ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

 

Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

MAKALELER

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

Adana’da Asker Uğurlama - Karşılama Törenleri: Asker Ağıtları, Türküleri, Şiirleri, Manileri

Prof. Dr. Erman Artun
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.

 

1. Askere Uğurlama ve Karşılama Törenleri (K.1, K.2, K.3, K.4, K.7, K.9, K.11, K12, K.13)

Türk halkı askerliği kutsal bir görev sayar. Askerlik çağına gelmiş delikanlının askere yolcu edilmesi, askerlik dönüşü karşılanması bir gelenektir. Askerlik, delikanlının askere gideceğinin belli olmasından, askere uğurlanmasından, şiirlere konu olmasından, ardından ağıt yakılmasından, gönderdiği mektuplara, karşılanmasına kadar geleneği olan bir geçiş dönemidir. Her törende olduğu gibi askerliğin etrafında da bir âdetler, inanmalar, pratikler zinciri oluşmuştur.

Türkiye’de askerliğini yapmamış insan yarım insan sayılır. Askerlik bir eğitim yuvası olarak görülür, insan hayatının bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu nedenle askere gönderme, karşılama asker mektupları köylerde önemlidir; gururlanılır, ağlanır, duygulanılır.

Köyde gençleri askere uğurlamak önemli bir olaydır. Askere gidecek olan delikanlı askere gitmeden on, onbeş gün önce bütün işlerden el çektirilir. Delikanlı bu süre dinlenir gezer, eğlenir. Tüm tertipler son günlerinde birbirlerini evlerine davet ederek birbirlerine ziyafet çekerler. Davetlilere çerez ikram edilir, çalıp oynanır. Ailesinin maddi durumu iyi olanlar ise davar kesip mevlit okuturlar. Askere gidecek olan delikanlı askere gitmeden önce bütün akrabalarını ve yakın dostlarını ziyarete gider. Ziyarete çıkmasa bile akraba ve yakın dostlar, genci yemeğe davet ederler. Bu yemeği veda yemeği şeklinde düzenlerler. Ziyaret ettiği akrabalar askere uğurlama sırasında belli bir miktar para verirler. Bu paranın miktarı önemli değildir, önemli olan verilmesidir. Bu bir gelenektir. Delikanlının askere gideceği yerin belli olacağı gün köydeki bütün gençler toplanarak giderler. Askere gidecek genci yalnız bırakmazlar.

Asker adayı yola çıkmadan bir veya iki gün önce davetlilerle birlikte türbe ziyaretine gidilir. Bu ziyaretlere asker adayının götürülüş amacı, askerden sağ salim gelmesi için yardım dilemektir. Delikanlı kurban adar. Bazı aileler kına törenini yönetecek kına bayraktarını çağırır, bayraktar kına yakılırken kına ve asker duası okur.[1] Askere gidecek gencin ailesinin durumu uygunsa mevlit okutur. Mevlit gencin askerliğini kazasız belasız bitirmesi için okutulur. Mevlit sırasında da bu niyetle dualar edilir. Âdete göre bir kurban kesilir. Kesilen kurbandan yemekler yapılır ve gelen misafirlere ikram edilir. Misafirlerle askere gidecek genç ilgilenir. Askere gidecek gencin askere gitmesine bir kaç gün kala sağ serçe parmağına kına yakılır. Halk kültüründe kına yakılması yaygındır. İnanışa göre koçlara yakılan kına, Allah'a kurban etmek için; kızların saçlarına gelinin ellerine yakılan kına, kocasına kurban etmek için; askere gidecek gencin eline yakılan kına, vatana kurban etmek içindir. Kınada davul zurnayla akraba, yakın dostlar ve köyün gençleri eğlenirler. Kınaya gelenler askere gidecek gence hediyeler getirirler. Kınadan sonra askere gidecek genç ve arkadaşları köyde erkeklerin toplu halde bulunduğu yerlere giderek herkesle tek tek vedalaşıp, helallik ister.

Askere gideceği gün davul zurna getirtilir, Askere gidecek delikanlının arkadaşları evin önünde oynarlar. Evden ayrılırken üç el ateş edilir. Genci şehre götürecek araba gelin arabası gibi süslenir. Oğlanın koluna kırmızı kurdele bağlanır. Genci genellikle akşam gönderirler, otogarda herkes toplanır. Genç ailesi, yakın akrabaları, dostları ve köyün gençleri tarafından davul zurna eşliğinde uğurlanır. Gençler toplu halde halay çekerek genci oynatırlar. Vedalaşılırken gencin cebine para veya mendil konur. Delikanlının uzun süre ailesinden uzak kalacağı için her isteği yerine getirilir. Otobüse binmeden önce herkesle vedalaşır. Annesiyle vedalaşırken annesi oğluna simitten bir parça ısırttırır, simidi saklar. Simit evde bir odaya asılarak delikanlı askerden gelene kadar saklanır. Kısmetinin onu geri getireceğine inanılır. Genç askerden döndüğünde simit suda ıslatılarak kuşlar yesin diye atılır. Delikanlı eğer sözlüyse, sözlüsü ona bir mendil hediye eder. Bu dantelli mendili genç kız eliyle işler. Delikanlı bu mendili askerde kesinlikle kullanmaz, askerden geldikten sonra da saklar; bu gelenektir. Askere gidecek gencin durumu iyi değilse köyde para toplanarak gence asker harçlığı verilir.

Askere giden genç adaklıysa iki koç alınır; koçlardan biri mahallede diğeriyse askere gideceği kışlanın önünde kesilir. Etler fakirlere ve askerlere verilir. Bazı köylerde asker annesi saçlarına beyaz güller bezeyerek davul zurna ve zılgıtlarla yalınayak kışla önüne kadar gelerek oğluyla helalleşir. Köylerde eskiden köyün muhtarı askerlik şubesine giderek köyden askere gideceklerin listesini alır, köyde ilan ederdi. Delikanlılar da toplu halde bütün köyü gezerek vedalaşıp helallik alırlardı; herkes asker adaylarına hediye verirdi.

Asker dönüşü için kurban adanmışsa kurban kesilir. Kurban eti ya eve sokulmadan fakirlere dağıtılır ya da akraba ve komşular çağırılarak yemek verilir. Son yıllarda askere gönderme ve asker karşılama törenleri daha da canlı bir biçimde yapılmaya başlanmıştır.

2. Adana’da Askerler Üzerine Söylenen Ağıtlar*

[Tevhide Kaya: Bozdoğan Ağıtları. Ç.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınlanmamış Lisans Tezi, Adana 1996]

 

2.1 Askere Giden Gençlerin Arkasından Söylenen Ağıtlar

Askere Ağıt

Hikâyesi: Bekir adında bir genç, vedalaşmayı sevmediği için, hiç kimseye veda etmeden askere gitmiş. Bekir’in habersiz askere gittiğini duyan iki çocuklu hamile eşi arkasından şu ağıdı yakmış:

Üstümdeki sırt[2] büzüldü

Dizimin bağı çözüldü

Sana asker olmuş derler

Söyleycem söz hazırdı

Ankara’nın yolu hazır

İçerime çöktü hüzün

Arkandan da ağlaşıyor

Bir oğlunla bir de gızın

Medine’nin dili uzun

Evimize geldik güzün

Babasına mektup yazın

Kara kaşlı doğdu gızın

Tirenin yolu çok uzun

Evimize çöktü hüzün

Sen üzülme güzel oğlum

Baban gelecek bu güzün

Askere Ağıt

Hikâyesi: Dört tane oğlu olan bir kadın, oğullarından birini asker etmiş. Oğlunu askere yolcu ederken şu ağıdı söylemiş.

Havada bulut ezgin

Ben söylerim üzgün üzgün

Kınamayın komşularım

Ağzımızın tadı bozgun

Elimi belime verdim

Birini askere saldım

Tez gelesen babamoğlu

Yenice[3] yalınız galdım

Mustafa’ya Ağıt

Hikâyesi: Sekiz tane çocuğu olan bir kadının, en küçük oğlu askere gitmiş. Oğlunun askere gidişine dayanamayan kadın şu ağıdı söylemiş.

Tiren geliyor öte öte

Dumanını tüte tüte

Mustafa’yı asker ettik

İstanbul’dan daha öte

Tiren gelir güldür güldür

Tirenin tekerlekleri demir.

Oğlum seni vermez idim

Hükümetten geldi emir.

Askere Ağıt

Hikâyesi: Askerdeki oğlunu çok özleyen yaşlı bir anne, oğlunu görmek için oğlunun askerlik yaptığı yere gitmiş. Bu sırada oğlu eğitimdeymiş, komutana yaklaşarak halini arz etmiş. Bunun üzerine komutan eğitim yapan askerleri göstererek, seç bakalım bunlardan hangisi demiş, uzaktan oğlunu seçemeyen ana şu ağıdı söylemiş,

Makasım yok ki biçeyim

Makinem yok ki dikeyim

Askerler talime çıkmış

Oğlumu nasıl seçeyim.

Atları var at içinde

Nalı parlıyor kıçında[4]

Askerler türkü söylüyor

Benim oğlum yok içinde

2.2 Askerden Dönen Gençlere Söylenen Ağıtlar

Askerden Dönen Gence Ağıt

Hikâyesi: Günün birinde oğlan askere gidince, oğlanın babası gelini kendine almış. Askerden eve dönen genç durumu öğrendikten sonra şu ağıdı söylemiş.

Oğlan:

Keten gömlek giymiş, yanı dizinde

Bedel[5] bedel benleri var yüzünde

Böyle güzel mi olur köylü gızında

Baba nerden aldın sen bu gelini

Baba:

Pınarın başında destin mi kaldı ?

Saldığım mektubu eller mi aldı ?

Oğlum el almasın diye ben aldım

Burçak burçak kokar teri gelinin

Oğlan:

Keten gömlek giymiş yakası nazik

Kollarını sıkmış altın bilezik

Öpmeye kıyamaz, sevmeye yazık

Baba nerden aldın sen bu gelini

Baba:

Kaleden kaleye atılamadım

Terazim kırıldı tartılamadım

Ne de kahirli kahirli söylüyon

Babanın elinden kurtulamadın

Askerden Dönen Gencin Ağıdı

Hikâyesi: Günün birinde bir genç askere gitmiş, savaşta esir düşmüş. Askere giderken karısı hamileymiş. Yıllar sonra esaretten kurtulup köye, evine gelmiş karısının koynunda yatan bir genç görmüş. Bunun üzerine aşağıdaki ağıdı söylemiş ama daha sonra bu delikanlının oğlu olduğunu öğrenmiş.

Asker:

Derede arpa biçersin

Suyu pınardan içersin

Etrafını sel alınca

Nereden geçersin gelin

Gelin:

Derede arpa biçerim

Suyu pınardan içerim

Etrafımı sel alınca

Köprü kurar da geçerim

Asker:

Akşamını tandır gelin

Kandilini yandır gelin

Koynunda yatan yiğidi

Şimdi bana bildir gelin

Gelin:

Akşamımı tandırmışım

Kandilimi yandırmışım

Koynumda yatan yiğidi

Öz sütümle emdirmişim

Asker:

Hastayım ata binemem

Binsem de yere inemem

Ay karanlık yol gidemem

Aç kapıyı telli gelin

Gelin:

Aşağıdan gelen tatar

Kamçısını atar tutar

Garip olan handa yatar

Yolcu isen git yoluna

Asker:

Aşağıdan gelen tatar[6]

Kamçısını atar tutar

Garip olan nerde yatar

Aç kapıyı telli gelin

Gelin:

Hastasın ata binersin

Binsen de yere inersin

Ay karanlık yol gidersin

Yolcu isen git yoluna

Asker:

İstanbul’dan gelir ferman

Dizlerimde yoktur derman

Mehmet Çavuş sana gurban

Aç kapıyı telli gelin

Gelin:

İstanbul’dan gelse ferman

Dizlerimde vardır derman

Kolum yastık, saçım yorgan

Gel içeri Mehmet Çavuş

2.3 Askerde Ölen Gençler Üzerine Söylenen Ağıtlar

Askere Ağıt

Hikâyesi: Adana’nın Kadirli ilçesinin Mehmetli Köyünde, iki jandarma eri eşkiya takip ederken, jandarmalardan biri eşkiya tarafından vurulmuş. Arkadaşı ölen diğer jandarma arkadaşının başında şu ağıdı söylemiş.

Tepe olmuş delik delik

Sebebimsin Şırşıroluk[7]

Ne yatıyon arkadaşım

Yolumuza gitmeyek mi?

Şurada var iki kiraz

Biri senin mezarın mı?

Mehmetli’ye varamazsak

Taş Köprü’de[8] yatmayak mı?

Ergen arkadaşım ergen

Vurulmuş da olmuş sergen[9]

Üstüne örtmemiş yorgan

Sabah oldu kalkmayak mı

Turgut Hilmi’ye Ağıt

Hikâyesi: Adana’nın Kadirli İlçesinden Turgut Hilmi ,zabit olarak Galiçya cephesine gitmiş. Bu cephede çok genç yaşta şehit olmuş. Ölmeden yanındaki arkadaşına şunları söylemiş. Nasip olur memlekete varırsanız Turgut Hilmi şehit deyin .Yaşa vatan, yaşa millet.

Her tarafta yürüyüş var

Durmaz Osmanlı askeri

Şehit düşen yaralı var

Ancak o varmaz ileri

Kurşun gülle yağar durur

Kimi atar kimi tutar

Bir yaralı zabit bitap

Neferine hitap eder

Beni bitirdi arkadaş

Kolumdaki bu yareler

Benim işim bitti kardeş

Yüreğimi bu pareler

3. Asker Mektuplarında Şiirler

Sıla (K.14)

Adana’ya gittim başım dönüyor

Bir yudum su verin içim yanıyor

Her gören askeri deli sanıyor

Sıla delisiyim çek kara tiren

Kara tiren acı acı bağırma

Anamdan babamdan beni ayırma

Tez ulaştır beni köye duyurma

Sılamdan ayrıldım çek kara tiren

Garip anam garip garip ağlama

Ağlayıp da karaları bağlama

Kara tiren beni burda eğleme

Sılamdan ayrıldım çek kara tiren

Şubeye vardım sülüsümü aldım

Asker olduğumu yeni anladım

Sevine sevine tirene bindim

Ben de asker oldum çek kara tiren

Bayram (K.14)

Yaz gelince çayır çimen sulanır

Bir senede iki bayram dolanır

Böyle yerde ana baba aranır

Ana bayramınız mübarek olsun

Baba bensiz kurban kesmeyin

Oğlum da gelmedi diye küsmeyin

Yalvarırım mektubumu kesmeyin

Baba bayramınız mübarek olsun

Bayram gelir herkes eve çekilir

Benim boynum gurbet elde bükülür

Ah çektikçe göz yaşlarım dökülür

Bacı bayramınız mübarek olsun

Bayram gelir akrabalar gezilir

Annem babam benim için üzülür

Bayram için böyle yazı yazılır

Kardeş bayramınız mübarek olsun

Gül idim bahçenize ekildim

Buğday oldum tarlanızdan biçildim

Asker oldum aranızdan seçildim

Dostlar bayramınız mübarek olsun

Hacı’m (K.14)

Hikâyesi: Genç gelin eşini askere yolladıktan sonra ardından şu şiiri söyler.

Yarimin gittiği yollar

Söylüyor yenilmez diller

Yaz gününde açan güller

Yarin kokusuna benzer

Sütü de pişirdim ılık

Ciğerim delik delik

Her gün gülüp oynuyordum

Yar gidince bana n’oluk

Gene dumanlandı dağlar

Hacı’m bana deyin dağlar

Haftada isterim mektup

Yar bakarsam gönlüm eyler

Kafasında var aklı

Alnına düşmüş kekili

Hasan’ı askere yolluyom

Kim olsun evin vekili

Suna Gelin[10]

Asker oldum gidiyorum

Eyle beni Suna Gelin

Üç günde ayırdı felek

Eyle beni Suna Gelin

Suna Gelin, Suna Gelin

Bir mektup yaz gönder gelin

İzin alam sana gelem

Eyle beni Suna Gelin

Verin benim martinimi

İşte giydim potinimi

Koyun çantama tütünüm

Eyle beni Suna Gelin

Şanlı Askerim [11]

Bana derler, Çileli Yörük Emine

Ellere düğün bayram benim neyime

Askerim gelirse şenlik evime

Askerim askerim, şanlı askerim

Gurbette kırk yıl kalsan beklerim

Beline bağlamış palaska kemer

Silahı omuzunda nöbet tutar

Elbet benim yiğidim sılaya döner

Askerim askerim, şanlı askerim

Gurbette kırk yıl kalsan beklerim

Askerim Emine’n bekler yolunu

Mektubun gelmeyince büktüm boynumu

Nideyim [12]

Yine yeşillendi Adana bağı

Koydular tirene yatsılar çağı

Emroldu toplandı batı ile doğu

Giderim gurbete anne nideyim

Adana’yla İstanbul’un arası

Çok şehirler geçtim yoktur sayısı

Daha bitmemiştir hasret yarası

Geçmez gurbet elde günüm nideyim

Geldik İstanbul’a gördük tramvay

Kol kol olmuş gezer bayan ile bay

Dediler askerlik oldu otuz ay

Geçmez gurbet ilde günüm nideyim

Geldik Trakya’ya kurduk mekanı

Aradım bulmadım derdim bakanı

Görmedim bir pınar kumsuz akanı

İçilmez suları sıcak nideyim

Yemeği sorarsan kereviz çıktı

Hiç yiyen bulunmaz askerler bıktı

Bölüklerin çoğu hep yere döktü

Budur Trakya’nın aşı nideyim

4. Asker Türküleri

Türkü (K.5)

Mudurnu’dan aldık el kadar astar

Nerde gelin görsem kocası asker

Beşikte yavrular yavrusun ister

Onun için arz ederim sılayı

Askere varınca soyun dediler

Asker elbisesi giyin dediler

Karavana tayın nedir bilmezdim

Getirdiler bize yeyin dediler

Nizamiyede gece nöbet beklerim

Sağımdan soluma silah beklerim

Mektup bekler diye posta beklerim

Onun için arz ederim sılayı

Erzurum dağında kargalar öter

Bir çarşısı var ölümden beter

Bir kepçe yoğurdu altmışa satar

Onun için acı acı söylerim

Türkü (K.6)

Altı sene askerlik yaptığı

Nöbette hastalık kaptığım

Yıkılası Halep şehrinde

Derde derman bulamam

Bahar geldi yaz geldi

Koyun meler kuzu meler

Feryadım bağrımı deler

Sultan Navrızlı aziz dağlar

Herkesin gözü Ali arar

Babam kalkar posta arar

Anam evde ciğer kavrar

Alim evde yok diye

5. Asker Mektuplarında Maniler

Oy demirci demirci (K.7)

Nerden aldın pirinci

Askerlerin içinde

Benim abim birinci

***

Dama koydum yakacak (K.9)

Şimdi tiren kalkacak

Yar askere gidiyor

Bize kim bakacak

***

Karpuz kestim yiyen yok (K.9)

Afiyet olsun diyen yok

Yarim askerden dönmüş

Gözün aydın diyen yok

***

Al çemberi pulladım (K.10)

Saçım uzun salladım

Orta boylu yarimi

Van’a asker yolladım

***

Ata binesim geldi (K.11)

Çayda inesim gelir

Yarim gitmiş askere

Yine göresim geldi

***

Sarı yorgan yüzlerim (K.12)

Üzerini düzlerim

Kınamayın komşular

Asker yolu gözlerim

***

Mendilimin dört ucu (K.13)

Dört ucu da turuncu

Kurban olayım yarime

Askerlik vatan borcu

***

Denize suya vardım (K.13)

Gelirken kuma daldım

Kara gözlü oğlumdan

İki mektup birden aldım

6. Sonuç

Asker uğurlama, karşılama Türk halk kültüründe günümüzde de sürdürülen bir gelenektir. Askerlik insan hayatında bir geçiş dönemi olması yönüyle çeşitli aşamaları yüzyıllardır tören olarak kutlanmaktadır. Askerliğe gönderme, karşılama törenleri dinsel, toplumsal ve kişiseldir. Bu törenlerde yemek yeme, ziyafet verme, adak, kurban vb. iç içedir. Bu önemli aşamanın çevresinde bir çok inanç, âdet, töre, tören, ayin, dinsel ve büyüsel işlem kümelenerek söz konusu geçişi bağlı bulunduğu kültürün beklentilerine ve kalıplarına uygun biçimde yönetmektedir. Bunların hepsinin amacı da askere gidecek kişinin yeni durumunu belirlemek, kutsamak, aynı zamanda askere gidecek kişiyi askerlikte yoğunlaştığına inanılan tehlikelerden ve zararlı etkilerden korumaktır. Askere yolcu etme ve karşılama çevresinde kümelenen âdetler, gelenekler, törenler ve bunların içinde yer alan işlemler ve uygulamalar o yörenin geleneksel kültürünü de yansıttığı için önemlidir.

Halk kültüründe geçiş dönemleriyle ilgili inanç adet ve pratiklerin eski Türk kültürü ve inanç sistemleriyle bağlantısı vardır. Türk kültürü yeni yurt Anadolu’da yeniden şekillenmiştir. Âdet ve inanmaların hayatın her döneminde insan üzerinde büyük bir yaptırım gücü vardır. Toplumsal ve kültürel değişiklikler âdet ve inanmaların değişmesine neden olurlar. Âdetler eski kuşaklarla yeni kuşaklar arasında bir bağlantı zinciridir. Günümüzde ritüel kökenli bir çok inanç İslamiyet’in gereğindenmiş gibi kabul edilip yaşatılmaktadır.

Adana yöresi geçmişten getirdiği kültür ve inanç izlerini barındırdığı gibi, günümüzde farklı kültür ve inançların birlikte yaşandığı yerdir. Yeni kültüre yeni dine geçildiğinde eski inançlara ait bir çok inanç şekil değiştirerek yaşamaya devam eder. İnsanlar atalarının binlerce yıllık deneyimleri sonucunda oluşan inançları bazen farkında olarak, bazen de farkında olmadan korur, saklar ve gelecek kuşaklara aktarır.

Adana askere gönderme törenlerini incelediğimizde; tören yapılması, toplu yeme içmenin olması, kurban adanması, askere gidecek delikanlıya kına bayraktarı eşliğinde kına yakılması, mevlit okutulması, askerlik duasının okutulması, kurban kesme, uğurlama sırasında davul zurna eşliğinde toplu halde yörenin halk oyunlarının oynanması, askere giden delikanlıya uğur simgesi olarak koluna kırmızı kurdele bağlanması, kısmetinin askerden delikanlıyı sağ salim getirmesi için ısırttırılan simidin askerlik boyunca saklanması vd. inanç ve pratiklerini görüyoruz. Askere giden delikanlının üzerindeki kötülükleri gidereceği inancı eski inançların kalıntılarının günümüzde de sürdüğünü göstermektedir. İslami inanca dayalı pratiklerle eski inanç kalıntıları iç içedir.

İnsan hayatında askerlik, askere gideni ve geride kalanı etkiler. Askere gitme, gidip de geri gelememe olgusu ağıtlara, türkülere, maniler vd. türlere konu olmuştur. Asker mektupları, asker manileri, askerlik hayatını yansıtır. Bu şiirlerde; özlem, haberleşme isteği, ana baba özlemi, sitem, asker dönüşü başkasına varan sevgili, asker yolu gözleme, sıla özlemi vd. konular asker için yakılan türkülere konu olur. Adana'da her konuda ağıt yakılabilir. Ağıt yakma geleneğinde asker ağıtları önemli yer tutar. Ağıtları yakanlar genellikle geride kalan eş, ana, kardeş ve askere giden delikanlıdır.

Her yörede yapılacak bu tür çalışmalar, Anadolu'da bir çok inanç ve bunların etrafında oluşmuş uygulamaların belirlenip ortaya konması bu ritüel diye adlandıracağımız olguların Anadolu'da aldığı şekli belirlememizi sağlayacaktır. Ayrıca bu ritüellerin iç dinamiği, çalışma prensipleri ortaya çıkacaktır. Askere gitme, gidip gelememe olgusu ağıtlara, türkülere, manilere vd. konu olmuştur. Asker mektupları, askerlik sürecinde önemli bir yer tutar. İnsan hayatında askerlik; askere gideni ve geride kalanları etkiler.Asker mektuplarına yazılan maniler;ayrılık, özlem ve dilekleri dile getirmesi yönüyle işlevseldir.

Bu bildirimizle Türk halk kültüründe ve halk edebiyatında askerlik konulu yapılacak bir çalışmaya katkı sağlamayı amaçladık.

www.alewiten.com, 28.11.2002

Kaynak Kişiler:

K.1 Mehmet Arnabat,48, üniversite, Adana.

K.2 Duran Koçak, 47, üniversite, Adana.

K.3 Şadiye Mehmetoğlu, 61, ev hanımı, öğrenimi yok, Adana.

K.4 Fatma Avcı, 65, öğrenimi yok.Adana

K.5 Mehmet Durmaz, 58, ilkokul,Adana.

K.6 Ayşe Arlan ; 95, öğrenimi yok, Adana.

K.7 Ramazan Akkaya, 24, öğrenimi yok, Adana

K.8 Zeynep Tekeli, 50, öğrenimi yok, Adana

K.9 Ayten Demir, 19, lise, Adana

K.10 Mümine Ateş, 50, ilkokul, Adana.

K.11 Binnaz İnce, 45, ev hanımı, Adana.

K.12 Meral Göktürk, 37, ilkokul, Adana

K.13 Havva Altuğ, 49, ilkokul, Ceyhan, Adana

K.14 Ahmet Yılmaz, 43, üniversite, Adana

K.15 Mutlu Avcı, 24, Adana Kızılkaş Köyü Monoğrafisi, basılmamış lisans tezi, Ç.Ü Fen-Edebiyat Fakültesi, Adana 1998.


 

[1] Melek Ketre: "Adana Halk Kültüründe Askeri Uğurlama ve Askeri Karşılama Geleneği" 3. Uluslararası Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu. Adana 1999: 456-465.

[2] elbise

[3] yeni, şimdi

[4] ayak

[5] tane

[6] Posta hizmeti gören atlı

[7] Kadirli ilçesine bağlı bir köy

[8] Kadirli ilçesinde bir köy adı

[9] sergen olmak: yere serilmek, yere yaymak

[10] Songül Özataş: Adana Türküleri. Ç. Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınlanmamış Lisans Tezi, Adana 1994: 89.

[11] Özataş, age. s. 90.

[12] Özataş, age. s. 143.