AVŞAR AĞITLARINDA “OCAK” VE “OCAK”IN “ÇOCUKLAR”LA İLİŞKİSİ
Yrd. Doç. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK
İnsanoğlunun kendisini vahşi hayattan ayırması, ateşin kullanılmaya başlamasıyla mümkün olmuştur, diyebiliriz. Ateş, taşınması ve sürekliliği zor bir unsurdur. Bu yüzden belli bir mekanda bulunması gerekiyordu. Bu gereklilik insanoğlunun yerleşik hayata geçmesinde de önemli rol oynamıştır.
“Ocak” bir Türk evinin en mukaddes yeridir. İslam öncesinde olduğu gibi İslamiyet’ten sonra da Türkler arasında önemini korumuştur. Bugün dahi Anadolu’nun pek çok yerinde (Çukurova da bunların içerisindedir) İslam öncesi hayatta olduğu gibi, ateşe tükürmek, ateşe su dökmek, ateşin üzerine küçük abdest bozmak, külü gece dışarı atmak gibi eylemler hoş karşılanmaz, yapanlar uyarılır.
Ateşe bakarak çocukların doğumu, ürünlerin durumu, ailenin kut ve saadeti vb. gibi olaylar hakkında kehanette bulunulur.
“Ocak” ailenin veya soyun kendisiyle doğrudan ilgili olarak ad kazanır. “Ocak” aileyi temsil eder. Bu yönüyle atalar kültü ile de ilgilidir. Yaratılış ve türeyiş efsanelerinde ateş ve ateşle ilgili mitlere rastlayabiliyoruz.
İslam öncesinde evin yerini belirleyen “şaman”, özel bir törenle ve dualarla ocak taşını yerleştiriyordu. İslamiyet’le birlikte “şaman”ın görevini halkın itibar ettiği dini nitelikli kişiler (hoca, şeyh, derviş, alim vs.) almıştır.
Eski Türk adetlerine göre ‘Küçük oğlan’, babasının evinde oturan ve baba ocağını devam ettiren bir çocuktu. Bunun içinde, en küçük çocuklara ‘Ot-Tegin’, yani ‘Ateş-Prensi”, baba ocağını devam ettiren çocuk denirdi. Töreye göre hükümdar olamazlardı; fakat babalarının mal ve servet mirası onlara düşerdi.”
Her uygarlığın kendine ait bir edebi ve estetik zevk anlayışı vardır ve bu anlayış o uygarlığı meydana getiren kültürden, kültürün dünya görüşünden etkilenir. Sosyal yapıyı oluşturan öğeler ait olduğu toplumun kültürel değerleriyle şekillenirler.
Türklerde çocuk sahibi olmak ve neslin devamını sağlamak çok önemliydi. Çocuksuz aileler horlanıyordu. Hatta Göktürkler’de aile kelimesi çocuğun içine konularak sallandığı beşik (bişük/böşük) kelimesi ile karşılanıyordu. İnsan gücüne çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemde bunun sebebini anlayabiliyoruz. Dede Korkut Hikayeleri, Manas Destanı vb. edebi ürünlerde bu anlayışın izlerini bulabiliyoruz. İşte bu anlayış doğrultusunda çocuksuz bir Avşar kadını yaktığı ağıtında:
“Ben görmedim o muradı
Git yayladan çiçek getir” (1)
diye çocuk özlemini dile getirmektedir.
Çocuklar içinde erkek çocuk makbuldür. Bu tercihe kız çocukları da rıza gösterirler.
Ne ağlıyon bre ana
Oğlan olur otururum
Ayağıma çarık giyer
Odununu getiririm (2)
Ataerkil bir aile yapısında erkek çocuğun yeri kız çocuklarına göre daha önceliklidir. Çocuk babanın soyuna aittir. Soyun devamını sağlayacak da erkek çocuktur.
Türklerde toplumun çekirdeği aileden oluşur. Bu da baba, oğul ve torunlardan ibarettir. Evlenip giden kızlar ile onların çocukları aileden sayılmazlardı. Dede Korkut’ta “Kız anadan görmeyinçe öğüt almaz, oğul atadan görmeyinçe sufra çekmez. Oğul atanun yetiridür, iki gözinün biridir. Devletli oğul kopsa ocağınun közidür.” ifadesinde olduğu gibi Avşarlarda, ailenin ocağını tüttürecek olan, yani, soyun devamını sağlayacak olan erkek çocuktur. Erkek çocuk yoksa “ocak” batar.
Oğlum yoh da onun için
Amanat tütüyor tütün (3)
Erkek çocuk ocağın/soyun devamını sağlayan yegane varlıktır.
Oğlum yok ocağım batar. (3)
Haksındım Memmed haksındım
Oğlan öldü ocak battı. (4)
Oğlansız ocak mı yanar
Boşuna dönüyor tabak. (5)
Bizim Hatça çok ağlıyor
Battı babamın ocağı (8)
Su istemez batkın ocak (6)
Oğlansızlık ölen kişi için en çok acınılacak durumlardandır. Çünkü soyun devamı kesilmiştir.
Kurban olayım eline
Oğlansızı yuyan hoca (7)
Ne deyi camiye indin
Ne var evladsıza uğra. (9)
Bekar anam oğlu bekar
Oğlu yok da beni yakar. (10)
Oğlu yok yüreği yangın
Çobanlardan kar istiyor. (5)
Kör baht babamın ocağı.
Eski Türklerde babadan sonra aileyi anne temsil ederdi. Bunun için annenin yeri ailenin diğer akrabalarından ileri olurdu. Babanın mirası anneye değerdi. Çocukların vasisi o idi. Çocuk bir nevi sigortaydı. Çocuksuz bir ailede kocanın ölümü üzerine geride kalan dul için sıkıntılı günler de başlamış olur. Bu yüzden dul kadın, eşinin ölümüyle hem sosyal statüdeki yerini kaybetmiş ve hem de kör ocak bir evde yalnız başına kalmıştır. Artık kendisini koruyup-kollayacak bir varlıktan mahrumdur. Çocuk kadın için kocasından kalan mirasın tapusudur. Ağıtlarda bu da işlenir.
Mirasçı malın bölüyor
Beş yaşl’oğlum olmayınca (3)
Yakışmaz mı sürmeli eşim
Ardında kalsa beşiğin (11)
Baba beşik beklerkene
Ben de beşiksiz yatarım.
Kör ederim Şefre seni
Yak odanın ışığını
Mevlam bir oğlan verip de
Sallatmadı beşiğini (8)
Sadece dul kalan kadın için değil, kız kardeş için de erkek kardeş son derece önemlidir.
Memmed benim küçük kardeş
Odamızı yakar m’ola (15)
Küçük Memmed’in de asker
Odanı kimler yahıcı (15)
odanın yanması, ocağın tütmesi aynı zamanda misafir kabul etmek, sofra açmak, iyilikte bulunmak ve dolayısıyla ataların ruhunun huzuru için önemlidir. Dede Korkut’ta “Konığı gelmeyen kara evler yıkılsa yıg” sözüne rastlıyoruz. Türk milli kültürüne ait konukseverliğin temeli olan bu anlayışın ocak ile doğrudan bağlantılı olduğunu düşünebiliriz.
Bir hadiste “Adem-oğlu ölünce ona hayır ve ibadet kapıları kapanır. Yalnız bundan üç şey müstesnadır: devamlı hayır, kendisinden beşeriyyetin istifade edeceği ilmi eser, öldükten sonra kendisine dua edecek hayırlı evlad” denmektedir. Avşarlarda erkek çocuk olmayan ocak “kör ocak” olmuştur. Atanın adını yürütecek, onu yaşatacak bir nesil yoktur artık. Atalarını anacak, onlar adına kurbanlar kesecek, adaklar adayacak, onların yeryüzünde temsilcisi olacak birisi yoktur. Bu yüzden çocuksuz evdeki bacanın dumanı bile emanetmiş gibi tüter.
Oğlum yok da onun için
Emanet tütüyor tütün. (3)
Bacadan tütünün tütmesi ise neslin devam ettiğini gösterir.
Peceden tütün tüterse
Nen çallım yavrum yatarsa
Çatal kurbanlar adadım
Gapıdan oğlan çıkarsa (4)
Bu yüzden Avşar ağıtlarında, ölen kişiye, yaşayanlardan birini (eski inançlardan bakiye kalan, kötü ruhlara adama, kötülükleri def etme boyutu), adama; tek sen geri dön de felan-filan sana kurban olsun, senin yerine o gitsin gibisinden, adak adama erkek çocuklar dışarıda tutularak yapılır.
“Dört kızıyın dördü de ölsün
Hakan’ı aldım dışına” (12)
“Oğlanlarına demiyom
Kurban olsun Yeliz kızın” (13)
Atanın en önemli görevlerinden birisi de nesli devam ettirecek evladı en iyi şekilde yetiştirmektir. Bu yüzden Dede Korkut boy boylayıp soy soylarken, destan kahramanları için babalarından tümen tümen koyun ister, at ister, deve ister, yayla ister. Avşar ağıtlarında da babanın en önemli görevlerinden birisi olarak evladın en iyi şekilde yetiştirilmesi yatar. Bir ağıtta;
Sana ölüm yakışır mı
Oğlun bir buçuk yaşında
veya
Çocukları küçük diye
El mudar’eder kendine
diyen Özgül Yener Hanım genç yaşta vefat eden kocasına ağıtlarıyla, çocuklarını ileri sürerek sitem etmektedir. Bir yerde bu küçük çocukların hürmetine bir isyan da var.
Yasin küçük, Gökhan küçük
Ölmez bunların babası
veya
Dört beş çocuğun babası
Tahsin’inen Hacı ölmez
Erkek çocuk olmayan evde, birinci eş, erkeğinin yeniden evlenmesine rıza gösterir. Bazı hallerde bizzat kendisi dünürcü olur. Bu tür bir davranış ilk eşin aile içindeki saygınlığını artırıp, mevkisini sağlamlaştırır. Hem de ilk eş kendisini bu yolla sigortalamış olur. Üstüne kuma getirmenin de bir sosyal statüsü vardır. Kumadan doğacak çocuk genellikle ilk kadının üzerine kayıtlıdır ve asıl anne bunu peşinen kabul eder. İlerde kuma tarafından, çeşitli nedenlere dayalı olarak statüyü zorlama geçimsizliğe sebep olabilir. Bu tür evliliklerin kökü de çok eskilere kadar gitmektedir.
Bu ocağı batıramam
Üstüme yenge getirim (4)
Ölen kişi bir evin tek erkek veya tek kız çocuğu ise adı “Yalıñız”dır. “Yalıñız” olma özellikle belirtilmektedir. Bu zikredilmenin temelinde mitolojik bir köken bulabiliriz. Ögel “Manas, annesinin karnında ‘on ay’ kalmıştı. Alman-Bet ise 12 ay ana rahminde büyüdükten sonra doğmuştu. Öyle anlaşılıyor ki, büyük efsane kahramanları, diğer normal insanlara nazaren daha fazla kalıyorlar, olgunluklarını ve diğerlerine karşı olan üstünlüklerini böyle kuruyorlardı.
‘Annesinin tek oğlu’ olmak da ayrı bir öğünme sebebidir. Çünkü annesi, bütün varlığını ve kuvvetini tek çocuk doğurmak için sarfetmiş oluyordu. Manas’ın annesinin kanını paylaşan başka bir kimse yoktu.” demektedir. “Yalıñız”ların ölmesi de daha çok acınılacak durumdur.
“Öleneçe unutmam ki
Babam oğlu yalıñızı” (17)
Öleneçe deli ağlar
Bir tek gardaşı ölenler (17)
Gız bibi kardeşim ölük
Ağ odamız viran oluk (14)
Bugün size ne ettiler
Oğlansızlık ne zor kızlar
Başkalarının çocuğu asıl evladın yerini tutmamaktadır. Evlatlık alma şekli ocak / çocuk ilişkisi içinde değerlendirildiğinde asıl çocuğun yerini alamamaktadır. Evlatlık alma işinde her ne kadar yakın akrabaların çocukları öncelik taşıyorsa da bu sadece gönül eğlendirmek, avunmak, evlat hasretini gidermekten daha ileriye gidemez. Dede Korkut Hikayelerinde geçen “Yad oğulı saklamağ-ile oğul olmaz, böyüyende salur gider, gördüm dimez. Kül tepecük olmaz, güyegü oğul olmaz. ” sözü Avşar ağıtlarında birebir olarak yaşamaktadır.
El adama kardeş olmaz
Yalanlar kardeş yalanlar (17)
İnsanoğlu ilk atasından günümüze kadar gelmiş geçmiş bütün atalarının genetik özelliklerin taşımaktadır. Soyun devamını da bu genlerin baskın istekleri sağlamaktadır. Çocuk murattır, servettir, şefkattir, rahmettir. Ata kendisinin arzulayıp da elde edemediği, ulaşamadığı idealleri çocuklarında görmek istemektedir ve atalar çocuklarında kendilerine benzeyen tarafları gördükçe sevgi ve alakasını o çocuk üstünde daha çok yoğunlaştırmaktadırlar. (Dede Korkut’un pekçok yerinde bu anlayışı buluruz.) Babanın/atanın yerini tutma erkek çocuklar için geçerlidir. Ocağın / soyun devamı ilkesinde erkek çocuklar atanın yerini alabilecek kapasiteden mahrum olursa, yeteneksiz olursa da ocak batmış sayılır. Nihayetinde Dede Korkut’un “Kazan Bey’in oğlu Uruz Bey’in Esir Düştüğü Destan”ında da Kazan Bey oğlu Uruz için aynı düşünceleri paylaşmakta, oğlunun yerini tutamayacağını veya mirasını oğluna vermeyeceklerini düşünmektedir. Avşar ağıtlarında da bu anlayışın devam ettiğine şahit oluyoruz.
Memmed benim küçük gardaş
Odamızı yakar m’ola (15)
Bir korkum var babam oğlu
Hasan cahil ocak batar (16)
Fakısına darılıyor
Yerimi tutaman deyi !6)
Fakı yerini tutar da
Apı yakar odasını (16)
Oğlu olan tutar saldan
Oğlu olmayan bilmez halden
Ayan olsun sürmeli oğlum
Bir gelin getirdim elden (4)
1.
Vardımkine odañ issiz
Çaldım bakdım güğüm susuz
Dudu gelin boynun ağmiş
O da derki başım oğsüz
Gel Yeter yanımda otur
Söyleyim asiğim yetir
Ben görmedim o muradı
Get yayladan çiçek getir
Gemi direkte dahılı
Al atıñ sahibi hanı
Selam söyleñ Sanc’oğluna
Al at çifte yerdi yemi
2.
Gar’öküze gurban dedim
Mağar öküz garayımış
Boğazdan adam mı ölür
Anam oğlu sırayımış
Ben dışarı çıhıncağaz
Gara mezar görünme mi
Eller çifte giderkene
Anam oña yerinme mi
Ne ağlıyoñ kele ana
Oğlan olur otururum
Ayağıma çarık giyer
Odununu getiririm
Göğ güccüğün oğlu Gara
Atını galdırm’ahıra
Yumruğu adam öldürür
Babam oğlu gadañ ala
Gadañ allım Musa emmi
Biçiciñ mi bucağını
Gülderen’i oğlan olsa
Yakar mıydı ocağını
Ağ işlikde gara yelek
Ne güzel yahışır gardaş
Aradım da bulamadım
Gözlerin kör ola yoldaş
3.
Arafat dağına vardım
Ulaşamadım Kabe’ye
Emmilere hede aldım
Kohu doldurdum hâbeye
İleri gel Gökşen Hatın
Sözlerimde var mı bütün
Oğlum yoh da onuñ üçün
Amanat tütüyor tütün
Ağ odada camlı pece
Çifte kandil yanar gece
Mereççi malın bölüyo
Beş yaşl’olum olmayınca
Şervetli dibağ öter
Oğlum yoh ocaam batar
Mereççi odamı yıhma
Hayrıma çerçiler yatar
Çalhanır gelir sürüsü
İçinde kısır yarısı
Düğünde deynek oynar
Ahırda kişner dorusu
Yaz gelir de goyun guzlar
Çobanlar davarın duzlar
Ellerin hacısı geldi
Añşam babasını gözler4.
Yendim oğlancığım yendim
Daş aldım bağrımı deldim
Ben Çavdarlıyım dedim de
Bir yolcudan habar aldım
Ben Çavdarlıyım dedim de
Bir yolcudan habar aldım
Damdan üsdü goca gonak
Oğlum var da dutdum dilek
Çatal gurbanlar adadım
İki goyun bir de inek
Çatal gurbanlar adadım
İki goyun bir de inek
Gadañ alıyım İrbeham
Gel geline edek minnet
Bir oğlan oğlan mı demiş
Omar ağañ’oğlu Memmed
Bir oğlan oğlan mı demiş
Omar ağañ’oğlu Memmed
Yattı ağ gelinim yattı
Bebekler üsdüme atdı
Haksındım Memmedhaksındım
Oğlan öldü ocak battı
Haksındım Memmed haksındım
Oğlan öldü ocak battı
Bu ocağa batıramam
Üsdüme yenge getirrim
Gelin üsdüm’atdı çıktı
Bebekleri ben yatırrım
Gelin üsdüm’atdı çıktı
Bebekleri ben yatırrım
Gadañ alıyım gelinim
Ne ded’oğlumuñ dilleri
Kör olmuş Alimin gözü
Duvar çalıyor elleri
Kör olmuş Alimin gözü
Duvar çalıyor elleri
Biri oğlum biri Ali
Arasında gara çalı
Oğlum deyi yana yana
Galmadı babıyañ hali
Oğlum deyi yana yana
Galmadı babıyañ hali
Peceden tütün tüterse
Nen çallım yavrum yatarsa
Çatal gurbanlar adadım
Gapıdan oğlan çıkarsa
Çatal gurbanlar adadım
Gapıdan oğlan çıkarsa
Oğlu olan dutar saldan
Oğl’olmayan bilmez haldan
Ayan olsun sürmel’oğlum
Bir gelin getirdim elden
Ayan olsun sürmel’oğlum
Bir gelin getirdim elden
Gadañ alıyım obası
Gurban oluyum babası
Dutdu da silahı satdı
Kör olsuñ bunuñ babası
Dutdu da silahı satdı
Kör olsuñ bunuñ babası
5.
İleri gel bacım Hürü
Veziriñ gozleri iri
Gınık'da davarı döller
Yaylıya çekilir sürü
Gınık'da davarı döller
Yaylıya çekilir sürü
Beri geliñ gırılaçça
Ben deyim de siz belleyiñ
N'olur asik olmayınan
Yetim garıları gollañ
Bunu saña vermezler ki
Boynu buruh durmayınan
Doruya keçe döktürür
Üsdü sarı sırmayınan
Çatal döşşekde yatarken
Guru yerden yer isdiyor
Oğlu yoh yüreği yangın
Çobanlardan gar'isdiyor
Bilmiyorum biriñizi
Gatmıyorum ölüñüzü
Diyarbakır'da galanım
Emmim oğlu Melik Gazi
Şu da bebek şu da bebek
Şu da oynar başı gabak
Oğlansız ocak mı yanar
Boşuna dönüyor tabak
6.
Uzunyayla hep dayısı
Acep onlar duydu m'ola
Kafasını kesen doktur
Gurşununu buldu m'ola
Ben bağlarım terkisini
Eşim uyur uykusunu
Adam devletten mi kaçar
Çekiyordum korkusunu
Güvercinler konar burca
Ziya'mı koydular uca
Su selesi verdi m'ola
Ziya Beyi yuyan hoca
Atı nalbantta nallanır
Kendi çarşıda sallanır
Bir kötü candarma vurdu
Adam ellerden arlanır
Sıradan'da Gocabucak
Kanlı asbap kucak kucak
Gözü kör olası emmi
Su istemez batgın ocak
7.
......................
Vakıt geldi gediciyim
Osüzler evde yatıyor
Babasızı nediciyim
Şurada bir gelin ölmüş
Ne oğlan var ne de goca
Gurban oluyum eliñe
Oğlansızı yuyan hoca
Musdafa ben küsdüm saña
..............................
Gurşuna bağrın gerenim
Yoldan geri döneyidi
Cennet Meyram nerede
Adlanını yatırıyo
Oğlan etmez etdiğini
Zinnet isdediğini getiriyo
Gadañı alıyım Hallâ
Abdıllam bir dil bilmiyor
Altı yedi ay oldu da
Biz gözlüyoh o gelmiyo
Dokdur ameliyat etmiş
Azgın anıyañ yarası
Dikişin de ........ attı
Doktur gel dik kör olası
Ne diyem Döne ne diyem
Beni de al bir eliñe
Çifter çifter vezirleriñ
Hele bakın şu halıma
Çocuklarıñ daha güccük
Dur desem de durmuyollar
Bir Abdılla’mdan madesi
Töbe baba bilmiyollar
Ağlıyak Mısdaf’ağlıyak
Bunlarıñ da geçer günü
Gadañı alıyım Zinnet
Hanı bacıñızıñ biri
Gurban oluyum donuña
Adana’da adam galmaz
Benim deli yola çıkmış
Belik belik kimse vurmaz
8.
Emmim bize darılıyor
Ağlamañ da duruñ deyi
Anam öyle yalvarıyor
Bir oğlancık verin deyi
Bizim Hatça çok ağlıyor
Battı babamın ocağı
Gadañı alıyım ana
Kim biçer güllü bucağı
Çıkmış dağlarıñ başına
Dönememiş goğuşuna
Kimsesi yok babam oğlu
Çok yalvarmış çavuşuna
Gadañı alıyım ana
Ciğerleri bütün yara
Tabur Elbistan’a erdi
Get anam oğluñu ara
Sahipsizlik ne zor imiş
Eller darılır edeme
Ana aklını başına al
El oğlan vermez adama
Kör ederim Şefre seni
Yak odanıñ ışığını
Mevlam bir oğlan verip te
Sallatmadı beşiğini
9.
Ey etdiñ gardaş ey etdiñ
Yaz ayları gelirkene
İsdedi de bir su versem
Deli Başgan yunurkana
Gayseriye varıncağaz
Gardaş varmadım eviñe
Gavuşduñ mu babam oğlu
Gara kelekli geline
Gasevet mi basdı bacım
Sen de benim gibi ağla
Ne deyi camiye endiñ
Ne var evladsıza uğra
Böyl’ağlarım yelgin yelgin
Başgan ölük aklım dalgın
Yalvardım getiremedim
Gardaşım Hacı’ya gırgın
Allahı seven dânesiñ
Gardaşım neadar güzel
Bilgi sayarı çalışır
Kendi uçağınan gezer
Gadañı alıyım Eşe
Galdıñ mı ufak guzulu
Almanya’dan gelen tabut
Üsdünde Başgan yazılı
Güccük tüccar babam oğlu
Bak başıma gelen işe
Gız Yeter gidek daşlıyak
Mezerine gonan guşa
Öyle dediğime bakmañ
Ağıt gaydasına bakar
Gardaşım uçakdan iner
Valizi gümrüğe döker.
10.
İlaha dağlar yıhıla
Dumanı goğe çekile
Yadırg'ele gız vereniñ
Evi başına yıhıla ooooooooy
Yadırg'ele gız vereniñ
Evi başına yıhıla ooooooooy
Havanıñ yüzü bulandı
Yağmur yağdı da elendi
Ulaşırdım babam oğlu
Guru Çay ne çoh dolandı oooooy
Ulaşırdım yalıñızım
Guru Çay ne çoh dolandı ooooooy
Altıña döşşek yazarım
Gıyıña yasdıh dizerek ooooy
Her gelmiye sırtıñ yurum
Gadañ'alıyım diyerek ooooooy
Her gelmiye sırtıñ yurum
Gadañ'alıyım diyerek ooooooy
İlaha gıran dıhıla
İrkilişti galdı gızlar ooooooy
Esgi gunü bildiñiz mi
Gırh geçimiz ikiz guzlar oooooooy.
Esgi gunü bildiñiz mi
Gırh geçimiz ikiz guzlar oooooooy
Gara geçimiz yellenir
Boz goyunumuz bellenir oooooy
Duyarım gardaşım ölmüş
Gelmiye adam arlanır ooooooooy
Diyollar gardaşım ölmüş
Gelmiye adam arlanır ooooooooy
Seni anam oğlu seni
Aldattıñ da saldıñ beni oooooooy
Gavışırdım anam oğlu
Aşamadım guru beli ooooooyyy
Ulaşırdım anam oğlu
Aşamadım guru beli ooooooyyy
Bunlarıñ böyle ölmesi
Yürağime derd eyledi oooy ooooy
Maşat derler serin yayla
Avşar gondu yurd eyledi ooooooy
Maşat derler serin yayla
Avşar gondu yurd eyledi ooooooy
Sabahınan er galharda
Gayfanıñ dumanı süner ooy
Go guşahlı mor sümbüllü
Almalı yurtlara gonar oooooy
Go guşahlı mor sümbüllü
Almalı yurtlara gonar oooooy
Beker anam oğlu beker
Oğlu yoh da beni yahar ooooooy
Sanarsıñ dövlet valisi
Yüzbaşıya palta çeker oooooy
Sanarsıñ dövlet valisi
Yüzbaşıya palta çeker oooooy
Hatın'a da uğramadım
Boğün beni salmaz déyin oooooyy
Ümmü’ye de uğramadım
Gece sabah olmaz déyin ooooooy
Ümmüye de uğramadım
Gece sabah olmaz déyin ooooooy
Hocam terefi gıldırır
Eşiğaçe (eşâçe) adam yığılır oooooy
Esgi gunü bildiñiz mi
Beş gazan südü sağılır ooooooy
Esgi gunü bildiñiz mi
Beş gazan südü sağılır ooooooy
Gutnusu çuha geyerdi
Sıktırmalı yelağinen oooooy
Ey gününü onlar desiñ
Eşe bilir Melağ’inen oooooyy
Ey gününü onlar desiñ
Eşe bilir Melağ’inen oooooyy
11.
Ben ahara vardım ıdı
Sabanı düşmüş gasıya
Tez gelesiñ sürmel’eşim
Bizi de goyduñ asıya
Gadanı allım bibisi
Eşim ellerin iyisi
Eller hergini ederken
Hazan galma mı gıyısı
Şaşığım bibim şaşığım
On senedir ben aşığım
Yahışma mı sürmel’eşim
Ardıñda galsa beşşiğin
Gadañ allım Zeyneb dezze
Sökdü seherin bekeri
Hodulu gağnıya vurur
Yanar gağnının tekeri
Ben gapıya çıhdım ıdı
Bibim gezer bomuz bomuz
Künde bir müşteri gelir
Boynuzu tohalı camız
Hezerine hüzerine
Bayguş gonar mezerine
Efendimiñ al atını
Çekiñ Yalak pazarına
Bu yıl biçerim ekini
Elden sahını sahını
Eşim yayladan geliyor
Sümbül sohunu sohunu
12.
Hasan İran’dan geliyor
Makinesi vurur gorna
Yüzün(e) gazete örtükler
Ev soyhaña galsıñ Durna
Kamil nerde Memmed nerde
Onlar da dutsa salından
Gız Hediye çıkar m’ola
Şöför Hasan’ıñ gelini
Elini cebine sohar
Yörürkene boynun büker
Ölenler gaynım uşağı
Kimi evli kimi beker
Odanıñ gapısın’örtüñ
Mansur ağam ağlamasıñ
Anama tembeh ediñ de
Gayri düğün dânemesiñ
Meyram seni kor ederim
Heç demiyoñ sürmel’eşim
Anam bir yasdık gondersiñ
Betondan ağrıdı başım
Elleham aklı yetmiyor
Sülenpa oynuyor gızı
Bazar günü gelici de
Niyazi kesici guzu
Gızıl Dağ’dan davar iner
O da Ali’miñ, sürüsü
Dört oğlanıñ anasıyım
Hani gelmedi birisi
Al’Ağam düğün etdi de
Nur’Ağam atıyor para
Ağzın açıp gonuşmamış
Gafasından almış yara
Mansur Ağam çok ağlıyor
Öldü elimiñ değnağa
Siz ögsüzü biliñiz mi
Gomşudan geyer koyneğa
Bugün ölüñüzü demem
Sıra Hasan’ın sırası
Öyle değal mi gız Atiye
Ölür yiğitler anası
Bazar günü burdan getdi
Yatsam gelir mi düşüme
Dört gızıyıñ dördü d’ölsüñ
Hakan’ı aldım dışına
13.
Tamer neden ağlamıyoñ
Ciğeriñi dağlamıyoñ
Babañ size dayanamaz
Bunu yolda ağlemiyoñ
Hemi Tamer hemi Taner
Bunu duyan eller yanar
Yaralı gel bre gurban
Gardaşlarıñ dığrak döner
Gızınıñ da adı Mine
Ben ağlarım döne döne
Işırkan basdılar zile
Acı habar geldi gene
Sürmeli Yeliz’iñ gözü
Babasınıñ nazlı gızı
Bizim gaderimiz batsıñ
Garalı geçirrik yazı
Daha yaşıñ otuz dağel
Ben Bampali’yi nediyim
Ben durmam çıharım derse
Yeliz’iñi büyüdüyüm
Ne duruyoñ gız Naciye
Gel ağlıyah soluh soluh
Sen Dahar’ı arıyorsañ
Gavur dağlarında galık
Ağlamıya yokgi halım
Gardaş ciğerimi delik
Şu bacımıñ Dahar oğlu
Yarış arabası alık
Şu Dahar nerede galık
Çıhsıñ oyunun başına
İlaha gurban oluyum
Gan mı bulaşmış gaşıña
Hepisiniñ başıyıdı
Bir yürür de bir de hoplar
Şuña dezze dayanır mı
Eşe kekilini toplar
Kekilini toplarım da
Bacımınan bölüşürüm
Yarin mezara varır
Seniñinen gonuşurum
Böyle gelme bre Dahar
Bacılarıñ saña kuser
Yaralı gel bre gurban
Hacı Duran gısır keser
Neñ’ağlıyoñ gız Naciye
Toplanah mezere gidek
Dahar yaralı yatamaz
Biz dayıña tembeh edek
Gadañı alıyım Yılmaz
Dahar getdi geri gelmez
Çocuhlara bir şey deseñ
Gardaşıyıñ gönlü olmaz
Gétme gadañı alıyım
Ben saña ana oluyum
Ağır al da bre Dahar
Şu Yaşar’a tel vuruyum
Gurban oluyum eline
Ne gözel çalardı sazı
Oğlanlarına demiyom
Gurban ossuñ Yeliz gızı
Yusek galdırıñ salını
Getsiñ gorünü gorünü
Ağer buña kim derlerse
Hacel’ağa’nıñ torunu
14
Aç gözüñü babam oğlu
Ölüyor bacıñ ölüyor
Ben ileri geldim Pampal
Tabut arkadan geliyor
Damıñ ardına savuşdum
Dökülmüş damıñ daşları
Babam oğlu can veriyor
Kirpiğe değdi gaşları
Gız bibi gardaşım ölük
Ağ odamız viran oluk
Eğleñ gomşuları eğleñ
Gara günlü Elif gelik
Bıçak değal hançer değal
Nerde gardaşıñ yarası
Tel çekdim gene gelmedi
Cengiz denen kör olası
Hele gorseñ babam gızı
Gollar garyolada bağlı
Hasdayım da babam oğlu
Ağlatmıyor eliñ oğlu
Pampal d’ölsüñ ben d’ölüyüm
Tülüye beñzer yapısı
Seni burada yudurmam
Bura Yusuf’uñ gapısı
Hasdayım da babam oğlu
Ağlatmıyor eliñ oğlu
Şimdi Ağca bağem gelir
Atınıñ guyruğu düğlü
15
Dayıoluklu benim aslım
Yozum emmilere teslim
Hacı Musdafa’yıöpdüm
O zaman umudu kesdim
Ahfanlı’da böyük yaylam
Emmilerim çıhar m’ola
Memmed benim güçcük gardaş
Odamızı yahar m’ola
Bir guş olsam uçsam ıdı
Erciyes’i geçsem idi
Öldüğümü aramazdım
Mordaş’dan su içsem idi
Baña da zengin dediler
Beş bin liramı yediler
Gulâmınan duydum bibim
Bu dertden ölür dediler
Bib’anama selam söyle
Üsdüme kilim dohutsuñ
Kazim’inen Helli Hafız
Guzularımı ohutsuñ
Güccük Memmed’iñ de esger
Odañı kimler yahıcı
Yazın sehile inince
Barhanaya kim bahıcı
Anam yolmasıñ yüzünü
Oba çıharır gızını
Soysuzumuş emmilerim
Garibim yumdu gozünü
16
Efelek gönlüm efelek
Duydum da geldim goparah
Gardaş Gögsün’den geliyor
Altında gırı sekerek
Gökde yıldız var değal mi
Gonah saña dar değal mi
Bir guş bir çalıya sinmiş
Gögsünlüler ar değal mi
Yaylamızın yolu daşlı
Gelin ağlar gozü yaşlı
Açın bahıñ Gögsünlüler
Babam oğlu gara gaşlı
Deve gelir gater gater
Yuların üsdüne atar
Bir gorhum var babam oğlu
Hasan cahil ocah batar
Yüküne gutnu yığdırır
Odada dibek dövdürür
Tüccar ıdı babam oğlu
Etliği ayrı yaydırır
Valiyinen eder sözü
Haleb’e dökücü yozu
Şerefli babamın oğlu
Geline dövdürür gazi
Nazlı babam oğlu nazlı
Omar da beş dene gızlı
Şöyle gelin dul galır mı
Zilifinin ucu gezli
Beri verin çufasını
Ben bilirim gaydasını
Omar Osman olmayınca
Yahar mıyım odasını
Yalağ'a gardaş Yalağ'a
Bin yağıza sür dölağa
Ey ettiñ Omar ey ettiñ
Öküz'güttürdün Melağ’a
Hacer işliğini diker
Yahası sedef düğmeli
Gardaş Gayseri'den gelmiş
Terkisi Tecir hağbeli
Dorusu eve girmiyor
Yem yemez de yeri dişler
Babamın yalınız oğlu
Bu yıl guru yerde gışlar
Gurban oluyum çuhuya
Gardaşa benzer yapısı
Çaldım gözü yumulmadı
Üstünde yoğdu Apı’sı
Han elinden kahat salmış
Burada yatamam deyi
Fahısına darılıyor
Yerimi dutamañ deyi.
Fahı yeriñi dutar da
Apı yahar odasını
Fatma d'ölsün Hacer d'ölsün
Hatça alsıñ gadasını
Onbeş inaği sağılırdı
Yoğurt diyerek ölenim
Çatal damın ağ odası
Han obasında galanım
Köyümüzde dügün olsa
Gardaşım çıher ciride
Apı’sına gız bitirmiş
Gazi düzdürür şeride
Sabahınan sela verir
Köylü uyanır sesine
Apı’sına gız yetirmiş
Gazi düzdürür fesine
Kilide gurban oluyum
Kilid tesbehde dahılı
Gıyma felek guloyum
Onbeş eviñ bir vekili
Odaya tahsildar gelmiş
Gardaş olsa öter dibek
Üç gündür belim ağrıyor
Hacer gızın başı gabah
Guru yere goydularda
Garıştım toprağa kele
Atıma bindim varıyom
Mühürüñü vermeñ ele
17.
.........................
.........................
Öleneçe deli ağlar
Birtek gardaşı ölenler oyyyyyy
Dur aklım başıma gelsiñ oyyyyyyy
Hep gatarım ölüñüzü oyyyyyyyyy
Öleneçe unutmam ki oyyyyyyyyyy
Babam oğlu yalıñızı oyyyyy
Nideñ Gadir Mevlam nideñ oyyyyyyy
Niye dallarımı budañ oyyyyyy
Sen miyidiñ babam oğlu oyy
Bolu dağlarında yatan oyyyyyyyy
Anam d'ölsüñ babam d'ölsüñ oyyyy
Gaynıñ Vedat gadañ alsıñ oyyyy
Sal buradan varırkana oyyyyy
Anañ saña garşı gelsiñ oyyyyy
Ne ağlıyoñ deli deli oyyyyy
Hemen bizde m'öldü ölü oyyyy
Allahı seven ağlasıñ oyyyyy
Yéñi dilleniyor oğlu oyyyyy
Gel ağlıyah babam gızı oyyyy
Düzenli çalarım sazı oyyyyyy
Allahı ayan gorhuyom oyyyy
Gider m'ola éliñ gızı oyyyyy
Birikin dertli olanlar oyyyyy
Yalıñız gardaş'ölenler oyyyy
Cennetin gapısın açar oyyyyy
Babama ......... diyenler oyyyy
Ben buradan varırkana oyyy
Soyha mezer görünüyor oyyy
Eller gardaşım déyişin oyyy
İnsanlarda yériniyor oyyyy
El adama gardaş olmaz oyyy
Yalanlar gardaş yalanlar oyyyy
Bir sen'oldu babam gızı oyyyy
Eller gınar m'ola bizi oyyy
Deli misiñ bre gardaş ooooyyyy
Gider m'ola elin gızı oyyyy
Anam d'ölsüñ babam d'ölsüñ oyyyy
Datlı canım gadañ alsın oyyyyy
Sen miyidiñ babam oğlu oyyyy
Bolu dağlarında yatan oyyyy
Ağ bebagañ dillenişin oyyyyy
Kimlere baba diyecek oyyyy
Göñüllenme babam oğlu oyyyyy
Gırk sene gına vurunmam oyyyy
Datlı canım sağ olursa oyyyyy
Ellere ñ'ekmek yédirmem oyyyyy
.................................. oyyy
Güverir koyüñ bucağı oyyyyyyyyyy
Gadañ allım anam oğlu oyyyyyyyy
Batdı babamıñ ocağa ooooyyyyy