayına hem hanına yuh!
Âşık M. Çağlayan
6- Uğursuzluk, imandan yoksun kalma dileği
K-14 Gabirinde yeşil otlar bitmesin
Âşık Fakir Kul
K-29 Tez günde yıkılsın küfrün kalesi
Âşık Dertli Mahmut
SONUÇ:
Adanalı âşıklar, kargışladıkları kişileri açığa vurmazlar. Kargış verme bireysel amaçlı olsa da verdiği mesaj yoluyla toplumsal nitelik kazanır. Âşıklar çözümde çaresiz kaldıkları durumlarda alkış ve kargış söylerler. Adana âşıklarının kargışlarının büyük çoğunluğu sevgiliyedir. Sevgiliye kıyamayan âşık bazen kargışa olumsuzluk eki ekleyerek kargışı hafifletir. Bazan da sevgiliyi kargışlamaya dili varmadığı için her türlü olumsuzluktan feleği, dünyayı sorumlu tutarak onları kargışlar.
Alkış ve kargışlar çeşitli sosyal, psikolojik ve tarihi gerçeklerin kalıntılarını taşırlar. Alkış ve kargışlarda eski inançlarla İslami inançlar içiçedir.
Alkış ve kargışta, alkışlanan ve kargışlanan kişilerin çerçevesini, gelenek ve toplumun normları belirler. Her ne kadar suçun tespiti öznel de olsa, divan şiiri hicvindeki gibi teşhir ve sövgüye varan aşağılamalar yoktur. En olumsuz duyguların dışa vurulduğu kargışlarda bile kaba sövgüye rastlanmaz.
Adana âşıklık geleneğinde, alkışlar ve kargışlar âşıkların, dolaylı olarak bağlı bulundukları geleneğin ve yaşadığı yöre insanının, düşünce yapısını, beğenisini, kızgınlığını yansıtır. Ayrıca bunlarda aşığın hayatı algılayış biçimine ve estetik anlayışına ait ipuçları bulabiliriz. Adana âşıklık geleneğinde alkışlar ve kargışlar atasözü, deyim, dua, beddua gibi kalıp anlatımlar kadar yaygınlık taşımazlar.
Bir aşığın üslûbu şiirlerinde dil malzemesini nasıl kullandığı, bu malzemeye ait farklı öğeler arasındaki ilişkilerin ne olduğu, niçin kullanıldığı sorularının cevaplarının aranıp değerlendirilmesiyle ortaya çıkar. Her aşığın kendine özgü bir anlatımı vardır. Bu kelime seçimi, söz dizimi, anlatım yolları ve anlatım kalıplarıyla ortaya çıkar. Aşığın alkış ve kargışları kullanışı onun üslûbunu belirleyen öğelerden biridir.
Alkış ve kargışlardan Türk Milletinin en ilkel dinden, İslamiyet’e geçinceye kadar geçirdiği kültür basamaklarına paralel olarak Tanrıya ya da otorite saydığı başka bir güce nasıl yakardığı, kızınca nasıl kötü dileklerde bulunduğu ortaya çıkacaktır. Alkış ve kargışlarla evrensel insan psikolojisi, geleneksel Türk dilinin anlatım kıvraklığı, kelime dağarcığı bir ölçüde ortaya çıkacaktır. (29)
Bir toplumun dili, o toplumun kültür indeksi sayılır. Öğrenilen kültürün ve buna bağlı insan davranışlarının biçimlerinden çok nedenleri önemlidir. Her insan topluluğu kendine özgü bir kültür biçimi oluşturur. Bunda tarih ve çevreye bağlı etmenler etkilidir. Çevre-insan ilişkisi kültür kalıbı değildir. Çevre ilişkisi kültür kalıbı değil de kültürel araçta değişiklik yaratır. (30)
Halk bilim araştırmalarında işlevsel bir yaklaşımla kültür bir bütündür. Alkış ve kargışlar metin-olay ekseninde değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım kültüre dinamik bakışın gereğidir. Âşıklık geleneğinde, âşıkların şiirlerinde geçen alkış ve kargış söz kalıpları; olay akışı içinde, psiko-sosyal yönleri göz ardı edilmeden karşılaştırılmalı bir araştırmayla incelenmelidir. Bu tür çalışmaların odak noktasını alkış ve kargışların tespit edilmesi olarak nitelemek yetersizdir.
Alkış ve kargışlar, merkezinde insan olan psiko-sosyal yapının bir tür edebiyata yansımasıdır. Alkış ve kargışlar bir yönüyle kültür atlasımızın bugünlere ulaşan geçmişten izlerini taşırken bir yönüyle de yaşanan dönemin toplum ve insanlarından izler taşır. Her kültür ürünü gibi alkış ve kargışlar toplumun dinamik pratiklerini yansıtır. Bu yönleriyle söylendiği, yazıldığı döneme göre değerlendirilmelidir. Alkış ve kargışlar toplumun, örf, âdet, töre ve inanç değerleriyle çizilip, dil aracılığıyla şekillendirilir.
Alkış ve kargışlarda inançlar, insan ilişkilerinin biçimlenişi ve insan yaşamının çeşitli yönlerine ilişkin ipuçlarını buluruz. Adanalı âşıklar alkış ve kargışları yöresel biçimleriyle kullanarak anlatımı güçlendirmişler, duygularını belirleyici kılmışlardır. Toplum, deneyimlerinin gelecek kuşaklara aktarılması yönüyle işlevseldir. Adanalı âşıkların alkış ve kargışları incelendiğinde kargışlar alkışlara göre dört kat fazladır.
Âşık tarzı edebiyat ve anonim edebiyatta geniş çaplı bir alkış kargış çalışması yapılmamıştır. Bu nedenle hangi alkış kargışın aşığa, âşıklık geleneğine, anonim kültüre ait olduğunu bilemiyoruz.
Âşık tarzı edebiyattaki ve sözlü gelenekteki alkış ve kargışlar, söylenme nedenleri, her türlü söyleyiş şartları, söyleme geleneği göz ardı edilmeden toplanıp, tasnif edilip, incelenmeye tabi tutulmalıdır. Bu bildirimizde yapılacak böyle bir çalışmaya katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.
ADANALI ÂŞIKLARDA ALKIŞLAR
Hayır yapan şöhret oluyor
Doğru yola eyle ayar
Herkes seni büyük sayar
A-1 Tutulacak dal olasın
Âşık Kul Mahmut (9)
Aç olana yedir yemek
Onun hakkı seni övmek
Elbet layık candan sevmek
A-2 Gonca gonca gül olasın
Âşık Kul Mahmut (10)
Kibir, gurur şeytan kârı
Bil, daima namus ârı
Bilir isen çekmen dârı
A-3 O cennete mâl olasın
Âşık Kul Mahmut (11)
Mevla senden razı olsun
Sen bahçede gonca gülsün
A-4 Kabrin içi nurla dolsun
Ömür bir gün uçar gider
Âşık Ferrahi (12)
Güzel yaradana şükürler olsun
Bağrında barınan kadrini bilsin
A-5 Dilerim dört yanın nurla dolsun
Eshabil Keyflerin gören gözün var
Âşık Ömer Koca (13)
ADANALI ÂŞIKLARDA KARGIŞLAR (KARA ALKIŞ)
Beni konup ele giden o yare
K-1 Eyyub’un derdinden dert ver Yarabbi
K-2 Tesellisi olsun uğursuz baykuş
K-3 Meskeni viran yurt ver yarabbi
Âşık Feymani (14)
K-4 Daima tersine gitsin işleri
K-5 Başına dökülsün hışım taşları
K-6 Kurtulmasın, çürüsün bütün dişleri
K-7 Lokmasın gayet sert ver Yarabbi
Âşık Feymani (15)
Bana bu yaptığın iş oyun gibi
Uzaklardan baktı yar hayın gibi
Kuzusun aldırtmış mor koyun gibi
K-8 Hasmını aç kalmış kurt ver Yarabbi
Âşık Feymani (16)
K-9 Bayram gelse al, yeşilin geymesin
K-10Sağır olsun, kulağı ses duymasın
K-11Helâl lokma yeyip karnı doymasın
K-12Ekmeğine zehir sürt ver Yarabbi
Âşık Feymani (17)
Feymani pişmandır gel kusur görme
Yarime dert verip gönlümü kırma
Acırım, yarimdir, bari çok verme
K-13 Az olsun derdini tart ver Yarabbi
Âşık Feymani (18)
Mevlam beni o kullardan etmesin
K-14 Gabirinde yeşil otlar bitmesin
K-15 Kör olsun ocağı batsın tütmesin
Onların sonunu gör n’olur n’olur
Âşık Feymani (19)
Dinle zalim sen de benim sözümü
K-16 Yansın ocağın duman tütmesin
K-17 Bir ateş düşsün yaksın özünü
K-18 Onu söndürmeye elin yetmesin
Âşık Feymani (20)
Dilerim Allah’tan yuva kurasın
Karın bahçe sen bahçıvan olasın
Gökte bulut yokken yağmurlar yağsın
K-19 Dilerim bahçende fidan bitmesin
Âşık Feymani (21)
K-20 Düşsün içine gizli bir acı
Ne kardeşin acısın ne de bir bacı
Yetişsin bağında meyve ağacı
K-21 Uzansın dalları meyva tutmasın
Âşık Feymani (22)
Nizami aldanma güler yüzüne
K-22 Kendim ettim diye vur sen dizine
K-23 sen düşesin yanan narın közüne
Sadık dostun bile yardım etmesin
Âşık Nizami (23)
K-24 O nankör feleğin efkârına yuh
K-25 Adına şanına hem namına yuh
K-26 Köşkü sarayına hem hanına yuh
Çağlayan son durak makber değil mi?
Âşık M. Çağlayan (24)
Ben yolcuyum sen burada kal derim
Ne servet isterim ne de mal derim
K-26 Verdiğini al başına çal derim
Koca dünya sanki sende neyim var derim.
Âşık Hasan Turan (25)
Çok bozuktur siyasetin hevası
Gan ağlıyor vatandaşın anası
K-27 Kör olup da ocakları sönesi
İnatla çok kapalı yollar var
Âşık Mehmet İlbars (26)
Seni bana acep kimler kandıra
K-28 Hak seni de benim gibi yandıra
Ayağına giymiş siyah kundura
O da yüksek durur can incir diye
Âşık Ali (27)
K-29 Bu Dertli mahmut’un bitmez çilesi
Tez günde yıkılsın küfürün kalesi
Dosta ağır geldi düşman belası
Gençler zâl oluyor Karabağ diye
Âşık Dertli Mahmut (28)
DİPNOTLAR
1. Pertev Naili BORATAV, 100 soruda Türk Halk Edebiyatı, Gerçek Yayınevi, 1978, İstanbul, s.136-144
- BORATAV a.g.e. s.142-143
- BORATAV a.g.e s.142
- BORATAV a.g.e s.143-144
- Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi cilt.1, s.118-119
- Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi cilt.5 s.196-197
- Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi cilt.5 s.196-197
- Erman ARTUN, Adana Âşıklık Geleneği (1966-1996) ve Âşık Feymani, Adana, 1996 s.161-174
- Âşık Mahmut Tunar, Osmaniye, Mahmut Zeren Kaya, Erman Artun Özel Arşivi- Kul Mahmut No: 058
- Bülent ARI, Adana Âşıklık Geleneği (Karacaoğlan 1966) Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış doktora tezi,1998 Adana s.294
- Âşık Mahmut Tunar, Erman Artun Özel Arşivi Kul Mahmut No:058
- Halil ATILGAN, Âşık Ferrahi, Hayatı, Şiirleri, Eserleri Adana 1984, s.43
- Bülent ARI, Adana Âşıklık Geleneği...s.429
- Erman ARTUN, Adana Âşıklık Geleneği ve Âşık Feymani,s.306-307
- ARTUN, a.g.e s. 306-307
- ARTUN, a.g.e s. 306-307
- ARTUN, a.g.e s. 306-307
- ARTUN, a.g.e s. 306-307
- Mehmet KARABURÇ, Adana Osmaniye’de Âşıklık Geleneği, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fak. Türk Dili ve Ed. Böl. Yayınlanmamış Lisans Tezi s. 174
- Nizamettin KAYACAN, Âşık Nizami Sine Gülü, Adana s.46
- Süleyman KÖLEOĞLU, Âşık Nizamettin Kayacan’ın Âşıklığı ve Şiirleri, Çukurova Üniversitesi, Yayınlanmamış Lisans Tezi s.83
- KÖLEOĞLU, a.g.e s.83
- KÖLEOĞLU, a.g.e s.83
- Âşık Muzaffer ÇAĞLAYAN, 1927, Adana Kadirli, Erman Artun Özel Arşivi, Âşık M.ÇAĞLAYAN No: 006
- Bülent ARI, Adana Âşıklık... s.351
- ARI, a.g.e s.409
- Halil ATILGAN, Adanalı Âşık Ali Şahin Erciyes, Dergisi, Kayseri, Mayıs, 1995 s.209
- Dertli Mahmut Erman Artun Özel Arşivi No:017
- L.Sami Akalın, Türk Dilek Sözlerinden Alkışlar Kargışlar, Ankara 1990 s.7-27
- AKALIN a.g.e s.7-27