Mondros Ateşkes Antlaşmasının yedinci ve onuncu maddelerine dayanılarak işgal edilmeye başlanan Adana ve çevresi birçok tarihi olaylara tanık olmuştur. Hürriyetine düşkün olan Adanalılar bu işgale karşı koymak için örgütlenmeye çalışmışlardır. Kendi çabalarıyla başlayan hareket, Atatürk'ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı'nın bir parçası olarak devam etmiş ve başarı kazanılmıştır. Atatürk Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra bazı şehirlerin düşüncelerinin oluşumuna etkisini bu şehirlere yaptığı gezilerde dile getirmiştir, işte Adana'mız da bu şehirlerden birisidir.
Mustafa Kemal Atatürk 31 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından, ölümüne kadar geçen sürede dokuz kez Adana'ya gelmiştir. Bu ziyaretlerin ikisi Kurtuluş Savaşı içerisinde yer alır. Yedi ziyareti ise zaferin kazanılmasından sonra gerçekleşmiştir. Süre açısından değerlendirirsek bu gelişlerin bazıları uzun sürmüş, bazıları ise günü birlik ziyaretler olmuştur.
Mustafa Kemal Paşa, I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması'nda yer alan "Alman ve Avusturya uyruklu subayların Osmanlı Devleti sınırları dışına çıkarılması" maddesi üzerine Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı'na tayin edilmiş ve 31 Ekim 1918 tarihinde Adana'ya gelerek bu görevi Liman Von Sanders'ten teslim almıştır1.
Mustafa Kemal Paşa Adana'da Yıldırım Orduları görevini devraldıktan sonra yurdun düşman askerleri tarafından işgal edildiğini görerek durumu İstanbul Hükümetine bildirmiştir. Bu arada Adanalıların düşman işgaline karşı koyma çalışmalarını görmüş ve bu durum kendisinde vatanın ve milletin kurtuluşu için çalışması, bir şeyler yapması gerektiği fikrini oluşturmuştur.
Kurtuluş Savaşı'nın askeri başarılarından sonra ilk defa Adana'ya geldiğinde bu duygusunu Adanalılar ile paylaşmış ve bağımsızlık hareketi için ilk düşüncenin Adana'da bulunduğu günlerde oluştuğunu şu sözlerle ifade etmiştir: "Acı günlere ait olmakla beraber, bu memlekete ait kıymetli bir hatırayı yâd etmek isterim. Efendiler, bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü, bu memlekette, bu güzel Adana'da vücud bulmuştur. Suriye felaketini müteakip Yıldırım Orduları Grubu Kumandanlığı ile buraya gelmiştim. O zaman memleket ve milletin nasıl bir âtiye sürüklenmekte olduğunu görmüştüm ve buna mümanaat için derhal teşebbüsâtta bulunmuştum. Fakat o zaman için bu teşebbüsümü müsmir kılmak mümkün olamadı"2. Bu konuşması ile Mustafa Kemal Paşa Adana'nm Kurtuluş Savaşı başlangıcında en önemli kararın verildiği zamanla ilgili önemli bir bağı olduğunu anlatmaya çalışmıştır.
Görülüyor ki, Kurtuluş Savaşı'nın fikrî evresi Ada-na'da başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa Adana'ya gelişlerinin bir çoğunda bu mukaddes günü daima yad etmiştir. O günlerin heyecanını tekrar tekrar yaşamıştır.
Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşı içerisinde 5 Ağustos 1920 tarihinde Pozantı'ya gelerek Pozantı Kongresi'nin yapılmasını sağlamıştır.
5 Ağustos 1920'de Mustafa Kemal Paşa'nın Pozantı'ya gelişini Yeni Adana şu haberle okuyucularına duyurmaktadır:
Atatürk 16 Mart 1923 günü Adana Lisesi önünde liseli gençlerin Cumhuriyete bağlılık andını ayakta dinliyor. Sağında "Milli Şair" Mehmet Emin Yurdakul (H.A.).
"Muvasalat ve Avdet "Refakatlerinde mebuslardan mürekkeb bir heyetle vilâyetimize teşrif buyuran Büyük Millet Meclisi Reis-i Muhteremi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri bugün badezzevâl avdet buyurmuşlardır. Resm-i teşrifte Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kilikya Heyet-i Merke-ziyesi ile vilâyetimiz eşraf ve mütehayyizânı ve büyük bir kalabalık hazır bulunmuşlardır."3
Kurtuluş Savaşının askeri zaferleri siyasi başarılar getirdiği dönemde Mustafa Kemal Paşa 15 Mart 1923 günü, düşmandan temizlenmiş, bağımsızlığına kavuşmuş Adanalılar ile birlikte olmuştur. Adanalılar Mustafa Kemal Paşa'yı büyük bir sevgiyle, coşkuyla karşılamışlardı. Bu sevgi selinden etkilenen Mustafa Kemal Paşa kendisini karşılamaya gelenler arasında ellerinde Antakya ve İskenderun yazan iki genç kızın Hatay konusunu gündeme getiren konuşmalarından etkilenerek "Türk'ün asırlarca yaşadığı bir öz yurt yabancıların elinde kalamaz" diyerek Hatay'ın bir gün mutlaka Misak-ı Milli sınırları içerisinde olacağına olan inancını yine Adana'da ilk kez dile getirmiştir4. Bu gezinin bir başka yönü de kısa zaman önce Latife Hanımla evlenmiş olan Mustafa Kemal Paşa'nın eşiyle yaptığı ilk gezilerden biri olmasıdır.
Atatürk'ün 1923 ve 1925 yıllarındaki Adana seyahatleri sırasında kaldığı ev daha sonra Atatürk Müzesi haline dönüştürülmüştür.
15 Mart 1923'teki bu seyahati sırasında Mustafa Kemal Paşa Adana Türk Ocağını da ziyaret etmiştir. Mustafa Kemal ve eşi Latife Hanım Adana Türk Ocağı Hatıra Defterine o günkü duygularını yazmışlardır5.
Mustafa Kemal Paşa Türk Ocağı'nda Adanalı gençlere gerçek zafere ulaşmak için daha çok çalışmaları gerektiğini belirtmiş ve hedeflerini şu sözlerle göstermiştir: "Hakiki zafer, muharebe meydanlarında muvaffak olmak değil, asıl zafer muvaffakiyetlerin me-nâibini kuvvetlendirmek, milleti yükseltmektir. Memleketimiz baştan nihayete kadar hazinelerle doludur. Biz o hazineler üstünde aç kalmış insanlar gibiyiz hepimiz bütün bu hazineleri meydana çıkarmak ve servet ve refahımızın menâibini bulmak vazifesi ile mükellefiz. Bu vezâifm suhuletle ifa edileceğini kabul etmek doğru değildir. Eminim ki gençler yalnız nazariyatla meşgul değillerdir. Sanatın, ziraatin ticaretin ne olduğunu anlayan ve bunları fiilen tatbik eden gençlerdir."6
Adana Belediyesi'nin verdiği akşam yemeğinde yaptığı konuşmasında ise, Türk toplumunun kazandığı zaferlerin bitmediğini, düşmanlarımızı ancak çağdaşlaşarak yenebileceğimizi anlatan şu sözleri kullanmıştır: "Düşmanlarımızın asırlardan beri milletimiz hakkındaki düşünce ve amaçlarını son zaferimizle silip atabildiğimizi sanmamalıyız. Biz milletimiz hakkındaki onların duygularını yalnız askeri zaferlerle değil çağdaş ilerlemeyi benimsemek suretiyle ve bugünkü uygarlığın gerektirdiği bütün girişimleri yaparak, onların bilim seviyelerine ulaşarak sağlayacağız."7 Mustafa Kemal Adana'da bulunduğu iki gün süresince Tümen Komutanlığı'nı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni, Hastahane'yi, Ulucami'i, Sanayi Mekte-bi'ni ziyaret etmiş, Öğretmenler Derneği'nin düzenlediği gösterileri izlemiş ve daha sonra da Adana çiftçileri ile sohbette bulunmuştur8.
Atatürk, Adana çiftçileri ile yaptığı konuşmada "Diyebilirim ki hayatımda yaşadığım en yüce, en sade, en mesut ve samimi gece bu gecedir. Çünkü bu gece çok derin hizmetlerle, sevgilerle bağlı bulunduğumuz milletimizin büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçilerimizle bir sofrada bulunuyorum. Bu sofrada onların emekleriyle meydana gelmiş ekmeği onlarla beraber yiyoruz"9 sözleri ile çiftçilerimize verdiği değeri ortaya koymuştur. Ayrıca bugün bu topraklarda ve dünyada var oluşumuzu çiftçi olmamıza bağlayan şu sözleri ilgi çekicidir: "Milletimiz çok büyük acılar, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük ekseriyeti çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık."10 Mustafa Kemal Paşa buradaki konuşmasını çok anlamlı bir cümle ile bitirmiştir: "Muhterem çiftçiler, sizler hepimizin b ab asısınız, hepimizin efendi-mizsiniz."11
Mustafa Kemal Paşa, Esnaf Cemiyetleri Birliğinin Adana Türk Ocağı'nda verdiği çay ziyafetinde yaptığı konuşmada ise sanatın millet hayatındaki rolünü şu sözlerle dile getirmiştir: "Bir milleti yaşatmak için bir takım temeller lazımdır ve bilirsiniz ki, bu temellerin en mühimlerinden biri sanattır. Bir millet, sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet, bir ayağı topal bir kolu çolak, sakat ve hastalıklı kimse gibidir. Hatta kastettiği manâyı bu sözle ifadeye kâfi değildir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur."12 Mustafa Kemal Paşa 17 Mart 1923 sabahı Adana'dan Mersin'e hareket etmiştir.
Adana Belediyesi 5 Ocak 1925, Adana'nın Kurtuluş Bayramı törenine Mustafa Kemal Paşa'yı davet eder. Bu tören sırasında Mustafa Kemal Paşa'ya hemşehrilik belgesi verilmesi düşünülmüş ve hemşehrilik mazbatası hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa işlerinin yoğunluğundan Adana'ya ancak 13 Ocak 1925 günü gelebilmiştir. Bu seyahatinde Mustafa Kemal Paşa'nın yanında yine eşi Latife Hanım da bulunmuştur. Bu ziyaret günübirlik bir ziyaret olmuş ve Mustafa Kemal Adana'dan Dörtyol'a gitmiştir. Ancak 17 Ocak 1925 günü Dörtyol'dan dönüşte tekrar Adana'ya uğramış ve bu kez üç gün Adana'da kalmıştır. Bugünlerde yaptığı incelemeler eğitim ve tarım konularını kapsamaktadır13. Ziraat Mektebi'nde söylediği şu sözler geçen süre içinde Adana'daki gelişmelerden memnun olduğunu göstermektedir: "Bana değerli ve yararlı saatler geçirttiğiniz için teşekkür ederim. Bölgenizin iyi bir tarım memleketi olduğu herkesçe malumdur. Tarımda ekonomik ve modern usullerin uygulandığını yakından gördüğüm için sevinçliyim. Benim size önereceklerim şunlardır: Çalışmalarmızı mükâfatlandırmak istiyorsanız zamanlarınızı boş geçirmeyiniz. İyi bir çiftçi, çağdaş ilerlemeyi bilen bir ziraatçi olmalısınız. Bu alanda sağlam adımlarla ilerlemelisiniz"14.
Mustafa Kemal Paşa daha sonra Erkek Lisesi'ni, Kız ve Erkek Öğretmen Okullarını ve Cumhuriyet Halk Partisi Merkezini ziyaret etmiştir. Bu ziyaretlerin kendisinde olumlu izler bıraktığını ayrılırken şu sözlerle ifade etmiştir: "Adana'yı çok iyi buldum. Burada artık irticaın, kara kuvvetin yeri yoktur. Adananın temiz ve lekesiz halkı iyi ile kötüyü seçmekten aciz değillerdir."15 Mustafa Kemal Paşa 20 Ocak 1925 sabahı Adana'dan Tarsus'a hareket etmiştir.
Mustafa Kemal Paşa'nın Adana'ya günü birlik ziyaretlerinden biri de 16 Mayıs 1926 günü gerçekleşmiştir. Bu bir günlük ziyarette Vilayeti, Belediyeyi, Halk Partisini ve Türk Ocağını ziyaret ederek akşam geç saatte Dörtyol'a hareket etmiştir. Bir gün sonra dönüşte Adana İstasyonu'nda çok kısa bir süre kalıp Ankara'ya dönmüştür16.
Mustafa Kemal Paşa 15 Şubat 1931 tarihinde Adana'ya gelmiş ve 18 Şubat 1931 günü Adana'dan ayrılmıştır. Bu ziyareti sırasında bölgenin ekonomik durumu demokraside fert hürriyeti ve sınırlan, milletin ne anlama geldiği ve milliyet için dilin önemini anlatan uzun bir konuşma yapmıştır. Milliyetçilik ve dil konusunda söylediği şu sözleri hiçbir zaman unutmamak gerekir: "Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz"17.
Mustafa Kemal Paşa özellikle bu konuşmasında Türkçe'nin kullanımı konusunda üzerine düşeni yapmadığı için Adana Türk Ocağı'nı eleştirmiştir. Ayrıca hürriyet kelimesinin ne anlama geldiğini anlatan şu sözleri anlamlıdır: "Vatandaşlar bilmelidir ki; vicdan ve fikir hürriyeti vardır. Fakat nihayet bunlar sınırsız değildir. Ferdi hürriyet karşısında fertlerin vücuda getirdiği toplumun kurduğu dayandığı bir devlet devletin de yönetimi ve hakimiyeti vardır. Fertlerin hürriyetini korumakla görevli olan insanların, öte yandan devletin de irade ve hakimiyetinin felce uğramamasına çok dikkat etmesi gerekir. Fertlerin hürriyeti devletin hakimiyeti ve iradesinin kuvvetli olmasına bağlıdır. Devlet iradesi felce uğrarsa, fertlerin hürriyetini muhafaza edecek hiçbir kuvvet ve vasıta kalmaz. Bu itibarla hürriyeti, yalnız tek taraflı değil her iki taraflı düşünmek gerekir.
Ferdi hürriyetler kutsaldır. Bunun korunması için, daima çalışılır. Fakat bu çabada devletin gücü, otoritesi hiçe sayılırsa buna sebep olanların başka devletin otoritesi altına girmek zilletine düşeceklerini, yabancı bir devlet otoritesinin esaret zincirlerini kendi elleriyle, boyunlarına takmaya mecbur kalacaklarını hatırdan çıkarmamak lazımdır,"18
Mustafa Kemal Paşa bu ziyaretinde Adana'ya ilk gelişinde Hatay konusunu gündeme getiren iki genç kızı hatırlamış ve Hatay'ın bir gün mutlaka ait olduğu Türkiye Cumhuriyetine dahil olacağına olan inancını bir kez daha yinelemiştir.
Mustafa Kemal Paşa iki yıl sonra 25 Ocak 1933 günü Adana'ya gelmiş ancak şehre inmeden Gazian-tep'e geçmiş, dönüşte 28 Ocak 1933 günü Adana'yı ziyaret etmiştir. Bu ziyareti sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Merkezinde yaptığı konuşmada Türk dilinin zenginliği ve yayılmasının önemi, Çukurova'da sanayinin geliştirilmesi özellikle tekstil fabrikalarının kurulması, Çukurova'nın sulanması konularına değinmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi Merkezinde yaptığı konuşmada Türk dilinin Adana'da yayılması direktifini bir kez daha tekrarlamıştır19.
Mustafa Kemal Paşa 19 Kasım 1937 tarihinde Adana'ya dönemin başbakanı Celal Bayar, bakanlar ve milletvekillerinden oluşan bir heyetle birlikte gelmiştir.
Bu gezisinde ilk uğradığı yer Atatürk Parkı olmuştur. Parktaki heykelinin arkasında yer alan "Bende bu vakayiin ilk hiss-i teşebbüsü, bu memlekette, bu güzel Adana'da vücut bulmuştur." cümlesi onu hatıralarına götürmüştür. Ve Mustafa Kemal Paşa, heykelinin önünde fotoğrafçılara poz vermiştir. Mustafa Kemal Paşa 'nm bu ziyareti iki saat sürmüş ve aynı gün Mersin'e hareket etmiştir.
Mustafa Kemal Paşa son kez 24 Mayıs 1938 tarihinde Adana'ya gelmiştir. Bu tarih onun hastalığının ortaya çıktığı döneme rastlamaktadır. Bu gezisinde Atatürk Parkı'ndaki heykelini otomobilin içinden seyretmiş ve Adana'yı gündüz gözüyle bir kere daha görmek istediğini belirtmiştir. Bu ziyaret ile Mustafa Kemal Atatürk, Hatay'ın Türkiye'ye katılımı konusundaki kararının netliğini tekrar dile getirmiştir. Bu toprakların Türkiye için önemini vurgulamıştır. Hataylılara her zaman şartlar ne olursa olsun yanlarında olduğunu hissettirmiştir.20
Mustafa Kemal Atatürk'ün Adana ziyaretleri incelendiğinde bu gezilerin Türk Milleti ile bir bütünleşme, geçmişte yaşanan anıları paylaşma ve Türk inkılabının gerçekleşmesini sağlamada ortak hareket etme, onay alma durumu olduğu ortaya çıkmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk özellikle Adana'ya Mondros'tan sonra geldiği ve on bir gün kaldığı günlerin önemini hiçbir zaman unutmamıştır. Kurtuluş Sava-şı'm yapma, yeni bir devlet ve milletin doğuşunu hazırlama enerjisini bu şehirde bulunduğu sırada hissettiğini daha sonraki yıllarda Adanalılara anlatmıştır. Ziyaretleri sırasında özellikle 1923-1927 yıllarında tarımla ilgili çok önemli değişikliklerin yapıldığı, desteğin verildiği bu dönemde Çukurova çiftçisinin yanında yer aldığını ve onlardan gurur duyduğunu söylemiştir. Sanatkârların, esnafın millet için önemini yine bu şehre yaptığı gezilerde dile getirmiştir.
1929 yılında dünyada yaşanan kuraklık, doğal olarak Türkiye'yi de etkilemiştir. Çukurova'nın ekonomik durumunu bizzat vatandaşlardan dinlemeyi tercih etmiş, 1931 yılında bu şehre ziyarette bulunmuş ve Çukurova'nın sulanması fikrini de yine bu şehirde dile getirmiştir.
Millet olma unsurları arasında saydığı, önem verdiği dil ve tarih birliğinin önemini Adana'ya yaptığı gezilerde dile getirmiştir.
Çukurova bölgesinin sanayileşmesi konusunda yine ilk fikirleri Adana'ya yaptığı ziyaretlerde dile getiren Mustafa Kemal Atatürk demokraside kişi hürriyetinin ne olduğunu yine Adana'da yaptığı konuşmalarda net bir biçimde ortaya koymuştur.
Adana'ya her gelişinde Hatay meselesini Lozan'da halledememenin burukluğunu yaşamış ama hiçbir zaman ümidini yitirmediğini de belirtmiş "Kırk asırlık bir yurt köşesi, düşman elinde esir kalamaz" sözleri ile sonucu açıklamıştır.
NOTLAR
1 Şükrü Tezer, Atatürk'ün Hatıra Defteri, Ankara, 1972, s. 171-173.
2 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, Ankara, 1989, s. 117.
3 Yeni Adana, 5 Ağustos 1336 (1920), Sayı 10; Gülseren Akalın, Milli Mücadele Döneminde Adana Basını, Adana, 1998, s. 66. Mustafa Kemal Paşa'nm bu kongre sonunda yayınlanmasını istediği beyanname için bakınız. Kasım Ener, Çukurova Kurtuluş Savaşında Adana Cephesi, Ankara, 1970, s. 200.
4 Taha Toros, Atatürk'ün Adana Seyahatleri, Adana, 1981, s. 7-8.
5 Toros, a.g.e., s. 19.
6 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, s. 118.
7 A.g.e., s. 120; Toros, a.g.e., s. 22; Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Ankara, 1999, s. 328.
8 Toros, a.g.e., s. 22-28.
9 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, s. 120; Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, 1999, s. 316.
10 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, s. 121, Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 316.
11 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, s. 129.
12 A.g.e., s. 129; Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 302.
13 Toros, a.g.e., s. 49.
14 A.g.e., s. 51.
15 A.g.e., s. 52.
16 A.g.e., s. 55.
17 A.g.e., s. 61.
18 Toros, a.g.e., s. 59; Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 248-249.
19 Toros, a.g.e., s. 63-64.
20 A.g.e., s. 70.